kürt esprileri / Esprileri ile İçimizden Biri Atatürk İlknur Güntürkün Kalıpçı - Satın Al | Pirtukakurdi.com

Kürt Esprileri

kürt esprileri

Binlerce Kürt'ün Ortak Doğum Günü 1 Ocak

DİYARBAKIR — 

1 Ocak her yılın ilk günü olmasıyla birlikte Türkiye’de milyonlarca kişi için farklı bir anlam taşıyor. Özellikle Kürtler arasında 1 Ocak doğumluların sayısı bir hayli fazla. Zamanında doğum kayıtları sağlıklı tutulmadığı için, birçok kişi doğum gününü 1 Ocak’ta kutluyor.

Bugün sosyal medya sayfalarını açanların birçoğu, yüzlerce arkadaşının doğum günü olduğu şeklinde mesajlar aldı. Kimisinin 200, kiminin 500 hatta bin arkadaşının doğum günü olduğu şeklinde mesaj alanlar oldu. Peki, bu kadar kişinin doğum günün aynı olması tesadüf mü? Tabi ki değil.

Aslında bu basit bir sosyal medya uyarısı değil. Özellikle de Kürtlerin yaşadığı yerlerde doğum tarihi 01.01 olan binlerce kişiye rastlamak mümkün. Nedeni ise sağlıklı tutulmayan kayıtlar. Önceki yıllarda özellikle de kırsal kesimlerde doğanlar, doğumdan çok sonra nüfus kayıtlarına işleniyordu. Ebeveynler doğum tarihi tam hatırlamayınca, nüfus memurları da 01.01 olarak kayıtlara geçiyordu. Tarihi tam bilinmeyen doğumların bu şekilde kayıtlara geçmesi neredeyse gelenek halini almıştı. 40 yaş üstü binlerce kişi bu sayede aynı doğum gününe sahip oldu.

Bu doğum gününe sahip kişilerden biri da Tarihçi-Yazar Kadir Karagöz. Karagöz, Türkiye genelinde mizah konusu olan bu durumu birkaç nedene bağlıyor. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Karagöz, “Birincisi, O tarihlerde Kürtlerde okuma yazma oranı düşüktü, doğum günleri bu yüzden zamanında ve unutulmadan bir yere not düşülememiştir. Çocuğunun doğduğu günün takvim yaprağını Kuran-ı Kerim arasına koyma yöntemine bile başvurulmuş ancak çocuk sayısı artınca hangi yaprak hangisinin karıştırılmış muğlaklık önlenememiştir. İkincisi, Kürtler resmi, dini ve mahalli olmak üzere üç takvim kullanırlar. Bu üç metot işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Medrese ehli alimler kendi çocuklarının doğum günlerini ebcet hesabı dediğimiz bir yöntemi kullanarak beyitlere remzen (işari) yerleştirmişlerdir. Hicri yıl esaslı tarihlenen bu doğum günlerinin miladiye çevrilmesi o zaman için kolay değildi. Sıradan halk ise kavurma mevsimi, bulgur zamanı, pekmez zamanı, mercimek hasadı zamanı, kıtlık zamanı, karın çok düştüğü zaman ve selin olduğu sene, falan kesin öldüğü ay gibi geniş zamanı ifade eden olayları baz almışlardır. Üçüncüsü, erkek çocuklarını askere geç göndermek ve kız çocuklarını ise evlendirirken avantaj sağlar diye küçük kaydetmek de bu doğum günü tespitlerini güçleştirmiştir. İşin iyi kısmı, Kürtlerin mahkum olduğu bir burçları yoktur kendilerine uygun burcu bulurlar sıkılınca veya anneleri daha sağlıklı bir tarihi hatırlayınca burçları değişebilir bir sonraki daha net bir hatırlamaya kadar” dedi.

​Araştırmacı –Yazar Said Veroj ise kendi doğum tarihinin de 1 Ocak olduğunu hatırlatarak, bu tarihlerin büyük çoğunluğunun gerçek olmadığını söyledi. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Veroj, “Ebetteki bunun bazı nedenleri vardır: 1- Kürdistan’ın kırsal kesimlerinde yaşayan Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkçe bilmedikleri için ve Kürtçe de yasaklı dil olduğu için nüfus memurlarına yeterli açıklamalarda bulunamıyorlar ve nüfus memurları kestirmeden 01.01... yazıyorlar. 2- Zorunlu askerlik nedeniyle özellikle erkek çocuklarını kaydetmek istememişler ta ki resmi bir işlem yapmak zorunda kaldıkları zamana kadar, o zamanda gün ve ay hatırlanmadığı için sadece yıl söylenir ve o da genellikle yılın başlangıcı olarak geçer. 3- Kürdistan’da doğum ve çocuk sağlığını izleyen kurumlar olmadığı için tarih olarak gün ve ay hatırlanmaz ya da yanlış yazılır. 4- Yaşanmış çeşitli tarihsel olaylardan dolayı Kürtler yakın dönemlere kadar mümkün olduğu kadar devlette resmi kayıt yapmaktan kaçınmışlar. 5- Eskide kırsalda ve göçebe olarak yaşayan Kürtlerde zaman kavramı önemli doğal ve toplumsal olaylara göre belirlendiği için genellikle kısa zaman dilimleri olarak kabul edilen gün ve ay kavramlarına gerekli önem verilmediğinden bu durum doğum günleri kayıtlarına da yansımıştır” şeklinde konuştu.

kürt esprileri ne demek?

Kürt esprileri, genellikle Kuzey Kürdistan veya Türkiye'nin Diyarbakır, Batman, Hakkari, Şırnak gibi Kürt şehirlerinde yaşayan insanlar arasında yaygın olan espri tarzlarıdır. Bu espriler, geleneksel Kürt yaşam tarzı, dil ve tabiriyle ilgilidir. Bazı örnekler:

-Adamın biri, arkadaşlarına "ben öyle bir ayakkabı aldım ki, 3 aydır giyiyorum hala pişik yapmadı." demiş. Arkadaşı cevap vermiş "senin ayakkabının bomba ayakkabı olduğuna eminim".

-Kürt köylüsü sebzeciye gitmiş. Satıcı "bu domateslerin hepsi sadece 10 lira" demiş. Köylü "ben hepsi için 5 lira veririm" diye teklif etmiş. "Hayır, o kadar ucuza veremem" demiş satıcı. Köylü "Tamam, peki sen benim evime gelirsen, yemeğimi yersin ve tüm domatesleri bedava veririm" demiş.

-Bir çocuk, babasına "baba bayramda adak kurbanı kesmeli miyiz?" diye sormuş. Baba "senin git okuluna çalış, adakları ben hallederim" demiş.

Bu espriler, genellikle kaba ve mizah anlayışıyla yapılan şaka tarzı espri tarzlarını yansıtır. Ancak, Kürt insanlarının genel olarak güler yüzlü ve mizah anlayışlı olması nedeniyle, bu espriler genellikle dostane ve eğlenceli bir ton ile yapılır.

Öte yandan Fransızların pasifizmiyle dalga geçmeleri biraz daha ciddi. Niye? Bir kere bunun tarihsel bir boyutu var (2. dünya savaşında Nazi işgali). İşbirlikçi Vichy Rejiminin neden olduğu suçluluk duygusu + direnişçilerin (La Résistance) hatırlanmamasının neden olduğu gıcıklık, bu stereotipin hazmını zorlaştırıyor.

Tarihsel boyutun dışında, bu şakaların günümüz politikasına da bir izdüşümü var: Amerikan sağcıları, sosyalist gördükleri fransızları aşağılayarak, kendi grup kimliklerini tazeliyorlar (şahin, kapitalist, bireyci). Bu da doğal olarak Amerikan liberallerini gıcık ediyor. Grup içi, grup dışı...

Bu iki örneğe ırkçılık diyeni bulmak zor olacaktır. Oysa aynı Amerikalı, tıpkı o sağcı Fransızın yaptığı gibi, zencileri maymun olarak resmederse kıyamet kopar. Çünkü bu stereotipin tarihsel boyutu (kölelik), pasifizm örneğine kıyasla katbekat daha yoğun. Ayrıca güncel izdüşümü de mühim (siyahlara karşı orantısız polis şiddeti, zencilerin yüksek hüküm giyme oranları, ırksal ekonomik adaletsizlik, vs). Bunlar halen kanayan yaralar, bu konular hakkında çıkarları olan ve mücadele eden gruplar var. Dolayısıyla "sadece şakanın" etrafında anında mevziler oluşuyor.

Daha önemlisi, ilk iki örneğin aksine, maymun stereotipi doğrudan insanlık vasfına saldırıyor (dehumanize ediyor). Bunun tehlikesi şu: şeytani insanlar, her türlü şeytanlık yapacaklar zaten, onun kaçışı yok. Ama iyi/normal insanların kötülük yapabilmeleri için, kurbanlarını daha az bir şeye indirgemeleri lazım.

250 sene önce Fransa'da insan hakları bildirgesini yazan ama bir türlü köleliği kaldırmayan insanlar şeytani değildiler. Devrim öncesi Fransız ekonomisi o kadar bataktaydı ki, Yunanistan'ın AB'yi muhasebe hileleriyle kandırmasına benzer biçimde, dönemin maliye bakanı Necker'in yalanları sayesinde borç bulabiliyorlardı (compte rendu). Bu kıtlıkta, köle emeğiyle çalışan sömürgeler altın değerindeydi. Mecazi olarak tabii, yoksa aslen altından da değerliydiler, zira Haiti'nin şeker tarlaları, İspanyol sömürgelerindeki altın madenlerinden bile daha fazla para getiriyordu.

Bu ekonomik ve etik açmazı gören binlerce insan, çoğumuzun o şartlarda yapacağını yaptı ve çıkış yolu olarak zenci köleleri, insanla hayvan arasında bir konuma koydu. Bunları destekleyen kitaplar yazıldı. Beyaz ve siyah evliliklerinden doğan çocukları 128 derecelik bir renk skalasına oturttular mesela. Ve elbette, sadece şaka olmayan şakalar yapıldı bu mulattolar hakkında.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır