maaş haczi ne zaman ödenir / Maaş Haciz Talebi Dilekçe ve Maaş Haczi Müzekkeresi - İcra Müdürlüğü

Maaş Haczi Ne Zaman Ödenir

maaş haczi ne zaman ödenir

Maaş Haczi Nedir? Maaş Haczi Nasıl Kaldırılır?

İcra takibi sırasında alacağın tahsili için başvurulan bir yol olan maaş haczi, uygulamada alacağın tahsili için sık karşılaşılan bir yöntemdir. Dosya borcuna yönelik borçlunun maaşından kesinti yapılmaya başlandığında söz konusu dosya borcu için kapak hesabı adı verdiğimiz güncel borç hesabı yapılarak, dosya borcunun asıl alacağı, faizi, icra harç ve giderler ile varsa avukatlık vekalet ücretinin tamamının tahsil edilmesi ile birlikte alacaklının veya alacaklı vekilinin talebi üzerine, maaş haczi kaldırılacaktır.

İcra takibinin kesinleşmesi ile, kişilerin borçlarından dolayı kanunlarca belirlenmiş yasal usullere dayandırılarak alacaklı taraf, çalışanın maaşına haciz koyabilir. Hakkında icra takibi başlatılmış olan bir kişi, kamu veya özel sektör fark etmeksizin çalıştığı taktirde; icra müdürlüğünce, bağlı olarak çalıştığı işverene, İcra ve İflas Kanunu’nun vd. maddeleri uyarınca maaş haczi müzekkeresi gönderilir. Buna göre; haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin hacizce haczolunan miktarı borçlunun maaş veya ücretinden keserek hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur.

İcra dairesi, takip talebi üzerine ödeme emri düzenleyerek borçluya ödeme emrini gönderir. Takip talebinde yer alan kayıtlar dışında ödeme emrinde, borcun ve giderlerin yedi gün içinde ödenmesi, borçlunun varsa itirazını yedi gün içinde icra dairesine bildirmesi, yedi gün içinde itiraz edilmediği ve borç da ödenmediği takdirde aynı süre içinde mal beyanında bulunulması, mal beyanında bulunulmaz ya da gerçeğe aykırı mal beyanında bulunulursa hapisle cezalandırılacağı, borç ödenmez veya itiraz edilmezse, takibe devam edileceği hususları yer alır. Yasal süreler içerisinde itirazını yapmayıp borcunu ödemeyen borçlu hakkında ise takip kesinleşir. Takibin kesinleşmesi ile birlikte, alacaklının başvuracağı ilk yollardan biri maaş haczidir. Borçlunun faal olarak çalıştığı işyerindeki maaş ve ücret alacaklarının haczi anlamına gelen maaş haczi, alacağın tahsili açısından pratik olması sebebi ile sıkça tercih edilir. Bunun dışında alacaklı, haciz talebiyle birlikte borçlunun gayrimenkulleri, araçları, hissesi olan şirketleri, evi veya işyerindeki menkul malları, banka hesaplarındaki nakdi varlıkları veyahut da 3’üncü kişilerdeki hak ve alacaklarını da haczedilebilir.

MAAŞ HACZİ NASIL KALDIRILIR?

Bunun için iki yol bulunmaktadır.

Bunlardan ilki usulsüz bir işlem varsa bu işlemin iptalini sağlamaktır. Örneğin icra dosyasında usulsüz işlem yapılmışsa mesala tebligatlar usulüne uygun değilse, eski dosya işlemden kaldırıldıktan sonra usule aykırı harç ödenmeden yenilenmişse icra mahkemesine başvurarak maaş haczinin kaldırılması sağlanabilir. Bir diğer örnek ise, borçlunun maaşından iki kesinti yapılması halinde asgari geçimin sağlanması için kesinti yapılması yerine haciz sırasına girilmesi şeklindedir. Yargıtay, borçlunun maaşından aynı anda iki kesinti yapılmakta ise borçlunun kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için lüzumlu olan miktar tenzil edildikten sonra kalan miktarın haciz olunabileceği, birden fazla haciz var ise sıraya konulacağını kabul etmektedir. Maaş miktarı borçlu ve ailesinin geçimi için yeterli değilse aynı anda iki ayrı dosya için kesinti yapılamaz. İcra hukukunda bazı işlemler ancak icra mahkemesine başvurulduğunda denetlenir. Bu sebeple vermiş oduğumuz iki örnekte de usulsüz bir durum olduğu düşünülüyor veya tespit edilmişse gerekli itirazlar yapılmalıdır.

Maaş haczi nasıl kaldırılır sorusunun bir diğer cevabı ise borcun ödenmesidir. Burada belirtmemiz gereken temel husus, borcun tamamının ödenmesidir. Borçluya çıkarılan ödeme emrinde vekalet ücreti, icra dosya masrafları , harç ve giderler gibi borç kalemleri bazen bulunmadığı için, borcunu ödemek isteyen borçlu karşı tarafın avukatı ile iletişime geçerek borcunu ödemek istediğini belirtmeli veya icra dairesine giderek güncel borç miktarının gösterir kapak hesabı çıkartmalı akabinde borcunu ödemelidir. Dosya borcu tamamen ödendiği aşamada ise, maaş haczinin kaldırılması için işverene icra dairesi tarafından borcun ödendiği ve artık kesinti yapılmasına gerek kalmadığı yönünde müzekkere gönderilerek maaş haczi kaldırılacaktır.

İcra Takiplerinin Durdurulmasının Maaş Haczine Etkisi

İcra ve İflas Kanunu (“İİK”) m. gereğince Cumhurbaşkanı tarafından icra ve iflas takiplerinin durdurulması ile birlikte mezkûr kararın hukuk âleminde doğuracağı sonuçlar, “ sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması” başlıklı yazımızda yer verilmiştir. Bu yazımızda ise durdurma kararı öncesinde gönderilmiş ve kesinleşen haciz ihbarnamesi ile borçlunun maaşına uygulanan haciz nedeniyle kesinti yapılmasına devam edilip edilemeyeceği incelenerek, haciz nedeniyle çalışanlarının maaşından kesinti yapan işverenler ile maaşında haciz nedeniyle kesinti bulunan kişilere konu hakkında bilgi vermek amaçlanmaktadır.

İİK m. ’da “Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde Cumhurbaşkanı karariyle memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.” denilmek sureti ile açıkça icra takiplerinin durdurulabileceği düzenlenmiş; anılan mezkûr karar gereğince de icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu durdurma kararının yani İİK m. ’un uygulanmasında maaş haczine ilişkin bilimsel alanda farklı görüşler mevcuttur.

Atalay/M. Özekekes’e göre daha önce gönderilmiş ve uygulanmasına başlanmış haciz ihbarnameleri bakımından bir bankanın periyodik ödemesini sağlayan ya da bir çalışanın maaşından kesinti yapılmasını sağlayan haciz ihbarnamelerinin durumu için takiplerin tamamen durdurulduğu, bu nedenle muhafaza tedbiri niteliğindeki haciz ihbarnamelerinin gereğinin de yerine getirilmemesi gerektiği, zira bu hükmün sosyal bir hüküm olduğu ve borçluları koruyucu olduğu gözetildiğinde haciz ihbarnameleri, maaş kesintilerinin uygulanmasının hükmün konuluş amacına da aykırılık teşkil edeceği, nasıl ki hacizli bir malı muhafaza altına almak bu sürede mümkün değilse aynı şekilde başlamış kesintiyi de devam ettirmenin çelişki doğuracağı belirtilmiştir.

Pekcanıtez/T. Canbolat’a göre ise durdurma kararından önce gönderilmiş olan ve itiraz edilmeyerek ya da kabul edilerek kesinleşmiş ve ödeme yapılmış olan haciz ihbarnameleri bakımından, durdurma sürecinde de bir ödeme yapılması gerekiyorsa, bu ödemeye devam edilmesi gerektiği, icra ve iflas hukuku bakımından doğan sonuçların ortadan kalkamayacağı ve muhafaza edileceği, buna göre daha önce kesinleşmiş haciz ihbarnamesine göre ödenmesi gereken müstakbel alacakların tatil süresi içinde ödenmesi gerektiği, işçi alacakları bakımından farklı bir uygulamanın söz konusu olamayacağı ifade edilmiştir.

Haciz ihbarnamesinin, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakların borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiri olduğu Yargıtay tarafından kabul edilmektedir.

 “Borçlunun, üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun /2. maddesi gereğince menkul (taşınır) hükmündedir. Dolayısıyla, bu hak ve alacakların haczi de menkul haczi gibi gerçekleştirilir. Üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklara haczin tatbiki ve haciz tutanağının düzenlenmesi için mahalline gidilmesine gerek bulunmamaktadır. Borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının haczedilmesi, haciz kararının icra tutanağına yazılması ile gerçekleşir. Haczin tekemmülü için üçüncü kişilere ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun maddesi gereğince düzenlenecek haciz ihbarnamesinin tebliğ edilmiş olması şart değildir. Bu nedenle haciz ihbarnamesinin gönderilmesi haczi tamamlayan bir işlem değil, üçüncü kişilerdeki hak ve alacakların borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Bu özelliği nedeniyledir ki, haciz tebliğ yazısını alan üçüncü kişi, artık borçluya ödeme yapamaz ve sadece icra dairesine ödemede bulunabilir.” [1].

Bununla birlikte takip borçlusunun üçüncü kişide bulunan alacaklarını; maaş ve ücret alacakları, diğer alacaklar olarak iki grupta toplanabileceği ve takip borçlusunun maaş ve ücret alacaklarının haczi ve haczin sonucu İİK m’ta ayrıca düzenlendiğinden, bu alacakların haczi hakkında İİK m hükümleri uygulanmayacağı da açıktır [2]. Ancak olağanüstü hallerde tatilde ise takiplerin olduğu aşamada durması söz konusu olacaktır [3].

Yargıtay da yerleşik kararlarında maaştan yapılan kesintinin bir muhafaza tedbiri olmasına ya da taraf veya takip işlemi olup olmadığına bakmaksızın icra takibinin durması halinde maaş kesintisinin de yapılamayacağı yönünde kararlar vermektedir. Bu hususta icra takibinin durmasını öngören yasal düzenlemelerin uygulanmasında Yargıtay, takibin durmasına karar verilmesi ile birlikte maaştan kesinti yapılmaya devam edilmesinin takibin durmasını öngören yasal düzenlemeye aykırılık teşkil edeceğini ifade etmektedir.

Örnek vermek gerekirse, İİK m’ta bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durduracağı belirtilmiştir. Yargıtay, bu hüküm gereğince maaştan kesinti yapılması takibin devamı anlamına geleceğini belirterek kesinti yapılamayacağına hükmetmiştir:

“İİK&#;nun maddesi gereğince bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Bu nedenle borçlunun maaşından haciz nedeniyle kesintilere devam edilmesi takibin devamı mahiyetinde olduğundan, haciz baki kalmak koşuluyla maaş kesintilerinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir.[4]

İİK&#;nun maddesi gereğince bir ilamın nakzı icra muamelelerini olduğu yerde durdurur. Somut olayda, dayanak ilamın Yargıtay Hukuk Dairesi&#;nin tarihli kararı ile bozulduğu, bozma kapsamına göre kesinleşen bir alacak kaleminin bulunmadığı, Mahkemece yeniden verilen ve kesinleşen bir kararın da olmadığı, bu durumda İİK’nun 40/1 fıkrası uyarınca takip duracağından, borçlunun maaşından haciz nedeniyle kesintilere devam edilmesinin takibin devamı mahiyetinde olduğu, haciz baki kalmak koşuluyla maaş kesintilerinin de durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, İcra Müdürlüğü&#;nce ve tarihli kararlarla istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir. Mahkemece açıklanan gerekçelerle şikayetin kabulüne ve bahse konu Müdürlük kararlarının ( tarihli kararda talebin reddine ilişkin kısmın) kaldırılarak, haciz baki kalmak koşuluyla borçlunun maaşından yapılan kesintilerin de durdurulması yönünde İcra Müdürlüğü&#;ne talimat vermek gerekirken yazılı gerekçelerle şikayetin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.” [5]

Bu durumda takip, İİK madde 40/1&#;e göre olduğu yerde duracağından hacizlerin kaldırılmasına karar verilemez ise de; borçlunun haciz konulan maaşından yapılan kesintinin durdurulmasına karar verilmesi gerekir.”[6]

Yargıtay başka bir kararında teminatın yatırılması ile takibin durmasına karar verildiğinde de maaş kesintisinin de durması gerektiğini ifade etmiştir.

Somut olayda, alacaklı tarafından tarihinde maaş haczinin talep edildiği, takibin tedbiren durdurulması için mahkemece belirlenen teminatın tarihinde yatırıldığı, borçlu tarafından, icra müdürlüğüne başvurularak tarihli maaş haczinin kaldırılması için borçlunun çalıştığı işyerine haciz fek müzekkeresi yazılmasının talep edildiği, icra müdürlüğünce, tedbir kararıyla takip olduğu yerde duracağından haczin kaldırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Maaş haczi işleminden farklı olarak,maaştan yapılan kesintiler muhafaza işlemi niteliğindedir.Takibin durmasına yönelik tedbir kararı verilmesi halinde, haciz, maaş üzerinde durmakla birlikte kesintiye devam edilemez. Maaş haczine ilişkin kesintilerin durdurulması gerekir. O halde mahkemece, maaş üzerindeki haciz işlemi devam etmekle birlikte muhafaza işlemi niteliğindeki maaş kesintilerinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”[7]

Türk Medeni Kanunu m. ’te resmî defter tutulması devam ettiği sürece murisin borçları için icra takibi yapılamayacağı düzenlenmiş; bu kapsamda icra takibinin durması gerektiği, bununla birlikte maaş kesintisinin de durdurulması gerektiğine dair Yargıtay kararı şöyledir:

Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yoluyla yapılan ilamsız takipte, borçlu vekili icra mahkemesine başvurusunda, muris &#;.&#;un borcundan dolayı takip yapıldığını, takip sırasında müvekkilinin maaşına haciz konulduğunu, murisin terekesinin tespiti için mirasçılar tarafından açılan . Sulh Hukuk Mahkemesi&#;nin /5 Esas sayılı dosyasında TMK&#;nun maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verildiğini belirterek maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasını talep ettiği,mahkemece şikayetin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Maaş haczi işleminden farklı olarak maaştan yapılan kesintiler muhafaza işlemi niteliğindedir. Haciz maaş üzerinde durmakla birlikte kesintiye devam edilemez. Maaş haczine ilişkin kesintilerin durdurulması gerekir. O halde mahkemece, maaş üzerindeki haciz işlemi devam etmekle birlikte muhafaza işlemi niteliğindeki maaş kesintilerinin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” [8]

Bir diğer örnek olarak İİK m. ’te konkordato mühleti içinde borçluya karşı “…Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur.” denilmektedir. Bu kapsamda mahkemeler konkordato talep eden borçlu hakkında takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. şahıs konumunda oldukları takiplerde kendilerine yönelik haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesine karar vermektedirler.

Dolayısıyla kanunda icra takibinin durdurulmasına ilişkin düzenlemelerde Yargıtay, maaş hacizlerine ilişkin olarak haczin varlığını koruyacağını –yani icra ve iflas hukuku bakımından doğan sonuçların ortadan kalkmadığı- ancak kesintinin yapılamayacağını, çünkü kesintinin yapılmasının takibin devamı sonucunu doğuracağı, bu nedenle kesintinin yapılmaması gerektiğini kabul etmektedir.

Yargıtay’ın takibin durdurulmasına ilişkin yasal düzenlemelerine ilişkin uygulaması bu yönde iken sırf maaş haczinden kaynaklı kesintinin muhafaza tedbiri olduğu, taraf ve takip işlemi olmadığı bu nedenle kesintinin yapılması gerektiği görüşüne katılmak mümkün olmayıp, mezkûr Karar ve anılan kanun hükmünün düzenlenme amacına da uygun olmayacağı açıktır.

İcra ve iflas takiplerinin durdurulması hakkında karar ve bu kararın uygulanmasına ilişkin Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yayımlanan görüş yazısı ile ortaya konulduğu üzere İcra Müdürlüklerine ödemelerin yapılması durumunda dosya kapsamına göre sıra cetveli yapılmasını gerektirmemesi ve borçlu ya da üçüncü kişilerin haklarının ihlal edilmeyeceğinin tespiti halinde söz konusu ödemelerin alacaklıya ödenebileceği, bununla birlikte sayılı Kanun gereğince taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebileceği ve dosya kapama işlemlerinin öncelikle yapılabileceği düzenlenmiştir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda işveren, durdurma kararından önce gönderilmiş olan ve itiraz edilmeyerek ya da kabul edilerek kesinleşmiş ve ödeme yapılmış olan haciz ihbarnameleri bakımından, dosyanın asıl borçlusunun çalışan olduğundan, çalışanından durdurma sürecinde işbu kesintinin yapılmayarak ücretinin kendisine tam verilmesine muvafakat ettiğine ilişkin yazılı beyan alarak kesinti yapmadan çalışanına tam ücretini vermelidir.

KAYNAKLAR:

[1] Yargıtay HD., E. / &#; K., T.

[2] Prof. Dr. Ramazan Arslan: Borçlunun Üçüncü Kişide Bulunan Alacağının Haczi, Haczin Üçüncü Kişiye Bildirilmesi ve Sonuçları, Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 65 (4) , s.

[3]Gizem Başoğlu: İcra ve İflas Hukukunda Tatil ve Talik Hâlleri, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Eylül , s.

[4] Yargıtay 8. HD., E. / K., T.

[5] Yargıtay 8. HD., E. / K., T.

[6] Yargıtay 8. HD. E. / / K., T.

[7] Yargıtay HD., E. / K., T.

[8] Yargıtay HD., E. // K., T.

 

Haciz konusunu oluşturan; örneğin maaş haczi ve 3. Kişilerde bulunana alacaklar, birçok şekilde haczedilebilmektedir. Bunları özetleyecek olursak; İcra dairesince doğrudan 3. Kişinin bulunduğu yerde haczin gerçekleştirilmesi, 3. Kişide bulunan mal veya hakkın, doğrudan haczedilmek sureti ile haciz sonrasında 3. Kişiye haber verilmesi ve bir diğeri de İcra ve İflas Kanunu m uyarınca, gönderilen ihbarnameler beraberinde haczin gerçekleştirilmesidir. Borçlunun, üçüncü kişilerde bulunan mal ve hak alacaklarının haczi, icra dairesince gerçekleştirilerek ve tutanağa geçirilerek tamamlanmış olmaktadır. Yine ilgili kanun uyarınca bu belirtilen işlemlerin gerçekleştirildiği sırada, 3. Kişiye haber verilmesi gerekmemektedir. Bu haber verip vermeme durumu haczin geçerliliği konusunda bir yetkinliğe sahip değil sadece bir muhafaza tedbiridir.

Maaş Haczi Nedir, Nasıl Yapılır?

Mevcut alacak maaş haczi dışında herhangi bir kıymetli evraksa veya buna bağlı kılınmışsa, gerçekleştirilecek haciz İİK m uyarınca hüküm ve sonuç doğuracaktır. Borçlunun 3. Kişiden olan maaş ve ücret alacağının haczi ise İİK m vd. Kanun maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Maaş ve ücret haczi için uygulanacak usul İİK m’da belirtilen usulden farklı olacaktır. Yapılacak haciz işleminde uygulanacak usul, alacaklının talebi üzerine, borçluya ücret veya maaş ödemekle yükümlü işverene, borçlunun maaşının haczedildiğini bildirmek suretiyle uygulanır. Bunun devamında ise işveren, icra dairesince belirtilen miktarı borçlunun maaşından keserek icra dairesine ödemesi gerekmektedir. Eğer ödemezse, bu alacak işverenin zimmetinde sayılacak ve gerektiği durumda malı haczedilerek alacaklıya ödeme yapılacağı bildirilir. Maaş haczi konulacak borçlu; memursa en az  ¼, işçiyse de aynı miktarda ¼’ü haczedilebilir.

Borçlunun, maaş veya ücret alacağı üzerine birden fazla haciz konulmuşsa bu hacizler sıraya girecektir. İlk sıradaki alacaklı, alacağının tamamını alınca sıradaki kişiye geçecek ve bu son alacaklı da alacağının tamamını alana kadar devam edecektir.

Maaş Haczinin Tebliği ve Cevap Süreci

Maşşa haczine yönelik müzekkereyi alan ilgli iş yeri ya da kurum, 7 gün içerisinde kendisine tebliğ olunan işlemi yani maaş haczini gerçekleştirmeli ve bunu ilgili makama bildirmelidir. İşveren bu işlemi gerçekleştirmezse kendisine karşı yasal işlemler başlayacaktır. İşyeri tarafından verilen cevabın ise icra dosyasına girmesi uygulamada yaklaşık olarak 10 gün kadar sürmektedir.

Maaş Haczinde Dikkat Edilecek 3 Önemli Husus

  • Maaş haczine konu olan kesintinin tutarı, işçinin net maaşının ¼’ünden fazla olamaz. Ancak işçi rıza gösterirse fazla tutarda haciz gerçekleşebilecektir.
  • Maaş haczi, icra takibi kesinleşmeden konulabilir. Ancak alacaklıya verilmeden önce icra dosyasının kesinleşmesi beklenir. Bu sürede ise haczedilen tutar icra dairesinin kasasında duracaktır.
  • Maaş haczine yönelik birden fazla alacaklıdan talep gelirse, ilk önce talep eden borçludan başlayarak diğerlerine ödeme yapılacaktır. Burada öncelik sırası taleple paralellik arz etmektedir.

Maaş Haricindeki Hak ve Alacakların Haczeldilmesi

Borçlunun üçüncü kişilerde bulunan mal ve alacakları, icra dairesince karara bağlandıktan sonra haczin gerçekleşmesi ve tutanağa geçirilmesi ile tamamlanmış olacaktır. İİK m esasen haczedilen malların muhafaza altına alınmasına ilişkindir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, hak ve alacakları, yukarıda belirtildiği üzere tıpkı maaş haczi gibi bu mal, hak veya alacağın haczedildiğinin tutanağa geçirilmesi suretiyle tamamlanır. İcra ve iflas kanunu’nun 89’uncu maddesinde öngörülen hükümler, borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, hak ve alacaklarının haczine mahsustur.

Maaş Haczine İlişkin Yargıtay Kararları

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Esas: / Karar: /

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 26/12/ gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07/11/ günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, emekli maaşından yapılan haksız kesintilerin iadesi istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, borcu nedeniyle davalı tarafından aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde emekli maaş haczi konularak kesinti yapıldığını, İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde açtığı davada haczin kaldırılmasına karar verildiğini belirterek, emekli maaşından İcra Hukuk Mahkemesince karar verilene kadar haksız olarak kesilen miktarın iadesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra davacı hakkında yapılan icra takibi ile davacının maaş hesabından yapılan kesintilerin davacının muvafakatı olmaksızın yapıldığı, bu nedenle İcra Hukuk Mahkemesince haczin kaldırılmasına karar verildiği, anılan Kanunun maddesine göre yapılan kesintinin madde de sayılan alacaklardan olmaması ve sonradan davacının hacze muvafakat etmemiş bulunması gerekçesiyle, istemin kabulüne karar verilmiştir.

Dosya incelendiğinde, davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında İcra Müdürlüğü’nün 21/07/ tarihli yazısı ile davacının maaş haczi kapsamında 1/4’ünün haczi ile kesinti yapılmasının istenildiği, 23/10/ tarihinden itibaren kesinti yapılmaya başlandığı, uzun bir süre kesinti yapıldıktan sonra davacı tarafından İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 10/09/ tarihinde şikayette bulunulduğu, … 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 25/09/ gün ve / esas, / karar sayılı kararı ile davacının şikayeti haklı görülerek emekli maaşına uygulanan haczin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, kredi kartı alacağının takip konusu yapıldığı, emekli maaş haczi ve ilk kesinti tarihinin üzerinden uzunca bir süre geçmesine rağmen davacı, maaş haczine dolayısıyla maaşından kesinti yapılmasına açıkça karşı koymayarak zımnen rıza göstermiştir.

Ancak, 10/09/ tarihinde İcra Hukuk Mahkemesi’ne şikayette bulunarak emekli maaş haczi ve kesinti işlemine karşı açıkça rıza göstermeme iradesini ortaya koymuştur. Bu hal ve şartlar altında davacının geçmişe dönük yapılan kesintilerin iadesini istemesi Medeni Kanunun 2. maddesindeki dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eder. Davacının zımnen rıza gösterdiği dönemi de kapsayacak şekilde yapılan kesintilerin iadesine karar verilemez. Şu halde, sadece şikayet tarihinden sonra yapılan kesintiler var ise talep edilebilir.

Dosya kapsamından İcra Müdürlüğü tarafından İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verilen karar gereği borçlunun emekli maaşı üzerindeki haczin kaldırılmasına dair SGK’ya 24/10/ tarihinde yazı yazılmış ise de, şikayet tarihinden sonra da dosyaya SGK tarafından kesintilerin gönderilmeye devam edildiği, ancak İcra Müdürlüğü’nce gönderilen bu paralardan ,36 TL nin SGK’ya “borçlunun maaşından gelen fazla kesinti olup iade” açıklamasıyla 04/12/ tarihinde iade edildiği ve 01/07/ tarihinde SGK İl Müdürlüğüne yazılan yazıyla, borçlunun emekli maaşı üzerindeki haczin İcra Hukuk Mahkemesi kararı ile kaldırıldığı ve borçlunun maaşından kesilerek dosyaya gönderilen ,36 TL nin de sırada başka haciz yok ise borçluya iade edilmek üzere 04/12/ tarihinde Müdürlük hesabına yatırıldığının bildirildiği, kalan ,02 TL nin ise borçlu vekilinin talebi üzerine borçlu vekilinin hesabına 16/06/ tarihinde ödendiği, böylece şikayet tarihinden sonra yapılan tüm kesintilerin de bu şekilde iadesinin gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.

Şu halde, davanın tümden reddi yerine, yanılgılı değerlendirme ile davacının zımnen rıza gösterdiği dönemde yapılan ,88 TL miktarındaki kesintiyi kapsar şekilde iadeye karar verilerek istemin kabul edilmiş olması doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/05/ gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay Hukuk Dairesi Esas: / Karar: /

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı bankadan aldığı maaşa, kullandığı kredi nedeniyle bloke konulduğunu ve kesintiler yapıldığını, banka uygulamasının haksız olduğunu ileri sürerek; blokenin iptali ile yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 30/01/ tarihinde davasını ıslah ederek, talebini ,27 TL’ye yükseltmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalı bankadan kullandığı muaccel hale gelmiş borcun taksitle ödenmesi hususunda emekli maaşından alınıp alınamayacağı, ödenen bedellerin geri istenip istenemeyeceğine ilişkindir. Bilindiği üzere, tarih ve sayılı Yasanın maddesi ile değişik sayılı Yasanın maddesinde “Bu kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, … hizmeti sunucularının Genel … Sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler maddeye göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında haczedilemez.” hükmü bulunmaktadır. İİK’nun 83/a maddesindeki “İİK’nun 82 ve maddelerinde yazılan mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.” hükmüne karşın, tarihinde yürürlüğe giren Sayılı Kanun’un maddesi ile değişik Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde, “bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleplerin, borçlunun muvafakati yok ise, icra müdürü tarafından reddedileceği” düzenlemesine yer verilmiştir.

Bu hükmün İİK’nun 83/a maddesine göre daha özel düzenleme içerdiği ve takip hukukuna göre cebri icra takibinin kesinleşmiş olması şartıyla haciz sırasında veya hacizden sonra Sayılı Yasa’nın maddesi kapsamındaki gelir, aylık ve ödeneklerin haczine ilişkin verilen muvafakatin geçerli olacağı, bu durumda borçlunun haciz sırasında veya haciz işleminin gerçekleşmesinden sonraki dönemde haczedilmesi mümkün olmayan mal ve haklarla ilgili olarak bu hakkından vazgeçebileceği, sözleşme hukukuna göre bu yasağın kesin olmadığı, yasanın tarafların iradesine ağırlık vererek muvafakat yoluyla emekli aylıklarına bloke konulmasına, borcun başka teminatlara başvurulmadan ödenmesine imkân sağladığı, böylece tarafların sözleşme ile belirledikleri hükmü ortadan kaldırmadığı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, sayılı TMK’nun monash.pwinde herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kuralına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunmayacağı hüküm altına alınmıştır. Sözleşme ile kabul edilip, taahhütname ile teyit edilerek yapılan maaş kesintileri nedeniyle, sözleşmenin ilgili maddelerinin haksız şart kapsamında değerlendirilmesi imkanı da bulunmamaktadır. Somut olayda, mahkemece, dairenin yukarıda sözü edilen yerleşik uygulaması ve belirtilen ilke ve esaslar kapsamında, uyuşmazlığın sözleşmeye bağlılık, ahde vefa ilkesi ve tarafları bağlayan sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

2-Bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte bozma sebebine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun /III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22/06/ gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay Hukuk Dairesi Esas: / Karar: /

Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu ,,,Danışmanlık Temizlik ….Ltd. Şti’de çalışması nedeniyle, şikayetçi işverenden almakta olduğu maaş haczine ilişkin yazıya cevap verilmemesi üzerine şirket adına kayıtlı araçların haczi, bunun üzerine şikayetçinin icra müdürlüğünden İİK’nın maddeleri gereği tüzel kişiliğin sorumlu olmadığı, kesinti yapmayan kanuni muhatabın tespit edilerek onun sorumlu olması gerektiği iddiası ile haczin kaldırılması talebinin reddine ilişkin tarihli işlemin iptali için icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesince, şikayetin kabulü ile memur işlemlerinin kaldırılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin HMK /1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun maaş ve ücretinin haczi, İİK’nun ve devam eden madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre, icra müdürü, borçlunun çalıştığı işyerine, maaş ve ücretinin haczedildiğine dair bir haciz yazısı yazar.

Haciz yazısını alan işveren, bir hafta içinde, haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücretinin miktarını icra dairesine bildirmeye ve borç bitinceye kadar icra dairesinin haciz bildirimine göre haczolunan miktarı, borçlunun maaş ve ücretinden keserek, hemen icra dairesine yatırmaya mecburdur. Aksi halde İİK’nun maddesi gereğince madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para, ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın, icra dairesince, kanuni muhatabın maaşından veya sair mallarından alınır. Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rucü hakkı vardır.

İcra dairesince maaş haczi müzekkeresinin muhatabı olan özel ya da tüzelkişi işveren borçlunun ücreti üzerine haczin konulduğunu ve borçlunun maaş ve ücret miktarını bir hafta içinde icra dairesine bildirmek ve borç bitinceye kadar icra dairesinin bildirisi gereğince haczedilen ücret miktarını kesip hemen icra dairesinin banka hesabına göndermekle yükümlüdür.

Yasada belirtilen sürede cevap verilmediği takdirde işveren durumundaki gerçek ya da tüzelkişinin sorumlu olacağında kuşku yoktur. İİK’nun ve maddelerinde yapılan düzenleme ile yasa koyucunun amacı dikkate alındığında, yasa koyucunun bu düzenleme ile alacaklının alacağına kavuşabileceği daha güçlü durumdaki işverenden alacağın tahsilini mümkün kılmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yasa koyucu düzenleme yaparken yasada tekil ifade kullanmaktan kaçınarak, yasaya riayet etmemiş olanların sorumluluklarından bahisle çoğul ifade kullanmıştır. Bu durumda, şikayetçi işveren tüzelkişinin İİK’nun ve maddeleri gereğince sorumluluğu vardır.

O halde, ilk derece mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesis edilmesi ve bölge adliye mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle sayılı Kanun ile değişik İİK’nun /2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken sayılı HMK’nun /1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nin tarih ve / E. – / K. sayılı istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu İcra Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve /88 E. – / K. sayılı kararının re’sen BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 02/06/ gününde oy birliğiyle karar verildi.

İlginizi çekebilecek diğer makalelerimiz.

İsmail ÇAVUŞ

Ben İsmail Çavuş. Gazi Üniversitesinde Hukuk eğitimimi tamamladıktan sonra avukatlık mesleğimi icra etmeye başladım. Öğrencilik yıllarımda, kurucusu olduğum bu siteyi hayata geçirdim. Bu süre zarfında hukuksal gelişmeleri ve güncel problemleri takip ederek hukuki danışmanlık arayan ilgililere ulaşmaya çalıştım. Hukuki Durum sitesi ise hukuku daha anlaşılır kılma çabamın bir ürünü olarak faaliyetini sürdürmektedir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır