Meme kanseri tedavisi cinsel yaşamı nasıl etkiler?
Kanser ve tedavi süreci, cinsel birliktelikte gerekli olan; arzuyu, uyarılma duygusunu ve orgazm hazzını etkileyebilmektedir. Bununla birlikte kanser türüne göre meme ameliyatı ile memelerin alınması durumu söz konusu olabilir ya da menopoz dönemine girilebilir.
Yapılan araştırmalara göre; kanser hastalarında psikiyatrik rahatsızlıkların oldukça yaygın olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle; depresyon, kaygı ve benzeri gibi psikiyatrik sorunlar meme kanseri olan hastalarda daha çok görülmektedir. Bu psikiyatrik sorunların tedavi edilmesi için uygulanan antidepresan tedavileri; istek, uyarılma ve orgazm duygularını olumsuz etkileyerek, cinsel fonksiyonların bozulmasına neden olabilir. Görülecek bu cinsel sorunlar yaşam sürelerini etkilemez; ama hastanın gördüğü tedaviye uyumunu zayıflatarak, hayat kalitesini düşürebilir.
Meme kanseri tedavisi sırasında ve sonrasında fiziksel olarak daha iyi hissetmek için neler yapmak gerekir?
Meme kanseri olan kadınlar, tedavi süreçlerinde; stresin yanı sıra fiziksel olarak da birtakım değişiklikler yaşarlar. Bu değişiklikler uzun süreli ve kısa süreli olmak üzere iki başlıktır.
Meme kanseri tedavisi sonrası cinsellik ve öneriler
Meme kanseri tedavisinden sonra cinsel birliktelik ile ilgili kaygıların olması çok doğaldır. Memelerde fiziksel değişiklikler meydana gelebilir, aşırı hassasiyet veya hissizlik halleri oluşabilir. Kemoterapi tedavisi ise hormonların değerlerini etkileyebileceği için cinsel birlikteliğe olan ilginizi tetikleyebilir.
Kemoterapi gibi tedaviler hormon seviyesini değiştirebileceği için cinsel ilgi veya tepkinizi etkileyebilir. Bu dönemde görülebilecek ilişki problemlerine dikkat edilmelidir. Meme kanseri tedavisinden sonra kadın bireylerin eşleri, ameliyattan sonra sevgilerini gösterebilmek konusunda kaygı duyabilirler ya da aksine; meme kanseri, çiftlerin ilişki bağını güçlendiren bir deneyim olabilir. Bu konu için bir uzmandan görüş ve destek alınması sağlıklı olacaktır.
Özetle; sizi daha rahat ve kendinize olan güveninizi artıracak her ne var ise bunları yapıyor ve uyguluyor olmanız oldukça önemlidir.
Yardım ve destek almalı mısınız?
Tedavi sonrası yaşanılan değişimler her ne olursa olsun; bu değişimlere alışmanıza destek olacak ve size kendinizi daha iyi hissettirecek uzman doktorlar, psikologlar ve sağlık görevlilerinin olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın.
Genç kadınlar; cinsel birliktelik ve doğurganlık konusunda daha çok etkilenebilirler. Meme kanseri tanısının konulması itibariyle problem yaşıyorsanız, bununla ilgili görüş ve destek almalısınız.
Bir diğer konu da; meme kanseri olan kadınların hamile kalıp kalamayabilecekleri sorusudur. Eğer; gençseniz, daha önce hiç çocuğunuz olmamışsa ve çocuğunuz olsun istiyorsanız; tedavinizin üzerinden en az 2 yılın geçmesiyle onkoloğunuza danışabilirsiniz.
Normalde bebek gelişimi için hazırlanan rahim duvarının döllenmenin olmaması halinde adet görme dediğimiz kanama meydana gelir. Rahim, bir kas dokusudur. Bu kas dokusu iç tarafı çevreleyen yumuşak duvarı atmaya yardımcı olmak için kasılır. Prostaglandin olarak bilinen hormon, rahmin bu kasılmasını tetikler.
Devamı
Gebelik takibinde çok sık kullanılan bir testtir. Bebeğin anne karnındaki iyilik halini değerlendirmede kullanılan teste nonstress test denir.
Devamı
Henüz bebeğini emzirirken tekrar hamile olduğunu öğrenen birçok anne adayının aklına takılan en büyük soru işareti “Hamileyken emzirebilir miyim?” olmaktadır.
Devamı
Kanserin gizli sonuçlarından biri de cinselliğe etkisi ve tedaviye bağlı cinsel sorunların ortaya çıkmasıdır. Kanserin cinsel sağlık ve cinsel birliktelik üzerinde güçlü şekilde olumsuz etkisi vardır. Kanseri olan bireylerin % 80’ninde cinsel hayatlarında azalma , % 44’ün partnerleriyle olan ilişkilerinde bozulma olur. Batı ülkelerinde bile onkoloji hastalarının %84 ‘ü onkoloji tedavileri sırasında cinsellik ve ilişkilerinde gelişen değişimler hakkında yardım almamaktadır. Çoğunlukla hastalar kanser tedavisini yapan tıbbi ekiple cinsel sorunları hakkında konuşmak için kendileri uygun hissetmezler, sorunlarını dile getirseler bile bu konuda eğitim görmüş personel bulamazlar.
Cinsellik damar sisteminin, salgı bezlerinin ve nörolojik sistemlerin vücut üzerinde etkileri sayesinde düzenlenen karmaşık süreçtir. Kişinin yaşı, genel sağlık durumu, kullandığı ilaçlar bu süreçte rol oynar. Ailevi, toplumsal veya dini inanışlar, kişinin partneriyle olan ilişkisi cinselliğin dış faktörleridir. İç ve dış tüm bu faktörler bireyin kişisel cinsel deneyimini belirler. Kanser ve kanser tedavileri bütün bu süreçlerde bozulmaya yol açarak cinsel fonksiyon bozukluklarına yol açabilir. Cinsel istek, uyarılma, cinsellikten zevk alma, orgazm olma azalabilir hatta tamamen kaybolabilir.
Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanserdir. Meme kanserli kadınların dörtte biri 50 yaşından daha gençtir.(Burwell). Genç meme kanserli kadınların sıklığı artmaktadır. Her geçen gün daha fazla kadın meme kanserine yakalanmakta ve tedavilere bağlı gelişen cinsel sıkıntılar yaşamaktadır. Sanıldığının aksine cinsel problemler sadece meme kanserinin akut döneminde görülmez. Meme ameliyatı sonrası 1. yılında bile özellikle kemoterapiye bağlı olarak menopoza giren hastalarda cinsel birleşmede vajinal ağrının sık olduğu yılında Fobair ve Spigel tarafından gösterilmiştir.
Meme kanseri survivorı olan kadınlarda vajinal kuruluk ve cinsel ilişkide ağrı östrojen eksikliğine bağlı olarak görülen önemli belirtilerdir (Graziottin) .Yumurtalıklar östrojen, testosteron ve progesteron salgılar. Östrojenler kan yoluyla dolaşırlar, meme ve rahimde bulunan östrojen reseptörlerine bağlanırlar. Östrojenler vajen epitel dokusunun nemli kalmasını vajinal kan akımının ayarlanmasını sağlar. Vajinal epitelin glikojenden zengin ve kalın şekilde iyi epitelize olması östrojen etkisindedir. Testosteron uyarılma, cinsel cevap ve orgazmla ilgilidir. Cinsel duygular ve libidoyu testeosteron hormonu etkiler. Progesteron rahim duvarının döllenmiş yumurta için uygun hale gelmesini sağlayan hormondur. Bütün bu hormonlar cinsel sağlıkta rol oynar. Birçok kemoterapi ilacı hormon salınımını bozar. Kemoterapi ilaçları over rezervini azaltır, kaliteli yumurtaların zarar görmesine neden olurlar. Alkalleyici ajanların over üzerine toksik etkisi vardır, erken menopoz, dolaşımdaki östrojen ve testosteronun ani düşüşüne yol açarlar.
Aromataz inhibitörleri ve selektif östrojen modülatörleri meme kanseri tedavisinde sık kullanılan adjuvant tedavilerdir. Tamoksifen seçici östrojen reseptör blokeridir, vajinal kuruluk, vajinal hassasiyet, orgazm problemleri ve libidoda azalma yaparak kadın cinsel sağlığını etkiler. Aromataz inhibitörleri testosteronların östrojene dönüşümünü engeller, dolaşımda ki östradiol seviyesini düşürürler. Kemoterapiye bağlı menopoz doğal menopoz sürecinden daha travmatiktir. Kadının yaşam kalitesi üzerinde erken menopozun etkisi son derece olumsuzdur. Testosteron azlığına bağlı libido azalır, ateş basmaları, yorgunluk, vajinal kuruluk, cinsel ilişkide ağrı gelişir. Ayrıca saçların dökülmesi, memenin alınması kadını duygusal olarak etkileyerek cinsel fonksiyonları bozar.
Cinsel birleşme sırasında ağrı, vajinal kuruluk, kızarıklık, hassasiyet, vajinal doku elastikiyetinin kaybı, vajinal kanalın kısalıp daralması, vajinal salgıların azalması, vajinal ph ‘ın değişmesi meme kanseri sonrasında kadınların yaşadığı problemlerdir. Cinsel sağlık değerlendirmesini özellikle genç meme kanserli hastalarda göz ardı etmemek kadının hayat kalitesini arttırır. Birçok kadın meme kanseri sonrasında cinsel sorunlar yaşar ve bu durum eşleriyle olan birlikteliklerinde değişime yol açar. Onkolojik cinsel tıp, hastayı beklenen hastalık süreci ve tedavisi için hazırlar ve bunlara danışmanlık yapar ve cinsel problemlerin çözümünü sağlar. Bütün süreçte kanser tedavisine olumsuz etkisi olacak hiçbir metot kullanılmaz.
Kanser teşhis ve tedavi edildiğinde eşinin de cinsel hayatında değişimler olur. Eşi kanser tedavisi olurken çoğu eş kendi cinsel sorunlarını dile getirmez. Fakat cinsel sorunların yok sayılmasının eşe de kişiye de faydası yoktur. Partnerinde üreme sistemini etkileyen kanser varsa, kanserin cinsel hayatlarını olumsuz yönde etkilediğini söyleyen eşlerin oranı %84’tür. Üreme sistemini etkilemeyen kanser türlerinde bu oran %64’tür. Meme kanseri tedavileri yumurtlama fonksiyonlarını bozar bu nedenle üreme sistemini etkileyen kanser grubundadır. Karısı kanser olan erkeklerin % 79’u, cinsel ilişki sıklıklarının azaldığını bildirmiştir (Hawkins ). Meme kanseri tanısı konduğu sırada cinsel aktif olan kadınların oranı % 60’dır(Ganz PA). Bu nedenle kanser hastalarının cinsel sorunların yok sayılmaması ve tedavi edilmesi, hem kanserli kişi hem de eşleri için önemlidir.