mehmedim sevinin başlar yüksekte / Zindandan Mehmed'e Mektup | Şiirce

Mehmedim Sevinin Başlar Yüksekte

mehmedim sevinin başlar yüksekte

ŞİİR - ZİNDANDAN MEHMED’E

Zindan, iki hece Mehmed’im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de; “Geri adam!” boynunda yafta.
Hâlimi düşünüp, yanma Mehmed’im!
Kavuşmak mı? Belki. Daha ölmedim!
 
Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar, altı köşeli,
Bu yolda tutukludur, hapse düşeli,
Git ve gel. Yüz adım. Bin yıllık konak,
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
 
Çaycı! Getir ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda, dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını, zaman erisin;
Köpük köpük, duman, duman erisin!

Ses demir, su demir ve ekmek demir,
İstersen demirde, muhâli kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu emir...
Garip pencerecik, küçük daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.
 
Duâ, duâ, eller karıncalanmış.
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı, bir tarla, hep yoncalanmış.
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!
 
Mehmed’im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek, kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış; ebed bizimdir!

Zindandan Mehmed'e mektup şiiri - Necip Fazıl Kısakürek

Haberin Devamı

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!
Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Haberin Devamı

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;
Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

NECİP FAZIL KISAKÜREK

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır