Anterior blefarit; Stafilokok ve Demodex gibi mikroplara bağlı olarak ya da cilt tipine bağlı olarak gelişiyor. Posterior blefaritte ise, meibomian (yağ) bezlerinin işlev bozukluğu söz konusu... Anterior blefarit; Stafilokok ve Demodex gibi mikroplara bağlı olarak ya da cilt tipine bağlı olarak gelişiyor. Posterior blefaritte ise, meibomian (yağ) bezlerinin işlev bozukluğu söz konusu...
Blefarit belirtileri ve bulguları neler?
• Gözlerde yanma-batma
• Kirpik diplerinde birikinti ve kepeklenme
• İrite, yaşaran gözler
• Kirpik diplerinde kaşıntı
• Kirpik diplerinde kızarma
• Gözlerde yabancı cisim (kum) varmış hissi
• Kirpik dökülmesi
Blefaritinizin alevli olduğu zamanlarda kontakt lens takmayın
Eğer kontakt lens kullanıcıysanız ve blefaritiniz alevlenirse, o dönemde kontakt lens kullanımına ara vermelisiniz. Aksi takdirde kontakt lenslerinize bakteri ve diğer birikintiler yapışabilir ve keratit (kornea enfeksiyonu) gibi daha ciddi göz enfeksiyonlarına yol açabilir. Ayrıca blefarit tedavisi için kullanılan kortizonlu damlalar ile kontakt lenslerin bir arada kullanımı, enfeksiyon riski nedeni ile uygun değil.
Blefaritin alevli olmadığı zamanlarda ise kontakt lens tercihi günlük kullan-at kontakt lensler olmalı. Eğer maliyet dezavantajı yüzünden günlük kullan-at kontakt lens kullanılamayacaksa, aylık kontakt lenslerin temizliği için hidrojen peroksitli kontakt lens solüsyonları tercih edilmeli.
Blefarit ve ofis ortamı
Blefaritli olgularda çoğunlukla kuru göz şikayeti de mevcut. Ofis ortamı ise gerek klimatize/kaloriferli nemsiz hava ve gerekse bilgisayar kullanımı yüzünden kuruluk belirtilerini artırıyor. O nedenle blefariti olan hastalar ofis ortamında suni gözyaşı kullanımına özellikle devam etmeli.
Blefarit nasıl tedavi ediliyor?
1. Kirpik dibi temizliği: Kirpik diplerinde mikrop birikimini önlemek, blefarit tedavisinin temelini oluşturuyor. Kirpik dibi temizliği için çeşitli yöntemler kullanılabiliyor. Bu yöntemler arasında en yaygın ve pratik olanlarından birisi; bebe şampuanı ve sıcak su ile her gün kirpik diplerinin yıkanması… Temizlik için tek kullanımlık göz temizleme mendilleri de kullanılabiliyor. Hipokloröz asit (HClO) içeren solüsyonlar (Blefor) ise özellikle son yıllarda tercih ediliyor. Kirpik diplerinde blefarite yol açan mikroplardan birisi olan Demodex’in yok edilmesi için ise “çay ağacı yağı (“tea tree oil”) içeren temizleyiciler etkili.
2. Göz kliniğinde uygulanan tedaviler:
a. Kirpik diplerinin debridmanı: Kirpik diplerinden bakteriler ve Demodex’in göz doktorunuz tarafından pens veya pamuk çubuk gibi aletlerle temizlenmesine “debridman” deniyor. Debridman sırasında tıkalı meibomian (yağ bezi) kanal ağızları açılıyor.
b. Termal pulsasyon (Lipiflow) tedavisi: Isı ile yağlar yumuşatılarak tıkalı Meibomian kanal ağızlarının açılması sağlanıyor.
c. IPL (“intense pulsed light”) tedavisi: Dermatoloji kliniklerinde akne rozasea tedavisi veya cilt gençleştirme için IPL uygulatan hastaların blefarit sorununun da düzeldiğinin fark edilmesi üzerine, IPL tedavisi blefarit için kullanılmaya başlandı. Benim de hastalarım için tercih ettiğim yöntem bu. IPL ile tıkalı Meibomian kanal ağızları açılıyor ve normal yağ akışı sağlanıyor.
3. İlaçlar: Blefarit tedavisinde esas olarak damla, merhem ve hap formunda antibiyotikler kullanılıyor. Son dönemde diğer tedavilerle düzelmeyen posterior blefaritlerde, “takrolimus” içeren merhem de gündemde. Antibiyotiklere ilave olarak kortizonlu damla ve merhemler de blefarit tedavisinde fayda sağlıyor.
#Göz#Kirpik#Sağlık
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Göz kapaklarımızdan bulunan ve normal düzeyde yaşamını devam ettiren zararsız bakteriler bulunmaktadır. Kirpik diplerinin yağlanması, bağışıklık sisteminin zayıflaması, kortizon içeren ilaç kullanımı, antidepresan kullanan kişilerde içerisinde bulunan maddelerden dolayı göz kapaklarındaki zararsız bakteriler hızla çoğalmaya başlar ve kirpik dibinde iltihaplanmaya neden olur.
Kirpik dibi iltihabının belirtileri;
Her iki gözde de oluşmaya başlayan kaşıntı, kızarıklık, sulanma, batma hissi, yanma hissi ve çapaklanma olabilmektedir. Bu belirtiler ortaya çıktığında mutlaka bir göz doktoruna gidip muayene olmak en iyisidir.
Kirpik dibinde oluşan bu iltihaplanmalar; gözde meydana gelen arpacık ve sert şişliklere neden olabilmektedir. Özellikle yaşlılarda meydana gelmesi sonucunda; kirpiklerin içe doğru dönmesi, gözlere batması ve dökülmesi şeklinde sorunlara yol açabilmektedir. Meydana gelen bu iltihap gözün görme işlevinde bir sorun yaratmamaktadır. Çok nadir olarak iltihabın korneaya bulaşması sonucunda tabakada iltihaba ve görmede bulanıklığa sebep olabilmektedir. Bazı durumlarda ise; göz ameliyatı geçiren kişilerden ameliyat sonrası enfeksiyon kapma riskini yükseltebilmektedir.
Tedavisinde ise; ilk ve en önemli nokta göz ve göz kapaklarının temiz tutulmasıdır. Göz kapaklarına yapılan bakım bu iltihaplanma süresi geçene kadar uzun süreli olarak tekrarlanmalıdır. Bu bakımda şu şekilde yol izlenebilir; göz kapağı ve çevresini yakmayacak şekilde sıcak pansuman yapılmalı ve oluşan sert kabuklar yumuşatılmalıdır. Yumuşayan bu kabuklar sonrasında bir kulak pamuğu ile düzgünce temizlenmelidir. Temizlenen göz kapaklarına doktorun verdiği antibiyotik içeren kremler uygulanmalıdır. Doktorunuz bazen antibiyotik içeren kremler yerine, suni göz damlası ve ağızdan alabileceğiniz ilaçlar verebilmektedir.
Göz temizliğinize dikkat ederek, kirpik diplerinde oluşan iltihaplanmayı engelleyebilirsiniz.
Göz Kapağı İltihabı (Blefarit)
Cinsiyet farkı gözetmeksizin, her yaşta görülebilen ve oldukça yaygın bir göz hastalığıdır. Hastalık ön blefarit ve arka blefarit olmak üzere 2’ye ayrılır. Ön blefaritte göz kapağının dış kenarı ve kirpik dipleri etkilenir. Vücuttaki bakterilerin aşırı miktarda çoğalması ve derinin yağlı/ kepekli olmasından dolayı blefarit meydana gelmektedir. Arka blefaritte ise kapağın gözün içine değen kısmı etkilenir, gözyaşı yağ bezlerinin normal çalışmaması ile ilişkilidir.
Arpacık; göz kapağı çevresinde ortaya çıkan, çıban ya da sivilce gibi görünen, iltihaplı ve ağrılı bir şişliktir. Genellikle gözün dış kısmında, göz kapağının üstünde ortaya çıksa da nadiren göz kapağının içinde de görülebilir.
Arpacıklar, göz kapağındaki yağ bezlerinin ya da kirpik kökünün enfeksiyonu sonucu gelişir. Enfeksiyona genellikle stafilokok bakterileri neden olur. Bu enfeksiyon; temiz olmayan ellerin göz bölgesine götürülmesi, kontakt lens ya da kozmetik ürünlerin kullanımında hijyene dikkat edilmemesi sonucu gelişebilir. Sık görülen bir göz enfeksiyonudur. Her yaşta görülebilir. Arpacık kişinin hayatı boyunca birkaç defa tekrarlayabilir.
Arpacık çok karakteristik belirtileri olan bir enfeksiyondur. Göz kapağı üzerinde kırmızı, sivilceye benzer, ağrılı bir şişlik ile kendini gösterir. Göz çevresinde ve göz kapağında ağrı, şişkinlik ve gözde sulanmaya neden olur. Çıkan yumrunun merkezinde iltihaba benzer beyaz bir nokta bulunabilir. Tüm göz kapağının şişmesine de neden olabilir. Arpacık çoğunlukla tek gözü etkiler. Ancak tek gözde aynı zamanda birden fazla arpacık çıkması da mümkündür.
Arpacık, göz enfeksiyonları arasında en sık rastlananlardan biridir. Bazen belirtileri benzerlik gösteren ancak arpacık kadar yoğun ağrı yapmayan diğer enfeksiyonlarla karıştırılabilir. Göz kapağında kızarıklık ve yumru olarak görülen şalazyon bunlardan biridir. Şalazyon genellikle ağrı yapmayan bir yumru olarak ortaya çıkar. Bastırıldığında serttir. Kirpik diplerindeki yağ bezlerinin tıkanması sonucu oluşur ve arpacıktan farklı olarak çoğunlukla göz kapağının iç kısmında gelişir. Şalazyon ve arpacık farklı sebeplere bağlı olarak ortaya çıkmalarına rağmen genellikle benzer şekilde tedavi edilir.
Diğer sık karşılaşılan göz enfeksiyonları ise blefarit ve konjonktivittir. Şayet gözde kızarıklık varsa, ancak içi iltihap dolu bir şişkinlik söz konusu değilse ve sulanma görülüyorsa blefarit ya da konjonktivitten şüphelenmek gerekir. Blefarit kirpik diplerinde görülen bir rahatsızlıktır. Konjonkitivit ise bakteriyel ya da viral olabilen bir göz enfeksiyonudur.
Arpacık sık karşılaşılan bir enfeksiyondur ve çoğu zaman kendiliğinden kaybolur. Arpacığın çıkacağı hissedildiğinde ya da bölgedeki şişkinliğin farkına varıldığında ılık ve nemli bir bez ile bölgeye kompres yapmak iyileşme sürecini hızlandırıp bölgedeki hassasiyeti ve ağrıyı azaltabilir. Bu kompresin, arpacık varlığını sürdürdüğü müddetçe, günde birkaç kez 5-10 dakika uygulanması yeterlidir. Ağrıyı dindirmek için ağrı kesiciler de kullanılabilir.
Ancak arpacıkta 48 saat içinde bir iyileşme görülmezse, kızarıklık ve şişkinlik göz kapağının tamamına ve yanak bölgesine doğru yayılırsa ya da görmede bozukluk gelişirse bir doktora görünmekte fayda vardır. Bu gibi durumlarda antibiyotik tedavisi yapılabilir ya da arpacığın içindeki iltihabın boşaltılması için cerrahi müdahalede bulunulabilir.
Arpacık çıktığında elleri göze götürmekten kaçınmak ve kontakt lens kullanmaya ara vermek gereklidir. Çıkan yumru bir sivilce gibi görünebilir ancak kolay iyileşeceğini düşünerek sıkılmaya çalışılmamalıdır. Bu, enfeksiyonun dağılmasına sebep olabilir.
Arpacığın daha hızlı iyileşmesi ve enfeksiyonun dağılmasını önlemek için aşağıdaki yöntemler uygulanabilir:
•Ellerinizi yıkadıktan sonra temiz bir havlu ya da bezi ılık suya bastırıp arpacığın üzerinde 5-10 dakika süre ile kompres yapın.
•Sonrasında parmağınızı arpacığın üzerinde gezdirerek tıkanmış olan kanalın açılması için hafifçe masaj yapın.
•Arpacık çıktığında ellerinizi, yüzünüzü ve göz bölgenizi temiz tutun.
•Gözlerdeki çapakları temizleyin.
•Ilık kompresi her defasında temizlenen bir bez ile gün içinde birkaç defa tekrarlayın.
Enfeksiyon ortadan kalkana kadar makyaj malzemesi kullanılmamalı; başkaları ile makyaj uygulama aparatı, havlu vb. kişisel ürünler paylaşılmamalıdır. Özellikle kontakt lens kullanımında el hijyenine özen gösterilmeli ve lenslerin süresi dolduğunda kullanımı bırakılmalıdır. Bu noktalara dikkat etmemek, gözlerde arpacık dışında diğer göz enfeksiyonlarının oluşmasına da sebep olabilir.
Elin sürekli göz bölgesine götürülmesi ve temiz olmayan ellerle gözlerin ovuşturulması, gece uyurken makyajın çıkarılmaması, zamanı geçmiş kozmetik ürünlerin göz bölgesinde kullanılmaya devam edilmesi de arpacık ve diğer enfeksiyonların riskini artırır.
Buna ek olarak, göz içinde ya da göz kapağındaki diğer enfeksiyonların varlığı ve uzun süre tedavi edilmeden bırakılması da gözü diğer enfeksiyonlara açık hale getirir.
Göz kapağında kronik enflamasyon ya da blefaritin varlığı da arpacık riskini artıran faktörlerdendir. Yüzde bölgesel kızarıklıklar olarak ortaya çıkan bir cilt hastalığı olan rozasea (gül hastalığı) da arpacık oluşumunu tetikleyebilir.
Arpacıktan korunmak için ellerin düzenli olarak su ve sabunla yıkanması ya da su ve sabunun var olmadığı durumlarda alkol bazlı bir dezenfektan kullanılması gerekmektedir. Ellerin yüze ve göze götürülmesinden kaçınılmalıdır.
Kozmetik ürünlerin ve kontakt lenslerin hijyenine dikkat edilmelidir. Kozmetik ürünleri ve uygulama aparatları kişiye özel olmalıdır ve diğer kimselerle paylaşılmamalıdır. Gözde var olan diğer enfeksiyonların tedavi edilmesi sağlanmalıdır. Ek olarak kullanılan havlunun sık değiştirilmesi, gözünde arpacık olan bir kişi ile aynı havlunun kullanılmaması gereklidir.