kurtuluş savaşı nda cepheler / Kurtuluş Savaşında Cepheler ve Antlaşmalar Konu Anlatımı

Kurtuluş Savaşı Nda Cepheler

kurtuluş savaşı nda cepheler

Kurtuluş Savaşı Cepheleri - Kurtuluş Savaşı Doğu, Güney ve Batı Cephesinde Kimlerle Savaştık, Komutanları Kimler?

Kurtuluş Savaşı, üç temel cepheden oluşmuştur. Bu cepheler, Doğu Cephesi, Güney Cephesi ve Batı Cephesidir. Her cephenin farklı bir önemi bulunmaktadır. Üç cephede de Türk ordusu ve Kuva-i Milliye birlikleri büyük zaferler elde etmiştir.

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELERİ

Kurtuluş Savaşı temelde 3 tane cepheden oluşmaktadır. Kurtuluş Savaşı cepheleri; Doğu Cephesi, Güney Cephesi ve Batı cephesinden oluşmaktadır. Peki Kurtuluş Savaşı'nda kimlerle savaştık? Bu soruyu detaylıca açıklamadan önce, kısaca cevaplamakta fayda vardır. Kurtuluş Savaşı'nda, Doğu cephesinde Ermeniler ile; Güney cephesinde Fransızlar ve Ermeniler ile; Batı cephesinde ise Yunanlılar ile savaşılmıştır. Milli Mücadele cepheleri aşağıda detaylıca açıklanacaktır.

DOĞU CEPHESİ

Doğu Cephesinde, İngilizlerin destek verdiği Ermeniler ile savaşılmıştır. Bilindiği üzere Osmanlı Devleti ile Ermeniler arasındaki sorun 1878 Berlin Antlaşması'ndan itibaren devam etmiş ve büyümüştür. Lakin zaman içinde doğuda Ermeni saldırıları hızla artmış ve boyutları da şiddetlenmiştir. 24 Eylül 1920 tarihine gelindiğinde ise Ermenilerin saldırıları bir taarruz boyutuna gelmiştir. Vaziyet böyle olunca da Türk ordusu, Ermenilere karşı taarruza geçmek durumunda kalmıştır. Doğu cephesinin başında komutan olarak Kazım Karabekir yer almıştır. Kazım Karabekir önderliğinde gerçekleşen savaş başarı ile sonuçlanmıştır. Türk ordusu, doğu cephesinde Misak-ı Milli sınırlarına ulaşınca da, ilerleyişini durdurmuştur. Bu başarının neticesinde ise Ermeniler barış istemek zorunda kalmıştır. Böylece 3 Aralık 1920 tarihinde Ermeniler ile Gümrü Antlaşması imzalanmıştır.

Gümrü Antlaşması, yeni kurulmuş olan bu Türk Devleti'nin uluslararası alanda elde ettiği ilk siyasi başarı konumundadır. Zira Ermenistan, TBMM'nin siyasi varlığını bu antlaşma ile kabul etmiş ve onu tanımıştır. Ayrıca belirtmekte fayda vardır ki Ermenistan, TBMM'nin siyasi varlığını kabul ederek, onunla antlaşama yapan ilk devlettir. Doğu cephesinde başarıya ulaşılması ve Gümrü Antlaşması'nın imzalanması neticesinde Misak-ı Milli'nin bir kısmı gerçekleşmiştir. Ermenistan'da bu antlaşma ile Türk topraklarındaki hak iddialarından vazgeçerek, Sevr Antlaşması'nı tanımadıklarını belirtmişlerdir. Böylece Ermenistan ile sınır olarak Çıldır Gölü ile Aras nehri belirlenmiştir.

Doğu cephesinin kapanması ile birlikte burada bulunan düzenli ordu, Batı cephesine kaydırılmıştır.

GÜNEY CEPHESİ

Güney Cephesinde mücadele, Fransızlara ve Ermenilere karşı yapılmıştır. Mondros Ateşkes Antlaşması neticesinde güney bölgesi başta İngilizlere, daha sonra ise Fransızlara bırakılmıştır. Lakin Fransızların bölgede bulunan halka kötü muamelelerde bulunması, ayrımcılık yapması ve Ermeniler ile olan işbirliği neticesinde güney cephesi kurulmak zorunda kalmıştır. Güney bölgesinde yaşayan halkın direnişleri neticesinde önce 11 Şubat 1920 tarihinde Maraş, 10 Nisan 1920'de ise Urfa şehirleri Fransız işgalinden kurtarılmıştır. Güney cephesinde ise ayrıca Antep şehri büyük bir direniş göstermiştir. 9 Şubat 1921 tarihinde Antep ili de yaklaşık 6000 kişiyi ve Üsteğmen Mehmed Said Bey'i de şehit vererek, düşman işgalinden kurtulmuştur. Zira bu yüzden günümüzde bu iller Kahramanmaraş, Şanlıurfa ve Gaziantep olarak bilinmektedir. Bu başarıların ardından ise Sakarya zaferi ile birlikte 20 Ekim 1921 tarihinde Fransızlar ile Ankara Antlaşması imzalanmıştır.

Ankara Antlaşması ile Hatay ve İskenderun dışında kalan güney illerinden Fransızlar çekilmiştir. Böylece güney cephesi de kapanmıştır. Ankara Antlaşması, İtilaf Devletleri üyelerinden biri ile yapılan ilk antlaşmadır. Bu nedenle de oldukça önemli bir role sahiptir. Zira bu antlaşma ile birlikte Fransa, Misak-ı Milli'yi ve TBMM'yi tanıyan ilk İtilaf Devleti olmuştur. Böylece İtilaf Devletleri bloğu iilk defa parçalanmıştır.

Güney cephesinin en önemli özelliği, bu cephenin yöre halkının seferberliği neticesinde kazanılmış olmasıdır. Zira güney cephesi, diğer cephelerin aksine, düzenli ordunun katkısı olmadan kazanılmıştır. Yani güney cephesi Kuva-i Milliye'nin en etkili olduğu cephedir. Güney cephesinin kapanması ile birlikte, buradaki birlikler de batıya kaydırılmıştır.

BATI CEPHESİ

Batı cephesi ise 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'in işgal edilmesi ile başlamıştır. Batı cephesinin açılmasının nedeni Türk ordusunun güçlenmesini engellemek ve Sevr Antlaşması'nı zorla kabul ettirmektir. Başta İzmir olmak üzere çevre illerde de Yunan işgali başlayınca, bu işgale direniş için bölge halkı tarafından Kuva-i Milliye birlikleri oluşturulmuştur. Böylece Batı cephesi; Akhisar, Aydın, Ayvalık, Bergama, Nazilli, Salihli ve Soma bölgelerinde başlamıştır.

Batı cephesi Türk ordusunun büyük kahramanlık gösterdiği ve tarihe adını yazdırdığı belki de en önemli cephe olarak karşımıza çıkmıştır. Zira Batı cephesi, yeni kurulan düzenli ordunun ilk zaferidir. Batı cephesinin başında İsmet Paşa yer almıştır. Kuva-i Milliye birlikleri ve düzenli ordunun ortak zaferi olan Batı cephesinin kazanılması neticesinde halkın düzenli orduya duyduğu güven artmıştır.

KURTULUŞ SAVAŞI'NDA DÜZENLİ ORDU HANGİ CEPHEDE SAVAŞMIŞTIR?

Mondros Ateşkes Antlaşması, Türk milletinin düzenli ordusunu dağıtmıştır. Bu nedenle Kurtuluş Savaşı'nı Kuva-i Milliye birlikleri başlatmıştır. Zira bu dönemde elde kalan tek düzenli ordu; Doğu Anadolu'da bulunan 15. Kolordu olmuştur. Bu kolordunun başında ise Kazım Karabekir yer almıştır. Düzenli ordudan geriye kalan bu kolordu ise Doğu cephesinde kahramanca savaşmış ve bu savaşı başarı ile kazanmıştır. Yani Doğu cephesinde, düzenli ordu savaşmıştır.

Güney cephesi ise, düzenli ordunun desteği olmadan kazanılmış tek cephedir. Bu cephe tamamen bölge halkının üstün direnişi ve Kuva-i Milliye birliklerinin azmi sayesinde kazanılmıştır.

Batı cephesinde ise ilk başta Kuva-i Milliye birlikleri direnmiştir. Lakin Kuva-i Milliye birlikleri bu bölgede yeterli olamamıştır. Bu nedenle düzenli ordunun kurulması kararı alınmıştır. Bu hususta Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk şöyle demiştir; "Para vardır veya yoktur. Ama ordu mutlaka olacaktır." Böylece düzenli ordu Batı cephesinde savaşa dahil olmuştur. Ordunun komutanlığına İsmet İnönü atanmıştır.

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELERİ KOMUTANLARI

Düzenli ordu kurulduktan sonra, her cepheye birer komutan atanmıştır. İşte bu komutanlar Kurtuluş Savaşı cepheleri komutanları olarak tarihe isimlerini yazdırmıştır. Doğu cephesi komutanı Kazım Karabekir'dir. Güney cephesi komutanlığına Refet Bele atanmıştır. Batı cephesine ise İsmet İnönü komutanlık etmiştir.

kaynağı değiştir]

Ayrıca bakınız: I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı cepheleri

I. Dünya Savaşı'na Almanya ile birlikte giren Osmanlı Devleti, Çanakkale Savaşı'ndaki başarılı savunmaya, Irak'ta Kût'ül-Amâre'de Britanya ordusunu kuşatıp esir almasına ve savaşın son aylarında Kafkasya Cephesi'ndeki başarılara rağmen savaşın son günlerinde Filistin Cephesi'nde Edmund Allenby komutasındaki Birleşik Krallık ordularına karşı Nablus Hezimeti'ne uğramıştı. Yıldırım Orduları Grubunun 18 Eylül 1918'deki bu bozgundan sonra Liman von Sanders komutanlıktan istifa etmiş ve yerine Padişah tarafından kendisine Yaver-i Fahri Hazret-i Şehriyarı unvanı da verilen Mustafa Kemal Paşa atanmıştı. Bununla birlikte 1 Ekim 1918'de Şam, 16 Ekim 1918'de Hama ve Humus, 25 Ekim 1918'de de Halep kaybedildi.[71][sayfa belirt]

Suriye cephesinin çöküşü üzerine İttihat ve Terakki hükûmeti 8 Ekim 1918'de istifa etti. Hükûmet ileri gelenlerinden Talat, Enver ve Cemal Paşalar yurt dışına kaçtılar. Genel af ilan edilerek, sürgün ve hapisteki muhaliflerin İstanbul'a dönüşüne izin verildi. 30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi ile Osmanlı hükûmeti yenilgiyi kabul etti.[72]

Mondros Mütarekesi gereğince İtilaf Devletleri'ne güvenlikleri gereği istedikleri yerleri işgal etme yetkisi tanınıyordu. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandığında Musul ve çevresi henüz Ali İhsan Sabis Paşa komutasındaki Türk birliklerinin idaresindeydi. Ateşkesten sonra Britanyalılar, Musul ve Zaho'daki sivil Hristiyanların topluca öldürüldüğünü iddia ederek Türk birliklerinin Musul'u terk etmesini istediler. Ali İhsan Sabis Paşa, bu isteği reddetti ancak Suriye ve Şam cephesinde Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Yıldırım Orduları grubu daha fazla kayıp vermemek için Adana'ya kadar çekilmesi neticesinde demiryolu ikmal hatlarının kesilmesi üzerine ve İstanbul hükûmetinin de bu yolda emir vermesinden sonra Musul'u bırakıp Nusaybin'e kadar çekildi. Britanya askerleri hiçbir direnişle karşılaşmadan Musul'a girdiler. İstanbul'dan benzer bir emir Mustafa Kemal Paşa'ya da Çukurova bölgesini terk etmesi için gelmişse de Mustafa Kemal Paşa, Adana'yı boşaltmamış ve Harbiye Nezaretiyle yaptığı telgraflaşmalarda emrin kanunsuz olduğunu söyleyerek emre direnmişti. Harbiye Nezareti, kendisini görevden alıp karargaha çağırdığında ordunun bir kısım silahlarını halka dağıtarak düşman eline geçmesine mani olmuştu. Bazı silahlar ise, Anadolu'da bir düşman direnişinde kullanılmak üzere Teşkilat-ı Mahsusa elemanları tarafından daha güvenli olan Doğu Cephesi'ne taşınmıştı. Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'a dönmesinden sonra Ali Fuat Paşa, emrindeki 20. Kolordu'yu teçhizatıyla birlikte önce Konya'ya sonra da Ankara'ya getirerek İstiklal Savaşı hazırlıklarına başladı. Bu sırada Kâzım Karabekir Paşa da emrindeki 15. Kolordu'yu terhis etmemiş ve Erzurum'da savaşa hazır tutmaktaydı.

İstanbul'un işgali, Kasım 1918[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır