lenfoma kan testinde çıkar mı / Kan Testlerini Önemseyin! - Hisar Hospital Intercontinental

Lenfoma Kan Testinde Çıkar Mı

lenfoma kan testinde çıkar mı

Lenfoma

Lenfoma Nedir?

Lenfoma lenf bezlerinin tümörüdür. Kemik iliğinde üretilen lenfosit isimli kan hücresinin öncelikle lenf bezlerinde olmak üzere çok çeşitli organ veya dokularda birikirek oluştuğu hastalıktır.

Lenfoma Neden Olur?

Çoğu vakada lenfomaya yol açan neden bilinemez. Hücre çekirdeğinde “mutasyon” olarak isimlendirilen DNA değişiklikleri hücrenin çoğalmasının kontrol edilemez hale gelmesine yol açar. Çok nadiren bazı ailelerin bireylerinde lenfoma gözlenebilir.
 

Lenfoma Türleri Nedir?

Lenfoma Hodgkin lenfomalar, Hodgkin dışı lenfomalar olmak üzere ikiyi ayrılır. Yaklaşık 50 tip lenfoma hastalığı vardır. Aynı tip olsa bile lenfoma hastadan hastaya farklı organlarda gelişebilir. O nedenle ülkemizde hala geçerli olan yaklaşım aynı hastalıktan muzdarip hastaların veya yakınlarının deneyimlerini örnek alma ve özdeşleştirme pek doğru değildir.


Lenfoma Kaç Yaşında Olur?

Lenfoma gelişme olasılığı yaş yükseldikçe artar. Çocuklarda nadirdir. Hodgkin lenfoma genellikle ya erken erişkinlik döneminde (15 - 40 yaş) veya geç erişkinlik döneminde (55 yaş üstü) ortaya çıkar.  Hodgkin dışı lenfoma ise sıklıkla yaşlılarda gelişir, 15 yaşın altında görülmesi nadirdir.


Lenfoma Kanseri Riski Nedir?

Hodgkin dışı lenfoma genellikle gelişmiş ülkelerde Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, Avrupa'da görülür. Lenfoma herkeste gelişebilir. Ama bazı kişiler biraz daha fazla risk altındadır. Lenfoma riski yüksek kişiler;
  • Şişmanlık
  • Otoimmun hastalığı olan hastalar: Romatoid artrit, sistemik lupus eritematozus, Sjögren sendromu gibi bağ dokusu hastalıkları en tipik örnektir.
  • Bağışıklığı baskılayıcı ilaç kullanan hastalar: örneğin nakil olmuş hastalar lenfoma gelişme riski altındadır.
  • Bazı enfeksiyonlar ile de lenfoma riski artar.
 

Lenfoma Belirtileri Nedir?

Lenfoma hemen hemen her doku ve organda gelişebildiğinden ilgili organ hasarı ile belirti verebilir. Ama en sık lenf bezi büyümesi ile hastalar hekime başvurur. Lenfoma belirtileri aşağıdaki gibidir;
  • Lenf bezi büyümesi: Genellikle boyun, koltuk altı veya kasık bölgesinde şişlik olarak dikkat çeker. Şişliklerin ağrısız olması lenfoma lehinedir.
  • Karında şişkinlik, ağrı: Dalak büyümesi ile ilişkilidir. Ağrı sırta bele doğru yayılmakta ise karıniçi lenf bezlerinin bası yapması ile ilişkili olabilir.
  • Açıklanamayan ateş
  • Beklenmedik hızla gelişen kilo kaybı
  • Geceleri belirgin abartılı terleme
  • Açıklanamayan döküntüsüz kaşıntı
  • Şiddetli kuru öksürük, nefes darlığı: Nefes borularına büyüyen lenf bezlerinin bası yapması ile gelişebilir.
  • Deride açıklanamayan genellikle deriden kabarık kızarık döküntüler
  • Yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı, sinir hasarı ilişkili uzuvlarda hareket kusuru (felç)
 

Lenfoma Tanısı Nasıl Konur?

Lenfoma tanısı hastayı muayene eden hekim tarafından akla gelir. Kesin tanı tümör hücrelerinin biriktiği dokudan alınan örneğin mikroskopik incelemesi ile patolog tarafından klinikte hastayı gören muayene eden hekimin verdiği bilgiler ve görüşleri ile konulur. Çok sayıda lenfoma tipi olduğundan hangi tip olduğunu belirlemek ciddi bilgi ve deneyim ve laboratuar çalışması gerektirir. Bazen net bir lenfoma ismi belirtilemeyebilir; bu durumda yeniden biyopsi almak gerekebilir. Klinikte hastanın şikayet ve bulgularını değerlendiren hekim ile patolog hastayı birlikte değerlendirir. Bu hastaların pek hoşlanmadığı ve genellikle tanı konulmasındaki beceri eksikliği olarak yanlış değerlendirdiği bir durumdur.
 

Lenfoma Evrelemesi Nasıl Yapılır?

Lenfoma tanısı patoloji laboratuvarından elde edildikten sonra klinikte hastalığın tümör yükünü veya biyolojik davranışını belirleyecek yaygınlığını ortaya koyan evreleme işlemi yapılır. Evreleme ya PET-CT denilen boydan boya vücudu görüntüleyen radyolojik değerlendirme veya boyun, karın, kasık ve göğüs kafesi içinin bilgisayarlı tomografi veya magnetik rezonans ile görüntülenmesi ile yapılır. Bazı kan testleri organ hasarı ve bulaşıcı hastalık taraması varlığı araştırmak için yapılır. Genellikle kemik iliğinden de örnek alınır.
 

Her Lenf Şişliği Kanser midir?

Tabii ki her lenf bezi şişliği lenfoma ile ilişkili değildir. Her lenf bezi şişliği lenfoma anlamına gelmez. Lenf bezleri vücuttaki atık molekül ve hücreleri toplar. Ayrıca bağışıklık hücrelerini barındırır. Dolayısı ile ilk akla selim durumlar özellikle viral veya bakteriyel infeksiyonlar gelir. Lenf bezinin ağrılı olması lenfomadan sıklıkla uzaklaştırır. Kasık bölgesi, çene altı, kulak arkası bölgelerinde, yumuşak, oynak lenf bezi büyümeleri genellikle kötü niyetli değildir.
 

Lenf Bezi Büyümesi Nasıl Olur?

Lenf bezini büyüten diğer durumlar;
  •  İnfeksiyon (Örneğin bademciklerin infeksiyonunda boğaz bölgesinde lenf bezi şişmesi gibi): Tüberküloz, brusella, mantar infeksiyonları, HIV)
  •  Romatizmal hastalıklar
  •  Allerjik reaksiyonlar
  •  Madde birikim
  •  Lösemi
  •  Kanser yayılması (metastaz)


Lenfoma Tedavisi Nedir?

Lenfoma tipine göre tedavi şekli değişir. Hodgkin dışı lenfomanın bazı tipleri sakin seyirlidir. Tedavisiz yıllarca izlenebilir. Eğer saldırgan seyire geçtiği görülürse o zaman tedavi başlanır. Tedavi tipleri;
 

Kemoterapi

Kemoterapi, birden çok tümör hücresini öldürücü ilacın birlikte belirlenmiş sürede ve sayıda verilmesidir.
 

Radyoterapi

Tümör hücrelerinin oluşturduğu kitle çok büyük ise (tanı sırasında 10 cm) genellikle tercih edilir. Radyoterapide kemoterapiyi takiben radyoaktif ışınlama yapılır.
 

Hodgkin Lenfoma Tedavi Edilebilir mi?

Genel olarak dünyada yaygın olarak dikkate alınan tedavi kılavuzları doğrultusunca tedavi verilir. Yani Hodgkin lenfoma tanısı konulduğunda neredeyse dünyanın her ülkesinde aynı tedavi uygulanır. Yeni tanı konulmasını takiben verilen ilk basamak tedavinin genellikle ’üncü ayında hastalığın tedaviye yanıtını kontrol için görüntüleme yinelenir. Eğer tümör kitlesi %50'den daha az küçülmüş ise iyi yanıt elde edilmemiş olarak kabul edilir. Birden çok ilacın birlikte daha yüksek dozlarda kullanıldığı tedavi tiplerine geçilir. İkinci basamak tedavi olarak adlandırılan bu tedaviye kısmen de olsa tümör yükünde azalma şeklinde yanıt elde edilirse yüksek doz kemoterapi verilir. Yüksek doz kemoterapi yeniden kemik iliği oluşturmak üzere daha önceden saklanmış kan kök hücreleri damar yolu ile hastaya geri verilmesi ile desteklenir. Bu tedavi şekline otolog kök hücre nakli veya eski ismi ile kemik iliği nakli denir. Bazen hastalara etkinliği henüz kanıtlanmamış klinik çalışmalar doğrultusunda ilaçlar verilir.
 

Lenfoma Kanseri Tehlikeli mi?

Genel olarak lenfoma ürkülmesi gereken bir tümör tipi değildir. Son 10–15 yılda lenfoma tedavisinde olumlu yönde ciddi değişiklikler olmuştur. Kemoterapide kullanılan ilaçlar hasta veya sağlam hücre seçimi yapmadan öldüren ilaçlardır. O nedenle tümör hücrelerinin yanı sıra tümör hücresi gibi hızla çoğalma becerisi olan sindirim kanalı örtüsü hücreleri, saç kök hücreleri de olumsuz etkilenir. Son yıllarda tümor hücresi üzerindeki bir moleküle karşı etkiyen ilaçlar geliştirilmiştir. Hedef aldıkları molekülü taşıyan lenfoma tiplerinde genellikle tek başlarına değil kemoterapi ile birlikte kullanılırlar. Yine hastalığın gelişim mekanizmalarına dayalı geliştirilmiş etkinliği gösterilmiş çok sayıda ilaç giderek ruhsat almayı beklemektedir.
 

Lenfoma Tedavisi Sonrası Nasıldır?

Lenfoma tipine göre tedaviye cevap oranı vardır. Tabii ki hastanın bedenen tedavileri kaldırabilme gücü de dozları tam verebilmek için önemlidir. Tam yanıt elde edilmiş birçok lenfoma tipi belirlenmiş aralıklarda özellikle ilk iki yıl yakından izlenir. Genellikle 3–6 ya da bir kan testleri ve görüntüleme hastalığın geri gelip gelmediği kontrolü yapılır.  Hastalığın geri gelmesi halinde (nüks) geri geliş süresi (ilk 1 yıl ya da daha geç), evresi, yeni biyopsi örneği, yandaş hastalıkları (hipertansiyon, kalp hastalığı şeker hastalığı gibi) ve yaşı dikkate alınarak kemoterapi tipi ve dozu seçilir. Bazı hastalarda başkasından ilik nakli planı bile yapılabilir.
monash.pw

Lenfoma tedavisi doğru tanıyla şekilleniyor

Erken tanı ve doğru yöntemler, lenfoma tedavisinde başarıyı artırıyor. Çok sayıda alt tipi bulunan hastalıkta bazı testlerin birlikte yapılması doğru tanı açısından önem taşıyor.

İSTANBUL - Birçok türü bulunan lenfomanın doğru şekilde belirlenmesi için biyopside “histokimyasal, immünohistokimyasal ve moleküler genetik” değerlendirmelerin bir arada yapılması gerekiyor.

Lenf sisteminden kaynaklanan kanserlerin ortak adı olan lenfomanın tedavisinde başarı oranları her geçen gün artıyor. Erken ve doğru tanı ile zamanında tedaviye başlamak, iyileşme oranını artıran nedenler arasında bulunuyor. Bağışıklık sisteminin bir parçası olan lenflerde ortaya çıkan lenfoma, genel olarak Hodgkin ve Hodgkin dışı olarak ikiye ayrılsa da, her iki türün onlarca alt tipi var.

Tanı yöntemlerinin güvenilirliği de burada önem kazanıyor. Çünkü tedavi yaklaşımları, hastalığın alt tipine bağlı olarak farklılıklar içeriyor. Giderek uzayan yaşam süresinin hastalığın görülme sıklığını artıran etmenlerden biri olduğunu anlatan Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Zafer Gülbaş, tam kür sağlanan hastalarda da ilk beş yıllık izleminin önem taşıdığını söyledi.

Dr. Gülbaş, lenfomanın çeşitleri, oluşum nedenleri, belirtileri ve tedavisi hakkındaki soruları yanıtladı. İşte lenfoma hakkında bilmek istediğiniz her şey:

LENFOMALARIN GÖRÜLME SIKLIĞI NEDİR?
“Hodgkin lenfomalarının görülme sıklığında belirgin bir artış yok. Hodgkin dışı lenfomaların ise ABD ve Avrupa’da her yıl sıklığı artıyor. Önceki yıllarda binde 10 - 12 olan yıllık yeni olgu oranı, binde 20’ye yükseldi. Hodgkin dışı lenfomalar, genellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkıyor. Ülkelerin gelişmişlik düzeyi ve uzayan yaşam süresine bağlı olarak görülme sıklığı artıyor.

LENFOMA NASIL BİR HASTALIK?
Mikroplarla ve diğer pek çok hastalıkla mücadele eden lenf sisteminde, lenf damarları ile lenf bezleri yer alıyor. Bademcikler ve dalak da bu sistem içinde bulunuyor. Ayrıca mide, barsak ve cildin bazı doku bölümü de lenf sistemine dahil ediliyor. Lenfoma da lenf sisteminde görev yapan akyuvarlar olan lenfositlerden kaynaklanan bir kanser türü. Hastalığın türü ve alt tipleri histolojik yani dokusal incelemelere göre ayrılıyor ve WHO (Dünya Sağlık Teşkilatı) sınıflaması denilen bir sınıflandırmayla değerlendiriliyor.

HASTALIĞIN TÜRLERİ NELER?
Lenfomanın, Hodgkin ve Nonhodgkin (Hodgkin dışı) diye iki tipi var. Hodgkin lenfoma, klasik Hodgkin ve nodüler lenfositten zengin Hodgkin diye ayrılıyor. Klasik Hodgkin’in de kendi içinde dört tane patolojik alt tip bulunuyor. Hodgkin dışı lenfomanın da 30’a yakın alt tipi mevcut. Ancak en sık karşılaşılan tipleri, B lenfosit ve T lenfosit kökenli olanları. Bu kadar alt tipi ayırt etmek de ancak histokimyasal, immünohistokimyasal ve moleküler genetik inceleme ile mümkün oluyor.

NEDEN OLUŞUR VE KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Lenfomanın nedenlerini “uzun süren kronik enfeksiyonlar, virüsler, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar ile kimyasal maddelerle karşılaşma, geçirilmiş tonsillektomi ve appendektomi” olarak genellemek mümkün. Lenfoma, az gelişmiş ülkelerde erken yaşlarda, gelişmiş ülkelerde ise ileri yaşlarda ortaya çıkıyor. Bu farklılık, erken yaşlarda çok miktarda yabancı maddeye maruz kalma ve kötü çevresel ortamdan kaynaklanıyor.

Lenfomanın türlerinden olan Hodgkin, genellikle 15 - 30 yaş arasında ve 60 yaşından sonra ortaya çıkıyor. Buna “bimodal” yaş dağılımı deniliyor. Kadın ve erkeklerde aynı oranda görülse de, Hodgkin’in alt gruplarından biri olan Nodüler Sklorezan, daha çok genç kadınlarda ortaya çıkıyor. Nedeni tam olarak bilinmeyen Nonhodgkin lenfomaya, kimi virüslerin yol açtığı düşünülüyor.? Beyin lenfomaları AIDS’e neden olan HIV’den kaynaklanıyor. Burkitt lenfoma, Ebstein Bar virüsü ile ilişkili. Mide lenfomalarından aynı zamanda ülsere de neden olan Helicobacter Pylori denen mikrop sorumlu. Gözde ortaya çıkan lenfomada birçok kuş türünde bulunan Psittakozis Mikrobu suçlanıyor. Lenf sistemi vücudun her yerinde olduğu için her organın lenfoması olabiliyor. Kısacası, lenfoma bütün organlarda değişik nedenlerle ortaya çıkabiliyor.

HASTALIĞIN BELİRTİLERİ NELER?
Lenfoma çok çeşitli alt tiplere ayrılsa da, genellikle aynı şikâyetlerle kendini gösteriyor. En önemli belirti, sıklıkla boyun bölgesinde görülen, ağrısız ve hareketli bezeler şeklinde ortaya çıkan şişlikler. Hodgkin dışı lenfomalarda şişlikler boynun yanı sıra, koltukaltı ve kasık bölgelerinde de görülebiliyor. Vücudunda, iki aydan uzun süredir büyüklüğü iki santimetreyi geçen bezeler bulunan kişilerin hekime başvurması gerekiyor.

Ateş, gece terlemesi ve kilo kaybı ise belirtiler arasında sayılıyor. Hodgkin lenfomada görülen ateş genellikle bir hafta 10 gün sürdükten sonra düşüyor ve bir süre sonra yeniden çıkıyor. Ateş nedeniyle hastalar çoğunlukla enfeksiyon tedavisi görüyor. Sık olmamakla birlikte, hastalar kaşıntıdan rahatsız oluyor. Ayrıca özellikle Hodgkin dışı lenfoma lenfadenopati yapmadan organ tutulumu ile de ortaya çıkabiliyor ve böyle hastalarda tanı gecikebiliyor.

LENF BEZİ DIŞINDAKİ LENFOMALARIN BELİRTİLERİ NELER?
Lenfoma kemik iliğinde başlamışsa, kan sayımında düşüklüğe neden oluyor, tiroid bezinde başlamışsa, hasta tiroid bezinde büyüme şikâyetiyle hekime gidebiliyor. Karın içerisinde dalakta görülen lenfoma da, dalak büyümesiyle kendini gösteriyor. Hasta, nörolojik bulgu denilen, kolunda ya da bacağında güç kaybı ile geliyor. Bu güç kaybı, omurga etrafında bezelerin şişmesinden ve bunların sinir köklerine bası yapmasından kaynaklanıyor. Beyinde ortaya çıkan lenfomanın belirtileri de felç, görme kaybı, şiddetli baş ağrısı, bulantı ya da kusma olabiliyor. Akciğerde oluşan lenfoma, kendini öksürükle gösteriyor. Karın içerisindeki bezeler sarılığa neden olabiliyor.

HASTALIĞIN TANISI NASIL KONUYOR?
Lenf nodundan ya da tutulan organdan alınan biyopsi ile tanı konuyor. Lenfoma tanısı ve alt tipi belirlemesi hatasız konulmalı. Çünkü alt tiplere göre tedavi önemli farklılıklar gösteriyor. Bunun için biyopside, normal histokimyasal boyamaların dışında, immünühistokimyasal incelemenin yapılması ve buna moleküler genetik çalışmanın eklenmesi gerekiyor. Lenf nodu biyopsilerinden akım sitometre ile immünfenotipleme yapılması alt tip belirlenmesine önemli katkılarda bulunuyor. Bu değerlendirmeleri birlikte yapabilen gelişmiş merkezler, tanı için doğru bilgi veriyor.

TEDAVİDE NASIL BİR YÖNTEM İZLENİYOR?
Tedavinin ilk basamağı Hodgkin lenfoma için kemoterapi, Hodgkindışı lenfomaların B hücreli kökenlilerinde kemoterapi ve immünoterapi, T hücrelilerinde ise kemoterapi oluyor. Erken tanı konulan lenfomalarda tedaviye radyoterapi de ekleniyor. Eğer hastalık yavaş ilerliyorsa (düşük dereceli nonhodgkin lenfoma) ve erken dönemde tanı konmuşsa ‘Bekle ve gör’ taktiği izleniyor.

Ancak Burkitt lenfoma gibi çok agresif lenfoma varsa hastaya gereken tedaviyi vermek ve yan etkileri hızlı fark ederek tedavi etmek gerekiyor. Eğer hastalık B hücreli lenfoma ise ilk basamaktaki kemoterapiye ilaçla immünoterapi de ekleniyor. İlk basamak tedaviye yanıtı 2 - 4 kür sonrasında değerlendirmek gerekiyor. Yeterli yanıt yoksa tedaviyi değiştirmek ve ardından da hastaya otolog kök hücre nakli planı yapmak gerekiyor. Bu nakille de hastalık tedavi edilemezse bu kez başkalarından alınan kök hücrelerle allojeneik nakil gerçekleştiriliyor. Tedaviye yanıt verip sonra tekrarlayan hastalara otolog kök hücre yapılıyor.

İMMÜNOTERAPİ NEDİR?
B lenfosit hücre kökenli hastalıkların tedavisinde başarı şansını yüzde 20 oranında artıran immünoterapi, “monoklonal antikor” tedavisi olarak tanımlanıyor. B lenfositlerindeki antijeni tanıyan antikorları içeren ilaç damardan veriliyor ve monoklonal antikorlar hastalıklı lenfositlere bağlanıyor. Bağışıklık sistemi, üzerinde antikor bulunan hastalığı oluşturan lenfositleri kolaylıkla ortadan kaldırıyor. Bu tedavinin bir ileri şeklini ise radyoimmünoterapi oluşturuyor. Monoklor antikora, radyoaktif madde ekleniyor. Bu antikor, kanserli hücreye bağlandığında, radyoaktif madde hem o hücreyi, hem de çevresindekileri öldürüyor. Böylelikle hastaya, hedefe yönelik radyoterapi ve immünoterapi bir arada verilmiş oluyor.

TEDAVİDE BAŞARI ORANI YÜKSEK Mİ?
Hodgkindışı lenfomada uygulanan ilk tedavi ile alt tipine göre değişmekle birlikte yüzde 50 - 90 oranında kür sağlanıyor. Fakat T hücreli lenfomalarda başarı oranı bu kadar yüksek olmuyor. Hodgkin lenfomada ise, Hodgkin dışı olan lenfomaya göre tedavide başarı oranı daha yüksek. Tedavi ile kür şansı yüzde 80’i buluyor. Erken evrede hastalığın tanısı konursa, bu oran yüzde 95’lere çıkıyor.

ALTERNATİF TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Hastalığın tedavi sürecinde hastalar ısırgandan, polene kadar birçok madde kullanıyor. Bu tip yöntemler tedaviye zarar verebiliyor. Çünkü kemoterapi ile birlikte çiçek tozunu ya da bitkiyi alan hastanın enfeksiyon kapma riski artıyor. Böylece kanseri yenmeye çalışan bağışıklık sistemi, daha da bozuluyor ve yetersiz kalıyor.

Lenfoma tedavisi doğru tan&#x;yla şekilleniyor - 1Hodgkin lenfoma hücresi

GENETİK DEĞİŞİKLİK KANSERE NEDEN OLUYOR
Lenfatik sistem, tıpkı atardamar ve toplardamarlarda olduğu gibi vücudu sarıyor. Lenfatik damarların üzerinde lenf düğümleri bulunuyor. Lenfositler ise vücutta çok sık yer değiştiriyor. 24 saatte tüm lenfositlerin yer değiştirerek vücudu dolaştığı varsayılıyor. Lenfositlerden birinde meydana gelen sitogenetik değişiklik, gittiği yerde çoğalıp lenfomayı oluşturmasına neden oluyor.


UZUN SÜRELİ KONTROL ŞART
Lenfomada tedavi başarısı artınca, hastaların yaşam süresi de uzuyor. Bu da beraberinde başka hastalık risklerini getiriyor. Hodgkin olan kadınlar, iyileştikten 15 - 20 yıl sonra serviks ya da meme kanserine yakalanabiliyor. Bu risk onlar için daha yüksek oluyor. Çünkü hastaya verilen radyoterapi, dokuda bozukluk ya da kanser komplikasyonu olarak ortaya çıkabiliyor. Hodgkin olan hastaların beş yıllık izlemden sonra yılda bir kontrol yapılarak uzun süreli kontrol altında tutulmaları gerekiyor. Hastalara ayrıca tedavi dışında ortaya çıkacak sorunların ve nelere dikkat etmesi gerektiği konularının anlatılması da gerekiyor.

KÜRÜ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
• Hastalığın yaygınlığı, patolojik alt tipi, belirtileri, kilo kaybı ve sedimantasyon yüksekliği tedaviyi etkileyen önemli unsurlar arasında bulunuyor.
• Hodgkindışı lenfomada yaş önemli bir faktör. Hasta 60 yaş üstündeyse Laktat Dehidrogenaz (LDH) enziminin yüksekliği hastalığın kötü seyrettiğini gösteriyor.
• Kanserin bulunduğu evre. Eğer organ tutulumu varsa kür şansı düşüyor.
• Tanı konulduğu anda, hastanın performansı, ne kadar yol yürüyebildiği ve kaç basamak çıkabildiği önemli.
• Hastanın genetik incelemelerinde onkojen denilen yapılara bakılıyor. BCL-2, BCL-6, myc gibi onkojenlerin bir arada pozitif olması, hastalığın kötü seyredebileceğini gösteriyor.

Moleküler genetik biliminin bu hastalığın tedavisi için de önemli katkılar sağlaması bekleniyor. 10 yıl sonra hastalıkları genetik değişikliklerine göre ayırt etmek mümkün olacak. Tedavi daha bireysel hale gelecek.

TEDAVİ PROTOKOLÜ
• Hastaların tedavilerini verilen planlama çerçevesinde yaptırmaları gerekiyor.
• Hastalara 2 - 4 kür kemoterapi verildikten sonra yanıtın yeterli olup olmadığının belirlenmesi önemli. Yeterli yanıt vermeyenlerde kemoterapi protokolü değiştiriliyor ve takiben otolog veya allojeneik kök hücre nakli planlanıyor.
• Hastalığın yineleme riskine karşı, kontroller çok önemli. Hastalar tedavileri bittikten sonra, üç ay boyunca izleniyor. Ardında da altışar aylık aralıklarla beş yıl boyunca takibe devam ediliyor. Daha sonra da yıllık aralarla izleniyorlar.
• Hastaların vücutlarında bulunan bezeleri zaman zaman kendi kendilerine kontrol etmeleri gerekiyor."

Kaynak: Anadolu Sağlık Merkezi

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • T&#x;ptaki Gelişmeler
  • Sağl&#x;k
  • Kanser

SAĞLIK HABERLER&#x;

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır