methiye nedir edebiyat / Divan Şiiri Genel Özellikleri tevhit münacat naat mersiye methiye hicviye fahriye nedir

Methiye Nedir Edebiyat

methiye nedir edebiyat

kaynağı değiştir]

kaynağı değiştir]

Arap Edebiyatında methiye şiirin en yaygın konularından birisidir. Câhiliye Dönemiyle birlikte methiye şiirleri söylenmeye başlanmıştır. Emevî Döneminin en meşhur methiye şairlerinden birisi aynı zamanda nakîdeleri ile de meşhur olan el-Ahtal'dır. Kadim bedevî geleneğini izleyen el-Ahtal’ın methiyeleri, konularını zamanının olaylarından alarak dönemin siyasi ittifak ve husumetlerini gözler önüne sermiş, bununla birlikte Câhiliye üslubunu korumuştur. Örneğin; halifelere nazmettiği methiyelerinin başlangıcında, tıpkı Câhiliye kasideleri gibi göç eden sevgilinin hatırası ile açılış yapmış, onların arda kalan izlerinden bahsetmiştir[2]. Ayrıca kasidelerinde, uzun uzadıya yapılan deve tasvirlerini terk etmeme konusunda tutucu davranmış, bu bahsi neredeyse Câhiliye şairleri kadar uzun tutmuştur. el-Ahtal’ın aksine, Cerîr ve el-Farazdak, uzun deve tasvirleri yerine methettikleri kişilere yaptıkları yolculuğu ve onlara giderken karşılaştıkları zorlukları ele aldıkları rahîl bölümünü genişletmeyi tercih etmiştir[2]. el-Buhturî, Abbasi döneminde yaşamış en meşhur methiyecilerden biridir[3].

Konuyla ilgili yayınlar[değiştir

Methiye (medhiyye) Nedir? Methiye Örnekleri

Methiye sözcüğünün kelime anlamı: “Övme/övgü”; bir kimseyi veya bir şeyi/nesneyi övmek için yazılmış şiir.

Genellikle dönemin padişah, sadrazam vb. devlet adamları, din büyükleri, dört halife gibi önemli şahısları övmek üzere yazılmış şiirlerdir.

Kutsal görülen müesseselere, saraya, köşke, bahçeye, tuğraya, çeşmeye ve daha pek çok nesneye yazılan
methiyeler de vardır.

Methiye aslında kasidelerin övgüye dayalı bölümlerinden birinin adıdır.

Methiyeler genellikle kaside nazım biçimiyle kaleme alınır.

Methiye Örnekleri:

Cevri aşağıdaki beyitte çeşmenin güzelliğinden övgüyle bahseder:

Meger her lûlesi bir çeşme-i dil-cuy- ı cennetdür
İder cari müselsel ab-ı tesnîm-i musaffayı

Cevrî, aşağıdaki beyitte ise İstanbul’un en güzel mesire yerlerinden biri olan Çamlıca’yı över:

Yeryüzünde gülşen-i cennet gibi zînef bulup
Oldı şâhâne mesire dil-küşâ cây-ı safâ

Nedim, aşağıdaki beyitte III. Ahmet’in tuğrasını över; onun gönüller açan güzel bir şekle sahip olduğunu, görenlerin hayran kalıp gözlerini ondan alamadıklarını ifade eder:

Taâlallâh ne tavr-ı hûb u şekl-i dil-güşâdır bu
Ki her bir şivesi hayret verir baktıkça insâne

Methiye Örneği (Şeyhülislâm Yahya Divanından 5. kaside):

Toplam 23 beyit olan bu kasidenin methiyeye ayrılan 13. – 20. beyitler şöyledir:

13
Yakdılar meşalelerin nergislerün gülzârda
Var ise şâh-ı cihân meyl-i çerâgân eyledi

14
Hazret-i Sultân-ı Gâzî Hân Murâd ol şâh kim
Nev-bahâr-ı adli dünyâyı gülistân eyledi

15
Halk-ı ‘âlem sâye-i ‘adlinde hep âsûde-hâl
Ebr-i nisânî gibi ihsânı yek-sân eyledi

16
Yer yüzinde zulmet-i zulmi izâle itmege
Hak te’âlâ tîgini hurşîd-i rahşân eyledi

17
Hazret-i Hak şöyle virdi havi ü kuvvet ana kim
Oldı nâfiz her ne kim emr itdi ferman eyledi

18
Rûbeh-i pür hîleveş kaçdı mukâbil olmadan
Hasm-ı dûna çün hücûm-ı şîr-i garrân eyledi

19
Karşuya bir kerre turmadı mukâbil olmadı
Heybet-i şemşîr-i kahrından hirâsân eyledi

20
Tîg-i kahrından hirâsân oldı baş göstermedi
Didiler havlından âheng-i Horâsân eyledi

Cevri Divanı’ndaki 24. kasidenin methiye bölümü:

Kalemiyye Der-Sitâyiş-i Merhum ve Magfûr Muhammed Paşa Eş-Şehir Bi-Diyârbekrî ‘aleyh’r-rahme

Kasidenin methiyeye geçildiği beyitler şöyledir:

8
Sabıka bir ser ü ser defter-i erbâb-ı kerem
Bir ‘Alî-cûd u Hasen-hulk u güzîn-akrân

9
Bir mühibb-i fukarâ merdüm-i dervîş-nihâd
Bir vefâ-dâr u safâ-bahş-ı kulûb-ı ihvân

10
Merd-i hoş-tâb’u suhan-fehm ü küşâde-meşreb
Yâr-ı erbâb-ı hüner hem-dem-i ehl-i ‘irfan

11
Cem’ olurlardı anun meclisine şâm u seher
Bî-tekellüf eğer a’lâ eğer ednâ yârân

12
Dil-nevâzâne idüp her birine cûd u kerem
Mümkin oldukça iderdi nice lutf u ihsan

13
Cümleden muhlîs-i dîrîne-i sıdk-âvareni
Dâyimâ eyler idi mahrem-i esrâr-ı nihân

14
İttihâd üzre idük fart-ı meveddetle temâm
Şöyle kim olmış idük reşk-fezâ-yı dil ü cân

15
Ne recâ eylesem olurdı yenında makbûl
Ne murâd itsem iderdi anı hâsıl ol ân

16
Kendüye itmiş idüm ehl-i kulûb-ı mâyil
Müteveccihler idi cânibine dervîşân

17
Çün bu ma’nâya anun kalbi şehâdet eyler
Da’vî-i sıdkumt isbâta yeter ol bürhân

18
Hâsılı bu ki bu âyîn bu uslûb üzre
İhtilâf eyledük ol zât ile bir nice zemân

19
Geldi bir dem ki felek döndi murâdınca anun
Oldı devletle emîrü’l-ümârâd 2Î-§ân

20
Vakt-ı devletde yine eyleyüp izhâr-ı vefâ
Dostluk resmine irgürmedi hergiz noksân

21
Lutfınun kankı birin ‘add ideyim zîrâ kim
Bu fâkire olan eltâfına yokdur pâyân

22
Ol melek-sîret ü pâkîze-şîyem kim misli
Gelmedi nakş olalı levh-i vücûda insân

23
Ol cevhân-merd pesendîde-reviş kim eyler
Cümle mülke anı nasb eylese sultân-ı cihân

24
Ol sezâ-vâr-ı hükümet ki gelür hakkından
Cümle mülke anı nasb eylese suItân-ı cihân

25
Ma‘delet-kâr u kerem-pîşe Muhammed Paşa
Kâbil-i feyz-ı hıred kâmil-i sâhib-iz’ân

***

Nedim Divanı’ndaki 8. Kaside Methiye Bölümü:

Tamamı 73 beyit olan Nedim bu kasidesinde methiye bölümünde (35. ve 62. beyitler arası) Damat İbrahim Paşa’yı över. Damat İbrahim Paşa’nın cömertliğinden, temiz meşrepliliğinden, huy güzelliğinden, cesaretinden sıkça bahseder.

İbrahim Paşa’ya Medhiyye Zımnında Hammâmiyye

35
Dedi ki bir iki beytü’l-kasîde kim olmuş
Anunla hazret-i sadr-ı güzîne midhatkâr

36
Cenâb-ı hazret-i destûr-ı âsman-mesned
Ki mihr-i zâtına bir gerd bâliş-i zar-târ

37
Semiyy-i cedd-i resûl-i Huda ki lûtfundan
cihanda âteş-i endûh u gam olur gülzâr

38
Yegâne sihr-ı güzîn-i halîfetü’l- İslâm
Vezîr-İ a’zam u ekram müşîr-i pâk-tebâr

39
‘Alîl-i mihnete cûd u sehâsı habb-ı zeheb
Marîz-i ye’se ‘atâyâsı şerbet-i dinâr

40
Dokunsa çeşmi eğer jeng-beste mir’âta
Yeşil çemen gibi neşv ü nemâ bulur jengâr

45
Zihî o kuvvet-i bâzû ki Hind-i garbîden
Zemine etse eğer nizenin halîde çü mâr

46
Çıkup o demde ser-i nize Hind-i şarkîden
Ederdi sadme-i yelmânı pây-ı râyı figâr

47
Cihan-penâh hidİvâ keremverâ sadrâ
Eyâ vezir-i felek-bârgâh-ı mihr âsâr

48
Sen ol hidiv-i cihânsın kim ahd-i lûtfunda
Nigehbânlık eder âşiyân-ı bülbüle mâr

49
Sen ol yegâne-i devr-i zamânesin ki senin
Nazirin olmadı meşhûd-ı dide-i devvâr

50
Cihânı lûtf u mürüvvetle kâm-rân etdin
Cihânda kim alasın ber-sebîl-i istimrar

51
Bu hüsn-i hulkı ki etmiş Hudâ sana ihsân
Bu baht-ı tâli’i k’etmiş felek sana isâr

52
Mübeşşer ol ki senin’izz ü devlet ü câhın
Olur ziyâde bülend ü medîd leyi ü nehâr

59
Delili olduğı çün hayr-ı ‘âleme sâ’i
Cihânda dâim olur âftâb-ı feyz-âsâr

60
‘Ale’l-husûs ki bu bende-i kerem-diden
Bu çâkerin bu keminen bu ‘abd-ı zâr u nizâr

61
O denlü lutf u kerem gördü hazretinden kim
O lutfu görmedi ebr-i bahârdan gülzâr

62
Nedim kendi kulun kendi müstmendindir
Unutma zerreni ey âftâb-ı feyz-âsâr

Methiye ve methiye örnekleri nedir

Divan edebiyatında bir kimseyi ya da bir devlet büyüğünü övmek için yazılan şiirlere methiye adı verilmektedir. Methiye Divan edebiyatı nazım türlerinden bir tanesidir. Genellikle kaside şeklinde yazılmakla birlikte nadir olarak farklı nazım şekilleri ile yazılmış methiyeler de mevcuttur. Methiyelerin kasidelerden farkı sadece fahriye bölümlerinden oluşmaktadır. Methiye Türk edebiyatında en çok işlenen konulardan bir tanesidir.

Methiyeler tür bakımından ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan ilki padişah, vezir gibi dönemin ileri gelen devlet adamlarını övmek için yazılanlar; diğerleri ise başta Dört Halife olmak üzere din büyüklerini övmek içi kaleme alınanlar.

Yaşayan kimseler için yazılan methiyelerde gerçek payı aranmamaktadır. Şair karşısındaki kişiyi överken ya kişisel menfaat peşinde koşmakta ya da şairliğini ispatlamak için hüner göstermeye çalışmaktadır. Ölüler için yazılan methiyelerde ise bir menfaat söz konusu değildir. Burada şairin söylediği sözler ve hissettiği duygular oldukça samimidir. Divan edebiyatında insan dışındaki varlık ve nesneler için de methiye yazıldığı görülmüştür.

Methiye Örneği

O sultan ki cism-i cihân cânıdır
Zamânın zamân-ı baharıdır.

Şinasi’nin “Büyük Reşid Paşa İçin” yazdığı kasidede bu özellikler açıkça görülür.

Sensin ol fahr-ı cihân-ı medeniyet ki heman
Ahdim vakt-i saddet bilir ebnâ-yı zaman

Sadr-ı millette vücûdun ulu bir mu ’cizedir
Bunu fehm eylemeyen müdrike-i âcizedir

Adl ü ihsânını ölçüp biçemez Newton’lar
Akl ü irfanını derk eylemez Eflâtun’lar

Şem’idir kalbimizin cân ile mâl il nâmûs
Hıfz içün bâd-ı sitemden olur adlin fânûs

Ettin âzâd bizi olmuşiken zulme esir
Cehlimiz sanki idi kendimize bir zencir

ŞİNASİ

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır