Kitap Türü:Yerli Romanlar
Sabahattin Ali
Yerli Romanlar
okuyanyazar •
Zehra Okmen •
Esma dereli •
Sabahattin Ali Bütün Öyküleri - 3Sabahattin Ali Bütün Öyküleri - 2Hanende MelekBütün ŞiirleriKağnıSabahattin Ali Bütün ÖyküleriKamyonÇakıcı'nın İlk KurşunuYeni DünyaDeğirmenSırça Köşkİçimizdeki ŞeytanKuyucaklı YusufKürk Mantolu Madonnaen iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki KızHayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları
Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf romanı, yazarın diğer romanları gibi oldukça fazla rağbet görür. Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna romanı gibi Kuyucaklı Yusuf romanı da en çok okunan Türk romanları arasındadır. Sabahattin Ali’nin hayatı ve eserleri hakkında daha ayrıntılı bilgi alabilmek için “Sabahattin Ali’nin Hayatı ve Eserleri” başlıklı yazımıza göz gezdirebilirsiniz. Bu yazımızda Sabahattin Ali’nin Kuyucaklı Yusuf romanının özetini yapacağız.
Kuyucaklı Yusuf Romanının Konusu
Evlatlık olarak alındığı ailesi ile Edremit’te büyüyen Yusuf’un ailesini kasabanın kötü niyetli insanlarından korumak için verdiği mücadeleyi konu alır.
Kaymakam Selahattin Bey, bir cinayet davasına bakmak için Kuyucak köyüne gider. Cinayetin işlediği eve girdiğinde maktullerin yataklarında yattığını ve odada küçük bir çocuğun olduğunu görür. Yusuf adındaki bu çocuk ile tanışır. Yusuf’un daha önce gördüğü çocuklardan çok farklı olması Selahattin Bey’in ilgisini çeker. Erkek çocuğu olmayan Selahattin Bey, Yusuf’u evlat edinir. Selahattin Bey’in eşi Şahinde, bu çocuğu hiç istemez. Ancak sadece söylenmek ile yetinir. Evin henüz bebek yaşta olan kızı Muazzez ise Yusuf’u çok sever. Hiçbir şeye ilgi göstermeyen Yusuf da Muazzez ile çok iyi anlaşır. Yusuf’un yeni evinde Yusuf’un alıştığından çok daha farklı bir aile yaşamı vardır. Selahattin Bey, Şahinde’nin dırdırlarını duymamak için geç saatlere kadar eve uğramazken, Şahinde de gün boyu misafirliklerde vakit geçirir. Yusuf ve Muazzez böyle bir ortamda büyür.
Kaymakam Selahattin Bey’in Edremit’e tayini çıkması ile Yusuf memleketi Kuyucak’tan çok uzaklara taşınır. Yusuf okula gitmeye başlasa da okumayı öğrendikten sonra okuldan ayrılmak için elinden geleni yapar ve başarılı da olur. Yeni taşındığı bu yerde çok fazla arkadaşlık kuramaz. Kasabanın çocukları da bu sessiz yabani çocuk ile pek yakınlaşmak istemez. Yusuf çocukluğu boyunca sadece birkaç arkadaş edinir. Bunlar Ali ve İhsan’dır. Yusuf en çok Ali ile vakit geçirir. Geçirdikleri vakitte de Alilerin bakkalının önünde hiç konuşmadan oturmaktır. Aradan uzun zaman geçer ve Yusuf ve mahallenin diğer çocukları büyür.
Yusuf, Ali ve Muazzez bayram günü gezmek için dışarı çıkarlar. Bu gezi sırasında kasabanın zenginlerinden Hilmi Bey’in, serseri oğlu Şakir ile karşılaşırlar. Yusuf, sarhoş olan Şakir’in Muazzez’e sarkıntılık etmesi üzerine Şakir’e bir yumruk atar. Arkadaşların araya girmesi üzerine kavga daha fazla büyümeden son bulur. Ancak Şakir intikam almayı kafasına koyar.
İlk olarak Hacı Etem ve Hilmi Bey, Kaymakam Selahattin Bey’i kumar oynaması için ikna ederler. İlk başlarda kazanan Selahattin Bey, daha sonra kaybetmeye başlar ve Hilmi Bey’in verdiği borçlar ile kaybettiğini geri kazanmaya çalışır. Selahattin Bey, Hacı Etem ve Hilmi Bey’in tuzağına düşmüştür. Bütün gece oynadığı kumar ile altın kaybeder. Kaybettiği altını ise Hilmi Bey’den aldığı için Hilmi Bey’e borçludur. Ertesi günde Hacı Etem, kaymakamlık makamını ziyaret ederek Selahattin Bey’e senet imzalatır. Böylece Selahattin Bey’i kontrol edebilmeyi planlarlar.
Bir süre sonra Hilmi Bey’in evinden Selahattin Bey’in evine görücü gider ve Muazzez’e Şakir için talip olunur. Selahattin Bey, Şakir gibi bir serseriye kızını vermek istemese de Hilmi Bey’e olan borcu teklifi reddetmesini engellemektedir. Muazzez’e talip olduktan sonra durulan Şakir, çevresine iyi bir görünüş sergilemektedir. Şahinde de zengin bir damadı olacağı için bu izdivacı monash.pwnın önde gelenleri de Selahattin Bey’e izdivaç için ısrar eder. Selahattin Bey’de Muazzez’i vermeyi düşünmeye başlar. Ancak bu durumu Yusuf bozar.
Yusuf okula devam etmediği ve hiçbir iş yapmadığı için Selahattin Bey’in satın aldığı zeytinliği idare ederek vakitlerini geçirir. Zeytinlikte çalıştığı bir gün bir kadın ve kızı Yusuf’tan iş ister. Yusuf başlarda şüphelense de Kübra adındaki kızın bakışlarından etkilenerek Kübra ve annesini işe alır. Ertesi gün kadın Kübra olmadan gelir. Durumu merak eden Yusuf, kadın ile konuşmaya başlar. Kadının anlattıklarını duyan Yusuf, kadına acıyarak biraz erzak yardımı yapar. Ve kadın ile birlikte Kübra’yı ziyarete gider. Kübra ve annesi Yusuf’un iyilikleri karşısında suçlu hissederek neden zeytinliğe geldiklerini anlatırlar. Her şey Şakir’in planıdır. Kübra’yı Yusuf’a musallat ederek iftira atacaklardır. Ancak planları başarısız olur. Kübra ve annesi olan biteni anlatırken içeriye Hacı Etem girer. Yusuf, Hacı Etem’in üstüne yürüyünce Hacı Etem, Yusuf’u bıçaklar. Yusuf, Kübra ve annesi bu olayı herkesten saklar. Yusuf bu yaralanmadan sonra bir süre evinde dinlenir. Yusuf ile birlikte Kübra ve annesi de eve gelirler. Şakir’e Muazzez’i vermeye ikna olan Selahattin Bey, Yusuf’a da danışmak ister. Ancak Yusuf bu izdivaca izin vermez. Selahattin Bey, ne kadar ikna etmeye çalışsa da başaramaz. Yusuf’a neden izin vermediğini sorduğunda Yusuf, Kübra ve annesini çağırarak Şakir ve ailesinin nasıl insanlar olduğunu anlatır. Selahattin Bey, kızını vermekten vazgeçer ve Yusuf’a Hilmi Bey’e olan kumar borcundan bahseder.
Yusuf altınlık borcu nasıl ödeyeceğini düşünürken arkadaşı Ali bütün sorunu çözer. Ali de Muazzez’i sevmektedir ve Muazzez’i Şakir ile evlenmesini engellemek için borcu ödemeyi kabul eder ve Muazzez’e talip olur. Yusuf, Ali’den aldığı altın ile Hacı Etem’den borç senedini alır. Net bir söz söylenmese de bütün kasaba Ali ve Muazzez’in evleneceği hakkında konuşmaya başlar. Şakir, Yusuf’un parayı kimden bulduğunu bu şekilde anlar. Ali’ye kin gütmeye başlar. Kasabadaki bir düğüne sarhoş gelen Şakir, masada oturan Ali’yi vurarak öldürür. Jandarmalar Şakir’i yakalasa da Hilmi Bey ve Hacı Etem bütün delilleri ve tanıkları yok eder. Ali’nin babası ne kadar uğraşsa da Şakir’i hapse attıramaz.
Ali olayından sonra ortalık bir süre sessizleşir. Selahattin Bey ne kadar uyarsa da Şahinde, Hilmi Bey’in eşi ile görüşmeye devam eder. Hala zengin bir damadın hayalini kurmaktadır. Muazzez, Ali’ye para karşılığı satıldığını düşündüğü için Yusuf’a çok kızar. Yusuf ile tartıştığı bir akşam Yusuf’a aşkını itiraf eder. Ne yapacağını bilemeyen Yusuf, Muazzez’den uzak durmaya başlar. Eve daha az gelir. Zamanının çoğunu zeytinlikte geçirir. Muazzez’de Yusuf’a inat annesi ile Hilmi Bey’in bağına gider. Yusuf, Muazzez’in gittiği yeri öğrendiğinde bir araba kiralayarak hemen bağa doğru yola çıkar. Muazzez’i bağdan kimseye haber vermeden kaçırır. Kasabadan çok uzaktaki bir köye giderek Muazzez’e nikah kıyar. Ertesi günde ailesine haber yollar. Selahattin Bey, evliliklerine sevinir. Gelen haberciyi konuşturarak Yusuf ve Muazzez’in yerlerini öğrenir ve onları geri getirir. Hiçbir iş deneyimi olmayan Yusuf’u makamını kullanır ve belediyeye katip olarak işe alır. Selahattin Bey iyice yaşlandığı için hastalıklar yakasını bırakmaz. Çok geçmeden de hayatını kaybeder. Artık evin geçimi Yusuf’un üstüne kalır. Şahinde, hiç sevmediği Yusuf’un eline bakmaktan oldukça rahatsızdır.
Yeni gelen kaymakam, Selahattin Bey’in aksine kasabanın zenginleri ile oldukça içli dışlı olur. Hilmi Bey’de bu zenginlerin başında gelir. İlk olarak Yusuf’u katiplikten alarak köy köy dolaşacağı ve vergi toplayacağı tahsildarlık işine verir. Bu iş yüzünden Yusuf eve çok nadir gelmeye başlar. Şahinde bu durumu fırsat bilerek Muazzez’i de kendi gibi gezmelere götürmeye başlar. Zaman içinde gidilen bu evlere Hilmi Bey’in evi de dahil olur. Bu misafirlikler içkili ziyafetlere dönüşür. Hilmi Bey, Şakir hatta Kaymakam bile bu ziyafetlerin baş konuklarıdır. Yusuf evde yokken Yusuf’un evinde gerçekleşen bu ziyafetlerde Muazzez ortalık malına dönüşür. Masadaki bütün erkeklerin eğlencesi olur. Şakir ise evlenerek intikam almak istediği Yusuf’tan karısını kötü yola düşürerek intikam aldığı için gayet mutludur. Yusuf uzun bir süre bu olayların farkına varmaz. Eve gelen yeni eşyaları fark etmez. Fark ettiğinde ise ilk söylenen yalana hemen inanır. Kaymakamda Yusuf’un kasaba da fazla durmaması için sürekli göreve yollar. Yusuf olanları fark ettiğinde ne yapacağını bilemez. Bir süre sessiz kalır. İşten habersiz döndüğü bir gece kendi evinde eğlence olduğunu görür. İçeri girdiğinde elindeki kırbaç ile herkese vurmaya başlar. Kırbaç ile lambayı kırdığında ortalık kararır. Işık tamamen sönmeden içeridekilerin silahlarına uzandığını gördüğü için tabancası ile içeridekilerin oturdukları yerlere ateş etmeye başlar. Bir süre sonra sesler kesilir. Yusuf, Muazzez’i iniltilerinden tanır ve karısını alarak hızlıca kasabadan uzaklaşır. Yeterince uzaklaştığını düşününce atından inmeye çalışır. Bu sırada Muazzez’in yaralı olduğunu fark eder. Muazzez geceyi çıkaramaz ve ölür. Yusuf, Muazzez’i elleri ile açtığı çukura gömer.
Yusuf: Küçük yaşta ailesi eşkıyalar tarafından öldürülen biridir. Sessiz, sakin bir mizaca sahiptir. İnsanlar ile ilişkileri zayıftır ve bu durumu geliştirmek için herhangi bir çaba göstermez. Toplumsal düzene uyum sağlamakta zorlanır.
Muazzez: Selahattin Bey’in kızıdır. Çocuk yaşta tanıştığı Yusuf’u çok sever. Bu sevgi ilerleyen yaşlarda aşka dönüşür. Ailesini çok seven Muazzez, annesinin yön vermelerine engel olamaz. Annesi tarafından kötü yola düşürülür.
Kaymakam Selahattin Bey: Gençliğini keyfi istediği gibi yaşadıktan sonra evlenme kararı alan bir adam. Ancak evlilik hayali istediği gibi gitmediği için zamanla eşi Şahinde’den uzaklaşarak kendini içkiye verir. Yusuf’a yardım edenler arasında ilk sırada yer alır. Yusuf’u evlat edinmiştir. Yusuf’u öz oğlu gibi sever.
Şahinde: Selahattin Bey’in eşidir. Gezmeyi çok sever. Gezip dolaşmaktan evde hiç vakit geçirmez. Muazzez’’i zengin biri ile evlendirmek istediği için Muazzez’i birçok kez kendi gibi gezmelere götürür. Romanın olumsuz tiplerinden biridir.
Şakir: Romanın kötü kişisidir. Alkol, kumar, zina, oğlancılık vs. birçok kötü alışkanlığı vardır. Zengin bir aileden geldiği için kafasına estiği gibi yaşar. Yusuf’un attığı yumruğu hazmedemediği için Yusuf’tan intikam almak için planlar yapar.
Hilmi Bey: Şakir’in babasıdır. Kasabanın önde gelen zenginlerindendir. Şakir’in bütün kirli işlerini örtbas eder.
Hacı Etem: 24 yaşlarında kurnaz bir gençtir. Küçük yaşta annesi ve babası ile hacca gittiği için herkes tarafından Hacı Etem diye çağırılır. Şakir’in yancısıdır. Şakir’in ve Hilmi Bey’in pis işlerini yapan kişidir.
Ali: Yusuf’un arkadaşıdır. Babasının bakkalını işletir. Muazzez’e aşıktır. Muazzez ile evlenebilme fırsatı yakaladığında çok mutlu olur. Evlilik hayalleri kurduğu bir dönemde Şakir tarafından vurulur.
Kübra: Sarışın beyaz tenli genç bir kızdır. Romanda annesi ile birlikte anılır. Hilmi Bey ve Şakir tarafından tecavüze uğramıştır. Romanda Hilmi Bey ve Şakir’in arasındaki ilişkinin ne olduğunu açıklaması yönünden önemlidir.
Kuyucaklı Yusuf Romanında Mekan
Roman Aydın’ın Nazilli ilçesine bağlı Kuyucak köyünde başlasa da romanın devamında bu köy sadece Yusuf’un memleketi olarak kalacaktır. Kuyucak’a hiçbir zaman geri dönülmez. Romanda geçen olaylar Edremit’te yaşanır.
Kuyucaklı Yusuf Romanının Zaman
yılında başlayan roman Yusuf’un genç bir delikanlı olduğu dönemde devam eder. Roman Osmanlı Devleti’nin son yıllarını anlatmaktadır.
Kaynaklar
Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf, Yapı Kredi Yayınları, , İstanbul, Baskı
FacebookTwitter
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler>Kitap Özetleri >Roman Özetleri
KUYUCAKLI YUSUF ÖZET (2) KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: Sabahattin ALİ
Romanın Konusu: senesinde Aydının Kuyucak Köyünde ailesi eşkıyalar tarafından öldürülüp daha sonra Kaymakam Salahattin Bey tarafından evlatlık edinilen Yusufun başından geçen olaylar anlatılmaktadır.
Romanın Kahramanları, Kişileri, Şahıs Kadrosu:
Yusuf: Kimsesiz, fakir bir halk çocuğudur. Küçük yaşlarda ailesini kaybetmiştir. Sert, haşin, insanlara çok güvenmeyen cesur bir kişidir. Muazzez'i sevmektedir.
Muazzez: Kaymakamın kızı, Yusuf'un karışıdır. Kendi hâlinde, iyi niyetli, sade bir kişidir.
Kaymakam: Muazzez'in babasıdır. Ailesine düşkün, samimi, sevecen, babayiğit, şefkatli, merhametli bir kişidir.
Şahende Hanım: Romanda kötülüğü simgeler. Kaymakamın karışıdır. Kin, nefret dolu, kötü yürekli, ahlaksız bir kadındır.
Şakir: Kasabanın külhanbeyidir. Her dediğini yaptıran, kabadayı, ahlaksız, kötü bir karakteri vardır.
Romanın Özeti
Yusuf dokuz yaşındayken annesi ve babası bir eşkıya baskınında öldürülür. Ertesi gün kaymakam Salahattin Bey olayın meydana geldiği Aydının Kuyucak Köyüne bir doktor ile birlikte tahkikata gider. Ailede tek canlı kalan Yusuftur. Kaymakam onu evlatlık edinir.
Kaymakamın karısı Şahinde bu durmdan hiç memmun değildir. Fakat bir müddet sonra kabullenmek zorunda kalır. Salahattin Beyle sürekli kavga halindedir. Ondan kendisine akran muamelesi etmesini istemesi tatsızlıklara sebep olur. Yusuf eve geldiğinde Muazzez henüz yeni yürümeye başlamış bir bebektir. Annesi ve babası tarafından göremediği ilgiyi Yusuftan görmesi zamanla onu Yusufa bağlamıştır. Bu nedenle Yusufun sözünden çıkmaz.
Kaymakam Salahattin Beyin bir müddet sonra Edremit e tayini çıkar. Burada Yusuf on yaşına basınca mektebe gönderilir. Fakat mektep onu sıkar, onun okumaya meyli yoktur. Mahallelerindeki çocuklara ilk başlarda pek sokulmaz. Zamanla birkaç arkadaş edinir. Bunların başında Ali gelir. Kazımvasfi, İhsan ile de münasebet kurar. Buna rağmen ne yaparsa yapsın bu şehre bir türlü alışamaz. O bir müddet sonra mektepten de ayrılır.
Yusuf on dokuz yaşına geldiğinde Muazzez on üç yaşında bir çocuktur. Bir bayram günü Yusuf Muazzezi de yanına alarak Ali ile birlikte bayram yerine giderler. Burada eylenmek için Muazzez ile Ali salıncağa biner. Yusuf ise onları seyretmeyi tercih eder. Aynı salıncağa bir ara İhsan ile Fabrikatör Hilmi Beyin hovarda oğlu Şakir de biner. O sırada Şakir sarhoştur. İçkinin de etkisiyle Şakir Muazzeze taşkınlıkta bulunur. Başındaki oyalı yemeni çıkarır ve Muazzeze fırlatır. Bu olay üzerine Yusuf ile Şakirin aralarında ki sözlü münakaşa İhsanın engellemesine rağmen Yusufun Şakire yumruk atmasıyla son bulur. Hacı Eteminde oraya gelir, Şakiri olay yerinden uzaklaştırır.
Bu olaydan sonra Yusufa karşı arkadaşlarının münasebetleri değişmiştir. Çünkü Şakirden korkmaktadırlar. Fakat Ali tehditlere rağmen Yusuftan vazgeçmez.
Ali bir gün her zaman ki gibi zamanını geçirmek için zeytinliğe gider. Burada gördüğü bir kadınla ve on iki yaşlarında bir kızla konuşmak ister. Onların önceden Şakir beylerde çalıştıklarını onlardan dayak yiyince boğaz tokluğuna burada çalışmak istediklerin öğrenir. Kadını çağırtarak onunla konuşur. Aslen Aydının Çine ilçesindendirler. Bu nedenle Yusuf onları kendine yakın bulur. Kadın Yusufa Aydından Edremite göç ettiklerinden sonra kocası onları terk ettiğini söyler.
Yusuf anlatılanlar karşısında onlara acır. Marketten aldığı bir miktar yiyecekle birlikte iş çıkışı onların Değirmenönündeki evlerine gider. Kadın başlarından geçen olayları ayrıntısıyla anlatır. Kocası onları terk ettikten sonra kendisinin ve kızı Kübranın çektikleri sıkıntılardan, komşuları pabuçcu Yunus Ağanın aracılığıyla Hilmi Beylerin hizmetinde (bilgi monash.pw) çalıştıkları anlardan bahseder. Bunları anlatırken Şakirin en yakın arkadaşı Hacı Etem eve gelir. Yusufu burada görünce hayli şaşırır. Kadınla münakaşaya girerler. Birden Hacı Etem kadına tokat atınca Yusuf araya girer ve Hacı Etem tarafından bıçaklanır.
Şakir Yusufun kendisine attığı tokatın acısını halen unutmamıştır. Sürekli Yusuf öc almak için fırsat kollamaktadır. Bir kış gecesi Avukat Hulusi Beylerin evinde Salahattin Bey, Ceza Reisi, birkaç avukat eğlenmek için toplanırlar. Bir ara Hulusi Beylerle çok samimiyeti olmadığı halde Hilmi Bey Hacı Etem ile birlikte bu toplantıya katılır. Hilmi Beyin ısrarı üzerine İçki masası kaldırılıp, kumar masası kurulur. Oyun sonunda Salahattin Bey en çok zararda olan kişidir. Bütün parayı alan Hacı Etem olmuştur. Hulusi Bey ve diğerleri bu işte bir sakatlık olduğunu sezerler. Fakat ellerinden bir şey gelmez. Salahattin Bey, Hilmi Beye üç yüz yirmi lira borçlanır.
Ertesi günde borçlandığına dair bir imza atmak zorunda kalır. Akşam işten eve döndüğünde ise Şahindeden Hilmi Beylerin Muazzeze görücü geldiklerini öğrenir. Hilmi Bey önce Salahattin Beyin elini ayağını bağlayıp sonra Muazzezi istemeye gelmiştir. Çünkü Şakir gibi birine kimsenin kızını vermek istemeyeceğini bilir. Salahattin Bey bir kızgınlık yapar diye Yusufa haber vermez.
Birkaç gün sonra Kübra ile anası tarafından Yusuf yaralı olarak eve getirilir. Fakat evdekilere gece Yusufun, Kübranın babasına benzetilip bıçaklandığını söylerler. Zamanla Kübra ile annesi Salahattin Beylerin hizmetçisi durumuna gelirler. Muazzez eve gelen Kübraya pek yakın davranmaz. İkisi de birbirlerine karşı soğukturlar. Pek bir araya gelmezler.
Yusuf Muazzezden Hilmi Beylerin onu istemeye geldiklerini öğrenir. Şakir tokatın acısını çıkarmak için, Muazzezi elde etmeye yeminlidir. Yusuf, Salahattin Bey bu konuyu açmadan herhangi bir yorumda bulunmaz. Salahattin Bey, bir gün Şakirin artık uslandığından kızını ona vermeye niyetli olduğundan bahseder. Yusuf, Şakirin nasıl birisi olduğunu kaymakama ispatlamak için onu Kübra ile annesinin yanına götürür. Hilmi Beyleri onların ağzında dinlemesini ister. Kübra, Şakir ile Hilmi Beyin kendisine sarkıntılık ettiğini ve bu esnada da Hacı Etemin onlara dışarıda gözcülük ettiğini olayı anlatır. Fakat bu olayı şimdiye kadar kimseye anlatmamışlardır. Çünkü Hilmi Beylere kimsenin gücü yetmeyeceğini bilirler.
Yusuf, kaymakamın bu zor durumdan kurtulması için çözüm yolları arar fakat elinden bir şey gelmez. Bir gün Aliye olanları anlatır. O da Muazzezi sevdiğini, ona talip olduğunu, kaymakamın Hilmi Beylere olan borcunu da anneannesinden alıp kapatabileceğini söyler ve ondan cevap bekler. Ertesi gün Yusuf, Aliye babasının bunu kabul ettiğini, annesinin gönülsüz olduğunu söyler, Muazzezin ise ne düşündüğünü belirtmez. Aliden paraları alıp Hacı Eteme teslim eder.
Yusuf, Muazzeze durumu açınca Muazzez karşı çıkar. Ne Şakir ne de Aliyi istemediğini söyler. Yusufu istediğini bakışlarıyla ona anlatır. Yusufta Muazzezi istemektedir. Muazzezsiz yapamayacağını bilir fakat elinden bir şey gelmez. Bu olaydan sonra Yusuf mümkün olduğunca Muazzez ile bir araya gelmek istemez,ona karşı soğuk davranmaya, hatta artık eve de az uğramaya başlar. Muazzeze karşı hisleri çok farklıdır fakat bunları gizlemek zorundadır. Bunun üzerine Muazzez de Aliyi kabullenmek zorunda kalır.
Bir gün Ali Hacı Rıfatın İhsanın düğününe gider. Alinin Muazzez ile münasebetini duymuş olan Şakir de buradadır. Aynı zamanda sarhoştur. Ali düğünde Şakir tarafından vurulur. Onun başına toplanan halk candarmayı görünce dağılır. Candarma şahit yazmak için dört beş kişiyi ancak alı koyar. Şahitlerden biri Haacı Etemdir. Diğerleri ise başlarına bir iş gelmesinden korkan yabancı şahsiyetlerdir. Şakir ifade verecek durumda değildir. Çünkü sarhoştur.
Hazı Etem Cemal Çavuşa bir miktar para vererek olayı kapatmasının ister. Şakir kullanmış olduğu tabancayıda başka bir tabanca ile değiştirir, çavuşa uzatır. Alinin ölümünün bir kaza eseri olduğuna onu ikna eder. Diğer şahitlere de birer sigara verir ve onlardan çavuşa bir şey bilmediklerini söylemelerini ister.
Koca Reis (Ağır Ceza Reisi), Şakirin suçlu olduğu halde elinde delili olmadığı için onu serbest bırakmak zorunda kalır. Şakirin avukatı Hami Bey gerçekleri bildiği halde yalanlarla Şakiri savunur. Şakir, Şerif Efendinin çabalarına rağmen sonunda serbest bırakılır, beraat kararı çıkar. Zaten Hilmi Bey gibi sözü geçen zengin birinin oğlu olan Şakirin hapiste yatmasını kimse aklına getirmez.
Kaymakam Beyin ailesi bu olaya karışacak durumda değillerdir. Salahattin Beyde kalp hastalığı ortaya çıkmıştır. Yusufun kaçak tavırları, Muazzezin durgunluğu, Şahindenin dırdırları onu bunaltmıştır. Yusuftan Alinin olayına karışmaması için ricada bulunur. Salahattin Beyi düşündüren konu kendisi öldükten sonra Muazzezin ne olacağıdır. Kızını bir an önce münasip biriyle evlendirmek ister.
Alinin ölümüyle Şahinde kızını artık bir bakkal ile evlendirmeyeceğinden,hatta Yusufta Muazzezin evde kaldığına sevinmektedir. Aynı şekilde hatta Muazzez de sevmediği biriyle evlenmeyeceğinden memnundur. Kübra olayında haberi olmayan Şahinde ise Muazzezi Şakirle evlendirme taraftarıdır. Bu arada Yusufun Muazzeze karşı soğuk davranışları devam etmektedir. Çünkü Muazzeze kendine dönek birimiş gibi tanıtmak istemez. Aynı zamanda kendisini Alinin ölümüne karşı müşkül durumda hissetmektedir.
Şahinde her zamanki gibi gezmelerden ahbap ziyaretlerinden geri kalmamaktadır. Hatta Hilmi Beylere bile gitmektedir. Kızı Muazzezi bile istemediği halde zorla yanında götürür. Fakat bundan ne Yusufun ne de Kaymakamın haberi vardır.
Yine böyle Şahindenin gezmeye gittiği sırada Yusuf, evde ayrılırken Muazzeze neden annesi ile gitmediğini sorar. Ondan canım istemedi ama belki bir gün canım isteyecek cevabını alır. Yolda bu cevabı kafasına takar. Cevabı öğrenmek için eve geri döner. Fakat Muazzezi evde bulamaz. Kübra ile annesinden Şahinde ile birlikte Hilmi Beylere gittiğini öğrenir. Kübranın yalvarmalarına rağmen Hilmi Beylere gitmekten geri kalmaz. Bunun üzerine Kübra ile annesi evi terk ederler.
Yusuf Hilmi Beylere giderken arabacıdan bir araba kiralar. Evin bahçesinde Muazzez ile Melihanın bahçede üzüm yediklerini görür. Kadınlar ise evdedirler. Yavaşça Muazzeze çağırır onunla birlikte yola koyulur. Meliha, Muazzez geri gelmeyince durumu Şahindeye haber verir. Şahinde de kocasına bir şey olduğunu sanarak evin yolunu tutar. Fakat evde kimseyi bulamaz. Bir komşunun uyarmasıyla Kübra ile annesinin pencere önüne bıraktığı anahtarla içeri girer. Akşama doğru kaymakam eve gelir. Olanları karısından öğrenince candarmaya haber verir.
Yusuf ile Muazzez, Kozak civarındaki tahtacı köyünde barınmaktadırlar. Yusuf, onları barındıran kişiden arabayı sahibine teslim etmesini ve kaymakama durumu haber vermesini ister. Bunun üzerine köylü arabayı teslim etmek ve kaymakama haber vermek için yola çıkar. Yolda arabasını tanıyan arabacının bağırmasıyla candarma köylüyü yakalar. Köylü niyetini anlatarak arabacıya arabasını teslim edip, borcu öder. Kaymakama da Yusuf ile Muazzezin nikahlandığını söyler. Kaymakamın ısrarlarına dayanamayan köylü onu Yusuf ile Muazzezin yanına götürür. Salahattin Bey, onları Edremite geri getirir, ardından bir düğün yapar. Kızının Yusuf ile evlenmesinden memnundur. Şahinde ise bu durumu bir felaket olarak görmektedir. Evde kızı ve damadıyla mecbur olmadıkça konuşmaz.
Yusuf halâ boş ve işsiz gezmektedir. Bundan dolayı da son derece huzursuzdur. Salahattin Bey, damadını kendi yanına kaymakamlığa tahrirat kâtibi olarak tayin ettirir. Odasında bulunan iki yaşlı adam Hasip Efendi ve Nuri Efendi ona bu konuda yardımcı olurlar. Zaten fazla iş yoktur. Akşama kadar masa başında oturarak vakit geçirirler. Yusuf ilk başlarda bu boşluktan rahatsız olsa bile zamanla alışır. Yusufun memur olduğu haftası seferberlik ilan edilir, harp vardır. Annesi babası öldürülürken eşkıyalarla mücadelesi sonucu şahadet parmağının yanında derin bir yara izi olması sebebiyle silâh altına alınmaz.
Şahinde bir akşam rahatsızlanan komşusunun yanına gider. O sırada Salahattin Beyde rahatsızlanır. Yusufda doktor çağırmak için dışarı çıkar. Muazzez evde babasıyla tek başına kalır. Elinden bir şey gelmez. Salahattin Bey ölür. Onun ölümüne ailesi kadar kasaba halkı da çok üzülür. Artık Yusuf hayatta tek başına ayakta durmaya mecburdur.
Kasabaya İzzet Bey isminde genç bir kaymakam tayin edilir. Eğlenceye düşkün biridir. Kısa sürede Şakir Beylerle ahbaplık kurar. Bir müddet sonra kâtiplik işini Yusufa göre olmadığını elindeki yarayı bahane ederek onu süvari tahsildarı yapar. Kâtiplikten aldığı maaşıda verir. Yusufa karşı İzzet Beyden kötü bir tavır bekledikleri halde kimse bu durumda bir fenalık görmez. Karısı Yusuf çalışmaya gidince yalnız kalacaktır. Fakat başka bir çözüm yolu yoktur. Evi geçindirmek için mecburen yeni kaymakama boyun eğmek ve çalışmak zorundadır. İşe başladıktan sonra bazen on gün bile evine uğramadığı olur. Zamanını çoğunlukla köylerde geçirir. Evde eskisi kadar bolluk yoktur. Bu durum Şahindenin canını sıkmaktadır. Kızıyla hemen hemen hiç konuşmaz.
Evde ikinci planda kalmaktan dolayı memnun değildir. Yusufa ve kızına karşı tavır takınır. Bir süre sonra Muazzez ile annesi aralarında anlaşma yaparlar. Annesinin Yusufa iyi davranması karşılığında onunla eski alışkanlıkları olan gezmelere gitmeyi kabul eder. Hilmi Beyler bile sık sık gidilen yerler arasına girer. İlk başlarda kadınlar arasında olan ziyaretlere zamanla erkekler de katılır. Hilmi Bey ve Şakir, Şahinde tarafından bazı akşamlar akşam yemeklerine davet edilirler. Birlikte geç vakitlere kadar eğlenirler. İlk günlerde Muazzez biraz şaşkındır fakat zamanla bu duruma alışır. Artık evlerindeki yiyecek içecek sıkıntısı da azalmıştır. Bunun karşılığında Şahinde artık (bilgi monash.pw) Yusufa karşı daha iyi davranmaktadır. Muazzez ise Yusufu imkansızlık içinde bırakmadığından dolayı yaptıklarının kötü olmadığını düşünür. Zamanla yapılan ziyaretlerde rakıda görülmeye başlar. Daha önce alkole alışık olmayan Muazzez ısrarlarla rakıya da alışır. Yusuf evde görülen değişikliklere rağmen ilk başlarda durumu kavrayamaz.
Bir akşam Şakir Beyler Şahindelere yanlarında yeni kaymakam İzzet Beyi de götürürler. O da daimi misafirler arasına girer. İçkiler içilir. İzzet Bey, içkinin verdiği sarhoşlukla yine sarhoş olan Muazzez e sarkıntılık eder. Bunun üzerine Muazzez ortamdan ayrılıp odasına yatmaya gider. Bu tür olaylara artık sık sık rastlamaya başlar. Bir müddet sonra Muazzezin kollarında bilezikler görülür. Yusuf bunların farkına varır; ona annesinin eskiden kalmış bilezikleri olduğunu söyler. Yine buna benzer bi rçok yalan ard arda gelir. Muazzez çıkmaza doğru sürüklenmektedir. Bunu kendisi de farkındadır. Onu Yusuftan başka kimsenin kurtaramayacağını bilir fakat ona gerçekleri söyleme cesaretini kendinde bulamaz.
Edremite yayılan dedikodulara rağmen Yusuf olanların farkına varmaz. Alemlere Şakirin annesi ailesinin itibarını düşündüğü için katılmamaya başlar. Şakir bu durumdan çok memnundur. Yusuftan yediği yumruğun acısını çıkarmıştır. Şahinde yaptıklarından asla pişmanlık duymaz. Çünkü ona göre yaptıkları kızının rahatı içindir. Yaşananların mesuliyetini Yusuf ile ölen kocasına atar.
Yusuf evlerindeki eğlencenin ertesi günü eve gelir. Karısını odasında uyurken fena bir şekilde görür. Muazzezin yüzü gözü solgun, Kendinden geçmiş haldedir. Bir takım şeylerin farkına varır fakat şüphelendiğini Muazzeze belli etmez; çünkü onu suçsuz görür. Evde fena olaylar varsa bunun Şahindenin suçu olduğunu düşünür. Hatta Şahindeyi Muazzezi yoldan çıkarmaması için tehdit bile eder. Evdeki bollluğun kaynağını sorar.
Şahindenin İzzet Beyin kendilerine hükümetten yardım ettirdiğini söyleyince iyice şüphelenir. Bir hafta izin alarak işe gitmez evde bulunduğu müddet içinde Şahindelerin Hilmi Beylerle tekrar münasebete geçtiklerinin farkına varır. Sakin düşünerek çareler arar. Fakat bir türlü bulamaz. Adeta eli kolu bağlanmıştır. Şahindeyi tehdit etmek bir işe yaramayacaktır. İşini terk ederek Muazzezi alıp kimsenin bulamayacağı uzak yerlere gitmek ise imkansızdır.
İzni bitince istemeyerekte olsa tekrar iş başına döner. Köylere giderken gözü arkada kalmıştır. Sürekli Muazzez i evde bıraktığı için pişmanlık duyar. Gittiği köyde biraz durduktan sonra dayanamayıp eve geri döner. O sırada evde yine eğlence vardır. Hilmi Bey, İzzet Bey, Şahinde, Muazzez, Şakir, Hacı Etem, Kadri Bey hep birlikte bir odadadırlar. Kadir Beyin Muazzezi öpmeye çalıştığını görür. Muazzez de buna karşı koymaya çalışmaktadır. Yusuf odayı bu şekilde görünce dayanamayıp elindeki meşin kırbaçla rastgele masa etrafındakilere vurmaya başlar. Kırbaç lambaya çarpınca ortalık kararır.
Şakir tabancası ile ateş etmeye başlayınca Yusuf bu sefer tabancasına sarılır. Yine rastgele ateş etmeye başlar. Odada artık sessizlik vardır. Bir müddet sonra Muazzezin sesini duyar. Onu da yanına alarak arabasıyla bulundukları yerden uzaklaşır. Muazzez yolda yaralı olduğunu söyler. Atlar yorulunca bir yerde istirahate çekilirler. Hava aydınlanmaya başlayınca Yusuf yola çıkmak için Muazzez i uyandırmaya çalışır. Fakat Muazzez ölmüştür. Yusuf kendi elleriyle kazdığı topraga onu gömer ve arabasıyla kötü günler geçirdiği kendisini yabancı hissettiği Edremite geri dönmeyip tek başına uzaklara doğru yol alır. Böylece roman ölümle başlayıp, yine ölümle sona ermiştir.
Romanın Ana Fikri:
Ekonomik güce sahip olan insanlar aynı zamanda toplumsal gücede sahiptirler. Dünyayı doyuma ulaşılmayan bir yer haline getiren bu egemenler toplumun diğer fertlerini ezerler. Ekonomik güce sahip olmayanların kötüye gidişi onların suçudur. Ailesi eşkiyalar tarafından
Roman İle İlgili Değerlendirme:
Tanzimattan lere kadarki Türk romanımızın ana sorununu batılılaşma oluşturuyordu. Yazarlarımız içinde bulunduğu toplumun aynası olmaya çalışmıyor, toplumu sorgulamıyorlardı. Buradan da anlaşılacağı üzere halk, ezilen köylü, işçi sınıfını konu alan eserlere li yıllardan sonra görebiliyoruz. İşte Kuyucaklı Yusuf bu konuları içine alan onları inceleyen ilk kitap olması dolayısıyla önemlidir. Kuyucaklı Yusufta bir yanda eşraf bürokrasi, zengin kesim bir yanda da ezilen halk bulunmaktadır. Kuyucaklı Yusuf eserin adından da anlaşılacağı üzere Yusufun öyküsüdür.
Sosyal açıdan Yusuf içinde bulunduğu kent toplumuna kendini yabancı hisseder; yalnız ve mutsuzdur. İstediği tek şey Muazzez ile birleşmektir. Elverişsiz koşullara ve kişilere karşın Muazzez ile evlenmeyi başarır. Aynı koşullar ve kişiler yüzünden karısı ölür. Buradaki durum yoksulluk, yalnızlık içinde kıvranan Yusuf ile Muazzez bir yandan da Şakir ile Hakkı Ethem, Kaymakam gibi (bilgi monash.pw) zengin, şehvet düşkünü insanlar arasında geçiyor. Yani romanın iki tane toplumsal açıdan incelenecek yönü vardır. Birincisi Yusuf ile Muazzezin aşkı, ikincisi ise bu aşkın geçtiği elverişsiz ortam. Kuyucaklı Yusuf bu yönleri ile incelersek toplumsal açıdan tamamen topluma ayna tutmuş şekilde bir gerçeklik arz etmektedir.
Kuyucaklı Yusuf gerçekleri topluma ışık tutan, toplumdaki olaylarla örtüşen, şekli dışında romantizmden de etkilenmiştir. Çünkü eserin içeriğini oluşturan toplum hayatı, toplumu oluşturan bireylerin birbirine karşı beslediği planlar, kasaba gerçeğine romantik bir anlayışla bakılmıştır. Yani Kuyucaklı Yusufta realite ve romantizm sanıldığı kadar birbirindne uzak değildir. Eser toplumu ilgilendirmesi, topluma ışık tutması dolayısıyla bakıldığı zaman toplumdaki çarpıklıkları da gözler önüne seriyor. Örneğin; Şehir, doğa-yapay insan, doğal insan-masumiyet, yozlaşmak, şehvet, aşk. Eser incelendiğinde iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci kısım Yusuf çocukluk yıllarını anlatan kısımdır. İkinci kısım ise Yusufun Şakir ile çatışmasını Muazzez ile evlenmesini ve yusufun yaşadığı sıkıntılarını için ealan kısımdır. Kuyucaklı Yusufu dini açıdan değerlendirecek olursak aşağıdaki metni incelemek zorunda kalırız.
Bu alevi köylerinin daha geniş mezhepli, daha temiz ve daha samimi olduğunu ona uzun memuriyet seneleri öğretmişti. Nahiye ve köyleri dolaşmaya çıktığı zamanlar buralarda kalmayı tercih ederdi. İsmail Acı bir su getireyim mi? diyinceye kadar bir Kızılbaş köyünde olduğunu nasıl fark etmediğine şaştı.
Yazarın yaptığı en büyük hata olarak şunu söyleyebilirim ki; yazar eserin içine kendi ideolojik anlayışını katması, kendi ideolojik anlayışının ortaya çıkardığı insan proto tipinin daha temiz daha saf, daha iyi olduğunu söylemesi yazarın hatası olarak değerlendirebiliriz. Çünkü yapıtla eserleri belli bir kesime ışık tutup o topluma ayna tutabilir. Yalnız büyük eserler evrensel boyutta değerlendirildiği ve yapıldıkları sürece değer kazanırlar. Belli bir ideolojik anlayışın esiri olmuş kitaplar klasik bir eser olma özelliği kazanamazlar.
Aşağıda yazarın bir yanlışı daha göze çarpıyor ki dikkatle metni inceleyeceğiz:
İkisi de akşama kadar masa başında uyumak, öğle ve ikindi namazı kılmak suretiyle vakit geçirmişlerdi. Yusuf onların omuzlarında, havlu ve çıplak ayaklarında nalın, iki kolları sıvalı, aptes almaya gittikleri ve pembe,çıplak ayaklarıyla kirli bir seccadenin üstünde yatıp kalktıklarını tekrar görür gibi oldu. Kendisi için böyle bir hayat tasavvur etmek korkunçtu.
Burada yazar doğrudan olmasa da dolaylı olarak olmasa da günün beş vakti namaz kılmanın düşünülemeyeceğini söylemek istiyor. Doğrudan söyleyemediği için dolaylı olarak çevrenin kirliliğinden, uyuklamalarından bahsediyor. Ancak gerçek mevzu bahis konusu olan olay namazkılmasıdır. Aşağıdaki metinde toplumun bütün renklerini bir arada bize görmek nasip olacak.
Şakirin kendine benzeyenlerden ibaret bir partisi vardı. Ne candarma ne hükümet bunlara karışmazdı. Çünkü parayı bolca oynatıyorlardı.
Bu grubun ekseriyetini yaşlıca hovardalar teşkil ederdi. Bunlar paralarını burada şurada yiyip bitirdikten sonra şimdi, bu husustaki şöhret ve tecrübelerinden ve aralarına katılan ve daha ellerinde yiyecek paraları bulunan delikanlıların sahavetlerinden istifade edip geçiniyorlardı..
Şehrin iyi aileleri arasında bile bunların istedikleri zaman alamayacakları kız yoktu. Adeta bütün eşraf aileleri arasında ezelden beri mevcut değişmez bir mukavele vardı ve buna, harici şeklin değişmesine, vaziyetin tamamen başka olmasına rağmen, daima riayet ediliyordu. Bunun için bunların herhangi bir talebini reddetmek akla gelmez ve yaşlarında temiz, güzel kızcağızlar bu saçı burırmaya başlamış, manen ve maddeten çürümüş on parasız sefillerin kucağına atılırdı. Ekserisi pis bir tahin hastalıklara malul olan bu heriflerin evleri bundan sonra dışarıdan pek belli olmayan ve şiddetle saklanan faciaların yuvası olurdu. Şehrin kızlarını bu felaketten bir an olsun korumayan bu adamların, pular arasında yaşayarak evlenme arzusunu pek seyrek duymaları ve daha bu hayattan yorulup kız istemeye vakit kalmadan ya bir tabanca kurşunu ile yahut da bir hastalık neticesinde etmeleriydi.
Bu olaylar zinciri içerisinde aslında arayacak, sorup soruşturacak bir olay bulamıyorum. Çünkü her şey ayan beyan ortadadır. Burada da yinelendiği gibi günümüzde de yaşadığımız gibi Ne candarma, ne hükümet onlara karışmazdı, çünkü bolca para oynatıyorlardı. Rüşvet, iltimas, yolsuzluk yani toplumun tüm kanayan yaraları burada ortaya çıkıyor. Aile hayatının nasıl bozulduğunu dost (metres) hayatının yaşanmaya başladığı bir nevi Türk toplumunun kendi örf, adet, gelenek görenek ananelerinden uzaklaştığı da ortaya koyulmaktadır. Evlilik olayına da burada değinmek istiyorum. Günümüzün, geleceğimizin ve geçmişimizin en büyük sorunlarından birisi olmuş olan evlilik her devirde aynı olaylar üzerinde iştigal etmektedir. Bir yanda yaşlı, zengin, hovarda damat, bir yanda masum genç kız. İşte bu çelişki sürekli bir döngü haline gelmiş bir realitedir.
Eserde bakıldığı zaman yine Selahattin Beyin evlatlığı, damadı Yusufu devlet kirasına işe alırken gösterdiği iltimas da gözlerden kaçmıyor. Okuma-yazmabilmiyor, o işten anlamıyor ancak Kaymakamın evlatlığı olması her şeyi örtbas etmeye yetiyor.
Eserde içinde bulunduğu toplumun idari-siyasi yapısını görmek mümkündür. Kaymakamın toplum tarafından saygı gören, söylevleri dikkatle dinlenen dolayısıyla halkın içinde bulunan devlete olan saygı ve sevgi kavramını ortaya çıkarabiliriz. Yine eserde (bilgi monash.pw) idari işlerin işleniş şekli anlatıldığında devlet kadrolarındaki lüzumsuz, aşırı derecede fazla olan işçi sayısı, tembellik kavramları ortaya çıkıyor. Eser toplumun tüm kurumlarını, toplumda süregelen değişik traji komik olayları göstermesiyle kaynak niteliğinde bir kitaptır. li yılların yapısı bu kitaptan çıkararak mümkün olacaktır.
Yusuf işaret ettiğimiz aksaklıklara karşın yine de kuşkusuz Türk romanı için yeni ve ilginç bir kahramandır. Onu ilginç kılan yalnızca topluma karşı ters düşmüş, kendini toplumun dışında, belli bir toplumsal yapının yarattığı değerleri ve görüşleri aşmak istemedir. Bu bakımdan düzenle uzlaşamayan kahramanlar tipinin de ilk örneği olması da ilgi çekicidir.
İlk verdiğimiz örnekte eşraf sınıfını, o zamandaki idari-siyasi olayların nasıl geliştiğini anlatırken Ne candarma, ne hükümet bunlara karışmadı. Çünkü parayı bolca oynatırlardı. Cümlesiyle başlamıştı işe. Yani ikinci bir örnek ile bir takım olanlarında göreni, memleketi asıl idareleri altında bulunduran eşrafı, bu paraya dayanan gücü belirtmektedir. Örneğin; Şakir, babasının yardımıyla evlerinde çalışan Kübranın zorla ırzına geçer, ama ne kız ne anası bir şey yapamaz. Kadın, onlardan hesap sormaya kimsenin gücü yetemeyeceğini söylediği zaman Kaymakam Bey Benim kudretim yeter. Diyecek gibi olur ama bunu laf olsun söylemek bile içinden gelmez. Yine İhsanın düğünde herkesin gözü önünde Aliyi vuran Şakir, jandarmaya yedirilen rüşvetle ve tanıklara yapılan baskı sonucu mahkemeden beraat eder.
Bu örnekleri vermem sebebim işte bu tür olayların yıllardan beri süregelmesidir. Kişiler değişiyor, olaylar değişiyor ama kurumlar hep aynı kalıyor. Bu çarpık zihniyet yüzünden ne Kübralar, ne Aliler feda ettik bu vatan için. KUYUCAKLI YUSUF un toplumun bu kanayan yaralarına değinmesi ve ortaya atması yönüyle, eserde hiçbir batı hayranlığı etkisinin görülmemesiyle, sade ve basit anlatımıyla çok önemli bir şaheserdir.
Eksik olan bir yönü de yazar dini inançlarını eserin içinde kullanırken aşırıya kaçmıştır. Diğer inanca sahip olan insanları değerlendirirken nesnel davranmayı başaramamıştır. Her şeye rağmen ezilen halkı, köylüyü anlatması içinde batı hayranlığından hiçbir etki almamasıyla ilk roman özelliği taşır.
>>>TIKLAYIN<<<
KİTAP ÖZETLERİ
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
Bu Yazı İçin Yapılan Son "50+" Yorum Aşağıda Sıralanmaktadır.
Yorumlarınız Bize Yol Gösteriyor.
Yorumlar İçin Teşekkürler.
YORUM YAZ
**Yorum**
->Yorumu: özetini performans ödevi olarak istedi hoca son gün nerde bitirecektim bu kitabý eyw admin sen olmasan biz napcaz
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: Çok iyi bu benim performans ödevim İnşallah iyi bir puan alırım
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: Gerçekten çok güzel bir roman iyiki sınavda sormuşlar zaten birinci benim
->Yazan: Ender akman
**Yorum**
->Yorumu: Kitap cok surukleyici fakat peygamberlerden bahsederken kullanilan tabirler hic hoş olmamis ve budayi sanki peygamber gibi gosterilmesi hos olmamış
->Yazan: Yasar
**Yorum**
->Yorumu: Bunun için teşekkürler gerçekten çok işime yaradı kitap sınavından önce ayrıntılı bir özete ihtiyacım vardı : )
->Yazan: Selin
**Yorum**
->Yorumu: Ben kitaptaki ÖZETİ ezberleyeceğim ve okuyacağım
->Yazan: Selim
**Yorum**
->Yorumu: Valla iyiki varsınız ya yoksa okadar sayfyı okurduk bravao
->Yazan: Mert
**Yorum**
->Yorumu: eyvallah saolun siz olmasaniz bize kim ozettler
->Yazan: serdar
**Yorum**
->Yorumu: Sınava bi gün kala okumak gibisi yok. Ama çok iyi bir roman
->Yazan: erdisonmez08
**Yorum**
->Yorumu: Yarın sınav var okudum çok saol admin
->Yazan: DJ dikkat..
**Yorum**
->Yorumu: Çok güzel olmuş teşekkürler bütün kadronun ve şahısların adları ayrıntılı şekilde
->Yazan: Pakize
**Yorum**
->Yorumu: Herkes bu özeti sınavdan bir gün önce okuyor ve kimse buraya roman çok güzelmiş diye yorum yazmıyor. Aksine sınavdan bir gün önce okumayla övünüyorlar.
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: Yazdıklarınız için çok teşekkür ederim.
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: İçeriğini az çok biliyorum ama sayenizde bunlarla daha iyi yapabilirim
->Yazan: Açelya
**Yorum**
->Yorumu: Gerçekten çok sağolun eminim yarın ki sınavda işe yarar.
->Yazan: B
**Yorum**
->Yorumu: cok sagolun yarin sinavim var cok yardimci oldunuz
->Yazan: NISANUR
**Yorum**
->Yorumu: Bu kitap gerçekten de çok güzel iyikide sınavda sormuşlar
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: Bu roman mukemel iyiki sınavda sormuşlar
->Yazan: Pınar
**Yorum**
->Yorumu: Sınavım vae ve gercekten cok işime yaradı cok teşekürler
->Yazan: Melike
**Yorum**
->Yorumu: Çok teşekür ederim çok iyi yazılmış çok işime yaradı
->Yazan:.
**Yorum**
->Yorumu: Internet bitmesin diye ss aldim elim gitti cok guzel saolin
->Yazan: Songul
**Yorum**
->Yorumu: Yarın ki sınavda inşallah yüksek aldırır :)) Gerçekten okumuş kadar oldum
->Yazan: Burak
**Yorum**
->Yorumu: gülhuma hocama selamlar sınava burdan gircem
->Yazan: Fuad.
**Yorum**
->Yorumu: Burdan Tejade Gülhuma hocama selamlar kitaptan 1 sayfa okudum bu siteden okuyup sınava gireceğim
->Yazan: Fuad
**Yorum**
->Yorumu: Kim yazdıysa Allah razı olsum yarın sınavım var çok işime yaradı.
->Yazan: Esma
**Yorum**
->Yorumu: Valla çok iyi olmuş az sonra sınav var
->Yazan: Hüseyin
**Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir özet teşekkür ederiim işime çok yaradı
->Yazan: deniz
**Yorum**
->Yorumu: Valla çok iyi olmuş yarın bu kitaptan sınav var işime yarar :)
->Yazan: Shkmtal
**Yorum**
->Yorumu: çok güzel oluş elinize saglık
->Yazan:
**Yorum**
->Yorumu: Gerçektende sınavda bana yardımcı olacağına gönülden inanıyorum
->Yazan: Mehmet şirin
**Yorum**
->Yorumu: Projeme çoooook yardımcı oldu çooook teşekürler
->Yazan: Hazal..
**Yorum**
->Yorumu: Okumaya Yeni Baslicam İNSALLAH AKLIMDA KALIR BİLGİLER DUALARINIZI BEKLİYORUM
->Yazan: Mustafa
**Yorum**
->Yorumu: Tam da aradığım buydu , ellerinize sağlık.
->Yazan: Özlem
**Yorum**
->Yorumu: müthiş nir özet olmuş hiçbir ayrıntıdan kaçınmamışsınız çok teşekürler
->Yazan: hatice..
**Yorum**
->Yorumu: ÇOK İYİYDİ VALLAHİ EVET SINAV OLUCAZ BİZDE YARIN ÇRŞ GÜNÜ BUGÜN SALI EVET YARIN 3 VE 4. DERS AMA BEN SYF A KADAR OKUDUM GERİ KALAN 22 SAYFAYI OKUMADIM BOŞVER BİZİM Kİ TEST YA 20 YA DA 25 BENCE 25 SORU OLACAK AMA İNŞALLAH YÜKSEK ALIRIM AMİN.. DUALARINIZI BIEKLERİM AMİNNN
->Yazan: MURAT..
**Yorum**
->Yorumu: Çokkkkkkkkkkkkkkk guzellll olmuþ elineze saglik
->Yazan: Asmi
**Yorum**
->Yorumu: Çok tşk çok iyi olmuş
->Yazan: Zilan
**Yorum**
->Yorumu: Elinize sağlık çok güzel olmuş.Teşekkürler
->Yazan: ihsan..
**Yorum**
->Yorumu: abi sizlerde olmazsaniz var yaa cok saolunn
->Yazan: wwww
**Yorum**
->Yorumu: sagolun size cok tes ederim aslinda kitabi okusaydim daha iyi olurdu
->Yazan: ece
**Yorum**
->Yorumu: okudum ısıme yarar insallah,tesekkurler
->Yazan: Fırat AKKUŞ
**Yorum**
->Yorumu: Bencede çok güzel ınş iyi notlar alırım
->Yazan: Tugce
**Yorum**
->Yorumu: ALLAH RAZI OLSUN ÇOK İŞİME YARADI, SAAT SONRA SINAVIM VAR VE KİTAP HAKKINDA HİÇ BİLGİM YOKTU OKUMUŞ KADAR OLDUM
->Yazan: MERVE
**Yorum**
->Yorumu: bu benim odevim cok işime yaradi
->Yazan: kübra
**Yorum**
->Yorumu: Cokkk isime yaradi cokk tesekkurlerr
->Yazan: melisa
**Yorum**
->Yorumu: çok iyi bir özet olmuş grasyas:)
->Yazan: melek
**Yorum**
->Yorumu: Çok güzel de doğruu dimi
->Yazan: naz
**Yorum**
->Yorumu: çok iyi çok çook :))
->Yazan: ggg..
**Yorum**
->Yorumu: cok tessekkurler suer olmus cok işime yaradı
->Yazan: beyza.
**Yorum**
->Yorumu: çok işime yaradı tşkrler :D
->Yazan: mira sarrafoğlu.
**Yorum**
->Yorumu: çok güzel ama biraz uzun olmuş sağolun
->Yazan: melih.
**Yorum**
->Yorumu: kitap yerine özetini okumayı tercih ederim
->Yazan: hatice.
**Yorum**
->Yorumu: bu ozeti kim yazdıysa tesekkurler sitete cok iyi:)
->Yazan: beyzanur..
**Yorum**
->Yorumu: bu temayi 30 dk dir arayordum kim hazirladiysa tesekkurler
->Yazan: Akin Can (Btal).
**Yorum**
->Yorumu: Kitabı okumadım özeti okudum inş. iyi puan alırım :D
->Yazan: OĞUZHAN.
**Yorum**
->Yorumu: Sınav ıcın cok önemliydi teşekkür ederim :) Sınavda 30 puan garanti inşallah
->Yazan: Yiğit.
->Yazan : ipek
->Yorumu: gercekten cok guzel bi roman sinav icinde yararli olur insallah tesekkurler
->Yazan : ayse
->Yorumu: çok tesekurler sinava yardimci olacagindan eminim :)))))).
->Yazan : BUSE
->Yorumu: Çok güzel kitapti özeti yzanin eline sagli çok isime yaradi.
->Yazan : elif büsra
->Yorumu: bu kitap çok gzel ya ayrica çok gzel olmss monash.pw sinav kolay olur kolay srular çikar a.r.o sizden.
->Yazan : deniz
->Yorumu: cok süper bir kitap hazirlamisiniz hepinize tesekkür ederim saygilar sunarim.
->Yazan : nur
->Yorumu: çokk qüzeL roman , ktü sonla bItmeseydi keske ,.
->Yazan : IPEK
->Yorumu: ÇOK GÜZEL OLMUS ELLERINIZE SAGLIK.
->Yazan : Fero
->Yorumu: Süper olmus cok begendim elinize sagliK Tsk .d.
->Yazan : ziLan
->Yorumu: Özet için çook tskRLer :) Çook iSime yaRadi. SaoLun :) :).
>Yazan: AYHAN
>Yorum: ÇOK TESEKKÜR EDERIM ÇOK ISIME YARADI
YORUM OKU
>>>YORUM YAZ<<<Yusuf’a babalık yapan kaymakamın Muazzez adında bir de kızı vardır. Muazzez ile Yusuf kardeş gibi aynı okullara giderek yan yan büyürler. Kaymakam’ın eşi Şahende Hanım ise Yusuf’u hiç sevmez ve bulduğu her fırsatta Yusuf’u aşağılar.
Yusuf zamanla Muazzez’e aşık olmaya başlar. Muazzez’i herkesten ve her şeyden korumayı kendine görev edinir. Yusuf ile Muazzez bir gün gezintiye çıkarlar. Bu gezinti sırasında kasabanın serseri çocuğu Şakir Muazzez’e asılır. Bunun üzerine Yusuf çok sinirlenir ve Şakir’i döver.
Şakir hırs yapar ve intikam almak için Muazzez’i elde etmeye çalışır ve bunun için çeşitli oyunlar çevirir. Muazzez’in babası kaymakamı tuzağına düşürür ve ona kumar borcu olmasını sağlar. Kumar borcu karşılığında Muazzez’i ister. Kaymakam da parası olmadığı için kabul eder.
Bunu duyan Yusuf bakkaldan Muazzez’e karşılık borç alarak Şakir’e öder. Bakkal ile Muazzez’in düğününde Şakir bakkalı öldürür. Şakir2in arkası çok sağlam olduğu için ceza almadan paçayı sıyırır. Ancak o günden sonra sürekli Muazzez’in ailesine kızlarını vermeleri için baskı ve şantaj yapar. Bütün bunlar okurken Yusuf hala Muazzez’e aşıktır ama duygularını içinde saklamaktadır.
Bir gün Muazzez hiç beklemediği bir anda Yusuf’a ona aşık olduğunu itiraf eder. Bunu duyan Yusuf dünyanın en mutlu adamı olur. İkili herkesten kaçarak komşu köyde evlenirler.
Kuyucaklı Yusuf - Karakterleri ve Sayfa Sayısı
Sayfa Sayısı:
Kuyucaklı Yusuf: Hikayenin Muazzez’e aşık olan ana kahramanı.
Kaymakam: Yusuf ailesini kaybedince yanına alarak ona babalık yapan kişi
Muazzez: Kaymakamın kızı.
Şakir: Muazzez’de gözü olan serseri.