Her derde deva patates, çok eski zamanlarda Amerika'da yetiştirilmiş olup, İnkalar ona tanrısal bir anlam bile yüklemişlerdir.
Kristof Kolomb'un izinden giden İspanyollar Peru topraklarında İnka hazinelerinin yanı sıra patatesi de ülkelerine getirmişlerdir.
Kumandan Pizzaro, 1535 yılında patatesi İspanya kralına takdim etmiştir ama kral bu yumrudan pek hoşlanmamıştır. Yaklaşık elli yıl sonra İngiliz soylusu Sir Walter Raleigh Virginia'da patatesi yeniden keşfetmiştir.
Ancak bu kez İngilizler patatesi çok sevmişlerdir. Zamanla İtalya'da, Almanya'da, Rusya'da ve Fransa'da patates tarımı başlamıştır. Ancak İngilizlerin aksine bu ülkelerde bu ürün hayvan yemi muamelesi görmüştür. Bir tek fakir çiftçiler patatesten kendilerine yemek yapmışlar.
Patatesi mutfakla tanıştıran Fransız Parmentier olmuştur. Aynı zamanda subay olan Parmentier, patatesin askeri faydaları üzerine ciddi araştırmalar yapmıştır. O dönemde Avrupa'da baş gösteren kıtlık tehlikesi üzerine patates "nimet" olmuş, üzerine bilimsel kitapçıklar yayınlanmıştır. Sonunda Fransa Kralı, Parmentier'e Paris civarında tarlalar tahsis etmiş ve düzenli yetiştirilmeye başlanmıştır.
Soğuk iklimli Almanya'da halkı açlıktan kurtaran patates olmuştur, Keiser II. Wilhelm köylülere patates yetiştirmeyi zorunlu kılmıştır.
Türkiye'ye 19. Yüzyılın sonlarına doğru Jön Türklerin Avrupa özentisi olarak gelmiş, İstanbul'da egzotik bir yiyecek olarak yaygınlaşmıştır. 1800'lerin sonlarında yıllık beş bin ton ithal edilir olmuş. "İthal ikamesi" olarak İstanbul Karadeniz kıyılarında ve Sakarya nehri vadisinde Akova'da patates yetiştirilmeye başlanmıştır.
1895 yılında Alman uzman Dr. Hermann Adapazarı civarında bir deneme istasyonu kurmuş, şimdi yetişen cinsleri geliştirmiştir. Türk mutfağına geç girmesine karşın çok sevilmiş ve yayılmıştır.
Bugün patates mutfaklarımızın, özellikle çocuklarımızın vazgeçilmezi olup, her ülkenin mutfağında yerini almıştır. Orijini tek olduğu için, farklı ülkelerdeki adları da birbirinden türemiş. Fransızca patate, İtalyanca patate, İngilizce potatoes, İspanyolca patatas olarak geçmiştir. Almanca kartoffel, Rusça kartofel veya kartoşka denir. Yerin altında yetiştiği ve elmaya benzediği için olsa gerek, Fransızlar "yer elması" anlamında "pomme de terre", Almanlar "Erdapfel" demektedirler. Bundan ötürü, kızarmış patatese verilen isim "pommes frittes", "kızarmış elma"dan gelmektedir. Türkiye genelinde ise adına "patates" denirken, kuzey doğuda patatesi Ruslardan tanıyan bölgelerde adı "kartol"dur.
Kumpirin hikâyesi ise çok yenidir. Yugoslavya'da alüminyum folyoda pişirilen, içine salata konulan patatese "krumpir" denilmektedir. İngilizlerin içine sos koyarak yediği patates, 1991 yılında ülkemize getirildiğinde bize has zengin mezelerle doldurularak yepyeni bir ürün olmuştur. Öncelikle ülkemizde hızla yayılmış, sonra diğer ülkeleri fethetmiştir.
Türkiye'de yapılan kumpir, tereyağı, kaşar ve çeşitli leziz salatalar, mezeler ve soslar katılarak hazırlanan bir üründür. Şekli benzediği için adını Yugoslav krumpir'den almıştır. Ancak fırında pişirilmesi ve kendine has içeriği ile kumpir Türk mutfağının bir ürünüdür.
Son derece besleyici bir kök olan patates, hiç yag içermez. Orta boy haşlanmış ya da fırında pişirilmiş bir patates sadece 100 kalori verir. Lifli bir besin olduığu için hazma yararlıdır. Elma, armut veya ayvadan daha fazla C vitamini içerir, bir patates günlük C vitamini ihtiyacını karşılar. Ispanaktan daha fazla demir içerir. Içindeki B6 vitamini ile iştah açar, sakinleştirir, bağışıklık sistemini güçlendirir.
Patates nitrik asit ve çinko deposudur, ishal veya mide-barsak sistemi bozukluklarında değerli bir diyettir. Haşlanmış patates, annelerin ishal olan çocuklarına verdiöj kocakarı ilacıdır. Patates ağırlıklı beslenenlerde beyin kanaması %6 azalır, akcifjer kapasitesi artar, bayanlarda göğüs kanseri riskini azaltır.
Ucuzluğuna karşın patates tüm dünya ülkelerinde kabul görmüş değerli bir besin olma yolunda hızla ilerliyor. Polonya'da ailelerin %90 her gün patates yiyor. Amerika'da her yıl 15 milyon hektar toprağa mısır, pamuk ve patates ekiliyor.
Patates Bol miktarda C ve B vitaminleri ile potasyum ve kalsiyum içeren patates, protein, bakir, demir ve fosfor da içerir.
10 Mayıs 2023
Adana'nın yöresel yemekleri arasında yer alan vardabit, ana yemeklerin yanında sunulur. Kuru fasulye, yoğurt ve pide ile hazırlanan bu besin, Adana, Hatay ve Mersin mutfağında sık sık yer alır. Protein bakımından zengin olduğu için, kemiklerin güçlenmesini destekler. Genellikle sarımsak ve maydanoz ile birlikte servis edilir. Malzemeleriniz hazıra Adana mutfağından vardabit paçası nasıl yapılır birlikte görelim.
1 Porsiyon Vardabit Paçası Kaç Kaloridir?
Hazırlanma Süresi : 20 dakika
Pişirme Süresi : 1 saat
Kaç Kişilik: 8 Kişilik
Bu Tarifi Ne Kadar Beğendiniz?
Bu Tarifi 8 Kişi Kaydetti
Vardabit Paçası için
Üzeri için
Püf Noktası
Bu hafta konuğumuz tereyağı, kaşar, lezzetli salatalar, mezeler ve soslar katılarak hazırlanan bir patates ürünü olan kumpir. Kumpir, közlenmiş patatesin, farklı lezzetlerle buluşmasıyla ortaya çıkan bir fast food yemeğidir.
İlk olarak Amerika’da keşfedilen patates, Kristof Kolomb sayesinde İtalya, Almanya, Rusya ve Fransa’ya ulaşmıştır. Ülkemize ise 19. yüzyıl sonlarına doğru gelmiş ve çok sevilerek yoğun bir şekilde kullanılmıştır. Patatesin kumpire dönüşmesi ise Yugoslavya’da başlamıştır. Yugoslavya’da alüminyum folyoda pişirilen, içine salata konulan patatese “krumpir” denilmektedir.
Rivayete göre, kumpirin ülkemize gelmesi Bulgaristan göçmenleri tarafından gerçekleşmiştir. Ülkemize has zengin mezelerle doldurularak yepyeni bir ürün olmuştur. Şekli benzediği için adını krumpir’den almıştır. Ancak fırında pişirilmesi ve kendine has içeriği ile kumpir Türk mutfağının bir ürünü haline gelmiştir. Kumpir, patates anlamına gelen Bulgarca bir kelimedir.
Patatesi güzelce yıkayıp kağıt havluyla iyice kurulayın. Bu noktada büyük boy, düzgün ve belirli büyüklükte olan patatesleri seçmelisiniz. Kuruyan patatesin üzerini önce bir fırın kağıdı ile daha sonra alüminyum folyo ile kaplayın. Önceden 200 derece ısıttığınız fırının tabanına patatesi yerleştirin. Üzerine bir tepsi koyup çok az aralık kalacak şekilde üzerine kapatın ve yaklaşık 90 dakika pişirin. Fırından çıkardığınız patatesi ortadan dikey şekilde kesin. Kaşar ve tereyağı ilave ederek karıştırın. Daha sonda dilediğiniz meze ve sosları ekleyerek servis edebilirsiniz. Afiyet olsun!