Melih Altınok Atatürk

Atatürk ve Kemalizmin tartışıldığı programda Taraf yazarı Altınok ile Bayrakçı arasında tansiyon yükseldi.

monash.pw- "Atatürk sevgisi ve Cumhuriyet değerleri"nin tartışıldığı Şirin Payzın'ın sunduğu "Ne Oluyor?" programında Hakan Bayrakçı'nın Taraf gazetesi yazarı Melih Altınok'a sarfettiği "Atatürk'ü sizinle tartışmam" sözü stüdyoda gergin anlar yaşattı. Tartışma Altınok'un Atatürk dönemindeki politikaları eleştirmesiyle başladı:

HALK BİR GECEDE CAHİL OLDU

Mustafa Kemal'in dayatma şeklinde Arap alfabelerinden latin alfabelerine bir gecede geçmesi koskoca bir toplumu cahilleştirmiştir. 'e kadar gelen süreçte okuma yazma oranının bu kadar düşük kalmasının nedeni bu tepeden inmeci zihniyettir. Ben şunu demek istemiyorum, latin alfabelerini öğrenmek tabii ki daha kolaydır ama bunu toplumsal konsesle yapmanız gerekir. Bir gecede yapkım olduyla yaptığınız herşey bugün sorun olarak karşınıza çıkar. Kürtçe ana dilde eğitimle ilgili tartışmalar bununla alakalıdır.

ATATÜRK YAŞARKEN OLDU

Mustafa Kemal dönemine ait politikaları kimse aklamasın. O dönemde yaşanan olayın hala bugün konuşulmadığını görüyoruz. baharında Şeyh Sait isyanı bahane edlip Kürtlere verilen bütün hakların geri alınması. Dersim katliamı, mübadele ve azınlıkların mülksüzleştirilmesi. Bunlar hep Atatürk yaşarken olmuştur.

Bu sözler Bayrakçı'yı fena kızdırdı. Verdiği cevap Altınok'u çok sinirlendirdi. İşte ikili arasındaki söz düellosu:

ATATÜRK'Ü KALBİMİZDEN SEVERİZ

Hakan Bayrakçı: Melih Bey'in fikirlerdir saygı duyarım ama açık söyleyeyim, ama Atatürk'ü Melih Bey ile tartışmam. Ayrıca Atatürk'ü biz dayatmayla değil kalbimizden severiz. Tüm Atatürk'ü sevenler kalpleriyle severler. 

Melih Altınok: Beyfendi bunun nedenini söyler misiniz? Benimle niye tartışmassınız?

Hakan Bayrakçı: Atatürk gibi bir adamı sizinle tartışmam, kusura bakmayın. 

KÜÇÜK MÜ GÖRÜRSÜNÜZ

Melih Altınok: Beni küçük mü görürsünüz?

Hakan Bayrakçı: Ondan domayı değil estağfirullah

Hakan Bayrakçı: Söyledim başta siz beni dinlemiyorsunuz. Size saygı duyarım. Atatürk'ü sevmediğiniz de açık ortada. İcraatlarını da beğenmediğiniz de ortada. Ama ben sizinle Atatürk'ü tartışmam.

Melih Altınok: Böyle bir şey söylemedim, sevip sevmediğimi. Çocuk değilim ben. Başka bir şeyden bahsediyorum.

NASIL KİBAR OLAYIM

Hakan Bayrakçı: Melih Bey hırçınlaşıyorsunuz. Hiç gerek yok.

Melih Altınok: Beyefendi sizinle konuşmam diyen bir insana ben nasıl kibar olayım. Allah aşkına bunu söyler misiniz?

Hakan Bayrakçı: İstediğiniz kadar kabalaşın ben kabalaşmayacağım.

Melih Altınok: Sizin üslubunuz zihniyetimiz bu. Siz kimsiniz ki ben sizinle konuşmam. Ezberlemişsiniz bazı şeyleri. Farklı bir şey oldu mu ben sizinle konuşmam. 

KENDİNİZE GELİN

Hakan Bayrakçı: Sizinle konuşmam demedim, Atatürk'ü konuşmam dedim. Melih bey biraz toparlayın kendinize gelin. 

Melih Altınok: Beyfendi siz saygılı olacaksınız o zaman ben de siz kimsiniz derim. Bu kadar basit

Hakan Bayrakçı: Valla beni herkes biliyor

Melih Altınok: Beni de herkes biliyor sizin ne olduğunuzu

Şirin Payzın'ın araya girmesiyle tartışma sona erdi.

Sabah yazarı Melih Altınok, \"Taliban, Mustafa Kemal Paşa'nın Türkiye'de yaptığı gibi Afganistan'ın Kurtuluş Savaşı'nı başardı\" diyen Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'e tepki gösteren HaberTürk yazarı Nagehan Alçı ile Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’ı hedef aldı.

“Öyle ki sinirlerine hâkim olamayan Nagehan, Perinçek'in yüzüne karşı ‘Acaba insanları çıldırtmaya mı çalışıyorsunuz?’ diyerek patlamış Her yerde haberdi. Ahmet ise köşesinde ‘Ilımlı Yılmaz Özdil’ pozlarıyla Perinçek'e ‘Bir Atatürkçü böyle konuşmaz, konuşabilemez’ diye çıkışıyordu. Peşinen söyleyeyim. Konumuz Perinçek'in tezinin içeriği değil. Daha eğlenceli” diyen Altınok, “Ahmet’in ve Nagehan’ın Atatürkçülüğünden Doğu Bey’in liberalliğine sığınırım” başlıklı bugünkü yazısının devamında şunları kaydetti:

“Meselemiz, bir siyasinin kimseye hakaret içermeyen analizini ‘çok sakıncalı’, ‘saygısızlık’ diyerek bastırmaya çalışan ‘bizim liberallerin’ halleri.

Fatih'ten Nişantaşı'na taşınalı çok olsa da Kanal 7 günlerinin hayaletinden bir türlü kurtulamayan Ahmet'in ruh halini anlayışla karşılıyorum. O da mahallesinde hiç olmazsa bir Kelebek yazarı kadar benimsenmek istiyor. ‘Ben de Nişantaşı çocuğuyum’ diyerek çırpınıyor. Milli Görüş gömleğinin üstüne yaz günü Atatürk kalpağı giymek gibi entelektüel rüküşlükleri ‘modernlik’ olarak görüyor Hürriyet'in eski baş kırosu onca yıl denedi, başaramadı, o da hevesini alsın.

Pandemi sürecinde ‘Aşı olmayın demek ifade özgürlüğü değildir. Sinemaya gidip bomba atmaktan farksızdır’ diyerek ByLock İsmail'in bile tepkisini çeken Nagehan'ın durumu ise daha karışık gibi. Zira kimlik kompleksini kompleks yapmayan Ahmet'in aksine Nagehan, hâlâ aklı başında okura karşı kaygıları olduğunu her yazısında kafamıza kakıyor. ‘Ne kadar Hürriyetçi olduğumu bilirsiniz’ bile diyor. Kimi zaman da bir araba dolusu laf işitmeyi göze alıp bu imaj için politik doğruculuk kalıplarını, klişeleri zorluyor. Ama günün sonunda, muhatabının sözünü Onuncu Yıl Marşı'yla kesen ‘Cumhuriyet kadınına’ bağlayıp insanı bezdirebiliyor.

Bilerek mi yapıyor yoksa o da ‘pandemide değişenler’ kervanına mı katıldı emin değilim. Ama kusura bakmasın, Perinçek gibi Atatürkçülüğün kitabını yazmış bir adama Atatürkçülük satmak, ulusalcı ajitasyon yapmak da ne bileyim, fazlasıyla absürt kaçıyor.\"

Yazının tamamını okumak için tıklayın.

Samsun İlkadım'daki bir parka ciple gelen iki adam, Atatürkheykelinin ayağınaip bağlayarak çekmişler.
Öyle karanlıkta falan değil, güpegündüz.
Hareketleri saniye saniye fotoğraflanan saldırganlar elbette iple koca heykeli yerinden sökememişler Ama "işlerinigördükleri" kesin.
Zira olayı protesto için toplanan vatandaşların ve taraftar gruplarının eyleminden "sanatsal fotoğraflar" hâlâ elden ele paylaşılıyor. "Saldırı mahallindeki" nöbetler de



Siyasiler, köşe yazarları da "laik Cumhuriyet'in hiç bukadar tehdit altında olmadığını" söylüyorlar.
Olaydan sonra yakalanan saldırganlar ise "Alkollüydük, ne yaptığımızıbilmiyorduk" demişler.
Basına yapılan resmi açıklamalardan, haklarında " sayılı kanunamuhalefetten" dava açılan "kuzenlerin" tutuklanarak cezaevine konulduklarını öğreniyoruz.
Bu kadar mı?
Savunmaları, mafya hesaplaşmalarında babayı vuran yakın korumaların "Oğlumdemek suretiyle anamasövdü" şeklindeki klişelerini hatırlatan bu alkolik tetikçiler şöyle adam gibi araştırılmayacak mı?
Öyle ya, "Ata'nınSelanik'teki evini bombaladılar"diyerek Türkiye'nin Eylüllere, azınlıklarınmülksüzleştirilmesi politikalarınasürüklendiği analogçağda değiliz artık.
Bırakın görüşmelerimizi, ilişkilerimizi, tüketim alışkanlarımız bile kayıt altında
Yıl olmuş
Çocukların bile yemeyeceği bir kör kör parmağımgözüne provokasyonu, yine "Atatürk'e hakaret etmişler" diyerek geçiştirip aklımıza hakaret etmeye utanmıyor musunuz?

***

OYA HANIMYOKSA'KANDİLLERİ' MİKARIŞTIRDINIZ?

Oya Ersoy isimli milletvekilinin Meclis kürsüsünde yaptığı konuşma tartışılıyor.
Vekil, bugün karşı karşıya olduğumuzu söylediği "yıkımı", " yıl önceki Osmanlıyönetimine, yıl öncekidini toplum ilişkilerine" bağlamış.
Tarihlerin "neye denk geldiğini" hesaplayan pek çok kişi Ersoy'un bu konuşmayı Kandil gecesi yapmasının "boşuna olmadığını" söylüyor.
Konuşmayı dinlediğimde ilk önce Ersoy'un CHP'li olduğunu düşündüm.
Sadece aşırı gergin teyzehallerinden, tavrından ötürüdeğil



Zira bölgede imam örgütlenmesikuran, melelere ilişen,insanları "Zulme direnmeyenşeytandır" diyeyürüyüşe, gösteriye çağıranHDP, Kandil günü böyle birtopa girmez diye düşündüm.
Sonra birden Irak'taki PKK'lı teröristlere yönelik başlatılan askeri operasyonu hatırladım.
Belli ki vekil de partisinin Kandil'e ulaşmasındankorktuğu operasyona isyan edip, Millet İttifakı'ndakiKemalist ve milliyetçi"dostlarını" küstürmemekiçin hıncını Kandil'den çıkarmaya kalktı.
Ersoy ve HDP'liler dün gün boyu sözlerinin çarpıtıldığını iddia ettiler.
O halde net konuşun OyaHanım. Gönderme yaptığınıztarihlerde tam olarak neoldu, aralarında nasıl birbağlantı var cesurca söyleyin
Yakındığınız "yanlış anlaşılmalara" da mahal vermemiş olursunuz diyeceğim ama