metal kalp kapağı ömrü ne kadar / (GEN) Kalp kapak tamiri, ölüm riskini - Sağlık Haberleri

Metal Kalp Kapağı Ömrü Ne Kadar

metal kalp kapağı ömrü ne kadar

Kalp kapak hastalıklarında keşke dememek için 40 yaşından sonra mutlaka kalp checkup’ı yaptırılmalı

Son yıllarda sık olarak karşımıza çıkan kalp kapağı hastalıkları, kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyip, tehlikeli bir tablo yaratabiliyor.Bu hastalığın tedavisinde erken teşhisin çok büyük önem taşıdığını belirten Avrasya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Emel Ergüney, kalp kapağı hastalıkları ve tedavisi için önemli bilgiler verdi.

Kalp kapak hastalığı nedir?

Kalbimizde mitral,aort,pulmoner,triküspit olmak üzere dört adet kapakçık bulunmaktadır.Bu kapaklar tek yönlü kan akımının yapılmasında önemli rol oynar ve aynı zamanda bu kapakçıklar kan dolaşımının doğru ve rahatça ilerlemesini sağlar. Kalp kapak hastalığı,kalp kapak yapısının bozularak işlev yapamaz hale gelmesi sonucu oluşmaktadır.Kapak hastalandığı yada hasar gördüğü zaman kalp kapağı hastalıkları baş gösterir. Hastalığın ortaya çıkmasında yaş faktörü önemli bir etken olduğundan 40 yaşından sonra mutlaka kalp checkup’ı yapılmalıdır.

Kalp kapağı hastalığının belirtileri

Kalp kapakçığı hastalıkları farklı şekillerde ortaya çıkabilmektedir.

  • Göğüs ağrısı,
  • Kalp ağrısı,
  • Zor nefes alma,
  • Fiziksel hareket yaparken zorlanma, (Merdiven çıkarken vb.)
  • Ateş Basması,
  • Çarpıntı hissi,
  • Bayılma hissi,
  • Yorgunluk ve halsizlik,
  • Felç,
  • Ritim bozuklukları vb.

Kapak Hastalıkları doğuştan olabileceği gibi sonradan da oluşabilir

Birçok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkan kalp kapağı hastalıklarının sebepleri aşağıdaki gibidir;

Doğuştan kalp kapağı hastalığı:Bireylerde en sık tespit edilen anomaliler olarak karşımıza çıkmaktadır.Bu anormalliklerden biri içerisinde kalp kapakçığı içinde 2aort kapakçığı olmasıdır. Bu kişilerde zamanla aort darlığı ya da yetersizliğinin olduğu görülmektedir. Diğer bir anormallik ise diğer kapaklarda doğumsal anomalilerin görülebilmesidir. Doğuştan kalp hastalıkları;

  • Bebeğin anne karnındayken kalbin normal gelişim sürecini tamamlayamamasından kaynaklanmaktadır.
  • Akraba evliliği,
  • Anne veya babanın doğumsal bir kalp rahatsızlığının bulunması,
  • Bebeklikte radyasyona maruz kalınması,
  • Annenin diyabet olması yada diyabetik bir hastalık geçirmesi,
  • Hamilelikte aktif veya pasif sigara kullanımı,
  • Çevresel yetersizlikler ve çeşitli genetik hastalıklar, doğuştan kalp rahatsızlıklarında risk faktörleri olarak karşımıza çıkar.

Romatizmal Ateş:Ülkemizde ciddi kapak hastalıklarının önde gelen sebeplerindendir.  Romatizmal ateş, kapak hastalığına sebep olur. Ancak bu durum 20–30 yıl sonra hissedilir. Romatizmal ateş kadınlarda en sık mitral kapak darlığına, erkeklerde ise aort kapak yetersizliğine yol açar.

Mitral Kapak Hastalığı: Mitral Kapak alanı normalde 4-6 santimetrekaredir. Mitral kapak 2,5 santimetrekare altındaolursa belirtiler baş göstermeye başlar. Bu durumda önce fiziksel hareketle ortaya çıkan nefes darlığı, çarpıntı, yorgunluk gibi belirtiler, hastalık ilerledikçe daha da artar. Mitral darlığında sol kulakçıkta kan akımı yavaşladığı için pıhtı oluşabilir ve bu pıhtı dolaşım yoluyla vücuttaki kol, bacak, beyin ve benzeri organların damarlarını tıkayabilir. Ayrıca genişleyen sol kulakçık nedeniyle ritim bozuklukları meydana gelebilir.

Kalp Kapağı Kireçlenmesi:Dahaçok yaşlılarda görülür.Bunun sebebi olarak kapak yaprakçıklarının kalınlaşması ve kireçlenmesi nedeniyle kapakçıklar yeteri kadar açılmaz. Bazı hastalarda ameliyat tedavisi gerektirecek düzeye gelebilmektedir.

Kapak Enfeksiyonu:Genellikle eskiden kapak operasyonu geçiren bireylerde görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Başlıca belirtileri; ateş, halsizlik, eklem ağrılarıdır. Bu hastalıktan korunmak için hastalar diş çekimi, cerrahi girişimler öncesinde antibiyotik almaları gerekir.

Pulmoner Kapak Hastalığı:Romatizmal nedenli olanı için çok nadir görülür. Genellikle doğuştan olur. Kanın akciğer damarından sağ karıncığa geri kaçmasıyla oluşur. Çabuk yorulma, nefes darlığı vb. belirtiler gösterir. İleri aşamalarda kalp yetersizliği bulguları oluşabilmektedir. Ayaklarda şişme, karaciğerde büyüme, boyun damarlarında belirginleşme oluşabilecek belirtiler arasında yer alır

Aort darlığı ve yetersizliği:Genç yetişkinlerde daha sık görülür. Romatizmal ateş sonucu da aort darlığı oluşabilmektedir.Tedavi aşamasında; hipertansiyonu olan hastalara uygun antihipertansif ilaçlar verilmektedir. Semptomu olmayan hastalara ise özel bir medikal tedavi uygulanmaz. Semptomlu hastalarda ise gerekli durumlarda tıbbi cerrahi uygulanır.

Kalp kapağı hastalıklarının cerrahi tedavi yöntemleri

  • Kalp kapağı değişimi,
  • Biolojik veya mekanik kalp kapağı takılması
  • Kalp kapağı onarımı,
  • Balon yöntemi,

Tedavi sürecinde hastanın şikayet ve sorununa yönelik olarak tedavi yöntemine karar verilir.Kalp kapak hastalıklarında takip süreci büyük önem taşımaktadır. Belli aralıklarla düzenli olarak yapılan ekokardiyografi en önemli takip aracıdır. Tedavi sürecinde hastaya göre ilaç ve uygulamalara başvurulmaktadır. Kapak hastalıklarının kalp üzerindeki olumsuz etkileri ilaçla büyük oranda engellenebilmektedir.

Sonradan oluşabilen kalp kapağı hastalıklarından korunmak için

  • Şekerli gıdalardan,sigara ve alkol kullanımından uzak durulmalı,
  • Stresli ortamlardan uzak durulmalı,
  • Kolesterol seviyesini kontrol altına alınmalı,
  • Düzenli olarak yürüyüş yapılmalı,
  • Tuz ve margarin tüketimi azaltılmalı,
  • Düzenli spor yapılmalı,
  • Düşük doymuş yağ,sodyum içeren besinler tercih edilmeli,
  • Hipertansiyonu önlenmelidir.

ETİKETLER: aort darlığı, aort yetersizliği, avrasya hastanesi, avrasya hospital, damar, damar cerrahi, hastalık, kalp, kalp ameliyatı, kalp cerrahi, kalp kapağı, kalp kapağı kireçlenmesi, kalp ve damar, kapak enfeksiyonu, mitral kapak hastalığı, pulmoner kapak hastalığı, romatizmal ateş, sağlık, tedavi

Kalp kapakları, kalp içerisinde yerleşik halde bulunan ve kalp odacıkları arasında kan geçişi oluşmasını sağlayan yapılardır. Kalbimizin gün içerisinde ortalama yüz bin kere kasılmasıyla pompaladığı kan, bu odacıkların içinde bulunan ve açılıp kapanan kapaklardan geçerek dolaşmaktadır. Kalp kapakları, kendi aralarında belli bir uyum içerisinde ve sistemli olarak çalışmaktadır. Bu bakımdan kalp kapağı hastalıkları, kalp içerisinde yerleşmiş olan bu kapak veya kapakların, tek başına ya da birlikte yeterli ve nitelikli çalışmaması durumunda ortaya çıkmaktadır.

Kalp kapağı hastalıklarının tedavisi amacıyla uygulanmakta olan kalp kapağı seçeneklerinden, yapay kalp kapağını ve çeşitlerini ele almadan önce, kalp kapağında meydana gelen sağlık sorunlarına değinmek faydalı olacaktır.

Kalp Kapakları ve Fonksiyonları Nelerdir?

Kalp kapakları, kalp içinde yerleşik olarak sistemli ve düzenli kan geçişini sağlayan yapılardır. Kalp kapakları; mitral, aort, pulmoner ve triküspit olmak üzere 4 tanedir. Kalbimizde bulunan bu dört odadan iki tanesi küçük, diğer iki tanesi ise büyüktür. Küçük odalar; kulakçık(atrium), büyük odalar ise; karıncık(ventrikül) adını almaktadır. Aynı zamanda bulundukları yer üzerinden de belli fonksiyonlar yüklenen bu kapaklar, sol taraftaki odalarda temiz kanın, sağ taraftaki odalarda ise kirli kanın geçişini gerçekleştirmektedir.

  • Kalbin sol tarafında bulunan ve küçük oda ile büyük oda arasındaki kan geçişini sağlayan kapıya; ‘mitral kapak’ adı verilmektedir. Sol tarafta büyük odadan çıkan kanın vücuda atıldığı kapıya ise ‘aort kapak’ adı verilmektedir.
  • Kalbin sağ tarafında yer alan, küçük ve büyük oda arasındaki kan geçişini gerçekleştiren kapıya ‘triküspid’ adı verilmektedir. Sağ taraftaki büyük odadan kanın temizlenmesi amacıyla akciğerlere geçişinin sağlandığı kapıya ise ‘pulmoner kapak’ adı verilmektedir.

Kalp kapıları kendi aralarında belli bir uyum içerisinde işleyiş gerçekleştirmektedir. Kalbin gevşemesi sırasında, küçük oda ile büyük odalar arasındaki kapılar açılarak, diğer kapılar kapanmaktadır. Kalbin kasılması ve dolayısıyla kanın vücuda daha çok pompalanması durumlarında ise, küçük odalar ile büyük odalar arasındaki kapılar kapanarak, diğer bütün kapılar kapatılmaktadır. Bu bakımdan kalp kapaklarında doğuştan mevcut olan ya da çeşitli etkenler sonucu sonradan ortaya çıkan fonksiyon bozuklukları, kalp kapağı hastalıklarına sebep olmaktadır.

Kalp kapağı hastalıkları genel olarak; kapak darlığı veya kalp yetmezliği olmak üzere iki bölümde incelenmektedir. Kalp kapak darlığı, kalp kapağının tam olarak açılamaması sonucu ortaya çıkan sağlık problemleridir. Bu durum, kalp kapaklarının ilerleyen yaşa bağlı olarak deformasyona uğraması, çevresinde kalsiyum birikmesi, ateşli romatizma hastalıkları sebebiyle ya da doğuştan ortaya çıkabilmektedir. Kalp kapak yetmezliği ise, kalp kapağını oluşturan kapakçıkların yapısal olarak bozulması ve tam olarak kapanamaması sonucu ortaya çıkan sağlık sorunlarıdır. Kalp kapağı darlığı ve yetmezliği hastalıkları, ilaç kullanımına rağmen hastanın rahatlatılamadığı bir safhaya geldiği zaman, ameliyat bir gereklilik haline gelmiş demektir. Bu aşamada, gerçekleştirilecek ameliyat ile, hastalıklı ya da tam olarak çalışmayan nitelikteki kalp kapağı, suni olarak üretilmiş kapak ile değiştirilmektedir.

Kalp Kapağı Ameliyatı

Kalp kapağının hastalıklı ya da fonksiyonlarını tam olarak gerçekleştiremez niteliğe geldiği durumlarda, suni olarak üretilmiş kapak ile değiştirilmesiyle gerçekleştirilen ameliyatlara, kalp kapağı ameliyatı ya da kalp kapak replasmanı adı verilmektedir.

Kalp kapağı ameliyatları, 1960 yılından bu zamana başarılı bir şekilde gerçekleştirilmekte olan cerrahi operasyonlardır. İdeal kalp kapağı protezi konusunda hala çalışmalar sürdürülmekte olsa da güvenle uygulanmakta olan birçok alternatif protez kapak bulunmaktadır.

Yapay (Protez) Kalp Kapağı Çeşitleri

1. Mekanik (Metal) Kalp Kapakları

Mekanik kalp kapakları; özellikle genç hastalarda tercih edilmekte olan yapay kalp kapağı çeşitlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Mekanik kalp kapakları, hastaya takıldıktan sonra hastanın ömür boyu kan sulandırıcı kullanması gerekmektedir. Coumadin ilacı dozu hastaya göre ayarlanmalıdır. Her hastanın kan düzeyi için, INR adı verilen değerler ölçülmektedir. Örneğin; mitral mekanik yapay kapağı uygulanan hastalarda, INR değerinin ortalama 2,5-4 arasında tutulması gerekmektedir. Aort mekanik yapay kapak takıldığı durumlarda ise INR değeri, 2-3 arası tutulmaktadır. Bu değerlerin altına düşmesi durumunda, kapakta pıhtılaşma oluşabilmekte ve felç, ölüm gibi sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Kan sulandığı sürece, mekanik yapay kalp kapağında bir pıhtılaşma durumu gerçekleşmemektedir. Aynı doğrultuda, kan sulandırıcı dozunun fazla uygulanması durumunda, vücutta küçük morluklar, mide kanaması ya da daha ciddi boyutta kanamalar meydana gelebilmektedir. Bu bakımdan yapay kalp kapağı çeşitlerinden, mekanik kalp kapağının uygulanması durumunda hastanın düzenli kan kontrolü gerçekleştirilerek kan sulandırıcı kullanması gerekmektedir.

2. Biyolojik Kalp Kapakları

Yapay kalp kapağı çeşitlerinden bir diğeri olarak karşımıza çıkan biyolojik kalp kapakları, hastanın kan sulandırıcı kullanamayacak durumda olması ya da tercihen kan sulandırıcı kullanmak istememesi durumlarında tercih edilmektedir. Biyolojik yapay kalp kapakları genel olarak şu durumlarda tercih edilmektedir;

  • Özelikle 70 yaş ve üzeri, yani ileri yaş grubundaki hastalarda
  • Kanama bozukluğu hastalıklarına sahip kişilerde
  • Çocuk sahibi olmak isteyen kadın hastalarda. Nedeni de bu hastalarda gebelik sırasında kan sulandırıcı Coumadin ilacının kullanımının sakıncalı olmasından kaynaklanmaktadır.

Biyolojik kapakların, mekanik kalp kapaklarına göre ömrü çok daha kısadır diyebilmekteyiz. Biyolojik kapaklarda ortalama olarak, 10-15 yıl içerisinde bozulmalar meydana gelmektedir. Bu bozulmalar, özellikle mitral biyolojik kapaklarda daha çok meydana gelmektedir. Yapılan araştırmalara göre, mitral biyolojik kapaklarda, uygulanan yapay aort biyolojik kapaklarına göre on yıl içerisinde %15 civarında bozulmalar meydana gelebilmektedir. Bu bakımdan biyolojik kalp kapakları daha çok ileri yaştaki hastalarda tercih edilmektedir.

Biyolojik yapay kalp kapaklarında, mekanik kalp kapaklarından farklı olarak, kan sulandırıcı kullanılması zorunluluk gerektirmemektedir. Eğer hastada kan sulandırıcı tedaviyi gerektirecek başka bir neden (kalp ritim bozukluğu, bacak damarında pıhtılaşma gibi) bulunmamaktaysa, hastanın biyolojik yapay kalp kapağı uygulaması sonrasında ömür boyu kan sulandırıcı kullanmasına gerek yoktur.

Gelişen teknoloji ile şu an biyolojik kapakların ameliyatsız takılması da mümkündür. TAVI tekniğinde aort darlığında anjio yapılıyor gibi kasıktan girerek aort kapağını takabilmekteyiz. Diğer yöntem de koltukaltından girilerek dikişsiz aort kapağı takılması tekniğidir.

Bu tekniklerle hem ameliyat süresi kısalmakta hem de hastalar erken taburcu edilerek normal yaşama dönebilmektedir.

Engelliler.Biz Platformu
TEKSAN İnovatif Medikal Ürünler İstanbul, Bursa ve İzmir'de
Buraya tıklayarak yazıları büyültebilirsinizBuraya tıklayarak yazıları küçültebilirsiniz
  1. aybenayben Mesaj Gönderim Zamanı: 18.05-2014, 05:39#1

  2. sarasota Mesaj Gönderim Zamanı: 18.05-2014, 14:46#2

  3. aybenayben Mesaj Gönderim Zamanı: 19.05-2014, 00:17#3

  4. sarasota Mesaj Gönderim Zamanı: 19.05-2014, 00:34#4

  5. soyakkibele Mesaj Gönderim Zamanı: 22.05-2014, 09:53#5

  6. Egemen_43 Mesaj Gönderim Zamanı: 22.05-2014, 11:50#6

  7. burdurlu Mesaj Gönderim Zamanı: 22.05-2014, 17:54#7

  8. burdurlu Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 11:29#8

  9. aybenayben Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 16:39#9

  10. soyakkibele Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 21:47#10

  11. MeTePe Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 22:48#11

    Zaten Değerlendirdiniz!0
    Normalde biyolojik kapaklar çok tercih edilmez. Çünkü kısa ömürlüdür. Ancak sizin durumunuzda bence doktorlarınız doğru öneride bulunmuşlar. Çünkü mekanik kapakta sürekli pıhtılaşmayı engelleyici ilaç kullanmanız gerekir. Bu ilaçlar riskli eylemlerden kaçınmanızı gerektirir. Örneğin spor yapamazsınız, sağınızı solunuzu yaralayacak işlere girişemezsiniz, çocuk doğuramazsınız, kontrol altında olmadan diş çektiremezsiniz, ameliyat olamazsınız.

    Mekanik kapakların da ömürlük oldukları söylenemez. Bunlarda da zaman zaman mekanik arızalar oluşabilir, veya üstünde pıhtı, doku oluşabilir. Bu durumda değiştirilmesi gerekir. Herhangi bir sorun olmazsa mekanik kalp kapakları genelde 30 yıldan uzun dayanır.

    Biyolojik kapaklar genelde 10-15 yıl dayanır. Ancak, pıhtılaşma önleyici tedavi gerektirmezler. Günlük aspirin alımı genellikle yeterli olur. Biyolojik oldukları için zaman içinde yıpranırlar, yenilenmeleri gerekir.

    Kalp ameliyatları teknolojisi son 30 yılda en hızlı ilerleyen alanlardan biridir. Bundan 20 yıl önce bir kapak ameliyatı için 15-16 ünite kana gerek duyulurdu. Bugün aynı ameliyatlar dörtte biri kadar kanla yapılabilmektedir.

    İlk mekanik kapaklar da bir kafes içindeki pinpon topu şeklinde idi... Bu top kanın akışıyla yukarı aşağı hareket ediyordu. Şimdiki mekanik kapaklar genellikle mikro karbon teknolojisi ile üretilir.





    Biyolojik kapaklar hayvan dokusundan üretilir. Ancak, organ reddi yaşanmaması için özel işlemlerden geçirilirler.


  12. salim52 Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 23:23#12

  13. MeTePe Mesaj Gönderim Zamanı: 23.05-2014, 23:37#13

  14. aybenayben Mesaj Gönderim Zamanı: 24.05-2014, 00:54#14

  15. soyakkibele Mesaj Gönderim Zamanı: 25.05-2014, 21:43#15


Prof-Dr-Serdar-EnerProf Dr Serdar Ener
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

 

(POZİTİF SAĞLIK, 16.SAYI)

Kalp kapağı hastalıkları doğumsal ya da sonradan işlev bozukluğu olarak kendini gösterebiliyor. Yaşamsal öneme sahip olan kalp kapakları nasıl bozuluyor ve kalp kapak hastalıkları nasıl teşhis ediliyor. Teşhisten cerrahiye kalp kapak hastalıkları ile ilgili sürecin ayrıntılarını Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serdar Ener Pozitif Sağlık okurları ve izleyicileri için anlattı…

kalpKalp kapakları …

Bilindiği gibi kalp vücudumuzun kan pompalayan organı. Sağ ve sol olmak üzere birbiriyle bağlantılı ve uyumlu calışan iki ayrı pompa ikişer odacıktan oluşuyor. Sağ ve solda kulakçıklar ve karıncıklar var. Kulakçıktan karıncığa ve karıncıktan atardamarlara kanın geçişini kontrol eden mekanizmalar kalp kapakçıklarıdır. Bunlardan sağ tarafta kulakcık karıncık arasında üç yaprakçıklı bir triküspit kapak, sol tarafta sol karıncıkla sol kulakçık arasında iki yaprakçıklı mitral kapak mevcut. İki tane de atardamarlara, yani sağ taraftan akciğer atardamarına giden ve sol taraftan ana aort atardamarına giden kısımda 3 küçük yaprakçıktan oluşan semilunar kapaklar var, toplam olarak 4 ayrı kalp kapağı mevcut. Hastalıklar nedeniyle en sık etkilenen ve tedavi gerektiren kapakçıklar aort ve mitral kapak olduğu için daha yaygın olarak bilinmekte.

Kalp kapakları neden bozulur?

Bu kapakçıklar doğal haliyle kalbin içerisindeki fibröz dokudan yapılmış olup esnek yani hareket edebilir niteliktedir. Kanın dolaşıma pompalanması sürecinde tek yönlü hareket etmesine izin verir. Kanın geriye kaçışını engelleyen, ileriye geçişe tam olarak izin veren bir yapıya sahiptir.

Bu kapak yapıları ve işlevleri üç ana nedenle bozulabilir ya da hastalanabilir:

  1. İlki doğuştan, embriyo gelişme dönemindeki bir hatadan kaynaklanan kalp kapağının yeterince kapanmayan ya da yeterli açıklık oluşturamayacak şekilde darlık yaratacak tarzda gelişmesinden olabilir. Bebek ve çocuklarda ortaya çıkan hastalıklardır.
  2. İkinci ana grup çocukluk çağı ya da sonrası erişkin dönemde ciddi mikrobik hastalıklar nedeniyle kalp kapaklarının yıpranması, bozulması, yırtılması ve kaçağa yol açması şeklinde olur. Mikrobik hastalık atlatıldıktan sonra iyileşme sürecinde fibroz dokunun ve kireçlenmenin gelişmesiyle darlık ortaya çıkabilir ve kapakların işlevlerinin anormal hale gelmesi söz konusu olabilir.
  3. Üçüncü ana grup ise ileri yaşlarda gördüğümüz genellikle 60-70 yaşından sonra ortaya çıkan yılların getirdiği yıpranmayla karakterize olmuş kaçak ya da darlık şeklinde, kireçlenme veya yırtılmalar şeklindeki bozukluklardır.

Temel olarak bu 3 ana grupta sınıflandırabiliriz. ancak mikrobik hastalıkların dışında yine erişkin çağda daha çok gördüğümüz romatizmal hastalıklar yani bağışıklık sisteminin bazı bozuklukları nedeniyle bu kapakların arızalanması ya da kapakta bir takım kanser ya da kanser benzeri tümörlerin gelişmesi nedeniyle kapakların işleverinin bozulması gibi daha seyrek olarak rastladığımız başka hastalıklar da mevcuttur. Miyokard enfarktüsü ile bağlantılı olarak kapak yaprakcıklarına destek oluşturan kas dokusunun bozulması ya da karıncık geometrisinin değişmesi de kapak işlevlerini bozabilir.

Kalp kapağının bozulması ne tür belirtiler yaratıyor?

Kalp kapak bozukluklarını genelde daralma ya da geriye kaçırma şeklinde iki ana grupta topluyoruz. Bu durumlarda aşırı yüklenme nedeniyle yani gerekli kan miktarını sağlayabilmek için daha fazla çalışmak zorunda kalan kalp giderek büyüyecek ve genişleyecektir. Normalden daha fazla çalışma hızı ve yükü kalp kaslarında da kalınlaşmaya ve ritim bozukluklarına yol açabilecektir.

Genellikle nefes darlığı, çarpıntı ve ritim bozuklukları şeklinde belirti verebilir. Daha ileri safhalarda ise kalp yetmezliğinin diğer ileri hallerinde ortaya çıkan bacaklarda ödem ya da nefes darlığının çok şiddetlenmesi, yataktayken bile doğru dürüst nefes alamama, oksijen yetersizliği gibi bulgular söz konusu olabilir.

Kalp kapağının hastalığı nasıl tespit edilir?

Bu belitilerin dışında hekim açısından yapılacak incelemede kalple ilgili genel muayene sürecinde kalbin steteskop ile dinlenmesi -yani kapaklardan geçen kanın oluşturduğu seslerde bir anormallik olup olmadığının dinlenmesi- ile kapaklarda bir darlık ve kaçak olup olmadığı çoğu zaman anlaşılır. Ama bu kaba fizik muayenenin dışında daha ileri tetkik yöntemleri olarak günümüzde;

  • ULTRASONOGRAFİ (Ekokardiyografi ve Doppler Ultrason)

Ultrasonografi yani ses dalgaları kullanarak kalbin üzerinde, dışardan bir müdahale olmadan (iğne vs. gibi) yapılan incelemelerdir. Ultrasonografinin alt grubu olarak ekokardiyografi ve doppler ultrason inceleme ile kapaklarda kaçak ya da darlık olup olmadığı kolaylıkla anlaşılır. Kalp boşluklarındaki genişlemeler ve kalınlaşmalar değerlendirilir, buna göre hastalığın ya da bozukluğun herhangi bir tedaviye ihtiyaç gösterip göstermediği konusunda karar verilir.

Kalp kapaklarının incelenmesinde en değerli tanı aracı ekokardiyografi olmakla birlikte günümüzde tomografik anjiyografi ya da klasik anjiyografi yöntemleri ile kalbe ait diğer özellikler, damarların durumu, koroner damarların açık olup olmadığı ve başka bozuklukların varlığı değerlendirilmektedir. Yine MR anjiyografi ile kalbin fonksiyonlarına ilişkin başka incelemeler de yapmak mümkün.

  • EKG (Elektrokardiyografi)

Ekokardiyografi dışında yine en temel incelemelerden biri kalbin ileti sistemini ve ileti anormalliğini tespit ettiğimiz elektrokardiyografi. Kısaca EKG dediğimiz elektriksel aktivitenin ve kalp atımlarının düzenli olup olmadığının değerlendirildiği bir inceleme yöntemi vardır.

Bu tetkiklerin hepsine gereksinim duyulur mu?

Tek bir tetkik genellikle yeterli olmuyor. Öncelikle muayeneyi yaptıktan sonra tespit edilen ya da şüphelenilen duruma göre gerekli incelemeler yapılır ve teşhise varılır. Kapak hastalıklarının çoğunda ani müdehale ya da tedavi amacıyla uygulanacak yöntemler hemen gerekmeyebilir ve doğru bir zamanlamayla tedavi yapılması çok önemlidir. Onun için de hastanın 3 ay, 6 ay ya da senelik aralıklarla kontrolü ve ultrasonografik incelemeyle kapaklardaki kaçağın ya da darlığın değişimini izlemek ve doğru müdehale zamanını tespit etmek gerekli olabilir. Bazen bu takip yıllarca sürer.

Kalp kapak hastalığının varlığının tespiti bir takip sürecinin başlangıcı mıdır?

Bu izleme periyodu doğru tedaviyi doğru zamanda uygulayabilmek açısından son derece önemlidir. Çünkü erken yapılacak tedavi girişimleri hastanın gereksiz yere birden fazla ameliyat olmasına ya da gereksiz yere bir takım risklere maruz kalmasına yol açabilir.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ

Temel olarak kapaklardaki tedavide her ne kadar enfeksiyon hastalıkları ya da bağışıklık sistemine ilişkin olarak akut hastalık dönemlerinde uygulanacak bazı ilaç tedavileri söz konusu olsa da; ilerleyen yetmezlik ya da darlık durumlarında kapağın tamir edilmesi veya yapay bir kapakla değiştirilmesi şeklindedir. Bunun için cerrahi işlem gerekir. Kalp ameliyatları basit olmayan oldukça ayrıntılı ameliyatlardır. Yaşamsal bir öneme sahiptir.

 

Kalp kapakçıklarının değişiminde hangi kapaklar kullanılıyor?

Metal ve biyolojik kapak olarak iki temel alternatifimiz var. Kanın geriye kaçışını engelleyen, iç halkası genellikle titanyum olan oldukça hafif bir metalden yapılan kapaklardır. Bu kapaklar karbonla kaplanmış, kanın bu yüzeye çarpmasıyla o bölgede kanın pıhtılaşmasını engelleyen özel bir yapıya sahiptir. Çıkarılan bozuk kapağın yerine dikişlerle kenardan tutturulmasını sağlayan dikiş halkaları sayesinde yerleştirilir. Çeşitli çaplarda hazır olarak imal edilir. Hastanın kalbinin büyüklüğüne, kapak halkasının genişliğine uygun bir çap seçilerek doğru bir şekilde yerleştirilir. Metal kapak dışında bir de biyolojik kapaklar mevcut. Bunlar direkt olarak sığır ya da domuz gibi çeşitli hayvanlardan elde edilen biyolojik doku yapısındaki kapaklardır.

 

Metal ya da biyolojik kapak takılacağına nasıl karar veriliyor?

METAL KAPAKLAR

  • Metal Kapaklar yıllar içerisinde giderek daha iyi hale getirilmiştir ve çok uzun ömürlü olarak imal edilmektedir. Yani genç yaştaki bir hastaya takılan metal kapak ona bütün hayatı boyunca hizmet edebilmektedir.
  • Ancak pıhtılaşma yüzeyi açısından biyolojik kapaklara oranla kanın pıhtılaşmasına yol açabilecek bir yapıya sahiptir. Bu nedenle hastanın kapak takıldıktan sonra ömrü boyunca kan sulandırıcı ilaç kullanılmasına ihtiyaç vardır.
  • Metal kapaklarda kanama ya da pıhtı atması olarak yıllık %1-2 oranına varan problemler yaşanmaktadır. Bu da 10-20 sene gibi artan yıllarda önemli oranlara çıkar. Yıllık %1 oran 20 sene sonra toplamda %20’ye ulaşır ki bu ameliyat olan hastaların yaklaşık beşte biri demektir.
 

“Cuomadin” isimli kan sulandırıcı ilacı kullanan hastaların ilacın etki düzeyleri (protrombin zamanı, INR) çok dikkatli takip edilmelidir.

Bu ilaç her türlü besinle ve diğer ilaçlarla ciddi olarak etkileşim içerisinde olduğu için ilacın etkisi hızla değişebilir, kullanma miktarındaki oynamalar çok hızlı gerçekleşebildiği gibi tehlike yaratabilmektedir.

Coumadin kan sulandırıcı ilacı kullanan hastaların yiyip içtikleri dikkatli bir şekilde izlenmelidir. Hangi besinlerin ilacın etkisini arttırdığı ya da azalttığı öğrenilmeli, bu ilaç bilinçli bir şekilde kullanılmalıdır.

Aksi takdirde ilaç dozunun veya etkinliğinin artması kanama risklerini ortaya çıkarırken, etkinliğinin azalması da pıhtılaşmaya neden olur. Kalp odacıklarında veya kapak yüzeyinde oluşan pıhtının dolaşıma atılması damar tıkanıklıklarına ve “felç” gibi önemli olaylara hatta ölüme yol acabilir. Bu son derece önemli. Özellikle mevsimsel bazı değişkenlere de dikkat edilmelidir. Örneğin yaz mevsiminde kirazın, kan sulandırıcı ilacın etkinliğini artırdığını iyi biliyor ve gözlüyoruz. Bu dönemde farkına varmadan aşırı kiraz yiyen hastalar ciddi kanamalarla karşımıza gelebiliyor. Her türlü yiyecek içecek bu ilacın etkinliğini değiştiriyor, hastaların Coumadin’i bilinçli olarak kullanması ve takip etmesi çok önemli.

 

 

BİYOLOJİK KAPAKLAR

  • Biyolojik kapakların en önemli avantajı pıhtılaşma eğilimlerinin düşük olmasıdır. Uygulanan hastalarda erken birkaç aylık dönem dışında uzun dönemde kan sulandırıcı ilaç kullanmaya gerek yoktur.
  • Biyolojik kapaklarda kan sulandırıcı ilaç kullanılmaması metal kapaklara kıyasla ciddi bir komplikasyon avantajı sağlar.
  • Bu nedenle biyolojik kapakları özellikle genç kadın hastalarda, doğum yapmamış, doğum yapmak isteyen kadın hastalarda ya da ileri yaştaki hastalarda yani uzun süreli yaşam beklentisi olmayan üstelik kan sulandırıcı açısından kanama riski daha yüksek olan 65 -70 yaş üzerindeki hastalarda özellikle tercih ediyoruz.
  • Biyolojik kapakların kısıtlayıcı özelliği metal kapağa göre ömürlerinin kısa olmasıdır. Genellikle 10-15 yıllık ortalama kullanım ömründen bahsedebiliriz. Yıpranma 7-8 yıldan itibaren giderek artar ve 15 yıldan sonra büyük çoğunluğu değiştirilmek zorunda kalır. Ömrünün kısıtlı olması nedeniyle yeni bir kapak takılması için ikinci bir ameliyat gerektirir.

Kalp kapağı tamiri de mümkün…

Eğer kapaklarda ileri derecede bozukluk yoksa kapağın herhangi bir yapay madde konmadan ya da kapağı destekleyecek küçük bir dikiş halkası eklenerek yaprakçıklarının tamir edilmesi, kopuk bir korda yapısı varsa onun yerine yeni bir korda ilave edilmesi gibi tamir yöntemleri kullanılır. Mevcut darlığı açmak ya da yetersizlik, kaçak varsa kaçağı giderip kapağın tekrar kapanabilir, esnek hale gelmesini sağlamak mümkün olabilir. Özellikle mitral kapak hastalarında yani sol karıncıktan sol kulakçığa geriye kan kaçışı varsa veya kulakçıktan karıncığa kan geçişi darlık nedeniyle kısıtlanmışsa tamir yöntemleri sık olarak kullanılır. Bu ameliyat yöntemlerinin kullanılması için biraz daha fazla cerrahi teknik deneyim ve bilgiye gerek vardır. Başarılı yapılan bir tamir işlemi en azından 5 yıl, genellikle 8-10 yıl hatta daha uzun süre fayda sağlar, bazen 15-20 yıla varan sürelerde kapağın yeterli fonksiyonda çalışmasını sağlayabilir. Bu da yapay kapak takılması yerine tercih edilir ve öncelikli olarak mutlaka değerlendirilmeelidir.

Kalp kapağı tamiri nasıl yapılır?

Temel olarak hemen tüm onarım teknikleri açık kalp ameliyatı yöntemiyle yapılır. Ancak son yıllarda gelişen yeni yöntemlerle özellikle aort kapağında yani sol karıncıktan ana atardamara yani aort damarına geçişin sağlandığı aort kapakçığı için kalbi durdurmadan direk kasıktan girerek ya da göğüs kafesine küçük bir delik açıp oradan yerleştirilebilen stentli özel protezler, yapay kapaklar geliştirilmeye başlandı. Özellikle kalp ameliyatı olması yönünden çok ciddi riskler içeren aşırı problemleri olan böbrek hastalığı, akciğer hastalığı, karaciğer hastalığı gibi yan hastalıklar taşıyan ya da çok ileri yaştaki hastalarda bu yöntem kullanılmaya başlandı. Ama genel olarak bu hasta grubu kapak hastalarının çok küçük bir grubunu (%1-2) temsil etmekte olup ileriki yıllarda daha artacağı düşünülmektedir.

Robotik Cerrahi

Yeni gelişen bir yöntem olan robotik cerrahi, kalp cerrahisinde yine açık kalp yöntemine ek olarak kullanılan bir yöntem. Göğüs kafesinde ve kasıkta daha küçük bir kaç kesi açarak yardımcı robotik kollar aracılığı ile bu kapakları değiştirmek ya da tamir edebilmek mümkün hale geldi. Çok yaygın olmasa da yine küçük bir hasta grubunda özellikle mitral kapak tamirlerinde kullanılmaya başlandı. Robotik cerrahi ülkemizde de kalp kapağı operasyonlarında küçük bir hasta grubunda kullanılıyor. İleriki yıllarda daha da gelişeceğini bekliyoruz.

 

Kalp kapağı hastalarına öneriler

  • Kapak hastalarının dikket etmeleri gereken en önemli şey hekime düzenli olarak giderek, kontrollerini yaptırmaları, takiplerini aksatmamaları.
  • Hekim önerileri doğrultusunda yaşamlarını düzenlemeleri önemli.
  • Her hasta için geçerli olacak tek bir yöntem yoktur. Çünkü her hasta kendine özeldir, her hastanın kapak hastalığı bir diğerinden farklıdır.
  • Yapılacak egzersiz ve efor kapasitesi hastaya göre sınırlandırılmalıdır.
  • İleri yaşlardaki kireçlenme ve kapaklardaki dejeneratif dediğimiz yıpranmaya bağlı bozuklukların önlenmesi açısından genelleme yapacak olursak; tuzdan kaçınılması, tansiyonun (kan basıncının) mümkün olduğunca düşük tutulması, kolesterol seviyesinin düşük olması önerilir.
  • Kapak hastalığı varlığı bilinen bir hastanın her hastaya özgü olarak değerlendirilmesi ve ona uygun doğru miktardaki egzersizlerin ya da doğru beslenme düzeninin ya da doğru ilaç tedavisinin düzenlenmesi bireysel olarak ayrı ayrı niteliktedir. Herkese özgü tek bir reçete vermek mümkün değildir.

 

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır