kral yolunun geçtiği yerler / Bir zamanlar ticarete yön veren tarihi yollar

Kral Yolunun Geçtiği Yerler

kral yolunun geçtiği yerler

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 3. ünitesi olan Orta Çağ’da Dünya ünitesinin 2. konusunun devamı olan İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları konusuna yer verdik. İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları konusunu “Orta Çağ’da tarım ve ticaretin yaygın ekonomik faaliyetler olduklarını kavrar.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları

Tarih 9

Orta Çağ’da Dünya

İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları

Orta Çağ’da tarım ve ticaretin yaygın ekonomik faaliyetler olduklarını kavrar.

Tarımdan Ticarete Ekonomi konusunun devamı olan İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları konusunda öncelikle tarihi ticaret yolları yeniden canlandırılabilir mi? Neden? sorularını yanıtladık. Ayrıca ticaret yolları ve güzergahları konusunu da inceledik.

Ticaret Yolları ve Güzergahları

İlk Çağ’dan itibaren Kral Yolu, İpek Yolu, Kürk Yolu ve Baharat Yolu dünya ticaretinde egemen rol oynamıştır.

Bu konuyla ilgili olarak Deniz Ticareti İlk Nerede Başladı? Tarihteki İlk Limanlar ve Koloniler başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Kral Yolu

Ege kıyılarından başlayıp (Efes ve Sard) Mezopotamya’da Ninova ve Sus’a kadar uzanan önemli bir ticaret yoludur. Pers İmparatoru Darius tarafından düzenlenmiş olup Anadolu ve Mezopotamya uygarlıkları arasında köprü vazifesi görmüştür.

Kral Yolu Haritası

İpek Yolu

Çin’in “Şian” şehrinden başlar Avrupa’nın bazı kıyılarına kadar uzanır. Turfan, Hotan, Yarkent, Kaşgar üzerinden Semerkant ve Buhara’ya gelir. Hazar Denizi’nin doğusunda iki farklı güzergaha ayrılır.

Karadeniz’in kuzeyinden geçer. Yenikent ve İtil üzerinden Kırım’a varır. Kırım üzerinden gemilere yüklenen mallar, Karadeniz ve İstanbul Boğazı üzerinden Akdeniz’e açılır ve Akdeniz limanları ile Avrupa’ya ulaşır. Kırım üzerinden Karadenize’e ulaşan mallar Tuna Nehri aracılığıyla Avrupa’nın içlerine kadar da ulaşabilir.

Karadeniz’in güneyinden geçer. Merv, Nişabur ve Rey hattıyla İran’dan geçen malların bir kısmı direk devam edip Laskiye ve Antakya üzerinden Akdeniz’e ulaşırken, bir kısmı ise Tebriz üzerinden Anadolu’ya girer.

Kürk Yolu

Don Nehri’nin Azak Denizi’ne döküldüğü yerden başlar. İtil nehrinden geçer. Hazar Denizi’nin kuzeyinden devam eden yol Altay-Sayan Dağları üzerinden Amur Nehri’ne oradan da Çin’e ulaşır. Kürk Yolu ile sincap, sansar, tilki, samur, kunduz, vaşak, gelincik ve geyik gibi tüyleri etkileyici ve yumuşak olan hayvanların deri ve postları taşınmıştır. Taşınan bu ürünlerden dolayı bu yola “Kürk Yolu” adı verilmiştir.

Baharat Yolu

Hindistan’dan başlayıp Avrupa’ya kadar uzanan “Baharat Yolu” Hindistan’dan Avrupa’ya baharat satıldığı için bu isim ile anılır. Baharat Yolu’nda satılan mallar çoğunlukla biber, karanfil, tarçın ve Hindistan cevizidir. Hindistan veya Sri Lanka’dan başlar. Baharatlar gemilerle Umman Denizi’ne açılır. Yol bu noktada 3 güzergaha ayrılır.

Umman Denizi üzerinde Aden Körfezi ve Babül Mendep Boğazı’nı geçerek Kızıldeniz’e ulaşan gemiler, mallarını Mısır’da karaya çıkartır ve kervanlar aracılığıyla mallarını Akdeniz kıyısına getirir. Buradan Dimyat veya İskenderiye limanından gemilere yüklenerek Akdeniz üzerinden Güney Avrupa limanlarına ulaşır.

Umman Denizi ile Hürmüz Boğazı’nı geçen gemiler Basra Körfezi’nden malları kıyıya çıkarırlar. Buradan Basra, Bağdat ve Şam üzerinden kervanlar ile “Fenike” bölgesine ulaşan mallar, Akdeniz’de tekrar gemilere yüklenerek Güney Avrupa limanlarına ulaştırılır.

Umman Denizi üzerinden mallar Yemen’e çıkarılır, kervanlar ile Taif, Mekke üzerinden Hicaz’ı geçerek Şam’ ulaştırılır. Oradan da Akdeniz kıyılarından gemilere yüklenerek Avrupa’ya ulaştırılır.

İlk ve Orta Çağ Ticaret Yolları Haritası

İpek Yolu’nun Geçtiği Bölgelere Hakim Olan Türk Devletleri

İpek Yolu’nun geçtiği bölgelere hakim olan Türk devletleri hangileridir? sorusunu yanıtlayalım.Tarihte İpek Yolu çokça Türk Devletinin hakimiyetinde kalmıştır, bunları sıralayacak olursak:

  • Büyük Hun İmparatorluğu: Milattan Önce 220 – Milattan Sonra 216 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Göktürk Devleti: 552 ve 745 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Uygur Devleti: 745 ve 1368 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Karahanlı Devleti: 840 ve 1212 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Gazne Devleti: 962 ve 1183 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Büyük Selçuklu Devleti: 1040 ve 1157 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Osmanlı Devleti: 1299 ve 1922 yılları arasında hüküm sürmüştür.
  • Türkiye Cumhuriyeti: 1923 yılında kurulmuştur.

İpek Yolu günümüzde hangi ülkelerden geçer? Çin, Afganistan, Özbekistan, Türkmenistan, İran, Azerbaycan ve Türkiye bu ülkeler halen İpek Yolu’nun yollarını kapsıyor olsa da İpek Yolu artık önemini kaybetmiştir. 2014 yılında UNESCO tarafından İpek Yolu’nun Chang’an-Tianshan koridorunu Dünya Mirası olarak belirlemiştir.

Tarihi Ticaret Yolları Yeniden Canlandırılabilir Mi? Neden?

Tarihi ticaret yollarını geçmişteki işlevi ile yeniden gün yüzüne çıkarmak mümkün değildir. Çünkü ticaret anlayışları zaman içerisinde değişmiş buna bağlı olarak mallar ve ulaşım çeşitleri şekillenmiştir. Günümüzde ticari faaliyetler hava ve deniz yoluyla da yapılmakta olup ticari mal olan doğalgaz ve petrol, boru hatlarıyla ulaştırılabilmektedir. Ancak doğalgaz, petrol gibi günümüzde büyük önem arz eden malların ihracatı ve ithalatı da yine bu yollar üzerinden, güzergahından aktarılmaktadır. Ayrıca tarihi ticaret yollarının güzergahlarında kaos ortamı oluşmuştur. Bölgedeki savaş ortamından dolayı güvenlik problemleri yaşanmaktaydı ve bu durumda yollardaki ticari faaliyetleri engellemekteydi.

Günümüzde de Çin’in başlatmak istediği İpek Yolu Projesi rakip devletler tarafından engellenecek ve bu durumda kaos ortamı yaratabileceğine önemli bir gösterge niteliğindedir. Eğer Çin bu projesini başarıya ulaştırırsa güzergahta bulunan devletler için ekonomik bir kazanç sağlayacaktır fakat rakip devletler güzergahta bulunan devletlere çeşitli yaptırımlar uygulayabilecek veya bu yolu yok etmek için elinden geleni yapacaktır. Sonuç olarak, ticari yolların yeniden canlandırılması kimi devletler için çok önemli katkı sağlayacak olsa da bir nevi kaos ortamı da yaratması söz konusu olacaktır.


Orta Çağ’da Dünya ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

Orta Çağ’da Siyasi Yapılar

İmparatorluklarda Sosyal, Ekonomik ve Askeri Durum

Tarımdan Ticarete Ekonomi

Artı Üründen Sosyal Sınıflara

İlk ve Orta Çağ’da Toplumsal Tabakalaşma

Orta Çağ’da Ticaret

İlk ve Orta Çağ’da Ticaret Yolları (Şu an bu başlıktasınız!)

Orta Çağ’da Ordu

Yerleşik ve Konar-göçerler Arasındaki Savaşlar

Kanunlar Gelişiyor

Kral yolu nerelerden geçer?

Bu mesaj 'en iyi cevap' seçilmiştir.

57888d1479128874 kral yolu pers kral yolu kral yolu

Kral Yolu

’nun Anadolu içinde izlediği güzergâh kesinlikle saptanabilmiş değildir. Herodotos bu yolun Frigya’dan geçip Halys’i (Kızılırmak) aştıktan sonra, Kapadokya bölgesinden Kilikya sınırlarına ulaştığını bildirir. Çağdaş araştırmacıların bir bölümü yolun Sardes’ten Keramon Agora (Susuz), Dorylaion (Eskişehir), Gordion (Yassıhöyük), Ankyrâ (Ankara), Tavion (Büyük Nefesköy), Komana Pontika (Tokat), Sebasteia (Sivas) ve Melitene (Malatya) üzerinden güneydoğuya doğru uzandığına inanırlar. Bazılan ise bu güzergâhı Sardes, Denizli yakınındaki Kydrara, Kelainai (Dinar), İkonion (Konya), Mazaka (Kaisareia/Kayseri), Elbistan ve Melitene olarak belirler.
Perslerin Kral Yolu’ndan başka, İÖ 9-7. yüzyıllar arasına kullanılmış bir başka Kral Yolu’nu da Asurlar yapmıştır. Asur dilinde Harran Şarri adını taşıyan bu yol güneydoğuda, bugün Irak’taki Musul yöresinden, Fırat Vadisini izleyerek, Urfa yakınındaki Harran kentine doğru uzanmaktaydı.

DEVAMI >>>> Kral yolu (Pers Kral Yolu)


Kral Yolu‘nun yapılışı ve birleştirilen parçaları


Çermİk’tekİ Kral Yolu ve tarİhçesİ

Araştırma yazı: Kenan Esmer

Harita1

İlk dönemlerde insanoğlu, yerleşim yerleri arasındaki nakliyatta yol olarak tabir ettiğimiz ulaşım aracını kullanmamıştır. Taşınan malın az olmasından dolayı daha çok yük hayvanlarının geçebileceği patikalar kullanılmıştır.  Bireysel olarak yol yapımı mümkün olmadığı için, ancak paranın kullanılması ile ve dolayısıyla ticaretin gelişmesi ile krallar veya şehir yöneticileri tarafından yol olarak tabir ettiğimiz ulaşım yolları yapılmıştır. Bu yüzden yapılan ilk yollar „Kral Yolu“ olarak anılırlar. Kolay aşınmaması ve tahrip olmaması için, taşlar yontulmuş ve düzenli bir şekilde döşenmişlerdir.  

M.Ö. 480 yıllarında ilk parayı kullanan Lidyalılar, bu sayede ticareti de geliştirmişlerdir. Paranın kolay taşınabilen bir araç olması, ticarete canlılık katmıştır. Bu canlılık, daha düzenli bir ulaşım yoluna ihtiyaç duyulmasına neden olmuştur. Yazılı kaynaklar, Kral Yolu’nun (Lidya‘daki kısmını) Lidya hükümdarı Giges tarafından ülkesindeki ticareti geliştirmek için tahminen  paranın kullanılmaya başlanması ile aynı dönemlerde yaptırdığını aktarır.

Bu yol, Lidyalıların sadece ticarette değil, bilim, sanat, kültür ve ekonomide de ilerlemelerini sağlamıştır. Dünya tarihinin ilk düzenli postacılığı da yine bu yolda yapılmıştır (FRICK, 2011:13).  Yolun Ortadoğu‘daki bölümleri muhtemelen Asurlular tarafından inşa edilmiştir. Bu iki uygarlığın yapmış oldukları bu yollar daha sonra Persler tarafından birleştirilerek, Ortadoğu ile Anadolu arasındaki ticaret için çok önemli olan Kral Yolu meydana çıkmıştır. Yani Kral Yolu‘nun son hali Persler‘e aittir ve Persler esasen haberleşme servisini hızlandırmak için geliştirmişlerdir (HERODOT, 1973:611). M.Ö. 546’da Lidya kralı Kroisos’un ordusuna karşı yaptığı savaşı kazanan Pers Kralı 2. Kyros sayesinde Anadolu 200 yıl Pers egemenliğine girmiştir (TEKİN, 2012:95).

Anadolu’nun batı tarafı, yani Lidyalıların elinden alınan topraklar da Pers hakimiyeti altına girdikten sonra Pers Krallar, yol tabanını düzeltip eksik parçaları birleştirmişlerdir. Bir bütün haline getirdikleri yol ile krallık elçileri ve kuryeler için hızlı bir ulaşım ortamı sağlamışlardır. Bundan dolayı literatürde Pers Kral Yolu olarak da geçer. Kral Yolu’nun doğu tarafındaki parçaları, bir çok yerde  İpek Yolu ile kesişmektedirler.

Kral Yolu ile ilgili en eski yazılı kaynak Herodot’a aittir. Herodot, Kral Yolu‘nun yapıldığı yıllarda yaşayan Yunan tarihçi ve yazardır ve yazılarında yolu şöyle ifade eder:

“Yeryüzünde Pers haberleşme servisi kadar hızlı hiçbir şey yoktu; bakınız Persler, kendi anlatışlarına göre, bu işi nasıl düzenlemişlerdir: Yol, baştan sona kadar, bir günde aşılabilecek bölümlere ayrılmıştır.

Bunlara, değiştirme yapmak için her bir günlük aralık başına bir tane hesabı ile adam ve at verilmiştir; habercinin yolu en kısa zamanda almasına hiçbir şey engel olamaz, ne kar, ne yağmur, ne güneşin ateşi, ne gece. Birinci ulak, haberi ikinciye aktarır, ikinci üçüncüye ve böylece gider. Haber, Yunanlıların Hephaistos onuruna düzenledikleri lampadophoroilerdeki meşale gibi elden ele geçerek yerine ulaşır. Bu atlı postaya Persler, "Angareion" diyorlar.“ (HERODOT, 1973:611).

Onun bize bıraktığı notlardan aktardıklarına göre, İran’daki Susa kentinden başlayan Kral Yolu, bugünkü Manisa’daki Sart Harabeleri’ne yani Sardes kentine kadar uzanır. Herodot’un tarifine göre aslında yol Efes’e kadar gidiyormuş ve Herodot Efes ile Sardes arasını 3 gün olarak aktarır. Herodot yolun 13500 Stadyum uzunluğunda olduğunu anlatır. 30 Stadyum bir fersah ediyor. Yani yol toplam 450 fersahtı.  Bir Stadyum’un uzunluğunun tahmini 219 m olduğunu göz önünde bulundurursak, toplam yolun uzunluğunun 2960 km olduğunu söyleyebiliriz. Tablo 1‘ de görüldüğü gibi, arazi koşullarına göre günlük katedilen yol farklılık göstermektedir. Herodot yol boyunca 111 istasyon yani durak noktasının olduğunu aktarır (LENDLE, 1987:25).
Herodot, Kral Yolu ile ilgili 5. Kitabı Terpsikhore‘de şunları yazmaktadır:

“Biz kendimiz de bu yol hakkında bir şeyler söyleyeceğiz: Bütün yol boyunca kraliyet konutları ve çok güzel kervansaraylar vardır; hep insanların oturdukları yerlerden ve güvenlik içinde geçilir. Lydia ve Phrygia içerilerinde yirmi stathmetikos ya da konak boyunca uzanır ki, bu doksan dört buçuk parasang tutar. Phrygia sınırında Halys ırmağına rastlanır, bu ırmağı geçebilmek için buraya hâkim durumda olan sıradağları ve ırmağı gözaltında bulunduran önemli bir kaleyi aşmak gerekir. Bunu aştıktan sonra Kilikia sınırlarına kadar Kappadokia içinde yirmi sekiz konak, yani dört yüz parasang gidilir; sınırda iki sıradağı aşacak ve iki kalenin önünden geçeceksiniz. Oradan öte, Kilikia içerisinde geçilecek yol üç konak, on beş buçuk parasangdır. Kilikia ve Ermenistan arasında sınır, içinde gemilerin yüzebildiği bir ırmaktır ki, adı Fırat'tır. Ermenistan içinde her biri bir garnizonla tutulan on beş konaklık yol vardır, elli altı buçuk parasang tutar. Bu bölgeyigemilerin yüzebildiği dört ırmak sular; bunlar geçilmeden gidilemez. Birincisi Dicle'dir; ikinci ve üçüncü aynı yerden çıkmadıkları ve bir tek ırmak olmadıkları halde aynı adı taşırlar. Birincisi Ermenistan'dan, öbürü Matien'lerin ülkesinden gelir. Dördüncüsünün adı Gyndes'dir; eskiden Kyros'un üç yüz altmış kanala ayırmış olduğu ırmak budur. Ermenistan'dan Matien'ler ülkesine geçerken dört konak vardır ve bu ülkeden Kissia'ya vardıktan sonra, üzerinde Susa kentinin kurulmuş olduğu ve gemilerin işlemesine elverişli bulunan Khoaspes'e kadar on bir konak, kırk iki buçuk parasang yoldur. Bütün bu konakların toplamı yüz on birdir; Sardes ile Susa arasındaki konakların sayısı işte budur.

Kraliyet yolu pasarang olarak daha iyi ölçülürse ve bir parasang otuz stad hesap edilirse ki, gerçekte o kadardır, Sardes'den "Memnon Sarayı" denilen kral konağına kadar on üç bin beş yüz stad çeker, çünkü dört yüz elli parasangdır. Günde yüz elli stad tutarsak, bu yol tastamam doksan günde aşılır.

Demek ki Miletoslu Aristagoras, Lakedaimonlu Kleomenes'e kral konağına kadar üç ay yürümek gerektiğini söylerken doğru cevap vermiş oluyordu. Eğer biri çıkar da daha doğrusunu ararsa, buna Sardes ile Ephesos arasındaki bölümü de ekleyeceğim ve Hellen Denizi'nden Susa'ya kadar (Memnon'un kenti denilen kent burasıdır) on dört bin kırk stad olduğunu söyleyeceğim; zira Ephesos ile Sardes arası beş yüz kırk staddır, gösterilen üç ayı böylece üç gün daha uzatmak gerekir.” (HERODOT, 1973:385).

Herodot’un bıraktığı notlardaki eksik veya yanlış veriler, daha sonra Kiepert, Ramsay ve Calder tarafından yeniden hesaplanarak rota bugün bilinen şeklini almıştır.

Tablo1

Kral Yolu’nu kullanan kuryeler yani çaparlar, taşıdıkları mesajları veya malları bir sonraki istasyona kadar götürürmüş. Orada hazır bekleyen bir başka kurye de, yine sadece bir sonraki noktaya kadar gidermiş. Gelen kuryeler, hayvanları ile orada dinlenip nöbet bekliyorlarmış.  Yunan tarihçi Ksenofon, Pers kralı 2. Kyros’un bir atın hiç beslenmeden bir gün boyunca ne kadar yol alacağını hesapladığını ve bu mesafelere göre istasyonlar oluşturarak, bu istasyonlarda dinlenmiş atlat, at bakıcıları  ve haberciler bulundurduğunu aktarır (EROĞLU,2016). Yani yol, bir günde aşılabilecek bölümlere ayrılmıştır.  Bazı kaynaklar, 15 km’de bir at değiştirme noktalarının, 30 km’de bir de konaklama noktaların olduğunu yazarlar. Bu sistem ile taşınan haber veya mal hiç durmadan hedefe en erken zaman da ulaştırılırmış. Herodot, Sardes’ten Susa‘ya kadar olan mesafenin üç ayda gidildiğini yazar (HERODOT,1973:387).

Maalesef yıllarca kullanılmayan bu yol, kırsal bölgelerde toprak atında kalmış, şehir merkezlerinde ise insanlar tarafından tahrip edilmiştir. Çermik’te sadece Dravşa‘daki „Gaban“ diye tabir edilen mevkide çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır. Gelincik dağının eteklerine yapılan yol çalışmasında da yine bir kısmı tahrip edilmiştir.

Peki Kral Yolu Çermik’te nereden geçiyor?

Çermikli gezgin ve fotoğrafcı Mustafa Karabulut, yaptığı gezilerde ve gözlemlerde Kral Yolu’nun bazı parçalarına rastladığını anlatır. Onun anlattıklarına ve literatürde yazılanlara dayanarak yolun Çermik’teki muhtemel güzergâhını şöyle düşünebiliriz; Mardin’den gelen yol Çattepe‘de ikiye ayrılırmış. Bir yol, Eğil üzerinden yani Çermik’e uğramadan yukardan devam edermiş. Diğer yol ise Devegeçidi‘nden Han-ı Gewran’a yani Hanköy’e gidermiş. Oradan da eski yerleşim yeri olan Harabaz’a, Harabaz’dan Göze‘ye, Göze‘den Hamambaşı‘na, oradan da Çermik merkeze varırmış. Kesikköprü’den geçerek Dravşa’ya, yani karşıya Gaban olarak adlandırlan mevkiye çıkarmış.  Vadi boyunca devam eden yol, Sinek Çayı Şelale’sine kadar oradan da Sinek köyü ovasındaki eski antik şehire, Sakaltutan’a,  oradan karayolu boyunca Çüngüş’e, oradan Çüngüş Ermeni Kilisesi Adeş’e, Adeş’den Karakaya’yı geçip Malatya istikametine gidermiş. Herodot’un aktardıkları doğrultusunda çizilen eski haritalarda da yine Diyarbakır‘dan gelen yolun Çermik/Çüngüş üzerinden Tomasa’ya (muhtemelen bugünkü Harput) oradan da Malatya’ya geçtiği görülmektedir.

Kral Yolu’nun kalan kalıntılarından, Çermik’te Kesikköprü‘den geçtiğini görüyoruz. Dolayısıyla sadece kalıntıları bulunan Kesikköprü‘nün de en geç Kral Yolu ile aynı tarihlerde  yapıldığını söyleyebiliriz. Kral Yolu’nun Batı Anadolu‘ daki kısmını Lidyalılar, Doğu Anadolu‘daki bölümü de Asurlular tarafından yapıldığı göz önünde bulundurursak, Kesikköprü‘nün ya Asurlular ya da Pers’lerin hüküm sürüp yolu revize ettikleri dönemde yani, M.Ö. 500 – 330 yılları arasında yapılmış olduğunu söyleyebiliriz.

Mesela Diyarbakır- Elazığ Karayolu yakınında ve Diyarbakır merkeze 20 km uzaklıkta olan Karaköprü de yine Kral Yolu’nun üstünde bulunuyor. Bu köprü, muhtemelen Kral Yolu’nun Diyarbakır’a uğramayan ve Eğil yakınlarından geçen kestirme yolunun üstünde bulunuyor. Bu kestirme yol, Kurtalan’ın Çattepe Köyü civarında Kral Yolundan ayrılıyor ve Eğil yakınlarından geçerek Harput‘ta tekrar Kral Yolu’na bağlanıyor. 

Eski Eğil yolu üzerinde bulunan ve halen ayakta duran çok gözlü köprü, bazal taşlardan yapılmıştır ve çevresinde Kral Yolu’nun izleri halen mevcuttur. Bu izlerden yolda kullanılan taşlar ile köprüde kullanılan taşların aynı olduklarını yani siyah bazalt taşlar olduklarını görüyoruz. Bu da bize, Çermik’teki Kesikköprü‘nün de Çermik’teki yolda kullanılan ak taşlardan yapılma ihtimalinin çok yüksek olduğunu gösteriyor. Zaten köprünün bugüne kadar ulaşan kalıntılarından ak taşlardan yapıldığını görebiliyoruz.   

Çermik Kaymakamlığı‘nın çıkarmış olduğu kitaplarda „Gaban Kral Yolu“ olarak yazılan isim aslında Kral Yolu’nun o mevkiye özgü adlandırmasıdır ve yol bu isim altında tescillenmiştir.

Rivayete göre; Gaban kelimesi o bahsi geçen mevkinin yokuş olması ve öküzlerin oradan çıkabilmesi için, Zazaca/Kürtçe Gavan/Gawan/Gawon (Sığır çobanı/Öküz sürücüsü) diye  adlandırlan insanlar tarafından yardım edilmesinden dolayı kullanılıyor. Yani burada Gaban kelimesinin „Gavan/Gawan“ dan türediği ya da dönüştürüldüğü idda edilir. Bu rivayet ne kadar doğrudur bilinmez fakat „Gaban“ kelimesi Ermenice „Geçit“ anlamına da gelmektedir.   Aslında bu anlam, yani Ermenice olma ihtimali, mevkinin coğrafi yapısı gözönünde bulunduruluduğunda çok daha anlamlı geliyor.

Birincisi; Kelime orjinal hali ile yani Gaban olarak bugüne kadar gelmiştir ve kullanılmaktadır. Çermik’te bir çok köy ve mevki isminin Ermenice olması bu ismin de Ermence‘den kalma ihtimalini güçlendirmektedir. Kaldı ki Çermik merkezde Zazalardan çok Ermeni ve Türkler yaşıyorlardı.

İkincisi; Kelimenin Zazaca veya Kürtçe’den Türkçe‘ye geçtiğini varsayalım. Bu mantığa göre „w“ ünsüzünün „b“ ünsüzüne dönüşmesi gerekiyor ki bu da hemen hemen hiç rastlanmayan bir durum. Dilbilimcilere göre ters dönüşüme, yani „b“ nin „w“ ye, ya da  „b“ nin „v“ ye dönüşümüne daha çok rastlanmaktadır. Dolayısıyla Gaban kelimesinin Zazaca’dan Türkçe‘ye geçtiği sav’ı dil bilimsel olarak çok mümkün görülmüyor.

Harita3

Ticaret için önemli olan bir diğer yol da İpek yoluydu. İpek yolunun ana güzergahı, Çin’den başlayıp İran üzerinden Mezopotamya’ya, oradan da Antakya ya yani Akdeniz‘e çıkardı. Kral Yolu ile ilgili bir diğer yanlış bilgi de bahsedilen yolun İpek Yolu olduğudur. Bırakın İpek Yolu’nun Çermik’ten geçmesini, ana İpek Yolu Türkiye’den bile geçmemiştir. Antakya’ya uğrayarak Türkiye‘yi teğet geçmiştir. Sadece İpek Yolu‘na bağlanan ara ticaret yolları Türkiye’de kullanılmıştır. Bu ara yollar sayesinde İpek Yolu, birçok ara yol üzerinden tüm Asya’yı kapsayacak bir şekilde geliştirilmiştir. Bu ara yolların güzergâhı da keza yine Diyarbakır‘dan geçmemiştir.

Çermik’e en yakın iki güzergâhtan biri  Tebriz’den Trabzon’a geçerken, diğer bir güzergâh da Musul’dan  Antakya’ya gitmekteydi. Ekteki M.Ö 300 – M.S. 100 yıllarındaki ticaret yollarını gösteren  „The Silk Road“ isimli haritada görülebileceği gibi; kalın bordo renkli olan yol ana İpek Yolu‘dur. Tebriz’den Trabzon‘a giden yol ise ara yoldur. Bir diğer ara yol da Bağdat’a 35 km uzaklıkta bulunan antik kent Tizfun’dan yani Ctesiphon‘ dan Antakya’ya gidiyordu. Dolayısıyla İpek Yolu‘na bağlanan ara yolların bir kolu, Çemik’in yukarısından, diğer bir kolu da aşağısından geçiyordu. Yine haritada görülen ve bu iki yolun arasında bulunan yol; Kral Yolu‘dur. İşte Çermik’ten geçen de İpek Yolu değil bu yoldur. Yani Kral Yolu’dur.

HERODOT, “Herodot Tarihi” ,Ceviren Müntekin Ökmen, İstanbul Remzi Kitabevi, İstanbul 1973

TEKİN, OĞUz, Eski Yunan ve Roma Tarihine Giriş”, İletişim, İstanbul 2012

Lendle, Otto, (1987), “Würzburger Jahrbücher für die Altertumswissenschaft“, Band 13, Würzburg.

CALDER, W.M.,”The Royal Road in Herodotus, The Classical  Review”, Vol:39, No:1/2, 1925

FRICK, Gerhard, “Was historische Karten uns erzählen“, Conzett Verlag, Zürich 2011

KALKAN, Hatice, Ephesos-Hypaipa-Sardeis  yolu üzerine yeni  gözlemler ve Pers Kral Yolu“, International Journal if Human Sciences, Volume:1, Zürich 2014

METİN,  Hüseyin  ve  Lamba,  Mustafa,  “Hititler  ’den  Roma İmparatorluğu’na  Kadar  Anadolu  Uygarlıklarında  Yönetim Yapısı”, Uluslararası  Yönetim  İktisat  ve  İşletme  Dergisi,  Cilt:12,  Sayı:27,  ss.155-174, 2016

EROĞLU,  Engin, “Pers  Kralı  Büyük  Kyros’un  Siyasi  ve  İktisadi Politikaları” Journal Of History Studies, Cilt:8, Sayı:1, ss.37-47, 2016

CHINASAGE,https://www.chinasage.info/silkroad.htm (erişim tarihi: 03.02.2020)

İSLAM,https://islamansiklopedisi.org.tr/tak-i-kisra (erişim tarihi: 03.02.2020)

REDDIT, https://www.reddit.com/r/MapPorn/duplicates/2v1pis/the_silk_road_300_bc_to_100_ad_2231x879/ (erişim tarihi: 03.02.2020)

CEYHAN, http://www.alnurceyhan.com/detay.php?id=114  (erişim tarihi: 29.01.2020)


Şenlik geceleri düzenlenen donanma alayı. Büyük bayramlarda meşale koştururlarmış. (Herodot Tarihi S.874)

Eski bir uzunluk ölçüsü birimi olan Stadyum’un uzunluğu tahminen; Antik Yunan/Roma: 185 m, Babil İran: 196 m ve Mısır ise 209 metreye denk geliyor. Otto Lendle’nin 1 Stadyum’u 219 m olarak almıştır ve tablo bu veriye dayanaılarak hesaplanmıştır.   

fersah, eski bir pers yol uzunluk ölçüsü birimi olup,  bir insanın saatte yürüdüğü yoldu. Bu ölçü, arazinin durumuna göre değişirdi ve ortalama 6-7 km ye tekabül ediyordu.

22. Kral Yolu, Baharat Yolu ve İpek Yolu gibi önemli tarihi yollar geçtiği bölgelerde yer alan ülkelerin ekonomik ve siyasi yapı

Soru:

22. Kral Yolu, Baharat Yolu ve İpek Yolu gibi önemli tarihi yollar geçtiği bölgelerde yer alan ülkelerin ekonomik ve siyasi yapısını etkilemiştir. Zamanla bu yolların önemi azalmıştır. Bu ticaret yollarının önem kaybetmesinde etkili olan temel faktör aşağı

22. Kral Yolu, Baharat Yolu ve İpek Yolu gibi önemli tarihi yollar geçtiği bölgelerde yer alan ülkelerin ekonomik ve siyasi yapısını etkilemiştir. Zamanla bu yolların önemi azalmıştır. Bu ticaret yollarının önem kaybetmesinde etkili olan temel faktör aşağıdakilerden hangisidir? A) Panama kanalının açılması Batılı denizcilerin doğuya ulaşan alternatif güzergah- lar bulması Baharat üretiminin yaygınlaşması D) Macellan Boğazı'nın keşfedilmesi E) Süveyş Kanalı'nın açılması (2022-2023) 22 2

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır