Makatta Kaşıntı Ve Makatta Yanma Nasıl Belli Olur?
Makatta kaşıntı ile birlikte sık olarak; makat etrafında kızarıklık, sulanma, ağrı, yanma ve makat derisinde kabalaşma belirir. Bu yakınmalar, cinsel organa ve kasık bölgesine doğru da yayılabilir.
Makatta Kaşıntı Ne Sıklıkta Görülür?
Makatta kaşıntı toplumda % sıklıkta ve erkeklerde 4 kat fazla görülür. En sık belirlendiği yaş aralığı yaştır.
Makatta Kaşıntı (Pruritus Ani) Ve Makatta Yanma Neden Olur?
Makatta Kaşıntı (Pruritus Ani) Veya Makatta Yanma Yeterince Temizlik Yapılmaması Nedeni İle Olur Mu?
Makat bölgesinde dışkı artıklarının birikmesi, makat kaşıntısına ve yanmaya neden olabilir. Makatta kaşıntı ve yanma sorunu, ağırlıklı olarak aşırı temizlik yapan kişilerde görülür ki, bu durum makat bölgesindeki koruyucu özelliği olan bazı yağların yok olması nedeniyle oluşur.
Anal Dermatit
Makat derisinde dış etkenler ile temas sonrasında ortaya çıkan aşırı duyarlılık, hassasiyet ve huzursuzluğa ‘anal dermatit’ adı verilir.
Anal Dermatit Nedenleri
Anal Dermatit İle Karışan Hastalıklar
Makatta Kaşıntının (Pruritus Ani) Sınıflandırılması
Anal Dermatit Tedavisi
Makatta Kaşıntı (Pruritus Ani) İçin Tetkikler
monash.pwpi: Makat kanalının ışıklı anoskop adı verilen alet ile incelenmesi işlemidir.
monash.pwkopi: Rektum adı verilen kalın bağırsağın son kısmının ( cm) incelenmesi işlemidir.
monash.pwdoskopi: kalın bağırsağın makata yakın olan sol bölümünün tamamının incelenmesi işlemidir.
monash.pwskopi: Kalın bağırsağın müshil adı verilen bir ilaçla bağırsağın dışkıdan arındırılmasını takiben ışıklı bir aletle incelenmesi işlemidir.
monash.pw testleri
monash.pw biyopsisi: kaşıntı olan makat derisinden tanı amaçlı parça örneği alınmasıdır.
Makatta Kaşıntı Ve Yanmayı (Pruritus Ani) Azaltmak İçin Önlemler
Makat Kaşıntı Veya Yanmasının (Pruritus Ani) Tedavisi
Makat Kaşıntısı Veya Yanması (Pruritus Ani) Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Makat kaşıntısı veya makatta yanma tedavi edilemezse, ileri vakalarda makat bölgesinde ciddi enfeksiyona yol açarak anal sepsis veya pelvik sepsis adı verilen, makat bölgesinden kana yayılan ve hastanın yaşamını tehdit altına alan enfeksiyona yol açabilir.
Prof. Dr. Korhan TAVİLOĞLU
Proktoloji Uzmanı
Kaynaklar
Psöriasis (Sedef Hastalığı), en bilinen ve yaygın olarak görülen deri hastalıklarından biridir. Sedef denmesinin nedeni deride sedef renginde beyazımsı deri döküntüleri ve plaklar oluşturmasından dolayıdır. Hipokrat zamanından beri; dolayısıyla çok uzun yıllardır bilinen bir deri problemidir. Hastalık genetik geçiş gösterebilir fakat ailesinde psöriasis olmayanlarda da ortaya çıkabilir. Kronik bir hastalıktır. Ömür boyu sürme eğilimindedir. İyileşme ve alevlenme atakları gösterir.
Psöriasis (Sedef Hastalığı), dermatoloji polikliniğine başvuran hastaların ortalama %’ini oluşturur. Her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Fakat hastalığın başlama yaşı yaş aralığında olur genellikle. Veya bu yaşlarda başlamayan, genetik yatkınlığı olmayanlarda yaşlarında ortaya çıkabilir.
Sedef hastalığı kişinin duygu durumunu ve psikolojisini ciddi etkileyen bir hastalık olduğu için ihmal edilmemeli, düzenli bir şekilde dermatolog kontrolünde tedavi edilmelidir. Daha önce tamamen deri ile sınırlı bir hastalık olduğu ve sistemik bir hastalık olmadığı düşünülüyordu fakat son yıllarda Psöriaisin sistemik bir hastalık olduğu ve Metabolik Sendromun bir parçası olduğu düşünülmektedir. Onun için tedavisi daha da önem kazanmıştır.
Sedef hastalığı deride bariz görünümlü, keskin sınırlı kızarıklıklar ve bunların üstünde pul pul dökülen kabuklanmalar ile seyreden bir hastalıktır. Plak dediğimiz bu kızarık ve kabuklu lezyonlarda büyük çoğunlukla kaşıntı yoktur. Genellikle eklemlerin dış yüzeyindeki deriyi yani diz- dirsekleri ve saçlı deriyi tutar. Başlangıçta en sık tuttuğu yerler buralardır. Fakat bütün vücuda yayılabilir. El ve ayak tırnaklarını tutabilir ve eklemleri tutarak Psöriatik artrit dediğimiz romatizmal hastalığa neden olabilir.
botox tedavisi
Sedef hastalığının çeşitli klinik tipleri vardır ve klinik görünüm bu tiplere göre değişir. En sık görülen tipi Psöriasis Vulgaris dediğimiz diz dirsek, saçlı deri ve sonradan vücut tutulumu yapan tipidir. Sadece avuç içi ayak tabanını tutan Palmo plantar psöriasis, bütün vücudu tutan kızarık püstüler lezyonlarla seyreden Generaliz Püstüler Psöriasis, koltuk altı ve makat bölgesini tutan İnvers Psöriasis ve eklemleri tutan Psöriatik artrit tipleri vardır.
Tedavi hastalığın tipine, hastanın yaşına, tutulum yerine ve şiddetine göre seçilir. Yeni başlamış ve sınırlı tutulum olanlarda ve tutulan alan vücudun %10 unu aşmayanlarda lokal tedaviler verilir. Lokal tedaviler de kabukları yumuşatmak ve çıkarmak için kullandığımız yağlar, katranlı karışımlar ve kremler merhemlerdir. Sedef hastalığında ilk seçenek kullandığımız kremler Kortikosteroidli kremlerdir. Ayrıca bir D vitamini derivesi olan Calcipotriol içeren Kremler kullanılır.
Kortikostreoidli kremler doğru kullanılmazsa uzun dönemde deride incelme, damarlanma ve kızarıklık gibi yan etkilere yol açarlar.
Lokal tedavilerin yetersiz kaldığı veya vücut yüzeyinin %10undan fazlasının tutulduğu durumlarda sistemik tedaviler dediğimiz ağızdan haplar veya damar ve kas içine enjeksiyon tedavileri verilir.
Sistemik olarak kullanılan ilaçlar;
ilk aşamada kullanılan sistemik tedavilerdir. Bunların da her birinin kullanım endikasyonu ve yan etkileri vardır. Bunlara da cevap vermeyen ve iyice ilerlemiş hastalarda biyolojik ajanlar denilen ayda bir iki defa koldan enjeksiyon ile veya damar yolu ile verilen ilaçlar kullanılır. Biyolojik ajanların etkinliği yüksek olmakla beraber sürekli kullanılma gereksinimi, yan etkilerinin fazla olması pahalı olmaları dezavantajlarıdır.
Jawline Dolgu
Fototerapi: Sedef hastalığında sistemik tedavilere geçmeden önce veya sistemik tedavilere cevap vermeyen yaygın tutulumu olan sedef hastalarında tercih edilir. PUVA dediğimiz Psöralen + UV-A veya UVB dediğimiz iki farklı tekniği vardır. Hastaya hangisi uygun ise o metot seçilir. Haftada seans UV lambalarının olduğu kabinler içinde bütün vücut gözler gözlükle korunarak dk ışına maruz bırakılır. İyileşme sağlanması için en az 30 seans ışın alınmalıdır. PUVA tedavisinin de deride yanıklar ve uzun dönemde deri kanseri gelişme riskini artırması gibi yan etkileri vardır.
Psöriasis (sedef) hastaları bunun kronik bir hastalık olduğunu bilmeli ve sürekli Dermatolog kontrolünde olmalıdırlar. Hastalığın alevlenme dönemlerinde uygun tedavi alınarak buna uymaları gerekmektedir. Hastalığın bulaşıcı olmadığı ve kontrol altına alındıkça ciddi bir sağlık sorununa yol açmayacağı bilinmelidir.