mai siyah pdf / Mai ve Siyah E-Kitap - Halid Ziya Uşaklıgil (PDF) | D&R

Mai Siyah Pdf

mai siyah pdf

mai ve siyah

0 ratings0% found this document useful (0 votes)
views16 pages

Original Title

Copyright

Available Formats

PDF, TXT or read online from Scribd

Share this document

Share or Embed Document

Did you find this document useful?

0 ratings0% found this document useful (0 votes)
views16 pages

Original Title:

halid ziya uşaklıgil


sunuş: a. ömer türkeş
ayrıntı: / türkçe klasik dizisi: 1

mai ve siyah / halid ziya uşaklıgil

yayıma hazırlayan / prof. dr. mehmet kanar

sunuş / a. ömer türkeş

son okuma / ahmet batmaz

bu kitabın türkçe yayım hakları


ayrıntı yayınları’na aittir.

kapak illüstrasyonu / berat pekmezci

kapak ve görsel tasarım / gökçe alper

dizgi / hediye gümen

baskı: kayhan matbaacılık san. ve tic. ltd. şti.


merkez efendi mah. fazılpaşa cad. no: 8/2
tel: () 31 85 - 00 66
topkapı / istanbul / sertifika no:

birinci basım: kasım / baskı adedi

isbn / sertifika no:

ayrıntı yayınları basım dağıtım san. ve tic. a.ş.


hobyar mah. cemal nadir sok. no: 3 cağaloğlu – istanbul
tel: () 15 00 faks: () 15 11
monash.pw
[email protected]

monash.pw
monash.pw
monash.pw
halid ziya uşaklıgil
( Mart ) Eyüp’te doğdu. Uşaklı Helvacızadeler aile-
sine mensuptur. Mercan Mahalle Mektebi, Fatih Askeri Rüşdi-
yesi, İzmir Rüşdiyesi, Mechitariste Okulu’nda () okudu.
Avukat Auguste de Jaba’dan yabancı dil, Ermeni kâtip Antuan’dan
matematik dersleri aldı. İçindeki okuma aşkıyla telif ve tercüme
edebi eserleri okudu. Bir taraftan da çeviriler yapmaya, makale,
hikâye ve romanlarını yazmaya başladı. yılında Köse Raif
Paşa’nın yeğeni Memune Hanım’la evlendi. İlerideki yıllarda
yakınlarını peş peşe kaybetmenin acılarını yaşadı. İzmir Rüşdiye
ve İdadisinde öğretmenlikle başladığı görevine çeşitli devlet me-
murluklarıyla devam etti. Darülfünun’da Batı edebiyatı dersleri
verdi. Öte yandan Sahne-i Osmanî, Türk Derneği, İttihat ve Te-
rakki Cemiyeti üyesi oldu. Darülbedayi’nin ilmi heyetinde görev
aldı. Kısa süreli olsa da Nevruz dergisini ve Hizmet gazetesini
çıkardı. Halid Ziya Sabah, Servet-i Fünun, Mektep, İkdam, Vakit,
Peyam-ı Sabah, Tanin, Milli Mecmua, Güneş, Tercüman-ı Hakikat,
Tarîk, Resimli Ay, Hayat, Akşam, Muhit, Varlık, Yedigün, Anayurt,
Şehbal gibi gazete ve dergilerde eserlerini, yazılarını yayımladı.
Edebiyat-ı Cedide yazarı olarak dönemin bütün edebi simalarıy-
la tanıştı, bazılarıyla işbirliği yaptı. Türk edebiyatında romancı-
lığın edebi manifestosu hükmündeki Mai ve Siyah (, ,
) romanıyla kahramanların iç dünyasına girdi, ayrıntılı ruh
tahlilleri yaptı. Yayımlanmış eserlerinin belli başlıları Aşk-ı
Memnû (), Bir Yazın Tarihi (), Solgun Demet (),
Nesl-i Ahîr (), Kırk Yıl (I-IV, ), Saray ve Ötesi (I-III,
), Bir Acı Hikâye ().
mehmet kanar
yılında Konya’da doğdu. İlköğrenimini doğduğu şehirde,
orta ve yükseköğrenimini İstanbul’da tamamladı. İstanbul Üni-
versitesi Edebiyat Fakültesi’nde Şarkiyat ve Türkoloji eğitimi al-
dıktan sonra mezun olduğu bölümde asistan, doçent ve profesör
oldu. İran Cumhurbaşkanlığı’nca İran Dili ve Edebiyatı alanın-
daki çalışmaları dolayısıyla “Yılın Araştırmacısı” seçildi. Emek-
liye ayrıldığı yılından beri Yeditepe Üniversitesi’nde görev
yapmaktadır. Kanar sözlük, gramer, tenkidli metin neşri, çeviri,
sadeleştirme, öyküleştirme, dil öğrenim seti çalışmaları yapmak-
tadır.
içindekiler

çevirmenin notu / prof. dr. mehmet kanar 8


osmanlı aydınının dramı / a. ömer türkeş

mai ve siyah
Bir-Yirmi
Prof. Dr. Mehmet Kanar
Çevirmenin Notu

T ürk edebiyatının Batı edebiyatı ölçülerine göre ilk


romanı olarak kabul edilen Mai ve Siyah tefrika
olarak () ve daha sonra kitap halinde ya-
yımlandığında (, ) büyük ilgi görmüştü.
Dilindeki ağdalı üsluptan dolayı yazar yıllar sonra, metnin
özüne dokunmadığını belirterek sadeleştirme yoluna git-
mişti. () Sadeleştirilmiş metin üzerinden yeni baskı-
ları gerek parantez içine açıklama koyma, gerek
sadeleştirme yöntemiyle yapılagelmiştir.
Bu çalışmada eserin iki farklı basımı arasında birçok
fark görüldüğü için () musavver/resimli
baskı (Âlem Matbaası, İstanbul) ve () (Muhtar
Halit Kütüphanesi, Matbaa-yı Hayriye ve Şürekası, İstan-
bul) baskısı esas alınarak çevrimyazı yoluna gidilmiştir.
Bugün anlaşılması zor gelen bütün kelimeler, Farsça,
Arapça tamlamaların karşılığı geçen kelimenin veya tam-
lamanın yanında köşeli parantez içinde verilmiştir.
Mai (Mavi) ve Siyah romanı bizim gibi dilciler için
ayrı bir kelime hazinesi hükmündedir. İleride bu romanın
bütün tamlamalar dahil olmak üzere bir sözlüğünün çı-
karılmasını da gerekli görmekteyiz.
Bu çalışmanın yararlı olmasını dilerim.
A. Ömer Türkeş
Osmanlı Aydınının Dramı

mai bir gece ile siyah bir gece arasında


geçen şu nasipsiz, talihsiz ömür!

E debiyatımızın en önemli isimlerinden Halid Ziya


Uşaklıgil, yılında İstanbul’da doğmuştu. Bir
süre Fatih Askeri Rüştiyesi’nde okuduktan sonra
babası ile birlikte İzmir’e yerleşti ve on beş yıl kadar bu
şehirde yaşadı. yılında döndüğü İstanbul’da –döne-
min etkin edebiyat hareketi olan– Servet-i Fünun toplu-
luğuna katıldı. Meşrutiyet’in ilanından sonra bir süre
Darülfünün’da Batı edebiyatı dersleri veren Uşaklıgil,
hükümet tarafından yurtdışı hizmetlere gönderildi. Cum-
huriyet döneminde Yeşilköy’deki köşkünde sessiz bir ha-
yatı yeğleyen ve bütün zamanını yazınsal faaliyetlerle
sürdüren Halid Ziya, yılında yine İstanbul’da
öldü. Halid Ziya, ’den fazla hikâye ile altı romana imza
atmış, tiyatro, şiir, hatıra, makale ve çevirileriyle arkasın-
da altmış kadar kitap bırakmıştır.

Servet-i Fünûn ya da Edebiyat-ı Cedide


Halid Ziya’yı ve Mai ve Siyah’ı daha iyi anlayabilmek
açısından Servet-i Fünûn edebiyatına kısaca değinmek
gerekir: Servet-i Fünûn dergisi 27 Mart tarihinde D.
Nikolaidi’nin sahip olduğu Servet gazetesinin eki olarak
——

çıkmaya başlamıştı. Başlangıçta bilimsel yeniliklere yer


veren derginin ilk sayılarında Ahmet İhsan, Ahmet Rasim,
Nabizâde Nâzım, Mahmud Sadık ve Dr. Besim Ömer
imzalı yazılar göze çarpar. yılında yazı işleri müdür-
lüğünü Tevfik Fikret’in devralmasından sonra dergide
sanat ve edebiyatın ağırlığı artmış, yazarlar kadrosuna
Halid Ziya Uşaklıgil, Cenâb Şahabettin, Mehmet Rauf,
Hüseyin Cahid gibi dönemin önemli genç isimlerinin
katılmasıyla birlikte dergi bir edebiyat hareketine, Ede-
biyat-ı Cedide akımına dönüşmüştür.
Dönemin düşünce yapısını oluşturan İslamcılık, Os-
manlıcılık, Türkçülük ve Medeniyetçilik ideolojilerinden
medeniyetçiliğe yakın duran “Edebiyat-ı Cedide” akımı-
nın en karakteristik özelliği Batı edebiyatına duyduğu
yakınlıktı. Batı medeniyetinin her bakımdan Doğu’yu
geride bıraktığını savunan yazar ve şairler Batı, özellikle
Fransız edebiyatı etkisinde eserler vermeye, onların bi-
çimlerini kullanmaya özen gösterdiler. Balzac, Stendhal,
Flaubert gibi Fransız romantiklerine hayranlık duyan
Cedideciler bireyin psikolojik tahlillerini öne çıkaran, içli
duyguları dile getiren ve dış dünya tasvirlerine ağırlık
veren eserler ürettiler. Buna karşılık siyasi baskılar nede-
niyle toplumsal meselelerden uzak durdular.
Hareketin ikinci ayırt edici özelliği kendilerini sanat-
sal bir dille ifade etme isteğidir. Sembollerle dolu, –deyim
yerindeyse– kendine kapalı, seçkinci dilleri nedeniyle
bugün bile muhafazakâr kesim tarafından “halktan ko-
pukluk” ile suçlanan Cedideciler aslında Türk edebiyatı-
nın modernleşme sürecine çok önemli katkıda
bulunmuşlardı. Ne yazık ki dergi ve hareket çok uzun
ömürlü olmadı; dergide yayımlanan “Edebiyat ve Hukuk”
başlıklı bir çevride yer alan “Fakat bir gün geldi ki
idaresiyle Fransa’da talak teessüs etti” ifadesi “Fransız
ihtilalini işaret ettiği” gerekçesiyle dönemin sansürüne
takıldı ve Servet-i Fünun’un kapatılmasına karar verildi
(16 Ekim ).
——

Mai ve Siyah’ın Basım Serüveni


Halid Ziya Uşaklıgil Servet-i Fünûn dergisine
yılında katılmıştı. Mai ve Siyah romanı da Mayıs ile
Mart tarihleri arasında dergide tefrika halinde ya-
yımlandı. Daha sonra kitaplaştırıldı.
Yukarıda belirttiğim üzere, Mai ve Siyah’ı yazdığı yıl-
larda Halid Ziya seçkinci bir dil anlayışını, Arapça ve
Farsça kökenli kelimelerle harmanlanmış ağdalı denile-
bilecek bir Osmanlıcayı savunuyordu. Ancak ileriki yıl-
larda dil konusundaki görüşlerinin yumuşadığı
söylenebilir. Nitekim Cumhuriyet döneminde eserleri
yeni alfabeye göre yeniden yayımlanırken dilini sadeleş-
tirmek işini bizzat üstlenmekten imtina etmemiştir. Mai
ve Siyah romanının basımına yazdığı önsözde sa-
deleştirme gerekçelerini ve yöntemini şöyle açıklamıştı:

“Mai ve Siyah () eski halinde mevcud olmakda devam ediyor,


eğer ona genç nesil de rağbet edecekse yeni yazı ile basılması
bir zaruret demek oluyor, bu takdirde de sadeleşmesine şid-
detle lüzum var; mademki yeni nesle mahsus olacakdır, lisa-
nını onun kabul edebileceği bir şekle sokmak teşebbüsün tabi’î
bir icabı demekdir.”

Ancak bu bir zamanlar savunduğu dil anlayışından


kesin bir geri dönüş anlamına gelmez. Zira Halid Ziya’nın
yaptığı çok büyük bir sadeleştirme işlemi değildir ve ro-
manın dili “ağırlığını” korumuştur. Düşüncelerini şu
sözlerle savunacaktır:

“Kitabda kalan lugatleri yeni nesilden me’nus bulmıyanlar


olabilir, fakat i’tikadımca yenilik, lisanını, yenisi kadar eskisi-
ni de, bilmemek değildir. Hiç bir milletde hiç bir münevver
genç yokdur ki kendi lisanının geçmişine vakıf olmasın. Ya-
pılan işe da’ir fazla izahata lüzum görmüyorum, vücude gelen
eser işin mahiyetini göstermeğe kâfidir.”

Ve imla konusuna da kısaca değinir:


——

“Görülecek ki imlâda kendimce muvafık bulduğum değişik-


likler var. İctihad kapısı kapanmamış olduğundan ben görüş-
me ve söyleyişime göre yazdım, netekim bir taşra çocuğu da
kendi telaffuzuna göre bir imlâ kullanmakdadır ve kullana-
cakdır. Hiç kimseye ‘Beni taklid ve bu tarzı ta’kib ediniz!’ di-
yecek salâhiyete malik olmak iddi’asında değilim, ancak kendi
nefsime ta’allûk eden salâhiyetle kana’at ediyorum.”

Bu samimi açıklamalarına rağmen gerek kendi me-


tinlerinin gerekse de Osmanlıca yazılmış diğer eserlerin
yeniden basımları bugün bile tartışmalı bir mesele olma-
yı sürdürüyor.

Mavi Çiçeğin Peşinde


Türk romanının –gerçek anlamda– miladının Halid
Ziya romanlarıyla başladığı tartışmasız bir hakikattir. Her
ne kadar Mai ve Siyah üzerinde Batılı romanların, özel-
likle de Balzac’ın Kayıp Hayaller’inin etkisi olduğu söy-
lense bile söz konusu etkiler esinlenme düzeyinden ileri
gitmez. Halid Ziya hikâyenin gövdesini ve kurgusunu
tasarlarken Batılı romanlardan yararlanmıştı belki ama
anlattığı çağın belli bir insan tipini ve yaşantısını ortaya
koyan özgün bir eser vermeyi de başarmıştı. Nitekim,
“Türkiye’de nesli adına konuşan ilk eser” diye tanımlaya-
caktır Tanpınar Mai ve Siyah’ı. Gerçekten de Mai ve Siyah
’lü yılların sonlarındaki İstanbul’a, İstanbul’daki
basın, edebiyat dünyasına ve Osmanlı aydınının açmaz-
larına aslında genel olarak aydının dramına ilişkin göz-
lemleriyle çağını aşan büyük bir romandır.
Üçüncü tekil şahıs bakış açısından anlatılan hikâye
Ahmet Cemil adlı duyarlı bir gencin hayatına dairdir.
Roman Edebiyat-ı Cedide’yi temsil eden Ahmet Cemil
ile muarızlarını temsil eden Raci isimli bir yazar arasın-
daki edebiyat tartışmalarıyla başlar ve bu andan iki yıl
sonrasına kadar devam eder. Ancak geriye dönüşlerle
Ahmet Cemil’in 22 yıllık hayat hikâyesinden de söz edi-
——

lir. Ahmet Cemil lise son sınıftayken babasını kaybetmiş,


ailesinin geçim yükünü üstlenmiş, edebiyata düşkün,
duyarlı ve donanımlı bir gençtir. İşte bu genç adamın iki
yıl içinde yok olan hayallerini işlemiştir Halid Ziya.
Halid Ziya romanına isim verirken renkleri simgeler
olarak kullanmış. Mai’nin ve Siyah’ın birer renk adı ol-
manın dışında ne türden anlamlar ifade ettiğini başta ve
sonda yer alan iki paragraftan çıkarabiliriz. Kitabın baş-
larında hayallere dalmış vaziyetteki Ahmet Cemil arka-
daşıyla sayıklarcasına konuşurken şunları söyler:

“Bak şu semaya, ne görüyorsun, bir derya-yı mîna [mina deniz].


Gözlerinle onun içine girmeye çalış; o mavilikleri yırtmak için
uğraş, ne görüyorsun? Mavi Daima mavi değil mi? Sonra
bak ayağımızın altındaki toprağa, ne buluyorsun? Câmid
[donuk] bir reng-i muzlim [karanlık renk] Of! O tabakat-ı
siyahı [siyah katmanları] parçalayarak içeriye bak; in, in, in, ne
kadar inebilmek mümkünse o kadar in; ne buluyorsun? O si-
yahlıklar içinde ne buluyorsun? Siyah Daima siyah değil mi?
İşte öyle bir şey yazmak istiyorum ki fevkine [üstüne] bakılsa
mavi daima mavi; zîrine [altına] bakılsa siyah daima siyah”

Hikâyenin sonuna geldiğimizde bir tek siyah düşecek-


tir Ahmet Cemil’in kaderine:

“Ta mebde-i hayat-ı hülyasında [hayal hayatının başında], ta


zaman-ı incila-yı ümidinde [umutlarının parladığı zaman]
Tepebaşı Bahçesinde Haliç’e bakarak seyrettiği mai gece ile o
bârân-ı elması [elmas yağmurunu] tahattur etti [hatırladı].
Pîş-i nigâhında [gözünün önünde] o mai gece ile bu siyah gece
tekabül etti [karşı karşıya geldi]. Mai ve siyah. Ah! Biçare hayat-ı
pejmürde [solgun hayat]! Mai bir gece ile siyah bir gece ara-
sında geçen şu biçare ömr-i berhava [boşa giden ömür]!”

Anlaşılacağı üzere Mai rengin yaşamı, iyiyi ya da mut-


luluğu, Siyah renginse ölümü, kötüyü ya da acıyı simge-
lediği söylenebilir. Ancak daha öte yorumlar da
yapılabilir. Halid Ziya’nın Alman Romantizmi’nin nere-
——

deyse tanıtıcı bir işareti olan Mavi Çiçek simgesine gön-


derme yaptığını ve Fransız romantik edebiyatından
ziyade –ansızın kabaran ve hızla değişen duygu ve dü-
şüncelere ağırlık vermesiyle, birbirlerine şiirler okuyan,
hararetle sohbet eden, kolayca aşık olan saf ve iyi insan
tipleriyle, söz konusu duygu ve düşünceleri taşıyan dilin-
deki sanatkârlığıyla– Mai ve Siyah’ın Alman romantik
edebiyatına daha yakın düştüğünü düşünüyorum.

Edebiyatımızın İlk “Tutunamayan”ı


Osmanlı Türk romanında sıklıkla işlenen “züppe” tipi
Batı özentisi erkek tipini eleştirmek için yaratılmıştı ve o
günden bugüne kadar Türk Sağı’nın eleştiri repliklerinden
hiç düşmedi. Tevfik Fikret, Halid Ziya, Mehmet Rauf gibi
yazarları, savundukları Batılı edebiyat anlayışı ve yaşam
tarzlarıyla Servet-i Fünün’cular tam da bu tipe karşılık
geliyorlardı. Gerek kişilikleri gerek eserleri Osmanlı mu-
hafazakârlarının şiddetli saldırı ve sataşmalarına maruz
kalmıştı. Hatta Ahmet Mithat bir makalesinde onları
“Dekadanlar” olarak niteleyecekti.
Halid Ziya Mai ve Siyah’ta bu çatışmalara yer verirken
kendi görüşlerinin savunusunu da yapıyor. Ahmet Cemil
karakteri, hem sanat anlayışı hem de kişilik olarak Servet’i
Fünun sanatçılarını temsil eder. Bozuk bir karaktere sahip
olan Raci ise eski edebiyatın temsilcisidir. Romanda da
görüleceği üzere tartışma yeni ve eski edebiyat anlayışla-
rı ile başlayıp kişisel çatışmalara doğru sürüklenmektedir.
Aslında gerilim daha derinlerde bir yerdedir. Orhan
Koçak, Edebiyat-ı Cedide üzerinde oluşmuş önyargı ta-
bakasının nedenlerini araştırdığı “Kaptırılmış İdeal: Mai
ve Siyah üzerine Psikanalitik Bir Deneme” adlı yazısında,
“Batılılaşma adı verilen ama aslında gecikmişliğin kabul-
lenilmesi anlamına gelen o büyük model kaymasının, her
türlü çabayı daha en başından bir kapılmaya dönüştüren
bu kaymanın, Osmanlı-Türk yazarını bir çifte açmazla
——

karşı karşıya bıraktığından” söz eder. “Bu çifte açmaz,


estetizmle suçlanan Halid Ziya gibi yazarlarla onları suç-
layan ‘yerlici’ ya da gelenekçi yazarları aynı zeminde bu-
luşturur; yabancı model karşısında her ikisi de aynı
gecikmişlik konumundan konuşuyordur.”
Tam bu noktada aynı gecikmişliğin bir başka coğraf-
yadaki tezahürü olan “Yeraltı Adamı”yla Ahmet Cemil
arasındaki benzerliklere kısaca değinebiliriz. Dostoyev-
ski’nin Yeraltından Notlar’ında karşımıza çıkan öfkeli,
saldırgan, kaba roman kahramanıyla Ahmet Cemil’in naif
kişiliği kendilerini gerçekleştirememe ortak paydasında
birleşirler. Jale Parla’nın “Türk Romanında Yazar ve Baş-
kalaşım” adlı incelemesine gönderme yaparak açıklarsak
eğer; Yeraltında Notlar’da Dostoyevski, Mai ve Siyah’ta
Halid Ziya, her ikisi de “yoğun bir şekilde hissettikleri
başarısızlık ve eksiklik duygusunu çeşitli başkalaşım im-
geleri ve metaforlar kullanarak” hikâyelerine yansıtmış-
lardır. Aynı açmazların kıskacında kavrulan bu iki
karakter kendilerini dile getirişleri ile farklılaşırlar; Ye-
raltı Adamı fevridir, Ahmet Cemil ise içine akıtacaktır
öfkesini
Halid Ziya kahramanının çatışmalı ruh halini dile
getirmekte gerçekten de çok başarılı. Ahmet Cemil’in iç
dünyası sadece iç monologlarla değil olayların akışı ve
genç adamın tavırlarıyla da netlik kazanır. Evet, Ahmet
Cemil Batı kültürünü edinmek isteyen, duyarlı, biraz da
hayalperest bir genç. Hakikatle baş edemediği anlarda
mücadele etmek yerine hayallere sığınır. Hayalleri bü-
yüktür ama hayatla müdahale etmek konusundaki yeter-
sizliği hayallerini gerçekleştirmesini engeller ve onu bir
mutsuzluk döngüsüne sıkıştırır. Bu öyle bir döngü ki
Ahmet Cemil’i en yakın arkadaşını kıskanmaya itecek,
sona geldiğinde büyük umutlar bağladığı eserini yakma-
ya kadar sürükleyecektir. Abartılı gelebilir ama bu kişilik
özellikleriyle Ahmet Cemil edebiyatımızın ilk kaybedeni,
tutunamayan ilk karakteridir.
——

Ahmet Cemil mavi çiçeğin peşinde koşa dursun,


Ahmet Cemil’in duygu ve düşünce dünyasına nüfuz et-
memizi sağlayan derinlikteki psikolojik tahliller sayesin-
de okur onun falının siyah çıktığını, yani kaybedeceğini
çok önceden kavrar. Bu kavrayış hikâyenin dram yükünü
ağırlaştıran etkenlerden biri. Diğer etkenler olarak mev-
simsel ve mekânsal değişimleri sayabilirim.
Mai ve Siyah’ta mekânların yüklendikleri anlamlar
önemlidir. Her ne kadar siyasal meselelerden uzak dur-
duklarını söylesek de Mai ve Siyah’ta mekânsal farklılık-
lar fırsat farklılıklarını da işaret eder. Ahmed Cemil
kısıtlı bütçesiyle –geleneksel bir hayat sürdüren ailesi ile
birlikte– Süleymaniye’de oturan ve hak ettiğini düşündü-
ğü konuma bir türlü gelemeyen bir genç. En yakın arka-
daşı Hüseyin Nazmi ise varlıklı –aynı zamanda
modern– ailesi sayesinde Erenköy’deki köşklerinde yaşa-
yan ve Ahmet Cemil’in arzuladığı başarıyı yakalayan bir
karakter. Halid Ziya, özellikle Ahmet Cemil ve Hüseyin
Nazmi arasındaki ilişkiyi, Ahmet Cemil’in tutunamamış-
lığını ve kışkırtılmış arzularını irdelerken mekân tasvir-
lerini çok iyi kullanmıştır.
Mai ve Siyah’ta önemli bulduğum yerlerin altını çiz-
dim. Ancak bir başka okuma tarzında bambaşka noktalar
öne çıkarılabilir ki bu da romanın çok katmanlı, hatta
yazarını aşan derinlikteki yapısını ortaya koyması açısın-
dan önemlidir. Bugün Halid Ziya Uşaklıgil adı anıldığın-
da akla ilk gelen eserinin –popüler kültür tarafından
yağmalanmış– Aşk-ı Memnu olmasını elbette yadırgamı-
yoruz ama üstadın gerçek başyapıtı hiç şüphesiz Mai ve
Siyah’tır.

Footer menu

Footer menu

Mai ve Siyah: Merhaba. Kaan Ata Önder'den Ahmet Cemil'e 5 Temmuz Seni tanımak isterdim, Ahmet Cemil! Hikâyeni büyük bir dikkatle okudum ve epey bir duygulandığımı söylemekten çekinmeyeceğim. Bunun nedeni yaşadıklarının her bir noktasında kendimden bir şeyler bulabilmemdi. Pek çok farklılığımıza rağmen epey de bir benzerliğimiz olduğunun farkına vardım. Hikâyeni okurken bazen bana güzel anılarımı anımsattın, tabii çoğunlukla da işlerin sarpa sardığı anılarımı. Bazen hayatındaki iyi yöndeki gelişmelere seninle beraber gülümsedim, tabii malum bu o kadar da uzun sürmedi, sevincimin kursağımda kaldığı anların sayısı da epey bir fazlaydı. Hüznünü seninle beraber yaşadım. Hatta bir ara ani bir şokla gerildim. Ağzımın açık kaldığını sonradan fark ettim. Ha, ama sana kızdığım noktalar da oldu hem de çok! 19 yaşından sonraki ilk günlerinde hayata bodoslama dalmak zorunda kalıp bir şekilde yolunu buldun. O günlerde her şey ne kadar da güzeldi. Yavaş ama emin adımlarla ve daha sonrasında çok sıkı bir çalışmayla işlerini yoluna sokmayı başardın. Ailenin ve Hüseyin Nazmi'nin yanında başka bir aile ortamı daha elde ettin: Matbaa. Raci olmasına rağmen yine bile o ortamı sevmiştin. Senin de dile getirdiğin gibi tek bir amacın vardı: Şöhret. Bir yandan çok sıkı bir şekilde çalışmaya devam ederken bir yandan da büyük bir titizlikle eserini tamamlamaya çabalıyordun. Her şey ne kadar da güzel ilerliyordu değil mi? Ancak o güzel günlerin de bir sonu geldi. İçinde bir miktar şüphe olsa da hayatının kötü yönde ilerleyebileceğini tahmin etmiyordun Ahmet Şevki Efendi sana o havadisle geldiğinde! Hayatın bambaşka bir yönde adeta bir çöküşe geçti. Bunu adım adım gözlemledim. Daha kötü ne olabilir? O vurdu yetmedi, bir başkası vurdu o hiç yeter mi? Art arda hiç durmadan oradan buradan şuradan şamarı yedin. Her bir şamarda yaşama hevesin bir tık daha sönümlendi. Ancak her seferinde bir şekilde tutunacak başka bir dal buldun. Bu tutunacak dallar da kırıldığında ve tüm hayatın acıdan, hüzünden, hayal kırıklığından, başarısızlıktan, alaya alınmaktan, enayi yerine konulmaktan ve bilhassa seni en çok etkileyen ''aşk acısından'' ibaret olduğunda ve her şeyin bir sona gelmesi gerektiğini düşünmeye başladığında ve hayatının zihninde bozuk bir film şeridi gibi takılı kaldığı o gece, sandalla oradan ayrılırken içinde büyük bir intihar etme arzusunu taşırken Siyah denizin derinliklerinde seni çağıran ölümün tatlı sesini duydun. Yine bile biricik annenin sesi seni kendine getirmeye yetti. Artık yeni bir başlangıç için hazırlanıyordun. Her şeyin daha iyiye gideceğini umarak yeni bir adım atıyordun. Hikâyelerimiz epey bir benzer. Bu yüzden hikâyeni okurken pek çok yerde benim gibi düşündüğünden emindim ama kanıtlayamazdım. İkbal konusunda erken davranmaman kızdığım noktalardan biriydi. Yine de bu yüzden bu suçluluk duygusuyla, yaşama hevesini tüketme. Bazı şeylerin farkına geç vardın. Çünkü zihnin karman çormandı. Sürekli farklı düşüncelerin işgali altındaydı. Ah, ama o tokat ne iyi hissettirdi be! Hüseyin Nazmi'ye de bir noktada kızdım. Sen o kadar acı içindeyken geleceğe dair kendi emellerinden söz etmesi bence düşüncesizce yapılmış bir eylemdi. Yine de uzun bir süre sana iyi bir dost oldu. Ali Şekip'in ellerinden öpmek isterdim. Ne kadar iyi bir dinleyici ve sen ne kadar ona kızsan da aslında seni motive etmek adına gerçekten verimli cümleler kurduğunu biliyorum. Ne yazık ki hayatının geri kalanında ne yaptığını bilme onuruna erişemiyorum. Geriye kalan kısmını kendi hayal gücümle doldurabileceğim. Aklımda birçok olasılık var. Belki her şey iyiye gitmiştir. İşinde yükselmişsindir. Tekrar güzel para kazanmaya başlamışsındır. Belki evlenmişsindir ve hatta belki de çocuklarınız vardır. Bu durumda Hüseyin Nazmi ve diğer arkadaşlarınla tekrar görüşmek istemişsindir diye düşünüyorum. İstememişsen de seni suçlayamam. Tüm o yaşadıklarının senin üzerinde travmatik bir etkisi olabilir. Yine de Nedim'in üstünde de bir emeğin var. Belki ona bazı fırsatlar sağlama yoluna girişmişsindir. Belki de her şey üst üste gelmeye devam etmiştir. Seni hayata bağlayan son halka olan anneni de kaybetmişsindir. Ben her ne kadar yapabileceğine güvensem de tutunacak başka bir dal bulamadığın için intiharın kapısını çalmış olabilir misin? Benim gözüm ilk seçenekte kaldı. Buna da inanacağım. Her neyse! Satırlarımı burada sonlandırmak istiyorum. Çünkü biraz daha yazarsam -zaten bu yetmiyormuş gibi- biraz daha duygulanabilirim. Belki ileride bir gün tekrar hikayeni okuma kararını verebilirim. Görüşmek üzere! (Kaan Ata Önder)

İş Bankası Yayınları'nın Türk Klasikleri serisinden okuduğum “Mai ve Siyah” çevirisi çok iyi yapılmış, kolaylıkla anlaşılabiliyor, hiç anlam kaybına uğramamış gibi, ya da o kadar az ki ben hiç hissetmiyorum. Halit Ziya Uşaklıgil’in ustalık döneminin ilk romanı. Benim açımdan tek eksiği, o döneme ait siyasi durumlara hiç değinmemiş olması. Belki de o dönemde sansür vardı, değinmemesi gerekiyordu, bu da bir ihtimal tabiki. Kahramanımız Ahmet Cemil, orta halli, memur bir ailenin çocuğu, bir tane kız kardeşi var İkbal, babası minik bir ev alabilmiş. En yakın arkadaşı aynı zamanda sınıf arkadaşı Hüseyin Nazmi, zengin bir aileye mensup. Edebiyat ve şiir onları iyice birbirine yakınlaştırıyor. Hüseyin Nazmi’nin kızkardeşi Lamia, henüz çocuk, ama ileride Ahmet Cemil ona aşık olduğunu farkedicek. Bazen hayatınıza biri girer ve herşeyi mahveder. Babasının ölümüyle oldukça sarsılan, anne ve kızkardeşine bakması gereken ve zaten hayallerini bir süreliğine bir kenara bırakmak durumunda kalan Ahmet Cemil, patronun oğlu Vehbi ile İkbal’in evlenmesiyle birlikte geri dönüşü olmayan bir yola girer. Vehbi, önce onun güzel hayaller kurmasını sağlar, evini ipotekletip, matbaaya makineler aldırır, onu borçlandırır. Bu arada zavallı İkbal çok mutsuzdur, Vehbi ona çok kötü davranmaktadır. Gerçeklerle yüzleşen Ahmet Cemil, hem İkbal’I hem evini kurtrmak istemektedir ama maslesef hiçbirini başaramaz. Mavi başlayan hayalleri siyaha dönmüştür. Severek okudum, sizlere de tavsiye ederim. Keyifli okumalar (Özlem)

Servet-i Fünûn dönemi ile tarihleri arasında var olan, Türk edebiyatının yenilenme sürecinin önemli bir aşamasıdır. Diğer adı Edebiyat-ı Cedide ( Yeni Edebiyat) dönemidir. Sultan Abdülhamit'in edebiyat çevresi üzerinde oluşturduğu baskılardan da kaynaklanan bir sebeple yazar ve şairler edebiyatı eleştirel bir unsur olarak kullanmaktan ziyade " sanat için sanat" mantığını benimsemişlerdir. Halit ziya Uşaklıgil bu dönemin roman ve hikaye türünün en önemli ismidir. Mai ve Siyah Servet-i Fünûn döneminde yazdığı ilk romanıdır. Batılı standartlara uygun ilk büyük roman olarak değerlendirilir. Mai, hayali siyah gerçeği temsil eder bir nevi hayal ile gerçeğin çatışmasıdır. Halit Ziya Uşaklıgil edebiyat hayatına çeviri ve şiir ile başlamıştır tıpkı romanın baş karakteri Ahmet Cemil gibi Yazar oluşturduğu kurgu üzerinden bize o dönemin edebiyat dünyasını anlatır. Romanda baş karakterimiz Ahmet Cemil şiirler yazar ve yeni bir üslup dener. Eleştirilmesinden ve anlaşılmamasından endişe ederken aynı zamanda eseriyle de gurur duyar. Açıkcası bu benim aklıma o dönemde yaşanan göz için uyak mı kulak için uyak mı tartışmalarını getirdi. Dönemin yazarları arasında yaşanan kalem savaşlarını pek çoğumuz biliriz bi şekilde okuduk. Nitekim Ahmet Cemil'in eseri yayınlanmadan arkadaş çevresinde ciddi eleştirirler alır ve o pes eder. Ben isterdim ki Ahmet Cemil ayakları yere sağlam basan bir karakter olsun gerek eseri gerekse aşkı hususunda gösterdiği zayıflık beni çileden çıkardı. "Mai ve Siyah" eser ilk orijinal halinde değil yazarın kendisi tarafından sadeleştirilmiş olmasına rağmen bu hali bile sıradan okuyucuyu zorlayacak nitelikte. Yalnız Özgür Yayınları kitapta bilinmeyen kelimeleri parantez içinde açıklama yoluna gitmiş ki bu oldukça kolaylık getirmiş bildiğiniz sözcükler yahut kelime öbeklerinde parantez içindeki yazıyı kolaylıkla görmezden gelebiliyorsunuz bilmediklerinize ise dikkat kesiliyosunuz. Uzun süre çekimser kaldığım ve her sohbette adını andığım bu eseri nihayetinde kızım getirip "lütfen artık oku anne" deyip elime tutuşturmasıyla başlayarak kolaylıkla ve umduğumdan da büyük bir zevkle okudum. Pasif ve zayıf insanlardan haz etmiyorum kendilerine bi düşmanlığım yok ama ruhumu daraltıyorlar. Ahmet Cemil de ben de bu etkiyi uyandırdı hiç de şiddet düşkünü biri olamamama rağmen eniştesine attığı tokatla içime su serpip gözümdeki itibarını bir nebze kurtardı. Oldukça uzun zamandır uzak kaldığım Türk edebiyatına yeniden merhaba çakarak kah tekrar hatırlamak kah yeni yazarlar keşfetmek adına de oldukça yoğun bir okuma yapmayı planlıyorum. Son olarak ben belirttiğim gibi eseri Özgür Yayınları'ndan okudum diğerlerini bilemem ama buradan okumak size çok büyük kolaylık sağlayacaktır sevgili okur. Keyifli okumalar (FatmaErarslan)

Mai ve Siyah PDF indirme linki var mı?

Halid Ziya Uşaklıgil - Mai ve Siyah kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Mai ve Siyah PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Halid Ziya Uşaklıgil Kimdir?

Bazı edebi yazılarını Hazine-i Evrak dergisinde Mehmet Halit Ziyaeddin adıyla yayımlamıştır. Servet-i Fünun edebiyatının en büyük nesir ustası kabul edilir. İlk büyük Türk romanı olarak kabul görmüş Aşk-ı Memnu'nun yazarıdır.

Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun Sultan Reşat devri Mabeyn Başkatibi (), ve Ayan Meclisi üyesidir.

İstanbul'un Eyüp semtinde doğdu. Babası halı tüccarı Halil Efendi, Uşak'tan İzmir'e göçmüş varlıklı bir ailedendi. Halit Ziya, o sırada İstanbul'a yerleşmiş olan Halil Efendi ile Behiye Hanım'ın üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Mahalle mektebindeki ilk eğitiminin ardından Fatih Askeri Rüştiyesi'ne devam etti. 93 Harbi'nin başlaması ile Halil Efendi'nin işleri bozulunca aile, İzmir'e yerleşti ve Halit Ziya öğrenimini İzmir Rüştiyesi'nde sürdürdü. Ardından İzmir'de Ermeni Katolik rahiplerinin çocukları için kurulmuş yatılı bir okula devam ederek Fransızcasını geliştirdi; Fransız edebiyatını yakından tanıdı. Fransızca çeviri denemeleri yaptıktan sonra henüz öğrenci iken ilk yazılarını yayımlamaya başladı. Önce İzmir çevresinde kendini tanıttı. Bazı edebi yazılarını İstanbul'da Hazine-i Evrak adlı önemli bir dergide "Mehmet Halid" adıyla yayımladı. Son sınıfta iken okuldan ayrıldı, babasının kâtibi olarak iş yaşamına başladı. Aynı yıl, Bıçakçızade Hakkı ve Tevfik Nevzat adlı arkadaşlarıyla Nevruz adlı bir dergi yayımlamaya girişti. 10 sayı kadar yayın hayatında bulunan ve İzmir'in ilk edebiyat dergisi olan bu dergide çeviri şiir ve hikâyeler, mensur şiirler, bilimsel yazılar yayımladı. Babasının yanındaki işi edebiyat merakı ile bağdaştıramadığından farklı bir iş aradı. İstanbul'a giderek hariciyeci olmak için başvurdu; başvurusu kabul edilmeyince İzmir'e döndü. İstanbul'da bulunduğu süre içinde Fransız edebiyat tarihi ile ilgili olarak uzun süredir yazmak istediği kitabı yazdı. Garbdan Şarka Seyyale-i Edebiye: Fransa Edebiyatının Numune ve Tarihi adlı kitabı 'te 84 sayfa olarak basıldı. Bu eser, onun basılan ilk kitabıdır ve Türkçede basılmış ilk Fransız edebiyatı tarihi olma özelliği taşır. İzmir'e döndükten sonra İzmir Rüştiyesi'nde Fransızca öğretmenliği yaptı, öğretmenliğe devam ederken Osmanlı Bankası'nda çalışmaya başladı. İzmir İdadisi'nin açılmasından sonra öğretmenliğe bu okulda devam etti; Fransızcanın yanısıra Türk edebiyatı dersleri verdi.

Halid Ziya Uşaklıgil Kitapları - Eserleri

Halid Ziya Uşaklıgil Alıntıları - Sözleri

© Tüm Hakları Saklıdır.
Sitedeki içerikler izinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Yayınlanan yazı ve yorumlardan yazarları sorumludur. monash.pw ile bir bağlantı kurulamaz, site sorumlu değildir.

Mai ve Siyah - Halid Ziya Uşaklıgil Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Mai ve Siyah kimin eseri? Mai ve Siyah kitabının yazarı kimdir? Mai ve Siyah konusu ve anafikri nedir? Mai ve Siyah kitabı ne anlatıyor? Mai ve Siyah kitabının yazarı Halid Ziya Uşaklıgil kimdir? İşte Mai ve Siyah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar:Halid Ziya Uşaklıgil

Yayın Evi: Yakamoz Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı:

Mai ve Siyah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

“O benim olmayacak olursa hayat artık taşınamayacak bir yük hükmünde kalacak.”

Günün birinde iyi bir edebiyatçı olma hayalleriyle yaşayan bir gencin, babasının ölümü ile birer birer yıkılan hayalleri ve verdiği hayat mücadelesini anlatan ve Halid Ziya Uşaklıgil’in Batılı anlamda Türk romanının başlangıcı kabul edilen, üzerinden seneler geçmesine rağmen zihinlerden silinmeyen romanı Mai ve Siyah, yazarın üslubuna müdahale edilmeden günümüz Türkçesine uyarlanmış hâliyle okuruyla buluşuyor.

Mai ve Siyah Alıntıları - Sözleri

  • Henüz yirmi iki yaşında, bütün maneviyatı yalnız bir umudun gerçekleşmesini bekliyor
  • Bir gülümseyişle başlasın, bir damla gözyaşıyla son bulsun.
  • Neden gizli ağlıyorsun? Madem ki senin ağlanacak şeyin var, niçin beraber ağlamayalım?
  • Ah! Bir kere ağlayabilse teselli bulacak, sinirleri sakinleşecekti; fakat ağlayamıyor, boğazını tıkayan rahatsız edici bir hıçkırık, ağlamasını engelliyordu.
  • “…yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah, daima siyah… Bir şey ki mai ve siyah olsun.”
  • "Ben hayatımı kendim kazandım."
  • Mademki senin ağlanacak şeyin var, niçin birlikte ağlamayalım?
  • O, bu dünyada herkesten uzak, herkese yabancı değil mi?
  • İnsanlar tuhaftır! Kötü bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar
  • " Yukarı bakılsa mai ve daima mai; aşağı bakılsa siyah, daima siyahBir şey ki mai ve siyah olsun."
  • İnsanlar ne tuhaftır! Kötü bir şey yaptıklarını hissedecek olurlarsa mutlaka ilk önce vicdanlarını rahatlatacak bir sebep bulurlar.
  • " İnsan, keder ve sevinç zamanlarında kalbinin dayandığından fazlasını başka duyarlı bir kalp ile paylaşmak ister"
  • "Ne harap edici bir yorgunluk"
  • Yalnız bir şeyden hazzederdi; sessizlik.
  • -hayatta mümkün olabildiği kadar- mutluydu.

Mai ve Siyah İncelemesi - Şahsi Yorumlar

~48°

nest...

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.