turk-edebiyatinda-kurtulus-savasi-konulu-romanlar
Türk Edebiyatında Kurtuluş Savaşı Konulu
Romanlar
Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı konulu romanlar,
yılları arasında gerçekleşen Türk Kurtuluş
Savaşının sosyal, ekonomik, kültürel, ve edebi etkileri
olmuştur. Bu savaşlar, Türk edebiyatında özellikle Milli
edebiyat dönemine denk gelen eseler için bir konu seçimi
olmuştur. Kurtuluş savaşını konu edinen bazı romanlar o
dönemde geçmektedir fakat doğrudan Kurtuluş Savaşını
anlatmamaktadır. Bazı eserlerde ise ateşkes dönemi ile
işgal altındaki İstanbul yüzeysel olarak ele alınmıştır.[1]
1 İlgili eserlerin listesi
Ateşten Gömlek Halide Edib Adıvar
Vurun Kahpeye Halide Edib Adıvar
Dikmen Yıldızı Aka Gündüz
Halas Mehmet Rauf
Yaban Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Ankara Yakup Kadri Karaosmanoğlu
Üç İstanbul Mithat Cemal Kuntay
Biz İnsanlar Peyami Safa
Esir Şehrin İnsanları Kemal Tahir
Var Olmak İlhan Tarus
Esir Şehrin Mahpusu Kemal Tahir
Kalpaklılar Samim Kocagöz
Hükmet Meydanı İlhan Tarus
Doludizgin Samim Kocagöz
Küçük Ağa Tarık Buğra
Kurtlar Sofrası Attilâ İlhan
Yorgun Savaşçı Kemal Tahir
Küçük Ağa Ankarada Tarık Buğra
Kutsal İsyan Hasan İzzettin Dinamo
Vatan Tutkusu İlhan Tarus
Sahnenin Dışındakiler Ahmet Hamdi Tanpınar
Toz Duman İçinde Talip Apaydın
Sırtlan Payı Attilâ İlhan
Yüzbaşı Selahattinin Romanı İlhan Selçuk
Vatan Dediler: Talip Apaydın
2 Kaynakça
[1] Türk edebiyatında kurtuluş savaşı, Erişim tarihi: 9 Haziran
1
2 3 METİN VE GÖRÜNTÜ KAYNAKLARI, YAZARLAR VE LİSANS
3 Metin ve görüntü kaynakları, yazarlar ve lisans
Metin
Türk edebiyatında Kurtuluş Savaşı konulu romanlar Kaynak: monash.pw%C3%BCrk_edebiyat%C4%B1nda_
Kurtulu%C5%9F_Sava%C5%9F%C4%B1_konulu_romanlar?oldid= Katkıda bulunanlar: İncelemeelemani, Mezon, Tarkovsky,
Khutuck Bot, Rapsar, Ullierlich, monash.pw, Mavrikant, Hasmetlihasmet, Kuddusi97, Kingbjelica ve Anonim: 7
Resimler
İçerik lisans
Creative Commons Attribution-Share Alike
BeğenYükleniyor
Türk Tarihinin dönüm noktalarından biri olan Milli Mücadele, Türk romanının ele aldığı önemli konulardan biridir. Hemen her dönemde Kurtuluş Savaşı’nı konu edinen romanlar yazılmış, yazarlar tarihimizin önemli bir dönemeci olan bu mücadeleyi çeşitli vesilelerle romanlarına taşımışlardır. Türk Milletinin kaderini değiştiren bir savaş olduğu için ’den günümüze uzanan süreçte çeşitli şekillerde romanlara yansıdığı görülür.
Halide Edip’in Milli Mücadele yıllarında yazdığı romanı Milli Mücadelenin hikayelerinden biridir. Romanın adını Yakup Kadri’den aldığını eserin başında bir mektupta yazar. Selim İleri Halide Edip, Ateşten Gömlek’te bir toplumun, bir ulusun yeniden varoluş mücadelesini aynı şiddetle, aynı buhranla, adeta nöbetler içinde söylüyor. diyor.
“Rumeli köylüleri de Milli Kuvvetlere taraftar oldular. Onlar da cennet gibi yeşil tarlaları, bülbüllere yurt olan gül bahçelerini, beyaz sıvalı temiz ve mesut evleri düşmana bırakıp kaçmışlardı. O beyaz yurtların içinde öldürülen duvaklı gelinlere kadar sevgililerin kızıl hatıraları vardı. Onları Anadolu’ya doğru iten kanlı kasırganın garptan gelen eski siyah bulutlardan, yoğun dumanlardan doğduğunu biliyorlardı. Zavallı toprağında henüz düşman görmemiş olan Anadolu, nihayet uyandı ve nasıl uyandı…”
Mondros Mütarekesi imzalandığında Karaosmanoğlu, üç yıldır İsviçre’de tedavide bulunmaktadır, ülkesi ve milleti üzerinde oynanan oyunları yabancı basından takip etmektedir. Okudukları ve gördükleri onu çok etkiler, ülkesine döner. Lakin bıraktığı ile bulduğu ülke artık aynı değildir; çünkü İstanbul galip devletlerce işgal edilmiş, birçok arkadaşı İstanbul’dan sürülmüş ve işgalci kuvvetlerle yakın ilişkiler kurmaya çalışan yeni bir tür insan peyda olmuştur. Sodom ve Gomore romanı böyle bir İstanbul’u anlatmaktadır.
“İstanbul asırlar var ki bir zafere inanmak hassasını kaybetmiştir. Osmanlı saltanatı çökmeye başlayalıdan beri arkasında uzun bir bozgun dizisinin ağır ve paslı zincirini hafızası ve ruhuyla sürüklüyor. Bilmiyor ki bu sefer susulan saklanan ve fakat her gözde, her sözde hissedilen zafer Osmanlı saltanatının tarihine ait değildir. Anadolu’nun içinden yepyeni bir millet doğmuştur.”
Konusunu Kurtuluş Savaşından alan Halas (Kurtuluş), Mehmet Raufun yazdığı son romandır. Mehmet Raufun savaş sonrasında, aralarında Halide Edipin de bulunduğu birkaç arkadaşıyla beraber çıktığı İzmir yolculuğunda tanıklık ettiği olayları anlatır. Mehmet Rauf, romanında Milli Mücadele dönemine yer vermekle birlikte dönemi, tarihi ve milli bağlamının yanında aşk ilişkileri bağlamında sergilemeye çalışmıştır.
Başka memleketlerde muharebe başlayınca papazlara, kadınlara varıncaya kadar bütün millet ayağa kalkıp silahlanır. Hududa koşar Herkes memleketini karış karış müdafaa için insan asker olmak lazım değildir ki! Benim bildiğim şey, bir memleket düşman tarafından tecavüze uğrayınca eli silah tutan herkes ayağa kalkmalıdır. Şimdi oturmak, uyumak zamanında değiliz; bakınız bütün dünya birbiriyle gırtlaklaşıyor. Harp zamanında herkes vatanını müdafaa etmelidir
Kemal Tahir’in Esir Şehrin İnsanları ’de Yeni İstanbul’da tefrika olarak yayınlandı. Roman, Mütareke yıllarında işgal altındaki İstanbul’u anlatır. Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu () adlı romanlarında Mütareke İstanbul’unu, Millicilerin sıkıştığı bir mekan olarak işler. Burada yer yer Milli Mücadele’ye de değinilmekle birlikte esas olarak toplumun yozlaşmışlığı, çürümüşlüğü konu edinilir. Yorgun Savaşçıda () ise Esir Şehir dizisindeki Milliciler Anadolu’dadır artık.
Çöküntü devrinde iki çeşit insan tipi ortaya çıkıyor: Namussuzlarla namuslular Hele, önce vatandaş sonra insan olunması gereken dehşetli sıralarda felaketle alçaklığın boğuşması kadar korkunç muharebe yok. Muharebede düşman karşıdadır, üniformalıdır. Az da olsa, çok da olsa da bir zaman sonra önemi kalmaz. Kaçarsın kovalarsın Anında ölenler yaralananlar olur. Ama hep ileriye bakmanın bir rahatlığı vardır. Oysa esir bir şehirde, dost kim, düşman kim bilinmez!
İlhan Tarusun ilk ciddi roman denemesidir. “Bu roman Kurtuluş Savaşının unutulmaz şehitlerine ithaf edilmiştir” sözü romanın başında verilmek suretiyle yazar eserini destanlaştırmak ve ona değer katmak istemiş olabilir. Eserde Çanakkale Biga’da I. Dünya Savaşının hemen ardından toplumsal yaşam, işgal yıllarının bölge insanına etkisi ve dönemin genel yapısı gözler önüne serilir.
“Nasıl olur da bu memleketin birkaç evladı, velev ki ölmüş, yıkılmış birkaç evladı böyle bir mütarekeyi imzalar. Böyle bir sulh muahedesini kabul eder? Bu vatanın topraklarına yabancılar nasıl girer, nasıl oturur, yerleşir? Yüz binlerce şehidin kanı ile sulanmış, kemikleriyle temel tutmuş bir vatanda yabancı bir milletin çocukları nasıl barınır? İlk ayak bastıkları gün o dakika da yerler yarılıp gür diye fışkırmaz dedelerimiz ruhları.”
Samim Kocagöz, Kurtuluş Mücadelemizi anlatan romanı Kalpaklılar için “Yirmi yıl önce, yazıya ilk heves ettiğim günlerden beri, Kurtuluş Savaşımızın kahramanlıklarını, bir ulusun sömürgecilere karşı nasıl ayaklanıp direndiğini, özgürlüğünü nasıl kurtardığını yazmak en büyük amacım oldu. Bu amaç, sadece bir heves değil, rahmetli babamın, babalarımızın, ağabeylerimizin anılarına bir saygı borcu oldu.” der. Kalpaklılar’ın devamı ise Doludizgin romanıdır.
“Efelik, mefelik bir yana bal gibi eşkıyalık ettim. Gençlik, cahillik işte. Gelgelelim bizim eşkıyalık kitabında bile bu çeşit namussuzluk, ırz düşmanlığı yoktur. Büyük kabadayı efem Çakırcalı’nın, çok sevdiği kızanını kendi elceğiziyle bir kurşunda nasıl devirdiğini bilir misin? Deyivereyim sana: Bir tarlanın kenarından geçerken, tarlada çalışan bir kıza yan bakmış, laf atmıştı. Efe bunu, atının üstünden elli adım uzaktan gördü, duydu. Bir kurşunda kızanını, bir kurşunda da kızanın atını vurdu. Sonra efem Kızanlar, sizin namusunuz varsa, herkesin de namusu vardır dedi.”
Küçük Ağa romanı, Nutuk, Ali Fuat Cebesoy ve Kazım Karabekir’in hatıraları, dergi ve gazete koleksiyonları ile yazarın babası Mehmet Nazım Bey’den kalan üç küçük defterden yola çıkılarak şekillenir. Tarık Buğra “Kurtuluşu herkes istiyordu fakat kimin ve hangi bayrağın peşinde? Küçük Ağa’yı besleyen çelişme işte buradadır. Bu iki yol arasında sallantı geçirenlerin trajedisi yürek parçalayıcıdır, hainlik değildir. Küçük Ağa’da bunu anlatmak istedim.” der.
“Ölümün eşiğine gelen memleketi ancak ve ancak Anadolu hareketi kurtarabilirdi. Bu hareket memleketin yüreğinden gelen bir hareketti. Tıpkı hücuma uğrayan bir adamın kendini korumak ve kurtarmak için yaptığı işti. Buna karşı aynı iddiayı taşıyan hareketler, niyetleri ne kadar iyi olursa olsun, memleketin elini kolunu tutmaktan başka bir işe yaramıyordu, yaramayacaktı da.”
Hasan İzzettin Dinamonun Kurtuluş Savaşının gerçek hikayesini romanlaştırdığı eseridir. Sekiz ciltlik belgesel romanında, Milli Mücadele’yi öncesindeki olaylardan başlayarak kronolojik ve edebi bir öyküleme tekniği içerisinde sunar.
“İşte Mustafa Kemal Halep’te bulunduğu bu günlerdeydi ki, savaş kabinesinin artık memleketi felakete sürüklemekte olduğunu daha yakından görüp anlamıştı. Bu kabinenin düşürülerek daha iyi iş görebilir bir kabinenin iş başına getirilmesini ve ordunun bütünüyle kendi emrine verilmesi gerektiğini düşünmeye ve buna inanmaya başlamıştı. Böylece en kesin çarelere başvurabilir ve memleket düşmek üzere olduğu uçurumdan kurtarılabilirdi.”
Tanpınar’ın Sahnenin Dışındakiler romanı, gerek kendisinden önce gelen ve birlikte bir nehir roman oluşturdukları Mahur Beste ve Huzur’a, gerek kendisinden sonra gelen Saatleri Ayarlama Enstitüsü’ne göre daha az eleştirilmiş ve hakkında daha az yazılmış bir romandır. Sahnenin Dışındakiler’de de iç içe geçmiş birçok hikaye vardır. Mütareke ve Milli Mücadele yılları anlatılırken mahalle, sokak, ev, kadın, aşk, evlilik, kimlik, toplum gibi konularda döneme ait bir panorama sunar.
“Buna mukabil Rumlar ve Ermeniler acayip bir şımarıklık içinde sağa sola küstahca bakıyorlar, çıngar çıkarmak ister gibi davranıyorlardı. Hele Rumlarda her şey bir meydan okuma halindeydi. Küçük çocukların hepsini ya mavi-beyaz elbiselerle giydirmişler, yahut da bu renklerde bir işaretle süslemişlerdi. Bir kısmının elinde kağıttan küçük Yunan bayrakları vardı. [] Vapurdaki kalabalığın içinde işgal kuvvetlerine mensup zabitler ve neferler, kendi milletlerine has vasıflarla sadece muzaffer kuvveti temsil ediyor gibiydiler. Fransızlar gürültücü ve şımarmaya hazır, İngilizler soğuk ve kibirli, İtalyanlar nazik, kibar, hatta biraz da güverteyi olduran güneşte uyumaya hazırdılar.”
Talip Apaydın’ın Kurtuluş Savaşı’nın bütün aşamalarını anlattığı Toz Duman İçinde, Vatan Dediler ve Köylüler adlı kitaplardan oluşan üçlemenin ilk kitabı. Romanda Milli Mücadele’ye destek amacıyla kurulan yöresel Kuvâ-yi Milliye güçlerinin oluşumu sırasında yaşanan güçlükleri anlatır.
İbrahim Bey ak dut ağacının gölgesinde bağdaş kurup oturmuş uzun düşüncelere dalmıştı. Bir süredir huzursuzdu. İşler iyi görünmüyordu. Çoluk çocuğu kasabaya mı götürmeli, burada mı bırakmalı karar veremiyordu. Bir yanı kasabalıydı. Hem orada hem burada evi vardı. Düşman içerilere doğru yürürse ne yapmalı, boyun mu eğmeli, yoksa karşı mı çıkmalı onu düşünüyordu. Boyun eğmeyi bir türlü içine sindiremiyordu. İnsan her şeye razı olurdu da, düşman çizmesi altında kalmağa, ırzını, namusunu çiğnetmeye razı olamazdı.
Aynanın İçindekiler serisinin 6. romanı, TBMM’nin açılmasıyla birlikte düzenli ordunun kurulmasını ve Kurtuluş Savaşı mücadelesini ele alan Allah’ın Süngüleri: Reis Paşa’dır. Attila İlhan’ın ve yıllardaki İstanbul’u, Anadolu’yu anlattığı Allah’ın Süngüleri adlı romanı belirli bir tarih altyapısına sahip olunarak okunduğu takdirde anlam kazanmaktadır. Tarih kitaplarından aşina olunan İsmet İnönü, Mareşal Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar, Yunus Nadi, Çerkes Ethem gibi şahsiyetler ve onlarla alakalı o yıllara ait hadiseler özenle seçilmiştir.
Öteki İngiliz gemilerinden, yanıp sönen cevap işaretleri, zor fark ediliyor. Havada duman kokusu, siren sesi, motor uğultuları.. Muhtelif zırhlılardan ayrılmış, donanma çatanaları, bahriye silâhendazları ve Hindu Gurkha’larla yüklü olarak Dolmabahçe, Sirkeci, Galata rıhtımlarına yol alıyorlar. Savaş gemileri de, askerleri taşıyan çatanalar da yoğun sis ve serin sabah alacasında, korkulu bir rüyanın müphem hayalleri adeta görünmüyor, varla yok arası sadece hissediliyordu.”
Turgut Özakman’ın kitabın sonsözünde yazdığını özetlersek, yılında on arkadaşıyla on gün boyunca, Polatlıdan Dumlupınara kadar yayan yürüyen Özakman, Milli Mücadelenin romanını yazmaya o gün karar vermiş. Şu Çılgın Türkler 57 yıllık bir araştırmanın ürünü ve dünyadaki en meşru, en ahlaklı, en haklı, en kutsal savaşlardan birinin, emperyalizme karşı verilmiş ve kazanılmış ilk kurtuluş savaşının, bir millileşme ihtilalinin romanıdır.
Meclis, ordunun hızla güçlendirilmesi gerektiğini anlamıştı. Ama nasıl güçlendirilecekti? Kaynaklar sınırlı, bütçe yetersizdi. Ordu nasıl doyurulacak, donatılacaktı? Bu yüzden Ağustos günü, görüşmeler genellikle mali sorunlara kaydı. Saatler çözüm içermeyen konuşmalar ve bakanların ayrıntılı açıklamalarıyla geçti. Zaman azaldıkça, M. Kemalin başkomutanlığı üstlenmesini isteyenlerin sayısı artıyordu. M. Kemal Paşanın milletin son kozu olarak kalması, saygınlığının tehlikeye atılmaması gerektiğini düşünenler de, kurtuluşun M. Kemal Paşanın dehasıyla sağlanabileceğini düşünmeye ve görüşlerini heyecanla açıklamaya başladılar.
Kaynak
Yakup Kadri Karaosmanoğlunun 3 Romanında Birbirini Tamamlayan 3 Kişi, Türk Romanında Milli Mücadele, Tarık Buğra’nın “Küçük Ağa” ve Samim Kocagöz’ün “Kalpaklılar” Adlı Romanları Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme, İlhan Tarusun Romanlarında Milli Mücadele
Topraklarımızdan tüm dünya ülkelerine yükselen ses, bir kurtuluş ve bağımsızlık mücadelesinin dillere destan olacak sesiydi. O sesler, şehitlerin ve gazilerin kanına karıştı, bugünlere kadar ulaştı. Türkiye Cumhuriyet’inin kuruluşunda ve bu topraklarda yaşayan halkların bağımsızlığında adım adım işlenmiş bir kahramanlık hikayesini hem dönemin tanıklarından hem de gerçek ile kurgunun buluştuğu romanlardan okumak isteyenler için BKM Kitap Blog olarak Milli Mücadele yıllarını anlatan kitaplar listesini hazırladık.
Kurtuluş Savaşı’nı konu alan romanlar ve Milli Mücadele dönemini anlatan eserler ile Türkiye Cumhuriyeti’nin destansı kuruluş hikayesini yakından kavramak, konu ile ilgili detaylı bilgi sahibi olma şansı yakalayacağınız bu okuma listesi, kütüphanenizin bir yerinde mutlaka bulunmalı. Temalı okuma yapmak isteyenler kadar Kurtuluş Savaşı yıllarını ve Milli Mücadele dönemini merak eden her yaştan kitap kurdu için o yılları etraflıca anlaşılır kılan en iyi kitapları bir araya getirdik. Dünyayı şaşkına çeviren ve verilen mücadele karşısında ülkelerin şapka çıkarttığı dönemin tüm ayrıntılarını tanıkların ve araştırmacıların kaleminden anlatan eserler işte bu yazımızda …
Türk’ün Ateşle İmtihanı – Halide Edip Adıvar