mesele ne biliyor musun yeğen / Ramiz Dayı'dan unutulmaz sözler

Mesele Ne Biliyor Musun Yeğen

mesele ne biliyor musun yeğen

Ramiz Dayı'dan unutulmaz sözler

İşte her hafta hayranlarının merakla beklediği Ezel dizisinden unutulmaz diyaloglar...

*****
Çekil bir süre kendi köşene. Bırak su kendi çatlağını bulsun. İzin ver de kuklalar, içlerinde sen varmış gibi oynasınlar kurduğun bu oyunu...

Mesele ölmek değil dost bildiğin en güvendiğin adamın eliyle ölmekmiş mesele...

Herkes gerçeği aradığını söyler, herkes gerçeğin onu kurtarmasını bekler ama seni özgür bırakan gerçeğin değil sonunda kavuştuğun yüzüdür sevdiğinin...
Gerçeği öğrenmek için kimi kendini ortaya atar kimide başkasını ateşe atar ama çaresizce aradığın şey gerçek değil aslında sen bir kuytuda bırakıp gittiğin kendini arıyorsun aslında...
Sen fazlasınıbilmek istemiyorsun arkadaş sen sadece birgün seninde sevilebileceğini bilmek istiyorsun ve ne yaparsan yap sevilmiyorsan eğer seni gerçekler değil sokatan seçtiğin rastgele birini kurban etmek kurtarır...
Gerçeği yine de çğrenmek için yalanlardan örülü bir ipe tutunmak ne korkunçtur...
Korkunçtur sonunda gördüğün gerçeğin en çıplak en gaddar en acımasız yüzü ama en korkuncu her şeye sahipken bile bir anının bir hayalin bir hayaletin peşinden koşmak...
Gerçekleri saklayarak ulaşabilirmisin gerçeğe anıların içinde aradığın insanı bulabilirmisin hiç yaşanmamış hayata gerçek gibi tutunabilirmisin orada olmayan birinin seni hala koruduğuna inanabilirmisin gerçeğin o kadar çok yüzü var ki senin gördüğüne inanabilirmisin...
Hayal ettiğin her şey bir gün bir ihtimal gerçek olabilir o ihtimali yok etmeden unutabilirmisin gerçekten sevdiğin tek insanı...

Eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur.

Hesap görmek, hesap etmekten zordur yeğenim.

Değişmek zordur yeğenim ama bazen… Aynı adam olmak daha zordur… Hayat öyle yüklenir ki üstüne durduğun yerde çatır çatır çatırdarsın.

Bazen öyle acır ki için değiştin sanırsın şimdi dersin… Şimdi her şeyi yapabilirim…

Bazen hayat seni öyle zorlar ki yeğenim yolun başında kimdin… Unutursun...

Zorunu benden duy yeğenim, herkese yalan söylemen yetmez artık… Bundan böyle bir başına kalsan da artık kendin olamazsın…

En karanlık gününde
En çaresiz anında
Kendini ortaya atıyorsan eğer
En umutsuz anında
Kendin için değil
Çocukların için
Kendini çare diye sunuyorsan eğer
Yüreğinde çocuğunun sevgisini tutan
Hiç kimse çaresiz değildir.

Kaderimiz olan aşka değil de aşkıyla kaderimizi değiştirene içelim!

Yapmakla olup bitseydi bu iş,
Hemen yapardım, olup biterdi.
Döktüğüm kanla akıp gitse her şey,
Bir vuruşta sonuna varılsa işin,
Bir anda bu dünyayı olsun kazanıversen,
Zaman denizinin bir kumsalı olan bu dünyayı
Öbür dünyayı gözden çıkarır insan.
Ama bu işlerin daha burada görülüyor hesabı.
Verdiğimiz kanlı dersi alan
Gelip bize veriyor aldığı dersi.
Doğruluğun şaşmaz eli bize sunuyor
İçine zehir döktüğümüz kupayı.

Asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, birini iyi edecek şeyin diğerinin kadehine zehir olmasıdır.

En iyi soygunlar girerken değil çıkarken bozulur yeğen. Haydutlar öyle iyi planlar ki girmeyi nasıl çıkacaklarını unuturlar. Çıkacaksan hemen çıkacaksın yeğen yoksa çekerler yoksa seni içeri...

Güvercinin boynundaki o kırmızımtırak tüyler vardır ya, bir kere taktı mı güvercin o tasmayı boynuna başka birisini sevemezmiş, ama bazen fazla sevgiden güvercinler birbirlerini de öldürürlermiş, birbirlerinin gırtlağını deşerlermiş fazla sevgiden, o yüzden o kızıl tasmaya da güvercin gerdanlığı derlermiş.

Madem bu kadar çok sevdiniz birbirinizi bakalım kim takacak o gerdanlığı boynuna... Madem ikiniz de hasmımsınız artık geldik sınavın son sorusuna. Biriniz ölürse diğeriniz sağ çıkacak buradan, bakalım kim daha çok seviyor diğerini... Kim takacak o gerdanlığı boynuna...

Sen ha sen! Görmeyeli çok büyümüşsün eski dost çok! Ben görmeyeli yaşlandım, ufaldım. Ben içerde hüküm giyerken sen dışarda hüküm sürdün. Gerçi ben kötü girdim içeri ama içerde insanı anladım. Sen iyi çocuktun. İyi çocuktun da iyice insanlıktan çıkmışsın. Tamam ben sana kötülük ettim ama şimdi sen baştan aşağıya kötülük olmuşsun. Yani diyeceğim o ki şimdi sen güçlüsün, gençsin, vurup bana beni yere yıkarsın, dua et ki o iş orda bitsin. Çünkü iş orda bitmezse vurup beni yıkamazsan yere boyuna posuna gelmişine geçmişine bakmam bu işi ben başlattım, bitirmeden bırakmam. Bitirmeden bırakmam.

Bazen insan başkasının ruhunu ararken kendi ruhunu teslim eder başkasına.

Her yanım yanım acıyor, gençliğime, halime şu mavi gök mavi deniz uçan kuş işe giden insanlar ipimi çeken cellat on gün on gün...

Öyle Durursan Kolay Hedef Olursun.
Durursan Senin Başlattığın Olaylar,
Gelir Seni Bulur.
Mızrak Gibi Saplanır Kalbine
Unutma Yeğen...
Tek Başına Değilsin !
Tek Başına Kalırsan;
Sen Kendin Değil, Kendi Celladın Olursun Ancak.
Sırası Değil Yeğen !
Kanma Onlara...
Hangi İsminle Çağırırsa Çağırsınlar Seni.
Çağırdıkları Yere Gidersen...
Dönsende Oradan, Kendin Dönemezsin Yeğen...!

Cevabını Bulamadığın Her Sorudan, Korkacaksın.
Sana Çekilen Her Bıçağın Kınında,
Cevabını Bilmediğin Başka Bir Soru Gizlidir Çünkü.

Bazen yeğen işleri yoluna koymak için sıkmayacaksın yumruğunu, açacaksın avucunu avucundakileri savuracaksın havaya. Bekleyeceksin, bekleyeceksin sana geri gelmelerini.

Bir şey yapmadan önce eğer yaparsan sana ne yapacağımı bir düşün önce.

Oysa herkes öldürür sevdiğini,
Kulak verin bu dediklerime,
Kimi bir bakışı ile yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözler ile…
Kimi bir bakışıyla yapar bunu,
Kimi dalkavukça sözlerle.
Korkaklar öpücükle öldürür...
Yürekliler kılıç darbeleriyle.

Kimi gençken öldürür sevdiğini
Kimi yaşlıyken.
Şehvetli ellerle boğar kimi
Kimi altından ellerle
Merhametli kişi bıçak kullanır
Çünkü bıçakla ölen çabuk soğur
Kimi yeterince sevmez kimi fazla sever
Kimi satar; kimi de satın alır
Kimi gözyaşı döker öldürürken
Kimi kılı kıpırdamadan
Çünkü herkes öldürür sevdiğini
Ama herkes öldürdü diye ölmez.

Kendi kanını kendi elleriyle kurutan bir adamım. İşte ben böyle bir adamım. Ömer benim de oğlum o benim son oğlum. Ben ne Allah'ım ne de Azrail. Ne alabilirim oğlunun canını ne de geri verebilirim sana. Yapamam.

Bu gün bi köprünün tam ortasında durdum, aşağıda alevler, arkamda melek, önümde şeytan, ikisi de aynı soruyu sordu... Kimsin sen, kimin tarafındasın...

Aşk mı intikam mı, mahkum mu, cellat mı... hep ikisinden birini seçmen istendi... Ama hep bir üçüncü şık var... O da ateşe atlamak...


Öyle Bir Döngüdür ki Hayat,
Sevdiklerinle Yer Değiştirir Durur.
Çaresiz Hep Oynarsın, Aynı Oyunu...
Bir Kere Olan Herşey, Olmaya Devam Eder.

Bir Kere Kaçtın mı Herşeyden ?
Aynı Ayak İzlerine Basarak Kaçarsın Sürekli
Bastıkça Büyür Geçmişin Ayak İzleri,
Arkanda Bıraktıkça Ansızın Önüne Çıkarlar.

Kendi Ayak İzlerini Takip Edip Dönemezsin Geçmişe
Ama Yeterince Beklersen Eğer,
Geçmiş Eninde Sonunda Dönecektir Sana Geri
Geçmişi Değiştiremesende...

Çağırabilirsin Ama Kendine
Oyunu Bi Kere Kaybettiysen Eğer,
Silemezsin Kayıplarını.
Ama Yeterli Bedeli Ödediysen Eğer
Herşeyini Kaybettiğin O Masaya,
Birgün Oturabilirsin Yeniden.

Geçmişe dönmek başka, geçmişi silmek başka. Bir kere aktı mı zamanın içinden suyun yolu değişmez.

Unutma! Bin kere dönsen o güne, bin kere ihanet edecekler sana. Herkes doğasının gereğini yapar. Bin kere ihanet etseler sana çaresi yok bin kere gidersin yanlarına.

Değişmek Zordur Ama Bazen Aynı Adam Olmak Dahada Zordur

Asıl çaresizlik derdin devasız olması değil, Birini iyi edecek şeyin, diğerinin kadehine zehir olmasıdır

“Sadakat erdem değildir aslında sevgiden kör olmaktır, hep kaçtığın şeye eninde sonunda yakalanmaktır sadakat. Yemin etmeden bir daha düşün; çünkü sadakatle başlayan her şey ihanetle biter.”

“Ölüm gibidir sadakat. Bir kere çizgiyi geçtin mi, geri dönüş yoktur.”

Ne kadar değişirsen değiş, Nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı.

Portakalı soymadan içinin iyi olup olmadığını anlayamazsın.

Ben her şeyi olan ve kaybedeceği hiçbir şey olmayan insanım.

Savaşmak aslında hasmınla savaşmak değil, sevdiklerinle savaşmaktır. Savaşırken göremezsin bazı savaşları kazanamazsın artık durmalı ve geri çekilmelisin.

Ezel duy sesimi! Bir kere ihanete uğradın mı anılar sana bataklık olur yeğen, hatırladıkça çekerler seni içeri, hatırladıkça affetmek istersin yeğen; çünkü affetmek unutmak demek, öncesini hatırladıkça sonrasını unutmak istersin, çırpınma boşuna yeğen, o hançer bir kere saplanınca sırtına çıkarmaya kalktıkça iyice kalbine gömersin.

Sadakat ya birine doğru koşmaktır, ya birinden kaçmaktır…

Kadere inanan insan tesadüfe inanmaz. Tesadüfe inanan adamsa kaderini kendi elinde tutamaz.

Hayatın kuralı bu, ne kadar uzağa gidersen git, başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş nerede mutlu olduysan hep oraya çevirirsin kafanı. Ne kadar terbiye etsen de susturamazsın içindeki canavarı. Nereye gidersen git şunu unutma. Herkes gün olur evine döner.

En karanlık gününde en çaresiz anında kendini ortaya atıyorsan eğer en umutsuz anında kendin için değil çocukların için kendini çare diye sunuyorsan eğer, yüreğinde çocuğunun sevgisini tutan hiç kimse çaresiz değildir. Tüm kapılar üstüne kitlenmiş de olsa birinin kalbinde yer tutan hiç kimse tutsak değildir kendi kafesi...ne… Çaresizlik; aradığın çarenin belki tam önünde olması ama onu bulacak vaktin olmamasıdır çaresizlik. Çaresizlik; cevapsız kurak bir ıssızlık değildir. Dışarıda devam edecek hayattır asıl engel… Asıl engel sana geçit vermeyen seni umursamayan seni yutan hayattır asıl engel.

Elinden birşey gelmeyince kabullenmek kolaydır.Asıl çaresizlik kendine elimden geleni yaptım mı diye sormaktır. Çünkü asıl çaresizlik çareyi geçirmişken eline avuçlarının içinden kaçırmaktır

Bazen yaşamak için öldürmek zorundasın. Bazen yaşamak için içindeki sevgi seni öldürmeden sen onu öldürmek zorundasın.

Çaresizlik aradığı çarenin belki tam önünde olması ama onu bulacak vaktin olmamasıdır çaresizlik

Akrep ile kurbağa
İyi niyetli kurbağa akrebe yardım eder. Akıntının ortasında kurbağa sırtında korkunç bir acı hisseder… İkisi de akıntının içine doğru sürüklenirken kurbağa sorar akrebe: “Niye yaptın akrep kardeş? Bak şimdi ikimiz de öleceğiz.” Akrep döner ve şöyle der: “napayım benim huyum bu.”

Sevdiğini korumak için savaşman yetmezse eğer en karanlık çare onun sevgisini öldürmektir. Sevdiğini kurtarmak için en kötü ihtimal, en son yol ona ihanet etmektir.

İnanıyorum söylediğini candan söylediğine. Ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez. Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak. Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak. Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün, sevginin bitmesine insan neden üzülsün. Aşk mı kaderi kovalar kader mi aşkı daha kimseler çözemedi bu bilmeceyi.

Seni sınayacaklar yeğen, sana soracaklar. Ne soracaklar yeğen, bir tarafta melek, bir tarafta şeytan ne soracaklar sanırsın ha? Seni sınayacaklar yeğen, sana soracaklar. Artık tereddüte gerek yok, ya ileri gideceksin ya vazgeçeceksin.

Cesurun bakışı korkağın kılıcından keskindir yeğen!

Güç gizden gelir yeğen!

Teslim olunmadan sadık olunmaz...
Sadakat ne menem şeydir bu sadakat? Sadakat sır saklamak mıdır? Sessiz kalmak mıdır? Kıyametin kopacağını bile bile…
Ölüm gibidir sadakat, pazarlığı olmaz. Bir kere çizgiyi geçtin mi yoktur dönüşü… Ne umutlar fısıldarsa fısıldasın sana hayat; çeker gider sadık kalmaz sonunda… Ama kötülük öyle mi hep yanı başındadır insanın.
Sözler verilir, sözler unutulur; gün gelir ihanet eden sadakat ister. Sadaka gibi verilmez sadakat, isteyen hepsini ister. Sevdiğine sadık kalan adam kendinden vazgeçebilen adamdır.

Senin yerinden oynatamadığın taşlar var yeğen, ama benim yok!

İki arkadaş çaresi yok biri ölecek
Çünkü yalnızlık ilk gelene keser bileti
Çünkü pusudaki canavar
Tek bir isim fısıldar kulağına, EZEL...

Sevdiklerimize çok yakından bakarız. Bu yüzden kusurlarını görmeyiz

Ben yalandan mı iyi ettim seni yeğen, yalandan mı çakalların elinden kurtardım? Ben seni yoktan var ettim.

En çok sevdiğim iki insan yanımda gideceksek böyle gidelim yeğen, ha?

Benim oyunumla senin oyunun bir değil kardeş, benim senden alacaklarımı senin bu masaya koymaya cesaretin yok!

Ailenden biri bıraktığında seni ya da sen bıraktığında onu karanlıkta çağırırsınız hala birbirinizi… Ailenden biri bugün ölecek, çaresi yok, tek bir soru kaldı geriye, kim?

Ne yaparsan yap sen kazanamayacaksın, sen kaybedeceksin, çünkü sen işin başında kaybetmişsin kardeş.

ezel ile ramiz dayı arasında oluşabilecek alternatif muhabbetlerdir.

sahne şöyledir, ezel annesini ziyarete gelir, eve girer bir de ne görsün, dayı ile annesi kütür kütür sevişmektedir ve olaylar gelişir.

-dayııı!!? sen ne yaptın dayı?
+ dur yeğen açıklayabilirim
- neyini açıklayacan dayı ya.
+ planın bir parçası bu da yeğen
- anamı siktin dayı, plan mı kaldı allah aşkına
+ mesele ananı skmek değil yeğen, intikam almak
- ulan şu intikamı bi alayım, ağzını yüzünü skmezsem bana da ezel demesinler.

- yeğen
+ efendim dayı
- mesele ne biliyor musun yeğen?
+ ya dayı bi sus mnskym, şurada ağız tadıyla bir maç seyrettirmedin ya.
- mühim olan ayar vermek değil yeğen
+ dayı alllahın adını verdim, bi sus ya.

- dayı , bu şebnem de , ne tatlı hatun değil mi? tay gibi maşallah.
+ sen bu suratsız eyşan’da ne gördün yeğen?
- ne görecem dayı , ebemin .mını gördüm.
+ mesele şu ki , şebnem’i bizim tefo düdüklüyor yeğen.
- vay mnskym , benim yüzüm gülmeyecek mi , maserati aldık hatun kaldırırız diye , 31 çekmekten çükümde nasır çıktı dayı.
+ maserati çok yakıyor mu yeğen?
- sıralı otogaz sistemi taktırdım , kokluyor mübarek.
+ mesele şebnem’i düdüklemek değil yeğen , mesele maseratinin içinde threesome yapabilmek.

- yeğen, mesele nedir biliyor musun?
+ biliyorum dayı. mesele senin hiç susmaman.

- yeğen?? mesele ne biliyor musun yeğen?
+ nedir dayı, nedir allah'ını seversen?
- mesele burnundur olm, burnun.
+ niye dayı, niye??
- amk seni baştan yarattık, burnu unuttuk. ömer'in burnunu bıraksaydık bari.
+ ne var dayı ya burnumda?
- lan gidip aynaya baksana. işin gücün eyşan olmuş olm senin. skecem şimdi eyşan'ını da burun deliklerini de hee!!
+ ama dayııı!!??
- sus skerim...

ezel ile dayı çıplaklar kampındadır;

- yeğen, mesele nedir , biliyor musun?
+ biliyorum dayı, boyu değil işlevi diyeceksin değil mi?
- nerden bildin lan?
+ 45 dakikadır, gözünü kırpmadan çüküme bakıyorsun dayı.
- allah senin gibi yeğenin belasını versin.

ezel ile dayı bir çatışmaya girerler ve dayı vurulur. yerde kanlar içinde yatmaktadır , ezel’in gözlerinden yaşlar süzülmektedir.

- mesele ne , biliyor musun yeğen ?
+ ya dayı bi sus , skecem meselesini.
- yeğen bu da planın bir parçası , cengiz’in ebesine atlamamız için vurulmam gerekiyordu.
+ ebenin amı ali sami .iyi de sen öldükten sonra , ne anlamı var dayı?
- ağlama lan ibiş , karaciğeri aldırmıştım çatışmadan önce , kurşun ordan geçti gitti. 10 güne düz koşulara başlarım.
+ yok artık
- valla bak , john locke ‘tan esinlendim
+ hay ben senin de , john locke’un da , kafa bırakmadınız lan adamda.

- dayı naber?
+ iyi ezelciğim senden naber?
- iyiyim dayı nolsun. eyşan, cengiz, ali yuvarlanıp gidiyoruz işte.
+ mesele ned...
- bi sus dayı allah aşkına gene başlama adam gibi muhabbet ediyoruz işte.
+ !!!!

-yeğen!! risk nedir biliyor musun yeğen?
+* budur
-afferim yeğen 100 otur

ezel ile ramiz dayı , hacca giderler:

- dayı , hadi kalk şeytan taşlamaya gidelim.
+ otur yeğen , ben adamları gönderdim 2 şarjör boşaltıp gelecekler.
- dayı , mesele adam göndermek değil ki , mesele içindeki kötülüklerden arınmak
+ ulan hacı oldun da bana aforizma mı sçıyon pezemenk, sen içki iç , kumar oyna , önüne geleni düdükle ,sonra hacı oldum diye bana artistik yap.
alırım aklını yeğen.
- pardon dayı.

epey alternatif bir örneği için:

behlül ramiz’in yeğeni olursa olabilecekler

behlül: bihter

bihter: behlül

firdevs: behlül, bihter! siz ne yapıyorsunuz yine burada?

bihter: (arkasını dönerek) bir şey yok yahu, yastık savaşı yapıyorduk.

behlül: evet evet, savaşırken savaşırken yastık araya girdi.

firdevs: bihter

bihter: anne

behlül: amca!

ramiz: ne oluyor burada yeğen?

behlül: bir şey, bir şey yok amca, ne olsun işte biliyorsun, yancılık, hayat mücadelesi.

ramiz: sen her gün bihter’in kocası olarak uyanıp, boynuzlu olarak kalkmak nedir bilir misin? anladın mı ben olmak ne demek yeğen?

behlül: ama amca

ramiz: amcalığı mı kaldı ulan, ölüyü diriyi ittin gözünü bize mi diktin? benim paramla benim köşkümde benim hatuna göz dikmek ne demek ulan? benim çektiğimi ali rıza bey çekmedi senin yüzünden. beşir bağla şunu, yanına da bihter’i bağla. firdevs emir ver!

-yeğen?
-efendim dayıcığım?
-karnım tok,sırtım pek,alnım açık,farkettin değil mi?
-evet dayıney
-tamam şimdi sktir git,

+ gel otur yeğen..
- niye dayı neden! yine beni iki güzel lafla tavlıycan mı dayı. intikam nerde kaldı.
+yeğen bi otur dinle hele... yeğen, bu dizinin senaristine söyle, serseri gibi öyle, 3 dakkada bir flashback yapmasın, yalama olduk yeğen.
- seyirci de oldu da dayı, ama bırak onu da intikam nerde dayı, çok kızgınım sana da şebnem'e de cengiz'e de eyşan'a da, intikam emri ver bana dayı, çocuğumu keserim nolur yardım et!!
+mesele, yeğen, çocuğunu kesip yardım isteyip eyşan'dan kerpeten ali'den tefo'dan nefret edip intikam peşinde koşup çok kızgınıp seyirciyi yalama edip sinirlenmek değildir.
-nedir dayı o zaman nedir?! sen hiç 2 insan oldun mu? 10 kişiden nefret edip de hayatını onlarla sürdürmek zorunda kalıp da altı üstü bir intikamı alamayarak dallandıkça budaklandın mı hiç dayı!?
+ para var sürpriz var yeğen. o onun ilacı o yeğen. rahat ol. ayrıca herkes öldürür sevdiğini. bir de burdan düşün. bir de bulduğunu bulurken bulamaç edip bulandırıp bokunu çıkarma yeğen.

ezelin dayıyı annesiyle yatakta yakalamasıyla gelişen muhabbet:

ezel: dayı ne yapıyorsun!
dayı: kardeş.

- ezel , intikamı aldık. şimdi ne yapacaksın?
+ müzik yapacağım dayı.
- nasıl?
+ “ezel çelik ercan” grubunu kuracağız.
- bravo, çok yaratıcı olmuş gerçekten de.
+ valla, isim bana da kolpa geldi biraz, ne koysak ki grubun adını?
- mesele sadece gruba isim koymak değil ki yeğen
+ nedir mesele?
- mesele , çelik ve ercan yeğen. hüseyin üzmez ve abdurrahman dilipak’la grup kursan , yemin ederim daha sempatik olur.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır