Giriş Tarihi: 23.05.2023 14:02 Güncelleme Tarihi: 23.05.2023 14:02
Kureyş Suresi okunuşu her Müslüman için önem arz eden konulardandır. Bu sure Kur'an'da 106. suredir. Mekke döneminde nazil olan Kureyş Suresi anlamı önemli mesajlar içerir. Bu bakımdan namazlardan sonra ya da gün içerisinde Kureyş Suresi Türkçe okunuşu da Arapçası yanında okunması gerekir. Liilafi Kureyş Suresi anlamı, Arapça yazılışı, Türkçe meali ve tefsiri hakkında tüm merak edilenleri sizler için derledik.
Lii lafi Kurayş Suresi Okunuşu, Anlamı ve Faziletleri
Bismillahirrahmanirrahim
"Rahman ve rahim olan Allah'ın Adıyla"
Li'î lâfi Kurayş
"Kureyş'e kolaylaştırıldığı için."
Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf
"Kış ve yaz seferleri onlara kolaylaştırıldığı için"
Felya'budû rabbe hâzelbeyt
"Bu Kâbe'nin Rabbine kulluk etsinler"
Ellezî et'amehum min cû'in
O ki, kendilerini açlıktan kurtararak doyurdu.
ve âmenehum min havf
"ve onları her korkudan emin kıldı."
Kureyş Suresi Fazileti, Yüce Allah (c.c.) dua eden kulunun derdine derman verir. Sure İslam tarihinde Mekke'de nazil olan ve dört ayetten oluşmaktadır. Peygamberimizin kabilesi olan Kureyş'e verilen ahlak kuralları, nasihatler, dünya ve ahiret hakkında bahsedildiği için bu isimle anılmıştır. Kureyş suresi her sıkıntımızda, yardıma ihtiyaç duyduğumuz her anımızda, her derdimize çare arayışımızda, bolluk ve bereketi içinde olan hadislerde rivayet edilen bu sure okunduğu zaman okuyan ve dinleyen kişiye manevi armağanlar bahşedilmiştir. Allah'a her sığındığımızda insanları açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı koruma sağlamıştır. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki; Eğer düşman ansızın saldırırsa onlardan korkmayın ve şöyle buyurur; "Bismillahirrahmanirrahim" "Rahman ve Rahim Olan Allah (c.c.)'ın adıyla"
Kureyş Suresi Hakkında; "İlafihim rihleteşşitai vessayf Felya'büdu rabbe hazelbeyt Ellezi et'amehüm min cu'in ve amenehüm min havf" Dünya hayatında ve ahirette de müjde onlarıdır. Burada belirtilen müjde rüyadır ve kişi onu görür veya kendisine gösterilir. Kabir azabından veya sebep olan günahlara karşı engeldir. Bir kurtuluş sebebidir. Hiçbir kimse nerede ve nasıl öleceğini bilemez. Hiçbir kimse yarın ne olacağını bilemez. Yüce Allah (c.c.) Rahimlerde olanı bilendir. Yağmuru O indirir. Her şeyi bilendir. Her yapılan iyilik ve kötülük aynı değildir.
En iyisi ne ise kötülük onunla önlenir. O zaman bilinir ki düşman arasında kalmış dahi olsa sanki en yakın Dost'un olmuştur. Yüce Rabbimiz Kureyş'lileri korkularından kurtardığı ve doyurup açlıktan kurtardığı vurgulanarak Allah'a ibadet etmeleri emredilmiştir. Kureyş suresi fazileti ile ilgili helal sihirlerden oluşan ve rahmet kapısını açmaya arzu ettiğimizde sabredenlerden başkası kavuşamaz. Yine en iyisini Rabbimiz bilir. Allah dualarınızı kabul etsin.
Kureyş Suresi Fazileti;
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
لِا۪يلَافِ قُرَيْشٍۙ﴿١﴾ا۪يلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَٓاءِ وَالصَّيْفِۚ﴿٢﴾فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِۙ﴿٣﴾اَلَّذ۪ٓي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ﴿٤
-Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.
1- Li îlâfi kurayş.
2- Îlâfihim rihlete’ş-şitâi ve’s-sayf.
3- Felya’budû Rabbe hâze’l-beyt.
4- Ellezî et’amehum min cû’in ve âmenehum min havf.
-Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.
1- Kureyş’in emniyetini sağladığı,
2- Yaz ve kış yolculuğunda onları ısındırıp yakınlaştırdığı için onlar,
3- Bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsinler.
4- Ki O (Allah) kendilerini açlıktan (kurtarıp) doyuran ve her çeşit korkudan güvenliğe kavuşturandır.
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. Kureyş, Hz. Peygamberin mensup olduğu kabilenin adıdır.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada yüz altıncı, iniş sırasına göre yirmi dokuzuncu sûredir. Tîn sûresinden sonra, Kåria sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
Konusu
Sûrede Kureyş’e Câhiliye döneminde verilen ticarî imtiyazlardan, emniyet, istikrar, zenginlik vb. nimetlerden bahsedilmekte, nimetlere şükür ve Allah’a kulluk etmenin önemine dikkat çekilmektedir.
Kureyş Suresi Tefsiri
“Güvenliğini sağlamak için” şeklindeki çeviriye göre bu âyet bir önceki sûrenin devamı gibidir ve cümle, “Ebrehe ve ordusunu helâk ettik” şeklinde tamamlanır. Sûrenin sonunu başına bağlamak da mümkündür; bu takdirde mâna şöyle olur: “... sağladığı için Kâbe’nin rabbine kulluk etsinler.”
Kureyş, Hz. Peygamber’in mensup olduğu, İslâm’ın tebliğine ilk muhatap olan ve Kur’an’da adı geçen büyük Arap kabilesidir. Nesep bilginlerinin çoğunluğuna göre Kureyş’in atası Nadr b. Kinâne b. Huzeyme b. Müdrike b. İlyâs b. Mudar b. Nizâr b. Maad b. Adnân’dır. Hz. Peygamber Kureyş’in Hâşimoğulları koluna mensuptur. Kabile reisliği genellikle Hâşimoğulları ile Ümeyyeoğulları arasında mücadele konusu olmuştur. Câhiliye döneminde Kureyşliler Allah’ın varlığına inanmakla birlikte putları Allah’a ortak koşuyorlardı, bu sebeple Kur’an onları, “ortak koşanlar” anlamına gelen müşrikûn sıfatıyla nitelemiştir. 610 yılında Hz. Peygamber’e Kur’an inmeye başlayınca Kureyş’in bir kısmı ona iman etmekle birlikte çoğu inanmadığı gibi Hz. Peygamber’e karşı gittikçe sertleşen ve savaşlara kadar varan bir mücadeleye girişmişlerdir. Bu direniş hicretin 8. yılında Mekke’nin fethine kadar sürmüştür. Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte İslâmiyet’in karşısındaki Kureyş düşmanlığı da tamamen ortadan kalkmıştır. Bundan sonra İslâm’ın dünyaya yayılması için Kureyşliler’in ön saflarda mücadele verdikleri görülmektedir (ayrıca bk. Casim Avcı, “Kureyş (Benî Kureyş)”, DİA, XXVI,
Kureyş kabilesi, Araplar’ca kutsal sayılan Kâbe’nin gözetim ve bakımını üstlendikleri için diğer Arap kabileleri onlara büyük saygı gösterirlerdi; özellikle Kâbe’yi yıkmaya gelen fil ordusunun mûcizevî bir felâkete mâruz kalarak Kâbe’yi yıkma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine Kureyşliler’in kabileler nezdindeki saygınlığı iyice arttı. Emîrler ve krallar onlara saygı gösterir, başkaları çöllerde haydutlar tarafından saldırılara uğrarken Kureyşliler güven içerisinde yazın Tâif’in serin yaylalarına, kışın da Yemen’in ılık bölgelerine serbestçe seyahatlerde bulunarak büyük kazançlar elde ederlerdi. Hatta Kureyş’in ticaret kervanları kış aylarında Somali ve Habeşistan’a, yaz aylarında da Suriye, Mısır, Irak ve İran’a kadar giderlerdi. Mekke’nin bulunduğu bölge tarım ve hayvancılığa elverişli olmadığı için halkın ticaretten başka gelir kaynağı yok denecek kadar azdı. Hac mevsiminde kurulan panayırlar ticaretlerinin canlanmasına vesile olduğu gibi buralarda düzenlenen şiir, hitabet vb. yarışmalar da dil, edebiyat ve kültürün gelişmesini sağlıyordu. İşte sûrede Allah’ın onlara lutfettiği bu imkânlar hatırlatılmakta, özellikle Kâbe’ye vurgu yapılarak “Şu evin (Kâbe) rabbine kulluk etsinler” buyurulmaktadır.
Kabile hayatı yaşayan Arap yarımadası devlet otoritesinden yoksun olduğu için burada genel bir güvensizlik bulunduğu halde Mekke Hz. İbrâhim zamanından beri Allah tarafından saygınlığı çiğnenmeyen (harem) bölge olarak insanlığa duyurulmuş, bu sayede Mekke halkı dış saldırılardan korunmuştur. Nitekim bir âyet-i kerîmede, “Görmezler mi ki, çevrelerindeki insanlar durmadan yerinden koparılıp götürülürken biz (Mekke’yi) güvenli, dokunulmaz belde yapmışızdır?” (Ankebût 29/67) buyurularak bu nimetler hatırlatılmaktadır. Ayrıca başka bölgelerde üretilen sebze, meyve ve diğer gıda maddeleri Hz. İbrâhim’in duası bereketiyle (İbrâhim 14/37), bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Mekke’ye getirilip satılır, böylece bura halkının ihtiyacı karşılanırdı. İşte sûrede Kureyş’in, bütün bu nimetlerin şükrünü yerine getirmek için Allah’a kulluk etmeleri istenmiştir.
Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur'an Yolu Tefsiri