Bayındır, Ensar Vakfı’nda düzenlediği basın toplantısında, kutuplarda oruç ve namaz vakitlerini tespit etmek için güneşin sürekli ufkun altında olduğu Ocak ayında ve güneşin hiç batmadığı Haziran ayında Norveç’in Tromso şehrine giderek orada çeşitli gözlemler yaptıklarını söyledi.
Türkiye’ye döndüklerinde yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerini aktaran Bayındır, "Bize göre kutup bölgesiyle ilgili çok güzel kriterler belirledik. En önemlisi bu kriterlerin tamamının Kur’an-ı Kerim’den çıkarılması ve peygamberimizin sözlerine de uygun olmasıdır. Bir de insanların günlük hayatlarını rahatça yaşayabilmelerine imkan vermesidir" diye konuştu.
Bayındır, Kur’an-ı Kerim’e göre gecenin akşam, uyku ve dinlenme bölümü olan gece ortası ile tan yerinin ağarmasından güneşin doğmasına kadar geçen süre olmak üzere 3 bölüme ayrıldığını aktararak, şöyle devam etti: "Kutuplarda gecelerin karanlık olmayabileceğini gösteren ya da beyaz gecelerin olabileceğini gösteren ayetler var. Mevcut namaz vakitleri anlayışında insanların dinlenmesine imkan verilmiyor. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığının 1 Ağustos’ta Tromso için ilan ettiği namaz vakitlerine göre, imsak saati 02.30, yatsı da 23.00’da oluyor. Bu süreler arasında 3,5 saatlik bir ara var. Bu aralıkta insanların dinlenmesi, yemek yemesi ve oruca başlaması mümkün değil.
Ekvatorda yılın tamamında güneş dik açı yapıyor, gece ve gündüzün uzunluğu sürekli 12 saat oluyor. Kutuplarda güneş kutba hep paralel olduğu için orada da gece ile gündüzü 12 saat saymak gerekir. Gecenin 3 bölümden oluşması için 45 dereceden kutba doğru gündüzlerin sürekli kısalması gerekir. Buradaki ölçüler ekvatora geri dönüş gibi olmalıdır. Yani 50 derecede 40 derece enleminin, 60 derecede 30 derece enleminin, 70 derecede 20 derece enleminin, 80 derecede 10 derece enleminin, 90 derecede de ekvatorun vakitleri geçerli kılınmalıdır.
Çalışmalarımız devam ediyor, ancak 1 Ağustos’ta Tromso’da uygulanması gereken oruç vakti imsak için 05.32, iftar için 19.19. Böylece oruç tutulması gereken zaman yaklaşık 14 saat oluyor. Gece de dinlenmek için 10 saat kalıyor." Namaz vakitleri ile ilgili çalışmalarının zaman alacağını anlatan Bayındır, "Kutup noktasında olanlar ekvator şartlarına göre namaz kılıp oruç tutabilirler" dedi.
Bayındır, şimdiye kadar yapılan takvim çalışmalarında gecenin dinlemeye elverişli olarak değerlendirilmediğini savunarak, "Yaptığımız çalışmayla kutup bölgelerinde namaz kılmak ve oruç tutmak ızdırap olmaktan çıkıp zevke dönüşecek ve birçok insan oruç tutmak için yazın o bölgelere gidecektir" diye konuştu.
-"TÜRKİYE’DE ORUCA 40 DAKİKA ERKEN BAŞLANIYOR"-
Bayındır, İslam aleminde uygulanan takvimlerde imsak vaktinin erken ilan edilmesi nedeniyle sabah namazının vaktinden önce kılındığını ve oruca erken başlandığını iddia ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Geçen yıl oruca en az 40 dakika erken başladığımızı söylemiştik, bunu tekrarlıyoruz. Kuzeye doğru gidildikçe bu süre daha da artıyor. Bu sene de Türkiye’de vatandaşlar rahatlıkla imsaktan 40 dakika sonrasına kadar sahur yapabilir. Ancak 40 dakika sonra namaz kılmasınlar, 50 dakika sonra kılsınlar.
Ben yaklaşık 30 yıldır ailece oruca sabah ezanı ile başlarız sahur yapmaya. Bu yaklaşık 40 dakika sürer, 5-10 dakika daha bekledikten sonra da sabah namazımızı kılarız. Yatsı ezanının okunduğu vakit de Kur’an-ı Kerim’e yatsı vaktinin bittiği vakittir, başladığı vakit değil. Günlerin çok uzun olduğu bu günlerde insanların uykusundan bir de yatsıda fedakarlıkta bulunmaları isteniyor."
Değerli kardeşimiz,
Bilindiği üzere bulunduğumuz ülkede, günün saatleri fazlaca farklılık arz etmez. Gece ve gündüzler her ne kadar bazı mevsimlerde uzayıp kısalırsa da normal uzunluk ve kısalıktan ileri geçmez. Ancak bu normal uzayıp kısalmalar kutuplara doğru yaklaşıldıkça çok farklı hale gelir. Kırk beşinci enlemden başlayarak kısalmaya başlayan geceler (90) ıncı enleme varınca iyice kısalır, bazı mevsimde tam altı ay uzunluğunda bir gün sürer, arkasından da kış mevsiminde yine altı ay uzunluğunda bir gece devam eder.
Bu altı ay kadar uzun süren günde tek günlük namaz mı kılınır? Yoksa bu uzun günün saatleri günlere taksim edilir, yirmi dört saatte bir gece gelip geçtiği tasavvur edilerek, namazlar bu saata göre mi ayarlanır?
Bu suale çeşitli cevaplar verilmiştir. Bu cevapların özetini kısaca arzedecek olursak şöyle ifade edebiliriz:
— Kutuplara doğru yaklaşıldıkça iyice uzayan gün ve gecelerde namaz vakitleri (takdir edilir). İşte bu (Takdir), mes'eleyi karışıklıktan çıkarır, sıhhate kavuşturur.
— Takdir, hadîsten geliyor. Peygamberimizin (asm) ifadesidir bu. Resûlüllah Aleyhisselam günleri iyice uzun olmayan yerden çıkacak olan Deccalı haber verirken,
-- "Deccalın bir günü sizin bir seneniz kadar uzun olacaktır. Sonraki günleri de beri geldikçe kısalacaktır." buyurduğunda sormuşlar:
— Ya Resûlâllah, bir günü bizim bir senemiz kadar uzun olacağını bildirdiğiniz o günde namazlar nasıl kılınacaktır? Şöyle cevap vermiştir:
— Takdir olunarak! Yani uzun günün saatleri takdir edilerek. Hesaplanarak. (Müslim, Kitabu’l-Fiten ve Eşrâtu’s-Sâat, 20)
— Nasıl takdir edilip, nasıl hesaplanacak?
— En yakın normal vakitli ülkenin takvimi ve saatıyla takdir olunup, hesap edilerek.
Demek ki, Resûlüllah (asm)'ın haber verdiği (takdir olunarak) kelimesi bize meseleyi hallettirmektedir. Böylece beş vakit namazını en yakın normal vakitli ülkenin saatına ayarlayarak kılan kimse huzura kavuşur, yanılmaktan kurtulmuş olur.
Burada cevabı gerekecek bir diğer sual de şudur:
— Bazı mevsimlerde gecenin başlamasıyla hemen arkasından şafak söker, yatsının vakti hiç olmaz. Böylesine kısa gecelerde namazlarımızı nasıl kılacağız?
Cevabı şöyledir:
— Öyle kısa gecelerin başlangıcında, önce akşam namazına durulur, kılınınca vakit bulunursa hemen yatsıya başlanır, bitirilince de hemen sabah namazına girişilir. Böylece kısa gecenin namazları arka arkaya eklenerek kılınır. Bundan sonrası yine takdir olunarak edâ edilir.
Bu mevzuda Prof. Hamidullah "İslâm'a Giriş" kitabında şöyle diyor:
— İslâm din-hukuk âlimleri umumiyetle (45) arz dâiresindeki saatlerin (vakitlerin) (90) derecede yâni kutuplarda muteber olduğunu açıklar.(45) derece ile (90) derece arasındaki bölgelerde güneşe değil, saate göre hareket edilir. Namaz için böyle olduğu gibi, oruç v.s. için de böyledir."
Bu mevzuu etraflıca inceleyen "kaynaklarıyla İslâm Hukuku"nda ise nihaî hüküm şöyle verilmektedir:
— Altı ay gece, altı ay gündüzün devam ettiği ülkelerde normal vakitleri (yâni gece ile gündüzü) bulunan en yakın -45 enlemdeki- ülkelerin saatleri uygulanarak namaz ve oruç ibadeti yerine getirilir."
Hac ibadeti ise zaten hiçbir ülkenin takdirine bağlı değildir. Suudî Arabistan'ın takvimi esastır. Onların ilân ettikleri günü Arafat'a çıkılır, Müzdelife'ye gidilir, Kâbe tavâfı yapılır. Bu mevzuda normal vakitli ülke ile normal olmayan vakitli ülke müsavidir. Hepsi de mukaddes bölgeye hizmet veren ülkenin takvimine tâbi olarak hac ibadetini ifa etmektedir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Kutuplarda namaz nasıl kılınır? Özellikle saatin bulunmadığı (keşfedilmediği) zamanlarda, kutuplarda nasıl namaz vaktlerini nasıl tayin ediyorlardı?
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Yaz aylarında hep aydınlık olan kuzey ülkelerinde oruç nasıl tutulacak? Karanlık olmasa veya hep karanlık olsa ne yapılacak, nasıl oruç tutulacak? İşte tüm bu soruların cevabını Süleymaniye Vakfı Başkanı Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır, “Kutuplarda Namaz ve Oruç Vakitlerini” gözlemlemek üzere gittiği Norveç’te verdi.
sunhaber.com
Sual: Kutuplarda bazen gündüzler çok uzun oluyor. Böyle durumlarda, orada bulunan bir Müslüman nasıl oruç tutacaktır?
Cevap: Kutuplarda, birkaç ay devamlı gece, birkaç ay devamlı gündüz olur. Böyle yerlerde oruç tutanlar için, bir külfet yoktur. İslam dininde güçlük olmadığını ve bir kişiye, yapamayacağı, takat getiremeyeceği şey teklif edilmediğini, Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerimde açıkça bildirmiştir. Mesela, abdest azası dörttür. Bir kimsenin iki ayağı kesik olsa abdest azası üçe iner. Bir kimse, ayakta namaz kılmaya gücü yetmezse, oturarak namazını kılabilir. Buna da gücü yetmezse, ima ile kılabilir. Ramazan ayında, Müslümanlara oruç tutmak farzdır. Fakat, bir kimse hasta olsa veya üç günlükten daha uzak bir yere sefere çıksa, oruç tutmak farzı üzerinden geçici olarak kalkar. Daha sonra, müsait bir vaktinde tutamadığı oruçlarını kaza eder.
Gece ve gündüz müddetleri, iki, üç ay ve daha fazla devam eden, kutup memleketlerinde olanlar da oruç tutarlar. Böyle memleketlerde ve gündüzleri, yirmidört saatten daha uzun olan günlerde, oruca saat ile başlanır ve saat ile bozulur. Gündüzü böyle uzun olmayan en yakın bir şehirdeki Müslümanların zamanına uyulur. Eğer oruç tutmazsa gündüzleri uzun olmayan yere gelince kaza eder.
Sual: Gündüzleri kısa olan yerlerde oruç tutanlarla, gündüzleri uzun olan yerlerde oruç tutanların sevapları aynı mıdır ve burada bir adaletsizlik yok mudur?
Cevap: Gündüzleri uzun olan yerlerde oruç tutanların alacağı mükafat elbette farklıdır. Güçlükler arasında ibadet etmek, elbette daha sevaptır. Gündüzleri uzun olan yerlerde, gündüzleri kısa olan yerlere göre birkaç saat fazla oruç tutanlar, amelleri nisbetinde ilahi mükafatlara mazhar olacakları için, bu hâl, adaletsizlik değildir.
Sual: Uzaya, aya veya diğer gezegenlere giden bir kimse, eğer Müslüman ise, nasıl oruç tutacaktır?
Cevap: Aya, uzaya giden Müslüman da sefere, yani yolculuğa niyet etmemişse veya orada ikamet etmeye niyet ederse, bulunduğu yerde gündüzleri çok uzun veya devamlı gündüz olursa, dünyadaki imsak ve iftar vakti belli olan bir yeri esas alır ve saatle başlayıp, saatle bitirerek orucunu tutar. Bütün bunlara rağmen orucunu tutamazsa, dünyaya döndüğü zaman, tutamadığı oruçları kaza eder.