limon suyu sekeri yukseltir mi / Diyabetiniz varsa bu besinleri tüketin! - Acıbadem Hayat

Limon Suyu Sekeri Yukseltir Mi

limon suyu sekeri yukseltir mi

Limon suyu şekeri düşürür mü? Diyabetli olan patates yiyebilir mi?

Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, diyabet hastaları ve yakınlarından gelen soruları yanıtladı

* İki yıldır Tip 2 diyabetliyim, şekerim düzenli gitmiyor. Arkadaşlarım limon suyu içersem şekerimin düşeceğini söylüyorlar. Doğru mu?
Limon meyve grubundan bir besindir. Şeker içeriği diğer meyvelerle eşdeğerdedir. Bir meyve yediğinizde kan şekeriniz ne kadar yükselirse, limon da aynı etkiyi yaratır. Meyve suyu, şekeri hızla yükselteceği için limon suyu da, şekerinizi düşürmek bir yana, tam tersine yükseltecektir.

* Doktorum karaciğerimde yağlanma olduğunu ve bunun diyabete bağlı olarak oluştuğunu söyledi. Diyabet karaciğere böyle bir etki yapabilir mi?
Karaciğerde yağlanma diyabetli kişilerde, diyabetli olmayanlara kıyasla daha sık görülen bir durumdur. Diyabetlilerde aynı zamanda kan yağlarında yükselme, şişmanlık ve insülin direnci ile ilgili diğer faktörler de, karaciğer yağlanmasında artışa neden olur. Yağlı karaciğer nadir de olsa, siroz ve karaciğer yetersizliğine neden olabilen bir durumdur. Kilo fazlanız varsa kilo vermeniz, egzersiz yapmanız ve kan şekerinizin iyi bir düzeye inmesi için gerekli tedaviyi sürdürmeniz faydalı olacaktır.

EGZERSİZ YAPIN
* Egzersiz yapıldığında kan şekerinin düştüğü biliniyor. Eğer egzersiz yapacaksak tedavimizde nasıl bir değişiklik olmalı? İlaçlarımızı azaltmalı mıyız?
Egzersiz yaptığınızda kan şekerinizin düşebileceği doğrudur. Ancak, egzersizin yoğunluğu, süresi, birkaç gün üst üste tekrarlanması, egzersizden önceki kan şekeri düzeyiniz, almakta olduğunuz diyabet tedavisinin türü gibi birçok faktör egzersiz-kan şekeri ilişkisini etkileyebilir. Üstelik, kan şekeri düşmeleri egzersiz esnasında hemen sonrasında, hatta bir iki gün sonra dahi görülebilir. Bu nedenlerden ötürü size, "ilacınızı azaltmanız gerektiği" şeklinde bir yönlendirme yapmak doğru olmayacaktır. En doğru yaklaşım; şekerinizi egzersiz öncesi ve sonrasında ölçerek egzersizin sizin şartlarınızdaki etkilerini değerlendirmektir. Böylece hem o anki durumunuz için gerekli müdahaleyi yapmanız, hem de daha sonra yapacağınız egzersizlerde önceden alacağınız tedbirler hakkında fikir edinmeniz sağlanabilir.

STRES ŞEKERİ YÜKSELTİR
* Aşağı yukarı aynı yemeği yediğim halde bazı günler şekerim daha yüksek oluyor. Stres bunu yapar mı?
Kan şekerini belirleyen tek faktör beslenme değildir. Beslenme dışında; o sıralar geçirmekte olduğunuz iltihabi bir durum, egzersiz, ilaç tedavinizi düzenli uygulamamanız, -sizin de bahsettiğiniz gibi stres- ve benzeri birçok faktör kan şekeri düzeyinizi olumsuz etkiler. Bunun yanında sürekli olarak aynı yemeği yeseniz dahi yemeğin pişirme koşulları az ya da çok pişmiş olması-, hazım durumunuz, bağırsak hareketleriniz gibi ayrıntılar da kan şekeriniz üzerine az da olsa etki yapar. Önemli olan; şekerinizin genel olarak hedeflenen değerler arasında seyredip etmediğidir. Stres, hastalarımız tarafından birçok kez yüksek kan şekeri değerlerinin ana nedeni olarak gösterilmektedir. Stresin kan şekeri üzerine olumsuz etkisi olduğu doğrudur. Ancak, biliyoruz ki; birçok kişi stresli dönemlerinde daha fazla yemek yer. Dolayısı ile bu durumda kan şekerini yükselten ana neden beslenmenin bozulmasıdır.

* Oğlum yaklaşık dört yıldır tip 1 diyabetli. Sık sık patates kızartması istiyor. Patateste çok şeker varmış. Bu yüzden pişirmek istemiyorum. Bu konuda görüşlerinizi rica ediyorum.
Orta büyüklükteki bir patatesin karbonhidrat miktarı bir dilim ekmeğin karbonhidrat miktarıyla aynıdır. Üstelik patates potasyumdan zengin bir besindir. Potasyum, sinir uyarısı ve kas dokusunun çalışmasında önemli bir mineraldir. Bu nedenle, oğlunuzun patatesi o öğünde ekmek yemeden tüketmesinde sakınca yoktur. Ancak kilo alma riski açısından kızartmayı önermiyoruz.

Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi

Diyabet hastaları, düzenli kan şekeri seviyelerini korumak için beslenme sistemlerine dikkat etmelerinin yanı sıra sürekli uzman kontrolünde olmaları gereken dikkatli bir yaşam stiline sahiptir. Fakat bazen karbonhidrat alımının fazla kaçması, istenmeyen yüksek kan şekeri seviyelerine neden olur. Aniden yükselen bu durum için müdahale etmek ise oldukça önemlidir. İşte bu noktada; bilim insanları, her gün kullandığımız bir meyvenin suyunun bu konuda oldukça etkili olduğunu keşfetti. İşte o içecek

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:

Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi
Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi
Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi
Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi
Dakikalar içinde yükselen şekeri düşürüyor! Diyabet hastaları için mucize içecek keşfedildi
SON DAKİKA SON DAKİKA

Tarçın ve limon kan şekerini düşürür mü?

Bir salgın gibi görülme oranı gittikçe artan diyabet sorunu, özellikle yanlış yaşam ve beslenme biçimleri nedeniyle toplum sağlığını tehdit ediyor. Bu hastalıkla ilgili doğru sanılan birçok yanlış bilginin kulaktan kulağa dolaştığını belirten Doç. Dr. Haluk Sargın, tarçın ve limonun kan şekerini düşürdüğü gibi pek çok inanışın doğrularını anlattı. İşte diyabetle ilgili doğru bilinen 26 yanlış bilgi

Yayınlanma: - 08 Kasım Güncellenme:

Tarçın ve limon kan şekerini düşürür mü?

Sağlıksız beslenme ve hareketsizlik, kilo alımına yol açmakla birlikte Tip 2 diyabete de zemin oluşturuyor. DİYAOBEZİTE diye bir tabirde ortaya atılan bu durum özellikle büyük şehirde yaşayanları tehdit ediyor. Ulaşım zorlukları sebebiyle yol için aşırı zaman kaybı, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin olumsuzluğu sebebiyle spora yönelememe veya vakit ayıramama, iş yoğunluğundan dolayı atıştırmaya yönelik sağlıksız gıda alımı, ekonomik imkansızlıklar sebebiyle tek yönlü beslenme biçimi obeziteyi dünya çapında ve ülkemizde adeta patlatmıştır.

Dünyanın iletişim sebebiyle yakınlaşmasından ötürü gıda tercihleri değişmiş olup bilhassa yüksek yağ içeren yiyeceklerin, fastfood’ların tüketiminin artışı, lifli gıdaların alınmaması veya seyrek tüketimi, ailelerin evde yemek yapma yerine dışarıdan yemek söylenmesi bu sağlıksız ve tehlikeli zemini meydana getirmiştir.

Masa başı, büro hayatı, bilgisayar ve televizyon alışkanlıkları insanları küçük yaşlardan itibaren hareketsizliğe itmekte egzersiz alışkanlığının toplumdan uzaklaşmasına sebep olmaktadır.
Bütün bu durumlar diyabetin büyüyüp gelişip bir salgın haline gelmesine uygun bir vasat oluşmasına sebep olmaktadır.
ofis

Bütün bu tablonun bize verdiği en önemli mesaj diyabet, diyabet öncesi ve obezite hastalarının bilinçlendirilmesi gerektiği gerçeğini göstermektedir.

Bu itibarla diyabet hastalarına uygun yeterli ve gerekli eğitim verilmesi şarttır. Toplumda diyabete yönelik eğitim verilirken birçok doğru bilinen yanlışla karşılaşmaktayız. Kadıköy Florence Nightingale Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden, Doç. Dr. Haluk Sargın 26 soruda diyabette doğru bilenen yanlışları açıklıyor;

1) İnsülin bağımlılık yapan bir ilaçtır.
İnsülin bir ilaç değil hormondur. Eksik olan bünyeye dışardan verilen takviye bir hormondur. Yani vücudun ihtiyaç duymasından kaynaklanır. Bağımlılık yapma özelliği katiyen yoktur.

2) İnsüline başlandığı zaman bırakılmaz.
İnsülin rezervleri tamamıyla tükenmiş olan diyabetik hastalar istisna, hap kullanan hastaların ağır enfeksiyonlarında, cerrahi girişimlerinde ve gebeliklerinde geçici olarak kullanılıp bırakılabilir. Bazı aşırı kilolu hastalarda insülin rezervi uygunsa ciddi kilo verimi sonucu haplara dönülebilmektedir.

3) İnsülin şişmanlatır.
Egzersiz ve diyetine dikkat eden hastalarda insülin kilo yapmaz. İnsülin direnci sebebiyle iştah artışı olan hastalarda insülin direncini kıran haplarla kombinasyonlar yapılarak iştah artışı engellenebilir.

4) Bazı bitkileri; tarçın ve limonun kan şekerini düşürmesi iddiası
Bilimsel karşılığı olmayan ispatlanmamış söylentilerdir bunlar.

5) Diyabet yaşlandırır.
Bu görüşte tamamiyle yanlıştır. İlaç, diyet ve egzersiz insülin uygulayan hastalarda bir sorun görülmemiştir. Tip 1 Diyabet olup iyi kan şekeri seviyesi yakalanamamışsa gelişme geriliği olabilmekte, yine iyi kan şekeri düzeyi yakalanamamış Tip 2 Diyabetli hastalarda yaşam kalitesi azalmakta diyabetin sorunlarına bağlı maduriyetler ortaya çıkmaktadır.

6) Diyabet hastası spor yapamaz.
Bu bilgide son derece yanlıştır. Bilakis spor yapması önerilmektedir. Spor öncesi ve sonrası kan şekerine bakarak gerekirse bir ara öğün ilave edebilir. Açken (bilhassa sabah) spor yapmak sakıncalı olur. Hipoglisemi riski artar. Kesinlikle doğru değildir. Ayrıca istikrarlı spor yapanlarda insüline olan ihtiyaç azalır, insülin direnci küçülür veya ortadan kalkar.

7) Diyabetikler çocuk sahibi olamaz.
Buda gerçek dışı bir bilgidir. Kan şekeri düzeyi iyi ise üç aylık ortalama HbA1c referans aralıklarda ise gayet sağlıklı çocuk sahibi olunur doğum yapılabilir.
Erkeklerde iyi kan şekeri seviyesi seksüel fonksiyon bozukluğu görülmesine mani olacağından sağlıklı bir cinsel yaşam ve çocuk sahibi olma yeteneğini muhafaza edilmesini sağlar.

8) Meyve suyu tüketimi zararlı değildir.
Meyvenin suyundan ziyade kendisi porsiyon (1 adet) olarak önerilir. Meyve suyu elde etmek için o meyveden adet sıkmak, kullanmak gerekir. Bunun tabii sonucu olarak fazla meyve tüketimi glukozun aşırı alımına sebep olur. Ayrıca sıvı gıdalar çabuk emildiğinden kan şekerlerinde ani yükselmelere sebep olur.

9) Sadece kan şekeri çok yüksek olanlar insülin kullanmalıdır.
İnsülin eksikliği, yetersizliği diyabetin oluşumunda esas mekanizmadır. Bu durumun tedavisi insülin salgılatıcı ilaçlar ve etkisini arttırıcı olanları almaktır. Tip 1 Diyabette insülin rezervi kalmamış veya çok azalmıştır. Bu grupta sadece insülin kullanımı zorunludur. Diğer grupta hapların yetersiz kaldığı durumlarda insülin verilebilir. Ayrıca kan şekeri normal giden hap kullanan hastalarda karaciğer veya böbrek hastalığı (yetersizliği) geliştiyse, gebelerde, ameliyat olacak diyabetiklerde, göz sorunları veya kalp damar hastalığı gelişen diyabetiklerde kan şekeri yüksek seyretmese de insüline geçilir.

10) İnsülin tedavisi böbrek ve gözlere zarar verir körlüğe sebep olur iddiası
Tamamıyla gerçek dışıdır. Bilakis iyi regüle olamamış diyabetliler kalp damar hastalığının yanı sıra ağır böbrek hasarı sonucu böbrek yetmezliği ve diyaliz, gözlerde kanamalar ve körlük akıbetiyle karşılaşırlar.

11) Diyabet hastalığı bulaşıcı bir hastalıktır.
Kronik ve metabolik bir hastalıktır. Bulaşıcı özelliği yoktur. Kalıtsal özelliği vardır.

12) Diyabet hastaları göz rahatsızlığı yoksa göz doktoruna gitmemelidir.
Diyabet göz, böbrek ve kalp damar açısından hedef organ hasarı yapan bir metabolik hastalıktır.
Tip 1 Diyabetiklerde tanıdan 5 yıl sonra
Tip 2 Diyabetiklerde tanı konulduğunda göz ve böbrek kontrolleri yapılmalıdır. Sonra da her yıl göz dibi muayeneleri tekrarlanmalıdır.

13) Ailede şeker hastalığı varsa bende muhakkak şeker hastası olurum.
Tip 1 DM ailevi geçiş seyrektir.
Tip 2 DM de ailevi geçiş oranı daha fazladır.
Yaşam tarzı değişiklikleri (yeme içme) disiplini ve egzersiz uygulamalarıyla gerekirse insülin etkisini arttırıcı ilaçlarla diyabetin gidişi durdurulur veya geciktirilir.

14) Diyabet hastası ekmek, patates, makarna yiyemez.
Diyabetik hastalar nişasta tüketebilir. Ancak alınan gıdanın miktarına dikkat etmek gerekir. Diyabetik olmayan hastalara da önerildiği üzere kepekli ürünler tercih edilmelidir.

15) Diyabet hastaları tatlı ve çikolata yiyemez.
Egzersiz ve diyet uyumu olan hastalar zaman zaman ölçülü bir oranda bu gıdaları tüketebilirler.

16) Şişman hastalar muhakkak diyabet olurlar.
Obez ve fazla kilolu olmak diyabet riskini arttırır. Ancak bu hastaların muhakkak diyabet olacağı anlamına gelmez. Tip 2 Diyabet olup obez olmayan çok sayıda hasta vardır. Keskin bir genelleme doğru değildir.

17) Diyabet ciddi bir hastalık değildir.
Diyabet kötü yönetilir veya hasta uyumsuzluğu olup kan şekeri yüksek seyreden bir hal alınca cidden ürkütücü ve akıbeti hiç de iyi olmayan bir hastalıktır. Yavaş ve eziyetli bir ölüm sürecine sebep olur. En sık kalp damar hastalıkları, felç, böbrek yetmezliği, göz hastalıkları sonucu görme kaybı ve körlüktür.

18) Ekşi meyvelerde daha az şeker bulunur.
Tatlı ve ekşi meyvenin içerdiği şeker miktarı aynıdır. Meyveler olgunlaştıkça içindeki şeker miktarı artar emilimi hızlanır. Bu sebeple armut, muz, şeftali, kayısı gibi meyvelerin yumuşak ve sulu olduğu dönemde yenilmemesi veya daha sert olanları tercih edilmelidir.

19) Doğal balda şeker yoktur serbestçe yenebilir.
Hem doğal hem yapay balda glukoz ve früktoz vardır. Bal kan şekerini yükseltir.

20) Hamileyken insülin kullanımı bebeğe zarar verir.
İnsülin bebeğe geçemediğinden herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Plasenta anne rahmi ve bebek arasında kan alışverişi sağlamada bariyer oluşturur. Her maddenin geçişine izin vermez.

21) İnsülin iğne uçları değiştirilmeden birkaç gün kullanılabilir.
İğne uçları her kullanımda değiştirmek zaruridir. İnce iğne uçları ilk bastırmadan sonra dik kalma vasfını kaybetmekte ve yamulmaktadır. Bu yamulma sonraki iğne uygulamalarında can acımasına sebep olmakta, kanama ve enfeksiyon riskini arttırmaktadır. İnsülin protein yapısında bir hormondur. İğne ucu kalemde takılı kalınca bakteriler yerleşir. Kalem içi insüline bu bakteriler ulaşıp ilacın vasfını bozabilir. Deride oluşan bakteriyel enfeksiyonlara sebep olur.

22) Diyabet cinsel hayatı bitirir.
İyi yönetilmeyen ve yüksek kan şekeri seviyesiyle seyreden hastalarda cinsel hayatı olumsuz etkiler. Dikkat edildiği taktirde sağlıklı bir cinsel hayat mümkündür.

23) Diyetisyene başvurmadan diyet uygulamalar.
Diyabet hastaları Diyabet hastalarına özel kişisel özellikleri de dikkate alınacak şekilde özel spesifik bir diyet programına diyetisyen eşliğinde muhakkak başlamalı ve sürdürmelidir.

24) Diyabet hastaları sinirli olurlar.
Hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğünde rastladığımız bir durumdur. İlaç ve diyet uyumu sağlandığında bu tür bir yakınma olmaz.

25) Kan şekeri normalize edildikten sonra hastanın kontrolleri yaptırmaması ve iyileşme hali olduğu düşüncesi
Bu durum uyumlu tedavi sonucu elde edilen iyilik hali sonrası ortaya çıkar. Hastanın kan şekeri ortalaması iyi de çıksa doktorunun önerdiği zamanlarda muhakkak kontrollere gelmesi gereklidir. İyileştim zannıyla ilaç alımını terk etme, kontrollere gelmeme son derece hatalı bir tutumdur.

26) Diyabet çok şeker yiyen insanlarda görülür
Bu düşünce tamamen yanlış olup çok şeker yeme yüksek kalori alımına sebep olmakta obeziteye sebep olmakta, genetik yatkınlığı olan kişilerde diyabetin oluşumuna zemin hazırlamaktadır.

ameliyatannebalBebekÇocukdiyabetdiyetDünyaEgzersizgenetikGörme kaybıKadıköyobezobeziteÖlümşekerşeker hastalığı

Limon şeker hastalığına nasıl etki eder? Limon şekeri yükseltir mi?

Limon şeker hastalığına nasıl etki eder? Limon şekeri yükseltir mi? Diyabet hastaları şekerlerinin yükselmemesi için tüm gün boyunca yediklerine dikkat ediyor. Peki limon tüketmek şeker hastalığını daha da tetikler mi? Limon şekeri yükseltir mi? Konuyla ilgili Diyetisyen Pelin Şahin açıklamalarda bulundu.

Hepimiz limonun tadının ekşi olduğunu biliyoruz. Peki içeriğindeki şeker oranı hakkında ne biliyoruz? Ve diyabetli bireylerde limon tüketimi önerimi ne kadar doğru? Yaklaşık olarak limonun içeriğindeki şekerin diğer meyvelerle kıyaslandığında eşit olduğu bilinmektedir. Bundan kaynaklı limonun herhangi bir meyve kadar şekeri yükseltme riski bulunmaktadır. Bu yüzden limon meyve şeklinde tek olarak tüketilmemelidir.

Peki suyun içerisine detokslara yada besinlere limon eklemek ne kadar doğru?

Amerikan Diyabet Derneğine göre, limon çözünebilir lif ve yüksek miktarda C vitamini içermesi nedeniyle “superfoods” listesinde yer almaktadır. Ayrıca yapılan bazı çalışmalar, limonun glisemik indeksinin düşük olmasının yanında diğer gıdaların glisemik indeksinide azaltabildiğini savunmaktadır.

Bu yüzden diyabetli bireylerde belirlenilen zaman aralıklarıyla suyun içerisine limon eklemek veya diyabetli bireylere özel limon içeren detoksların tüketim miktarı ve doğru kullanım şekli için diyetisyene danışılmalıdır.

Limonun faydaları ve zararları nelerdir?

Limonun faydaları ve zararları nelerdir? Limon kabuğu faydalı mıdır? C vitamini açısından zengin bir besin olan limon nelere iyi gelir? İşte limon ve kabuğunun faydaları ve kullanım alanları

Limonun kökeni kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı bitki bilimciler limonun Kuzey Hindistan’dan geldiğini düşünüyor. Güney Avrupa, Ortadoğu ve Doğu Asya’da yetişen limon, Amerika’ya Kristof Kolomb tarafından yılında taşındı. Günümüzde limon üretiminin başını çeken bölgeler Kaliforniya, Arizona, İtalya, İspanya, Yunanistan, Türkiye, Kıbrıs, Lübnan, Güney Afrika ve Avustralya şekline sıralanıyor.

Her ne kadar limon yılın her döneminde mevcut olsa da dorukta olduğu mevsim yazdır. Birçok farklı şekilde tüketilebilen limon dilimlenerek yenebilir, suyu sıkılarak içilebilir veya limonata yapılabilir, yiyeceklere garnitür olarak eklenebilir, kabuğundan şekerleme yapılabilir, ya da suyu ve kabuğu yemek yaparken kullanılabilir.

New York’tan lisanslı diyetisten, Beslenme ve Diyetetik Akademisi konuşmacısı Alissa Rumsey, limonun bol miktarda C vitamini, folik asit, potasyum, flavonoid ve limonin denilen bileşenleri içerdiğini belirtiyor. Limoninler, limon suyunda bulunuyor. Dünyanın En Sağlıklı Yiyecekleri listesine göre çeyrek fincan limon suyu, günlük ihtiyacımız olan C vitamininin yüzde 31’ini, folik asit ihtiyacımızın yüzde 3’ünü ve potasyum ihtiyacımızın yüzde 2’sini karşılıyor. Ayrıca yalnızca 13 kalori. Bütün bir çiğ limon ise 22 kalori ve günlük C vitamini ihtiyacımızın yüzde ’unu karşılıyor.

Sağık Açısından Faydaları

Bağışıklık: Rumsey, C vitamininin bağışıklık için önemli bir rol oynadığını, aynı zamanda vücudumuzdaki serbest radikallerin etkisizleştirilmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Oregon Devlet Üniversitesi Linus Pauling Enstitüsü’nden bilim insanlarına göre C vitamini beyaz kan hücrelerinin üretimini tetikliyor ve bağışıklık hücrelerinin bütünlüğünü koruyor. C vitamini aynı zamanda virüs önleyici madde üreten lökositlerin korunmasına da yardımcı oluyor.

Kalp sağlığı: Folik asidin beyin kanamasını önlediği, aynı zamanda homosistein seviyelerini düşürerek kardiyovasküler sağlığa yardımcı olduğu düşünülüyor. The European Journal of Internal Medicine dergisinde yayınlanan tarihli bir meta-analizde, folik asit ve kalp krizini inceleyen klinik araştırma sonuçlarının kesin bir sonuç vermediği, ancak folik asit tüketiminin beyin kanaması riskinin azalmasında az da olsa fayda sağladığı belirtildi.

Rumsey, C vitamininin de kardiyovasküler hastalık riskini azalttığını belirtiyor. The American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan tarihli bir araştırmada yüz binden fazla katılımcı incelenmiş, en fazla sebze ve meyve tüketenlerin kalp hastalıklarına yakalanma riskinin yüzde 15 daha az olduğu görülmüştü. En düşük riski seviyesine sahip olanlar ise kanlarında yüksek seviyede C vitamini bulunan katılımcılardı.

Bilim insanları C vitamininin kalp sağlığına faydalı olmasının, serbest radikallere karşı koruma sağlayan antioksidanlardan kaynaklandığını söylüyor. Maryland Üniversitesi Tıp Merkezi’ne göre C vitamini aynı zamanda kötü kolesterolü düşürmeye ve atardamarları esnek tutmaya da yarıyor.

Rumsey, limoninin de kolesterolü düşürdüğüne dair araştırma sonuçları bulunduğunu belirtiyor. Alternative Therapies in Health and Medicine dergisinde yayınlanan tarihli bir araştırmada yüksek kolesterolü olan kadın ve erkek katılımcılara bir ay boyunca her gün limonin ve E vitamini verilmiş, bir ayın sonunda kolesterollerinde yüzde oranında düşüş olduğu gözlenmişti. Araştırmacılar limoninin, kolesterol seviyelerini yükselttiği bilinen apolipoprotein B seviyelerini düşürdüğünü düşünüyor.

Böbrek taşı: Sarı ve yeşil limonda (lime veya misket limonu) diğer bütün meyvelerden çok daha fazla sitrik asit bulunduğundan bu iki besin, böbrek taşı düşüren kişiler için son derece faydalı. Wisconsin Sağlık Üniversitesi’ne göre sitrik asit taş oluşumunu engelliyor ve oluşan küçük taşları da parçalıyor. İdrarınızda ne kadar citrik asit bulunursa böbrek taşı oluşumundan o kadar korunuyorsunuz. Günde yarım fincan limon suyu içmeniz durumunda farmakolojik bir tedavide alacağınız kadar citrik asit almış oluyorsunuz.

Kanser: Asian Pacific Journal of Cancer Prevention dergisinde yayınlanan tarihli bir araştırmada limon özü göğüs kanseri hücrelerine uygulandığında hücrelerin öldüğü görüldü. Limon özünün uygulanışı laboratuvar ortamında yapılmış olsa da elde edilen sonuçlar limonun kansere karşı etkili olduğunu gösteriyor.

Rumsey, folik asidin kanser riskinin azaltılmasında oynadığı rolü inceleyen birçok araştırma bulunduğunu belirtiyor. American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayınlanan tarihli bir araştırmada folik asidin kanser riskini azalma özelliğinin, kanser DNA’sını bastıran maddelerin üretimindeki rolü ile bağlantılı olabileceği belirtildi. Ancak araştırmada, bazı durumlarda yüksek folik asit seviyesinin kanser hücrelerinin gelişimini tetiklediği de görüldü. Yazarlar, folik asidin karsinojenez evresinin başlarında ve düşük seviyede uygulandığı takdirde koruma sağlayabileceğini, ilerleyen evrelerde ve yüksek dozda verildiği takdirde ise karsinojenezin ilerlemesine sebep olabileceğini belirtiyor.

Limoninlerin de kanser riskini azaltıyor olabileceği düşünülüyor. Journal of Nurtigenetics and Nutrigenomics dergisinde yayınlanan tarihli bir makalede limoninlerin göğüs kanseri konusundaki rolü incelenmiş, kemoterapiye fayda sağlıyor olabileceği görülmüştür.

Hamile sağlığı: Rumsey, nöral tüp defektlerinin önlenebilmesi için folik asidin hamile kadınlarda çok önemli bir rol oynadığını belirtiyor. Her ne kadar doğum öncesi vitaminlerde folik asit bulunsa da işlenmemiş gıdalar yoluyla almak vücudun folik asidi daha kolay emmesini sağlar.

Limon, limon kabuğu ve kilo kaybı: Düşük kalorisi ve yiyecek ve içecekleri kolaylıkla aromalandırması sebebiyle limon, limon suyu ve kabuğu diyet yapan kişiler arasında son derece yaygın. Ayrıca limon kabuğunda birçok besin maddesi de bulunuyor. Kabuğu rendeleyerek salatalarınıza, tavuk ya da balık yemeklerinize katabilirsiniz. Limon aynı zamanda meyve- sebze pürelerine ve çorbalara da katılabilir. Ancak Rumsey, limonun detoks yapmak ya da kilo vermek için mucizevi bir besin olarak görülmesinin yanlışlığına da dikkat çekiyor.

Zararları: Genel olarak bir zararı olmasa da aşırı limon tüketmeniz durumunda reflü ya da mide yanması gibi sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Ayrıca Dünyanın En Sağlıklı Yiyecekleri’ne göre sitrik asit diş minelerinizi aşındırabildiğinden limon suyunu pipetle içmenizde fayda var.

#limon, şeker, diyabet, şeker hastalığı

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır