mektup örnekleri / Mektuplar - Office.com

Mektup Örnekleri

mektup örnekleri

Mektup Örnekleri ve Türleri: Mektup Nedir, Nasıl Yazılır?

Haberin Devamı

Dini Mektuplar

Mektup Örnekleri ve Türleri: Mektup Nedir, Nasıl Yazılır

Dini mektuplara gösterilebilecek en iyi örneklerden bir tanesi de İslam Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.)’in gönderdiği davet mektuplarıdır. Mevlâna’nın Mektupları, Hristiyan Orta Çağı’nda patristiklerin birbirlerine gönderdikleri mektuplar da bu kategoriye dahil edilebilir.

Felsefi Mektuplar

Mektup Örnekleri ve Türleri: Mektup Nedir, Nasıl Yazılır

Filozofların belli bir tezi ve düşünceyi savunmak için ve başka filozoflara hitaben yazdıkları mektup türüdür. Eflatun’un, Seneca’nın, Epikür’ün ve Descartes’ın, Herder’in, Schiller’in ve Diderot’nun yazdığı mektuplar bu türe örnek gösterilebilir.

Resmi Mektuplar

Mektup Örnekleri ve Türleri: Mektup Nedir, Nasıl Yazılır

Resmi mektuplar kamu veya özel kuruluşların birbirlerine gönderdikleri mektup türüdür. Genellikle iş ve hizmet ile ilgili yazışmalar yer alır. Mektup dili resmi ve ciddidir. Gereksiz kelimelerden kaçınılır. Davetiye, taziye kutlama gibi yazılara da yer verilebilir. Ancak resmiyet ve mesafe korunur.

İş Mektupları

Mektup Örnekleri ve Türleri: Mektup Nedir, Nasıl Yazılır

İş yerlerinde işçi-yönetici veya diğer kuruluşlarla karşılık gönderilen mektuplar, iş mektubu kategorisine girer. Talep-istek, şikayet, maddi veya diğer konularla ilgili yazışmalar yer alır. İş mektubunda yazışma dili resmi mektuplar gibi ciddi ve resmidir.

Haberin Devamı

Açık Mektuplar

Açık mektuplar herhangi bir düşünce görüşü paylaşmak bir tezi savunmak amacıyla yazılır. Devlet yetkilisi ve halka hitap edilmesi amaçlanan bu mektuplar basın ve yayın aracılığı ile yayımlanır. Açık mektuplar; makale, fıkra, inceleme yazılarından birinde yer alabilir.

Mektup Nasıl Yazılır?

  • Mektup yazarken beyaz boş bir kağıt tercih edilmelidir.
  • Çizgili ya da kareli kağıtlar az tercih edilir.
  • Kağıdın bir yüzü kullanılır. Arka sayfaya geçilecekse yeni bir kağıt alınmalıdır. 
  • Tükenmez ya da dolma kalem kullanılmalıdır.
  • İmza ise mektupta dilenirse yer alabilir.
  • Mektup zarfı seçilir. Bu zarfın üzerindeki sol üst köşeye yazanın isim ve soy ismi adresi yazılır.
  • Mektup zarfının sağ üst köşesine alınan pul yapıştırılmalıdır.
  • Sağ alt köşesine ise alıcının ismi, soy ismi ve adresi yazılmalıdır.

Mektup Türleri, Özellikleri, Örnekleri

Mektup, kişi ve kurumların birbiriyle çeşitli amaçlarla haberleşmek için yazdıkları yazılardır.

Bir haber vermek, haber almak, bir şey sormak, istemek, bir duyguyu ya da düşünceyi paylaşmak, bir konuyu tartışmak gibi amaçlarla yazılır.

Mektup türünün ortaya çıkmasındaki temel düşünce ‘paylaşma isteği” dir.

Siyasi, edebî ve İlmî konularda yazılmış olanları, belge niteliği gösterir.

Dünyada mektup türünün ilk örneklerine Mısır’da rastlanmıştır. Eldeki ilk mektuplar, Mısır Firavunlarının resmî mektupları ile Hitit Krallarının Hattuşaş arşivinde bulunan mektuplarıdır.

Hz. Muhammed, İslamiyet’i yaymak için Bizans ve Mısır hükümdarlarına mektuplar göndermiştir.

Rönesanstan sonra Avrupa’da mektup türü büyük gelişme göstermiştir. Rausseua ve Voltaire gibi sanatçılar bu türde eserler vermişlerdir. 17. yüzyıldan itibaren yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Türk Edebiyatında Mektup

Mektup türünün Türk edebiyatında ne zaman kullanıldığı kesin olarak belli olmamakla birlikte Uygur prenslerinin yazdıkları mektuplar bilinen en eski örneklerimizdendir.

Divan edebiyatında mektup kelimesi için “inşa (düz yazı)” ifadesi kullanılmış, mektupların toplandığı eserlere de “münşeat” adı verilmiştir. 16. yüzyılda yaşayan Fuzuli’nin yazdığı Şikayetname ilk mektup örneğidir.

Tanzimat Dönemi’nden itibaren posta pulu da kullanılarak ayrı bir kurum oluşturulmuş ve mektup türü yaygınlık kazanmıştır. Şinasi’nin Paris’ten annesine yazdığı mektup bu dönemin ilk örneklerindendir.

Milli Edebiyat Dönemi’nden itibaren edebi mektup türü yaygınlık kazanmaya başlamıştır.

CUMHURİYET DÖNEMİ ÖZEL MEKTUP ÖRNEĞİ

Oğuz Atay (Yayımlanmamış mektubudur.)

—————————————————————————–20 Aralık 1920

Sevgili Özgeciğim,

Mektubunu bu sabah aldım. Bana böyle uzun ve güzel bir mektup yazdığın için teşekkür ederim; Ahmet Mithat Efendi-Hüseyin Rahmi hikâyesini de çok beğendim.

Yalnız bazı yerlerinde – “helecan”dan olacak- kelimeleri eksik ya da fazla yazmışsın (‘göndelirmi‘mektubunuzu alınınca’ gibi) Bunlar önemli değil; asıl dilbilgisi -yazın kurallarında bazı hatalar yapıyorsun; benim kızımın yazılarında böyle şeyler olmamalı.

Meselâ ‘Efendi’ye’ derken arada apostrof gerekli değil. Ayrıca “şık’ı” (roman adı) derken tek tırnak (‘ apostrof gibi) yazılırsa daha iyi olur ve asıl önemlisi tırnak içinde sadece özel isim bulunur -şık da büyük harfle başlar; yani şöyle olur: ‘Şık’ı, ya da senin gibi yazarsak: “Şık”ı. Sonra ‘İnglizce’ değil “İngilizce”. Ayrıca bazı OsmanlIca kelimeler kullanmışsın, olabilir; ama ‘cerzebe’ değil ‘cerbeze’ yazılır. Yazılışta kuşkun olursa hemen Yazım Kılavuzu’na ya da sözlüğe bakacaksın. (Ben bile cerbeze için hemen sözlüğe baktım şimdi.) Bir önemli nokta da, ‘dahi’ anlamına gelen ‘de’ ve ‘da’ların ayrı yazılması. Sen bazı yerlerde, özellikle özel isimlerden sonra bu kelimeleri apostrofla ayırmışsın-yanlış. Sadece ayrı yazılır. (“Ahmet Efendi’de romanın sonunu da başı kadar beğenmiş.” apostrafla olmayacak. “O zevat’ta” derken apostrof olmayacak ve ayrı yazılacak ve “ta” değil “da”.) “Müziğimde kırık değilmiş.” değil “Müziğim de kırık değilmiş. ” olacak. Sonra, başkalarının konuşmaları tırnak içinde verilirken, tırnak kapanmadan bir virgül konulur: Meselâ, “Bunu tamamla, sonra neşredelim,” demiş. (Ayrıca el yazısında [«] değil, [“] kullanılır.) Bu kadar eleştiriyorum diye bana kızmıyorsun, değil mi? Çünkü kazık kadar adamlar daha beter yazın hataları yapıyorlar: benim kızım zamanında öğrensin de onlar gibi olmasın istiyorum. Bir iki nokta daha var: Bir kere “ayın 23’de” değil, “ayın 23’ünde” olacak: en iyisi üşenmemek: “ayın yirmi üçünde” yazmak. Bir de -son olarak- çok uzun cümle yazmaya özeniyorsun: cümlenin başı sonunu tutmuyor. Bütün bunları senin daha doğru ve güzel yazman için söyledim. Yetenekli ve akıllı bir kızsın; böyle yanlışlar yüzünden yazdıklarının değeri azalsın istemiyorum.

Okulda derslerinin iyi gitmesine çok sevindim. Aferin benim çalışkan ve akıllı kızım! Benim burada bir yıl kalma işim olmuş diyorlar, fakat formaliteler bir türlü bitmiyor ve bana resmî bir yazı göndermiyorlar. İngiltere’de altı ay kalma iznim de bir ay sonra bitiyor. İngiltere hükümetinden tekrar izin alabilmem için de böyle bir yazıya ihtiyacım var. Geçen ay buradaki doktorum Mr. Morgan (Morgın) beni tekrar gördü, iyi buldu.

Gelecek hafta gene görecek ve film çektirerek kontrol edecek. Ben de daha iyi hissediyorum kendimi; ama daha -arada- baş ağrıları ve yorgunluklar oluyor. Doktor bunları da normal buldu. İlaçlarımı da azalttı. Televizyon seyrediyorum, sinemaya ve parklara gidiyorum. Biraz da okuyorum. İşte böyle canım kızım! Seni de çok özlüyorum. Bu mektubun bana çok iyi geldi. Söz verdiğin gibi sık sık ve uzun uzun yaz bana, olur mu? Seni hasret ve sevgiyle çok çok öperim.

Cumhuriyet Dönemi romancılarımızdan Oğuz Atay’ın kızı Özge’ye yazdığı yayınlanmamış mektuplarından bir tanesini okudunuz. Bu mektubu İngiltere’de tedavi gördüğü sırada kızına yazmıştır. Mektupta bir babadan çok bir yazar, dil ve anlatım konusunda titiz bir öğreticiyle karşı karşıyayız. Kızının edebiyat üzerine yaptığı incelemeleri hem heyecanla karşılamış ve övmüş; hem de onun dil ve yazım hatalarını tek tek belirterek dikkat etmesi konusunda onu uyarmıştır. Mektupta kendi sağlığından ve günlük yaşamından kısaca söz etmiştir. Mektupta oldukça sade, basit ve açık bir kullanmıştır.

MEKTUP TÜRLERİ

Mektuplar konu ve üslubuna göre farklı türlere ayrılır:

A. Özel Mektuplar

TANZİMAT DÖNEMİ ÖZEL MEKTUP ÖRNEĞİ

(Şinasi’nin Annesine Yazdığı Mektup)

———————————————————————————— 11 Şubat 1861

ibrahim-sinasiEfendim, Benim Canımdan Aziz Olan Valideciğim,

Geçenki aldığım mektubunuzda bir yıldan beri hasta olduğunuzu bildirmiş idiniz. Lâkin bundan anladığıma göre, canınızla uğraşır mertebeye gelmişsiniz. Öyle ise efendim, niçin bu zamana kadar bildirmediniz? Eğer bildirmiş olsaydınız tahsilin arkasını alıp şimdiye dek Âsitane’ye (İstanbul) gelirdim; çünkü bundan mukaddem (önce) daha kolaylıklar varidi. Her ne ise şu günlerde işimi bitirmek üzereyimdir.

Eğer hastalığınız pek ağırlaşıyor ise tez bana yazın. Tâ ki avdet etmenin (dönme) çaresine bakayım; amma gene siz ihmal buyurmayıp şu hastalıktan kurtulmaya bakın. Vücud sağ olmadıktan sonra, malı ve mülkü ne yapmalıdır? Sakınıp bu hususta parayı esirgemeyesiniz. Birkaç tabibe baktırın, eğer borç bile edilirse edasına (ödeme) Allah kerimdir (yardımcı). Hemen siz var olun!

Efendim, şimdi icabediyor ki, şu ana kadar gönlümde sakladığım sırları size söyleyeyim. Tâ ki sana, ne bana dâğ-ı derun (iç yarası) olsun. Çünkü ben-i âdem (insanlar) bittabi (yaratılıştan) hırslı olduğu aşikardır; amma bu hırs birkaç türlüdür; benim hırsım şimdiki akıl ve idrâkimce biraz geçinecek ile biraz hünerden ibarettir. Elhamdülillâhi tealâ (Tanrı’ya şükür olsun) şu genç yaşımda bunlardan bir miktar hissedar oldum; lâkin hakikatte hep senin sayendedir; zira beni okutturup yazdırdın. Senin hakkını bin yıl yaşasam ödeyemem. Senden başka kimse yoktur.

İşte efendim, maazallah (Tanrı korusun) size bir hal olacak olsa senden başkasına valide (ana) demeğe ağzım varamaz. Ve diyemem alimallah (Tanrı bilir). Ve seni ben ölünceye kadar unutamam.

Felek müsaade ederse merhum pederimin kemiklerini İstanbul’a getireceğimdir; inşallahütealâ (Tanrı dilerse) mahsul (özel) bir türbe yaptıracağımdır; cümlenizin bir mekân (yer) da olmanızı arzu ediyorum. Senin indinde (sencileyin) en ednâ (dengesiz) olan şeyini ziyan etmem ve haneni söndürmem; ve rahmet vesile olur âsâra (yapıtları) sayederim (çalışırım).

Din ve devlet, vatan ve milletim yoluna kendimi feda etmek isterim.

Aman canımdan aziz olan valideciğim! Gençlik ve cahillik münasebetiyle size her ne kabahat ettim ise cümlesini affeyle ve hakkını helâl eyle!

İbrahim Şinasi

Tanzimat dönemi aydın ve yazarlarından olan Şinasi, Batılılaşma yolunda, Batı’nın kültür ve medeniyetini Osmanlı Devleti’ne yerleştirme aşamasında en çok çaba gösteren aydınlardan biri olmuştur. Şinasi’nin yazdığı “Şair Evlenmesi” adlı tiyatro, Batılı anlamda ilk yerli tiyatro örneği olmuştur. Batı kültür ve medeniyetini yakından tanımak için dönemin sadrazamı Mustafa Reşit Paşa tarafından Fransa’ya eğitim için gönderilmiş, bu mektubu da oradan annesine yollamıştır.

Mektupta oldukça içten, saygılı ve sıcak bir anlatım dikkati çeker. Her ne kadar özel bir mektup örneği de olsa dili ve anlatımı kullanma yönünden bir sanatçının elinden çıktığı bellidir. Mektupta Şinasi, annesine ne kadar değer verdiğini açıkça göstermekte, iyileşmesinin gerekliliğine dikkat çekmekte, ondan helallik istemektedir. Mektup dil ve anlatım özelliği yönünden yazıldığı dönemin özelliklerini yansıtmaktadır.

Özel Mektup Örneği

(Atatürk’ün Zübeyde Hanım’a mektubu) (1 Ağustos 1920)

ataturk-ve-annesi

Muhterem Valideciğim,

İstanbul’dan ayrılışımdan beri sizlere ancak birkaç telgraftan başka bir şey yazamadım. Bu sebeple büyük merak içinde kaldığınızı tahmin ediyorum. Bilhassa, hakkımda ötekinden berikinden ve gerek gazetelerden işittiğiniz tamam olmayan haberler, şüphesiz merakınızı artırmıştır. Şimdi vereceğim bilgilerle tatmin olacağınız için endişe duyacak hiçbir şey yoktur.

Biliyorsunuz ki İstanbul’da iken yabancı devletler, devleti ve ulusu fevkalade sıkıştırmakta ve millete hizmet edebilecek ne kadar adamımız varsa hepsini hapis ve tevkifle, bir kısmını da Malta’ya sürerek herkesi sıkıntıya sokmakta pek ileri gidiyorlardı. Bana nasılsa ilişmemişlerdi. Fakat 3. Ordu Müfettişi olarak Samsun’a ayak basar basmaz ingilizler benden şüphelendiler, hükümete benim gidiş nedenimi sordular.

Nihayet İstanbul’a çağırılmamı istediler, bunda ısrar ettiler. Hükümet de beni kandırarak İstanbul’a gelmemi ve ingilizlere teslim olmamı sağlamak istedi. Bunun derhal farkına vardım. Tabiatıyla kendi ayağımla gidip esir olmam doğru değildi. Padişahımıza gerçek durumu yazdım ve gelemeyeceğimi bildirdim. Zatı şahane de önce uygun buldu. Fakat daha sonra ingilizlerin baskısı artmıştı. Sonunda o da İstanbul’a dönmemi emretti.

Bu suretle artık resmî görevimde kalmaya imkan görmediğim gibi askerliğimi sürdürdükçe de İngilizlerin ve hükümetin hakkımdaki ısrarına karşı durulamayacaktı. Bir taraftan da bütün Anadolu halkı, tüm ulus, hakkımda büyük bir sevgi ve güven gösterdi, “Seni bırakmayız.” dediler. Gerçekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek için tek çare, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek vücut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gücü kullanmaktan başka çare yoktu. Ben de öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu bütün dünya görecektir. Ben bu suretle hareket edince İngilizler derhal yalvarmaya başladı. Ve beni kazanmaya çalıştı. Ve bütün suçu bizim hükümete attılar. Gerçekten hükümet de benimle uğraşmak istedi. Fakat gücü buna yetmedi ve yetemez.

1. Daha bir zaman bu şekilde Anadolu içinde çalışmakla her şey hallolacaktır. Yakında Millet Meclisi toplanacak ve meşru bir hükümet iktidara gelecektir. Ben de ihtimal o zaman İstanbul’a geleceğim. Sıhhat ve afiyetteyim, katiyen hiç merak etmeyiniz.

2. Salih Bey (Salih Fansa) Fuat Bey’den alacağını aldı mı? Bunu bilgi almak bakımından soruyorum. Yoksa her ne olursa olsun, elhamdülillah hiç önemi yoktur. Siz müsterih olunuz ve bir sıkıntınız olursa derhal bana bildiriniz.

3. Bu mektubu getirecek olan size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz.

4. Hemşiremin sıhhati nasıldır? Eve herhangi bir taraftan saldırıda bulunuldu mu? Hala orada mısınız? Çocuklar ne yapıyor, büyüdüler mi?

5. Salih (Fansa) Beyle Madam Salih Bey inşallah sıhhat ve afiyettedirler. Ben kendilerini daima yad ediyorum. Madamın benim hakkımda bir rüyası vardı. Galiba o çıkacaktır, inşallah yakında sevinç içinde görüşeceğiz.

6. Ben, birkaç güne kadar bir kongre için Sivas’a gideceğim. Tekrar Erzurum’a döneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım.

Saygı ile ellerinizden, hemşiremin gözlerinden öperim.

B. Edebî Mektuplar

Mektup türünde yazılmış hikâye, roman, şiir ve denemeler de vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBÎ MEKTUP ÖRNEĞİ

——————————————————————————Ankara, 27 Ocak 1944

Ahmet Hamdi Tanpınar ve Mehmet Kaplan

Kardeşim Kaplan,

Bir yığın can sıkıntısı, üzüntü ve yorucu iş arasında mektubuna cevap veremedim. O bir tarafa, o güzel makalene de vaktinde teşekkür etmek lazımdı. Fakat daha iyisi tebrik etmeliyim. Çünkü hakikaten güzel makaleydi. Artık birinci sınıf bir muharrir olduğuna hiç şüphe etmiyorum. Sana çok bağlı olduğum için bundan mesudum. Orhan Seyfi biraderimiz, daha doğrusu Yusuf Ziya Bey’in biraderi, Raks manzumesi için yaptığı latif tenkitten sonra, bu sefer de senin yazdığına cevap vermiş. Ben okumadım. Yine kafiyelere çatıyormuş. Tabii görüşlerimiz ayrı. Münakaşaya değmez. Hakikat şu ki ben kafiyeye bağlıyım. Yani bir ses müşabehetini mısranın sonunda lüzumlu görüyorum. Ayrıca kafiyenin ve şekli kafiyenin şiirde yeri olduğuna inanırım. Tedaviyi açar. Fakat çok defa bir aksan müşabehetini, kafiye benzerini tercih ederim. Benim şekil dediğim şey, ne vezinden, ne kafiyeden gelir. O cümlenin, hayal ve tasavvurun, hülasa kendisini tamamlamış yahut tamamlamamış idee poetiçue (ide poetik)in kendisidir. “Mest kendi güler altındaki rahş oynardı” mısrayı tek başına kafiyesiz de güzeldir. Ben kafiyesi zayıf yüzlerce mısra tanırım ki güzeldir. Fakat onların anladıkları kafiye bende yoktur. Merhum Cenab’ın dediği gibi, baston sapı gibi mısradan ayrı kafiye. Hülasa kendi zaviyelerine göre haklıdırlar. Fakat ben onların haklarından bir şey anlamadım. Ne ise… Kitabın müsveddelerini göndereyim. Mahur Beste adlı bir yolculuğa çıktık. Canım neler, ne tembellikler istiyor, ben neler yapıyorum. Çok yorgunum. Başımda bir de Erzurum yazısı var. Behice’ye çok selam ve dostluklar. Senin de gözlerinden öperim kardeşim.

Ahmet Hamdi TANPINAR Güzel Yazılar, Mektuplar

Bu mektubu ünlü yazar ve şair Ahmet Hamdi Tanpınar dostu ve arkadaşı olan edebiyatçı Mehmet Kaplan’a yazmıştır. Yazar, arkadaşının yazdığı edebi makaleyi çok beğendiğini söylüyor ve şiir ile ilgili bazı konularda kendisi ile aynı görüşte olduğunu belirtiyor. Kendisini eleştiren beş hececilerin kendisiyle ilgili bir yazı yazdıklarını ve kendisini “kafiye” konusunda eleştirdiklerini, ama o yazıyı okumadığını söylüyor. Şiirde “kafiye”den ne anladığını, “kafiye”yle ilgili kişisel görüşlerini ortaya koyuyor. Ayrıca yazmakta olduğu bir kitaptan söz ediyor ve yorgunluğundan şikayet ediyor. Bunu yaparken çok içten ve doğal bir davranış sergiliyor.

C. İş Mektupları

İş mektupları göndericinin niteliğine göre ikiye ayrılır:

1. Kişilerin işletmelere gönderdikleri mektuplar:

2. İşletmelerin kişilere veya başka işletmelere gönderdikleri mektuplar:

D. Resmî Mektuplar

DİLEKÇE

Dilekçe Örnekleri:

Dilekçe Örneği-1

 

dilekce-ornegi-2

Özel ve Edebî Mektup Farkı

Özel ve Edebî Mektupların Benzerlikleri

MEKTUP YAZMA TEKNİĞİ

Bir mektup ya da e-posta yazma aşamaları aşağıda gösterilmiştir:

1. Amaç ve Muhatap Belirleme

2. İçeriği Belirleme

3. Hitap İfadesini Yazma

4. Kendini Tanıtma

5. İçeriği Yazma

6. Selam / Sevgi / Saygı İfadesi Kullanma

7. Ad – Soyad – Tarih – Adres Yazma / İmza Atma

8. Dil – yazım ve Noktalama Hatalarını Düzeltme

Mektubun yazım şekli ve biçimsel özellikleri

mehtup-bicimsel-ozellik

zarf-ustu-yazimi

Zarf Üstü

Mektup nasıl yazılır? Mektup örneği

Mektup nasıl yazılır, dikkat edilecekler şeyler nelerdir ve mektup örneği haberimizde. Teknoloji gelişti; Facebook, Twitter, Whatsapp gibi uygulamaların gelişmesiyle mektup eskisi gibi sık yazılmamaktadır.

1- Mektup kesinlikle çizgisiz beyaz kağıda yazılmalıdır.

2- Kağıdın sadece bir yüzü kullanılmalıdır.

3- Mektup kurşun kalemle değil tükenmez kalemle yazılmalıdır.

4- Mektup kağıdının sağ üst kısmına yazıldığı yer ve tarih yazılmalıdır.

5- Mektup yazıldıktan sonra imzalanmalı.

6- Mektubun sol üst köşesine adres yazılmalıdır.

1- Özel mektuplar

2- İş mektupları

3- Resmi mektuplar

4- Ebedi ve Felsefi mektuplar

5- Açık mektuplar

Hitaplar mektubu yazacağımız kişi, ya da kuruma olan samimiyetimize göre şekil alır. Örneğin sevdiğiniz, samimi olduğunuz bir arkadaşınız için “Canım Arkadaşım,” ile başlayabilirsiniz. Sayın Yönetici, Sevgili Annem gibi samimiyetinize göre uygun bir hitap kullanabilirsiniz. Hitap bölümü mektubun sol üst kısmında Giriş Bölümünden önce yazılır. Hitaptan sonra virgül kullanılır ve paragraf atlayarak giriş bölümüne başlanır.

Giriş bölümünde, neden mektup yazdığınızı anlatabilirsiniz. Ya da son aldığınız mektuptan (hala böyle bir gelenek varsa:) bahsedebilirsiniz.

Mektubunuzda bahsetmek istediklerinizi yazacağınız ana bölüm burasıdır. Konuları paragraflar halinde anlatabilirsiniz.

Kısaca bitirme, iyi dilekler ve selam bölümüdür.

Mektuplar, konularına ve yazanla yazılan arasındaki ilgiye göre ayrılabilir.

Birbiriyle yakın, tanışık insanlar ve eş dost arasında yazılan mektuplardır. İsteğe bağlı yazılabilir.Bu türdeki mektuplarda doğal ve samimi anlatım ön plandadır.Sanatçı ve edebiyatçıların,daha çok genel konular üzerinde yazdıkları özel mektuplara ‘edebi mektup’ da denmektedir.Telgraf Mektubun ulaşma süresinden daha erken ulaşması gereken kısa ve öz olarak oluşturulan bir mektup türüdür. Telgrafta az ve öz ifade önemlidir.

Devlet kurumlarının aralarında veya kişilerle devlet kurumları arasında yazılan mektuplardır. Bu tür mektuplarda anlatım ciddi ve saygılıdır. Konu dışındaki bilgi ve istekler yer almaz.

Özel kurumların arasında veya kişilerle kurumlar arasında, yapılan mektup yazışmasına iş mektubu denir.Bu mektup türünde açıklayıcı anlatım kullanılır.

Bir dilekte ya da bildiride bulunmak veya bilgi vermek amacıyla resmi düzeylere sunulan tarihli, imzalı mektuptur.

Herhangi bir düşünceyi, görüşü açıklamak, bir tezi savunmak için bir devlet yetkilisine ya da halka hitaben, bir kişi ya da kurum tarafından yazılan, gazete, dergi aracılığıyla yayımlanan mektuplardır. Açık mektup örneklerine zaman zaman gazete ve sanat dergilerinde rastlanmaktadır.Açık mektuplar; makale, fıkra, inceleme yazılarından birinde yer alabilir.

Edebî mektuplar; yazarlar, içerikleri ve ifade şekilleri ile özel mektuplar içinde ayrı yer tutar ve ayrı şekilde ele alınırlar. Edebî mektuplarda, mektubun yazıldığı dönemin edebiyat ve düşünce olayları yer alır. Yazar, karşısındakine öğüt verir, yol gösterir. Eski dönemlerde, bu tür kişisel edebî mektuplar, “Mektûbât = Mektuplar” adı altında toplanır ve geniş kitlelerin de okuyabilmesi için yayımlanırdı.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır