A Year in the Life of Earth's CO2" width="500" height="281" src="https://www.youtube.com/embed/x1SgmFa0r04?feature=oembed" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture; web-share" allowfullscreen="">
İnsan kaynaklı CO2 çıkışı hakkında bbc’nin yayınlamış olduğu detaylı haberi okumak için tıklayın.
Azot canlılarda protein, DNA, RNA, ATP ve bazı vitaminlerin yapısında bulunur. Azot havada serbest olarak %78 oranında bulunur. Bitkiler azot ihtiyacını topraktan suda çözünmüş ve iyonik halde (NO3– ve NH4–) karşılaşır. Hayvanlar organik azotu besin zinciri oluyla alır.
Bitkilerin, hayvanların ölü dokuları ve boşaltım atıkları ayrıştırıcı organizmalar tarafından amonyağa dönüştürülür. Kemosentetik nitrit bakterisi amonyağı nitrite, nitrat bakterisi de nitriti nitrata dönüştürür. Bu olaya nitrifikasyon denir. Toprakta bulunan denitrifikasyon bakterileri de nitrat ya da nitratı tekrar atmosferin serbest azotuna dönüştürür. Bu olay denitrifikasyon denir.
Havada yer alan azot, yeryüzüne yağmur, yıldırım ve şimşek gibi hava olayları sayesinde, nitrik asite dönüşerek inmektedir. Yeryüzüne inen nitrik asit, toprakta bakteriler tarafından azot tuzlarına ve nitratlara dönüştürülür ve azot dolaylı yoldan bitkiler tarafından kullanılır. Aynı zamanda baklagillerin köklerinde yaşayan rhizotunu bakterileri ve siyanobakteriler havanın serbest azotunu bitkilerin kullanabileceği forma dönüştürerek toprağa bağlar.
İnsanlar, çevreyi sürekli değiştirme ve şekillendirme eğilimdedir. Bu eğilim; canlıların habitatlarının yok olmasına ve canlıların zorunlu göç etmesine neden olur. Ayrıca insanların günlük hayatta sıkça kullandığı çoğu teknoloji günümüz itibariyle doğaya aşırı zarar vermektedir. Bunlardan bazıları;
şeklinde sıralanabilir.
İnsanların madde döngüsünü ve ekosistemi bozucu bazı aktiviteleri şu şekilde sıralanabilir:
Yukarıdaki sayılan bütün insan etkileri günümüzde hala devam etmekte ve küresel ısınma gibi çok büyük yıkımsal potansiyele sahip sorunlar doğurmaktadır. Günümüzde bu etkenleri en aza indirmeye çalışan gruplar, vakıflar ve kuruluşlar bulunmaktadır. Bu sorunla savaşmanın bir yolu da bu konular üzerine konuşarak insanları yaptıkları yıkımlar üzerine bilgilendirmek ve yıkımsal etkiye sahip çevreyi kirletici davranışları yapmaktan kaçınmaya çalışmaktır.
Karbon döngüsünün jeolojik bölümü, küresel karbon döngüsünün diğer bölümlerine kıyasla yavaş çalışır. Atmosferdeki karbon miktarının ve dolayısıyla küresel sıcaklıkların en önemli belirleyicilerinden biridir.[17]
Dünyadaki karbonun çoğu, hareketsiz olarak dünyadaki litosferde depolanır.[2] Yeryüzünün mantosunda depolanan karbonun büyük kısmı, dünya oluştuğunda orada depolanmıştır.[18] Bazıları biyosferden alınan organik karbon şeklinde çökelmiştir.[19] Jeosferde depolanan karbonun yaklaşık% 80'i, deniz organizmalarının kabuklarında depolanan kalsiyum karbonatın çökelmeden oluşan kireçtaşı ve türevleridir. Kalan % 20, yüksek ısı ve basınç altında karasal organizmaların çökelmesi ve gömülmesi yoluyla oluşan kerojenler olarak depolanır. Jeosferde depolanan organik karbon milyonlarca yıl orada kalabilir.[17]
Karbon jeoküreyi çeşitli şekillerde terk edebilir. Karbon dioksit, karbonat kayaçlarının yeryüzündeki mantoya batırıldığında metamorfizması sırasında açığa çıkar. Bu karbondioksit, volkanlar ve sıcak noktalardan atmosfere ve okyanusa salınabilir.[18] Aynı zamanda, insanlar tarafından fosil yakıtlar biçiminde doğrudan kerojenlerin ekstraksiyonu yoluyla uzaklaştırılabilir. Ekstraksiyondan sonra, enerjiyi serbest bırakmak ve depoladıkları karbonu atmosfere yaymak için fosil yakıtlar yakılır.