Ara Dinlenmesi Süreleri Ne Kadardır?
Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere;
a-4 saat veya daha kısa süreli işlerde 15 dakika,
b-4 saatten fazla ve 7.5 saate kadar (7.5 saat dahil) süreli işlerde 30 dk.,
c-7.5 saatten fazla süreli işlerde 1 saat,
Ara dinlenmesi verilir
Fazla Çalışmanın Sınırları Nedir?
Fazla Mesai yılda 270 saati, ayda 90 saati, günde 3 saati geçemez. Haftalık 45 saati aşan çalışmalar ile haftalık 45 saatin aşılıp aşılmadığına bakılmaksızın 7.5 saati aşan gece çalışmaları ve 11 saati aşan gündüz çalışmaları da fazla çalışma sayılmaktadır.
Fazla Mesai Nasıl Hesaplanır?
* FAZLA MESAİ HESAPLAMA | BRÜT / 225'e Böl. 1 saatlik Ücret |
1 saatlik Ücret * Fazla Mesai Saati | |
Çıkan Sonuç * 1.5 = FAZLA MESAİ TL |
Fazla Mesai Takip Çizelgesi Nedir?
Fazla mesai ve fazla süreli çalışmaları takip edebilmek amacıyla resimdeki gibi excel tablosu oluşturabilirsiniz. Bu takip çizelgesiyle fazla mesai yapan işçilerin takibini yapıp ay sonunda puantaj ve bordro kayıtlarına fazla mesai tutarını girebilirsiniz. Bu tarz bir takip çizelgesi kullanmanız hem yasal manada çok işine yarayacaktır. Çünkü bordroda ve ücret pusulasında ödediğiniz fazla mesai paralarını muhakkak belirtmelisiniz aksi takdirde art niyetli işçilerin dava açarak ödediğiniz fazla mesai paralarını ödenmemiş gibi belirtip fuzuli cezalar yiyebilirsiniz.
Örnek fazla mesai takip çizelgesini linkten indirebilirsiniz
Saygılarımla,
iKMania
Fazla çalışma (mesai), iş yasası kapsamında haftalık 45 saati aşan çalışmalardır. Bir iş yerinde kanunda belirtilen haftalık çalışma süresinin üzerinde çalışma yapıldığında, bu çalışma fazla mesai ya da diğer adı ile fazla çalışma ücreti olarak adlandırılır. Bir işçi alacağı olan fazla mesai ücreti, ülkemizde çok sıklıkla gündeme gelmektedir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda işçinin günlük ve haftalık çalışma süreleri ile ilgili düzenlemeler ve sınırlamalar yer almaktadır. Bu sınırlamalara rağmen bazı durumlarda işveren, normal çalışma sürelerine ek olarak işçiyi çalıştırmaya devam eder. Bu durumda fazla çalışma ücreti ve buna bağlanan bazı hukuki sonuçlar ortaya çıkmaktadır.
Çalışma süresi İş Kanuna İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Yönetmeliği 3. fıkrasına göre “Çalışma süresi, işçinin çalıştığı işte geçirdiği süredir. İs Kanunun 66. maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden savılır. Aynı Kanunun 68. maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise çalışma süresinden sayılmaz.
İş Kanunu’nun “Çalışma süresi” 4857 sayılı başlıklı 63 üncü maddesi; “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.) Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi: günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.
Fazla çalışma; İş Kanunu 41. maddesine göre; kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. İşçinin ne zaman ve ne kadar süreyle çalıştırılabileceği ise İş Kanunu 63. maddesi ile İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinde belirtilmiştir. İş Kanunu 63. maddesine göre normal çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Başka bir deyişle haftalık toplam 45 saati geçen her çalışma fazla çalışma olarak değerlendirilecektir.
Aksi kararlaştırılmamışsa 45 saatlik çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit bir şekilde bölünerek uygulanır; ancak, taraflar arasında her gün için ayrı mesai süreleri de kararlaştırılabilir. Çalışma biçimi ne şekilde olursa olsun, işçinin haftalık 45 saati aşan çalışması, fazla çalışma (fazla mesai) olarak adlandırılır.
Fazla çalışma haftalık 45 saat üzerinde olan çalışmadır. Günlük çalışma süresinin sınırı 11 saat olmakla haftalık çalışma süresi 45 saati aşmasa da 11 saati geçen süreler gün bazında fazla çalışma olarak değerlendirilir. Örneğin; haftanın 1. Günü ara dinlenme hariç 14 saat çalışma, diğer 5 gün ara dinlenme hariç 6 saat çalışma yapılıyorsa haftalık 44 saat çalışma olduğundan haftalık 45 saat aşılmamıştır. Fakat gün bazında 11 saat aşıldığı için 3 saat fazla çalışma ücreti olacaktır.
Ücret ödemesi gibi fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi de bu iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bu nedenle aksi yazılı delille ispatlanmalıdır.
Çalışma süresi İş Kanuna İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. Yönetmeliği 3. fıkrasına göre “Çalışma süresi, işçinin çalıştığı işte geçirdiği süredir. İs Kanunun 66. maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden savılır. Aynı Kanunun 68. maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise çalışma süresinden sayılmaz.
İş Kanunu’nun “Çalışma süresi” 4857 sayılı başlıklı 63 üncü maddesi; “Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.) Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi: günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.
Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir (Ek cümle: 6/5/2016-6715/3 md) Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz: denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.”
Fazla çalışma İş Kanunu’nun 41.maddesinde düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca,
Fazla çalıştığını iddia eden işçi, fazla mesai iddiasını ispat etmek zorundadır. İşçi fazla çalışma iddiasını yazılı belgelerle ispat edebileceği gibi yazılı belge olmaması durumunda iddiasını tanık beyanlarıyla da ispat edebilir.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. İmzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği kabul edilir. İşyeri kayıtları, iş yerine giriş çıkışları gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Bununla birlikte yazılı belge olmaması durumunda tarafların tanık göstererek sonuca gidebileceği kabul edilir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönünde ihtirazi kaydının bulunması durumunda fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bunun aksi durumunda ise ancak yazılı delille fazla çalışma alacağı ispatlanabilir.
Bunun yanında işveren tarafından bordro imzalatılmadığı, ödemelerin banka kanalıyla yapıldığı hallerde, işverenin bankadan ödeme yaparken ödemenin fazla mesai ücreti olduğuna dair ihtirazi kaydı yoksa, bu durumda da ispat ancak yazılı delille yapılabilecektir. Yine Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre davalının kamu kurumu olması halinde, işçi çalıştırma ve çalışma usullerinin kayıtlara dayanması gerektiği, özellikle fazla çalışma çizelgeleri, işyerine giriş çıkış kayıtları, görevlendirme yazıları ve ücret bordroları gibi yazılı delillerle ispat geçerlilik kazanır. Aksi durumda tanık beyanlarıyla sonuca gidilemeyecektir.
Bordrolarda fazla çalışma tahakkuku varsa ve ödemeler buna göre yapılmışsa, işçi fazla çalışmalarını yazılı delille ispatlamak zorundadır. İşçinin bordrolarda fazla mesai ödenmediğine dair ihtirazi kaydı varsa ve buna göre fazla çalışma yaptığını ileri sürüyorsa, her türlü delille fazla çalışmalarını ispatlayabilir. Özellikle bordroda tahakkuk yoksa ve sıfır görünüyorsa, işveren yalnızca bu bordrolara dayanarak fazla çalışma yapılmadığını iddia edemez. Bu durumda da işçi fazla çalışma yaptığını, tanık dahil, her türlü delille ispatlayabilir.
Dinlenen tanıkların tarafsız olmaları gerekir. Mesela; dinlenen tanıkların da aynı davalıya karşı davalarının olması, davacı ile menfaat birliği içinde olması ya da davalı işverenle aralarında husumet bulunması v.b. durumlarda söz konusu tanıkların beyanlarına tam olarak itibar edilemez. Bununla birlikte tanıkların davacıyla aynı dönemde çalışmış ve çalışma şartlarını bilen kişiler olması gerekir.
İşçi bir haftada 55 saat çalışmış olsun.
Bir aylık çalışmanın saatlik değerini hesaplamak için aylık ücret 225’e bölünür.
Fazla çalışma kapsamında %50 zamlı saatlik ücret bulunur.
Fazla mesai ücreti için fazla mesai yapılan toplam saat ile saatlik fazla mesai ücreti çarpılır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun md.41/2 uyarınca, normal çalışma süresi 45 saatin altında olan işyerlerinde yapılan fazla sürelerle çalışma ücretinin %25’i; normal çalışma süresi 45 saat olan işyerlerinde fazla mesai ücretinin %50 zamlı ödenmesi gerekir.
Fazla Çalışma Yönetmeliği m.5/2’ye göre, fazla çalışma sürelerinin hesabında yarım saatten az olan süreler yarım saat, yarım saati aşan süreler ise bir saat sayılmaktadır. Örneğin bir işyerinde işçi tarafından 20 dakika fazla çalışma yapılması durumunda yarım saat, 40 dakika fazla çalışma yapılması durumunda ise 1 saat olarak hesaplanacaktır.
Taraflar kendi aralarında yapacağı bir anlaşma ile bu oranı daha da yükseltebilirler. Taraflar arasında sözleşme ile başkaca kararlaştırılmamışsa saat ücreti şu şekilde bulunur:
İşçinin izinli ya da raporlu olması nedeniyle çalışamadığı günler çıkarılmalıdır. Fazla çalışma süresinin belirlenmesinde değerlendirme haftalık bazda yapılıp rakam yediye bölüneceğinden hafta tatili günleri çıkarılmamalıdır. Ancak, yıllık izin gibi çalışılmayan ya da ayrıca hesaplanacak olan ulusal bayram-genel tatil günleri çıkarılmalıdır.
Mesela, işçinin 900 TL Ücretle 01.01.2016-30.06.2016 döneminde haftalık 12 saat fazla mesai yaptığı varsayılırsa bu dönemde izin kullanmamışsa 1 Ocak, 23 Nisan, 1 Mayıs, 19 Mayıs tarihlerinden oluşan 4 gün çıkarılmalıdır.
İşçinin maktu ücreti 900 TL olarak kabul edildiğinde bu işçinin 1 saatlik fazla çalışma ücreti iki farklı yöntemle şu şekilde hesaplanacaktır:
Fazla çalışma ücreti, geniş anlamda ücret niteliğinde olup 4857 sayılı iş kanununun 34. maddesi gereğince gününde ödenmemesi halinde, bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz uygulanarak ödenmelidir.
İşverenin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmesi durumunda istekle bağlı olarak temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülür. Bunun yanında kısmi davalarda dava veya ıslah tarihinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilir.
Belirsiz alacak davası şartları taşıması durumunda ise dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemişse davanın açıldığı tarihte temerrüde düşülmekle faize bu tarihten itibaren hükmedilir.
Fazla çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir. Ayrıca taraflar kendi aralarında yapacağı bir anlaşma ile bu süreyi artırabilirler. Zamlı ücret yerine işverenden serbest zaman kullandırılmasını isteme hakkı işçinin seçimlik haklarındandır ve işçinin isteğine bağlanmıştır. Dolayısıyla, işçinin serbest zaman istemesi halinde işverenin bunu reddetme hakkı bulunmayıp, bu hakkı kullandırmak zorundadır.
4857 sayılı İş Kanununun 41’nci maddesinde fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışmada işçinin isterse zamlı ücret yerine fazla çalıştığı her saat karşılığı 1 saat 30 dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat karşılığında 1 saat 15 dakikayı serbest zaman olarak kullanabileceği belirtildiğinden toplam 7,5 saat serbest zaman iş saatleri içinde verilebilir. İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti olmadan kullanır.
Fazla Çalışma Yönetmeliği 10. maddesine göre işveren, fazla çalışma yaptırdığı işçilerin bu çalışma saatlerini gösteren bir belge düzenlemek, imzalı bir nüshasını işçinin özlük dosyasında saklamak zorundadır. İşçilerin işlemiş olan fazla çalışma ücretleri normal çalışmalarına ait ücretlerle birlikte ödenir. Bu ödemeler, ücret bordrolarında ve ücret hesap pusulalarında açıkça gösterilir.
İşyerinde üst düzey yönetici olarak çalışan yönetici konumunda olan işçiye görevini gerçekleştirdiği şekilde yüksek ücret ödenmesi durumunda, aynı yerde görev ve talimat veren başka üst düzey yönetici de olmaması halinde işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediği kabul edileceğinden bu durumda fazla çalışmaya hükmedilmemektedir.
Yargıtay içtihatlarıyla da istikrar kazanmış uygulamaya göre, bazı meslek gruplarında fazla çalışma kabul edilmemektedir. Mesela; tıbbi mümessiller çalışma saatlerini kural olarak kendileri belirlemektedir. Bu durumda fazla çalışma yaptıkları günlük faaliyet ve çalışma planları ayrıntılı incelendikten sonra belirlenmektedir. Kapıcıların da esnek çalışma saatlerine tabi oldukları ve kapıcı konutlarının işyerinin içinde olduğu gözetildiğinde fazla çalışma yaptıkları kabul görmemektedir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği 98. maddesine göre şoförlerin bir günde dokuz saatten fazla araç kullanmaları mümkün değildir. Takograf kaydı ve belge gibi kesin deliller sunulmadığı takdirde, yasaya göre şoförlerin (özellikle tır şoförlerinin) bir günde en fazla dokuz saat çalıştığının kabulü gerekir. Bir şoför 7 gün çalışsa bile; 7 gün x 9 saat = 63 saat toplam çalışma süresi olacaktır. Kesin delil ibraz edilmediği müddetçe; şoförlerin 1 haftada en fazla 18 saat fazla mesai yapması mümkündür.
Her meslek grubunun şartları ve çalışma şekli farklı olduğundan fazla çalışma olup olmadığı her somut olaya göre faklı bir şekilde araştırılır. Fazla çalışma saatlerinin belirlenmesinde davacı işçinin talebi aşılmamalıdır.
İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinin 8. maddesine göre;
Yukarıda sayılan işçilere normal nedenlere dayanılarak fazla çalışma yaptırıldığında bunun hukuki ve cezai sonuçları olacaktır.
Fazla çalışma ücreti almaya hak kazanan işçi bu hakkını belirli bir süre içerisinde talep etmesi gerekmektedir. Talep edilmediği takdirde zamanaşımına uğrayarak bu hakkını kaybedecektir. Fazla çalışma ücreti de bir ücret alacağı olduğundan beş yıllık zamanaşımına tabiidir. Bu beş yıllık süre fazla çalışma ücretinin ödenmesi gerektiği tarihten itibaren başlar. Dolayısıyla zamanaşımı süresi yapılan her fazla çalışma süresi için ayrı ayrı belirlenecektir.
Fazla çalışma ücreti alacağı için dava açıldığında açıldığı tarihten itibaren geriye doğru son 5 yıl içindeki fazla çalışma ücretleri hesaplanacaktır. İş sözleşmesinin devam etmesi bu sürenin başlamasına engel değildir. İşverenden fazla çalışma ücreti alacağının talep edilmesi zamanaşımı süresini kesen sebeplerden değildir.
İş Kanunu 34. maddesine göre, “Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir.” hükmü yer almaktadır. Fazla çalışma ücreti normal çalışmalarına ait ücretlerle birlikte ödeneceğinden Kanun maddesinde belirtilen 20 günlük süre normal ödenmesi gereken ücretin verilme tarihinden itibaren başlayacaktır. Fazla çalışma ücreti ödenmediğinden iş görme borcunu yerine getirmeyen işçilerin, iş sözleşmeleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz.
İş Kanunu 24/II-e maddesine göre, “İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez veya ödenmezse” işçi haklı nedenlere dayanarak iş sözleşmesini derhal feshedebilir. Dolayısıyla fazla çalışma ücreti ödenmeyen işçi haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshedip, bunun hukuki sonuçlarından faydalanır. Bu konuda işverenin fazla çalışma ücretinin bir kısmını ödemiş olması ya da hiç ödememesi bu hakkın kullanılmasına engel değildir.
Fazla çalışma ücreti bir işçilik alacağı olduğundan bu konuda yaşanan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. Fazla çalışma ücreti almaya hak kazanan işçinin fazla çalışma ücreti işveren tarafından ödenmemesi veya kısmi ödenmesi halinde dava şartı olan arabuluculuk faaliyeti sonrası İş Mahkemelerinde dava açmak gerekmektedir. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır.
Fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin İş Mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
Yargıtay HGK – Karar No: 2017/508
“Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı işçinin çalışma saatlerini bizzat belirleme yetkisini haiz üst düzey yönetici sayılıp sayılmayacağı ve burada varılacak sonuca göre, taraflar arasında belirlenen yüksek ücret sebebiyle ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
“Üst düzey yönetici” kavramı salt hukuki bir kavram olmayıp, işletme organizasyonu ile de yakından ilgili bir kavramdır. Bu haliyle “işveren vekili” kavramı ile ilişkili olduğu fakat bu kavramı da kapsayan bir konumu ifade ettiği söylenebilir.
4857 Sayılı İş Kanununun 2. maddesinin dördüncü fıkrasında işveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler “işveren vekili” olarak tanımlanmış; 18. maddesinde ise işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekillerinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanmayacakları belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında üst düzey yönetici, ilke olarak işyerinde işveren vekili sıfatını taşımanın ötesinde işyerinin bütününü sevk ve idare eden, işçilerin çalışmalarını ve çalışma saatlerini düzenleyerek onlara emir ve talimat veren; duruma ve işyeri düzenine göre işe alma ve işçi çıkarma yetkisini de taşıyabilen kimse olarak tanımlanabilir. Ancak aynı yerde kendisine görev ve talimat vererek denetleyen, çalışma saatlerini belirleyen başka bir yönetici veya şirket ortağının bulunması halinde kişinin üst düzey yönetici olmadığının kabulü yoluna gidilebilir. Çalışma gün ve saatlerinin bizzat belirlenebilmesi yetkisi de üst düzey yöneticilik sıfatının benimsenebilmesi için kabul edilen kriterlerden biridir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2006 gün ve 2006/9-676 E., 2006/727 K. ve 24.12.2008 gün ve 2008/9-774 E, 2008/785 K. sayılı kararlarında da açıkça benimsendiği üzere, işyerinde üst düzey konumda çalışan işçinin, görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanılması olanaklı değildir. Bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında davacının şantiye şefi olduğu, şantiyede kendisine emir ve talimat veren daha üst düzeyde bir yöneticinin bulunduğu hususunun iddia ve ispat edilemediği sabittir. Öte yandan dava dilekçesi ile dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 2008-2009 yıllarında 4.000 TL ilâ 4.500 TL gibi yüksek bir ücret aldığı düşünüldüğünde, kendisine ayrıca fazla çalışma ücreti verilmesi gerektiği kabul edilemez. Hal böyle olunca tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır”
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi- Karar No:2017/10623
“Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordro imzalı olsa da bordroda fazla mesai çalışmaları karşılığı ücret göstermelik ve sembolik olarak gösterilmiş ise, bu durumda da işçi tanıkla daha fazla mesai yaptığını kanıtlarsa, bu halde fark ücretleri hesaplanmalıdır. Dosya içeriğine göre, davacı taraf fazla mesai ücreti alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı ise ödendiğini savunmuştur. Mahkemece davacının ücret bordrolarında tahakkuk bulunduğu, bordroların da imzalı oluşu ve ihtirazi kayıt içermeyişi gerekçe gösterilerek hesaplama sırasında fazla mesai tahakkuku bulunan aylar dışlanarak sonuca gidilmiştir. Ancak dosyada mevcut bordroların incelenmesinden; davacı işçiye asgari ücret üzerinden 2007/Ocak, Mayıs ve Haziran ayları hariç her ay 1 veya 2 saatlik sürelerle fazla mesai karşılığı ücret tahakkuk ettirildiği görülmektedir. Mahkemece, davacının haftada 3 saat fazla mesai yaptığına yönelik yerinde olan tespiti dikkate alındığında işyerinde yapılan fazla mesainin tahakkuk ettirilenden çok daha fazla olduğu, tahakkukların sembolik ve kendini tekrarlayan şekilde gösterildiği anlaşılmaktadır. Gerçek durumu yansıtmadığı açık olan ücret bordrolarındaki kısmi tahakkuklara itibar edilerek ilgili aylardaki tüm fazla mesai alacaklarının işçiye ödendiği düşünülemez. Mahkemece davacının aylık net 2.000,00 TL ücret ile çalıştığı ve haftada 3 saat fazla mesai yaptığı kabulüyle hesaplama yapılarak, imzalı olan ve ihtirazi kayıt içermeyen bordrolarda tahakkuk ettirildiği anlaşılan fazla mesai ödemelerinin (veya işçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda bankadan yapılan ödemeler) hesaptan mahsup edilmesi, 2007/Ocak, Mayıs ve Haziran aylarının ise hesaplamada dışlanması ve oluşacak sonuca göre davacının fazla mesai alacaklarının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir”.
Yargıtay 9.Hukuk Dairesi-Karar No: 2020/8130
“Somut uyuşmazlıkta, davacının fazla çalışma ücreti davacı tanık anlatımlarına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır. Ne var ki; davacı tanıklarından A.B., davacının üvey annesi olup işyeri çalışanı olmadığı, çalışma düzenine ilişkin görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple hesaplamada dikkate alınması hatalıdır. Diğer davacı tanığı B.B ise 2011 ve 2012 yıllarında yaklaşık 1 yıl kadar davalı şirkette çalıştığını beyan etmiş olup, fazla mesai hesaplamasında davacı ile birlikte olan ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak hesaplama yapılması gerekirken davacının tüm çalışma dönemi bakımından hesaplama yapılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”