Eklembacaklıgillerin deri kanatlılar takımından—şimdi Latince ismini yazıp beyhude lakırdı etmeyeyim, sizi de ezmeyeyim aşırı bilgimle—hem et yer, hem de ot sever bir böcek vardır; adı da KULAĞAKAÇAN’dır!
Doğruya doğru, görünüş itibariyla pek çirkin, pek mendebur bir hayvandır. Tabii bu bize göre böyledir. Yoksa Allah’ın yarattığı hiçbir canlı çirkin ya da mendebur değildir. Ancak, Rabbim buncağızları o tombalak uğurböcekleri gibi parmağımızın ucunda gezdirelim, “Uç uç böceği anan baban sana cep telefonu alacak!” diye maniler okuyalım için yaratmamış belli. Kelebekler gibi çiçekleri dahi kıskandıracak bir güzellikleri de yok şimdi açık konuşalım
Erkeklerinde kuyruk yerine, dal budama makaslarına benzeyen korkunç iki kıskaç bulunur. Aynısından dişilerde de vardır ama dişilerinki, böyle karşılıklı yay gibi değildir, daha düzdür.
Fakat anam babam, bu hayvancığın adı öyle bir çıkmış ki değil doksan dokuz, dokuz yüz doksan dokuz olmuş, daha bir numara aşağıya inemiyor. İndirebilene aşk olsun!
Söylentiye göre bu fukara böcek, bir fırsatını buldu mu, insan kısmısının kulağına kaçıyor, sonra sürüne sürüne kulak zarına kadar gidiyor. Ardından, o evlerden ırak makaslar ile kulak zarını kırt kırt kırt kesiyor, bir delik açıyor, oradan geçip gidiyor gidiyor, ta beyne kadar.. Tabii bazen onca tehlike ve zahmete katlanıp girdiği kulağın sonunda, bir beyin bulamadığı da oluyormuş!
Söylenti o kadar yayılmış ki, şu yeryüzündeki hayatın akışı içinde Allah bilir nasıl bir faydası olan bu zavallı böceğin adını KULAĞAKAÇAN koymuşlar!
Asya’sına, Avrupa’sına, Amerika’sına kadar nereye giderseniz gidin; biçare eklembacaklıgillerden bu deri kanatlı haşare, hep bu şekilde anılır: KULAĞAKAÇAN!
Oysa yaptığım “çok bilimsel” araştırmalardan sonra (Google’dan baktı!) sadece ama sadece bir böcek ilaçlama şirketinin ilanında kulağakaçanların kulağa kaçtığına dair bir bilgiye rastladım: “Kulağakaçanlar, kulağınıza girer ve kulak zarınızı cart diye patlatırlar! Neuzubillah! Bunlardan bir tane gördünüz mü hemen bizi arayın! Profesyonel ekibimizle gelelim ve evinizi ilaçlayalım. Unutmayın! En iyi böcek, ölü bir böcektir! (Not: Kredi kartına vade farksız dört taksit yapılır!)”
İlanın insanları korkutup ilaçlama hizmeti satmak için abartılmış bir bilgi olduğunu söylememe gerek yok sanırım
Birkaç namuslu bilim adamı, “Yapmayın, etmeyin! Hepsi yalan, mübalağa ve iftira! Bu hayvancık ne diye kaçacak sizin o kirli kulaklarınıza?” dese de para etmiyor artık. Gören üzerine basıyor, üzerine basamayan da, “Ay amanın kaçın kaçın kaçın! Bu bir kulağakaçan! Kulağınıza kaçar!” diye çığlığı basıyor!
Fakat biliyorum! Hepimizin içinden şu geçiyor: “Kız tamam iftira iftira ama ne demişler? ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ demişler”
Peki ama kulağakaçan, gerçekten kulağa kaçar mı? Daha doğrusu kaçabilir mi?
Evet! Bu elbette mümkün ancak bir kulağakaçanı bütün o öteki böceklerden ayırıp, adını kulağakaçan koymayı gerektirecek kadar kulak meraklısı olduğunu söyleyemezsiniz.
Böcekleri bilirsiniz genelde küçüktürler, meraklıdırlar ve sürekli hareket ederek bir yerlere girip çıkarlar. İşte bu sırada bir kulak deliğine rastlayan her böcek, içeriye şöyle bir ne var ne yok diye bakmak ister! Böcek olmak böyle bir şeydir. Yani kulağakaçanların, özellikle bir kulak bulayım da içine kaçayım diye özel bir tercihleri yoktur. Bir GÜBRE BÖCEĞİ, bu ismi bileğinin hakkı, alnının teri ile almıştır ama bir kulağakaçan için kulağakaçan ismi tam bir haksızlıktır Hiç değilse KULAĞAKAÇABİLİR olsaydı değil mi efendim? Çok daha âdil bir isimlendirme olurdu!
Dış kulak yollarında
Her ne kadar çevresi kulak kepçesi ile korumaya alınmış olsa da, neticede kulak deliğimizden içeriye doğru bir yol gider. Ve bu yola DIŞ KULAK YOLU adı verilir.
Peki ama her önüne gelenin elini kolunu sallaya sallaya içeriye girebileceği bir yol mudur bu? Göz kapaklarımızın gözlerimizi koruması gibi bir koruması, bir güvenliği yok mudur?
Göz kapaklarımızı gün içinde sayısız kere açar kapatırız. Bu bizim elimizde değildir. Ve iyi ki de değildir! Çünkü göz kırpmak göz sağlığımız için çok önemlidir. Ancak onları istediğimiz zaman da kapatabiliriz. Görmek istemediğimiz bir manzara karşısında ya da uyumak istediğimizde mesela
Kulaklarımızın ise canımız istediğinde kapatabileceğimiz kapakları yoktur. Kulaklarımızı kapatmak için ya ellerimizi kullanırız ya da bir kulak tıkacı
Peki bu bir eksiklik midir?
Hayır bu bir eksiklik değildir.
Bu kâinatta bir şey varsa, var edilmesinin bir sebebi vardır. Yoksa, var edilmemesinin bir sebebi vardır!
Kulaklarımızın göz kapakları gibi kapakları yoktur çünkü işitme organımızın böyle bir kapağa ihtiyacı yoktur. Ayrıca canımız her istediğinde kapatabileceğimiz bir işitme sistemi, hayatımızı kolaylaştırmaz, tam tersi onu tehlikeye atardı. Ses alıcılılarımızın sürekli açık olması gerekir. Uyurken bile
Uyurken gözleriniz kapalı olur ama benim gibi en küçük bir tıkırtıda uyananlar dahil, kolay kolay hiç kimse kulaklarını da kapatmaya cesaret edemezler.
İşitmek görmek gibi değildir. Biz sadece baktığımız yeri, ortamda yeterli derecede ışık varken görebiliriz. Kimse aynı anda her yöne bakamaz! Ama sesleri hangi yönden gelirse gelsin, aydınlıkta ya da karanlıkta duyabiliriz.
Bu yüzden pek çok tehlikeyi görmeden önce sesini duyarak farkederiz. Özellikle de görüş alanımızın dışında kalanları.
Arkadan gelen freni patlamış bir otomobili mesela Ya da ağaçların arasından homurtusu gelen, fakat kendisi henüz görünmeyen bir boz ayıyı
Kulaklarımızda, işitme duyumuzu göz kapaklarımızın gözlerimizi % kapatması gibi kapatan kapaklar olsaydı, onları kapattığımızda dışarıdaki sesleri artık duymayacak hale gelirdik. Evet ama bu sefer de, içimizden gelen sesleri duymaya başlardık! Damarlarımızdan akan kanın sesini, kalbimizin sesini, yutkunduğumuzda boğazımızdan aşağıya doğru kaya kaya akıp giden tükrüğümüzün sesini, her nefes alışımızda körük gibi kabaran akciğerlerimize dolan ve boşalan havanın sesini Ve sanırım bu da pek çekilecek şey olmazdı.
Kulaklarımızın açılır kapanır birer kapak ile yaratılmamış olmasının sebebi az çok anlaşıldı. Peki kulak zarımıza kadar giden dış kulak yolu, her önüne gelen börtü böceğin rahatlıkla girip çıkabileceği bir yol mudur?
Ortalama santimetre uzunluğundaki dış kulak yolu, sürekli bir sıvı salgılayan dokularla örülüdür.
İşin acayibi bu sıvı, böceklerin, sineklerin ve karıncaların asla hoşlanmayacağı türden acı bir sıvıdır. Ayrıca bakterilere karşı antiseptik özelliği vardır.
Bir an için kulak sıvısının tatlı bir sıvı olduğunu düşünsenize? Karıncaları oradan uzak tutmak için ne zahmetlere girmemiz gerekirdi kimbilir?
Bırakın kirli kalsın!
Çünkü o bir kir değil! Kulak kiri dediğimiz şeyden bahsediyorum. Hani bazı anneler, banyodan sonra, onları kulağınızın içinden çıkarmak için pamuklu kulak çubuklarıyla neredeyse beyninize dokunmaya çalışırlar ya, işte o!
Aslına bakarsanız kulak çubukları sadece kulak kepçesini temizlemek içindir. Onları dış kulak yoluna sokmak büyük hatadır. Çünkü bu kir zannettiğimiz serumen ya da buşon adı verilen ve balmumuna benzeyen madde kir falan değil. Hemen bütün memeli hayvanların kulaklarında üretilen bir maddedir. Yağ, ter ve dış kulak yolundaki deri döküntülerinden meydana gelir. Zararlı değil, faydalı bir şeydir. Dışarıdan gelen tozun toprağın, mikrobun hatta börtü böceğin içeriye girmesine engel olur.
Kulak kiri normalde dış kulağın 1 santim kadar içinde meydana gelir. Yenisi salgılandıkça da eskisi dışarıya atılır.
Kulaklarımızı temizleyeceğiz diye içeriye bir şeyler sokup kulak kirini daha derinlere, kulak zarına doğru itiklersek, işte o zaman işitme güçlüğü problemleri başlar. Çünkü ses dalgaları dış kulak yolundan, yolun sonundaki KULAK ZARINA ulaşamaz yahut yeteri miktarda ulaşmaz! Bu yüzden bazıları bir KBB (Kulak Burun Boğaz) uzmanına gidip kulaklarını daha doğrusu kulaklarının dış kulak yollarını yıkatıp temizletmek zorunda kalırlar.
Yıkanıp paklanan dış kulak yolu yeniden kirlenene yani içinde kulak kiri oluşana kadar çok savunmasız bir yerdir. Çünkü dışarıdan girecek toz toparlak, börtü böcek, hiçbir engelle karşılaşmadan, paralı otoban gibi gıcır gıcır bir dış kulak yolu ile karşılaşacaktır. Ama bu otoban aslında otobandan çok bir çıkmaz sokaktır çünkü yolun sonunda KULAK ZARI vardır.
Ve oradan öteye geçmesi gerekenler, sadece ses dalgalarıdır…
Kulağa su kaçması hemen hemen herkesin hayatında en az bir kere başına gelmiştir. Yüzdükten sonra ya da banyoda kulağa kaçan su, bir süre sonra rahatsız edici olabilir. Zira normalde kulağa kaçan su, kulağın yapısı gereği kulak kiri (buşon) sayenizde çıkar. Ancak bu su hemen çıkmayıp günler alıyorsa suyun kulaktan çıkarılması gerekir. Hem işitmede güçlük hem de rahatsızlık yaratan kulağa su kaçması, ciddiye alınmazsa enfeksiyonlara sebep olabilir.
Genellikle yüzme, dalma gibi durumlarda daha sık karşılaşılan kulağa su kaçması durumu, banyoda da başınıza gelebilir. Kulakta biriken kulak kiri, aslında kulağı dış etmenlere karşı korur. Bu sebeple de kulak çubuğu gibi cisimler sokup bu kiri tamamen temizlememek gerekir. Bazı kulaklarda yapısal olarak buşonlar daha fazla birikebilir. Kulak kiri birikmesi su ile birleştiğinde şişkinlik yaratır. Buşon birikimi fazlaysa bu şişkinlik daha fazla olur ve kulakta tıkanmaya sebep olur.
Kulağa su kaçması, genellikle duyma sorunu yaratır. Kulağa su kaçmasının belirtileri şöyle sıralanabilir:
Genellikle bu semptomlar hafifçe başlar. Tıkanıklık geçmezse belirtiler ağırlaşır ve enfeksiyon oluşabilir. Kulak tıkanıklığının orta şiddetteki belirtileri ise şunlardır:
Kulağa dolan su, kendiliğinden çıkmıyorsa suyu boşaltmak için evde birkaç yöntem denenebilir. Uygulanabilecek öneriler şunlardır:
Bu yöntemleri evde kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Ancak bu yöntemler suyun dış kulakta birikmesi sonucu işe yarayabilir. Soğuk algınlığı nedeniyle bir kulak tıkanıklığı hissiniz varsa bu orta kulak tıkanıklığı anlamına gelir. Ayrıca kulak zarınızda delik varsa ve kulağınıza su kaçmış ise bu su orta kulağa girer ve ciddi enfeksiyonlara sebep olabilir. Bu nedenle mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına görünmelisiniz.
Suya girdiğinizde çıktıktan sonra kulağınıza su birikir, kısa bir süre sonra bu su akar. Kulağa su kaçtıktan sonra zaman geçtiyse ve hala çıktığını hissetmezseniz, su dış kulakta sıkışıp kalmış demektir. Bu süre uzarsa kulakta enfeksiyon oluşur. Dış kulak yolunda nem oluşması, bakterilerin üremesi için bir iyi bir zemin yaratır. Bu da kulak enfeksiyonlarını beraberinde getirir. Bu tür durumlar dış kulakta meydana gelir ve genellikle yüzdükten sonra oluştuğu için “yüzücü kulağı” (otitis externa) olarak bilinir.
Kulağa kaçan su, hatalı hareketler nedeniyle ciddi sorunlara neden olur. Kulağı bakterileri açık hale getirirsiniz. Kulağa bir şeyler sokarak suyu ileri itersiniz. Ayrıca kulak kanalına zarar vermiş olursunuz. Kulak zarınızı delebilirsiniz.
Kulak tıkanıklığınız 3 günden uzun sürdüyse ve evde uyguladığınız yöntemlerle suyu çıkaramadıysanız mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanına görünmelisiniz. Orta ve ileri derecede ortaya çıkan semptomlar da KBB uzmanına gitmeniz gerektiğinin bir işaretidir. Tedavi edilmeyen kulak enfeksiyonları, işitme kaybına, kıkırdak hasarına ve kulağınızla ilgili uzun vadeli ciddi sonuçlara neden olur. Doktorunuz tıbbi tedavi ile hem su ile tıkalı kulağınızı açar hem de o bölgeyi bakterilerden korumuş olur.
Kulağa su kaçması çoğunlukla çocuklarda görülür. Kulağa su kaçmaması için özellikle yüzerken önlem alabilirsiniz. Suda bone ve kulak tıkacı kullanabilirsiniz. Ayrıca yüzdükten ve duştan sonra kulağınızın yine fön makinesiyle nazikçe kurutmanız iyi bir önlem olabilir.
Öte yandan bir şey dinlerken kulak içi kulaklık kullanıyorsanız da dikkatli olun. Kulak içi kulaklık kullanırken terleme olabilir. Bu da kulaklarda nem sorunlarına yol açabilir.
Saç spreyi gibi ürünler kullanırken kulaklarınızı pamukla tıkayın.
Kulak kirinin fazla biriktiğini düşünüyorsanız asla kendiniz çıkarmayın. Mutlaka bir KBB uzmanına gidin.
*Bu içeriğin geliştirilmesinde Tıbbi Direktörlük katkı sağlamıştır.
*Web sitemizdeki bilgiler kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemlerinizi doktorunuza danışmadan uygulamayınız. İçeriklerde Acıbadem Sağlık Grubu'nun tedavi edici sağlık hizmetlerine yönelik bilgiler yer almamaktadır.
Bir erkek kulağa kaçan. Kaynak: Flickr, CC BY-NC-ND Steves Wildlife)
Bir kaç derin konudan sonra doğa hayatına dair yanlış inanışlardan birisini daha yalan olarak savalım
Böcek fobisi olanların kulağakaçan isminden bile ne kadar rahatsız olduğunu , hele ki kulağakaçanın o arkasındaki kıskacıyla boy göstermesinin yaratacağı tepkiyi az çok tahmin edebiliyorum. Zira böceklerin sevimli canlılar olmadığını kabul ediyorum.
Öte yandan böcekler canlı bilimiyle ilgilenenlerin ilgisini pek çok yönden çekmeye muktedirdirler: Verimlilikleri, kabiliyetleri, uzmanlıkları, yaşamları vb.
Kulağakaçan böceğinin ise ismi çok cazip. İngilizcede Earwig, yani Kulak yaratığı olarak anılan Forficula Auricularia, eklembacaklıların deri kanatlılar takımından hem otçul hem de etçil bir tür. Menşei Avrupa ve Batı Asya olarak tahmin edilen tür, bugün Amerika kıtasında da görülüyor.
Halk arasında yaygın olan inanışa göre kulağakaçanlar, kulaktan beyne girerler ve beyinde yuva yapıp keyif çatarlar. Fakat böylesine bir senaryo ancak La Fontane fablında Ağustos böceğine nispet yapmak için olurdu.
lerin Avrupasına baktığımızda Kulağakaçanın kötü bir şanı olduğunu görüyoruz. O dönemde kulağakaçanı ihtiva eden bir yayında onun kulaktan içeri girdiği, bulduğu bir yerde demirleyip orayı yiye yiye içeriye kadar gittiği ve en nihayetinde de çıldırmaya sebep olduğu yazıyor (1).
Bir dişi kulağakaçan. Kaynak: Flickr, CC BY-NC-ND monash.pw
Kulağakaçan böceğinin bir çok kültürde kulakla ilişkilendirilmesinin muhtemel bir sebebi, böceğin arkasındaki kıskacıyla beraber, çok eski zamanlardan beri kulak delmeye yarayan antik bir alete benzemesidir. Dişisinin ayrı, erkeğinin ayrı tipte kuyruk uzantıları olan kulağakaçanın erkeğinin kıskaçları aynı zamanda da makasa benzer ve bu benzerlikten dolayı İtalyancada kulağakaçan böceğine verilen isim forbicina, yani küçük makas anlamına gelirken, İspanyolcada verilen iki isim contraplumas ve tijereta, sırasıyla çakı ve makas darbesi anlamlarına gelir (2). En az altı Avrupa dilinde bu böyledir (3).
Ben de işte tam bu satırları yazarken bizdeki Kulağakaçan kelimesinin kulakta delik açan alet ile bir benzeşim kurularak, kulak-açan kelimesinden türetilip türetilmediğini merak ettim. TDK Büyük Sözlükte kulakaçan diye aratıldığında, Bolu, Düzce yöresinde bu böceğin kûlakaçan olarak anıldığını görüyoruz. Küpe takmak Anadoluda da çok eski bir gelenek olduğuna göre, tıpkı Avrupa dillerinde olduğu gibi belki de kulak deliği açmakta kullanılan alete benzerliği bu böceğin ismine kaynaklık etmiş olabilir. (4)!
Kulağakaçanın kulağa benzer kanadı. Erkek kulağakaçanların kıskacı, dişi kulağakaçanların makası var. Resim kaynak: Wikipedia.
Bir şekilde kulakla ilişkilendirilmesinin ikinci bir muhtemel sebebi de derikanatlı bu türün arada bir açtığı kanadının kulağı andırması olabilir (5). Zira derikanatlılar takımından bu türün oldukça estetik kanatları vardır ve hakikaten de bir kulak kepçesinin şeklini andırırlar (Bkz: Soldaki illüstrasyon). Tüm hakları saklı olduğu için burada kullanmadığım bir resim için bağlantıya tıklayınız.
Peki kulağakaçanlar hiç mi kulağa kaçmaz?
Böceklerin nemli, sıcak bir delik olan dış kulak kanalını şöyle bir denemek istemeleri oldukça anlaşılabilir bir durumdur. Bizler de zaman zaman soğuk havadan kaçınmak için bir yerlere sığındığımıza göre onların da kulağı cazip bulmaları için bir çok sebep olabilir. Kulağakaçan gibi sürünen, nemli ve karanlık ortamlarda yaşayan bir türün -ki benzer binlerce tür vardır- arada bir aklına esen üyelerinden birinin, kuru ve aydınlıkta yaşayan böceklere nazaran kulakları bir kalem daha fazla tercih ettiğini de varsayabiliriz ama bu ne kulağakaçanın kulaklara sık sık kaçtığı gibi bir önermeyi doğrular, ne de onun beyne yerleştiği gibi bir efsaneyi haklı çıkartır.
Kulağakaçanın gerçekten de kulağa kaçtığına dair kayda geçmiş bir kaç vaka var (3). Ancak kayda geçmiş olan vakalar diğer böceklerin kulağa girme vakalarından oranca fazla değil. da yazılan eski bir doğa tarihi güncesi ise efsaneye biraz daha yenik düşmüş ama akılcılığı elden bırakmayarak böceğin panik halindeyken saklanacak delik araması halinde kulağa kaçabildiğini söylemiş (6) ama kayıtlı bir örnekten bahsedilmiyor.
Siz yine de böcekleri sevin.
Kaynaklar:
(1) Susan Scott, Craig Thomas. Pests of Paradise: First Aid and Medical Treatment of Injuries from Hawaiis Animals. University of Hawaii Press: Singapur.
(2) John Lloyd, John Mitchinson. Cahillikler Kitabı. NTV Yayınları: İstanbul.
(3) J. R. Fisher. Earwig in the Ear. West J Med. August; (2):
(4) monash.pw?kelime=kul%E2ka%E7an&kategori=derliste&ayn=dzn
(6) Endangered Wildlife and Plants of the World Ansiklopedisi. 4. Cilt. Earwig maddesi.
(6) James Cundall. Everyday Book of the Natural History. Frederick Warne and Company: Londra.
BeğenYükleniyor
SİİRT DİNAMİK İLAÇLAMA - Kulağakaçan Hakkında
Kulağa kaçan böceğinin kuyruğunda 1 çift kıskaç, başında ise 1 çift anten bulunur. Ortalama 3cm kadar boyunda olan kulağakaçan böceklerinin, 6 tane bacağı vardır. Kulağakaçan böceklerinin dış görünümü bölmeli gövdesi ise uzun ve oval biçimlidir…
Oldukça hızlı hareket edebilen kulağakaçan böceği, en büyük zararı bitkilere verir. Kanat yapısı deri görünümünde ve kahverengidir. Kulağa kaçan dış ortamda her yerde görülebilir. Ev içlerine en çok açık kapı ve pencerelerin boşluklarından girer. Gece insanlar uyurken kulak ve burundan içeri giren kulağa kaçan böceği, insanların kulak zarını patlatır. Bu nedenle bu böceğe kulağa kaçan böceği denir.
Kuyruk bölümündeki kıskaçlar güçsüz olan kulağakaçan, bitki ve çiçeklerin yeni filizlerini ve renkli yapraklarını yiyerek beslenir. Yumurtlama yaparak üreme yapan kulağakaçan böceklerine nemli yaprak altı, ağaç kabuğu altı gibi nemli alanlarda sık rastlanır. Kulağakaçanın hastalık taşıyan bir böcek olmadığı bilinmektedir. Bahçe ve tarla bitkileri için oldukça zararlıdır. Bitkilerin gelişimini engeller. Kulağakaçan böceğinin diğer bir ismi kulakböceği’dir..
Kulağakaçan Böceğin Özellikleri:
Kulağa Kaçan Böceği Hakkında Sık Sorulan Sorular
Kulağa kaçan, yaprak ve taş altı, ağaç kabukları altı gibi nemli yerlerde sık bulunur. Tropikal, bol yağış alan alanlar kulağa kaçan böceğinin bolca bulunabileceği yerlerdir. Kış aylarında yuvaya çekilip saklanan böcek yaz ve bahar aylarında tekrar görülmeye başlar..
Kulağakaçan böceğinin çoğalması çift eşeylidir. Çiftleşme sonrası, dişi kulağakaçan böcekleri yuvalarına yumurtalarını bırakırlar. Kulağakaçan haşeresi, her yumurtlama zamanında onlarca yumurta bırakır ve çoğalır..
Kulağa kaçan böceği, beslenmesini otçul sağlar. Bahçe bitkileri ve saksı bitkileri için zararlı bir böcektir. Bitkilerin köklerini kemirerek zarar verir. Kulağa kaçan genellikle bitkilerin yeşil filizlerini yiyerek beslenir
Kırkayak böceklerinin bitkilerle besleneni olduğu gibi etçil olanları da vardır. Bu türler ölü böcek, örümcek ve solucanlarla beslenir…
Kulağa kaçan böceği, insanı ısırmaz, fakat böcek ev içerisine girdiğinde gece insanlar uyurken kulak ve burun içine girebilir. Evde kulak böceği, görmeniz durumunda bizi aramanız yeterli.7 gün 24 saat sizlere ilaçlama hizmeti vermekten mutluyuz..
Kulağa kaçan mücadelesi, ancak ilaçlama ile mümkündür. Kulağa kaçanları kontrol altına almak zor bir işlemdir. Ferdi yapacağınız mücadele yöntemleri yeteli olmadığı takdirde böceğin direnci artar ilaç yetersiz kalabilir. Kulağa kaçan mücadelesinde kullanılan ilaçlar kesinlikle sağlık bakanlığı onaylı olmalıdır.
Dinamik İaçlama Şirketi olarak sizin için gerekli olan en kısa zamanda, acilen ve etkili İlaçlama için sizlere bir telefon kadar yakınız.