mensur şiir bulmaca / Manzume ve Şiir - Türk Dili ve Edebiyatı

Mensur Şiir Bulmaca

mensur şiir bulmaca




mensur [sıfat] - Nedir?

  1. Düz yazı
    • "(Manzum teliflerim ve mensur tercümelerimle Türk sahnesine ettiğim hizmetin hakikaten bir değeri var mı?)"(H. F. Ozansoy)



mensur - Eş Anlamlısı  :

düz yazı





Yeni Eklenen Sorular

Arabalara balans ayarı ile birlikte yapılan ayar

.... çıkmak, beklenen sonuca ulaşamamak, boş çıkmak

Proteinin yapı taşı

Orta Çağ'a özgü mimari tarz

Mucitlerin ortaya çıkardığı şey, buluş

Kötü, üzücü, rahatsız edici

Kenan İmirzalıoğlu'nun rol aldığı 2020 dizisi

Eskiden kullanılan çok zehirli bir böcek öldürücü

Emir ...., söyleneni mutlaka yapmak zorunda olan

.... kuş aç kalmaz, bir atasözü

Yaprak dökmeyen, Toroslar'da sık görülen ağaç türü

En büyük akarsu türü; Nehir

Büyük boyutlu şamandıra

İrade, benlik

.... değer teorisi, Marksist ekonomiyle anılan teori

.... Hazinses, Yeşilçam'ın unutulmaz komedi oyuncusu

Mecazen yetersiz düşünce; derin olmayan deniz

Şehzadeleri eğiten kişilere verilen ad

kaynağı değiştir]

Bankadaki işinden ayrılıp İzmir’de vali kâtipliğine başlayan Halid Ziya, bu görevde uzun süre kalmadı. 1893’te, İstanbul’da Reji Genel Müdürlüğü’nden gelen başkâtiplik teklifi üzerine İstanbul’a gitti. Bu görevi on altı yıl sürdürdü. Bu işinde, vaktinin çoğunu okuma ve yazmaya ayırma fırsatı buldu. Reji’deki çalışma günlerinde Recaizade Mahmud Ekrem aracılığıyla Edebiyat-ı Cedide adlı edebiyat topluluğuna katıldı. Bu topluluğun en önemli isimlerinden birisi oldu. 1901’de kapatılıncaya kadar topluluğun çıkardığı Servet-i Fünûn dergisinde yazılar, hikâyeler, romanlar yayımladı. Kendisini Türk edebiyat tarihine mal eden büyük romanlarını bu topluluk içinde verdi.

Servet-i Fünûn'da 1897’de tefrika ettiği Mai ve Siyah onu Edebiyât-ı Cedîde’nin tartışmasız en önemli romancı ve hikâyecisi yaptı[3] Romanda acıklı aşk serüveni konusunu geri plana alıp dönemin basın dünyasını, Edebiyat-ı Cedide kuşağının bu dünyaya bakış açısını yansıttı. Bu roman, topluluğun beyannamesi vazifesini gördü[2].

İlk büyük Türk romanı kabul edilen Aşk-ı Memnû’yu 1898-1900 yılları arasında Servet-i Fünûn'da tefrika etti. Bu eserde zengin bir adamın genç ve güzel karısının yasak bir aşka sürüklenişini gerçekçi bir biçimde, olayın psikolojik nedenleri üzerinde durarak anlattı. Dönemin İstanbul alt kültürleriyle son derece içli dışlı olması, yazarın bu eserini yazmak amacıyla gerekli malzemeyi toplamak için gösterdiği çabanın ürünüdür. Özellikle de o dönem Boğaziçi’nde yalı sakini aileler arasındaki esrar kullanma geleneği, yazarın ciddi psikolojik açılımlar yaşamasına sebep olarak eserin gelişimine ciddi etki etmiştir.

Yazar, Mai ve Siyah’ ın gördüğü rağbet üzerine başka dergi ve gazete sahiplerinin kendisinden yazı istemesi üzerine tiraji yüksek İkdam ve Sabah gazetelerinde de yazılar yayımlamıştır. Ancak Servet-i Fünûn'da yazan İsmail Safa’nın sürgüne gönderilmesi üzerine roman tefrika etmek dışında hiç yazı yayımlamadı.

Halid Ziya, 1901’de Kırık Hayatlar adlı romanı tefrika edilmekte iken Hüseyin Cahid’in Edebiyat ve Hukuk başlıklı yazısı üzerine Servet-i Fünûn kapatıldı ve topluluk dağıldı.

Ayastefanos’a yerleşme[değiştir kaynağı değiştir]

Altmış yıllık yazı hayatında şiir dışında pek çok eser kaleme alan Halid Ziya modern Türk edebiyatına romanları ve hikâyeleriyle damgasını vurmuş bir yazardır. Türk romanının büyük ustası olarak kabul edilir.

Edebiyata Fransızcadan ve İngilizceden bâzı küçük hikâyeler çevirmekle girmişti. Çeşitli konularda yazı ve makalelerin ardından nesir niteliğinde şiirler yazmış, bu ürünlerine “mensur şiirler” adını vermişti. Bu hazırlıklardan sonra ilk roman denemelerini yaptı.

1886-1908 yılları arasında sekiz roman kaleme alan yazar, bu türdeki ilk eserlerini Fransız realistleri ve natüralistlerinden etkilenerek yazdı. Acemilik dönemi ürünü olan ilk romanlarından sonra Ferdi ve Şürekâsı ile olgunluk dönemine girdi ve ardından Servet-i Fünûn'un edebî beyannâmesi olan Mâi ve Siyah’ı kaleme aldı.[3] Romanlarında olaya dayanan anlatım yerine kahramanların iç dünyasını sanatkârane üslûpla tahlile dayanan yeni bir anlayış benimsenmiştir.[3] Eserlerinde toplumsal mesaj verme endişesi taşımaz. Romanı, insanın iç dünyasına ait bir tür olarak görmüştür.[4]

Hikâye türünün de Türk edebiyatındaki ilk gerçek temsilcisi olarak kabul edilir.[5] Hikâyeleri, romanlarına oranla daha doğal ve yerlidir.

Roman ve hikâyeleri dışındaki en önemli eserleri anılarıdır. Türk edebiyatında anı türünde en çok eser vermiş yazarlardandır[5]

Eserleri[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır