kuvvetli kalp atışı / Bradikardi (Kalbin Yavaş Atması) - Doç. Dr. Murat Turfan

Kuvvetli Kalp Atışı

kuvvetli kalp atışı

Çarpıntı Nedir?

Çarpıntı Nedir ?

Çarpıntıya tıp dilinde “taşikardi” denmektedir. Taşikardi’yi tanımlayacak olursak kalbin normalden daha hızlı atması şeklinde tanımlayabiliriz. Normalde istirahatte bulunan bir kimsede kalp atım sayısı dakikada 100’ün altında olmalıdır. Eğer nabzımız dakikada 100’ün üzerindeyse bu duruma “taşikardi” denmektedir.

Çarpıntı ile Taşikardi Aynı mıdır?

Aslında taşikardi dediğimizde her zaman nabzın dakikada 100’ün üzerinde olduğunu biliriz. Ama çarpıntım var diyen bir hastada her zaman nabız 100’ün üzerinde olmayabilir. Bazı hastalar nabzı 70-80 gibi değerlerde iken bile çarpıntıdan yakınabilmektedir. Aslında burada kişinin şikayette bulunduğu nokta kalbin sayıca hızlı atması değil kalbin daha güçlü kasılmasıdır. Kalp çeşitli nedenlerden dolayı güçlü kasılınca da kişi bunu çarpıntı şeklinde algılayabilir. Bu yüzden çarpıntı şikayeti bulunan her hasta detaylı bir şekilde dinlenmeli ve muayene edilmelidir. Kişinin çarpıntı şikayeti ile bizlere söylemeye çalıştığı sorunun ne olduğu açıkça sorulmalı ve hasta-hekim karşılıklı olarak bu durumu detaylı bir şekilde konuşmalıdır.

Çarpıntı ile Panik Atak Aynı Şey mi?

Panik atak bir hastalık tanısı, çarpıntı ise hastanın bizlere söylediği bir şikâyettir. Dolayısıyla ikisi de birbirinden farklı kavramlardır. Ancak panik atağı bulunan hemen hemen her hasta atak sırasında aynı zamanda çarpıntı da hisseder. Aslında yukarıda söylemeye çalıştığım nokta bu. Panik atak sırasında kişide var olan ölüm korkusu ya da endişe stres hormonlarının (adrenalin etkisi yapan hormonlar) aniden yükselmesine neden olur. Bu da kalbin çok güçlü kasılmasına ve bazen de panik atağın şiddetine göre nabzın da yükselmesine sebep olur. Aslında bu gibi durumlarda kalpte herhangi bir sorun yoktur.

Çarpıntısı Olan Bir Hasta: Ritim Hastası mı? Panik atak Hastası mı?

Çarpıntıdan yakınan bir hasta; ritim hastası da olabilir panik atak hastası da olabilir. Bu yüzden çarpıntı şikâyeti olan her hastada, hasta öyküsü dikkatlice dinlenmelidir. Burada üzerinde durulması gereken birkaç konu var. Öncelikle hastaya şikayetinin nasıl başladığı sorulmalıdır. Önce çarpıntı şikâyeti mi başlıyor yoksa önce panik, korku ya da endişe hali mi başlıyor. Bu nokta son derece önemlidir. Üzerinde durulması gereken diğer konu çarpıntı şikayeti hangi ortamlarda başlıyor. Eğer kişi psikolojik sorun yaşadığı ya da kaçınmak istediği ortamlarda çarpıntı atağı yaşıyorsa bu da panik atak lehine yorumlanmalıdır. Hastanın çarpıntı atakları her zaman değişik ortamlarda ve hiçbir psikolojik baskı olmadan başlıyorsa bu durumda, öncelikle ritim bozukluğunu düşünmek gerekir.

Panik Atak Hastaları Aslında Ritim Bozukluğu Hastası Olabilir mi?

Bu konu son derece önemli bir konudur. Çünkü yapılan klinik araştırma sonuçları, panik atak tanısı ile takip ve tedavi edilen hastaların yaklaşık %20’sinin aslında ritim hastası olduğunu göstermiştir. Bu durum adeta tavuk-yumurta olayına benzemektedir. Yani panik atak mı çarpıntıya yol açıyor, yoksa çarpıntı mı panik atağa yol açıyor. Biri diğerini tetikler her zaman. O nedenle, bu tip hastalar çok dikkatli değerlendirilmelidir ve gerçek ritim hastaları yanlışlıkla panik atak hastası olarak görülmemelidir. Çünkü gerçekte ritim bozukluğu olan hastaya panik atak tedavisi verilmesi durumunda; kişi hiç fayda görmeyeceğinden ve sürekli aynı çarpıntıları tekrar yaşayacağından hastada ciddi psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu tip hastalarda her ne kadar hayatın ilerleyen dönemlerinde gerçek sorun olan ritim bozukluğu tespit edilip ablasyon tedavisi ile kalıcı bir şekilde tedavi edilse de hastaların önemli bir kısmında uzun yıllar panik atak tanısı nedeniyle çeşitli psikiyatrik ilaç kullanımından kaynaklanan bazı psikolojik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu durumda olan hastaların sağlıklı bir hayata kavuşması bazen yıllarca sürebilmektedir. Bu sebeplerden dolayı panik atak tanısı ile takip edilen hastaların detaylı bir şekilde dinlenmesi ve gerek görüldüğü takdirde zaman geçirmeden bir kalp hastalıkları uzmanına görünmeleri son derece önemlidir.

Çarpıntı Nasıl Tedavi Edilir?

Çarpıntı bir hastalık tanısı değil bir şikâyettir. Dolayısıyla öncelikle çarpıntının neye bağlı olduğunu ortaya koymak gerekiyor. Çoğu çarpıntı türleri sinüs taşikardisidir ve bu da basit tedbirlerle ve yaşam tarzımızın değiştirilmesi ile kolayca kontrol altına alınabilir. Ancak ritim bozukluğunun varlığına işaret eden çarpıntı durumlarında ise tedavi şekli tamamen değişmektedir. Bu gibi durumlarda ya ilaç tedavisi ya da ablasyon tedavisi uygulanmaktadır. Nadiren de olsa bazı durumlarda hem ablasyon hem de ilaç tedavisi bir arada kullanılmaktadır.

Çarpıntı şikayeti ile ilgili daha detaylı bilgi ve tedavi almak isterseniz Prof. Dr. Basri Amasyalı’nın Ankara’daki kliniği ile iletişime geçebilirsiniz.

Aritmi, kalbin çok hızlı atması, çok yavaş atması veya düzensiz atması gibi ritim sorunlarını ifade eder. Bazı kalp aritmileri zararsız olabileceği gibi bazıları da rahatsız edici hatta bazen yaşamı tehdit edici durumlara neden olabilir.

Normal kalp atışı nedir?

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı da olan Prof. Dr. Çetin kalbin atriyum (kulakçık) denilen iki üst bölme ve ventrikül (karıncık) olarak bilinen iki alt bölme olmak üzere toplam dört bölmeden oluştuğunu söyledi.

Prof. Dr.Çetin, “Normalde kalp ritmini sağ atriyumda yer alan doğal bir kalp pili olan sinüs düğümü kontrol eder. Sinüs düğümü her bir kalp atışını başlatan atriyum kaslarının kasılmasını ve ventriküllere kan pompalamasını sağlayan elektriksel uyarılar üretir” dedi.

Elektriksel uyarıların atriyoventriküler (AV) düğüm olarak isimlendirilen hücre kümesine ulaştığını belirten Prof. Dr. Çetin, “AV düğüm elektrik sinyalini yavaşlatarak ventriküllere gönderir. Bu hafif gecikme de ventriküllerin kanla dolmasını sağlar. Elektriksel uyarılar ventriküllerin kaslarına ulaşınca kasılır, bu da onların ya akciğerlere ya da vücudun geri kalanına kan pompalamalarına neden olur” diye konuştu.

Prof. Dr. Çetin, sağlıklı kalpte bu sürecin genellikle sorunsuz ilerlediğini ve dakikada 60-100 atımlık normal bir dinlenme kalp atış hızı ile sonuçlandığını anımsattı.

Kalp atışlarını düzenleyen elektriksel uyarıların düzgün olmadığı durumlarda kalbin çok hızlı, çok yavaş ya da düzensiz atabileceğini kaydeden Prof. Dr. Çetin, bu kalp ritim sorunlarının tümüne genel bir terim olarak “kalp aritmileri” denildiğini bildirdi.

ARİTMİLERİN BELİRTİLERİ

Aritminin hızla çarpan bir kalp atışı veya göğüste “titreme”, bazen de bir anlık atım eklenmiş ve sonrasında güçlü bir vuru gibi hissedilebileceğini anlatan Prof. Dr.Çetin, “Çok hızlı atıyormuş gibi ya da tam tersi çok yavaş hissedebileceği gibi hiçbir şey de fark edilmeyebilir. Bazı kalp aritmileri zararsız olabileceği gibi bazıları da rahatsız edici hatta bazen yaşamı tehdit edici durumlara neden olabilir” uyarısını yaptı.

Prof. Dr. Çetin, aritmilerin genel olarak belirtilerini şöyle sıraladı:

  • Çarpıntı,
  • Göğüste ani güçlü atım hissi,
  • Baş dönmesi veya sersemlik hissi,
  • Bulanık görme,
  • Bayılma,
  • Nefes darlığı,
  • Göğüs ağrısı,
  • Terleme,
  • Zayıflık,
  • Yorgunluk hissi.

ARİTMİ TÜRLERİ

Aritmilerin kalpte meydana geldikleri yere göre ayrıldığını vurgulayan Prof. Dr. Çetin, şu bilgileri paylaştı:

“Atriyumlarda başladıklarında ‘supraventriküler’, ventriküllerde başlarlarsa ‘ventriküler aritmiler’ denir. Aritmiler ayrıca kalp atış hızına göre de gruplandırılır. Bradikardi dakikada 60 atıştan daha düşük bir kalp atış hızı iken taşikardi ise dakikada 100 atıştan fazladır.”

SUPRAVENTRİKÜLER ARİTMİLER ŞUNLARDAN OLUŞUR:

Prematüre atriyal kasılmalar: Bu kasılmalar erken ekstra vuruşlar olup, zararsız ve genellikle tedavi gerektirmez..

Paroksismal supraventriküler taşikardi (PSVT): Bu taşikardi çeşidi, genellikle düzenli bir ritimle hızlı bir kalp atış hızıdır. Aniden başlar ve biter.  En sık formu AV nodal reentran taşikardi (AVNRT)’dir. Bu kalbin “AV düğümü” adı verilen kısmından geçen ekstra bir yoldan kaynaklanır. Kalp çarpıntısına ve bayılmaya neden olabilir.”

Aksesuar yolu taşikardileri: Kalbin üst ve alt odaları arasındaki ekstra bir ileti yolu nedeniyle hızlı bir kalp atış ritmi görülebilir.

Atriyal fibrilasyon (AFib): Atriyumlar alışılmadık ölçüde çok hızlı, organize olmayan şekilde kasılır. Bu inme, kalp yetmezliği ve ölüme neden olabilir.

Atriyal flutter: “Atriyal flutter genellikle atriyal fibrilasyondan daha organize ve düzenlidir. En sık kalp hastalığı olan kişilerde ve kalp ameliyatından sonraki ilk hafta içinde olur, genellikle atriyal fibrilasyona dönüşür.

VENTRİKÜLER ARİTMİLER ŞUNLARDAN OLUŞUR:

Prematüre ventriküler kasılmalar (PVC’ler): Bu aritmiler en yaygın aritmiler arasındadır. Çoğu kişinin bazen hissettiği ‘kalpte durup hızlı vurma hissi’ bu grupta görülür. 

Ventriküler taşikardi (VT): Ventriküler taşikardi kalbin alt odacıklarından başlayan hızlı bir kalp ritmidir. Kalbin çok hızlı attığı için yeterince kan dolduramaz. Bu, özellikle kalp hastalığı olan kişilerde ciddi bir durumdur ve hayati tehdit eden bir aritmidir.”

Ventriküler fibrilasyon (VF): Bu sağlık problemi, kalbin alt odaları çok hızlı attığında (dakikada 250 atım üstü), vücudun geri kalanına kan pompalayamadığında veya kasılamadığında meydana gelir. Mümkün olan en kısa sürede CPR ve defibrilasyon ile tedavi edilmesi gereken tıbbi bir acil durumdur.”  

Uzun QT sendromu: Bu sendrom, kalbin alt odacıklarının kasılma ve gevşemesinin çok uzun sürmesine neden olan genetik bir hastalıktır. Tehlikeli ritim sorunlarına ve ölüme neden olabilir.

Bradiaritmi: Bu ritim, kalbin elektrik sistemindeki bir hastalık veya ilaç tedavisi nedeniyle yavaş çalışması sonucu oluşur. Dinlenirken dakikada 60’ın altındaki kalp atış hızı olarak kabul edilse de istirahat halindeki kalp atış hızının düşük olması daima bir sorun olduğuna işaret etmez. Fiziksel anlamda formdaysanız, dinlenme halinde dakikada 60’tan az atışla yeterli düzeyde kanı pompalayan etkili bir kalbiniz olabilir. Kötü formları bayılma veya baş dönmesi gibi semptomlar hissettirebilir.”

BRADİARİTMİ TÜRLERİ ŞUNLARI İÇERİR:

Prof. Dr. Çetin, bradiaritmi türleri hakkında şu paylaşımda bulundu:

“ *Sinüs düğümü disfonksiyonu: Kalbin doğal kalp pili olan sinüs düğümündeki bir sorundan kaynaklanır.

  *Kalp bloğu: Kalbin sinüs düğümünden alt odalarına giderken elektriksel iletide bir gecikme veya bir blok vardır.”

ARİTMİ NEDENLERİ

Prof. Dr. Çetin, aşağıdaki koşulların aritmiye sebep olabileceğini anımsattı: 

“* Kalp krizi,

* Geçirilmiş kalp krizi,

* Kardiyomiyopati, vb. kalbin yapısında meydana gelen değişiklikler (kalp yetmezlikleri),

* Koroner arter hastalığı,

* Hipertansiyon,

* Aşırı aktif tiroid bezi (hipertiroidizm),

* Yetersiz tiroit bezi (hipotiroidizm),

* Şeker hastalığı (diyabetes mellitus),

* Obstrüktif uyku apne sendromu (Uykuda solunum durması),

* COVID-19 ile enfeksiyon.”

Prof. Dr. Çetin, aritmiye neden olabilecek diğer etkenleri ise şöyle sıraladı:

“ * Sigara tüketimi,

   * Aşırı alkol veya kafein tüketimi,

   * Madde bağımlılığı,

   * Kaygı, stres, vb.,

   * Reçetesiz satılan soğuk algınlığı ve alerji ilaçları, besin takviyeleri dahil olmak üzere belirli ilaçlar ve takviyeler,

   * Genetik (uzun QT, brugada sendromları).”

RİSK FAKTÖRLERİ

Prof. Dr. Çetin, aritminin gelişme riskini arttırabilecek koşulları şöyle anlattı:

  • Koroner arter hastalığı, kalple ilgili farklı sorunlar, daha önce geçirilen kalp ameliyatı: Daralmış kalp atardamarları, kalp krizi, anormal kalp kapakçıkları, daha önce geçirilen kalp ameliyatı, kalp yetmezliği, kardiyomiyopati ve diğer kalp hasarları, aritminin hemen hemen her türü için risk faktörleridir.
  • Hipertansiyon: Sol ventrikül duvarlarında sertleşme ve kalınlaşma nedeni olabilir ki, bu elektriksel uyarıların kalbinizde hareket etme şeklini değiştirebilir. Koroner arter hastalığı geliştirme riskini arttırır.
  • Konjenital kalp hastalığı: Kalp anormalliğiyle doğum, kalp ritmini etkileyebilir.
  • Tiroid problemleri: Aşırı faal ya da yetersiz bir tiroit bezine sahip olmak aritmi riskini artırabilir.
  • Şeker hastalığı: Koroner arter hastalığı ve yüksek tansiyon geliştirme riski kontrolsüz diyabetle büyük ölçüde artar.
  • Obstrüktif uyku apnesi: Uykuda nefes alıp vermenizin kesintiye uğradığı bu rahatsızlık bradikardi, atriyal fibrilasyon ve diğer aritmi riskini artırabilir.
  • Elektrolit dengesizliği: Kalbinizdeki elektriksel uyarıları tetiklemeye ve iletmeye kandaki potasyum, sodyum, kalsiyum ve magnezyum gibi elektrolit denilen maddeler yardımcı olur. Elektrolit seviyelerinin çok yüksek ya da çok düşük olması kalbin elektriksel uyarılarını etkileyerek, aritmi gelişimine katkıda bulunabilir.

Prof. Dr. Çetin, aritminin gelişme riskini arttırabilecek diğer faktörleri şöyle değerlendirdi:

  • İlaçlar ve besin takviyeleri: Reçetesiz satılan bazı öksürük ve soğuk algınlığına yönelik ilaçlarla bazı reçeteli ilaçlar aritmi gelişimine katkıda bulunabilir.
  • Çok fazla alkol tüketmek: Alkolün çok fazla tüketimi, kalbinizdeki elektriksel uyarıları etkileyerek, atriyal fibrilasyon gelişme olasılığını arttırabilir.
  • Kafein, nikotin ya da yasadışı uyuşturucu kullanımı: Kafein, nikotin ve diğer uyarıcılar kalp hızının artmasına ve daha ciddi aritmilerin gelişmesine katkıda bulunabilir. Amfetamin, kokain, vb. yasadışı uyuşturucular kalbi ciddi oranda etkileyerek, birçok aritmiye ya da ventriküler fibrilasyona bağlı olarak ani ölüme neden olabilir.

KOMPLİKASYONLAR (İSTENMEYEN ETKİLER)

Prof. Dr.Çetin, aritmilerin çeşitli komplikasyonları olabileceğini ifade ederek, şöyle konuştu:

İnme (Felç): Bazı aritmiler (özellikle atriyal fibrilasyon ve flutter) kan pıhtılaşması riskinin artmasıyla ilişkilidir. Bir pıhtı, kalpten beyine giderek, kan akışını engellemesiyle felç sebebi olabilir. Kalp hastalığı olanlar ve 65 yaş üstündekilerde inme riski artar. Kan sulandırıcılar felç riskini büyük oranda azaltabilir.”

Kalp yetmezliği: Bir bradikardi veya atriyal fibrilasyon gibi taşikardi sebebiyle kalbin uzun süre etkisiz şekilde pompaladığı durumlarda kalp yetmezliği ortaya çıkabilir.”

TEŞHİS

“Aritmi tanısı, kalbin elektriksel aktivitesini algılayabilen göğse ve uzuvlara takılan sensörler (elektrotlar) aracılığıyla, kalp atış hızı ve kalbin tüm elektriksel fazlarının süresini ölçen çok önemli tanısal bir araç olan EKG’ye bakarak konur” diyen Prof. Dr.Çetin, şöyle devam etti:

“Aritmi sürekli olmadığında yani zaman zaman oluştuğunda muayenede tek başına EKG yeterli olmayabilir. Teşhis etmek için hastanın semptomlarını ve tıbbi geçmişini gözden geçirmek ve fizik muayene yapmak ilk ve en önemli basamaktır. Kalp hastalığı öyküsü, kansızlık, tiroit bezi ile ilgili bir sorun olup olmadığı veya aritmiyi tetikleyebilecek diğer durumlar hakkında testler istenerek gözden geçirilmelidir. Ayrıca aritmilere özgü kalp ritmi izleme testleri de istenebilir.”

Prof. Dr. Çetin, bu testler hakkında şu bilgiyi verdi:

“Ekokardiyogram: Göğüse yerleştirilen ultrason probu ile kalbin boyut, yapı ve hareketinin görüntüleri değerlendirilir.

Holter monitörü: Bu taşınabilir EKG cihazı kalp aktivitesini kaydetmek için bir gün veya daha uzun süre takılabilir.  

Olay kaydedici: Nadir aritmiler için bu taşınabilir EKG cihazı vücuda takılarak ve semptomlar olduğunda bir düğmeye basarak kaydetmeye yarar. Bu semptomlar ile anında kalp ritmi ilişkisini açığa çıkarmayı sağlar.  

İmplante edilebilir döngü kaydedici: Semptomları çok seyrekse, kalbin elektriksel aktivitesini sürekli olarak kaydetmek ve anormal kalp ritimlerini tespit etmek için göğüs bölgesinde cildin altına bir olay kaydedici implante edilebilir.”

Prof. Dr. Çetin, bu testler sırasında bir aritmi bulunamazsa, aritminin aşağıdakileri içerebilecek testlerle tetiklenmeye çalışılabileceğine dikkat çekti:

“ Stres testi: Koşu bandı veya sabit bisiklet üzerinde egzersiz yaptırılır. 

Eğimli masa testi: Bayılma nöbetleri varsa bu test yapılabilir. Bir masaya yatar haldeyken, kalp atış hızı ve tansiyon izlenir. Sonrasında ayakta duruyormuşsunuz gibi masa eğilir. Kalp ve onu kontrol eden sinir sisteminin açı değişikliğine tepkiyi nasıl verdiği gözlemlenir.

Elektrofizyolojik testler ve haritalama: Anjiyo laboratuvarında kateter yardımıyla elektrotlar yerleştirilir ve kalpteki elektriksel uyarıların yayılımını haritalanır.”

TEDAVİ

Tedavinin genellikle aritmi yalnızca önemli semptomların nedeni ise ya da daha ciddi bir aritminin kişiyi hayati risk altına soktuğu durumlarda gerekli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çetin, tedavi yöntemleri hakkında şu bilgileri verdi:

Yavaş kalp atışlarını (bradikardi) tedavi etmek:

Bradikardi düzeltilebilecek bir nedeni yoksa genellikle kalp pili ile tedavi edilir. Çünkü kalbi güvenilir bir şekilde hızlandırabilecek herhangi bir ilaç yoktur. Kalp pili genellikle köprücük kemiğinizin yakınına yerleştirilen küçük bir cihazdır. Bir ya da daha fazla elektrot uçlu kablo kalp pilinden kan damarlarının içinden kalbe doğru ilerletilir. Kalp pili, kalbin atış hızı çok yavaşsa veya durursa, kalbi sabit bir hızda atması için elektriksel uyarılar gönderir.”

Hızlı kalp atışlarının (taşikardi) tedavisi:

Prof. Dr.Çetin, taşikardi için tedavinin aşağıdakilerden birini veya birkaçını içerebileceğinie işaret etti.

Vagal manevralar

Bazı supraventriküler aritmiler, nefesini tutma ve ıkınma, yüzü buzlu suya batırma veya öksürme gibi belirli manevraları kullanarak durdurulabilir. Bu manevralar kalp atışını kontrol eden sinir sistemini etkileyerek kalp atış hızının yavaşlamasını sağlayabilir.

İlaçlar

Birçok taşikardi türünde kalp atış hızını kontrol etmek veya normal bir ritme geri göndermek için ilaç verilebilir. Atriyal fibrilasyon varsa, tehlikeli kan pıhtılarının oluşmasını önlemeye yardımcı olmak için kan sulandırıcılar yazılabilir.

Kardiyoversiyon

Acil hastalarda veya ilaç tedavisine cevap alınamamışsa kardiyoversiyon (elektroşok) kullanılabilir. Kalbin olduğu bölgeye elektro şok verilerek anormal kalp atışı düzeltilebilir.

Kateter ablasyonu

Bu prosedürde kasıktaki kan damarlarından kalbe bir veya daha fazla kateter iletilir. Kateter uçlarındaki elektrotlar, kalp dokusunun küçük bir noktasına tedavi uygulamak ve aritmiye neden olan yol boyunca bir elektrik bloğu oluşturmak için ısı, aşırı soğuk veya radyofrekans enerjisi kullanır. Böylece aritmiye neden olan bölge ortadan kaldırılmış olur.”

İMPLANTE EDİLEBİLİR CİHAZLAR

Prof. Dr. Çetin, kalp aritmi tedavisinin implante edilebilir bir cihazın kullanımını da içerebileceğini bildirdi.

Kalp pili

Kalp pili anormal kalp ritimlerini kontrol etmeye yardımcı olan implante edilebilir bir cihazdır. Küçük bir cihaz, küçük bir cerrahi prosedürde köprücük kemiğinin yakınına deri altına yerleştirilir. Yalıtılmış bir tel, cihazdan kalıcı olarak sabitlendiği kalbe kadar uzanır. Kalp pili anormal bir kalp atış hızı tespit ederse, kalbinizi normal bir hızda atması için uyaran elektriksel uyarılar yayar.

İmplante edilebilir kardiyoverter defibrilatör (ICD)

Ventriküler taşikardi veya ventriküler fibrilasyon riski yüksek ise bu cihaz önerilir. Ani kalp durması geçirmiş veya ani kalp durması riski artıran belirli kalp rahatsızlıkları varsa da ICD önerilir.  ICD kalp piline benzer şekilde köprücük kemiğinin yakınında deri altına yerleştirilen, pille çalışan bir cihazdır. Anormal bir kalp ritmi tespit ederse, kalbi normal ritmine döndürmek için düşük veya yüksek enerjili elektroşoklar gönderir. ICD anormal kalp ritminin oluşmasını engellemez ancak gelişirse tedavi eder. 

YAŞAM TARZI VE EV İLAÇLARI

Kalp aritmisini önlemek ve kalp hastalığı riskini azaltmak için sağlıklı bir yaşam tarzı ile yaşamanın önemine değinen Prof. Dr. Çetin, bunun için de dikkat edilmesi gerekenleri şöyle özetledi:

  • Kalp dostu yiyecekler tüketin: Tuz ve katı yağ oranı düşük ve meyve, sebze ve tam tahıllar açısından zengin sağlıklı bir diyet yapın.
  • Egzersiz: Çoğu gün en az 30 dakika düzenli egzersiz yapmayı hedefleyin.
  • Sigarayı bırakmak: Sigara içiyor ve kendi başınıza bırakamıyorsanız, sigara içme alışkanlığınızdan kurtulmanıza yardımcı olunması için doktorunuzla konuşun.
  • Sağlıklı kilonuzu koruyun: Kilolu olmak kalp hastalığına yakalanma riskini artırır.
  • Kan basıncı ve kolesterol seviyelerini kontrol altında tutun: Yüksek tansiyon ve kolesterolü düzeltmek için yaşam tarzı değişiklikleri yapın ve reçeteye göre ilaç alın.
  • Alkol alımından kaçının: Alkol tüketilecekse bunu ölçülü yapın.
  • Kafein alımını sınırlandırın: Kahve, çay ve kola gibi içecekleri fazla içmeyin.
  • Yoğun stres ve öfke: Kalp ritmi sorunlarına neden olabileceğinden stresi azaltmaya çalışın.
  • Bazı soğuk algınlığı ve öksürük ilaçları: Hızlı kalp atışını tetikleyebileceklerinden reçetesiz satılan ilaçları dikkatli kullanın.

• Takip programını sürdürün: İlaçlarınızı reçeteye göre alın ve doktorunuzla düzenli takip randevuları alın. Belirtileriniz kötüleşirse doktorunuza söyleyin.

Kalp Çarpıntısı (Aritmi) Nedir, Neden Olur ve Nasıl Geçer?

Kalp, yaşam boyu çarparak vücut için gerekli oksijen ve besin bakımından zengin kanı organlara ve dokulara ulaştıran bir organdır. Devamlı gerçekleşen bu durum kişiyi rahatsız etmez. Diğer bir deyişle kişi çoğu zaman kalbinin attığını hissetmez. Ancak farklı nedenlerden dolayı kalp ritminin yüksek hızda atması meydana gelebilir.

Kalp Çarpıntısı (Aritmi) Nedir?

Kalp çarpıntısı, kalbin atımın kişi tarafından hissedilmesi olarak ifade edilebilir. Kalp çarpıntısı için kalbin illa normalden hızlı çalışmasına gerek yoktur.  Fiziksel aktivite ya da duygu durum değişimlerine bağlı olarak kişinin kalbi normalden daha hızlı atabilir. Kalp çarpıntısı, aritmi denilen kalpte bir ritm bozukluğunun habercisi olabilir.

Sağlıklı bireylerde kalp çarpıntısı belirtileri, fiziksel aktivite ile gelişen taşikardi olarak görülebilir. Bu gibi durumlarda kalp hızının artması dışında EKG bozukluğu beklenmez. Ancak bazı durumlarda kalp çarpıntısı nefes darlığı, göğüs ağrısı, göğüste sıkışma ve yanma, baş dönmesi ile bayılma gibi durumlara neden oluyorsa acil tıbbî yardım alınması gerekir.

Bunların dışında gebelikte kalp çarpıntısı riski normal yaşama göre yüksek seyreder. Hamilelikte kalp çarpıntısı nedeni olarak değişen hormon dengeleri ile artan damar içi sıvı hacmi gösterilmektedir. Bunun dışında menstural ve menapoz öncesi dönemlerde ortaya çıkan hormonal değişimler de ani kalp çarpıntısı oluşturabilir.

Kalp Çarpıntısı (Aritmi) Neden Olur?

Kalp çarpıntısı sebepleri "kalp dışı nedenler" ve "kalp hastalıkları" olarak ikiye ayrılabilir. Kalp dışı nedenler, kalbin kendisinde bir problem olmayan, diğer faktörler nedeniyle gelişen çarpıntılardır. Bunlar:

    • Aşırı fiziksel aktivite
    • Kaygı ve anksiyete bozuklukları
    • Aşırı kanama
    • Zehirli guatr
    • Yüksek ateş
    • Kan şekeri düşüklüğü
    • Kansızlık
    • Alkol ya da tütün kullanımı
    • Migren
    • Kafein tüketimi
    • Birtakım ilaçlar
    • Arteriovenöz fistüller
    • Anormal elektrolit seviyeleri
    • Aşırı sıvı kaybı
    • Feokromasitoma (böbrek üstü bezi tümörü)
    • Oksijen düşüklüğü
    • Ortostatik hipotansiyon

    Kalp çarpıntısı nedenleri arasında kalbe bağlı olarak faktörler, herhangi bir tedavi gerektirmeyen ekstra atım seviyelerinden, hayatı tehdit edebilecek olan ciddi kalp hastalıklarına kadar pek çok probleme bağlı olabilir. Bunlar arasında şu sebepler sıklıkla görülmektedir:

    • Tansiyon yüksekliği
    • Kalp damar hastalıkları
    • Kalp kası hastalıkları
    • Kalp zarı ya da kalp kası iltihabı (myokardit, perikardit, endokardit çarpıntılarda)
    • Kalp romatizması,
    • Kalp hızının yavaşlaması
    • Kalp kapağı değişmesi
    • Doğumsal kalp anomalileri
    • Kalp pili
    • Aort damarında genişleme (aort anevrizması)
    • Ritim bozuklukları (erken atrial ya da ventrüküler atımlar, atrial fibrilasyon, ventriküler taşikardi, paroksismal supraventriküler taşikardi, dal blokları, Brugada ve Wolff Parkinson White Sendromu).

    Fiziksel bir sorun kaynaklı aritminin yanı sıra psikolojik kalp çarpıntısı da en sık görülen problemler arasındadır. Genellikle gerginlik olarak adlandırılan anksiyete durumlarında, birey kötü bir şeyler olacakmış hissine kapılır. Kişi herhangi bir tehditle karşılaşacağını düşündükçe, kalp kaslarına daha fazla kan gitmesi ihtiyacı doğduğundan çarpıntı hissedilebilir. Bununla birlikte bireyin hissettiği aşırı heyecan kalp çarpıntısı görülmesine neden olabilen diğer bir unsurdur.

Kalp Çarpıntısı Nasıl Geçer?

    Aritmi sorunları çok çeşitlidir. Bazıları yaşamı tehdit eder seviyede olabilir. Bu nedenle kalp çarpıntısı nasıl geçer sorusu, bu sorunu yaşayanların ortak merak noktasıdır. Ancak tedavi için aritmi hastası çok dikkatli şekilde incelenmeli ve varsa aritminin esas nedeni ortaya konularak, tedavi süreci buna göre planlanmalıdır. Kalp çarpıntısı (aritmi) teşhis edilirken şu tetkikler yapılmalıdır:

    EKG: Kalp çarpıntısı şikayetiyle başvuran herkese çekilen kalp grafisidir. Ancak EKG'nin normal olması bireyde kalp ritmi bozukluğu olmadığı anlamına gelmez. Çünkü çarpıntı çoğu zaman kısa sürdüğü için anlık çekilen EKG, normal değerler gösterebilir. Bunun için EKG'nin dinlenme ya da efor esnasında çekilmesi gerekir.

    Kan tahlilleri: Kan seviyeleri, tiroid hormonları ve elektrolit seviyeleri kontrol edilir.

    Ekokardiyografi: Ultrason cihazı ile kalbin incelenmesidir. Kalp kapaklarının durumu, pompalama fonksiyonları ve kalbin çalışma oranı kontrol edilerek, çarpıntıya nede olan durumlar araştırılır.

    Holter: Birtakım ritim bozukluklarının tespit edilebilmesi için kişinin kalp ritmini kaydeden cihaza holter adı verilir. Genellikle 24 saat ile 72 saat boyunca kalp ritmi kaydedilir. Kaydın yorumu uzman doktor tarafından yapılmalıdır.

    Olay kaydedici: Kalp çarpıntısı çok nadir görülen kişilerde holter kullanmak tanı koymak için yeterli olmayabilir. Çünkü belirlenen süre boyunca çarpıntı gelişmeyebilir. Bu gibi durumlarda kişide 2-3 hafta boyunca takılı olan ve çarpıntı anında cihazdaki düğmeye basılmak suretiyle kayıt alınmasını sağlayan bir cihaz takılıdır. Daha uzun aralıklarda görülen çarpıntıların tanısının konulmasında tercih edilir.

Kalp Çarpıntısı (Aritmi) Tedavisi

    Kalp çarpıntısı tedavisi yapılırken ilaç tedavisi ile girişimsel tedavi yöntemleri kullanılmaktadır. İlaç tedavisi ile başarılı şekilde sonuç alınamayan durumlarda ise "radyofrekans ablasyonu" adı verilen bir yönteme başvurulur. Bu yöntem ile hastanın bacak atardamarından ya da toplardamarından girişimsel bir uygulama ile ritim bozukluğu tedavi edilmektedir. Yöntemin başarı oranı, gelişen tıp şartlarında %99'a kadar çıkar. Radyofrekans ablasyonu ile çarpıntıya sebep olan odağın ya da mekanizmanın radyofrekans enerjisi ile ortadan kaldırılması hedeflenir.

    Bazı ritim bozuklukları ablasyon ile tedavi edildikten sonra ortadan kalkar ve bir daha tekrar etmez. Ancak bir kısmı ise radikal tedavilere cevap vermeyebilir. Bu tür aritmi problemlerinde yıllarca ya da ömür boyu ilaç tedavisi almak gerekebilir.

    Bazı aritmi vakaları ise kalp pilleri (pacemaker) ile tedavi edilir. Genellikle "bradiaritmi" vakalarının-yani kalbin yavaş çalıştığı ritm bozukluklarının  tedavisinde, diğer bir deyişle kalp ritminin aşırı yavaşlaması veya kalp bloku gelişmesi durumlarında kalp pilleri kullanılır. Kalp pili takılan kişinin sürekli kontrol altında tutulması gerekir.

    Bazı ventrikül taşikardisi ya da ventrikül fibrilasyonu gibi taşiaritmiler, ilaç tedavisine ve radyofrekans ablasyonuna cevap vermeyebilir. Bu hastalarda kalp pillerine benzeyen "kardiyak defibliratör" kullanılır. Kalp pillerine benzeyen ancak hayatı tehdit eden ritim durumlarında şok enerjisi vererek durumu normale çeviren bu cihazlar hayat kurtarıcıdır.

Kalp Çarpıntısı Ne Kadar Sürer?

    Kalp çarpıntısı genellikle stres, egzersiz, soğuk algınlığı, panik atak ya da bazı ilaçların yan etkileri gibi durumlarda, kalbin normalden daha hızlı atmasıdır. Genelde birkaç saniye süren bu tür çarpıntıların nedeni önemsizdir. Ancak öncesinde kalp rahatsızlığı geçirilmiş ise mutlaka zaman kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. Ayrıca kalp çarpıntısı mide bulantısı, şiddetli baş dönmesi, nefes darlığı ya da göğüste rahatsızlık hissi yaratıyorsa yine vakit kaybetmeden tıbbî yardım alınmalıdır.

Çocuklarda Kalp Çarpıntısı

    Çocuklarda kalp çarpıntısı, doğumsal kalp hastalıkları nedeniyle ile oluşabilir. Özellikle yenidoğan bebeklerde doğum anında ya da birkaç gün sonra yapılan fiziksel muayene ve EKO, yaşamın ileri zamanlarında ortaya çıkabilecek aritmi problemlerinin ya da diğer kalp hastalıklarının erken teşhis edilmesini sağlar.

    Genç yaşta kalp çarpıntısı belirtilerinin kontrol altına alınması ve tedavi edilmesi, hastalığın ciddi boyutlara ulaşmasını engeller. Bunun için çocuklar anaokuluna başlarken mutlaka uzman bir kardiyolog tarafından muayene edilmelidir. İlköğretim dönemine gelindiğinde ise EKG ve EKO ile kalp ritim bozukluğu kontrol edilmelidir. Bu durum çocuğun 20'li yaşlarında bile görülebilen kalp yetersizliğinin önüne geçer.

Uykuya Dalarken Kalp Çarpıntısı

    Kalp çarpıntıları sıklıkla fiziksel aktivite, korkma, anksiyete, heyecanlanma gibi durumlarda ortaya çıkan ve kendiliğinden düzelen durumlardır. Ancak bazı kişiler uyku esnasında şiddetli kalp çarpıntısı ile uykusundan uyanır. Bu durumun altında yatan nedenler olarak kişinin düzensiz beslenmesi, egzersiz yapmaması ya da kullandığı ilaçların yan etkiye neden olması gösterilebilir. Ayrıca gün içerisinde tüketilen aşırı kafein, sigara ve alkol de uyku esnasında kalp çarpıntısına sebep olabilir.

    Bazı kişilerde ise yatınca başlayan kalp çarpıntısı görülür. Daha çok yaşlı insanların uykuya dalma esnasında yaşadıkları bu durum mutlaka uzman bir doktor tarafından değerlendirilmelidir. Bu durumun sık tekrarlanması birtakım kalp hastalıklarının habercisi olabilir.

Uyku esnasında ya da uykuya dalarken yaşanan kalp çarpıntısı herhangi bir kalp probleminden kaynaklanmıyorsa, sıklıkla nedeni gün içinde enerji içecekleri, sigara, yağlı yemekle, dolu mide ile uyumaya çalışma gibi faktörlerdir. Bu nedenle bunların kullanımı azaltılmalı, yemekten en az 30-45 dakika sonra uykuya geçilmelidir.

Kan Basıncı ve Kalp Hızı Hakkında Yanlış Bilinenler

Tansiyon ve kalp atış hızı çoğu insanın zihninde yakın rollerdedir. Sonuçta bu iki hayati işaret genellikle doktorun ofisinde aynı anda ölçülür.

Ancak her biri kalp sağlığınızla ilgili farklı faktörleri ölçer. Kan basıncı, atardamarınızın duvarlarına doğru akan kanın kuvvetidir. Kalp atım hızı (yani nabız), kalbinizin her dakikadaki kasılıp gevşeme sayısıdır.

Ancak bu ikisiyle ilgili doğru bilinen bir takım yanlış yargılar var:

1. Tansiyon ve kalp atış hızı her zaman bağlantılıdır.

Yanlış: Tansiyon ve kalp atış hızınız sıklıkla yükselip düşebilir; yani değişkendir. Örneğin, tehlikeyle karşı karşıya kaldığınızda kan basıncınız ve nabzınız aynı anda yukarı çıkabilir. Ancak kalp atış hızınız artarsa bu otomatik olarak kan basıncınızın yükseleceği anlamına gelmez; ya da tam tersi...

Farklı yönlerde seyretmeleri bir hastalığa da işaret edebilir. Örneğin susuz kalıyorsanız, kanama yaşıyorsanız veya ciddi bir enfeksiyon geçiriyorsanız, kan basıncı tipik olarak düşer ve nabız artar.

2. Kan basıncı ve kalp atış hızının normali hep sabit bir değere sahiptir.

Yanlış: Kurallar var, ancak normal olan şey kişiden kişiye değişir.

En uygun kan basıncı tipik olarak 120 mm Hg sistolik - yani kalbinizin kasılıp kanı vücuda pompaladığı basınç - 80 mm Hg diyastolik - - kalbin gevşettiği basınç olarak tanımlanır. Dinlenme kalp atış hızınız için hedef dakikada 60 ile 100 atış arasındadır (BPM).

Kalp atış hızı ve kan basıncının kişiye göre değişebileceğini unutmayın. Sizin için normal olan değerleri öğrenmek için doktorunuzla birlikte çalışmanız gerekir.

3. Düşük nabız veya kan basıncı daima sorun olduğunu gösterir.

Yanlış: Bir kişi için sağlıklı olan, bir başkası için tehlike olduğunu gösterebilir. Örneğin sürekli spor yapan ve ölçüm esnasında oturan bir kişinin nabzı 50 hatta 40 civarında olabilir. Bu aslında kötü bir şey değildir.

Düşük tansiyon, özellikle yaşlı hastalarda ve kalp hastalığı olanlarda daha tehlikeli olabilir. Ama kontrollerde sağlık sorunu çıkmayanlarda kan basıncı değerinin düşük olması, kişi kendini iyi hissediyorsa problem değildir.

4. Yüksek tansiyon, yüksek bir kalp atış hızından daha tehlikelidir.

Doğru: Yine normal kabul edilenler değişkenlik gösterir. Ama kan basıncı yüksekliğinin felç ve kalp krizi riskini arttırdığına yönelik çok fazla kanıt vardır. Yüksek tansiyonun fiziksel etkileri, kan damarlarınız üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Temel olarak, 115 mmHg sistolik üzerindeki her 20 mmHg artış için kalp krizi, felç, kalp yetmezliği veya kronik böbrek hastalığı riski iki katına çıkıyor.

Yüksek kalp atış hızı da bir tehlike işareti olabilir, ancak sebep-sonuç ilişkisi çok net değildir. Çalışmalar, istirahat esnasında kalp atım hızları daha yüksek olan kişilerin kalp problemleri ve erken kalp ölümü ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dinlenme hızının yüksek olmasının en yaygın nedeni düşük kondisyon, yani düzensiz yaşam stili...

5. Doğru ölçüm

Doğru: Dinlenme kalp atış hızınızı ve kan basıncınızı ölçmek için güvenilir ve tekrarlanabilir bir zaman aralığı seçin. İlaç almadan önce, sabahları ve akşam yemeği öncesi uygun zamanlardır. Egzersizlerden hemen sonra yapılan ölçümler hatalı sonuç verecektir.

Ölçüm sırasında bacak bacak üstüne atarsanız sistolik kan basıncınız 10 mm Hg yüksek çıkabilir. O yüzden arkaya yaslanmalı, en az 5 dakika beklemeli ve kan basıncını öyle ölçmelisiniz. Çoğu tansiyon aleti nabzınızı da ölçecektir. Ama atrial fibrilasyon durumunda bu yöntemin hassaslığı azalır. Bu durumda kalp hızını ölçmek için en iyi yöntem göğüs duvarından kalp atışlarını dinlemektir.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır