kuranın türkçe meali okumak sevap mı / Kuran’ı mealinden okumak da hatim sevabı getirir - Süleyman Ateş

Kuranın Türkçe Meali Okumak Sevap Mı

kuranın türkçe meali okumak sevap mı

Sual: Kurân- Kerîm başka dillere tercüme edilebilir mi? Bu tercümeleri alıp okumak doğru mudur?

Cevap: Kurân-ı Kerîm, hiçbir dile hatta Arapçaya dahi tercüme edilemez. Bu sebeple Kurân-ı Kerîmin mânâsını anlamak için tercümesini okumak doğru olmaz. Mânâsını anlamak için ayet-i kerîmelerin tercümelerini okuyan bir kimse, murâd-ı ilâhîyi öğrenemez. Aksine tercüme edenin, bilgi derecesine göre yaptığı mealini öğrenir. İlmî seviyesi yetersiz birinin yaptığı tercümeyi okuyan da Allahü teâlânın dediğini değil, tercüme edenin, anladım sanarak kendi kafasından anlatmak istediğini öğrenir.

Bugün, çok kimsenin, böyle bozuk tercümeleri ve ne olduğu belirsiz kitapları (Türkçe Kurân) diyerek gençliğin önüne sürdükleri, dağıttıkları görülüyor. (Arapça Kurân, yabancı dildir. Onu okumayın! Öz dilimizle bunu okuyun.) diyorlar. Bu kimseler, Beethoven&#;in 9. senfonisini, Mozart&#;ın Figaro&#;sunu ve Molière&#;nin şiirlerini niçin Almanca, İtalyanca, Fransızca söylüyorlar ve dinliyorlar? Bunlar yabancı dildir. Öz Türkçe söylemek lazımdır demiyorlar? Bu senfonileri, komedileri Türkçeye tercüme etmiyorlar. Çünkü, Türkçeye tam çevrilemeyeceğini biliyorlar. Türkçesinden, nefsleri zevk alamıyor. Türkçelerine Beethoven&#;in, Chopin&#;in eseri denilemiyor. İşte müslümanlar da, bu tercümelerden Kurân-ı Kerîmin zevkini alamaz, ruhlarını besleyemez.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanıp &#;de neşredilen, (Kurân-ı Kerîmin Türkçe Meali) adındaki tercümenin önsözünde de, yukarıda bildirdiklerimiz çok güzel dile getirilmiştir. Diyanet işleri reisi muhterem H.Hüsnü Erdem imzasını taşıyan bu önsözde diyor ki:

(Kurân-ı Kerîm gibi ilâhî belâgat ve îcazı hâiz bir kitap, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kurân&#;ın yalnız mânâsını ifade eden sözleri, Kurân hükmünde tutmak, namazda okumak ve aslına hakkıyla vâkıf olunmadan ahkâm çıkarmak câiz olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz. Kurân-ı Kerîmde, muhtelif manalara gelen lafızlar vardır. Böyle bir lafzı tercüme etmek, çeşitli mânâlarını bire indirmek olur ki verilen tek mânânın, murâd-ı ilâhî olduğu bilinemez. Bunun için, Kurân tercümesi demeye cesaret edilemez. Kurân-ı Kerîmi tercüme etmek başka, tercümeyi Kurân yerine koymaya kalkışmak başkadır).

Bu ilâhî, beşer üstü ve mûciz kitabın tam hakkını vererek aynen Türkçeye çevrilmesi mümkün değildir. Bu itibarla, en isabetli yol, âyetleri kelime kelime aynen tercüme etmek yerine, Arapça aslından anlaşılan mânâ ve meali Türkçe ile ifade yolu olsa gerektir. Kurân-ı Kerîmin nazm-ı celîlini, aslındaki îcaz ve belâgatini muhafaza ederek tercüme etmek mümkün değildir. Fakat, meal olarak tercümesi mümkündür. Bir dilden başka bir dile yapılan tercümelerde, her iki dilin hususiyetlerini hakkıyla belirtmeye imkan yoktur.

Avrupa&#;da ilk Kurân tercümesi &#;de Latinceye yapılmıştır. &#;de İtalyancaya, &#;da Almancaya, &#;de Fransızcaya ve &#;de İngilizceye tercüme edilmiştir. Bugün, bu dillerin her birinde çok sayıda tercümeleri vardır. Ancak çeşitli eğilimli kimselerin yaptıkları tercümelerde, pek yanlış, hatta garazkârâne olanlar vardır. Kurân-ı Kerîmi başka dillere tercüme etmek câizdir. Fakat, tercümeden İslam dininin ahkâmının hepsi öğrenilemez. Hadis-i şeriflerle, icmâ ve kıyas yolu ile sâbit olan hükümler de vardır. Bunlar, tafsilatı ile fıkıh kitaplarından öğrenilir.

 

Kurân-ı Kerimi Herkes Anlayabilir Mi? Kurân-ı Kerimi Anlayabilmek İçin Öncelikle Hangi İlimleri Öğrenmelidir?

Köylüye ait bir kanunu, hükümet, doğruca köylüye göndermez. Çünkü, köylü okuyabilse bile anlayamaz. Bu kanun önce, valilere gönderilir. Valiler, iyi anlayıp izahını ekleyerek kaymakâmlara, bunlar da daha açıklayarak muhtarlara anlatır. Muhtar, yalnız okumakla anlayamaz. Muhtar da ancak, köylü dili ile köylüye söyler. İşte, Kurân-ı Kerîm de, ahkâm-ı ilâhîdir. Kanûn-i Rabbânîdir. Allahü teâlâ, Kurân-ı Kerîmde kullarına saadet yolunu göstermiş ve kendi kelâmını insanların en yükseğine göndermiştir. Kurân-ı Kerîmin mânâsını, yalnız Muhammed “aleyhisselâm” anlar. Başka kimse, tam anlayamaz. Ashâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân”, ana dili olarak Arabî bildikleri, edip ve beliğ oldukları hâlde, bazı âyetleri anlayamaz, Resûlullaha “sallallâhü aleyhi ve sellem” sorarlardı.

Mesela Ömer “radıyallâhu anh”, bir yerden geçerken, Resûlullahın “sallallâhü aleyhi ve sellem”, Ebû Bekr-i Sıddîk&#;a “radıyallâhu anh” bir şey anlattığını gördü. Yanlarına gidip dinledi. Sonra, başkaları da, gördü ise de, gelip dinlemeye çekindiler. Ertesi gün, Ömer&#;i “radıyallâhu anh” görünce, (Ya Ömer, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, dün size bir şey anlatıyordu. Bize de söyle, öğrenelim) dediler. Çünkü, dâima, (Benden duyduklarınızı, din kardeşlerinize de anlatınız! Birbirinize duyurunuz!) buyururdu. Ömer “radıyallâhu anh”, (Dün Ebû Bekr “radıyallâhu anh”, Kurân-ı Kerîmden anlayamadığı bir ayetin mânâsını sormuş, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, ona anlatıyordu. Bir saat dinledim, bir şey anlayamadım) dedi. Çünkü, Ebû Bekr&#;in yüksek derecesine göre anlatıyordu. Ömer “radıyallâhu anhümâ”, o kadar yüksek idi ki Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, (Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Eğer, benden sonra Peygamber gelseydi, Ömer Peygamber olurdu) buyurdu. Böyle yüksek olduğu hâlde ve arapçayı çok iyi bildiği hâlde, Kurân-ı Kerîmin tefsirini bile anlayamadı. Çünkü, Resûlullah “sallallâhü aleyhi ve sellem”, herkese, derecesine göre anlatıyordu. Ebû Bekr&#;in derecesi, ondan çok daha yüksekti. Fakat, bu da, hatta Cebrâil “aleyhisselâm” dahi, Kurân-ı Kerîmin mânâsını, esrarını, Resûlullaha sorardı. (Hadika)da, dil afetlerini anlatırken bildiriliyor ki (&#; Resûlullahın, Kurân-ı Kerîmin hepsinin tefsirini Ashâbına bildirdiğini İmâm-ı Süyûtî haber vermektedir).

Hülâsa, Kurân-ı Kerîm&#;in mânâsını tam olarak yalnız Muhammed “aleyhisselâm” anlamış ve hadis-i şerifleri ile bildirmiştir. Kurân-ı Kerîmi tefsir eden Odur. Doğru tefsir kitabı da, Onun hadis-i şerifleridir. Din âlimlerimiz, uyumayarak, dinlenmeyerek, istirahatlarını fedâ ederek, bu hadis-i şerifleri toplayıp tefsir kitaplarını yazmışlardır. (Beydâvî) tefsiri bunların en kıymetlilerindendir. Bu tefsir kitaplarını da anlayabilmek için, 30 sene durmadan çalışıp İslamiyetin 20 ana ilmini iyi öğrenmek lâzımdır. Bu 20 ana ilmin kolları, 80 ilimdir. Bugün kullanılan bazı Arabî kelimeler, fıkıh ilminde başka mânâya, tefsir ilminde ise daha başka mânâya gelmektedir. Hatta aynı bir kelime, Kurân-ı Kerîmdeki yerine, aldığı edâtlara göre, başka mânâlar bildirmektedir. Bu geniş ilimleri bilmeyenlerin, bugünkü Arapçaya göre, yaptıkları Kuran tercümeleri, Kurân-ı Kerîmin mânâsından bambaşka bir şey oluyor. Kurân-ı Kerîmin mânâsından, mezâyâsından, rumuzundan, işaretlerinden, herkes imanının kuvveti kadar bir şey anlayabilir. Tefsir, anlatmakla, yazmakla olmaz. Tefsir, din büyüklerinin kalplerine doğan bir nûrdur. Tefsir kitapları, bu nûrun anahtarıdır. Çekmeceyi anahtarla açınca, mücevherler meydana çıktığı gibi, o tefsirleri okumakla, kalbe bu nûr doğar. 80 ilmi iyi bilenler, tefsirleri anlayıp din bilgisi zayıf olanlara da bildirmek için, çeşitli derecedeki insanlara göre, binlerle kitap yazmışlardır. Mevâkib, Tibyan ve Ebülleys gibi, Türkçe kıymetli tefsirler, bu kitaplardandır.

 

Kurân-ı Kerimi Anlayabilmek İçin Yeni Yazılan Tefsir Kitaplarından Hangilerini Okumalıyız? 

Yeni yazılan Türkçe tefsirlerin ve ilmihallerin, en kıymetlisi sanılanlarında bile şahsi düşünceler bulunmakta, okuyanlara zararı, faydasından çok olmaktadır. Bunları okuyan genç zihinlerde, bir takım şüpheler, itirazlar hâsıl oluyor. Zaten din bilgisi az olanların, İslamiyeti öğrenmek için, tefsir ve hadis-i şerif okuması uygun değildir. Çünkü, Kurân-ı Kerîmi ve hadis-i şerifi yanlış anlamak veya şüphe etmek insanın imanını giderir. Yalnız Arapça bilmekle, tefsir ve hadis anlaşılmaz. Arapça bilenleri, din âlimi sanan, aldanır. Beyrut ve başka yerlerde ana dili Arapça olan, Arap edebiyatını iyi bilen, çok papaz var. Fakat, hiçbirinin İslamiyetten haberi yok. Çıkardıkları, baskılı (El-müncid) ismindeki lügat kitabında, İslam isimlerini, hatta Medine&#;nin Bâkî mezarlığının ismini ve hatta, Resûlullah efendimizin vefât tarihini bile yanlış yazmışlardır.

Kurân-ı Kerîmin hakiki mânâsını anlamak, öğrenmek isteyen bir kimse, ehl-i sünnet âlimlerinin kelam, fıkıh ve ahlak kitaplarını okumalıdır. Öncelikle Mızraklı İlmihal, Ey Oğul İlmihali, İtikadnâme gibi temel eserleri okumalıdır. Bu kitapların hepsi, Kurân-ı Kerîmden ve hadis-i şeriflerden alınmış ve yazılmıştır. Kuran tercümesi diye yazılan kitaplar, doğru mânâ veremez. Okuyanları, bunları yazanların fikirlerine, düşüncelerine ve maksatlarına esir eder ve dinden ayrılmalarına sebep olur.

Kurân-ı Kerîmin, latin harfleri ile yazılmasına da imkan olmuyor. Çünkü bu harflerde, Kurân-ı Kerîm harflerinin hepsinin karşılığı yoktur. Bunun için, mânâ bozuluyor. Okunan, Kuran olmayıp, mânâsız bir ses yığını olacağı baskılı (El-muallim) mecmuasında da uzun yazılıdır. Mesela, ehad yerine ehat derse, namaz fâsid oluyor.

Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “rahmetullâhi aleyh” buyurdu ki İstanbul’da, Beyazıd umumî kütüphanesi, şeyhul-İslam Veliyüddin Efendi kısmında, numaralı kitabın sayfasında diyor ki (Kurân tercümesi, Kurân değildir. Çünkü Kurân, malâm mûciz olan nazımdır. Tercüme edilince, îcazı zâil olmaktadır. Bir şiir dahî tercüme edilince, şiir olmaktan çıkar). Kitap, İmâm-ı Nevevî&#;nin (Ezkâr) kitabının şerhidir.

Kurân-ı Kerîm, nazm-ı ilâhîdir. Nazım, lügatta, incileri ipliğe dizmeye denir. Kelimeleri de, inci gibi, yanyana dizmeye nazım denilmiştir. Şiirler birer nazımdır. Kurân-ı Kerîmin kelimeleri arâbidir. Fakat, bu kelimeleri yanyana dizen, Allahü teâlâdır. Bu kelimeler, insan dizisi değildir. Muhammed “aleyhisselâm”, Allahü teâlâ tarafından, mübarek kalbine bildirilen şeyleri, Arapça olarak anlatırsa, Kurân-ı Kerîm olmaz. Bunlara (Hadis-i kudsi) denir. Kurân-ı Kerîmdeki Arabî kelimeler, Allahü teâlâ tarafından dizilmiş olarak âyetler halinde gelmiştir. Cebrâil ismindeki bir melek, bu âyetleri, bu kelimelerle ve bu harflerle okumuş, Muhammed “aleyhisselâm” da, mübarek kulakları ile işiterek, ezberlemiş ve hemen Ashâbına okumuştur. Allahü teâlâ, Kurân-ı Kerîmi Kureyş kabilesinin lügatı ile dili ile gönderdi. Reddü&#;l-muhtar kitabı, 3. cilt, yemin bahsinde buyuruyor ki [(Feth-ul-kadir) kitabında da denildiği gibi, Allahü teâlâ, Kurân-ı Kerîmi, harf ve kelime olarak gönderdi. Bu harfler mahluktur. Bu harf ve kelimelerin mânâsı, kelam-ı ilâhîyi taşımaktadır. Bu harflere, kelimelere Kuran denir. Kelam-ı ilâhîyi gösteren mânâlar da Kurandır. Bu kelam-ı ilâhî olan Kuran mahluk değildir. Allahü teâlânın, başka sıfatları gibi, ezeli ve ebedidir]. Kurân-ı Kerîm, Kadir gecesinde inmeye başlamış ve hepsinin inmesi 23 sene sürmüştür. Tevrat, İncil ve bütün kitaplar ve sayfalar ise, hepsi birden, bir defada inmişti. Hepsi, insan sözüne benziyordu ve lafzları mucize değildiler. Onun için çabuk bozuldu, değiştirildiler. Kurân-ı Kerîm ise, Muhammed aleyhisselâmın mucizelerinin en büyüğüdür ve insan sözüne benzememektedir. Bunlar, İmâm-ı Rabbânî Mektûbât&#;ının, 3. cildi, mektubunda ve (Huccet-ullahi alel’âlemin)de ve Zerkani&#;nin (Mevahib) şerhı, 5. cildinde uzun yazılıdır.

Cebrâil “aleyhisselâm” her sene bir kere gelip, o ana kadar inmiş olan Kurân-ı Kerîmi, Levh-il-mahfuzdaki sırasına göre okur, Peygamber “sallallâhü aleyhi ve sellem” efendimiz dinler ve tekrar ederdi. Ahirete teşrif edeceği sene, 2 kere gelip, tamâminı okudular. Muhammed “aleyhisselâm” ve Ashâb-ı kirâmdan çoğu, Kurân-ı Kerîmi tamamen ezberlemişti. Bâzıları da, bazı kısımları ezberlemiş, birçok kısımlarını yazmışlardı. Muhammed “aleyhisselâm”, ahirete teşrif ettiği sene, halife Ebû Bekir “radıyallâhu anh”, ezber bilenleri toplayıp ve yazılı olanları getirtip bir heyete, bütün Kurân-ı Kerîmi, kağıt üzerine yazdırdı. Böylece, (Mushaf) veya (Mıshaf) denilen bir kitap meydana geldi. sahabi “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” bu Mushafın her harfinin, tam yerinde olduğuna söz birliği ile karar verdi. Sureler belli değildi. 3. halife Osman “radıyallâhu anh”, hicretin senesinde, sureleri birbirinden ayırttı. Yerlerini sıraladı. 6 tane daha Mushaf yazdırıp, Bahreyn, Şam, Mısır, Bağdat [Kufe], Yemen, Mekke ve Medine&#;ye verdi. Bugün, bütün dünyada bulunan mushaflar, hep bu 7&#;sinden yazılıp, çoğalmıştır. Aralarında bir nokta farkı bile yoktur.

Kurân-ı Kerîmde sûre ve âyet vardır. Ayetlerin sayısının dan az veya daha çok olduğu da bildirildi ise de, bu ayrılıklar, büyük bir ayetin, birkaç küçük âyet sayılmasından veya birkaç kısa ayetin, bir büyük âyet, yahut surelerin evvelindeki Besmelelerin bir veya ayrı ayrı âyet sayılmasından ileri gelmiştir. Bu hususta (Bostan-ül-ârifin)de geniş bilgi vardır.

Her şairin, nazım yapmak kabiliyeti başkadır. Mesela, Mehmed Akif&#;in ve Nabi&#;nin şiirlerini iyi bilen usta bir edebiyatçıya, Mehmed Akif&#;in, son yazdığı bir şirini götürüp, bu, Nabi&#;nin şiridir desek, bu şiiri, hiç işitmemiş olduğu hâlde, okuyunca: (Yanılıyorsunuz! Ben Nabi efendinin ve Mehmed Akif&#;in, tabiat-ı şiiriyelerini iyi bilirim. Bu şiir Nabi&#;nin değil, Mehmed Akif&#;indir) demez mi? Elbette der. İki Türk şairinin türkçe kelimeleri nazım etmesi, dizmesi çok farklı olduğu gibi, Kurân-ı Kerîm hiçbir insan sözüne benzemiyor. Kurân-ı Kerîmin insan sözü olmadığı tecrübe ile de ispat edilmiştir ve her zaman edilebilir. Şöyle ki bir Arap şairi, bir sayfada, edebi sanat inceliklerini göstererek, bir şey yazmış, bunun arasına birkaç satır hadis-i şerif ve başka yerinde de, aynı şeyi anlatan bir âyet-i kerime koyup, hepsi bir arada, İslamdan ve Kurandan haberi olmayan, arabisi kuvvetli birisine, bir adâmın yazısı diye okutturulmuştur. Okurken, hadis-i şerife gelince, durmuş ve (Burası, yukarısına benzemiyor. Buradaki sanat daha yüksek) demiştir. Sıra, âyet-i kerimeye gelince, şaşkın bir hâlde (Burası hiçbir söze benzemiyor. Mânâ içinde, mânâ çıkıyor. Hepsini anlamaya imkan yok) demiştir.

Allahü teâlâ, Kurân-ı Kerîmde, (Benim kitabım arâbidir) diyor. (Muhammed aleyhisselâma, bu Kuranı Arabî dil ile indirdim) buyuruyor. O hâlde, Allahü teâlânın melek ile indirdiği kelimelerin, harflerin ve mânâların toplamı Kurandır. Böyle olmayan kitaplara, Kurân-ı Kerîm denemez. Bu kitaplara Kuran diyen müslümanlıktan çıkar. Kâfir olur. Başka dile hatta arabîye çevrilirse, Kuran açıklaması denir. Mânâsı bozulmadan da, bir harfi bile değişince, Kuran olmaz. Hatta hiçbir harfi değişmeden, okunmasında ufak değişiklik yapılırsa, Kuran denmez.

Rıyadü&#;n-nasıhin&#;de diyor ki: Arabî gramer şartlarına uyan ve manayı değiştirmeyen, fakat bazı kelimeleri Osman radıyallâhu anhın topladığına benzemeyen Kurân-ı Kerîme (Kıraat-i şazze) denir. Bunu namazda da, başka yerde de okumak câiz değildir, günahtır. Kıraat-i şazzeyi, Ashâb-ı kirâmdan “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” birkaçı okumuş, fakat söz birliği olmamıştır. Ashâb-ı kirâmdan birinin okuduğu bildirilmeyen bir okumaya (Kıraat-i şazze) denmez. Böyle okuyanı hapsetmek, dövmek lâzımdır. Din âlimlerinden hiçbirinin okumadığı şekilde okumak, manayı ve kelimeleri bozmasa bile küfürdür.

Kurân-ı Kerîmin başka dillere yapılan çevirmelerine Kuran denmez. Bunlara, Kurân-ı Kerîmin meali, yani açıklaması denir. Bunlar, mütehassıs olan ve iyi niyetli, halis müslümanlar tarafından hazırlanmış ise, Kurân-ı Kerîmin mânâsını anlamak için okunabilir. Buna bir şey denmez. Bunlar, Kuran diye okunamaz. Bunları, Kuran diye okumak, sevap olmaz. Günah olur. Müslümanlar, Kurân-ı Kerîmi, Allahü teâlânın indirdiği gibi okumalıdır. Mânâsını bilmeden okumak da sevaptır. Mânâsını anlayarak okumak, elbette daha çok sevap ve daha iyidir.

Mısır, Irak, Hicaz, Fas Arapçaları birbirine benzemiyor. Kurân-ı Kerîm, bunlardan hangisinin dili ile açıklanacak? Kurân-ı Kerîmi anlamak için, şimdiki Arapçayı değil, Kureyş dilini bilmek lâzımdır. Kurân-ı Kerîmi anlamak için, yıllarca dirsek çürütmek, çalışmak lâzımdır. Biz, böyle çalışıp anlayan, İslam âlimlerinin yazmış oldukları tefsirlerden, açıklamalardan okuyup anlamalıyız. Derme çatma tercümeleri okuyan gençler, Kurân-ı Kerîmi, mitolojik hikayeler, lüzumsuz, faydasız düşünceler, bayağı sözler sanır. Kurân’dan, İslamdan soğuyup, kâfir olur. Demek ki gençlerin önüne Kuran tercümelerini sürerek, öztürkçe Kuran okuyunuz, yabancı dil olan Arapça Kuranı okumayınız demek, müslüman yavrularının, şehit evlatlarının dinsiz yetişmesini isteyen İslam düşmanlarının, zındıkların yeni bir taktiği, hilesi olsa gerektir.

İbni Hacer-i Mekki hazretleri, Fetava-i Fıkhiyye kitabının sayfasında buyuruyor ki (Kurân-ı Kerîmi arabîden başka harf ile yazmak ve başka dile tercüme edip, Kurân-ı Kerîm yerine bunu okumak, söz birliği ile haramdır. Selman-ı Fârisî “radıyallâhu anh” Fâtihayı İranlılara fârisî harflerle yazmadı. Tercümesini de yazmadı. Fâtiha sûresinin fârisî tefsirini yazdı. Arabîden başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış Kuranı okumak haramdır. Kurân-ı Kerîmi Arabî harflerle, okunduğu gibi yazmak sûreti ile değiştirmek bile söz birliği ile haramdır. Böyle yapmak (Selef-i sâlihin)in, yani ilk yıllardaki müslümanların yaptıklarını beğenmemek, onları câhil bilmek olur. Mesela, Kurân-ı Kerîmde, (Ribu) yazılı ise de, (Riba) okunur. Bunu, okunduğu gibi (Riba) yazmak câiz değildir. Kurân-ı Kerîmi böyle yazarken ve başka dile tercüme ederken, Allah kelâminın icazı bozulmakta, nazım-ı ilâhî değişmektedir. Herhangi bir surede bulunan ayetlerin yerlerini değiştirmek haramdır. Çünkü, ayetlerin sırası katî olarak doğrudur. Surelerin sıralarının doğruluğu ise zannîdir. Bunun için, surelerin yerini değiştirerek okumak, yazmak mekruh olmuştur. Kurân-ı Kerîmi başka harflerle veya tercümesini yazmak, okumak, öğrenmesini kolaylaştırır demek doğru değildir. Kolay olsa bile câiz olmasına sebep olamaz).

Mevduatü&#;l-ulum&#;da diyor ki: “Kurân-ı Kerîmdeki bilgiler 3 kısımdır: Birincisini hiçbir kuluna bildirmemiştir. Kendisini, isimlerini ve sıfatlarını kendinden başka kimse bilemez. 2. kısım bilgileri, yalnız Muhammed aleyhisselâma bildirmiştir. Bu yüce Peygamberden ve Onun varisi olan rasih âlimlerden başka kimse bunları anlayamaz. Müteşâbih âyetler böyledir. 3. kısım bilgileri, Peygamberine bildirmiş ve ümmetine öğretmesini emir buyurmuştur. Bu ilimler de 2&#;ye ayrılır: Birinciler, geçmiş insanların hallerini bildiren (Kısas) ve dünyada, ahirette yaratmış olduğu ve yaratacağı şeyleri bildiren haberler (Ahbar)dır. Bunlar, ancak Resûlullahın bildirmesi ile anlaşılır. Akıl ile tecrübe ile anlaşılamaz. 3. kısım bilgilerin ikincileri, akıl, tecrübe ve Arabî ilimler ile anlaşılabilir. Kurân-ı Kerîmden ahkâm çıkarmak ve fen bilgilerini anlamak böyledir. İmâm-ı Nesefi “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Akâid)de buyuruyor ki Arabî ilimlere göre mânâ verilir. İsmaili sapıkları gibi, başka mânâlar vermek, ilhad ve küfür olur.

Kendi aklı ve görüşleri ile bozuk tefsirler yapanlar 5 türlüdür:

1) Tefsir için lazım olan bilgileri bilmeyen cahillerdir.

2) Müteşâbih âyetleri tefsir edenlerdir.

3) Sapık fırkalardakilerin, zındıkların ve dinde reformcuların, bozuk düşünce ve isteklerine uygun tefsir yapanlardır.

4) Delil ve senet ile iyi anlamadan tefsir yapanlardır.

5) Nefse ve şeytana uyarak yanlış tefsir yapanlardır.”

 

On dördüncü asrın mücediddi, büyük İslam âlimi Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “kuddise sirruh” buyurdu ki:

“İbâdet, emirleri yapmak demektir. Kur’ân-ı kerîmi, hutbeyi okumak ibâdettir. Bunların mânâsını anlamak emrolunmadı. Bunları anlamak, ibâdet değildir. Kur’ân-ı kerîmi anlamak için, yetmiş iki yardımcı ilmi ve sekiz temel ilmi öğrenmek lâzımdır. Ancak, bundan sonra, Kur’ân-ı kerîmi anlamaya isti’dâd hâsıl olup, cenâb-ı Hak, ihsân ederse, anlayabilir. Herkes anlamalıdır demek, dîne müdâhene etmek olur. Kur’ân-ı kerîmi anlamak için, isti’dâdı çok olanın on sene, orta olanın elli sene çalışması lâzımdır. Bizim gibi az olanlar ise, yüz sene de çalışsak anlayamayız. İslâmiyyet’te ilm diye, fâideli bilgilere denir. Fâideli ilm, se’âdet-i ebediyyeyi elde etmeye, yani Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya vesîle olan ilmdir ki, bunlara, (İslâm bilgileri) denir.”

 

Sual: Kur’an-ı Kerimi tercüme etmiş bir çok kişi var. Fakat bunların tercümeleri birbirinden farklı ve bazı hususlarda mânâ dahi değişmektedir. Hangisine itibar etmeliyiz? Tavsiye ettiğiniz meal var mıdır?

Cevap: Kur’an-ı Kerim, hiçbir lisana tercüme edilemez. Yapılan tercümeye de Kur’an denmez. Şimdiye kadar yapılmış tercümelerinin hiçbirisi muteber değildir. Kur’an-ı Kerim ancak usulü çerçevesinde tefsir edilebilir. Meal ve tefsirden din öğrenilmez. Bunları okuyabilmek için, ciddi bir dinî ve ilmî altyapıya sahip olmak gerekir. İslamiyeti öğrenmek için meal okumak yerine bir ehl-i sünnet âliminin ilmihalini ve sevgili peygamberimizin hayatını anlatan kitapları okumanızı tavsiye ederim.

 

Sual: Bana tavsiye edebileceğiniz Kur’an-ı kerim meali var mıdır?

Cevap: Bir kimsenin ilmî muktesebatını bilmeden kitap tavsiye edilemez. İlmihalini iyi öğrenen biri, tefsir okuyabilir ise de piyasadaki bildiğimiz meal ve tefsirlerin çoğu itikadî veya ilmî cihetlerden tavsiyeye şâyân değildir. Arabî ilimleri bilmeden tefsir ve hele meâl okumak faydadan çok zarar getirir. Meâllerden din öğrenilmez.

 

Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye Kitabını Okumak İçin Tıklayınız.

Benzer Suallerin Cevaplarını Okumak İçin Tıklayınız.

En Çok Okunan Yazılar

Tavsiye Ettiğimiz Temel KitaplarMeâl Okumak Câiz Midir? Ehl-i Sünnet İtikadı Nedir? Ehl-i Sünnet Olmanın Şartları Nelerdir?Her Gün Okunması Gereken Çok Mühim Bir DuâSeyyid Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri ve Tasavvuf TerbiyesiSultan Vahideddîn Hân'a Dâir Sualler

Kur&#;anı Okumak ile Mealini okumanın sevabı aynı mıdır?

Kur&#;anı Okumak ile Mealini okumanın sevabı aynı mıdır?

islami17
Kur&#;an-ı Kerim okumak çok güzeldir.
Huzur verir, bazende duygulandırır.
Okuyanlardan, hatim indirenlerden Allah razı olsun.
Ancak ben Türkçe mealini okuyorum daha iyi anlamak için;
Acaba savabı aynı mıdır???
Kur&#;an Türkçe de hatim edilebilir mi???

Hocalarım cevabınızı bekliyorum.
Şimdiden Allah razı olsun.:)


Cevap: Kur&#;anı Okumak ile Mealini okumanın sevabı aynı mıdır?

mumsema
Kur&#;anı okumanın sevabı, her harfe karşılık 10 sevap vardır. Fakat meal öyle değildir.
Meal sadece Kur&#;an anlaşılsın diye okunur. elbette sevabı vardır ama hiçbir zaman Kur&#;an ile kıyaslanamaz.
Meal okumak ile Kur&#;an ne kadar anlaşılabilirki kardeş.
Anlamak istiyorsanız mutlaka tefsir okumalısınız.
Allah&#;a emanet olun.


Yanıt: Kur&#;anı Okumak ile Mealini okumanın sevabı aynı mıdır?

islami17
Allah razı olsun Mumsema hocam ve Yazarow kardeşim.
Meal okuyorum ancak sadece bilgilenmek için. Sizinde dediğiniz gibi hatimi Arapça indirmem gerekiyor.
Kur&#;an&#;ı arapça okuyordum ama o kadar iyi değil, biraz daha ilerlemem gerek.:S
Allah yardımcımız olsun.
Selam ve duayla&#;


islami17
< Kur&#;an&#;ı Kerim&#;i latin harfleriyle okumak da aynı sevabı vermiyor Böyle bir bilgi de bulmuştum ben Yani illaki hatim için okuyacaksan arapça harflerle okuman lazım >

Allah razı olsun kardeş saolasın.
SELAMETLE&#;

Allah&#;a şükürler olsun! Tekrar okumaya başladım.
Yaklaşık 12 gün kadar oldu. Vesile olan kardeşlerimden Allah c.c razı olsun.
Selametle&#;


MaxiMilyan
Kuranın orjinalini okumak bambaşkadır
meal okuyp anlamaya da çalışılmalı


Kayıtsiz
Dediginiz bayagi monash.pw önce ve önce anlami anlasilip tatbik edilmek fiile dokulmek için monash.pw sevabini ikinci plana atmayin(Tabi dediginiz gibi tefsiri ile okunmalidir ne denmek istedigi oyle tam anlasilir). Bu orjinal Arapça lisanla okunmasin demiyorum ama anlama odakli olmaliki sevabi bollastirir daha fazladir. Hem yarari fazladir . Biri size dese Allah iniz size ne gonderdi mealini bilmesen ne diyeceksin. Bu yanlistir Kuranda dese egerki bilmesen Kuran yanlistir monash.pwsi siz Kuran anlamadan nasıl musluman monash.pwber okumustur orjinal hali ile ama su unutulmasinki kendisi arap lisanini na sahipti yani yani ne denilgini anliyordu. Bu yonu ile daha çok okunmalidir. Ki anlasilsin yapilmasa bile baskalarina monash.pw diyecegim o ki siz anlamini hafife almissiniz bu konu uzerinde daha çok durulmasi monash.pw iyisini Allah bilir


Kayıtsız Üye
Bence kur-an okumak arapça veya türkçe yada mealinden okumak aynıdır çünkü her odanın kapısı aynı salona çıkıyor bazı hocalar diyor arapça indirildi arapça okunmalı peki ozaman arapça indirildide illa Arapçadan okuyun diye bir ayet indimikide siz kafanıza göre bu milleti bu şekilde yonlendiriyorsunuz neye dayaniyorsunuz önemli olan okumak Allahın kitabini dile getirmek kardeşler bu manasindan veya türkçeden yada arapçadan sonuç olarak oku diyor Allahın adiyla ilk vahiy peygamberimize ben bilmiyorumki okumayı diyor ve oku diyor sizde okuyun ama öyle yada böyle ezbere söylenen sözlerle değil


Öner katranlı
Selamun aleykum

Hocam hayırlı akşamlar.
Arapça bilmediğim için kuran ı kerim okuyamıyorum,kuran ı kerimi türkçe olarak okumanın veya okumamanın fetvası
Rabbimiz katın da hükmü nedir.
Bana ne gibi fayda sağlar,

RABBİM YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN

Öner KATRANLI


imam
< kuran ı kerimi türkçe olarak okumanın veya okumamanın fetvası
Rabbimiz katın da hükmü nedir.
Bana ne gibi fayda sağlar, >
Kuranı Arapçasından öğrenmek, günde bir saatinizi ayırarak 2 hastada öğrenebilirsiniz.
Yani toplam 15 ders almanız yeterlidir. bu 7 saat sürer en faza ise 15 saat kişinin isteği ve zekasına bağlıdır Çünkü 3 saatte öğrenenleri de gördük.
&#;-
Arapça hiç bilmeen öğrenemeyen Kuran mahrum kalmamalı elbette. KUR&#;AN GÜL GİBİDİR. Gül&#;e bakma imkanı yoksa bari koklasın kokusundan nasiplensin.
Türkçe olarak okuyun ama asla meal ile yetinmeyin hiç bir şey anlamazsınız. en az DİYANET KURAN YOLU gibi kısa bir mealli tefsir okunmalıdır.
&#;&#;&#;&#;
Sevap konusu zaten çoktur yeter ki ihlas ile amel edin


Kayıtsız Üye
Kuranı arapça okuyarak anlayamazsın zaten, çünkü arapça bilmiyorsun. Kuran bize okuyup anlamamız için indirildi. Türkçe mealini okuman, anlaman için daha doğru. Bir de tefsir ile bunu desteklersen daha da fazla anlarsın. Meal ve tefsirini okuduktan sonra arapçasını öğrenip o şekilde okumakta faziletli.


Kayıtsız Üye
benceli senceli yorumları herkezin şahsı fikrini dgilde bu konu daha çok arastırmalıdır kesin ve net kaynaklardan tartışılmalıdır. ALLAHA SIGINMALIDIR .ben fetvamdan önce ALLAHA sıgınıyorum ve Arapça bilmeyen ögrenmesi zor benim için diyen kardeşim herkezin bir dili var ingilizceye cevrilmiş kur anlar bile var herkez kendi dilinde okusun diye . türk kavmi türkçe konuşur türkçe okur arap kavmi arapça konuşur arapça okur. sevabı aynıdır bence de oku emrine uyduysan kardeşlerim.. ALLAH TEALA BİZLERİ MERHAMETİNDEN RAHMETİNDEN YOLUNDAN NURUNDAN AYIRMASIN..


kuranı türkçe okumak sevap mıdır, kuranın mealini okumak sevap mı, kuranı kerim türkçe meali okumak sevap mı

Bu kategoride yer alan Canı yanan sabretsin hadisi sahih mi başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Benzer Yazılar:

Kur'an-ı kerim okumak ve dinlemek

CEVAP
Hayır, değildir. Diyanetin hazırladığı Kur'an-ı kerim mealinin önsözünde diyor ki:
(Kur'an-ı kerim, yalnız Türkçeye değil, hiçbir dile hakkıyla çevrilemez. Eski tefsirlerin ışığı altında verilen manalara da tercüme değil, meal demek uygundur. Kur'anın yalnız manasını ifade eden sözleri, Kur'an hükmünde tutmak, namazda okumak caiz olmaz. Hiçbir tercüme, aslının yerini tutamaz.)

Büyük İslam âlimi İbni Hacer-i Mekki hazretleri buyurdu ki:
(Kur'an-ı kerimi Arapçadan başka harf ile yazmak ve Kur'an-ı kerim yerine tercümesini okumak haramdır. Kur'an-ı kerimi tercüme etmek başka, yapılan tercümeyi Kur'an yerine koymak başkadır. Arapçadan başka harf ile yazmak ve böyle yazılmış olanı okumak haramdır. Kur'anı Arapça harflerle, okunduğu gibi yazmak bile haramdır.) [Fetava-i fıkhıyye s]

Sual:
 Sitede deniyor ki: (Kur'anı Arapça harflerle, okunduğu gibi yazmak suretiyle değiştirmek bile haramdır.) Buna göre, Latin harfleriyle okunduğu gibi yazmak nasıl caiz olur? Sitede İslam harfleriyle yazıldığı gibi Latin harfleriyle de sûreler yazılmıştır. Bu caiz midir? Suudilerin hacılara dağıttığı Mushafta okunuşuna yani tecvid kaidesine göre yazılmıştır. Bu caiz oluyor mu?
CEVAP
Kur’anı okunduğu gibi yazmak başka, bilmeyen birine öğretmek niyetiyle okunuş şekliyle yazmak başkadır. Sitede ayrıca sesli olarak da veriliyor ki, yanlış okunmasın diye.

Suudilerin dağıttığı Mushafta, okunuşuna göre yazılmışsa, yani bazı harfler eksik veya fazla ise caiz olmaz.

Latin harfleriyle yazmak haramdır. Ama zaruret olunca, Mushafı değil, bazı sûre ve âyetleri Latin harfleriyle yazmak caiz olur. Mushafı Latin harfleriyle yazmak için bir zaruret, bir ihtiyaç mevzubahis olamaz. Ama İslam harflerini bilmeyen, namazda okuyacağı, sûre ve duaları Latin harfleriyle yazıp öğrenebilir. Sonra bilen birine dinlettirir, doğru denirse okumaya devam eder.

Sual: (Kur'an okuyan bir çok kimse var ki, Kur’an-ı kerim onlara lanet eder) hadis-i şerifini âlimler nasıl açıklamıştır?
CEVAP
Muhyiddin-i Arabi hazretleri (Müsamere) adındaki kitabında buyuruyor ki:
Hazret-i Ebu Hüreyre’nin haber verdiği hadis-i şerifte, (Bir zaman gelir ki, müslümanlar birbirlerinden ayrılır, parçalanırlar. İslamiyeti bırakıp, kendi düşüncelerine, görüşlerine uyarlar. Kur’an-ı kerimi mizmarlardan, yani çalgılardan, şarkı gibi okurlar. Allah için değil, keyf için okurlar. Böyle okuyanlara ve dinleyenlere hiç sevap verilmez. Allahü teâlâ bunlara lanet eder. Azap verir!) buyuruldu. Başka bir hadis-i şerifte, (Kur’an-ı kerimi Arap şivesi ile, onların sesi ile okuyun! Fâsıklar, şarkıcılar gibi okumayın!) buyuruldu.

Başka bir hadis-i şerifte, (Kur’an-ı kerim, okuyanlarına, ya şefaat edecek veya düşman olacaktır) buyuruldu. (Müslim)

Demek ki, Kur’an-ı kerim, Allah rızası için, dinimizin bildirdiği şekilde okuyana şefaat edecek, şarkıcılar gibi okuyana düşman olacak, ona lanet edecektir. (Şir’a)

Kolu açık Kur'an okumak
Sual: (Kadınların kolları ve saçları açık Kur'an okuması ruhsattır, yani mahzuru yoktur) deniyor. Hâlbuki S. Ebediyye’de, (Kendi avret yeri açıkken ve avret yeri açık olanların yanında Kur’an-ı kerim okumak mekruhtur) deniyor. Kadınlara bu ruhsatı kim vermiştir?
CEVAP
Kadınlara ruhsat veren yoktur. Yani hiçbir kitapta mubah olduğu bildirilmemiştir.

Kadınların, başı ve kolları açık Kur’an okuması tahrimen mekruhtur. (İbni Abidin)

Erkeklerin bile başı kolları açık Kur'an okumaları tenzihen mekruhtur.

Sual: Vasıta sürerken direksiyon başında ezberden Kur’an okumak caiz mi?
CEVAP
Çok iyi olur.

Sual: İdrarlı yatalak hastanın yanında Yasin-i şerif okumak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kur'an okumasını bilmiyorum. Bir hocaya Yasin okutup teybe aldım. Bu teybi babamın kabrine götürüp açıyorum. Teypten okunan Yasini babama dinletmekle, kendim okumam arasında fark var mı?
CEVAP
Çok fark vardır. Teypten okunan Kur’an-ı kerimin, Yasin-i şerifin ölüye faydası olmaz. (monash.pw)

Sual: Namaz kılınan bir evde hiç Kur'an okunmasa, yani Kur'an okumayı bilen hiç kimse olmasa günah olur mu?
CEVAP
Bir evde namaz kılan varsa, o evde Kur’an-ı kerim okunuyor demektir. Ezbere okununca da Kur’an-ı kerim okunmuş olur. Bir evde ezbere de Kur’an-ı kerim okunmuyorsa, o ev kabir gibidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Evlerinizde Kur’an okumayı artırın! Kur'an okunmayan evin hayrı azalır, şerri çoğalır, o ev halkına darlık gelir.) [Dare kutni]

Sual: Muayyen özrü zuhur eden kadın, evde kocasının, oğlunun veya kızının okuduğu Kur’an-ı kerimi, mukabeleyi dinleyebilir mi?
CEVAP
Kur’an-ı kerime dokunmamak şartı ile mukabele dinlemekte mahzur yoktur. Ancak özürlü kadın, mukabele dinlemek için camiye gidemez. Camiye girmesi haram olur. Hatta camiye abdestsiz de girilmez. (Mevkufat)

(Evde mukabele okumanın sevabı olmaz) diyenler, dinimize iftira ediyorlar. Kadınların camiye gitmeyip, evde, kadın bir hocanın okuyacağı mukabeleyi dinlemeleri çok sevap olur.

Sual: Evde hanım, geniş erkek pijaması giyili olduğu halde Kur’an-ı kerimi okuyabilir mi?
CEVAP
Okuyabilir.

Sual: Kur’an-ı kerim, iş yapanların yanında okunur mu?
CEVAP
Açıktan okunmaz. Onlar duymayacak kadar yavaşça okunur.

Sual: Camide Kur'an okunurken isteyen çıkıp gidebilir mi?
CEVAP
Çıkıp gidebilir, orada duruyorsa dinlemesi gerekir.

Sual: Teypten, banttan, radyodan okunan Kur’an-ı kerimi dinlemek, tekrar etmek günah mıdır? Yoksa iş yaparken mi dinlemek uygun değildir?
CEVAP
İş yaparken dinlemek uygun olmaz. İş yapmazken dinlenir, tekrar etmekte de mahzur yoktur, öğrenmek için de dinlemekte mahzur yoktur.

Sual: CD'den Kur'an dinlemek caiz mi? Dinlemekle hatim olur mu?
CEVAP
Öğrenmek niyetiyle dinlenir. Dinlemekle hatim olmaz.

Sual: (Tefekkürsüz Kur'an okumakta hayır yoktur) sözü âyet midir, kudsi hadis midir?
CEVAP
Âyet de hadis de değildir.

Sual: Kur’an-ı kerim okurken, bağdaş kurup okumak edebe aykırı mıdır?
CEVAP
Evet aykırıdır. Fakat yorulunca bağdaş kurmakta mahzur yoktur.

Sual: Kasetten Yasin-i şerif takip edilir mi?
CEVAP 
Öğrenmek için dinlenir. İbadet için olmaz.

Sual: Cenaze kaldırılmadan önce yanında Kur’an okunur mu?
CEVAP
Cenazenin karşısında okunur.

Hasta yanında Yasin sûresini okumak mühim sünnettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Yanında Yasin-i şerif okunan hasta, suya doymuş olarak vefat eder ve doymuş olarak kabre girer.) Yani, can vermenin hasıl edeceği susuzluğu duymaz. Yasin-i şerifte, kıyamette olan şeyler, dünyanın geçici olduğu, Cennet nimetleri ve Cehennemdeki azaplar bildirildiğinden, hasta yanında okununca, iman ile gitmeye sebep olan şeyleri işitmiş olur. (Rad) sûresini okumak, ruhun çıkmasını kolaylaştırır. İnsan ölünce, Hanefi’de necs olur. Kur’an-ı kerim, yanında değil, karşısında ve sessiz okunabilir. Diğer üç mezhebe göre necs olmaz.

Sual: Kabristanda Kur'an okumak caiz midir?
CEVAP
Evet, sünnettir. (Halebi-yi kebir)

Sual: Yasin'de Selamün diye başlayan âyeti üç kere okumak mı lazım?
CEVAP
Öyle bir şey yok, okunması da günah olmaz. Okumak lazım diyerek okumak bid'at olur.

Euzü Besmele
Sual: 
Amenerresulü, Âyet-el kürsi gibi âyetleri okumaya başlarken, Euzü Besmele okumanın hükmü nedir?
CEVAP
Âyet-i kerime okumaya başlarken, Euzü okumak vacibdir. Besmele çekmek gerekmez. Bazı âlimlere göre, Besmele de çekilebilir. Sûre okumaya başlarken, Euzü’den sonra Besmele okumak sünnettir. Okumaya devam ederken yeni sûre gelince, Besmele okumak yine sünnettir. Euzü çekilmez.

Fatiha okurken Besmele
Sual:
 Fatiha okumaya başlarken Besmele çekmenin hükmü nedir?
CEVAP
Fatiha okumaya başlarken, Besmele okumak vacib, namaz içinde, Fatiha’dan önce Besmele okumak da, sünnettir. Şafii mezhebinde ise, her zaman fatiha okurken besmele çekmek farzdır.

Sual: Otobüste, dolmuşta müzik çalınırken, sessizce Kur’anı yüzüne bakarak okumak günah mı?
CEVAP 
Günah olmaz, sevap olur. Müziği işitmez olur. Ancak fâsıklar yanında okuyup fitneye, alaya sebep olmamalıdır. Belediye otobüslerinde bazen görüyoruz, kötü kimselerin alaylı bakışlarına, hatta sataşmalarına sebep oluyorlar. Böyle alaya sebep olmak günahtır.

Sual: (Tefekkürsüz Kur'an okumakta hayır yoktur) sözü uygun mu?
CEVAP
Tefekkürsüz Kur’an sözü herkes için değildir. Arapçayı ve diğer İslami ilimleri bilen için doğrudur. Fakat Arapça bilmeyene Kur’an okuman faydasızdır demektir ki çok yanlış olur. Çünkü Allahü teâlâ, (Anlamadan da Kur’an okuyan benim rızama kavuşur) buyuruyor.

Sual: Kur’an-ı kerim okurken, Tam İlmihal’deki ibni Kemal hazretlerinin duraklarını öğrendim. Buradaki med, sekte ne demektir?
CEVAP
Med uzatılacak demektir. Sekte durmak demektir, bir miktar durulur.

Sual: Kur’an-ı kerim okunduktan sonra veya duanın akabinde el fatiha deniliyor. Burada okunan nedir?
CEVAP
Fatiha okunur. Fakat okumak şart değildir, okunursa iyi olur. Hatta salevat-ı şerife getirip okumak daha iyidir.

Sual: Evimizde Kur’an var ama okuyan yok. Sıkıntılarımızın bir sebebi de bu olabilir mi?
CEVAP
Her gün az da olsa, Kur’an-ı kerim okuyan biri olmalıdır! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kur'an okunmayan evin, hayrı azalır, şerri çoğalır, ev halkına darlık gelir.) [Dare Kutni]

Sual: Kur’an-ı kerimi okurken, sandalyede veya divanda oturarak okumak (ayakları aşağı sallayarak) edebe mugayir midir?
CEVAP
Edebe mugayir değildir, okunabilir.

Sual: Kur’an okurken, dünya kelamı konuşup sonra okumaya başlarken Euzü çekmeden, sadece (Este’îzü billah) demek yeterli midir?
CEVAP
Evet, yeterli olur.

Sual: Biri (Benim Mushafımı kimse okumasın) dese, onun Mushafından Kur'an okumak caiz mi?
CEVAP
Hayır.

Sual: Kur'an kursunda herkes yüksek sesle okusa caiz olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Latin harfleriyle karışık elif ba ile Kur'an öğrenmek caiz mi?
CEVAP
Karışık olmayan ile hocadan öğrenmelidir!

Sual: Gizli okurken de meddi lazım dört elif miktarı çekilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Elifba okurken kaf koyun başlı, elif direk gibi demek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kur’an-ı kerim okuyanı güzel okuduğu için alkışlamak caiz mi?
CEVAP
Caizdir ve iyidir.

Sual: Göz ile Kur'an okumak caiz mi?
CEVAP
Göz ile okunmaz. Bakma sevabına kavuşulur.

Sual: Lafzatullah yerleri, kırmızı olan Mushafları okumak caiz mi?
CEVAP
Evet caizdir.

Camide namaz kılarken
Sual: Camide namaz kılarken, Kur’an-ı kerim okuyanlar da oluyor. Mushaf belden aşağıda kalıyor. Bunun mahzuru olur mu?
CEVAP
Okuyanın hemen yanında değilse, biraz uzakta kılınırsa mahzuru olmaz.

Sual: Tecvide uygun okumak için Mushafa işaret koymak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Kuleuzüleri çocuğa üflerken kendime de üflesem olur mu?
CEVAP
Ayrı ayrı okumak efdaldir.

Sual: Sûre-i Muhammedi okuyup bitirdikten sonra mı, Muhammed ismi geçince mi salevat getirmek lazımdır?
CEVAP
Bitirdikten sonra.

Sual: Âyet-el-kürsiye Allahüla demek caiz mi?
CEVAP
Hayır.

Sual: Kur'anın latin harfli yazılışını abdestsiz okumak caiz mi?
CEVAP
Abdestli okumak da caiz değildir.

Sual: Sûre-i Yusuftaki Teveffeni dua için Teveffena okunur mu?
CEVAP
Hayır.

Sual: Komşunun okuduğu Kur’an-ı kerimi, bizim evden rahatça işitiyoruz. Helaya gitmemiz caiz mi?
CEVAP
Evet. Günahı yüksek sesle okuyanadır.

Sual: Kur'an okunurken, farz-ı kifaye diye konuşuluyor. Caiz mi?
CEVAP
Günaha giriyorlar.

Sual: Haşr sûresinin sonu nereden başlar?
CEVAP
Hüvallahüllezi'den başlar. Lev enzelna’dan veya La yestevi’den okumak daha iyidir.

Sual: Kur'an okumasını bilmeyen, sayfasını açıp baksa, sevap olur mu?
CEVAP
Kur'an okumasını bilmeyenin de, bereket için evde Mushaf bulundurması çok iyidir. Açıp sayfasına bakmak sevaptır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Beş şey ibadettir: Az yemek, camide oturmak, Kâbe’ye, Mushafa ve âlimin yüzüne bakmak.) [Deylemi]

Kur'an-ı kerimi öğrenmek zor değildir. Öğrenip okumak çok sevaptır. Hadis-i şerifte, (Ümmetimin yaptığı ibadetlerin en kıymetlisi, Kur'an-ı kerimi, Mushafa bakarak okumaktır) buyuruldu. (Şir’a)

Sual: Almanya’daki camimizin imamı, her akşam Yasin okuyordu. O gidince, yerine gelen imam, (Yasin okumak bid'at) diyerek okumuyor. Yasin okumak bid'at mi?
CEVAP
Bid'at değildir. İmam, tembelliğinden okumamış olabilir. Her zaman Kur'an-ı kerim ve Yasin-i şerif okumak sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Geceleyin Yasin okuyan, affedilmiş olarak sabaha çıkar.) [Buhari]

(Her gece Yasin okumaya devam eden şehit olarak ölür.) [Taberani]

Yasin-i şerif okumak bu kadar faziletli olmasına rağmen, okuma mecburiyeti yoktur. İmam okumuyorsa, oku diye onu sıkıştırmak doğru olmaz.

Sual: Hadis-i şerifte, (Sabah-akşam, Haşr sûresinin son üç âyetini okuyan şehit olarak ölür) buyurulduğu için, sabah-akşam Haşr sûresinin sonunu okuyorum. Camide kıldığım zaman imam okuyor, biz dinliyoruz. Ben okumasam, yine aynı sevaba kavuşur, şehit olarak ölür müyüm?
CEVAP
Kur'an-ı kerimi okumak sünnet, dinlemek farzdır. Dinleyen, okuyandan daha fazla sevap aldığı için, ayrıca okuması gerekmez. Her gece Amenerresulüyü okuyan da, imamdan dinlemişse, onun da okuması gerekmez. (Şir’a)

Sual: Her gece Tebareke sûresi ile, Amenerresulü okuyorum. Tebareke'yi ve Amenerresulü'yü yatsı namazında zamm-ı sûre olarak okuyan, aynı fazilete kavuşur mu?
CEVAP
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(Namazda okunan Kur'an-ı kerim, namaz dışında okunan Kur'an-ı kerimden daha sevaptır.) [Cami'ussagir şerhi]

Zamm-ı sûre olarak okununca, aynı sevaba fazlasıyla kavuşulduğuna göre, namazda okumak daha sevaptır.

Sual: Kuleuzüleri okuduktan sonra avuca üfleyip elleri vücuda sürmenin faydası var mı?
CEVAP
Resulullah efendimiz, bazı âyetleri okur mübarek avuçlarına üfler ve avuçları ile mübarek vücutlarını mesh ederlerdi. Birçok hastalık için iyidir.

Sual: İki kişinin sesli olarak, bir odada hatim okumaları caiz mi?
CEVAP
Şaşırtmak ihtimali olduğu için mekruh olur.

Sual: Hatmi dinleyen, yavaşça kendi de okursa, hatim olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Her sayfa 2 kere okunup Kur'an hatmedilse, 2 hatim mi olur?
CEVAP
Evet.

Sual: Hatimde bazıları İnşirah sûresinden itibaren, bazıları da Duha sûresinden itibaren Besmeleden önce Allahü ekber diyerek tekbir okuyorlar. Bunlar caiz mi, bid'at mi?
CEVAP
Caizdir, bid'at değildir. Hatta tekbir ile birlikte tehlil ve tahmid, yani Allahü ekber, La ilahe illallah vel hamdülillah demek de caizdir. (Sarih-in Nas)

Sual: Ramazan ayında kendi ölülerimizin ruhuna hatim indirmeye başladım. Sonra da başka insanlar geldi aklıma ve Ramazanda tanıdıklarımızdan da ölen oldu. Okumaya başlarken onlara niyet etmemiştim. Şimdi başka mevtaları da hatmime ekleyebilir miyim?
CEVAP
Evet onlara da hatta Âdem aleyhisselamdan bugüne kadar gelen her müslümana hediye edebilirsiniz ve her birine bölünmeden aynısı gider.

Sual: Biri (Okuduğun hatm-i tehlili ölmüş anama bağışla) dedi. Bağışladım. İki ay sonra başkasına da bağışlasam caiz olur mu?
CEVAP
Evet. Bütün müslümanlara da bağışlamak iyidir.

Sual: Kur'anı hangi süre içinde hatmetmek lazım? Namaz kaza borçları olan için bu değişir mi?
CEVAP
Üç günden aşağı olmaz. Haftada bir olur, ayda bir olur, senede bir olur. Duruma göre olur. Kazası olan önce kazalarını ödemeye çalışmalıdır.

Sual: Hatm-i şerif bitince Kur’an-ı kerimin sonundaki duayı hemen okuyup yeni bir hatme başlansa, sonrada camide topluca hatim duasına iştirak ettirilse uygun olur mu?
CEVAP
Hatim duası sonra da okunur. Hatim biter bitmez, hemen yeni bir hatme başlamak iyidir.

Sual: Toplu olarak hatim duası caiz mi?
CEVAP
Caizdir. Dua için toplanmak mekruhtur.

Sual: Kur’an-ı kerimi hatmeden kimse, bilmeden bazı yerlerde mana değişecek şekilde yanlışlık yapmışsa, hatim sevabı alır mı?
CEVAP
Alamaz. Doğru okuduğu yerlerin sevabını alır.

Sual: Hatim okununca ruhlarına hediye edilen kişilerin hepsine hatim sevabı hasıl oluyor. Buna göre tahsisin fazileti ne oluyor?
CEVAP
Peygamber efendimizin ruhuna göndermek duanın kabulü için şarttır. İsmen tahsis edilince, falanca tarafından gönderilmiştir diye mevtaya bildirilir. O da gönderene teveccüh eder. Gaflette değil ise ruhundan o anda istifade eder. Feyz alır. Diğerlerine sevap umumi olarak dağıtılır. Kimin gönderdiği bildirilmez.

Sual: Ölen hocam, eshab-ı kiramın bazılarına dil uzatırdı. Okuduğum Kur'anın sevabını bağışlamam caiz mi?
CEVAP
Hayır. Kur'an-ı kerimde hepsinin Cennetlik olduğu bildiriliyor. Cennetlik kimseye sövülmez. Sövene de Kur’an okunmaz.

Sual: Kur’an-ı kerim hatim ettikten sonra nasıl bir dua yapılır?
CEVAP
Farklı bir dua yok. Ne dua biliniyorsa o okunur. Mushafların sonunda bulunan dua da okunabilir.

Sual: Kur’an-ı kerimi üç günden önce hatmetmek caiz olmadığına göre, imam-ı a’zamın bir namazda hatmetmesinin sebebi nedir?
CEVAP
Caiz olmaz fetvası bizim gibi avam içindir.

Kur’anı doğru okuyamamak
Sual:
 Kur’an okurken, bütün gayretlerime rağmen kelimeleri tam telaffuz edemiyorum. Kur’an okumam sahih oluyor mu? Okumaya devam etmem mi, yoksa bırakmam mı gerekir?
CEVAP
Cenab-ı Hak, hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yapmayı emretmez. Herkese yapabildiğinden sorar. Bilenlerden öğrenmeye çalışmalı, okuyabildiğiniz kadar devam etmeli. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kur’an için vekil edilen bir melek, Arap olmadığı için doğru okuyamayan kimsenin hatasını düzeltir ve doğru olarak yükseltir.) [Şirazi]

Yatakta Kur’an okumak
Sual: 
Yatakta, Kur'an okurken, ayakları uzatmak caiz midir?
CEVAP
Yorgan altında ve bacaklar bitişik, saygılı bir vaziyette, ezberden okumak caizdir. Ayakları toplayarak okumak, daha uygun olur.

Kur’an okurken
Sual: Kur’an okurken, parmağı tükürükle ıslatıp sayfaları açmak, caiz midir?
CEVAP
Evet, caizdir.

Sual: Bilgisayardan Kur’an-ı kerim okurken abdestli olmak gerekir mi?
CEVAP
Âyetlere hiç dokunulmadıkça, nereden olursa olsun, Kur’an-ı kerim okurken, abdestli olmak gerekmez. Fakat abdestli okumak iyi olur.

Sual: Kur’an okurken kaldığımız sayfaya takvim yaprağı koyabilir miyiz?
CEVAP
Yazısız sade kağıt koymalı.

Radyo ve TV’den Kur’an dinlemek
Sual:
 Bir hadiste şöyle deniyor:
(Bir zaman gelecek, Kur’an çalgı aletlerinden okunacak.) [Tergib-üs-salat]
Burada çalgı aletinden kasıt nedir? Radyo ve TV’den Kur’an dinlemek caiz değil mi?
CEVAP
Ses çıkaran her türlü alete mizmar [çalgı aleti] denir. (Müncid)

Hoparlör de mizmardır. Radyo, TV ve bilgisayardan, öğrenmek niyetiyle Kur’an-ı kerim dinlenebilir. İbadet niyetiyle dinlemek caiz olmaz. Elmalılı tefsirinde deniyor ki:
Hoparlörden çıkan sese kıraat değil, çınlamak, zırlamak denir. Buradan secde âyeti işitilse, tilavet secdesi yapmak gerekmez. (c.3 s)

Fakat bu ses, Kur’an-ı kerimin aslı değilse de, benzeridir. Buna da saygısızlık etmemeli. Kapatılmıyorsa saygıyla dinlemeli, başka bir işle meşgul olmamalı.

Kur’an-ı kerimi hatmetmek
Sual:
 Bir kimse, Kur’anı baştan itibaren okusa, İhlâs sûresine kadar gelse, son iki sûreyi de bir başkasına okutsa, Kur’anı hatmetmiş olur mu?
CEVAP
Kur'an-ı kerimi Fatiha’dan başlayıp Fil veya İhlâs sûresine kadar okuyup, sonra birkaç sûreyi başkasına emredip okutsa, o da birinciye vekil olarak kalan sûreleri okusa, hatim olmaz. Hiçbiri hatim sevabına kavuşamaz. Hatim olması için tamamını bir kişinin okumuş olması gerekir. (Behcet-ül-fetava)

Hatim dinlemek
Sual: 
Mukabele olarak Kur’anı baştan sona dinlesek, hatmetmiş olur muyuz?
CEVAP
Kur’an-ı kerimi dinlemek, okumaktan daha çok sevabdır. Okumak sünnet, dinlemek farzdır; fakat dinlemekle hatim olmaz. Mukabele dinlemek çok sevab olmasına rağmen, TV’den, radyodan veya kasetten dinlemenin ise, insan sesi olmadığı için hiç sevabı olmaz. Bunu ibadet diye yapmak, bid’at olur. Yalnız öğrenmek niyetiyle dinlenebilir.

Kolay okunan Mushaf
Sual: 
Kur’an-ı kerim okumaya yeni başladım. Hangi Mushaf’ı rahat okuyabilirim?
CEVAP
Ahmet Tevfik Tekbaş hattı Mushaf kolay okunmaktadır. Hayrat Vakfı’nınki de buna yakın sayılır.

Latin harfleriyle karışık yazmak
Sual:
 Arapça kursuna gidiyorum. Arapça kitaplarda, âyet, hadis ve İslam harfleriyle yazılan diğer yazıların altına, Latin harfleriyle anlamlarını yazmak caiz olur mu?
CEVAP
Âyet ve hadislerin altına yazmak caiz olmaz. Oraya, numara veya başka bir işaret koyup, anlamlarını başka bir sayfaya yazmalı. İslam harfleriyle yazılan diğer yazıların altına yazılabilir.

Kur’an-ı kerim okunurken
Sual:
 Camide Kur’an okunurken, kıbleye mi, yoksa Kur’an okunan tarafa mı dönülür?
CEVAP
İkisi de olur. Kur’an-ı kerim okunan tarafa dönmek efdaldir.

Sual: Kaplıcanın su dolu küvetinde, dizle göbek arası örtülü iken, tesbih çekmek ve ezberden Kur’an okumak caiz midir?
CEVAP
Erkeğin, o şekilde tesbih çekmesi caiz, Kur’an-ı kerim okuması, tenzihen, kadının, o vaziyette Kur’an okuması tahrimen mekruh olur.

Sual: Al-i İmran , Ahzab 40, Muhammed 2 ve Fetih 29 olmak üzere, bu dört sûrede Peygamber efendimizin ism-i şerifleri geçiyor. Kur’an okuyan kimse, bu âyetleri okurken, Peygamber efendimize salevat getirmesi gerekir mi?
CEVAP
Okurken getirmesi gerekmez. Okuması bitince söylemesi, iyi olur. (Redd-ül-muhtar)

Fatiha okumak
Sual:
 Kur’an okunup el-Fatiha denince, Fatiha okumak gerekir mi?
CEVAP
Hayır. Okunursa iyi olur.

Kur’anın harflerini değiştirmek
Sual:
 Kur’an-ı kerimi tecvide göre, okunduğu gibi yazan yurt dışından gelen Mushaflar var. Bu caiz olur mu?
CEVAP
Caiz olmaz. Kur’an-ı kerimi, İslam harfleriyle okunduğu gibi yazmak söz birliğiyle haramdır. Böyle yapmak Selef-i salihin’in yaptıklarını beğenmemek, onları cahil bilmek olur. Mesela, Kur’an-ı kerimde, (Ribu) yazılıdır, fakat (Riba) okunur. Bunu, okunduğu gibi (Riba) yazmak caiz değildir. (S. Ebediyye)

Âlimlerimiz söz birliğiyle bildiriyor ki: Kur’an-ı kerimde bulunmayan bir harfi ekleyen veya bir harfini değiştiren kâfir olur. (Kitab-üt-tibyan fi adab-i hamelet-il-Kur’an, Hazinet-ül-esrar)

Dinlemekle hatim olmaz
Sual: Mukabeleyi dinlemekle hatim sevabı olur mu?
CEVAP
Sadece dinlemekle hatim olmaz. Dinleme sevabına kavuşulur. Hatim okuyanı Mushaf’tan gözle takip etmek daha uygundur, gözler de ibadet etmiş olur. Hatim okunurken başka iş yapmayıp sadece dinlemelidir. Kendimiz de okursak, okuyanı dinlememiş oluruz. Ancak radyodan, TV’den veya internetten dinlerken, sevab olması için kendisinin okuması şarttır. Cihazdan dinlemekle sevab olmaz. Baştan sonuna kadar kendisi de okursa hatim sevabı alır.

Farz sevabı tercih edilir
Sual: 
Camide her sabah Kur'an-ı kerim okunuyor. Sabahın sünnetini evde kılınca, camiye geç kaldığım için Kur'an-ı kerimi dinleme imkânı olmuyor. Kur'an-ı kerimi dinleyerek farz sevabı kazanmak için, sünneti evde kılmayıp camide mi kılmak daha evladır?
CEVAP
Evet.

Kur’an-ı kerim okunurken
Sual: 
Okunan Kur’an-ı kerimi dinlemek mi daha sevab, yoksa Mushaf’tan takip etmek mi?
CEVAP
Kur’an-ı kerim dinlemek farz-ı kifayedir, hiç kimse dinlemezse hepsi haram işlemiş olur. Dinlerken gözle takip etmenin ise mahzuru olmaz, hatta iyi olur, gözler de ibadet etmiş olur.

Kur’an-ı kerim okurken
Sual:
 Bazen mescitte Kur’an okuyorum. O sırada dışarıdan biri gelip selamün aleyküm diyor. Kur’anı okurken bölmek istemiyorum, içimden alsam selamı olur mu?
CEVAP
Kur’an okuyana selam verilmez. Almak zorunda değilsiniz, ancak alırsanız iyi olur.

Ha-mim’lerin şefaati
Sual:
 Ha-mim sûrelerini okuyan cennetlik olur deniyor. Öyle bir şey var mı?
CEVAP
Sadece Ha-mim’ler değil, Kur’an-ı kerimin her sûresi şefaat eder. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allah indinde Kur’andan daha üstün şefaatçi yoktur. Ne Peygamber, ne melek, ne de başkası.) [Taberani]

(Kur’an okuyun! Çünkü kıyamette şefaat eder.) [Müslim]

Kur’an-ı kerimin şefaat ettiği kimse de elbette cennetlik olur. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ha-mim’ler yedidir. Cehennemin kapıları da yedidir. Her biri Cehennemin bir kapısına gelip bekler, “Ya Rabbi, bana inanıp da beni okuyanı bu kapıdan sokma!” der.) [Beyheki]

Bu hadis-i şerifler şartsız bildirildiği için, şartlarını da bilmek gerekir. İlk önce, Kur’an-ı kerimi okuyanın Ehl-i sünnet bir Müslüman olması şarttır. Gayrimüslim veya bid’at ehliyse, hiç faydası olmaz. Bid’at ehlinin ve diğer sapıkların okuması, kendi aleyhlerine delil olacaktır. Bir hadis-i şerif meali:
(Kur’an-ı kerim okuyanlarına, ya şefaat edecek veya düşman olacaktır.) [Müslim]

Kur’an-ı kerim, okuyanlarına niye düşman olacak? Çünkü Kur’an-ı kerim okuyanın, okuduğuna inanması ve onunla amel etmesi şarttır. İnanmayana ve bid’at ehline şefaat etmez, aksine hadis-i şerifte bildirildiği gibi düşman olacaktır.

Şartsız bildirilen hadis-i şerifleri okuyunca, şartsız kabul etmek yanlış olur. Mesela, (Cömert, Cennete girer) hadis-i şerifi de şartsız bildirilmiştir, yani bazı şartları var demektir. Bu şartlarından en önemlisi, imanlı ve Ehl-i sünnet itikadında olmaktır. İmansız, cömert olsa da Cennete giremez.

Namaz dışında okurken
Sual:
 Namaz dışında Kur’an okumaya başlarken, Eûzü okumak sünnet mi, yoksa vacib mi?
CEVAP
Bu hususta farklı kaviller vardır. Sünnet, müstehab ve vacib olduğu da bildirilmiştir. Vacib olan kavli tercih etmek daha ihtiyatlı olur. Sûre veya âyet okumaya başlarken, Eûzü okumak vacibdir. (Şir’a-tül-İslam, S. Ebediyye)

Kur’an-ı kerim okumak
Sual: Sûre veya âyetleri ezberden okumak mı, yoksa Mushaf’a bakarak okumak mı daha sevaptır?
CEVAP
Mushaf’a bakarak okumak, ezberden okumaktan daha sevaptır. Namazda okumak ise, Mushaf’a bakarak okumaktan da sevaptır.(Kitab-üt-tibyan)

İki hadis-i şerif:
(Ümmetimin yaptığı ibadetlerin en kıymetlisi, Kur’an-ı kerimi, Mushaf’a bakarak okumaktır.) [Şir’a
]
(Namazda okunan Kur’an, namaz dışında okunan Kur’andan daha hayırlıdır.) [Hazinet-ül-esrar]

Hazret-i Ali buyurdu ki: (Namazda okunan Kur’an-ı kerimin her harfi için yüz sevap verilir. Namaz dışında abdestli okuyunca, her harfi için yirmi beş sevap, abdestsiz okuyunca, on sevap verilir. Yürürken ve iş yaparken okuyunca, sevabı daha az olur.)

Bilen kimsenin, okuduğunu düşünerek bir âyet okuması, başka şey düşünerek, bütün Kur’anı hatmetmesinden daha çok sevaptır. (Şir’a şerhi)

Kur’an-ı kerimi okumadan önce, Allahü teâlânın büyüklüğünü, kimin sözü olduğunu düşünmeli. Mushaf’a dokunmak için temiz el lazım olduğu gibi, onu okumak için de temiz kalp lazımdır. Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur’an-ı kerimin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, Onun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmeli. Bütün mahlûkatın sahibi, hâkimi olan bir zatın kelamı olduğunu düşünerek okumalı. Okurken başka şeyler düşünmemeye çalışmalı. (Kimya-i Saadet)

Mülk sûresinin sonu
Sual:
 Mülk sûresinin sonu soru şeklindedir. Mealen, (Suyunuz yerin dibine çekilse, söyleyin, size kim temiz bir akarsu getirebilir?)deniyor. Bu sûre okununca, Sadakallah-ül-azim denmez mi?
CEVAP
Elbette denir. Sadakallah-ül-azim demek, (Azim olan Allah doğru söyledi) demektir.

Haşr sûresinin sonu
Sual: 
Haşr sûresinin sonunu okurken yani Lev enzelna veya Hüvallahüllezî’yi okurken, Besmele çekmeden üç kere (E'ûzü billâhissemî'il'alîmi mineş-şeytânirracîm) demek sünnet midir?
CEVAP
Evet, sünnettir. Âlimlerin çoğuna göre, ayrıca Besmele çekilmez. Çekilmesine caiz diyen âlimler de olmuştur, yani mahzuru olmaz. Âmenerresulü ve Âyet-el-kürsî gibi âyetleri okurken de yalnız Eûzü… çekmek vacibdir, fakat Besmele çekilmez. Çekilmesine caiz diyenler de olmuştur.

Nefes alıp verirken okumak
Sual:
 (Nefes alıp verirken Kur’an okunmaz. Namaz bozulur) deniyor. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Nefes alıp verirken düzgün okunursa mahzuru olmaz.

Benzerine de saygı gerekir
Sual: 
Öğrenmek niyetiyle teypten veya bilgisayardan Kur’an-ı kerim dinlerken, başka bir işle de meşgul olmak caiz midir?
CEVAP
Hoparlörden çıkan ses, Kur’an-ı kerimi okuyanın hakiki sesi değilse de, benzeridir. Mekanik bir ses olsa bile, Allah kelamı okunmaktadır. Bunu da saygıyla dinlemeli, dinlerken, başka bir işle meşgul olmamalı. Hoparlörle okunan ezanı da saygıyla dinlemeli.

Sûre ve âyet okurken
Sual: Sûre ve âyet okurken Euzü besmele okunur mu?
CEVAP
Sûre okurken, Euzü ve Besmele okunur. Âyet-i kerime okurken, âlimlerin çoğuna göre, yalnız Euzü okunur, Besmele okunmaz. (S. Ebediyye)

Âyet-el kürsi, Amenerresûlü, Hüvallahüllezî gibi âyetleri okurken Besmele çekilmez. Sadece Euzü okunur. Besmele çekilirse, caiz diyen âlimlere göre mahzuru olmaz.

Namaz dışında sûre veya âyet okumaya başlarken Euzü okumak vacibdir. Yine namaz dışında Fâtiha okumaya başlarken, Besmele okumak da vacibdir. Diğer sûrelere başlarken Besmele okumak sünnettir. Namaz dışında Fâtiha okurken, Besmele çekmek vacib olduğu gibi, Euzü okumak da vacibdir.

İsme göre sûre okumak
Sual:
 (Çocuğu imtihana girerken oğlunun ismi Yasin olan, Yasinsûresini, kızının ismi Meryem olan Meryem sûresini okuması gerekir) diyorlar. Mesela isimleri, Furkan, İbrahim, Kamer, Kevser, Lokman, Muhammed, Mümin, Nuh, Nur, Taha, Târık, Yunus, Yusuf olanlar var. Bunların da bu isimli sûreleri mi okumaları gerekir?
CEVAP
Hayır, öyle bir şey yok. Her sûre herkes için okunabilir. Özellikle (Herkesin ismi gibi olan sûreyi okuması lazım) demek bid’at olur.

Mekruh vakitte ibadet
Sual:
 Namaz kılınması mekruh olan vakitlerde Kur’an-ı kerim okumak, dua etmek veya başka ibadet yapmakta mahzur var mı?
CEVAP
Mekruh vakitlerde sadece, namaz kılınmaz. Kur’an-ı kerim okumakta, dua etmekte ve başka bir ibadet yapmakta mahzur yoktur. (Dürer)

Sual: Amme sûresini sabah güneş doğarken okuyanın, belalardan korunduğu doğru mudur?
Cevap: Süleyman bin Cezâ hazretlerinin Eyyühel veled kitabında;
“Amme sûresini güneş doğarken okuyan kimse, bütün afetlerden emin olur” buyuruluyor.

Sual: Kur’an-ı kerim sadece güzel sesle okunmak için mi gönderilmiştir?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında buyuruluyor ki:
“Kur’an-ı kerim okumasını öğrenmek çok sevaptır. Fakat, Kur’an-ı kerim okuyanların ona saygı göstermeleri lazımdır. Bunun için de, her sözü, her işi Kur’an-ı kerime uygun olmalıdır. Onun edebi ile edeblenmelidir. Onun yasak ettiği şeylerden sakınmalıdır. Ona, böyle saygı göstermezse, Kur’an-ı kerim kendisine düşman olur. Resûlullah efendimiz; (Ümmetimdeki münafıkların çoğu, Kur’an-ı kerim okuyanlardan olacaktır) buyurdu. Şunu iyi bilmelidir ki, Kur’an-ı kerim, yalnız okumak için gönderilmedi. Gösterdiği yolda gitmek, İslâmiyete uymak için gönderildi.”

T&#;rk&#;e Kuran okumak sevap

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Türkçe ibadet tartışmalarına açıklık getirdi. Yılmaz, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun ‘‘ibadetin bugüne kadar uygulanageldiği biçimde yapılması gerektiği’’ kararına vardığını ancak Kuran'ın Türkçe okunmasının çok sevap olduğunu bildirdi.

Din İşleri Yüksek Kurulu, ‘Kuranı Kerim’in tercüme, meal ve açıklamalarını okumanın çok sevap ve genel anlamı ile ibadet olduğuna, ancak herkesin kendi konuştuğu dil ile ibadet yapmaya kalkışmasının Peygamberimizin öğrettiği ve bugüne kadar uygulana gelen şekle ters düşeceği gibi içinden çıkılmaz birtakım tartışmalara da yol açacağına' karar verdi.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, dün yaptığı yazılı açıklamada, ‘Türkçe ibadet’ ve ‘Kuran’ın namazda Türkçe tercümesinin okunmasına dair' tartışmalara dikkati çekerek, bu amaçla konuya Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu'nda ele aldıklarını bildirdi. Yılmaz'ın açıklamasına göre, Kurul'un, 4 Aralık'ta yaptığı toplantıda oybirliğiyle aldığı kararda, bütün ilahi kitapların, onları insanlığa tebliğ ile görevlendirilen peygamberlerin konuştukları dil ile indirildiği kaydedildi. Hz. Muhammed'in Arapça konuştuğu için Kuranı Kerim'in de Arapça olarak indirildiği belirtilen kararda, şu görüşlere yer verildi:

‘‘Kuran sadece Araplar ve Arapça'yı bilenler için değil, bütün insanlara hakkı ve hakikati öğretmek, hidayet ve gerçek saadet yolunu göstermek için indirilmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de Kuranı Kerim'in bildirdiği ilahi gerçek ve öğütlerin, herkese, bütün insanlığa tebliğ edilmesi, herkes tarafından öğrenilmesi gerekir.Kuran'ın başka dillere tercüme edilmesine, açıklamalarının yapılmasına kesin ihtiyaç hatta zaruret vardır.’’Ancak açıklamada, ebedi ve hissi yönü bulunmayan bazı kuru ifadeler dışında, hiçbir tercümenin aslının yerini tutamayacağı ve her bakımdan aslına tam bir uygunluk sağlanamayacağı kaydedilerek, şöyle denildi:

‘‘O halde Kuranı Kerim gibi ilahi belagat ve icazı haiz bir kitabın aslı ile tercümesi arasındaki fark, yaratan ile yaratılan arasındaki fark kadar büyüktür. Diğer taraftan, yüzleri aşan tercüme ve meal arasından din ve vicdan hürriyetini zedelemeden, üzerinde birlik sağlanacak birisinin namazda okunmak üzere seçilmesi ve bunu herkesin benimsemesi mümkün görülmemektedir.’’Açıklamada, Türkçe namaz ile Türkçe duanın birbirine karıştırılmaması gerektiği de ifade edilerek, duanın kulun Allah'tan istekte bulunması olduğu, bunun da herkesin konuştuğu dil ile yapılmasından daha doğal birşey olamayacağı kaydedildi.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır