kolon kanseri tedavisi bitkisel / Kalın bağırsak kanseri hastalarına umut olacak araştırma - Sağlık Haberleri

Kolon Kanseri Tedavisi Bitkisel

kolon kanseri tedavisi bitkisel

Kolon Kanseri ile Savaşmak için 9 Doğal Şifa

3 dakika

Bu makaledeki doğal ilaçlar, kolon kanseri semptomlarını önlemeye ve tedavi etmeye yardımcı olmak için günlük hayata kolayca dahil edilebilir. Bununla birlikte, kolon kanseri ile mücadele ediyorsanız, öncelikle doktorunuza danışmanız ve öngörülen tedavinizi izlemeniz gerektiğini unutmayın.

Kolon Kanseri ile Savaşmak için 9 Doğal Şifa

Son Güncelleme: 24 Şubat,

Diğer kanser türleri gibi, kolon kanseri de vücuda hızlı bir şekilde hücum edebilir ve hayati tehlike oluşturabilir. Bu kanser türü, dünyadaki en yaygın kanserler arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Bu hastalık hakkında en tehlikeli şeylerden biri de, bazen çok geç olmadan teşhis edilemiyor olmasıdır.

Kolon kanseri, kolondaki anormal hücrelerin çoğalmasının bir sonucudur. Bununla bağlantılı olarak, organlar çöker ve kanser vücudun diğer bölümlerine yayılabilir.

İyi haber şu ki; herhangi bir polipi belirlemek ve bunların kanserli olup olmadıklarını teşhis etmek için kolonoskopi yapılabilir.

Size erken evre kolon kanseri teşhisi konduysa, rahatsızlığınızı ve bunun neden olduğu hasarı azaltmanıza yardımcı olacak bazı doğal ilaçların olduğunu bilmelisiniz.

1. Ginseng

ginseng çayı

Ginseng çayı içmek, kolon kanseri gibi ciddi hastalıkları tedavi etmek istediğiniz zaman popüler bir seçim olacaktır. İçerdiği bol antioksidanlar sayesinde kanser hücrelerinin büyümesini doğrudan engeller. Bazı durumlarda, bu çay bu tür hücrelerin yok olmasına neden olabilir.

2. Yeşil çay

Yeşil çay kateşinler ve epikateşinler açısından mükemmel bir kaynaktır. Bu organik bileşikler şunlardan sorumludur:

  • Serbest radikallerin azaltılması
  • Kanser hücrelerinin yayılmasını önlemek
  • Tümörlerle mücadele

Yukarıdaki nedenlerin hepsinden faydalanmak için kahve yerine yeşil çay içmeyi tercih edebilirsiniz. Unutmayın, bu çaydan bol bol tüketebilirsiniz.

3. Egzersiz yapmak

Vücudunuzun genel refahı için fiziksel aktivite yapmanız önerilir, ancak bu, kolon kanseri ile karşı karşıya olduğunuzda daha da önem kazanır. Egzersiz, kan akışını iyileştirmeye yardımcı olur ve egzersiz yaptığınız zaman metabolizmanız daha yüksek seviyelerde çalışır.

Ek olarak, egzersiz yapmak, bağışıklık sisteminizi uyarırken, vücudun detoksuna da yardımcı olur. Bu, diyabet ve obezite gibi ciddi bozukluklardan korunmanızı sağlar.

4. Sarımsak

Çiğ sarımsak ya da sarımsak ekstratı, kanserli hücrelerin yayılmasını ve diğer sağlıklı hücrelere verdiği hasarı önlemek için kullanılır. Genellikle, bu inanılmaz gıda, resmi kanser tedavilerinin en etkili tamamlayıcılarından biridir.

5. Keten tohumu yağı

keten tohumu yağı

Bitkisel yağlar mutfakta çeşitli yemek tarifleri için kullanılır. Bu nedenle bu yağlardan herhangi birini sorunsuzca keten tohumu yağı ile değiştirebilirsiniz.

Keten tohumu yağı omega-3 yağ asitleri ile doludur. Bu ürün, yüksek antioksidan içeriği sayesinde sadece kanseri önlemeye yardımcı olmakla kalmaz, ayrıca obezite, kalp hastalığı ve diyabet gibi kolon kanserinin başlamasına katkıda bulunan semptomların ve sağlık sorunlarının azaltılmasına yardımcı olur.

6. Yaban mersini

Bu küçük meyve kateşin, kersetin, flavonoid, fenolik bileşikler ve daha birçok antioksidan içerir. Tüm bunlar yaban mersinini, kanser hücrelerini yok eden ve bağışıklık sistemini güçlendiren bir antioksidan pompasına dönüştürür.

Günde bir avuç yaban mersini yemek, serbest radikalleri ortadan kaldırmaya ve hücresel mutasyonları azaltmaya yardımcı olacaktır.

7. Sigarayı bırakın

Sigara içmenin sağlığa her alanda zararlı etkileri olduğu bilinen bir gerçektir ve bunların arasında kolon kanseri riski de bulunmaktadır. Bunun nedeni, sigara içmenin kolonda polip oluşumunu arttırmasıdır.

Bu hücrelerin kanser haline gelme oranı da artabilir. Sigara içmeyi başarıyla bırakabilirseniz, vücut sisteminizden çok sayıda kanserojen maddeyi çıkarır, vücudunuzun genel sağlığına büyük katkıda bulunursunuz.

8. Zeytinyağı

Zeytinyağı, dünyanın en ünlü yağlarından biridir. Birçok hastalığa karşı mükemmel bir çare olmanın yanı sıra, aşağıdaki faydaları da sağlar:

  • Kanseri ortadan kaldırmak için çalışır.
  • Zeytinyağı bağırsakta önemli enzimlerin üretimini teşvik eder.
  • Besin maddelerinin emilimini önemli ölçüde arttırır
  • Zeytinyağı kanser istilasına karşı koruma sağlar.

Zeytinyağını düzenli olarak tüketirseniz, kolon kanserinin erken safhalarında tedaviye yardımcı olabilirsiniz.

9. Ispanak

ıspanak smoothie

Bunlara ek olarak, ıspanak, kolon kanseri için en ideal doğal ilaçlardan biridir. Çünkü içinde bol miktarda besin maddesi ve lif konsantrasyonu bulunur. Bu kanser türünün gelişmesine neden olabilecek koşullardan bazıları kabızlık ve basurdur.

Bu semptomları tedavi etmek için bağırsakların düzgün çalışmasını sağlamak gerekir. Bunu yapmak için de düzenli olarak lif tüketmekten daha iyi bir yol yoktur. Günlük diyetinize bir avuç ıspanak ve diğer yeşil yapraklı sebzelerden ekleyin.

Kolon kanserine karşı önleyici tedbirler alın

Burada açıkladığımız doğal ilaçlar günlük hayata kolayca dahil edilebilir.  Bununla birlikte, kolon kanseri ile mücadele ediyorsanız, öncelikle doktorunuza danışın ve öngörülen tedaviyi izlemeyi ihmal etmeyin.

İlginizi çekebilir

Hangi Kansere Hangi Bitki İyi Geliyor

  • Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin'in kaleme aldığı ''Hangi Kansere Hangi Bitki?'' adlı kitabıyla farklı kanser türlerine karşı bitkilerden nasıl yararlanılabileceğini anlattı.

    Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Canfeza Sezgin'in kaleme aldığı ''Hangi Kansere Hangi Bitki?'' adlı kitabıyla farklı kanser türlerine karşı bitkilerden nasıl yararlanılabileceğini anlattı.

  • Bugün kullanılan ilaçların önemli bir kısmının doğal ürünlerden geliştirildiğini ifade eden Sezgin, çalışmalarda doğal ürünler içindeki çeşitli maddelerin kansere karşı etkinliklerinin değerlendirildiğini ve etkili olan maddeler ayrıştırılarak, ilaç geliştirme safhasına alındığını belirtti.

    Bugün kullanılan ilaçların önemli bir kısmının doğal ürünlerden geliştirildiğini ifade eden Sezgin, çalışmalarda doğal ürünler içindeki çeşitli maddelerin kansere karşı etkinliklerinin değerlendirildiğini ve etkili olan maddeler ayrıştırılarak, ilaç geliştirme safhasına alındığını belirtti.

  • Kanser tedavisinin, şifalı bitkilerin tıbbi tedavi amacıyla kullanılması yoluyla yapılmasının hiçbir bilimsel fitoterapi (bitkilerle tedavi) otoritesi tarafından kabul edilmediğine dikkati çeken Sezgin, ancak yayımlanan makale ve araştırmalarda, fitoterapik ürünlerin, kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi kanser tedavilerinin yanında kullanıldığının belirtildiğini anlattı.

    Kanser tedavisinin, şifalı bitkilerin tıbbi tedavi amacıyla kullanılması yoluyla yapılmasının hiçbir bilimsel fitoterapi (bitkilerle tedavi) otoritesi tarafından kabul edilmediğine dikkati çeken Sezgin, ancak yayımlanan makale ve araştırmalarda, fitoterapik ürünlerin, kemoterapi, hormonal tedavi veya radyoterapi gibi kanser tedavilerinin yanında kullanıldığının belirtildiğini anlattı.

  • Kitapta yer alan bilgilerden derlenen bilgiye göre, kanser tedavisinde etkili olduğu belirtilen bitkiler ve etkili olduğu kanser türleri şöyle:

    Kitapta yer alan bilgilerden derlenen bilgiye göre, kanser tedavisinde etkili olduğu belirtilen bitkiler ve etkili olduğu kanser türleri şöyle:

  • Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

    Aloe veranın, hücre, hayvan ve insan çalışmalarında bağışıklık sistemini düzenleyici etkilerinin bulunması nedeniyle cilt kanserlerinden korunmada yararlı olabileceği düşünülüyor.

  • Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

    Arı poleni, akciğer, beyin, kalın bağırsak, lösemi, malign, melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Ayrıca akciğer kanserine karşı koruyucu.

  • Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

    Biberiye, akciğer, cilt, kalın bağırsak, lösemi ve meme kanserine karşı koruyucu.

  • Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

    Karayılan otu, prostat kanserinin tedavisinde etkili.

  • Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

    Brokoli, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak ve meme kanserleri ile mücadelede etkili aynı zamanda bu kanserlere karşı da koruyucu.

  • Buğday çimi, meme kanserinde etkili.

    Buğday çimi, meme kanserinde etkili.

  • Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

    Cezayir menekşesi, çeşitli organ kanserleri, lenfoma ve löseminin tedavisinde yardımcı. (Ancak, doktor kontrolü dışında kullanılmaması gerekir. Zararlı yan etkiler yapabildiği unutulmamalı)

  • Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

    Çemenotu, kalın bağırsak, karın zarı, kemik, lösemi, meme kanserinin tedavisinde etkili.

  • Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

    Çörekotu, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, karın zarı, lösemi, lenfoma, meme, pankreas, prostat, yumuşak doku kanserlerinin tedavisinde yardımcı.

  • Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

    Devedikeni, akciğer, baş-boyun, idrar yolları ve idrar torbası, kalın bağırsak, prostat kanserine karşı etkili.

  • Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

    Dut, kanser hastalarına destek gıda olarak dikkati çekiyor. Beyaz, kara ve kırmızı dut, yüzyıllardır geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanılıyor.

  • Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

    Ekinezya, kalın bağırsak ve pankreas kanserinde etkili.

  • Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

    Greyfurt, kansere karşı koruyucu etkisi var. Ancak son yıllarda yeni anlaşılan greyfurt-ilaç etkileşimleri unutulmamalı.

  • Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

    Isırganotu, prostat kanserinde etkili.

  • Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

    Karahindiba, kalınbağırsak, karaciğer, lösemi, malign melanom, meme ve rahim kanserinin tedavisinde yardımcı olabileceği düşünülüyor.

  • Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

    Keten tohumu, kalınbağırsak, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili.

  • Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

    Kızılcık, akciğer, baş-boyun, kalınbağırsak, karaciğer, meme, prostat, yemek borusu ve yumuşak doku kanserlerinde etkili.

  • Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

    Kudret narı, baş-boyun, cilt, idrar yolları ve idrar torbası, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserlerinde etkili.

  • Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

    Nar, baş-boyun, kalınbağırsak, lösemi, meme ve prostat kanserlerinde etkili. Narın, ayrıca kansere karşı koruyucu etkisi var.

  • Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

    Ökseotu, akciğer, baş-boyun, karaciğer, karın zarı ve meme kanserinde etkili.

  • Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

    Sarımsak, meme kanserinde etkili. Sarımsak, ayrıca kalınbağırsak, mide ve prostat kanserlerine karşı koruyucu etkisi bulunuyor.

  • Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

    Üzümün, kansere karşı koruyucu etkisi var. Günümüzde üzüm çekirdeği ve kabuğunda bulunan kimyasal maddelerin kuvvetli antioksidan olduğu gösterilmiştir. Üzümde bulunan kimyasal maddelerin, kanser, kalp-damar hastalığı, santral sinir sistemi hastalıkları üzerine koruyucu ve tedavi edici özellikleri olduğu saptanmıştır.

  • Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

    Yabanmersini, kalınbağırsak ve lösemide etkili.

  • Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

    Yeşil çay, akciğer, baş-boyun, beyin, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme ve prostat kanserinde etkili. Siyah çayın fermente edilmemiş hali olan yeşil çayın ayrıca, kansere karşı koruyucu özelliği bulunuyor. Hem siyah hem de yeşil çay bol miktarda antioksidan madde içeriyor. İçinde polifenoller daha yüksek oranda olduğu için yeşil çay, siyah çaydan daha faydalı. Yeşil çay, kuvvetli antikanserojen, antioksidan ve kilo kaybettirici bir besin maddesi. Yeni yapılan bir çalışma, yeşil çay ve üzüm ekstraktlarının (Kurutulmuş bitkilerden, özel yöntemler kullanılarak elde edilen, ilaç ham maddesi olarak da kullanılan bitki özleri), kansere karşı birbirlerinin etkilerini artırdığını ortaya koydu.

  • Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

    Zencefil, akciğer, kalın bağırsak, karaciğer, lenfoma, lösemi, malign melanom, meme, mide, pankreas ve yumurtalık kanserinde etkili. Zencefilin kanser hücrelerine etkisiyle ilgili laboratuvar çalışmaları yapıldı. Bu çalışmalarda, zencefilin akciğer, kalın bağırsak, malign melanom, meme, mide, karaciğer, pankreas, yumurtalık kanseri ile lösemi ve lenfoma hücrelerini öldürdüğü saptandı.

  • Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar olları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi

    Zerdeçal, baş-boyun, cilt, idrar olları ve torbası, kalın bağırsak, meme, mide, pankreas ve rahim ağzı kanserinde etkili. Yeni yapılan çalışmalar, zerdeçalın normal olmayan hücrelerin ve kanser hücrelerinin çoğalmasını engellediğini ortaya koydu. Zerdeçalın, özellikle kanser hücrelerinin yaşamasını sağlayan enzimin aktivitesini azalttığı belirlendi

  • Kalın Bağırsak Hastalıkları

    1. Bağırsak Kanseri Taraması
    2. Kolon (Kalın Bağırsak) İltihabi Hastalıkları
    3. Ülseratif Kolit
    4. Crohn Hastalığı
    5. Kabızlık
    6. İshal
    7. İrritable Bağırsak Hastalığı (Spastik Kolon, Huzursuz Bağırsak)
    8. Bağırsak Gazı İle İlişkili Durumlar
    9. Karın Ağrısı
    10. Kolon Polipleri
    11. Kolon Kanserleri
    12. Hemoroid (Basur, Mayasır)
    13. Anal Fissür (Makat Çatlağı)
    14. Makattan Kan Gelmesi
    15. İnkontinans (Gaz – Gayta Kaçırma)
    16. Anorektal Dissinerji

    Bağırsak Kanseri Taraması Nedir?

    Kalın bağırsak kanseri toplumda görülen kanserler arasında ilk üç sırada yer almaktadır. Kolon kanserlerinin büyük bir kısmı kolon poliplerinden gelişmektedir. Kolonoskopik taramalar sayesinde kolon kanseri erken dönemde yakalanabildiği gibi polip aşamasında tespit edildiğinde endoskopik olarak müdahale edilip alındığı için kanser oluşumunu önlemektedir. Gerek kolon kanseri olduğunu yaşanılan yaşam kalitesi kayıpları gerek yaşanılan psikolojik problemlerin önlenmesi insan hayatında kolonoskopik taramaların değerini paha biçilemez hale getirmektedir. Ayrıca kolon kanseri tedavilerinin ülke ekonomisini de etkilemesi nedeniyle önleme çalışmaları devlet tarafından desteklenmektedir. Dr Meral Sözen bu yazısında “Kolon kanseri taraması nasıl yapılır?”, “KETEM’e gittim çift çizgi çıktı ne yapmalıyım?”, “Gaytada gizli kan pozitif çıktı kolon kanseri olabilir miyim?”, “Kolonoskopide polip çıkması ne demektir?”, “Kanser taraması yaptırmak istiyorum nasıl yaptırabilirim?”, “Kolon kanseri taramasını ne sıklıkla yaptırmalıyım?”, “Ailemde bağırsak kanseri var bende olabilirmiyim?” sorularına cevap vermektedir.

    Kolon Kanseri Taraması Nasıl Yapılır?

    Kolon kanseri taramasında en etkili yöntem kolonoskopi ile incelemektir. Kolonoskopi esnasında makattan girerek kalın bağırsak ile ince bağırsağın birleştiği alana kadar inceleme yapılmalıdır. Buradaki incelemede “bağırsakta yara var mı?”, “kanser odağı var mı?”, “Kolon polibi var mı?” incelenir. Bu inceleme kolonoskopi açısından deneyimli merkezlerde pür dikkat şekilde aceleye getirmeden incelenerek yapılmalıdır. Tarama esnasında eğer yara kanserli doku görülürse buradan biyopsi alınır. Kalın bağırsak polibi tespit edilirse boyutuna göre farklı yöntemlerle oradan koparılarak alınır.

    KETEM’e Gittim Çift Çizgi Çıktı Ne Yapmalıyım?

    Türkiye’de yeni kurulan KETEM (Kanser erken teşhis tarama eğitim merkezi) olarak isimlendirilen merkezlerde sık görülen kanserlere karşı erken taramalar yapılmaktadır. Bu merkezlerde kolon kanseri taramaları için gaytada gizli kan dediğimiz test uygulanmaktadır. Bu testin pozitif çıkması durumunda hasta kolonoskopi yapılabilecek bir merkeze yönlendirilmektedir.

    Gaytada Gizli Kan Pozitif Çıktı Kolon Kanseri Olabilir miyim?

    Gebelik testine benzer bir test olan gaytada gizli kan testinin pozitif çıkması demek sindirim sisteminden bir yerden kan kaybı olduğu anlamına gelmektedir. Bu kanamanın odağını belirlemek için endoskopi ve kolonoskopi işlemi yapılması gerekmektedir.

    Kolonoskopide Polip Çıkması Ne Demektir?

    Kalın bağırsak iç duvarı düzgün bir şekilde dizilmiş görevini yapan hücre dizilerinden oluşmaktadır. Burada yer alan hücreler hızlı şekilde çoğalarak kendini yenileme özelliğine sahiptir. Herhangi bir nedenle bu hücre çoğalmasında bozulma olması durumunda hücreler kontrolsüz çoğalmaya başlar. Bu hücrelerin düzensiz çoğalması ile oluşan hücre yığınına polip adı verilmektedir. Bu polipler belli bir çapa ulaştıktan sonra kansere dönüş potansiyeli artmaktadır. Bu yüzden erken dönemde tespitinde oradan çıkarılıp patolojik incelemeye gönderilmektedir. Displazi adı verilen kansere dönüşüm potansiyeli hesaplandıktan sonra  hastanın takip aralıkları belirlenir.

    Kanser Taraması Yaptırmak İstiyorum Nasıl Yaptırabilirim?

    Kolon kanseri taramaları 50 yaş üstü hiçbir şikayeti olmasa bile her bireye yapılmalıdır. Bunlar dışında ailede kolon kanseri öyküsü olan bireylerde ailede kalın bağırsak kanseri tespit edilen en genç bireyin yaşından 10 yaş erken kolonoskopi taramaları başlatılmalıdır. Örneğin annede yada babada 49 yaşında kalın bağırsak kanseri tespit edildiyse diğer aile bireyleri 39 yaşında hiçbir şikayeti olmasa bile kolonoskopik taramalara başlamalıdır. Kalın bağırsak kanseri taraması yaptırmak isteyenler doktora ya da KETEM’e başvurarak şikayetlerini beyan ettikten sonra önce gaytada gizli kan testi ile ön değerlendirme yaptırabilir. Gaytada gizli kan testinin NEGATİF olması Kolon kanseri olmadığını GÖSTERMEZ.

    Kolon Kanseri Taramasını Ne Sıklıkla Yaptırmalıyım?

    Şikayeti ve aile öyküsü olmayan bireylerde 50 yaşında başlayan kalın bağırsak kanseri taramasında bağırsağın tümü yeterli şekilde değerlendirildi (Tamamı temizdi ve her yer görüldü) ve hiçbir patolojik bulgu tespit edilemedi ise bir sonraki kontrol 5 yıl sonra yapılmalıdır. Ancak polip tespit edildi ise patolojik bulgulara göre daha erken kolonoskopik inceleme istenebiliri.

    Ailemde Bağırsak Kanseri Var Bende Olabilir miyim?

    Ailede kalın bağırsak kanseri olması diğer bireylerde kalın bağırsak kanseri görülme riskini artırmaktadır. Bu yüzden bu hastalarda takipler daha erken yaşlarda başlanmalıdır. Patolojik bulguların tespiti halinde daha yakın bir şekilde takip edilmelidir.

    Dr Meral Sözen yılların bilgi birikimi ve tecrübesi ile Ankara’da Kolonoskopi ile kalın bağırsak kanseri taraması yapmaktadır. Ayrıntılı inceleme ve bilgi için bizi arayabilirsiniz.

    Kolon (Kalın Bağırsak) İltihabi Hastalıkları (KOLİT)

    Kalın bağırsağın iltihabı hastalıkları sık karşılaşılan hastalıklar olmakla birlikte bir kısmı kendi kendini sınırlaması bazılarının ise kısa süreli tedavilerle kendini toplaması nedeniyle kişilerce önemsiz olarak değerlendirilmektedir. Ancak bir grup kronik iltihabi reaksiyonlar hastanın yaşam kalitesini bozması, sürekli şikayetlerin olması nedeniyle hayatında önemli bir yer teşkil etmektedir. Dr Meral Sözen bu yazısında “Kalın bağırsak iltihabı nedir?”, “Kolit etkenleri nelerdir?”, ékolit belirtileri nelerdir?”, Kolitte kolonoskopide neler görülmektedir?”, “Kolit tedavisi nasıl olmalıdır?”, “Kolit kanser ile karışır mı?” sorularına cevap verecektir. Tıbbi bir terim olmasına rağmen halkın bu durumlardan muzdarip kısmı tarafından kolit hastalığı olarak bilinmektedir. Kolit kalın bağırsak duvarının iltihabıdır. Bu iltihabi durum bağırsağın tutulduğu yere ve tuttuğu bağırsak segmentine bağlı olarak farklı belirtilerle karşımıza çıkmaktadır. Kolitlerin büyük bir kısmı enfeksiyon etkenlerine bağlı oluşmaktadır. Bu kolitler kısa sürmekte ve etkene göre verilen antibiyotik tedavisi ile hızla düzelmektedir. Kolit belirtileri arasında tenezm (acil tuvalete gitme isteği), ishal, kabızlık, kanlı dışkılama, ateş, karın ağrısı, kötü kokulu gaz çıkarma, bazen gaz- gayta tutamama şikayetleriyle karşımıza çıkmaktadır. Kolonoskopi ile inceleme yapıldığında bağırsak duvarının normalden daha kızarık görünümde olup etkene göre bazen ülser dediğimiz yaralar görülmektedir. Çok yoğun iltihap olduğunda kansere benzeyen bir görünüme neden olabilir.

    Ülseratif Kolit

    Ülseratif kolit hastalığı kalın bağırsağı tutan iltihabı reaksiyonlarla seyreden uzun süreli takip ve tedavi gerektiren bir hastalıktır. Belli topluluklarda görülme sıklıkları değişmektedir. En sık başlangıç yaşı yirmili yaş grubunda gözlenmektedir. İkinci sık görülen başlangıç yaşı ise altmışlı yaşlar civarındadır. Tedavisi aşamalı tedaviler olup genellikle tedaviler ömür boyu sürmektedir. Ülseratif kolit hastalığı bağırsağın yanında birçok organ tutulumu ile birlikte seyretmesi nedeniyle bu hastalar birçok bölüm tarafından takip edilmesi gereken hasta grubu olsa bile burada asıl rolü oynayan hekimler gastroenterologlar olmalıdır. Hastaların yönlendirilmesi yapıldığında genellikle hastalar normal popülasyon ile aynı şeklide yaşamını devam ettirebilmektedir. Dr Meral Sözen bu yazısında sizlere “Ülseratif kolit nedir?”, “Ülseratif kolit belirtileri nelerdir?”, “Ülseratif kolit tanısı nasıl konur?”,“Ülseratif kolit bulaşıcı mıdır?”, “Ülseratif kolit tedavisi nasıl olmalıdır?”,”Ülseratif kolitte yeni tedaviler var mı?”, “Ülseratif kolitte gayta nakli başarılı mı?”,”Ülseratif kolitte probiyotiklerin yeri ne olmalıdır?”, “Ülseratif kolit tedavisinde bitkisel tedavinin yeri ne olmalıdır?”, “Ülseratif kolit hastalığında diyet nasıl olmalıdır?”, “Ülseratif kolitte hastalar ne zaman ameliyata verilmelidir?”, “Ülseratif koliti olan hastalarda kolon kanseri sıklığı artar mı?” sorularının cevaplarını verecektir.

    Ülseratif Kolit Belirtileri Nelerdir?

    Ülseratif kolit hastalarında en sık görülen bulgu karın ağrısı, kanlı ishal, ateş olup bunların yanısıra eklem ağrıları, göz bulguları, ciltte döküntüler ve bazı lezyonlar görülebilmektedir. Hastalığın tutulum miktarına göre belirtiler değişiklik göstermektedir. Kural olarak hastalık makattan başlayıp yukarı doğru ilerlemektedir. Sadece bağırsağın alt ucunu tutan hastalıkta hastalar kabızlıktan ve gaz gayta tutamamaktan şikayet edebilir. Sadece rektal kanama ile seyreden bağırsak alt uç tutulumunda hastalık hemoroid ile karışabilmektedir.

    Ülseratif Kolit Tanısı Nasıl Konur?

    Karın ağrısı, kanlı ishal, ateş, rektal kanama, tenezm gibi belirtilerle doktora başvuran hastada hastalık süresi, enfeksiyöz ajanların olup olmadığı değerlendirildikten sonra yapılan kolonoskopik incelemede izlenen görüntü ve alınan biyopsilerde spesifik bulguların varlığı hastaya ülseratif kolit tanısı koydurmaktadır. Kolonoskopi işlemi aynı zamanda hastalığın yaygınlığını değerlendirmekte ve ayırıcı tanı yapmakta biz doktorlara yardımcı olmaktadır.

    Ülseratif Kolit Bulaşıcı mıdır?

    Ülseratif kolit genetik ve çevresel faktörlerin birlikteliği ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Enfeksiyonların hastalığın ortaya çıkmasını tetikleyen bir faktör olduğunu gösteren yayınlar vardır. Ancak Ülseratif kolit kişiden kişiye bulaşan bir hastalık değildir.

    Ülseratif Kolit Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

    Ülseratif kolit tedavisinde en sık kullanılan ilaç grubu aminosalisilatlardır. Hastalığın yaygınlığına göre bu ialcın farklı formları kullanılabilmektedir. (Fitil, köpük, lavman, saşe, tablet gibi.) Akut atak döneminde antibiyotikler eşlik eden enfeksiyonları baskılamada faydalı olmaktadır. Eşlik eden enfeksiyon olup olmadığı değerlendirdikten sonra atak döneminde steroid tedavi hastaların iyileşme dönemine girmesini hızlandırmaktadır. Aminosalisilat grubu ile yeterli tedavi hedefine ulaşılamadığı hastalık kontrol altına alınamadığı durumlarda tiopürin grubu ilaçlar yada Anti-TNF tedavi gündeme gelmektedir. Bunlara rağmen tedavi edilemeyen yada komplikasyonların geliştiği ülseratif kolit hastalarında cerrahi tedavi gündeme gelmektedir.

    Ülseratif Kolitte Yeni Tedaviler Var mı?

    Son dönemde ülseratif kolit hastalığı olan bireylerde fekal transplantasyon, kök hücre nakli gibi tedavi yöntemleriyapılmaktadır.

    Ülseratif Kolitte Yeni Tedaviler Var mı?

    Ülseratif kolitli hastalarda bağırsak içerisinde yaşayan ve bağırsakta birçok işlemde görev alan bakterilerin sayıları ve yaşayan üyelerin değiştiği tespit edilmiştir. Gayta nakli ile bağırsakta yaşayan bakteri hakimiyeti değiştiğinde bağırsak duvarı bütünlüğünün sağlanması ve duvar yapısının güçlenmesi amacıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu işlemde nakledilecek bakteriyel floranın önemi büyüktür.

    Ülseratif Kolitte Probiyotiklerin Yeri Ne Olmalıdır?

    Probiyotikler bağırsak florasının üyelerinin düzenlenmesinde büyük rol oynamaktadır. Teorikte probiyotik kullanımının ülseratif kolitli hasta grubunda bağırsak florasının geri düzenlenmesi bu sayaede bağırsak savunmasının güçlendiği gösterilmiş olsa da probiyotik kullanan hasta grubunun bir kısmında bağırsak ile ilişkili şikayetlerde artış görülmüştür. Bu yüzden; Ülseratif kolitli hastalar probiyotik tedaviyi doktor tavsiyesi ve denetiminde kullanmalıdır.

    Ülseratif Kolit Tedavisinde Bitkisel Tedavinin Yeri Ne Olmalıdır?

    Birçok hastalıkta bitkisel tedavilerin kullanımı tartışmalı durumdadır. Hastalık aktivitesi kişiden kişiye değişen ve atak ve iyileşme dönemleri ile seyreden bir hastalıkta doktor önerisi olmadan bitkisel tedavilerin kullanımı pek te akılcı görülmemektedir.

    Ülseratif Kolit Hastalığında Diyet Nasıl Olmalıdır?

    Ülseratif koliti olan hastalarda fermente yiyeceklerin ve fastfood tüketiminin kullanımı sınırlandırılmalıdır. Yiyecek raf ömrünü uzatan katkı maddelerin hastalığın alevlenmesinde rol oynadığı bilinmektedir. Bunun yanısıra atak dönemlerinde bol posalı diyetler hastaların şikayetlerini artırmaktadır.

    Ülseratif Kolitte Hastalar Ne Zaman Ameliyata Verilmelidir?

    Ülseratif kolitli hastalarda cerrahi müdahale yapılacak dönemler net olarak kılavuzlarda belirlenmiştir. Hastalarda toksik megakolon, tüm ilaç tedavilerine rağmen kontrol altına alınamayan durumlarda hastaya cerrahi tedavi yöntemlerine geçilmektedir. Ameliyat hastanın genel durumu, hastalığın yaygınlığı ve cerrahın tecrübesine göre açık ya da kapalı şekilde yapılabilir. Ameliyatta kalın bağırsağın tamamı alınır.

    Ülseratif Koliti Olan Hastalarda Kolon Kanseri Sıklığı Artar mı?

    Ülseratif kolit hastalığı ile takip edilen hastalarda topluma göre kolon kanseri sıklığı artmaktadır. On yıldan daha uzun süre boyunca Ülseratif kolit nedeniyle tedavi gören hastalarda kolon kanseri taramasına başlanmalıdır. Normal bireylerdeki kolon kanseri taramasından farklı bir protokol uygulanmaktadır. Ülseratif kolitli hastalarda kolonoskopi esnasında tüm kalın bağırsak boyunca her 10 cm’de bir 4 kadrandan biyopsi alınması gerekmektedir. Bu bölgelerde hücresel değişiklik olması durumunda değişikliğe bağlı olarak hastanın takipleri sıklaştırılabilir yada hasta ameliyat için cerrahi birimine yönlendirilir.

    Ülseratif Kolit İle Birlikte Seyreden Hastalıklar Nelerdir?

    Ülseratif kolitli hastalarda eklem tutulumu ile giden romatizmal hastalıklar, ülseratif kolitle seyreden karaciğer ve safra yolları hastalıkları, üveit dediğimiz göz ile ilgili problemler ve ciltte pannikulit dediğimiz ağrılı şişlikler ile seyreden hastalıklar görülebilmektedir.

    Chron Hastalığı

    Crohn hastalığı sindirim sitemini tutan kronik iltihabi bir hastalıktır. Aynı zamanda eklem tutulumu, deride birtakım lezyonlar, karaciğer ve safra yolu problemleri ve göz tutulumu hastalığa eşlik edebilir. Hastalık ataklar ve iyileşme dönemleri ile seyretmektedir. Genetik olarak yatkın bireylerde çevresel faktörlerin de etkisi ile birlikte ortaya çıkan bu hastalık yeterli tedavi yapılmadığı ya da tedaviye yanıtı olmayan hastalarda yaşam kalitesinde düşme ile birlikte hastalığın getirdiği psikolojik yıpranma hastalığa bağlı morbiditeyi artırmaktadır. Dr Meral Sözen Ankara da çalışan bir gastroenteroloji uzmanı olup Crohn hastalığı olan hastalarda takip ve tedavi ile ilgilenmektedir. Dr Meral Sözen’in bu yazısında “Crohn Hastalığı belirtileri nelerdir?”, “Crohn hastalığı tanısı nasıl konur?”, “Crohn hastalığında tedavi nasıl olmalıdır?”, “Crohn hastalığında sigara içmek hastayı nasıl etkilemektedir?”, “Crohn hastalığında probiyotiklerin yeri ne olmalıdır?”, “Crohn hastalığı tedavisinde bitkisel tedavinin yeri ne olmalıdır?”, “Crohn hastalığında diyet nasıl olmalıdır?”, “Crohn hastalığında hastalar ne zaman ameliyata verilmelidir?”, “Crohn hastalığında olan hastalarda kolon kanseri sıklığı artar mı?” sorularının cevabını bulabileceksiniz.

    Crohn Hastalığı Belirtileri Nelerdir?

    Crohn hastalarına genel olarak kilo kaybı, karın ağrısı, zaman zaman ateş ve ishal bulgularına rastlanmaktadır. Crohn hastalığı ağızdan makata kadar her yeri tutabileceği için şikayetler tutulan bölgenin işlevine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin; ağız mukozasının tutulumu oral aft dediğimiz ağızda yaralarla karşımıza gelirken, mide ve oniki parmak bağırsak tutulumunda açlık ağrısı daha sık görülmektedir. İnce bağırsağın tutulumunda emilim bozuklukları ve ishal karşımıza çıkarken kalın bağırsak tutulumunda kanlı ishal, dışkılamada makatta ağrı ve perianal fistül dediğimiz bağırsaklardan cilde doğru farklı yollar oluşması ile giden hastalıklar görülebilmektedir.

    Crohn Hastalığı Tanısı Nasıl Konur?

    Crohn hastalığında klinik öykü ve fizik muayenede hastalıktan şüphe edilmesi halinde endoskopi ve kolonoskopi ile sindirim sistemi değerlendirilmelidir. Hastalığın en sık tuttuğu bölge ince bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği bölge olup bu bölgenin ayrıntılı incelemesi büyük önem arzetmektedir. Görüntüleme sırasında normalden farklı görünen bölgelerden mutlaka biyopsiler alınmalıdır.  Bunların yanısıra ince bağırsak kapsül endoskopi yada double balon enteroskopi ile ince bağırsak segmentleri incelenebilir. Bunların yanısıra kontrastlı grafilerde bize bu konuda fikir verebilmektedir. Hastalarda fistül dediğimiz farklı yolların oluşumundan şüphelenmemiz durumunda MR, tomografi gibi ileri tetkiklere başvurulabilir.

    Crohn Hastalığında Tedavi Nasıl Olmalıdır?

    Crohn hastalığında tedavide hastalığın tutulum yeri önemlidir. Kalın bağırsak tutulumu olan hastalarda aminosalisilat tedavi kullanılabilir. İnce bağırsak tutulumu olan hastalara daha çok steroid hızlı hızlı iyileşme dönemine girmesi sağlandıktan sonra bu iyileşme sürecinin devamını sağlamak için immun supresan ve Anti TNF tedavi protokolleri kullanılmaktadır. Antibiyotik tedavisinin Crohn hastalığında yeri sınırlıdır. Üst gastrointestinal sistem dediğimiz ağız yemek borusu, mide ve oniki parmak bağırsağını tutan Crohn hastalığında yüzey koruyucu ilaçlar ve antiasit tedaviler kullanılmaktadır.

    Crohn Hastalığında Sigara İçmek Hastayı Nasıl Etkilemektedir?

    Yapılan çalışmalarda crohn hastalığı olan sigara içen bireylerde hastalığın daha ağır seyrettiği tedaviye yanıtının kötü olduğu gösterilmiştir. Bu yüzden Crohn hastalığı olan bireylerin kesinlikle uzak durması gerekmektedir.

    Crohn Hastalığında Probiyotiklerin Yeri Ne Olmalıdır?

    Mevcut tedaviye ek olarak probiyotik kullanımının belli hasta grubunda faydalı olduğu görülmüştür. Ancak doktor tavsiyesi ve doktor denetimi ile crohn hastaları probiyotik takviye almalıdır.

    Crohn Hastalığı Tedavisinde Bitkisel Tedavinin Yeri Ne Olmalıdır?

    Bitkisel tedavi yöntemlerinde miktar kişiden kişye değişkenlik gösteren bir durum olması nedeniyle doktor önerisi olmadığı sürece bu yöntemlerden kaçınılması gerektiğini düşünmekteyim.

    Crohn Hastalığında Diyet Nasıl Olmalıdır?

    Crohn hastalarında hastalarda tutulumun yeri hastalık aktivasyonuna göre diyet değişkenlik göstermektedir. Ancak hastalığın her döneminde koruyucu katı maddeli yiyeceklerden uzak durulması önerilmektedir. Bunların yanısıra bağırsakta tıkanıklık olması durumunda damardan beslenme önerilirmekte, emilim bozukluğu beslenme yetersizliği olduğu dönemde özel besin takviyeleri verilmektedir. İshalin çok yoğun olduğu dönemde posalı beslenme şikayetlerin artışına neden olabilmektedir.

    Crohn Hastalığında Hastalar Ne Zaman Ameliyata Verilmelidir?

    Crohn hastalarında komplikasyonlar olması durumunda ameliyat önerilmektedir. Bu durumlar bağırsaklarda oluşan ve ilaç tedavisi ile düzelemeyen fibrotik darlıklar, fistül dediğimiz bağırsağın başka organlarla ağızlaşması durumu, bağırsağın dışarı açılmasına bağlı gelişen abselerdir. Sindirim sisteminin her yerini tutabildiği için cerrahi müdahalelerde titizlikle bağırsak uzunluğunun korunmasına özen gösterilmelidir.

    Crohn Hastalığında Olan Hastalarda Kolon Kanseri Sıklığı Artar mı?

    Crohn hastalığında da ülseratif kolit hastalığında olduğu gibi kolon kanseri riski artmaktadır. Uzun dönem crohn hastalığı ile takip edilen hastalarda kolonoskopik taramalara önem verilmesi gerekmektedir.

    Kabızlık

    Kabızlık dediğimiz durum tuvalete çıkma sıklığının 3 günü aşması ya da dışkılamada zorlanma olarak tarif edilmektedir. Kabızlık bir hastalık değil bir belirtidir. Birçok hastalığa işaret edebilmektedir. Kabızlığın nedenleri arasında bazen fonksiyonel nedenler altta yatan sebeb olabilirken bazen kolon kanseri belirtisi olarak karşımıza çıkabilmektedir. Beslenme alışkanlıkları, hareket düzeni, yaşam tarzı gibi faktörler kabızlık görülme sıklığını artırmaktadır. Toplu yaşamın görüldüğü yerlerde kabızlık daha sık görülmektedir. Ankara kabızlık şikayetinin sık görüldüğü yerlerden biridir. Ev dışı ortamlarda tuvalete gitmeyi erteleyen kişilerde fonksiyonel nedenli kabızlık sık görülmektedir. Ankara’daki devlet hastanelerine, Ankara’ daki özel hastanelere ve Ankarada muayenehanelere kabızlık nedeniyle hergün çok sayıda hasta başvurmaktadır. Ankara, İstanbul, izmir, Antalya gibi nüfusun kalabalık olduğu yerlerde doğal olarak kabızlık daha sık görülmektedir. Ankarada kabızlık alanında hasta kabul eden ve Ankarada kabızlık tedavisi yapan doktorlar arasında Dr Meral Sözen yer almaktadır. Bu yazısında “kabızlık nedir?”, “Kabızlık nedenleri nelerdir?”,” Kabızlık için tanıda kullanılan testler nelerdir?”, “Kabızlığa iyi gelen ilaçlar nelerdir?”, “Kabızlığın bitkisel tedavisi var mıdır?”, “Bitkisel çaylar kabızlığı çözer mi?”, “Kabızlığa hızlı çözüm var mıdır?”, “Kabızlığın kökten çözümü nedir?”, “Kabızlığa en iyi gelen yiyecekler nelerdir?”, Kabızlıkta Probiyotiklerin kullanımı uygun mudur?” sorularına cevap verecektir.

    Kabızlık Nedir? Kabızlık Nedenleri Nelerdir?

    Kabızlığın nedenleri arasında iki durum söz konusudur; gayta iletimini engelleyen bir durum ya da gayta iletimi sürecinde bağırsaklardan kaynaklanan iletim sorunları.

    Yemek yedikten sonra yiyecekler kademeli olarak sindirilerek sindirim borusundan ilerlemektedir. Bu süreçte sindirim işlemi olup vücut için gerekli besinler emilir ve kalan kısmı bağırsaklar içerisinde ilerleyerek dışkı olarak atılır. Bu süreç yaşamımız boyunca defalarca tekrarlanır. Dışkılama sıklığı kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte normal sınır günde 3 kez ile haftada 3 kez arasında değişmektedir.

    Dışkıdaki posa miktarının az olması ya da sıvı tüketiminin az olması dışkı hacminin bağırsakta ilerlemesini yavaşlattığı için kabızlık olarak karşımıza çıkabilir. Bunların yanında bağırsaklarda sinir harabiyeti, irritable bağırsak hastalığı (spastik kolon hastalığı, duyarlı bağırsak sendromu) gibi bağırsağın fonksiyonlarında düzensizlikle giden durumlarda hastalarda kabızlık görülebilir. Geçirilmiş ameliyatlar, bağırsakta yapışıklıklar kabızlık şikayetinin artmasına neden olabilir. Bağırsak kasları ile makat kaslarının koordineli çalışmaması durumunda hastalar kabızlıktan yakınabilir. Bunlar dışında kalın bağırsak kanserlerinde de kabızlık görülebilir. Bu yüzden uzun süren kabızlık şikayetinde hastalar mutlaka ayrıntılı bir değerlendirmeden geçmelidir.

    Sürekli kabızlık şikayeti olan bireylerde ayrıntılı inceleme yapılmalıdır. Uzun dönemde daha ciddi sorunlarla karşılaşmamak için erken dönemde tedavisinin başlanması daha doğru olacaktır. Sürekli kabızlık sorunu yaşamak kalıtsal bir hastalık olabileceği gibi bağırsak kanserinin de belirtisi olabilir. Kabızlığa hastanede birtakım testler yapılmakta ve altta yatan neden belirlenmektedir. Kabızlık muayenesinde değerlendirme yapılırken karın içinde yer kaplayan kitle var mı?, bağırsak hareketleri yavaş mı? sorusunun cevabını buluruz. Kabızlık muayenesinde bazen makattan muayene yapmak gerekebilir. Kabızlık muayenesinde bazı durumlarda Kolonoskopide yapılmaktadır.

    Kabızlığı en iyi tedavi eden doktor kendinizsiniz. Çünkü en iyi kabızlık doktoru şikayetleri iyi irdeleyen ne yaptığında kabızlıl yaşadığını tespit eden kişidir. Bunun yanında kabızlık ile ilgilenen en iyi doktor bu sorunları irdeleyen ve parçaları birleştirerek kabızlık sorununa çözüm bulan doktordur.

    Kabızlık İçin Tanıda Kullanılan Testler Nelerdir?

    kabızlık tanısında kullanılan testler arasında birtakım kan tetkikleri yanında Ankara da kabızlık  için radyolojik testlere de ihtiyaç duyulabilir. Kabızlık için ayrıntılı hastalık ve beslenme öyküsü alındıktan sonra tıkayıcı bir hastalık olup olmadığını değerlendirmek için kolonoskopi yapılmaktadır. Bunlar dışında bağırsaktan gaytanın ilerlemesini incelemek için birtakım transit ölçüm çalışmaları yapılmaktadır.

    Kabızlık İlaçları Nelerdir?

    Kabızlık ilaçları olarak dışkının kıvamını değiştiren ilaçlar ve bağırsak çalışmasını etkileyen ilaçlar olmak üzere iki grup ilaç bulunmaktadır.

    Kabızlığa İyi Gelen İlaçlar Nelerdir?

    Kabızlık tedavisinde kullanılan ilaç grupları sınırlıdır. Burada bağırsakta sıvı çekerek hacim artışına neden olan ilaçlar kullanılabildiği gibi bağırsak çalışmasını hızlandıran bir grup ilaç kullanılabilir. İkinci grup ilaçların kullanımı sadece zor durumlarda önerilmektedir. Çünkü bir süre sonra adaptasyon gelişmekte ve ilaç alınmasına rağmen etki görülmemektedir.

    Kabızlığın Bitkisel Tedavisi Var mıdır?

    Kabızlıkta kullanılan bitkisel tedaviler başlangıçta çok iyi sonuçlar vermekteyse de sonrasında bağırsak bu duruma alışmakta ve eski etkiye ulaşılamamaktadır.

    Bitkisel Çaylar Kabızlığı Çözer mi?

    Bitkisel çayların çoğunda sinameki denilen bitki bulunmaktadır ve uzun dönem kullanımda etkinliği kaybolmaktadır. Bu yüzden uzun dönem kullanımı önerilmemektedir.

    Kabızlığa Hızlı Çözüm Var mıdır?

    Kabızlığın hastayı çok sıkıntıya soktuğu dönemde kullanılacak ilaçlar olmakla birlikte bu ilaçların doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Kabızlığın çabuk çözümü bazen hastayı daha ciddi sıkıntılara sokabilir.

    Kabızlığın Kökten Çözümü Nedir?

    Kabızlığa kökten çözüm bulmak için öncelikle kabızlığın altında yatan nedenini belirlememiz gerekmektedir. Altta yatan neden tespit edildiğinde çözüme ulaşmak kolaylaşmaktadır.

    Kabızlığa En İyi Gelen Yiyecekler Nelerdir?

    Kabızlığı olan kişilere bol posalı diyetler ve bol sıvı tüketmesi önerilmektedir. Kabızlık ile ilgili beslenme önerilerim kabızlık adlı makalemde ayrıntılı şekilde verilmektedir.

    Kabızlıkta Probiyotiklerin Kullanımı Uygun mudur?

    Probiyotik kullanımı bağırsak içerisinde yaşayan bakterilerin miktarını değiştirerek şikayetlerin azalmasına neden olabildiği gibi ilk kullanıldığı dönemde şikayetleri artırabilmektedir.

    İshal

    İshal dediğimizde aklımıza gelen tuvalete çıkma sıklığında artış olması demektir. İshali olan hastalarda yaşam kalitesinde ciddi azalma sosyal ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. İshal nedeniyle birçok kez devlet hastanelerine ya da özel merkezlere başvurmuş olabilirsiniz. Dr Meral Sözen bu yazısında “İshal nedir?”, “İshal nedenleri nelerdir?”, “İshali hızlı kesmenin yoları nelerdir?”, “İshal olmamak için neler yapmalıyız?”, “İshale iyi gelen besinler nelerdir?”, “ishalli hastalara serum iyi gelir mi?”, “ishallerde kullanılan antibiyotikler hangileridir?”, “İshalde probiyotik kullanımı nasıl olmalıdır?”, “İshali olan hastada kolonoskopi gerekir mi?” sorularına cevap verecektir.

    İshaller birçok şekilde sınıflandırılmaktadır. Akut ve kronik ishaller olarak ikiye ayıracak olursak akut ishaller genellikle 3 günden kısa süren ve ishal ilacı tedavisi almadan kendini sınırlayan durumlardır. Bu ishallerde bol sıvı almak, muz, haşlanmış patates, pirinç lapası gibi sindirim sistemini zorlamayan vücudun enerji ihtiyacını karşılayan ilaçlar kullanılması ile hastalık hızlı bir şekilde düzelmektedir. İshalli hastalarda kola gibi bol şekerli gazlı içecekler kullanılması önerilmemektedir. Ciddi bulantı kusma ve yoğun ishalle seyreden ve vücutta su alımının yetersizliğine dair belirtiler olan ishalli hastalarda serum takılabilir. Sıvı gıda tüketebilen ishalli hastalarda seruma gerek yoktur. İshallerde probiyotik kullanımı bağırsağın florasının hızlı düzelmesine ve ishalin hızlı iyileşmesine neden olmaktadır. Besin zehirlenmesi de ishalle seyredebilir bu süreçte ishali duruduracak ilaçların alınması önerilmemektedir. Mikrobik ishallerde ishali hızlı kesen ilaçların kullanılması önerilmez. Kronik ishal dediğimiz uzun süren ishaller ya da sık ishal olma şeklinde seyreden ishaller ise altta yatan başka bir sorunun olduğu ve vücutta başka maddelerin eksikliği ile seyreden ishallerdir. Kronik ishalde gaytada kan olabilir ya da olmayabilir. Eğer gaytada kan varsa bağırsak duvarında ciddi harabiyetten bahsedilir. Ülseratif kolit ve crohn hastalığı tedavi edilmezse kronik kanlı ishalle seyretmektedir. Bağırsakta amip uzun süreli ishal yapabilir. Bir başka durum ise bağırsağın tıkanmasına neden olan ve bağırsak lümeninin daralmasına bağlı ishalin geliştiği kalın bağırsak kanseridir. Özellikle bağırsağın son kısmına yakın kalın bağırsak kanserlerinde ishal görülebilir. Kronik ishali olan hastalarda kan testleri ile emilim bozukluğu olup olmadığı değerlendirilir. Kolonoskopi ile ishalin nedeni araştırılır ve eğer bu testlerde herhangi bir hastalık tespit edilmez ise bu durumda bağırsağın çalışma düzensizliğine bağlı ishalden söz edilir. Kronik ishallerde bağırsak hareketlerini düzenleyen ilaçlar ile ishal hızla düzelir.

    Eğer kronik ishal gibi bir şikayetiniz varsa Ankara’da ishal ile ilgili araştırmalar yapan ve bu konuda bilgi sahibi olan Doktor Meral Sözen’i tercih edebilirsiniz.

    İrritable Bağırsak Hastalığı

    İrritable Bağırsak Hastalığı; spastik kolon, kolit, huzursuz bağırsak sendromu, hassas bağırsak sendromu gibi farklı şekillerde isimlendirilebilmektedir. Hastalık karın ağrısı, ishal ve/veya kabızlık atakları, gaz, şişkinlik ve hazımsızlık şikayetleri ile seyretmektedir. Hastaların bu tanıyı aldığında şikayetleri çok uzun süredir yaşadığı tespit edilir. Ankara’da irritable bağırsak hastalığı almış birçok hasta bulunmaktadır. Ankarada devlet hastanelerine başvuran birçok hasta olduğu gibi Ankarada hizmet veren birçok özel merkezde de irritable bağırsak hastalığı olan hastalar tedavi görmektedir. İrritable bağırsak hastalığında ilaç tedavisi hastanın şikayetlerine göre düzenlenmektedir. İrritable bağırsak hastalığı tanısı koymadan önce kalın bağırsak hastalığı, çölyak hastalığı, gıda intoleransı, gıda alerjisi gibi durumların dışlanması gerekmektedir. Spastik kolon hastalığı ilaç tedavisi ile geçebilen bir durumdur. Spastik kolon hastalarının atakları genellikle soğuk ve stresle tekrarlamaktadır. Spastik kolon hastalarında eşlik eden depresyon olup olmadığı değerlendirilmelidir. Bir grup spastik kolon hastasında antidepresan tedavi ile hastalığın düzeldiği görülmüştür. Spatik kolon hastalarında beslenme alışkanlıkları ayrıntılı bir şekilde belirlenmelidir. Spastik kolon hastalarına özel diyet düzenlemeleri yapılabilir. İrritable bağırsak hastalığı diyetlerinde şikayetleri değerlendirilip bol lifli diyet, fruktoz dediğimiz meyve şekerinin düzenlenmesini gerektiren diyetler ve FODMAP diyeti kullanılabilir. Ancak öncelikle bir gastroenteroloji uzmanı hastayı değerlendirmeli ve diyet sürecinde diyetisyen ve gastroenterolog iş birliği halinde çalışmalıdır. İrritable bağırsak hastalığı olan hastalar probiyotik tedaviden fayda görebilir.

    Bağırsak Gazı İle İlişkili Durumlar

    Bağırsak gazı zaman zaman çoğu kişinin hayatını zorlayan bir durumdur. Dr Meral Sözen bu yazısında “Bağırsak gazı nasıl oluşur?”, “Bağırsak gazı nasıl giderilir?”, ”bağırsak gazına ne iyi gelir?”, “Kötü kokulu gaz çıkarmanın nedenleri nelerdir?”, ”bağırsak gazı nedenleri araştırılırken hangi testler yapılmalıdır?”, “Bağırsak gazı ve ishal birlikte olduğunda ne düşünülmelidir?”, “Bağırsak gazı mide bulantısı yaparmı?”,”Bağırsakta gaz sıkışması olduğunda neler yapılmalıdır?” sorularına yanıt verecektir. Bağırsak içerisinde sindirim sırasında gelişen reaksiyonlar ve bağırsak bakterilerinin arta kalan gıdaları sindirmesi sırasında bağırsakta gaz oluşumu çok doğal bir durumdur. Bağırsakta oluşan gazın farklı birleşenleri mevcuttur. Ancak bağırsak gazının kokusunun kötü olmasının nedeni genellikle içerisindeki sülfür bileşiklerinden kaynaklanmaktadır. Kötü kokulu bağırsak gazı olan kişilerde buna neden olabilecek nedenler araştırılır bu süreçte eşlik eden problemlere bakılmalıdır. İshal ile birlikte bağırsak gazı varsa emilim bozukluğu, gıda intoleransı veya bağırsak enfeksiyonu durumu söz konusu olabilir. Bağırsakta bir problemin olmadığı tespit edilirse beslenmeden bağırsakta sindirilmeden atılan ve kötü koku yapan yiyeceklerin alınmaması önerilir. Diğer problemler tespit edilirse bunlara yönelik tedavi verilebilir. Bağırsakta yoğun gazın birikmesi bağırsaklarda gerilmeye bağlı karın ağrısına neden olabilir. Bağırsakta gaz sıkışması durumunda ilaç kullanılabileceği gibi ılık bir duş almak hareketi artırmak gazın çıkarılmasını kolaylaştıracaktır. Gaz sıkışması yaşayan hastalarda bulantı görülebilir. Bu durum genellikle stresli hastalarda sık nefes alıp vermeye bağlı hava yuyulmasının etkisiyle de artabilir.

    Karın Ağrısı

    Karın ağrısına neden olabilen birçok sindirim sistemi hastalığı bulunmaktadır. Bunların yanısıra üreme ve boşaltım sistemi organlarına ait hastalıklar da karın ağrısına neden olmaktadır. Karın ağrıları akut karın ağrıları ve kronik karın ağrıları olarak ayrılabileceği gibi ameliyat gerektiren ve gerektirmeyen karın ağrıları olarak ta ayrılabilmektedir. Akut karın ağrısı dediğimizde bu durum genellikle kısa süreli olan ağrılardır. Enfeksiyon nedenli ağrılar ve travmaya bağlı ağrılar bu gruptan olup hızlı müdahale gerektiren durumlar olabilmektedir. Sindirim sistemi açısından akut karın ağrılarına bakacak olursak akut pankreatit gibi ameliyatın genellikle gerekmediği durumlar olabileceği gibi akut apandisit, akut kolesisitit, akut divertikulit gibi durumlar perforasyon dediğimiz organ delinmeleri acil ameliyat gerektirebilecek durumlar karın ağrısı nedeni olabilir. Kronik ağrılar uzun süren müphem ağrılar olup arada kendi varlığını hissettiren ağrılardır. Bunlar kaynaklandığı organın yapısına göre değişmektedir. Karın ağrısının nedenini araştırırken bize eşlik eden şikayetler yol göstermektedir. Karın ağrısı tedavisinde kullanılan ilaçlar altta yatan hastalığa bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

    Kolon Polipleri

    Kalın bağırsak boğumlu bir organ olup iç yüzeyi düzgündür. Bu yüzeyde bulunan hücrelerin bir nedenle diğer hücrelerden hızlı büyümesi durumunda burada diğer yüzeye göre daha kabarık duran hücre kümeleri oluşur. Bu oluşumlara polip diyoruz. Dr Meral Sözen bu yazısında “kolon polibi nedir?” “Kolon polibi nasıl oluşur?”, “Kolon polibi kansere döner mi?”, “Kolon polibi belirtileri nelerdir?”, “Kolon polibi nasıl tedavi edilir?” “Kolon polibi tekrarlar mı?” sorularına cevap verecektir. Kalın bağırsak polipleri sindirim sisteminde diğer kısımlara göre daha sık karşılaştığımız bir lokalizasyondur. Daha çok çıkışa yakın kısımda yerleşme eğilimindedir. Genellikle 1 cm’den küçük olup küçük olanlar iyi huylu olma eğilimindedir. Klinik olarak çoğunlukla büyük boyutlara ulaşana kadar belirti vermezler. Başka nedenlerle ya da TARAMA nedeniyle yapılan kolonoskopilerde farkedilirler. Küçük boyutlarda iken çıkarıldığında tedavi tamamlanmış olur. Daha büyük boyutlarda tespit edildiğinde kansere dönme potansiyelleri daha fazladır. Çıkarılmasının ardından aynı yerde tekrar oluşma riski düşük olmasına rağmen başka alanlarda oluşma riski artmıştır. Bu yüzden kolonoskopisinde polip tespit edilen hastalarda polip türü ve boyutuna göre değişen sıklıklarda kolonoskopi kontrolu önerilmektedir. Kalın bağırsak polipleri kanser öncülü kabul edildiği için çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte yeni üretilen endoskopi sistemlerinde görüntü kalitesinin artması ve değişik özelliklerin polibin yapısı ile ilgili ayrıntılı incelemesi de yapabilmesi sayesinde erken tespitleri ve tedavileri ameliyata gerek kalmaksızın çözülmektedir. İlerleyen yıllarda taramaların toplum geneline yayılması sayesinde kolon kanserinin ve buna bağlı ölümlerin azalması umut edilmektedir.

    Kolon Kanseri

    Kolon kanseri tüm dünyada kanser sıklığı ve kanserden ölüm sıklığı sıralamasında ilk üçte yer almaktadır. Bu yüzden çok büyük öneme sahip olan kolon kanseri hakkında Dr Meral Sözen “Kolon kanseri nedir?”, “Kolon kanseri neden olur?”, “Kolon kanseri belirtileri nelerdir?”, “Her polip kansere döner mi?”, “kolon kanseri ile ilgili kan testleri var mı?”, “Kolon kanseri taraması nasıl yapılır?”, “Kolon kanseri tedavisi nasıl olur?”, “Kolon kanseri ameliyatı nasıl yapılır?”, “Kolon kanseri öldürür mü?”, “Kolon kanserinde yaşam süresi ne kadardır?” sorularına cevap verecektir. Kolon kanseri bağırsağın çeşitli katmanlarından gelişen hücre çoğalmasının kontrolsüz hale gelmesi durumudur. Kalın bağırsak kanserlerinin en sık nedeni bağırsağın yüzey duvarında oluşan kalın bağırsak polipleridir. Bu polipler patolojik özelliklerinde göre ayrılmaktadır. Kolon polipleri genellikle 1 cm’nin altında iyi huyludurlar. Her polip kansere dönüşmeyebilir. Ancak bunların patolojik incelemesi Ancak 1 cm ‘yi geçtiklerinde büyüme hızı artar ve kanserleşme odaklarına dönüşürler. Kalın bağırsak kanserleri erken dönemde hiçbir belirti vermeyebilir. İlerleyen dönemde karın ağrısı, ishal ya da kabızlık ve makattan kanama ile belirti verirler. Kolon kanseri ile ilgili erken taramalarda gaytada gizli kan incelemesi ya da tümör belirteçleri ile değerlendirilebilir. Kalın bağırsak kanseri tanısı kolonoskopi ile inceleme ve bu sırada alınan parçaların patolojik incelemesi sonucu konmaktadır. Kalın ağırsak tanısı konduktan sonra kanserin yaygınlığını değerlendirmek amacıyla tomografi ve PET CT gibi radyolojik inceleme yöntemleri kullanılabilir. Kanser yayılımına göre kalın bağırsağa yönelik ameliyat yapılabileceği gibi yayılmış kalın bağırsak kanserinde kemoterapi ve radyoterapi tedavileri uygulanabilir. Kalın bağırsak kanseri tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilir. Kalın bağırsak kanserinin tanısı ne kadar erken konursa tedavisi o kadar hızlı cevap verir. Kalın bağırsak kanserinde erken tanı ve tedavide yaşam süresi diğer insanlardan farklı değildir.

    Hemoroid

    Makat çevresinde bağırsak duvarı ile kalın bağırsağın birleşim bölgesinde yer alan bağ dokusu ve damarsal yapıların bulunduğu bölgede inflamasyon dediğimiz doku şişliğinin gelişmesi durumuna hemoroid denmektedir. Her bireyde bu bölgede bağ dokusu yastıkçıklar bulunmaktadır. Ancak birtakım faktörler bu dokuda genişleme ve yer yer kılcal damarların dış ortama açılmasına neden olur. Genel olarak bağırsak içi basınç artışı ve kabızlık bu durumu tetiklemektedir. Dr Meral Sözen bu yazısında “Hemoroid nedir?”, “Hemoroid çeşitleri nelerdir?”, “Hemoroid tedavisinde kullanılan ilaçlar nelerdir?”, “Kabızlık hemoroid yapar mı?”, “Her basur ameliyat edilmeli midir?”, “Basurun tedavisinde lazer kullanımı nasıl olur?”, “Basur tedavisinde nelere dikkat edilmelidir?” sorularına cevap bulacaksınız. Hemoroidler iç ve dış hemoroid olarak ikiye ayrılmaktadır. İç hemoroidler kalın bağırsak içine doğru büyüdüğü için çok büyük boyutlara ulaşmadıkça dışarıdan tespit edilemez. Dış hemoroidler ise makat bölgesindeki deri katlantıları içerisinde görülebilir. Hemoroid tespit edildiğinde boyutuna göre tedavi değişmektedir. Küçük hemoroidlerde diyete dikkat, kabız kalmamaya özen göstermek yeterli iken daha büyüdüğünde hap, krem ve fitil kullanımı gerekmektedir. İlerlemiş hemoroidlerde ise hemoroidlerde bağlama, laser ile yakma ya da cerrahi tedavi kullanılmaktadır.

    Anal Fissür (Makat Çatlağı)

    Makat bölgesinde ağrı zaman zaman kanama şeklinde giden anal fissur insanlarda açıklamaktan utandığı bir durum olup genellikle uzun süre bu problemle yaşayıp dayanamadığı süreye kadar doktor muayenesini geciktirmektedirler. Dr Meral Sözen “Anal fissur nedir?”, “Anal fissur belirtileri nelerdir?”, “Makatta çatlak olduğu nasıl anlaşılır?”, “Makat çatlağının tedavisi nasıl olmaktadır?”, “Anal fissur ameliyatı nasıl olur?”, “Anal fissuru olan kişiler diyette nelere dikkat etmelidir?”, “Anal fissurde botoks uygulaması nasıl yapılmaktadır?”, ”Anal fissurde bitkisel tedavilerin yeri ne olmalıdır?” sorularına cevap verecektir. Anal fisssur genellikle makat bölgesinin aşırı zorlanması durumunda meydana gelen bağırsak alt kısmı ile derinin birleştiği bölgede yer alan mukozanın gerilmesi ile oluşan erozyonudur. Hastalar genellikle kabızlık sonrası tuvalete gittiğinde aniden bıçakla kesilmiş gibi bir ağrı hissederler. Akut dönemde kabız kalmamaya ve bu bölgenin temiz tutulmasına dikkat edilmelidir. Doktorunuza başvurduğunuzda çeşitli ilaçlar verilebileceği gibi biiitkisel tedaviler de uygulanabilmektedir. Uzun dönemde fissur olması durumunda ise genellikle ilaç tedavileri ile yeterli yanıt alınamadığı için girişimsel işlemler gündeme gelmektedir. Bu bölgeye botoks uygulaması ile aşırı gerilmiş dokunun gevşemesi sağlanarak yara iyileşmesi hızlandırılmaktadır. Bu işlemin güvenilir ve yeterli bilgi birikimi olan merkezlerde yapılması çok önemlidir. Aksi takdirde istenmeyen sonuçlara neden olabilmektedir. Anal fissür ameliyatları genellikle uzun dönem tedaviye yanıt alınmayan hastalarda uygulanmalıdır. Burada yapılan işlem makat kaslarında ufak kesiler yaparak buranın gevşemesini sağlamaktadır. Anal fissure botoks uygulamasından farklı olarak bu durum geri dönüşümsüzdür. İlerleyen dönemlerde bazı hastalarda gaz ve dışkıyı tutamama gibi problemlere neden olabilmektedir.

    Makattan Kan Gelmesi

    Her kim olursa olsun makattan kan geldiğini gören her birey korkmaktadır. Makattan kanama nedeni olursa olsun hafife alınmaması tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Makattan kanama nedenlerine bakacak olursak basitten karmaşığa doğru; anal fissur, hemoroidler, bağırsağın enfeksiyöz hastalıkları, ülseratif kolit ve crohn hastalığı gibi iltihabi bağırsak hastalıkları ve kolon kanseri olarak sıralanabilir. Bütün bu durumlarda meydana gelen kanama birbirinden farklı olmaktadır ve tedavileri de duruma göre değişmektedir. Makattan kanamayı hiçbir inceleme yapmadan direk hemoroide bağlamak çok yanlış bir yaklaşım olacaktır.

    İnkontinans (Gaz – Gayta Kaçırma)

    Gaz gayta kaçırma sorunu toplum içerisinde nispeten sık gördüğümüz ancak açıklanmasından çok utanıldığı için bazen doktora bile başvurulmadan sosyal yaşantıyı sınırlayan bir durumdur. Bunun da bir hastalık olduğunu ve çoğu hastanın tedavi edilebildiğini düşünürsek doktordan çekinmeden gidebileceğimizi umut ediyoruz. Gaz gayta kaçırma sorunu makat çevresinde dışkılama sırasında gaz ve gaytanın dışarı çıkmasını önleyen kas yapısının çalışmasında zayıflık olarak değerlendirilebilir. Bu kas yapısının zaafiyeti olabileceği gibi buraya gelen sinir dokudaki harabiyetler de gaz gayta kaçırmaya neden olabilir. Bunların yanında bu bölgenin travmaya uğraması (Doğum, istismar, hemoroid yada anal fissur ameliyatları gibi) durumunda bu kas dokusunun görevini yerine getirememesi de görülmektedir. Bunun yanısıra bağırsak alt uç enfeksiyonlarında bağırsağın gerilme kapasitesi azaldığı için bu durumla karşılaşılabilir. Tanı için ayrıntılı hastalık öyküsü, fizik muayene, rektal muayene için gerekirse rektosigmoidoskopi ve ardından anal manometri dediğimiz makat kaslarının çalışmasını ve basınçlarını gösteren tetkikler kullanılabilir. Gaz gayta kaçırma tedavisi altta yatan problemlerin tedavisi şeklindedir. Biyofeedback tedavisi ile gaz gayta kaçırma problemleri çözülebilmektedir.

    Aneorektal Dissinerji

    Kabızlık nedeniyle doktor doktor gezen ve derdine çare arayan hastalar arasında bir grup hastada bu durumla çok sık karşılaşmaktayız. Bizler bu karşılaştığımız hasta grubundan çok daha fazla bu problem ile uğraşan insan olduğuna inanmaktayız. Bu hastalıktan önce bahsedilmesi gereken normal dışkılamanın nasıl olduğudur. Kalın bağırsak boyunca ilerleyen dışkı bağırsağın son kısmına geldiğinde beyne sinyal iletilir. Dışkılama için uygun ortam olup olmadığı sorulur. Beyin durumu değerlendirir uygun değilse bu kasların açılmasına izin vermez, uygunsa uygun yönelim sonrası bağırsak kasları kasılır makat çevresindeki kaslar gevşer ve dışkılama sağlanır. Bu süreçle ilgili yollarda olan bozukluklar dışkılama sorunları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Dışkılayamama, tuvalette uzun süre kalma, tuvalette uzun süre kalmasına rağmen dışkılayamama durumunda biz anorektal dissinerjiden bahsederiz. Birtakım genetik hastalıklar ve bazı alışkanlıklarda bu probleme neden olabilmektedir. Tanı için ayrıntılı hastalık öyküsü, fizik muayene, rektoskopik inceleme ve anorektal manometri yapılmalıdır.

    Zehra Demirtopuz kolon kanserini yenmeyi başaran bir hastamız. Zehra Hanım Hakan Özkul’un önerileri ile bağırsaklardan karaciğere, karındaki yağ dokusundan akciğere kadar vücudunun birçok noktasına yayılan tümörlerden kurtulmayı başardı.
    Dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla sayıları artan kanser hastaları için artık bir umut var. Modern tıbbın yanısıra fitoterapinin devreye girmesi ile kanser artık yenilemeyen bir hastalık olmaktan çıkmak üzere.
    Tıbbi bitkiler uzmanı Dr. Hakan Özkul&#;un bu sahadaki çalışmaları adeta çığır açtı. İşte Dr. Özkul&#;un önerdiği gıda takviyeleri ile kanserli bir hastanın hayata tutunma öyküsü…
    İstanbul Şehremini&#;de yaşayan Zehra Demirtopuz Ekim &#;te 62 yaşında kansere yakalandı. Teşhisin adı kolon kanseriydi. Kalın bağırsakta başlayan kanser akciğer ve karaciğere sıçramıştı. 4. evre yani son evreye kadar da ilerlemişti hastalık.

    Önce ameliyat oldu ardından 8 ay kemoterapi gördü ama tümör yayılmaya devam etti. Kanser karındaki yağlı bölgeye de yayılmıştı. Doktorlar “artık umut yok evine git” dediler. Zehra Hanım hayatının o en zor anını şöyle anlatıyor: “Ben 4. evre olduğum için ‘senden umut yok’ diyorlardı. Doktor bana, ‘Abla bu senin alınyazın, ameliyat ederiz başka yerlere atlar iyice temizlenmez, yine aynı duruma gelirsin, boş ver git evinde otur ölümü bekle’ dedi.”

    Dr. Hakan Özkul umut oldu

    Zehra Demirtopuz, bugüne kadar iyileşmez denilen binlerce hastaya umut olan tıbbi bitkiler uzmanı Dr. Hakan Özkul&#;u, televizyondaki programlarından takip ediyordu. Birçok hasta gibi o da, umudunu Dr. Hakan Özkul’un tavsiyelerine bağladı. Dr. Hakan Özkul&#;un sağlıklı yaşam, beslenme ve takviye edici gıda formüllerine harfiyen uydu.
    Zehra Hanım yaşadığı değişimi şöyle anlattı: “Çok iyi hissediyorum. İnanınki ne hastalık var ne bir rahatsızlık. Ne kemoterapide rahatsız oldum, ne sancı çektim. Diğer hastalar kemoterapide sıkıntı çekerken ben Dr. Hakan Özkul&#;un tavsiyelerine uyarak rahat bir dönem geçirdim Allah&#;a şükür.”
    Zehra Hanım, zorlu günlerin ardından Dr. Hakan Özkul&#;un tavsiyeleri ile 4. aşamaya kadar ilerleyen kanserden kurtulmayı başardı. Artık en ufak bir tümör emaresi kalmamıştı vücudunda. Son çekilen tomografide bütün rapor sonuçları temiz çıktı.

    Doktorlar gözlerine inanamadı

    Zehra Hanım&#;ın tedavisini yapan doktorları gözlerine inanamadı. O şaşkınlığı anlatan Zehra Demirtopuz, “Doktorlar, ‘Emar çekilmen lazım’ dediler. İyice teşhis edip ona göre ameliyat edeceklerdi. Emar sonuçlarıma baktılar hiçbir şey yok, sıfır. Doktor tümörün tamamen yok olmasına inanamadı” dedi.
    Bu mucizevi iyileşme hikayesinin baş aktörü olan Dr. Hakan Özkul, Zehra Hanım&#;ı evinde ziyaret ederek sevincine ortak oldu ve şöyle konuştu: “Kendisine ameliyatla, kemoterapi ile biz bir şey yapamayız, artık bu senin kaderin, evine git ölümü bekle denilen Zehra Hanım, bitkisel tedaviye daha fazla sarılmaya başlamış. Sonraki bütün emar, tomografi ve diğer ölçümlerinde kanserden hiçbir emare kalmayınca doktoru ile paylaşmış bu durumu. Doktor inanmamış, ölçümlerde hata vardır demiş. Kimse ümit vermediği halde, git evine ölümü bekle denilen Zehra Hanım bugün tümörü yenmiş, kendisini tebrik ediyorum.”

    ‘Kanser hastaları umudunuzu kaybetmeyin’

    Dr. Hakan Özkul tüm kanser hastalarına seslenerek, “Umudunuzu kaybetmeyin. Evet, bu hastalık zor bir hastalık ama yenilmez bir hastalık değil. Önce iyileşeceğinize inanacaksınız, kendiniz gayret edeceksiniz. Bu kadar etkin bir tedavi edici gücü olan fitoterapinin sonucu ortada. Bu hem diğer tedavilerin yan etkilerini azaltıyor, hem de hastalığın kaynağıyla tam bir mücadele ediyor. Bu formüllerle beraber artık yapabilecek bir şey yok denilen çok sayıda hasta artık aramızda. Kimse ümitsizliğe kapılmasın” diye konuştu.

    nest...

    oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır