mehmet ali paşa olayı / Mısır Meselesi ve Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı

Mehmet Ali Paşa Olayı

mehmet ali paşa olayı

T.C. SAKARYA ÜNİVERSİTESİ SİYASAL BİLGİLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ MEHMET ALİ PAŞA İSYANI SİYASİ BOYUTU LİSANS BİTİRME ÖDEVİ Furkan GÜLEN Ödev Danışmanı: Doç. Dr. İsmail EDİZ SAKARYA – 2020 1 İçindekiler Giriş..........................................................................................................................4 Napoleon Bonaparte’ın Mısır Seferi........................................................................7 Napoleon Sonrası Avrupa Düzeni ve Metternich Sistemi’ne Mehmet Ali Paşa İsyanı ’nın Etkisi....................................................................................................10 Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı Devleti ile İlişkileri...............................................12 Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın İlk Aşaması..............................................................14 Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın İkinci Aşaması..........................................................20 Sonuç......................................................................................................................24 Kaynakça................................................................................................................26 2 MEHMET ALİ PAŞA İSYANI SİYASİ BOYUTU Furkan GÜLEN ÖZET 19. yüzyıl Osmanlı Devleti için oldukça meşakkatli geçen bir asır olmuştur. 1831-1841 yılları arasını kapsayan dönemde Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’nın Mısır ve Suriye’de kalıcı hâkimiyet amacıyla kalkıştığı isyan hareketi hem Osmanlı Devleti hem de bu dönemde henüz yeni bir uluslararası sistemi benimseyen Avrupa için de oldukça önemli bir olaydır. Mehmet Ali Paşa İsyanı bu dönem güçsüz durumda olan Osmanlı Devleti’nin Mısır meselesinde etkili olamaması ve isyanı bastırmakta zorlanması dolayısıyla dış güçlerden destek alınmış ve dış güçlerin desteği ile bastırılabilmiştir. Mehmet Ali Paşa isyanı bu yönüyle Osmanlı’nın iç sorunu olmaktan çıkarak uluslararası bir sorun niteliği taşımaktadır. Mehmet Ali Paşa İsyanı, Paşa ve halefinin Suriye’de olmasa bile Mısır’da ki iktidarını garanti altına alması ve daha sonrasında ise Mısır’a özgü hıdivlik statüsü alarak daha özerk bir yapıya kavuşturması bakımından başarılı bir isyan olarak değerlendirilebilmektedir. Anahtar Kelimeler: Mehmet Ali Paşa, Mısır, Osmanlı Devleti, Mısır Meselesi 3 Giriş  Mısır‘ın jeopolitik konumu; Afrika ile Asya arasında ki geçiş noktası olması ve kuzeyi Akdeniz, doğusu Kızıldeniz ile çevrilmesi, Süveyş Kanalı ile Hint Okyanusuna açılması Mısır’ın kritik bir coğrafyada yer almasına neden olmaktadır. Mısır’ın siyasal sınırına bakacak olursak batısında Libya, güneyinde ise Sudan yer almaktadır. Mısır, Asya kıtasında yer alan kısmı Sina Yarımadası üzerinden Filistin ve İsrail ile komşu olan bir Kuzey Afrika ülkesidir. Mısır, coğrafi konumu, stratejik önemi ve bereketli toprakları bünyesinde barındırması nedeniyle, en eski çağlardan itibaren önemli bir yerleşim yeri olmuş 1517 yılında, Yavuz Sultan Selim tarafından fethedilene kadar birçok devletin himayesi altında kalmıştır. Padişah Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mısır Seferine çıkmıştır. Önce Mercidabık Ovasında Memlukleri kesin bir şekilde mağlup etmiş, ardından Ridaniye’de Memlukleri tekrar yenerek 1517 yılında Mısır’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Böylece Osmanlı Devleti üç büyük kıtada topraklara sahip olmuş ve Halifelik makamı Memluklerden Osmanlı devletine geçmiştir. Mısır’ın sahip olduğu ekonomik değerler, önemli ticaret noktaları üzerinde olması ve özellikle de Avrupa’nın Asya’ya açılan deniz geçiş yolları üzerinde bulunuyor olması bu coğrafyayı sadece Osmanlı Devleti için değil emperyalist emelleri olan Fransa ve İngiltere için de önemli kılıyordu. 1 Özellikle, İngiltere karşısında doğudaki çıkarlarını korumak isteyen ve dönemin etkin gücü olan İngiltere’nin Asya’da ki sömürgeleriyle bağlantılarını kesmek Fransa için Mısır’ın önemini ziyadesiyle arttırıyordu. 1798 yılında Napoleon Bonaparte önderliğinde Fransa, Osmanlı Devletine bağlı Mısır’a işgal girişiminde bulundu. Bu işgal süreci yaklaşık üç yıl sürdü, üç yılın ardından Fransa ordusu, İngiltere’nin tam desteği ile Osmanlı birlikleri tarafından 27 Haziran 1801 yılında Kahire’yi işgalden kurtarılarak Mısır’dan çıkartıldı.2 1 Emine Eren, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı Ve Mısır Meselesi”, Yüksek Lisans Tezi, 2008, s.1 2 Özge Özkoç, “Mısır’ın Uzun 19. Yüzyılı: Modernleşme, Merkezileşme ve Özerklik” Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 2015, s.53. 4 Fransa ordularının tahliyesinden sonra bölgede bir güç boşluğu oluşmuştur. Bu kargaşa ortamı da Mehmet Ali Paşa’nın Mısır valiliğine gelmesine zemin hazırlamıştır.3 Mehmet Ali Paşa, Bekçi başı İbrahim Ağa'nın çocuğu olarak Kavala ’da dünyaya gelmiş, fakat babasını erken yaşta kaybetmesinin ardından, amcası Kavala mütesellimi Tosun Ağa tarafından himaye edilmiştir. Ancak bir süre sonra amcası da hükümet kararıyla idam edilince yalnız kalmış ve Fransız bir tüccar olan Leon’un yanında onun postacılığını ve simsarlığını yapmış, tütün ticareti ile de uğraşmıştır. Leon, Mehmet Ali üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Bundan dolayı olacaktır ki, Mehmet Ali’nin Fransa’ya ve Fransızlara olan eğilimi ilerleyen yıllarda kendisini göstermiştir. Mehmet Ali, 18 yaşında orduya katılmış ve Mısır’ın işgaline son veren orduda görev yapmıştır.4 Fransız işgalinden sonra Mısır’da Memluklu kölemenlerin Fransa tarafından doğrudan hedef olması dolayısıyla ortadan kaldırılması neticesinde Mısır’da bir güç boşluğu oluşmuştur. Artık Mısır’da, Osmanlıların, Memluklerin ve İngilizlerin kendi yandaşlarını iktidara getirebilmek için mücadele ettikleri bir dönem yaşanmaktadır.5 Mısır’da ki Osmanlı askerleri iki gruba ayrılmıştı: Mehmet Hüsrev Paşa’nın komutasındaki yeniçeriler ve Tahir Paşa’nın komutasındaki Arnavut askerler. Yine aynı şekilde Memlukler de Muhammet Elfi Bey ve Osman Bardisi Bey taraftarları olarak ayrılmışlardı. İngilizler de kolay manipüle edebileceklerini düşündükleri Memluklu Muhammet Elfi Beyi desteklediler.6 Yaşanan güç mücadelesinin sonucu olarak Osmanlı hükümeti 1802 yılında Mehmet Hüsrev Paşa’yı Mısır valiliğine atadı. Fakat Mehmet Ali Paşa valiliğe gelene kadar bu güç mücadelesi sona ermeyecektir. Bu bağlamda, 1803 yılına gelindiğinde Arnavut askerler Mehmet Hüsrev Paşa’ya karşı Tahir Paşa komutasında ayaklanıp Mehmet Hüsrev Paşa’yı Mısır’dan kaçmaya zorlayınca yeni bir Osmanlı fermanı ile Tahir Paşa valiliğe atanmıştır. Ancak Tahir Paşa’da vali olduktan kısa bir süre sonra iki 3 Eren, a.g.m. s.6 4 Mert Nalbant, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa Ve Mısır Meselesi”, Ankara, 2018, s.3 5 Özkoç, a.g.e. s.55. 6 A.g.e s.56. 5 yeniçeri askeri tarafından öldürülmüş, bunun ardından Arnavut askerlerin idaresini ele alan Mehmet Ali Paşa iktidar mücadelesinde en önemli aktör haline gelmiştir.7 Fakat Osmanlı’nın Mehmet Ali Paşa’yı Mısır’a vali olarak atamayı istemediğinden ve hala bölgede pek çok adayın olmasından dolayı bu adaylar arasında bir güç mücadelesi yaşanmaya devam etmiştir. Yaşanan bu güç mücadelesinde Mehmet Ali Paşa rakiplerini elemiş, ulema ve eşrafın yanı sıra halkın da desteğini alarak kendisini Mısır valisi ilan etmiştir. Bu sırada Rusya ile savaşın eşiğinde bulunan 3.Selim, Mehmet Ali Paşa’nın valiliğini 3 Temmuz 1805 yılında bir ferman ile tanımak durumunda kalmıştır.8 Mısır Valisi olduktan sonra Mehmet Ali Paşa iktidarını güçlendirmek, bölgesel nüfuz alanı oluşturmak amacıyla Osmanlı hükümeti ile iyi ilişkiler kurmak istemiş ve padişah adına savaşlara girerek İstanbul nezdinde meşruiyet kazanmaya çalışmıştır. Bununla birlikte bu dönemde Mısır’da bir dizi reform hareketi de başlatılmıştır. Bu doğrultuda Paşa’nın Mısır’daki iktidarını tek bir merkezden yönetebilmek için disiplinli bir bürokrasi ağı oluşturulmuştur.9Mehmet Ali, Fransızlarla girdiği mücadelede Osmanlı ve Fransız orduları arasındaki farkı görmüş böylece Fransız tarzı askeri modernizasyon ile Mısır’da merkezden yönetilen bir modern ordu kurulmuştur.10 Bu modernleşme hareketlerinin yanında eğitim, tarım ve sanayi gibi temel alanlarda da önemli değişiklikler yapılmıştır. Gerçekleştirilen bu modernleşme hareketinin temelinde Mehmet Ali Paşa’nın siyasi hedefleri vardır. Paşa’nın, Mısır’daki iktidarını merkezileştirme amacı çerçevesinde, doğrudan kendisine bağlı bir düzenli orduya ihtiyacı vardı. Benzer şekilde bürokrasideki yenilikçi adımlar da, dolaylı yönetimden doğrudan yönetime geçmeyi gerçekleştirmek amacıyla atıldı. 11 Mısır’da gerçekleştirilen ve özellikle ordu alanında yapılan geliştirmeler ne yazık ki Osmanlı için geçerli değildir. 3. Selim zamanında Nizam-ı Cedid Ordusu adı ile oluşturulmaya başlanılan düzenli ve batılı tarzda ordu inşa etme girişimleri yeniçeriler tarafından başlatılan Kabakçı Mustafa İsyanı nedeniyle başarısızlığa 7 A.g.e. s.57. 8 A.g.e. s.60. 9 A.g.e. s.63. 10 A.g.e. s.74. 11 A.g.e. s.64 6 uğramıştır. Osmanlı devleti ancak 1826 yılında 2. Mahmut’un yeniçeri ocağını Vaka-i Hayriye olayı ile kaldırması ve yerine  Asakir-i Mansure-i Muhammediyye Ordusunu kurmasıyla batı tarzı düzenli orduya geçiş yapılabilmiştir. Bu nedenle, Mısır eyaleti askeri anlamda modernleşmesini Osmanlı devletinden önce tamamlamıştır. Osmanlı devleti gerileme dönemindeyken Mehmet Ali Paşa yönetimindeki Mısır modernleşmekte ve gelişmektedir. Bu durumda Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı devleti karşısındaki başarısının temel nedeni, askeri alanda başlatılan modernleşme hareketini daha erken tamamlamasıdır. 19.yüzyıl Osmanlı Devleti açısından birçok anlamda en sıkıntılı ve zor bir dönem olmuştur. Aynı zamanda bu yüzyıl Osmanlı’nın uluslararası sistemde etkinliğini yitirdiği, varlığını daha çok dış güçlerin desteklerini almak ve büyük güçlere karşı denge siyaseti izlemek suretiyle ayakta kalabildiği bir dönem olmuştur. Bu dönemde Osmanlı devletini en çok zora sokan olayların başında Mehmet Ali Paşa’nın isyanı gelmektedir. Bu çalışmada, Napoleon’un Mısır siyaseti ve Napoleon sonrasında Avrupa siyasetinin durumu, Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın dönemin uluslararası sistemine etkisini, Mehmet Ali Paşa hâkimiyetindeki Mısır valiliğinin Osmanlı ile siyasi ilişkileri, uzlaşmazlıkları ve sonunda da isyanın başlamasında ki ve isyan aşamasındaki siyasi durumları ele alınmıştır. Şüphesiz Mısır Meselesi ve Mehmet Ali İsyanı denilince akla birçok araştırma eser gelmektedir. Bu çalışmayı özgün kılacak unsur, geleneksel tarih yazımının ötesine geçilerek dönemin uluslararası sistemini de dâhil eden Mısır meselesinin siyasi boyutunu içeriyor olmasıdır. Napoleon Bonaparte’ın Mısır Seferi 18. yüzyılın sonlarında, Napoleon Bonaparte Fransa’nın en büyük rakibi olarak İngiltere’yi görmekte ve bu güç mücadelesinde öne geçmek amacıyla Süveyş bölgesi ile Kızıldeniz’deki İngiliz ticaret noktalarını ele geçirerek İngiltere’yi Akdeniz’den çıkartmak ve böylece İngiltere’nin uzak doğudaki hâkimiyetine son vermek istemekteydi. Bunu gerçekleştirebilmek için de stratejik bir konuma sahip 7 olan Mısır’ı ele geçirmesi gerektiğini düşünüyordu.12 Bu doğrultuda Napoleon Bonaparte, yaklaşık 38000 asker, 1200 at ve 171 top taşıyan 50 savaş gemisi, 500 civarında nakliye gemisi ile 167 kişiden oluşan bilim ve sanat adamlarından kurulu bir heyet ile birlikte Kleber, Reynier ve Menou gibi yakından tanıdığı generalleri de yanına alarak 13 19 Mayıs’ta Mısır’ı işgal etmek amacıyla Tulon’dan yola çıkmıştır. Fransa donanmasının Mısır’dan önce ki ilk durağı Malta olmuştur. Malta’nın alınması Fransa’nın Akdeniz egemenliğini ele geçirmesi açısından stratejik bir öneme sahipti.14 2 Temmuz 1798 tarihinde İskenderiye açıklarına gelinmiş ve İskenderiye’ye çıkarak Mısır’da ilk işgal başlatılmıştır. 15 1525’te Fransa’nın Alman İmparatorluğuna karşı Osmanlı Devleti’nden yardım istemesiyle başlayan ve bu tarihe kadar “Kadim Dost” 16 olarak isimlendirilen Fransa’nın Mısır’ı işgali doğrudan Osmanlı’yı hedef alan bir saldırı değildi. Hatta her ne kadar Rus makamlarından Fransa’nın Osmanlı’ya karşı bir sefer hazırlığında olduğu uyarıları gelse dahi17 bu işgal Osmanlı Padişahı 3.Selim tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılanmıştı18. Gerçekleşen bu işgalin asıl amacı, Fransa’nın İngiltere’yle olan ekonomik ve siyasal rekabeti bağlamında gerçekleşti. Fransız devriminden sonra Avrupa’da bir dizi savaşa giren Fransa, asıl olarak dönemin siyasal, askeri ve ekonomik alanda en üstün devleti olan İngiltere’nin hegemonyasını ortadan kaldırmak ve sömürgeleri ile olan bağlantılarını kesmeyi hedeflemekteydi.19 Napoleon, Osmanlı Devleti’nin tepkisini en aza indirebilmek için Fransa’nın esas amacının; Fransız Dışişleri Bakanı Talleyrand’ın, Osmanlı Devleti Paris elçisi Seyyid Ali Efendi’ye de belirttiği üzere Mısır’daki Fransız ticaretine sorun oluşturduğu gerekçesiyle Memluk beylerinin zorba yönetimlerine son vermek olduğunu ve bu nedenle Mısır’a sefer yapmak zorunda olduklarını belirtmişti. Bu 12 Kamil Çolak, SAÜ Fen Edebiyat Dergisi (2008-II), s.146 13 A.g.m. s.148 14 Şenay Özdemir Gümüş, “Napolyon’un Mısır İşgali Sırasında Osmanlı Topraklarındaki Fransızlar”, Tarihin Peşinde – Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi – Yıl: 2013, Sayı: 9, s.254. 15 Özkoç, a.g.e. s.51. 16 Ayşe Pul, “Osmanlı- Fransız Diplomasisinin İki Mühim Evresi: Girit ve Mısır Seferleri”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 22, 2007, s.168. 17 Özkoç, A.g.e. s.51. 18 A.g.e, s.51. 19 A.g.e. s.50. 8 açıklama ile Napoleon’un nihai hedefi doğrudan Osmanlı’yı karşısına almamaktı.20 Napoleon işgali kolaylaştırmak için ise Mısır halkına, Mısır’a yağma için gelmediğini, amacının burayı Kölemenlerin zulmünden kurtarmak ve onlardan Fransızlara karşı kötü davranışlarının intikamını almak olduğunu duyurdu. Napoleon ayrıca Allah’a inandığını, Hz. Muhammed’e, Kur’an-ı Kerim’e ve din adamlarına karşı büyük saygısı olduğunu, Fransızlara karşı koymadıkları takdirde herkesin huzur içinde olacağını bildirdi.21 Hatta köylerde Fransız ve Osmanlı bayraklarının birlikte dalgalanacağını ilan etti. Böylelikle Napoleon ince bir siyaset izleyerek, seferin Kölemen beylerine karşı yapıldığını vurgulamış, İslam Dini’ne karşı büyük saygısı olduğunu ilan etmiş ve halkın kalbini kazanmaya çalışmıştır. Ancak sonuçta Osmanlı Mısır’ın işgaline razı olmamış ve Mısırlı Müslümanların büyük çoğunluğu Napoleon’a inanmayarak bu politikayı kısmen de olsa boşa çıkartmıştır.22 Tüm bu gelişmeler İngiltere’nin Osmanlıların yanında yer almasını sağlamıştır. Mısır’ın Fransızlar tarafından işgali, Balkanlar üzerinden Akdeniz’e inerek bölgede söz sahibi olmak isteyen Rusya’yı da rahatsız etmiştir. Bu nedenle İngiltere ve Rusya Osmanlı Devleti’ne yakınlaşmış, Fransa’ya karşı Osmanlı, İngiltere ve Rusya’nın dâhil olduğu bir koalisyon oluşturulmuş, oluşturulan bu koalisyon ise siyasi, askeri ve ekonomik açıdan zor durumda bulunan Osmanlı Devleti için Fransa karşısında olumlu bir gelişme olmuştur. 23 1798 yılında Napoleon Bonaparte tarafından başlatılan işgal 3 yıl sürdü. Özellikle İngiltere’nin büyük desteği ile Akka’da Cezzar Ahmet Paşa komutasındaki Osmanlı birliklerine yenilen Bonaparte 1799 Ağustos’unda komutayı General Kleber’e bırakarak Mısır’dan ayrıldı.24 Fransız kuvvetleri de 1801 Ağustos ayında yapılan Kahire tahliye sözleşmesi ile Mısır’ı terk etmek durumunda kaldı. Fransa’ya dönen Napoleon, devrimden sonra kurulan Direktuvar’ı,25 18 Brumaire Darbesi ile çökmüştü. Bunun yerine kurulmuş olan Konsüllük idaresinin ilk 20 Çolak, A.g.m. s.147. 21 A.g.m. s.150. 22 A.g.m. s.150. 23 A.g.m. s.143. 24 Eren, A.g.m. s.1 25 Fransız Devriminden sonra meydana gelen yönetim şeklidir. 9 konsülü olarak atandı ve Fransa üzerindeki siyasi hâkimiyetini kademeli olarak arttırmış ve nihayetinde 1804'te Fransız Senatosu tarafından “Fransa İmparatoru” olarak ilan edilmiştir. Napoleon Sonrası Avrupa Düzeni ve Metternich Sistemi’ne Mehmet Ali Paşa İsyanı ’nın Etkisi Napoleon, 1815 yılına kadar olan bu on bir yıllık süreçte Avrupa güç dengesinin bozulmasını sağlayacak bir dizi kargaşanın başlamasına yol açtı ve böylelikle Avrupa’da çok sayıda düşman kazandı. Bunların sonucunda da İngiliz ve Prusya kuvvetleri tarafından Waterloo'da büyük bir yenilgiye uğratıldı. Böylece Fransa’da ki iktidarının sonuna gelmiş ve İngiltere tarafından Atlantik'teki Saint Helena adasına sürgüne gönderilmiştir. Napoleon sonrasında Avrupa’da bozulan güç dengesini tekrardan inşa etmek amacıyla Avrupalı devletler tarafından Viyana’da bir Kongre gerçekleştirilmiştir. Viyana Kongresi sonrasında oluşturulan düzen, kongrenin en etkili diplomatı olan Avusturyalı Metternich’in ismi ilham alınarak Metternich Sistemi olarak anılmaya başlanmıştır.26 Viyana Kongresinde Avrupalı devletler tarafından alınan nihai karar; “Metternich Sistemi’nin esasını, güçler dengesi oluşturacak ve otoritenin meşru sahibi monarşi yönetimler korunarak her türlü ihtilâlci ayaklanmaya geciktirilmeden müdahale edilecektir” şeklinde olmuştur.27 Yani Metternich Sistemine göre, düzenin teminatı olan bu mirasın devam edebilmesi, kıtadaki güçlerin bir denge içinde hareket etmesine bağlıdır. Bu bağlamda Viyana Kongresi’nin temel hassasiyetini de meşru monarşilerin her türlü tehlike ve tehditten arındırılması önemli bir gerekliliktir. Viyana Kongresi’nde, Avrupa için istikrara asıl tehdidin Fransa olduğuna karar verilir. Ancak artık Fransa’nın düzeni tehdit etme yeteneğini yitirdiğini söylemek pekâlâ mümkündür. Dolayısıyla Avrupa dengesi için asıl tehlikeyi, Balkanlar’daki nazik yapı oluşturmaktadır. Çünkü Rusya’nın büyük stratejisi içinde bölge, 26 Dr. Hayrettin Pınar, “Mehmed Ali Paşa İsyanı Ve Metternich’in Osmanlı Siyaseti”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, 2011, s.157. 27 A.g.m. s.159. 10 öncelikli yayılma alanına karşılık gelir 28 ve bu durum Avrupa düzeni istikrarının bozulabileceği anlamına gelir. Fakat aslında bir Balkan devleti de olan Osmanlı İmparatorluğu, Viyana Kongresi’nde oluşturulan sisteme dâhil edilmez. Oysaki Viyana Kongresi’nde oluşturulan barış ve monarşinin meşruluğu ve kutsallığı ilkeleri, sisteme dâhil edilmese de Osmanlı’yı da kapsar. Çünkü Avrupa’daki istikrar ile Osmanlı İmparatorluğu’nun yaşamaya devam etmesi arasında yakın bir ilişki söz konusudur. Nitekim Viyana Kongresi’nden yaklaşık altı sene sonra 1821 yılında Balkanlarda ortaya çıkan Yunan İsyanı ile Osmanlı coğrafyasının Avrupa istikrarını sarsacak en mühim alanlardan biri olduğu açığa çıkar.29 Ancak yeni kurulan Yunanistan Krallığı’nın yönetimine Bavyera hanedanından bir kralın -Bavyeralı Prens Otto- atanması, kısmen de olsa Avrupa Uyumu’nun devam etmesine yardımcı olur. Bağımsız Yunanistan Devleti’nin kurulması ile sonuçlanan isyanın hemen ardından Avrupa düzeni, yeni bir tehditle karşılaşır. Bu sefer tehdit daha doğudan Mısır’dan gelmektedir. Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa da bağımsızlık talebi ile iki defa isyan eder. Yunan İsyanı sırasında olduğu gibi Metternich, Osmanlı’yı, iktidarın meşru sahibi olarak kabul etmiş ve Mehmet Ali Paşa’yı da, düzeni zorla değiştirmeye çalışan asi olarak ilân etmektedir30 fakat Metternich’in Osmanlı’ya desteği siyasi boyutun ötesine geçmemektedir. Bu desteğin amacı, Osmanlı varlığı ve toprak bütünlüğüne yönelik herhangi bir saldırı, Metternich tarafından idealize edilen sürekli barış hedefinin tamamen yok olmasına neden olabilmektedir.31 Bundan dolayı Osmanlı İmparatorluğu, dolaylı yoldan Avrupa Uyumu kapsamı içine alınır. Ancak bu durum, Osmanlı’nın bizatihi öneminden daha çok varlığı ile Avrupa Barışı’nın devamı arasındaki yakın ilişkiden kaynaklanır. 32 Mehmet Ali Paşa isyanının ilk aşamasında Mutlakiyetçi blok olan Avusturya ve Rusya’nın aksine İngiltere ile Fransa ayrı bir kamp oluşturur ve Mehmet Ali yanlısı bir görüntü çizerler.33 Aslında Mehmet Ali Paşa’nın ilk isyanı sırasında 28 A.g.m. s.161. 29 A.g.m. s.161. 30 A.g.m. s.165. 31 A.g.m. s.165. 32 A.g.m. s.165 33 A.g.m. s.168 11 hem Fransa’nın hem de İngiltere’nin bir dizi sorunla meşgul olduğu görülür. 1830 yılında, Fransa’da, yeni bir ihtilâlci dalganın toplumsal ve siyasal alana hâkim olduğu yıl olarak kaydedilir. İhtilâlin yarattığı korku ve kargaşanın nispeten yok edilmesinin ardından Belçika, Portekiz ve İspanya’da da bir takım sorunlar ortaya çıkar. İngiliz donanmasının önemli bir bölümü, bu meselelerin çözüme kavuşturulması ile uğraştığından Mehmet Ali Paşa’nın yarattığı kaosa müdahale edebilmesi mümkün değildir.34 Mehmet Ali, harekete geçmeden önce İskenderiye’deki İngiliz ve Fransız konsolosları ile görüşür. İki ülkenin de kendisine tehdit oluşturmayacaklarını anlamasının ardından 2 Kasım 1831 yılında Mehmet Ali Paşa’nın emriyle ve oğlu İbrahim Paşa’nın komutasında Mısır ordusu kara ve deniz kuvvetleriyle her iki koldan da Suriye’ye doğru yola çıkarak isyanı başlatmıştır.35 Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı Devleti ile İlişkileri Mehmet Ali Paşa Mısır valiliğine geldikten sonra ki 1812 – 1827 yılları arasında Osmanlı hükümeti ile iyi ilişkiler içine girmeyi tercih etti.36 Bu dönemde Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı ile işbirliği içinde olmasının üç temel sebebi vardı; birincisi, Mehmet Ali Paşa Mısır’da başlatılan kapsamlı modernleşme hareketinin sekteye uğramasını istemiyordu. İkinci olarak, Mehmet Ali Paşa’nın Mısır’daki iktidarının temelini Osmanlı padişahı tarafından onaylanan ferman oluşturuyor olmasıydı. Sonuncusu ise, bu maddelerle bağlantılı olarak Paşa, padişahtan yana tavır alarak, 2.Mahmut’un tasfiye etmeye niyetlenmeyeceği makul bir vali olmayı ve böylece Mısır’daki iktidar alanını muhafaza etmeyi planlıyordu.37 Bu bağlamda Mehmet Ali Paşa, 2.Mahmut’un Hicaz ve Mora’da Osmanlı egemenliğine karşı ortaya çıkan ayaklanmaları bastırmak için ihtiyaç duyduğu askeri yardım taleplerine olumlu cevap verdi.38 Bunun üzerine 1811 yılında Hicaz’daki dini temelli Vahabi ayaklanmasını bastırmak üzere yola çıkan Mısır ordusu, büyük bir başarı göstererek 1818 yılında Mekke, Medine ve Cidde’deki 34 A.g.m. s.167 35 A.g.m. s.167 36 Özkoç, a.g.e. s.88. 37 A.g.e. s.89. 38 A.g.e. s.88. 12 ayaklanmayı kontrol altına almayı başarabildi. Osmanlı hükümeti Hicaz ayaklanmasındaki başarılarından dolayı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’yı Hicaz valisi olarak atadı. Böylece Mehmet Ali Paşa’nın nüfuz alanı Hicaz bölgesine kadar genişlemiş oldu.39 Hicaz ayaklanmasının ardından 1821 yılında Eflak-Boğdan ve Mora’da bu sefer milliyetçi yanı ağır basan bir ayaklanma ortaya çıktı. Osmanlı ordusu 1821-1824 yılları arasında bu isyanı bastırmaya çalıştıysa da başarılı olamadı. Bu durumun ardından Hicaz’daki başarılarından dolayı Mısır’dan yardım talep edildi.1820’lerden itibaren nicelik ve nitelik olarak da önemli bir ilerleme gerçekleştiren Mısır ordusu Osmanlı coğrafyasındaki en etkili askeri güce sahipti bu anlamda Mora’daki Yunan isyanını da bastırabilecek potansiyele sahip tek güç olarak görülüyordu.40 2. Mahmut, Mehmet Ali Paşa’dan Mora isyanı konusunda yardım talep ederken, isyanın bastırılmasının karşılığında Mora ve Girit valiliklerinin de idaresine bırakılacağı vaadinde bulunmuştur.41 Bunun üzerine İbrahim Paşa komutasındaki Mısır ordusu ve donanması 1825 yılında Mora’daki isyanı bastırmak üzere harekete geçti. Mısır ordusu Mora’da önemli başarılar kazandı fakat Yunan isyanının denetim altına alınması Avrupalı devletlerin Yunan isyanını desteklemesine ve böylece konuya müdahil olmasına neden oldu. İngiltere, Fransa ve Rusya Yunanistanlı ayrılıkçıları desteklerken, Osmanlı tarafında ise yalnızca Avrupa düzenini devam ettirmeye çalışan Avusturya bulunmaktaydı fakat Avusturya’nın desteği ise pek etkili olamadı.42 Bu durumda Osmanlı Devleti’nin iç meselesi olan Yunan isyanı uluslararası bir boyut kazandı.43 1827 yılında İngiliz, Fransız ve Rus donanması tarafından gerçekleştirilen Navarin baskını ile Osmanlı-Mısır donanması çok ciddi bir darbe almış ve bu olay ile Yunan isyanının hedefine ulaşması noktasında bir kırılma yaşanmıştır. Mısır donanması, Navarin baskını sonrasında Mehmet Ali Paşa’nın emri ile 2. Mahmut’un izni olmaksızın Mısır’a geri dönmüştür. Bu olay Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı’ya 39 A.g.e. s.92. 40 A.g.e. s.93. 41 A.g.e. s.93. 42 Eren, a.g.m. s.19. 43 Özkoç, a.g.e. s.94 13 karşı sergilediği ilk itaatsizlik eylemi olmuştur. Bu tarihten itibaren ise,1828 yılında Osmanlı-Rus Savaşında Mehmet Ali Paşa, Osmanlının talep ettiği askeri desteği vermemiş,44 Mora ve Girit vaatleri isyan bastırılamadığı için yerine getirilmemiş ve Navarin baskını sonrasında yakılan Mısır donanmasının tekrar inşası için gerekli olan kereste ihtiyacı Suriye’den temin etmek amacıyla Mehmet Ali Paşa Suriye’yi kendi idaresine bırakılmasını istemiş, fakat bu talepte 2. Mahmut tarafından reddedilmiştir. Böylece 2. Mahmut ve Mehmet Ali Paşa arasında bir takım uzlaşmazlıklar ortaya çıkmış ve devam eden işbirliği sona ererek yerini çatışmaya bırakmıştır. Bunun üzerine İstanbul, Mısır valiliğini Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı’nın rızası olmadan ele geçirildiğini iddia etmiş ve çeşitli komplolar kurarak birçok kez iktidardan uzaklaştırmaya çalışmıştır. 45 Ancak Osmanlı’nın Mehmet Ali Paşa’yı valilik görevinden azletme çabaları sonuç vermemiştir. Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın İlk Aşaması 2. Mahmut’un, Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’yı görevden azletmek için gösterdiği bir takım girişimler Paşa’nın korkusunun artmasına ve iktidar alanını muhafaza etmek amacıyla çabalamaya sevk etti. Bu nedenle Mehmet Ali Paşa, Mısır’daki egemenliğini güvence altına almak adına Mısır ile Anadolu arasında bir tampon bölge oluşturduğunu düşündüğü Suriye’nin kendi idaresine bırakılmasını istedi.46 Aslında Suriye’ye ilişkin talepler Mehmet Ali Paşa tarafından zaman zaman dile getiriliyor, ancak İstanbul yönetimi tarafından reddediliyordu. 47 Mehmet Ali Paşa için Suriye’nin önemi; Anadolu ile arasında bir tampon bölge olması, hammadde kaynakları bakımından zengin ve Mısır donanması için gerekli kereste ihtiyacının karşılanabileceği ormanlık arazilere sahip olması, Mısır ordusu için gerekli olan insan gücünü sağlayabilecek nitelikte olması ve bölgeden toplanacak vergiler de Mısır ekonomisine olumlu katkıları olması açısından önemliydi.48 44 A.g.e. s.94. 45 A.g.e. s.95. 46 A.g.e. s.96. 47 A.g.e. s.96. 48 A.g.e. s.96. 14 Mehmet Ali Paşa için bu denli önemli olan Suriye hâkimiyeti İstanbul’un rızası ile Mehmet Ali Paşa’ya verilmeyeceği oldukça aşikârdı dolayısıyla Suriye ancak askeri yöntemlerle Mehmet Ali Paşa’nın idaresine geçebilirdi.49 Ayrıca Mehmet Ali Paşa, Yunan isyanı sırasında sarf ettiği çaba ve harcadığı muazzam masrafın karşılığında çok az kazanç ile Mora’dan ayrılmıştı. Üstelik 1827’de Navarin baskını sonrasında filosunu da yitirmişti. Dolayısıyla bu durum Paşa’nın Suriye konusunda ki ısrarlarını daha anlaşılabilir kılmaktadır.50 Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa, Suriye seferi konusunda ilk önce Fransız hükümetiyle anlaşmaya çalıştı. Zira Mısır’ın Fransa ile geleneksel olarak yakın bağları vardı.51 Mehmet Ali Paşa’nın çocuk yıllarından kalan Fransız sempatisi, 52 Mısır ordusunun ıslahı aşamasında Fransız subayların etkin rolü ve Napoleon Bonaparte’ın Mısır seferi etkisinin hala devam etmesi Fransa - Mısır ilişkilerinde önemli etkenlerdi.53 Bu anlamda Mehmet Ali Paşa Fransız konsolosu Drovetti’yle, Kuzey Afrika’daki Osmanlı eyaletlerinin Mısır tarafından Fransız desteği ve Osmanlının rızasıyla işgal edilmesini görüştü; karşılığında ise Fransızlara Kuzey Afrika bölgesinde siyasal ve ekonomik ayrıcalıklar tanınacaktı. Ancak bu planda anlaşma sağlanamadı. Fransa bu durumun ardından Cezayir’i bizzat işgale karar verdi.54 Mehmet Ali Paşa bu sefer aynı öneriler ile dönemin etkin gücü sayılan İngiltere’den destek istedi fakat İngiliz hükümeti de Avrupa’daki bir takım sorunları gerekçe göstererek Mehmet Ali Paşa’nın önerisini geri çevirdi.55 Mehmet Ali Paşa bu dönemde gerek merkezi otoritenin içinde bulunduğu zafiyet – Yeniçeri ocağının kaldırılması, Yunan ayaklanması, Osmanlı Rus Savaşı, Navarin baskını vb. - hâlinden, gerekse Avrupalı devletlerin rekabet ve iç A.g.e. s.96. 49 50 Eric Jan Zürcher, “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi”, çev. Yasemin Saner, İstanbul: İletişim Yayınları, 1995, s.63. 51 A.g.e. s.63 52 Burada çocukluk yıllarında yanında çalıştığı Fransız tüccar Leon’un Mehmet Ali üzerindeki Fransız etkisi belirtilmektedir. 53 A.g.e. s.63. 54 A.g.e. s.64. 55 A.g.e. s.64. 15 sorunlarla -1830 İhtilalleri- meşguliyetinden maksimum düzeyde istifade etmeyi başarmış ve 1831’de artık şartların olgunlaştığına hükmetmiştir. 56 Böylece Suriye üzerindeki emellerini gerçekleştirmek ve Mısır’da kalıcı bir hâkimiyet kurmak amacıyla Anadolu’nun işgaline dek uzanacak olan Suriye Seferi için tek başına harekete geçmeye karar vermiştir.57 Mehmet Ali Paşa, 1831 yılında Suriye Seferi’ni başlatmak için gerekli olan sebebi, Akka valisi Abdullah Paşa’nın, Mısır’dan askere çağrılmamak için Akka’ya kaçan Mısırlı köylülerin geri iade talebini reddetmesi ile buldu.58 Bunun üzerine, 2 Kasım 1831 yılında Suriye seferi İbrahim Paşa’nın komuta ettiği Mısır ordusu, Mehmet Ali Paşa’nın emri ile kara ve denizden olmak üzere her iki koldan Akka’ya doğru yola çıkarak Suriye Seferini resmen başlatmış oldu.59 Mısır ordusu, kısa zamanda büyük başarılar kazandı. 8 Kasım’da Yafa, 13 Kasım’da Hayfa’yı ele geçirdi ve 26 Kasım’da ise Mısır ordusu Sayda eyaletine bağlı Akka’ya ulaşmıştı. Fakat Akka valisi Abdullah Paşa’nın sert direnişi sonucu Akka kuşatması diğer bölgeler gibi kısa sürmedi. İbrahim Paşa altı aylık bir kuşatmanın ardından ancak Mayıs 1832 yılında Akka’yı ele geçirebildi.60 Bu sırada Mehmet Ali Paşa, Osmanlı hükümeti ile görüşmeye ve asi ilan edilmeden Suriye yönetiminin kendisine verilmesi için hala İstanbul yönetimini ikna etmeye çalışıyordu.61 Fakat bu talebin kabul edilmesi imparatorluğun farklı bölgelerinde ortaya çıkabilecek benzer girişimler için örnek teşkil edeceği düşüncesiyle Osmanlı yöneticileri nezdinde kabul görmedi.62 Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa ve oğlu İbrahim Paşa görevlerinden azlederek asi ilan edildiler. Ardından Mehmet Ali Paşa ve oğlunun yerine Edirne valisi Ağa Hüseyin Paşa’nın Cidde, Girit ve Mısır valiliklerine atandığı ilan edilmiştir. Osmanlı yönetiminin bu 56 Yüksel Çelik, “Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın Babıali’ye Karşı Tutumu Ve 1836'da Kendisi İçin Hazırlanan Suikast Planı”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı: 20, İstanbul 2009, s.70. 57 Özkoç, a.g.e. s.98. 58 Zürcher, a.g.e. s.64 59 Özkoç, a.g.e. s.97. 60 A.g.e. s.97. 61 A.g.e. s.97. 62 A.g.e. s.97 16 tavrı sonucunda Mehmet Ali Paşa, İbrahim Paşa’ya haber göndererek Mısır ordusuna Anadolu’ya girme emri verdi.63 Mısır Ordusu Akka’nın ele geçirilmesinin ardından İbrahim Paşa’nın komutasında Suriye’nin içlerine doğru ilerlemeye devam etti. Burada yerel halkın direnişi ile karşılaşmayan ve bazı bölge yöneticilerinin de desteğini alan İbrahim Paşa, 16 Haziran 1832 yılında zorlanmadan Şam’ı da ele geçirerek Anadolu’ya doğru rahatça seferini sürdürdü.64 21 Aralık 1832 yılında İbrahim Paşa komutasındaki Mısır ordusu ile Reşit Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Konya yakınlarında karşı karşıya geldiler. Mısır ordusu, asker sayısı bakımından kendisinden neredeyse iki katı büyüklükte olan Osmanlı güçlerini 27 Aralık 1832 yılında bozguna uğratmış ve Reşit Mehmet Paşa’yı esir almış, böylece Mısır, Osmanlı karşısında büyük bir zafer kazanmıştır.65 Ayrıca bu durum İbrahim Paşa ve Mısır ordusuna Osmanlı devletinin başkenti İstanbul’un kapısını aralamıştır.66 Konya Savaşı’nın Osmanlı açısından hezimetle sonuçlanması, Avrupalı devletler nezdinde o ana kadar Osmanlı devletinin bir iç meselesi olarak nitelendirilen Mısır sorununa uluslararası bir boyut kazandırdı.67 Konya Savaşı’nın ardından Mehmet Ali Paşa, Osmanlı ile görüşmeleri yeniden başlatmaya çalışırken, uygun zamanı kollayarak oyalanmaktaydı. Osmanlı devleti ise bozgun sonrasında, önceki dönemlerle kıyas edilmeyecek derecede muazzam bir panik yaşanıyordu. 2. Mahmut telaş ve umutsuzluk içinde Mehmet Ali Paşa’ya karşı dış destek arama yoluna gitmişti. 68 Bu bağlamda ilk önce İngiltere yönetimi ile temasa geçildi, İngiliz hükümeti Osmanlı’ya karşı diplomatik söylemlerden ileri gitmeyen ve fiilen askeri yardımı garanti etmeyen oyalayıcı tavrı içinde bulunurken,69 Avusturya başbakanı Metternich, Osmanlı’nın yardım talebine 63 Zürcher a.g.e. s.64. 64 Özkoç, a.g.e. s.98. 65 A.g.e. s.99. 66 Zürcher, a.g.e. s.64 67 Özkoç, a.g.e. s.99. 68 Zürcher, a.g.e. s.64 69 Çelik, a.g.m. s70. 17 manevi destekten fazla bir şey veremeyeceğini belirtti.70 Fransa ise, Mısır sorununda başından beri yakın ilişkileri bulunan Mehmet Ali Paşa tarafını destekliyordu dolayısıyla Fransa’nın yardımda bulunmayacağı çok açıktı.71 Bunun üzerine Osmanlı devletinin elinde kalan son koz, yakın zamanda savaştan çıktığı Rusya kalıyordu. 2. Mahmut tarihi düşmanı Çar’a yardım için talepte bulundu. Rusya hükümeti, Mehmet Ali Paşa’yı Fransa’nın bir kuklası olarak görüyor ve Mehmet Ali’nin Osmanlı karşısında üstün duruma gelmesinin kendi çıkarları için tehdit olacağını düşünüyorlardı. Ayrıca Osmanlı devletinin bu yardım çağrısında önemli bir diplomatik zafer fırsatını da sezen Rus Çarı Osmanlı’ya diplomatik ve askeri destek vermeyi kabul etti.72 Böylece, 20 Şubat 1833 yılında Rus donanması İstanbul Boğazına demir attı, Rus askerleri de Hünkar İskelesi’ne yerleştirildi.73 İngiltere, Fransa ve Avusturya’nın Mısır meselesinde takındıkları tutum, Rusya’nın tek başına harekete geçmesine ortam yarattı. Edirne Anlaşması’nın yapılması ile Balkanlar’daki hedefine ulaşan Rusya, Osmanlı Devleti’ne karşı yeni bir politika belirlemişti. Bu politika doğrultusunda Rusya, Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma ve savunma siyasetini izleyerek Osmanlı Devleti’ni yanına çekmeli ve kendi koruması altına sokulmalıydı.74 Böylece boğazları denetimi altına alarak bölgede güçlenecekti. Rusya’nın Osmanlı’nın destek ihtiyacına cevap vererek Boğazlara asker çıkarması ile Rusya’nın bölge üzerinde ki planlarını sezen İngiltere ve Fransa için bu durum büyük bir tedirginlikle karşılandı. Bu tarihe kadar Mısır meselesinde doğrudan yer almayan İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’nin daha fazla Rus eksenine kaymasını önleyebilmek amacıyla Mehmet Ali Paşa’ya Osmanlı padişahı ile uzlaşması konusunda baskı yapmaya başlamışlardı. Bu doğrultuda İngiltere ve Fransa’nın çabasıyla Kahire ile İstanbul arasında geçici bir uzlaşma sağlanmış oldu.75 70 Zürcher, a.g.e. s.64 71 Eren, a.g.m. s.41. 72 Zürcher, a.g.e. s.64 73 Özkoç, a.g.e. s.101. 74 Eren, a.g.m. s.45. 75 Özkoç, a.g.e. s.101. 18 Şubat 1833 yılında Mısır ordusunun başarılarından cesaret alan Mehmet Ali Paşa, Suriye’nin tamamı ve Adana bölgesini kendi idaresine bırakılmasını içeren barış koşullarını Osmanlı padişahına iletti. Fakat arkasındaki Rus desteğine güvenen Osmanlı hükümeti, Mehmet Ali Paşa’nın bu isteklerini kabul etmedi. 76 Rus askerlerinin İstanbul’da bulunmasından ve Rusya’nın askeri gücünden çekinen Fransa, Mehmet Ali Paşa’ya askerlerini geri çekmesini aksi halde Mısır’ın Fransa ve İngiltere tarafından abluka altına alınacağını belirten bir mektup yolladı. Osmanlı devletine ise, Rus askerlerinin Osmanlı topraklarından çıkartılması şartını getirdi.77 Taleplerinin karşılanmayacağını düşünen Mehmet Ali Paşa 9 Mart 1833 yılında Osmanlı hükümetine, Adana’nın kendisine bırakılmaması durumunda Rus yardımına ya da Avrupa müdahalesine aldırmayacağını, zaten Mısır ordusunun Kütahya’da bulunmasından ve İstanbul’a yakınlığı nedeniyle bunun hiçbir faydası olmayacağını belirterek, gerekirse Rumeli halkını, Arnavutları ve Boşnakları ayaklandırabileceğini ifade eden bir ültimatom göndermiştir.78 Rusya’nın İstanbul’da bulunan güçlerinin İstanbul’un savunulması için yeterli olmadığını, asker takviyesinin de zaman alacağını belirtiyor olması bunun yanında İngiltere ve Fransa’nın, eğer İstanbul’un savunulma olasılığı yoksa Mehmet Ali Paşa’nın isteklerinin kabul edilerek sorunu çözmesi yönündeki baskıları neticesinde Büyük güçlerin desteğini alamayan 2. Mahmut, 30 Mart 1833 yılında müzakere şartlarının görüşülmesi amacıyla oluşturulan bir heyeti, İbrahim Paşa’nın Kütahya’daki karargâhına gönderdi.79 Görüşmelerin sonucunda, 2. Mahmut 6 Mayıs 1833 tarihli genel bir ferman ile Mehmet Ali Paşa’ya Mısır, Girit ve Hicaz valiliklerini; İbrahim Paşa’ya da Sayda, Şam, Trablus ve Halep eyaletlerinin valiliği ile Adana’nın vergi toplama hakkını verdiğini ve Mehmet Ali Paşa ile İbrahim Paşa’nın affedildiklerini ilan etmiştir.80 Böylece Mehmet Ali Paşa’nın Osmanlı devleti ile mücadelesinin ilk aşaması “Kütahya Anlaşması” ile sona ermiş oldu. 76 A.g.e. s.101. 77 A.g.e. s.101 78 Eren, a.g.m. s.47. 79 Özkoç, a.g.e. s.102 80 A.g.e. s.102 19 Yapılan bu anlaşmanın ardından Osmanlı Devleti içinde bulunduğu müşkül durumdan bir nebze olsun kurtulmuştu, İstanbul’un korunması konusunda başrolü oynayan Rusya ise amaçladıkları diplomatik ödülü 8 Temmuz 1833 yılında Hünkar İskelesi Anlaşması ile almış oldu. Yapılan bu anlaşma esas itibariyle Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 8 yıl süreyle imzalanmış bir savunma ittifakı anlaşmasıydı.81Anlaşma, altı açık ve bir gizli maddeden oluşmaktaydı. Gizli madde, Osmanlı Devletine, Rusya’nın olası bir savaşa dâhil olması durumunda, Çanakkale Boğazını Rus gemileri dışında tüm savaş gemilerine kapatılmasını şart koşmaktaydı.82 Böylece Rusya, Akdeniz’den gelebilecek olası bir saldırıya karşı kendisini korumuş oluyordu. Bu anlamda Hünkar İskelesi Anlaşması ile Rus Çarı Avrupalı devletler karşısında büyük bir diplomatik zafer kazanmış oluyordu.83 Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın İkinci Aşaması 2. Mahmut, Suriye’nin Mehmet Ali Paşa’nın hâkimiyetine geçmesini ve Mehmet Ali’ye karşı yapılan savaşların kaybedilmesini kabul edememiş, bu durumu tersine çevirmek için uygun zamanı bekleme yoluna gitmişti.84 Kütahya Anlaşması’nın ardından 2. Mahmut ile Mehmet Ali Paşa arasındaki ilk anlaşmazlık, Mısır eyaletinin Osmanlı Devleti’ne göndermesi gereken verginin miktarını azaltmasından kaynaklandı.85 Bir diğer anlaşmazlık ise, 1834 yılında 2. Mahmut’un Nablus’ta İbrahim Paşa yönetimine karşı ortaya çıkan ayaklanmada, ayaklanmacılara verdiği destekten kaynaklanmıştı.86 İngiltere’nin İstanbul’daki büyükelçisi Lord Ponsonby tarafından, tekellerin yasaklanmasını öngören bir ticaret sözleşmesi önerisi ortaya atıldı. Bu Ticaret Sözleşmesinin amacı, İngiltere’nin desteğini almak ve Mısır’ın en önemli gelir kaynağı olan tekellerin yasaklanarak, gelirin büyük çoğunluğunu tekeller üzerine kuran Mehmet Ali Paşa’yı ağır bir mali zarara sokmak ve Mısır’ı ekonomik olarak 81 Zürcher, a.g.e. s.65. 82 A.g.e. s.65. 83 Eren, a.g.m. s.57. 84 Zürcher, a.g.e. s.65. 85 Özkoç, a.g.e. s.103. 86 A.g.e. s.103. 20 çökertmekti.87 Böylece, 16 Ağustos 1838 yılında Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi imzalanmış oldu. Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi ile Osmanlı devletindeki tekeller tamamen yasaklandı bunun yanında ithalat ve ihracat vergileri bir miktar artmakla birlikte İngiliz tüccarları iç gümrükten muaf olacak, istedikleri gibi iç ticarete girebileceklerdi. Böylece İngiltere’ye ve ardından da diğer Batı ülkelerine o güne kadar kapitülasyon hukukunun sağladığının çok ötesinde imkânlar tanınmış oluyordu.88 Ancak bu anlaşmanın imzalanması Osmanlı tarafından amaçlanan İngiliz desteğini sağlamadı. Ayrıca Mehmet Ali Paşa’ya karşı imzalanan Balta Limanı Antlaşması ülkeyi Avrupa’nın açık pazarı haline getirerek yol açtığı ekonomik çöküşle, İmparatorluğu da dağılmaya götürecek süreci başlatmış oldu.89 2. Mahmut Avrupalı güçlerin desteğini almaya çalışmış fakat başarılı olamayınca Mısır meselesini tek başına halletmeye karar vermişti. Bunun ardından Nisan 1839 yılında Osmanlı kara ve deniz kuvvetlerine Suriye’ye doğru ilerlemesi emri verildi. Mısır ve Osmanlı güçleri 24 Haziran 1839 yılında Suriye’nin Nizip bölgesinde karşı karşıya geldiler. Ancak Nizip Savaşı da Osmanlı devletinin açık yenilgisiyle sonuçlandı. Bu yenilginin ardından Osmanlı’ya ikinci darbeyi de Kaptanıderya Ahmet Fevzi Paşa’nın Osmanlı donanmasını Mısır’a götürerek Mehmet Ali Paşa’ya teslim etmesiyle indirmiş oldu, üçüncü darbe de Osmanlı padişahı 2. Mahmut’un hastalıktan ölümü oldu. Nizip yenilgisi haberi İstanbul’a ulaşmadan 2. Mahmut vefat etmiş, yerine oğlu Abdülmecid tahta geçmişti.90 Osmanlı devletinin Mısır’a yenilmesi başta İngiltere olmak üzere Avrupalı devletleri harekete geçirmiş, Mısır sorunu bundan sonra Avrupalı devletlerin müdahalesiyle sonuçlanabilmiştir.91 Bu bağlamda İngiltere öncülüğünde Rusya, Avusturya, Prusya ve Osmanlı’nın katıldığı Mısır meselesine çözüm bulmak amacıyla 15 Temmuz 1840 yılında 87 Eren, a.g.m. s.67. 88 A.g.m. s.67. 89 A.g.m. s.67. 90 Özkoç, a.g.e. s.105. 91 A.g.e. s.105. 21 Londra Konferansı gerçekleştirilmiştir. Fransa ise Mehmet Ali Paşa yanındaki tavrını değiştirmemiş dolayısıyla bu konferansa katılmamıştır.92 Bu görüşmenin sonucunda, Mısır idaresi babadan oğula geçmek suretiyle Mehmet Ali Paşa ve ailesine bırakılacak, Akka’nın yer aldığı Sayda valiliği, Mehmet Ali Paşa hayatta olduğu sürece hâkimiyetinde kalacaktı. Bunula birlikte Osmanlı devletinin imzaladığı bütün anlaşmalar Mısır’da da geçerli olacak ve vergiler de padişah adına toplanacaktı. Bu karar Paşa’ya iletilecek öneriler kabul edilmediği takdirde Avrupalı devletler İstanbul’a askeri yardımda bulunulacaktı.93 Londra Konferansından çıkan bu öneri Suriye’den vazgeçmek istemeyen Mehmet Ali Paşa tarafından reddedildi.94 Bunun üzerine ekim ayında İngiliz ve Avusturya filosu Suriye’ye gelerek asker çıkardılar. Yaklaşık dört aylık bir mücadelenin sonunda İngiliz ve Osmanlı kuvvetleri İbrahim Paşa komutasındaki Mısır ordusunu yenilgiye uğratmayı başardı. Yenilginin ardından Mehmet Ali Paşa Osmanlı donanmasını geri vermeye ve Suriye’den çekilmeye razı oldu.95 Osmanlı Padişahı Abdülmecit, 13 Şubat 1841 yılında Mısır ve Sudan’ın Mehmet Ali Paşa idaresinde kalacağını garanti eden Mısır Valiliği İmtiyaz Fermanı’nı ilan etti. Bu fermanla Mısır Mehmet Ali Paşa ve ölümünden sonrada da ailesine kalacak, Sudan ise Mehmet Ali’nin yaşamı boyunca idaresinde olacaktı.96 1 Haziran 1841 yılında ise Mehmet Ali Paşa’nın Mısır üzerindeki haklarını ayrıntılı bir şekilde düzenleyen ve bu anlamda temel belge sayılan Veraset İmtiyazı Fermanı ilan edildi. Böylece Mısır meselesi şu şartlar hükmüne bağlanarak çözüme kavuştu; Mısır valiliği veraset yoluyla büyük oğlundan büyük oğluna geçecek, Mısır ordusu 18.000 kişiyi aşmayacak, vergiler Padişah adına toplanacak ve bu vergilerin dörtte biri İstanbul’daki, Osmanlı hazinesine gönderilecek, Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile Osmanlı Devleti’nin imzaladığı tüm anlaşmalar ile Osmanlı Devleti’nde kabul edilen kanun ve tüzükler Mısır’da da 92 Zürcher, a.g.e. s.86. 93 Özkoç, a.g.e. s.105 94 A.g.e. s.105. 95 A.g.e. s.105. 96 A.g.e. s.105. 22 yürürlükte olacaktı. Bu şartlara saygı gösterilmediği takdirde Mısır’a verilen imtiyazlar hükümsüz sayılacaktı.97 Veraset İmtiyazı Fermanı, Avusturya, Prusya, Rusya, İngiltere ve Fransa tarafından da onaylandı. Böylece padişah ile valisi arasındaki ilişkileri düzenleyen bir belge olmaktan çıkarak padişahın hükümlerini değiştirmeyeceği uluslararası bir belge niteliği kazanmış oldu.98 Böylece Kahire ile İstanbul arasında denge sağlanmış ve artık Mısır meselesi uzun bir süreliğine çözüme kavuşturulmuştur. Sonuç Mehmet Ali Paşa’nın iktidarı elde etmesi ile Mısırda başlanılan tarım, ticaret, sanayi, bürokrasi, eğitim ve özellikle askeri alanda yapılan reformlar başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Paşa’nın iktidarı ele aldığı 1805 yılından isyanın başlangıcı olan 1831 yılına kadar olan yirmi dört yıllık süre zarfında Mısır modernleşmesini büyük oranda tamamlamış ve Osmanlı eyaletleri içerisinde önemli bir yere gelmiş, hatta devlete isyana kalkışabilecek güce ulaşmıştır. 97 Eren, a.g.m. s.79. 98 Özkoç, a.g.e. s.108-109. 23 Mehmet Ali Paşa İsyanı, çıkarları zarar gören Batılı güçlerin – Fransa hariç- Osmanlıya desteği ile bastırılabilmiş, 1 Haziran 1841 yılında Padişah Abdülmecit tarafından ilan edilen Veraset İmtiyazı fermanı ile sonuçlandırılmıştır. Mehmet Ali Paşa, isyan ile Mısır ve Suriye’de kalıcı bir hakimiyet kurmak yönündeki amacına yalnızca Mısır’da ulaşabilmiş, Mısır’da Mehmet Ali ve haleflerinin iktidarı garanti altına alınmıştır. Mısır Valiliği İmtiyaz Fermanları ile Mısır’ın idari statüsü değiştirilmiştir. Mısır artık, Osmanlı idari taksimatında salyaneli eyalet99 olmaktan çıkmış ve eyalet-i mümtaze100 statüsü kazanmış, böylece daha özerk bir yapıya kavuşmuştur.101 İlerleyen yıllarda Osmanlı devleti ile ufak anlaşmazlıklar olsa da bu durum büyük bir krize dönüşmemiş Osmanlı ile ilişkiler genel anlamda iyi seyretmiştir. Osmanlı devletinin İngiltere ile imzaladığı ve Mısır’ı da bağlayan Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi, Mısır’ın tekel üzerine kurulu ekonomi politikasını çökertmiştir. Böylece Mısır ekonomisi, Avrupalı devletler ve özellikle İngiltere’nin ihtiyaçlarına göre şekillenmeye başlamış ve ülkeyi İngiltere – Fransa ekonomi rekabetinin alanı haline getirmiştir. 102 İngiltere, Fransa ile Mısır’da yürüttüğü bu ekonomi rekabetinin sonucunda Eylül 1882 yılında Mısır’ı işgal etti. 1883 yılına gelindiğinde İngiltere, Mısır üzerindeki idaresini kurdu ve atadığı Yüksek Komiser Cromer ile İngiliz yönetimini burada başlatmış oldu.103 Ancak Mısır’ın idari yapısında bir değişiklik yapılmadan 1841 Fermanına atıfla Mısır’ın Osmanlı toprağı ve hıdivi de padişahın vasalı olarak kabul ederek, 1882-1914 yılları arasında Mısır’da sömürgecilik faaliyetini sürdürmüştür. 104 99 Osmanlı Devleti'nde yılda bir kez toplanan ve başkent İstanbul'a gönderilen vergiye verilen addır. 100 İmtiyazlı eyalet anlamınadır. Osmanlı Devleti'nde özel bazı imtiyazları olan ve bunlara göre yönetilen idari birimlerdir. 101 Özkoç, a.g.e. s.107. 102 A.g.e. s.110. 103 Ahmet Yaramış, “Mısır’da İngiliz Sömürgecilik Anlayışı: Cromer Örneği”, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, Aralık 2007, s.124-125. 104 Özkoç, a.g.e. s.181-182. 24 Mehmet Ali Paşa ile başlayan Mısır’daki Kavalalı Hanedanı hâkimiyetine 23 Temmuz 1952'de Cemal Abdülnasır liderliğinde gerçekleşen Hür Subaylar Darbesi ile son Kavalalı hanedanı üyesi 2. Fuad Mısır tahtından indirilerek son verilmiştir. Kaynakça Çelik Yüksel, “Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa'nın Babıali’ye Karşı Tutumu Ve 1836'da Kendisi İçin Hazırlanan Suikast Planı”, Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı: 20, İstanbul 2009, s.69-100. Çolak Kamil, Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Dergisi, Cilt: 2, 2008, s.141-183. Eren Emine, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı Ve Mısır Meselesi”, Yüksek Lisans Tezi, 2008. 25 Erkan Süleyman, “Savaş ve Barış Bağlamında XIX. Yüzyıl Uluslararası İlişkilerinin Özellikleri” SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:22, Aralık 2010 s.93-115. Gençler Fatih, “Hünkâr İskelesi Antlaşması’nın Osmanlı-İngiliz İlişkilerine Yansımaları”, Tarih Araştırmaları Dergisi, Cilt:34/ Sayı:58, 2015, s.629-650. Kıssınger Henry, “Diplomasi”, çev. İbrahim H. Kurt, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, 2016. Kutluoğlu Muhammed Hanefi, “Tanzimat Dönemi Osmanlı Dış Politikası ve Diplomasisi”, Çağdaş Türk Diplomasisi: 200 Yıllık Süreç, Ankara 15-17 Ekim. Özdemir Gümüş Şenay, “Napolyon’un Mısır İşgali Sırasında Osmanlı Topraklarındaki Fransızlar”, Tarihin Peşinde – Uluslararası Tarih ve Sosyal Araştırmalar Dergisi – , Sayı: 9, s.249-278, 2013. Özkoç Özge, “Mısır’ın Uzun 19. Yüzyılı: Modernleşme, Merkezileşme ve Özerklik” Ayrıntı Yayınları, İstanbul: 2015. Pınar Hayrettin, “Mehmed Ali Paşa İsyanı Ve Metternich’in Osmanlı Siyaseti”, Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 11, Sayı 2, s.157-178, 2011. Pul Ayşe, “Osmanlı- Fransız Diplomasisinin İki Mühim Evresi: Girit ve Mısır Seferleri”, Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi, Sayı: 22, 2007, s.159-176. Savaş Mevhibe, “Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın İsyanı Ve Neticeleri Hazırlayan Unsurlar”, AKSU (Mahallî) Gazetesi, Sayı: 407-430, 02 Nisan-10 Eylül 1996. Yaramış Ahmet, “Mısır’da İngiliz Sömürgecilik Anlayışı: Cromer Örneği”, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, Aralık 2007, s.121-130. Zürcher Eric Jan, “Modernleşen Türkiye’nin Tarihi”, çev. Yasemin Saner, İstanbul: İletişim Yayınları, 1995. 26

kaynağı değiştir]
kaynağı değiştir]

Mısır Valisi olmadan önce[değiştir kaynağı değiştir]

Kavalalı Mehmed Ali Paşa bugünkü Yunanistan'ın Kavala şehrinde Müslüman bir Osmanlı ailesinin ferdi olarak dünyaya geldi. Etnik kökeni tam olarak bilinmemekle beraber Türk, Kürt[1] veya Arnavut kökenli olduğu ileri sürülmektedir.[2] Ataları toprak probleminden dolayı Konya'dan veya Erzincan’dan Kavala'ya göç etmiştir.[3] Mehmet Ali, babası İbrahim Ağa'nın 17 çocuğundan hayatta kalan tek çocuğuydu.[4] Babası ile birlikte tütün ticareti yapıyordu. Babasının genç yaşta ölümünden sonra amcası Tosun Paşa'nın himayesinde tütün ticaretine devam etti. Amcası Tosun Paşa'nın Osmanlı devleti tarafından idamından sonra tamamen kimsesiz ve hamisiz kaldı. Leon isimli Fransız bir tüccarla tanıştı ve işine devam etti.[5]Napolyon'un 1798'de Mısır seferi sırasında Fransızlar'ı Mısır'dan çıkarmakla yükümlü kaptan-ı derya Küçük Hüseyin Paşa, Kavala Çorbacısı[6] Hüseyin Ağa'dan bir miktar kuvvet istemiş, Hüseyin Ağa da içlerinde yeğeni Mehmet Ali Ağa da bulunan 200 güzide askerini göndermiştir. Mısır'ın geri alınmasından sonra Mehmet Ali Ağa tahsili olmamasına rağmen Mısır'da kalarak kısa zamanda tüm başıbozuk askerlerin serçeşmeliğini elde etti. Mısır Valisi Hüsrev Paşa'nın başıbozuk askerleri Mısır'dan tahliyeye teşebbüsü üzerine; askerin maaşlarını alamamalarını bahane ederek başıbozuk askerleri isyan ettirdi ve Hüsrev Paşa'yı firara mecbur bıraktı. Mısır valiliğini elde etme hayali kuran Mehmet Ali Paşa Mısır'a vali olarak gönderilen Hurşid Paşa'yı da bir bahane ile atlatarak 1804 senesinde vezirlikle istediği makama erişmiştir.

Mısır Valisi olduktan sonra[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır