Yaşam
Biyografi
Azmi Karamahmutoğlu Kimdir? Eski Ülkü Ocakları Başkanı Azmi Karamahmutoğlu Hakkında Tüm Bilinenler
Azmi Karamahmutoğlu gündemin dikkat çeken isimlerinden bir tanesi oldu. Halk Tv ekranlarında yayınlanan İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah programının konuğu olan Karamahmutoğlu yaptığı açıklamalarla dikkat çekti. Sosyal medyada Azmi Karamahmutoğlu ismini görenler arama motorlarına yöneldi. Peki Azmi Karamahmutoğlu kimdir?
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Azmi Karamahmutoğlu hakkında tüm bilinenleri sizler için derledik
Yorumlar ve Emojiler Aşağıda
Başlığın diğer anlamları için Lale (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.
Lale (Tulipa) (Farsça : لاله), zambakgiller (Liliaceae) familyasından Tulipa cinsini oluşturan güzel çiçekleri ile süs bitkisi olarak yetiştirilen, soğanlı, çok yıllık otsu bitkitürlerinin ortak adı.
Anavatanı Pamir, Hindukuş ve Tanrı dağlarıdır[1]. Türkler göçleri esnasında bu bitkinin soğanlarını Anadolu'ya getirmiştir. 'lü yıllarda Avrupa'ya Anadolu'dan giden lale özellikle Hollanda'da çok yaygındır. Soğanlarının üzerinde zarımsı bir örtü bulunur. Etli ve yeşil yaprağı vardır. Çiçekler, saplar ucunda çoğunlukla bir, bazen ikidir.Kırmızı, sarı ve ara tonlarda renklere sahiptir.
yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hollanda Kralı'na gönderilen laleler, ilk başta Hollandalıları ve kısa zaman içerisinde tüm Avrupalıları hayranlık içinde bırakmışlardır. Böylece günümüze kadar dünyanın en fazla lale üreten ülkesi Hollanda olmuştur.
Lale özellikle doğu kültür ve mitolojilerinde özel bir yere sahiptir. Edebi eserlerde sıkça kullanılmasının yanı sıra mitolojilerde de lalenin ortaya çıkışına dair farklı ve çok çeşitli hikâyeler bulunmaktadır. Bunların en ünlüsü ve özellikle doğu edebiyatında en sık kullanılanı Pers mitolojisindeki lalenin kökeni söylencesidir. Bu söylenceye göre yaprağın üstündeki bir çiğ tanesine yıldırım düşmüş, böylece çiğ tanesi ve yaprak alev almıştır. Daha sonra donarlar ve lale meydana gelir. Bu hikâyeden yola çıkarak, lale çiçeğinin ortasındaki koyuluğun bu yanma işleminin sonucu olduğuna inanılırdı.
Bahçıvanlıkta laleler, çiçek morfolojilerine ve bitki boyutlarına göre 15 gruba ayrılır.[2][3]
Çiçeklenme zamanına göre sınıflandırılması da şöyledir:[6]
Peki, Lale Devri Sadrazamı kimdir? Lale Devri sırasında 3. Ahmed’in sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’dır. 3. Ahmed bu dönemde gerçekleşen reformlarda sadrazam ile uyumlu bir şekilde hareket etmiştir.
Lale Devri Özellikleri
tarihinde Avusturya ile imzalanan Pasarofça Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti için savaşsız bir dönem başlamıştır. Yaşanan bu barış ortamı da yapılması planlanan birtakım yenilik ve reformlar için uygun bir ortam yaratmıştır. Özellikle mimari, sağlık, sanat gibi alanlarda batı dünyasına ayak uydurmak isteyen Osmanlı Devleti, bu dönemde Avrupa’yı yakından gözlemlemeye başlamış; kültürel ve sosyal alanda bir dizi reforma girişmiştir.
Lale Devri Islahatları
ile arasında gerçekleşen Lale Devri ıslahatları ve Lale Devri gelişmeleri şu şekilde sıralanabilir:
Lale Devri Hangi İsyanla Sona Ermiştir?
Lale Devrini sona erdiren hadise yılında gerçekleşen Patrona Halil İsyanıdır. 12 yıl süren bu dönemden memnun olmayan bir kitle; Osmanlı Devleti ile İran arasında sürmekte olan savaştan kötü haberlerin gelmesi üzerine harekete geçmiş ve bu hareketlilik Yeniçeri Ocağında da bir karşılık bulmuştur. Yaşanan bu gelişmeler üzerine, Yeniçeri Ocağının Bölüğünde görevli olan Patrona Halil ve beraberindekiler yılında ayaklanmışlar; çıkan isyan üzerine padişah 3. Ahmet tahttan çekilmiş ve Lale Devri de sona ermiştir.
Lale Devri, dönemin en önemli yöneticilerinin köşk ve konaklarında lale ekilmesinden adını alan, sık sık yenilik ve ıslahatların yapıldığı bir dönemdir. Aynı zamanda tarihsel kaynaklar ve uzman tarihçiler tarafından zevk ve eğlence dönemi olarak da adlandırılır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun gelecekteki politikalarını ve bazı kurumsal sistemlerini değiştirecek olan bu dönem tarihi açıdan oldukça önemlidir. Lale Devri, birçok tarihçi tarafından Batılılaşma politikalarının başlangıcı olarak da görülüyor. Gelin Lale Devri'ni inceleyip, bu dönemde yapılan yeniliklere ve ıslahatlara yakından bakalım.
Lale Devri, Osmanlı İmparatorluğu'nda 3. Ahmet döneminde başlayan ve 12 yıl boyunca süren dönemdir. Bazı tarihçilerin 'Zevk ve eğlence dönemi' olarak adlandırdığı Lale Devri'nde pek çok yenillik de yapılmıştır. Bu yeniliklerden içeriğimizin devamında da bahsedeceğiz. Şimdi Lale Devri'ne neden 'Lale Devri' dendi, buna bakalım.
Kültürel ve sosyal yaşantıda birçok yeniliğin ve gelişmenin yaşandığı bu dönemin başlangıcından sonuna kadar bir barış dönemi yaşandı. Yaşanan savaşsız süreç ve yöneticilerin laleye duyduğu ilgi, dönemin bu şekilde isimlendirilmesini sağladı. Bu tabiri ilk kullanan kişi ise Yahya Kemal Beyatlı’dır. Lale Devri ismi Yahya Kemal Beyatlı ile Ahmet Refik Altınay arasındaki bir sohbet esnasında ortaya çıktı. İki yazar da bu dönem hakkında eserler üreterek tarihe ve edebiyata önemli katkılar sağlamıştır.
Lale Devri, yılları sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya Arşidüklüğü, Venedik Cumhuriyeti ve İspanya arasında gerçekleşen savaşın ardından imzalanan Pasarofça Antlaşması'nın sonrasında başlamıştır. Bu barış antlaşması ismini imzalandığı konum olan, Sırbistan’ın Pasarofça şehrinden almıştır.
Bu barış, zevk ve eğlence dönemi, günler süren Patrona Halil İsyanı ile son bulmuştur. İsyanı, Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın düzenlediği eğlenceleri ve yaptıklarını israf olarak gören aynı zamanda da ekonomik problemler çeken bir grup başlatmıştır. Başlangıcın ardından geniş kitlelerin katıldığı ayaklanma sonucunda Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa idam edilmiş, sultan tahttan indirilmiştir.
Dönemin sultanı III. Ahmet, kültürel ve sosyal yaşamda birçok yenilik ve ıslahat gerçekleştirdi. III. Ahmet bu politikaları uygularken Sadrazam İbrahim Paşa ile uyumlu bir şekilde çalışmıştır. Nitekim Lale Devri’nin bitişinde Patrona Halil İsyanı sonucunda III. Ahmet tahttan indirildi, sonraki varis IV. Ahmet ise sıradaki sultan olmayı reddetti. Tahtan indirilen III. Ahmet’in ardından yeğeni ve II. Mustafa’nın oğlu olan I. Mahmud tahta geçmiştir.
yılında ülkeye büyük zararlar veren yangınlar sonucunda Sultan III. Ahmet’in emri ile kurulmuştur. Bu teşkilat önceki itfaiye teşkilatına göre daha modern ve daha teşkilatlı olacak şekilde planlandı. Tulumbacılar Birliği, Yeniçeri Asker Ocağı'na bağlı bir afet birliği olarak bu dönemde kurulmuş oldu.
Bu teşkilatın kurulması halkın, can güvenliği konusunda yöneticilere ve sultana duyduğu güveni arttırmıştır.
Askeri konular hariç olmak üzere sosyal konularda Avrupa’dan geride kalındığını fark eden Osmanlı yönetimi, batıdaki gelişmeleri daha yakından takip edebilmek için birçok ülkeye elçilikler açtı. Elçiler gönderildiği ülkelerde gösterişli bir şekilde karşılandı ve büyük saygı gördü.
Osmanlı elçileri, Avrupa’nın birçok ülkesinde yenilikleri takip etmiştir. Fransa elçisi Osmanlı ile Fransa arasındaki ticari ilişkilerin geliştirilmesinde büyük rol oynamış, öte yandan Rusya elçisi ise Osmanlı ile Rusya arasında sınır sorunları yüzünden çıkabilecek muhtemel bir savaşı önlemiştir. Dolayısıyla bu dönemde açılan elçiliklerin Osmanlı’ya oldukça fazla katkı sağladığını kolaylıkla söyleyebiliriz.
Osmanlı yenilikleri yakalamak adına elçilikler ile yetinmemiş, Avrupa’ya eğitim alması için çok sayıda öğrenci de göndermiştir. Tarih boyunca ülkelerdeki gerilemenin önlenmesinde iyi eğitim alan, nitelikli insanlar rol oynamıştır. Osmanlı da yenilikleri yakalamak için batı ülkelerine eğitim amaçlı öğrenciler göndermiş, bu politika ile nitelikli bürokratların yetiştirilmesi amaçlamıştır.
Görevi yurt dışından gelen eserleri dilimize çevirmek olan Tercüme Heyeti bu dönemde kurulmuştur. Çevrilen eserlerin çoğu dini konularda olmuştur. Bu eserlerin çevrilmesi, batı ile etkileşim adına da önemli bir adımdır.
Dönemin en önemli yeniliklerinden biri ise ilk özel matbaanın açılmasıdır. Dönemin din adamlarından alınan izinle ve Sultan III. Ahmet’ten alınan uygunluk fermanıyla Darü't-Tıbâati'l Amire adlı matbaa kurulmaya başlandı. Matbaa, Said Efendi ve İbrahim Müteferrika tarafından Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın desteğiyle açıldı. Makine ve Latin Alfabesi kalıpları Avrupa’dan getirildi. Matbaada basılan ilk kitap yılında bir sözlük olan Vankulu Lügatı oldu.
Osmanlı’da sosyal ve kültürel anlamda Batılılaşma sürecinin başlamasının ardından Avrupa ile olan etkileşim arttı. Artan etkileşim hem Osmanlı’da Avrupa kültürünün yayılmasına hem de Avrupa’da Türk kültürünün yayılmasına sebep oldu. Osmanlı’da, özellikle süsleme sanatlarında ve mimari alanlarda Avrupai tarzlar görülmeye başlandı. Avrupa’da ise Türk kültürü bir moda unsuru oldu.
İlk kâğıt fabrikası Lale Devri’nde Yalova’da açılmıştır. Fabrikanın açılma nedeni ise ilk özel matbaa olan Darü't-Tıbâati'l Amire matbaasının ihtiyaçlarını karşılamaktı. Bu fabrikanın kuruluşu ekonomik açıdan oldukça önemlidir. Matbaanın Osmanlı’daki gelişiminde büyük rol oynamıştır.
Lale Devri’ndeki en önemli gelişmelerden biri de çiçek aşısının kullanılmaya başlanmasıdır. Çiçek hastalığı dönemin en tehlikeli hastalığıydı. Çiçek hastalığı, hastalarda ateş semptomu gösteriyor ve acı dolu bir süreç yaşatıyordu. Aşının uygulanmaya başlanmasıyla, pek çok insanda bu hastalığa karşı bağışıklık oluşmaya başladı ve çiçek hastalığından mağdur olan insan sayısında ciddi bir düşüş yaşandı.
Bu dönemde hem mimari alanda hem de günlük hayatta kullanılabilmesi için seramik ve çini fabrikaları kurulmuştur. Bu gelişme Türk mimarisine birçok yenilik kazandırmış ve bu materyallerden oluşan süslemeleri kültürümüzün bir parçası haline getirmiştir.
Osmanlı’da kurulan ilk modern askeri okuldur. Bu okul, askeri mühendisler yetiştirmiş ve Batılı tarzda bir eğitim vermiştir. Hendesehane, Lale Devri’nin sonunda Sultan I. Mahmud tarafından kuruldu. Okulun kurulmasının amacı ise kara ve deniz ordularına mühendisler yetiştirmekti.
Lale Devri birçok özelliğiyle, Osmanlı tarihinde birçok yenilik ve ıslahata ev sahipliği yapıyor. Sağlıktan eğitime, eğitimden afet durumu teşkilatlarına kadar pek çok alanda ıslahat yapılmıştır.
Özetlememiz gerekirse sağlıktan eğitime, eğitimden afet durumu teşkilatlarına kadar birçok alanda ilklerin gerçekleştiği bu dönem, Batılılaşma sürecine de ayna tutmasıyla oldukça önem arz ediyor. Aynı zamanda bir barış dönemi olan ve yöneticilerin yeniliklere olumlu bakışıyla özel bir dönem olan bu devir, Osmanlı tarihiyle ilgilenen insanların mutlaka yakından incelemesi gereken bir tarihi süreçtir.
Emoji İle Tepki Ver
31