mevlana dönenler / KÜTAHYA MEVLEVÎHÂNESİ - TDV İslâm Ansiklopedisi

Mevlana Dönenler

mevlana dönenler

Dönenler Camii

4.7(115 Google Yorumu)

Kütahya il merkezinde, Ulu Camii yakınında bulunmaktadır. 14'üncü yüzyılda Mevlevihanenin semahanesi olarak inşa edilmiştir. Kütahya’nın ilk Mevlevihanesi olmakla beraber iki kez onarım görmüş ve günümüze semahane ile derviş hücreleri kalmıştır.


Kütahya il merkezinde, Ulu Camii yakınında bulunmaktadır. 14'üncü yüzyılda Mevlevihanenin semahanesi olarak inşa edilmiştir. Kütahya’nın ilk Mevlevihanesi olmakla beraber iki kez onarım görmüş ve günümüze semahane ile derviş hücreleri kalmıştır. Bugün cami olarak kullanılan yapı, kareye yakın dörtgen planlı, sekizgen kasnaklıdır. Yapının bitişiğinde ‘‘Kütahya’nın Selçuklu Dönemi Fatihi’’ olarak bilinen İmadüttin Hezar Dinari tarafından yaptırılan mescid Mevlana’nın torunu Ergun Çelebi’ nin buraya defnedilmesi ile Mevlevihanenin türbesi haline gelmiştir. Halk arasında Dönenler Camii olarak bilinir.



Version: 2.1.2 © Nomatto All rights reserved.

Sema gösterisinin anlamı nedir?

Mevlevî Sema Töreni, Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dini öğe ve temalar barındıran ve bu haliyle ayrıntılı kural ve niteliklere sahip tasavvufî bir törendir.

Mevlevilikte sema ne demek?

Sema veya Sama, (Arapça: سماع ), sufinin musiki nağmelerini dinlerken sesi ve anlamı işitmesi, vecde gelip hareket etmesi ve kendinden geçip dönmesi anlamında bir tasavvuf terimi.

Dönen adamlara ne deniyor?

Bu gruplar, cemaat liderlerinin adlarına veya özel görüşlerine göre Yâkubîler, Karakaşlar ve Kapancılar adını almıştır.

Semazenin yaptığı hareket nedir?

Semazenlerin sağ eli göğe , sol eli yere bakar. Bunun anlamı sağ eli Hak ‘tan alır, yere dönük sol elle halka verir. Bu şekilde yeniden doğuş tamamlanmış olur. Tabi ilahi doğuş.

Semazenin dinimizdeki yeri nedir?

Sema’, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder. Sema’ eden canlara Sema’zen denilmiştir. Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur.

Hz Mevlana neden dönmüştür?

Neden Döner ? Sema sözlük anlamı gök evren anlamındadır fakat mevlevilik’te işitmek anlamına gelir. O dönme hareketi insanın oluşumunu ve yüce allaha ulaşmayı kainatın oluşumunu ve inşanın kainatta dirilişini sembol eder.

Sema gösterisi nedir neden yapılır?

Sema‘, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder. Sema‘ eden canlara Sema‘zen denilmiştir. Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur.

Sema kaç bölümden oluşur?

Semanın BölümleriSema, toplam 7 bölümden oluşuyor ve hepsinin bir anlamı var. Çünkü yer ile gök arasında 7 kat olduğuna inanılıyor.

Neden sema dönülür?

Sema” lügatte “İşitmek” manasında kullanılmıştır. Sembolik olarak ta, kainatın oluşumunu, insan oğlunun alemde dirilişini, Allah’ a olan Aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip İnsan-ı Kamil ‘e doğru yönelişini ifade eder.

Semazenlerin sema gösterisi sırasında yaptıkları hareket nedir?

Sema‘, sembolik olarak, kâinatın oluşumunu, insanın âlemde dirilişini, Yüce Yaratıcı’ya olan aşk ile harekete geçişini ve kulluğunu idrak edip “İnsan- ı Kâmil” e doğru yönelişini ifâde eder. Sema‘ eden canlara Sema‘zen denilmiştir. Mevlevilikte dönmek tabiri yoktur.

Semazenlerin dönme hareketine ne denir?

Mevlevilik döneminden günümüze gelen semazenlik de dönmek diye bir kavram yoktur. Mevlevilik de sema ederler. Sema edene semazen denir. semazen grubu organizasyonu için tıklayınız.

Semazen dini bir şey mi?

Semazenler, İslam dini içerisinde önemli ayinlerin birini gerçekleştirmekte olan kişilerdir.

Mevlana ne tarafa doner?

Semazenler de sema yaparken başlarını sağa doğru 20- 25 derece eğer. Sağa eğik olduğundan üç kanal eşit olarak uyarılır ve baş dönmesi yaşanmaz. Semazenler, başlarına sağa eğdikten sonra, sol ayak üzerinde dönerek sema yapar.

Mevlana dönüşü nedir?

Mevlana‘ya da Şems-i Tebrizi öğretmiştir. Aslında daha derin bakıldığında Mevlevi dervişlerinin zikir ayinidir. Ney gibi çalgıları eşliğinde, kollarını iki yana açıp, sağ avucunu gökyüzüne, sol avucunu yeryüzüne döndürerek Hakk’tan alıp halka dağıtarak yaptıkları ayin olarak özetlenebilir.

Sema ayini nasıl ortaya çıkmıştır?

Sema Hz. Mevlana (1207-1273) ilhamıyla yaratılmış ve geliştirilmiş dünyanın en mistik dansı olarak bilinir. Mevlana’ya da Şems-i Tebrizi öğretmiştir. Aslında daha derin bakıldığında Mevlevi dervişlerinin zikir ayinidir.

kaynağı değiştir]

Mevlânâ, bir tarikat kurmamış olsa da bunun temellerini atmış sayılır. Dostlarıyla birlikte sohbet toplantıları düzenler, bu toplantılarda dini konuşmalar yapılır, müzik dinlenir, sema yapılır ve zikredilirdi. Mevlânâ'nın fikirleri yayıldıkça toplantılarına katılmak isteyenlerin sayısı arttı. Bu kişilerin bazıları İran ve Arabistan gibi yabancı ülkelerden geliyorlardı. Mevlana, toplantılara düzen vermek için bazı kurallar koydu. Bu düzen, Mevlevilik tarikatı ritüellerinin kökenini oluşturacaktı. Mevlana, Şems öldükten sonra Mesnevi'yi yazdırmaya başlar. Oğlu Sultan Veled, talebesi Hüsamettin Çelebi ve ardından gelenler bunu geliştirip önce Anadolu'ya, daha sonra da diğer yörelere yaymışlardır. Mevlana'nın torunlarından biri de Kütahya'da Dönenler Camii'nde yatmaktadır.

Mevlana'nın oğlu Sultan Veled postnişin (şeyh) olduktan sonra bir tarikat merkezi (tekke) inşa edildi. Bu tekkede Kur'an ve Mesnevi okunuyordu. Böylece Mevlevîlik, sufî tarikatlardan birisi haline geldi. Mevlânâ'nın, yakınları ve dostlarının defnedilmiş olduğu Konya'daki Yeşil Kubbe, tarikatın manevi merkezi halini aldı. Bugün de pek çok müslüman bu müzeyi, içindeki türbeyi ve tekkeyi ziyaret etmektedir.

Mevleviliğin başlangıcında sema ayini, dervişlerin vecde gelmesiyle başlıyordu. Ulu Arif Çelebi zamanında semadan önce Kur'an ve gazeller okunmaya başladı. SemaayiniMukabele denilen günümüzdeki şeklini 15. yüzyıldaPir Adil Çelebi zamanında aldı.

Ayrıca bakınız: Necmüddin Kübra, Bahaeddin Veled, Celâleddîn Rûmî, Şems-i Tebrizi, Sultan Veled ve Mesnevi

Ritüeller[değiştir

Kütahya Mevlevihânesi

Kütahya Mevlevihânesi

Kütahya Börekçiler Mahallesi’nde, Dönenler Meydanı’nın güneybatısında, Ulu Cami’nin doğusunda bulunan Mevlevihane, Konya ve Afyonkarahisar Mevlevihanelerinden sonra Mevlevi kültüründe üçüncü önemli merkezdir. Mevlevihane’nin ilk Postnişini Celaleddin Ergun Çelebi’den ötürü Erguniye Dergâhı, Ergun Çelebi Zaviyesi veya Zaviye-i Erguniye isimleri ile de tanınmaktadır.

Mevlevihane’nin ilk yapısı Emir İmadüddin Hezar Dinari tarafından 1237-1243 yıllarında yaptırılan Hezar Dinari Mescidi’dir. Celaleddin Ergun Çelebi’nin sonra da diğer postnişinlerin buraya gömülmesinden sonra mescit Ergun Çelebi Türbesi’ne dönüşmüş, kuzeyine de Mevlevihane’nin semahanesi eklenmiştir. Mevlevihane’nin ilk postnişini olan Celaleddin Ergun Çelebi’den sonra yerine oğlu Burhaneddin İlyas Çelebi, ardından amcazadesi Zeynüddin Çelebi post makamına oturmuştur. Timur’un Kütahya’yı işgal etmesi ve II.Yakub Çelebi’nin ölümünden sonra Kütahya Osmanlıların yönetimine girmiştir. Bu nedenle de Kütahya Mevlevihanesi 1543 yılına kadar işlevini sürdürememiştir. Bu tarihte Kütahyalı İbrahim ve Mehmet dedeler Mevlevihane’yi yeniden faaliyete geçirmiştir.

Mevlevihane’nin ilk yapısı ile ilgili yeterli bilgi bulunmamaktadır. Mevlevihane 1812 yılında yeniden yapılırcasına onarılmış, 1814 yılında yanına harem ve selamlık daireleri eklenmiştir. Mevlevihane 1838-1839 yılında ise yeniden yapılmıştır. Sultan Abdülmecit döneminde 1841-1842 yılında bir kez daha onarılan Mevlevihane’nin postnişini Hacı Abdullah Efendi de 1848’de buradaki çeşmeleri onarmıştır. Sultan II.Abdülhamid’in isteği ile Mevlevihane 1887-1889 yıllarında yeni bir onarım geçirmiştir. Zamanla bu yapılar da harap olmuş, semahane Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1964 ve 1972 yıllarında onarılmış, yapılan ilavelerle Dönenler Camisi ismi altında ibadete açılmıştır.

Başbakanlık arşivindeki 1838 tarihli krokilere göre Mevlevihane’nin kuzey yönünde giriş kapısı, güneyinde de eski giriş kapısı bulunuyordu. Büyük olasılıkla güneydeki kapının hareme ait olduğu sanılmaktadır. Mevlevihane, iki katlı kare planlıdır. Semahane 14.70×14.60 m. ölçüsünde olup, üzeri on sekiz sütunun taşıdığı bağdadi bir kubbe ile örtülmüştür. Yapının yan ve ön cephelerinde iki sıra halinde dikdörtgen pencereler bulunuyordu. Semahanenin ortasında iki kat yüksekliğindeki yuvarlak sema meydanı bulunmaktadır.

Semahanenin mescidi kare planlı, iki katlı üç taraftan iki sıralı pencerelerle aydınlatılmıştır. Cephenin ortasındaki semahaneye giriş kapısı üzerinde iki çini levha bulunmaktadır. Bunlardan alttaki büyük çinide kobalt renkli zemine beyaz talik yazı ile “Ya Hazreti Ergun” hattat Halil Mahir tarafından yazılmıştır. Büyük olasılıkla bu çini Mevlevihane’nin 1887-1889 onarımında buraya konulmuştur. Alttaki küçük çinide lacivert üzerine mavi ve kiremit renkli talik yazı ile “Ya Hazreti Mevlana” yazılmıştır.

Semahanenin iki yan cephesinde altlı üstlü on dört dikdörtgen pencere bulunmaktadır. Arka cepheden köşedeki merdivenlerle de ikinci kattaki kadınlar mahfiline çıkılmaktadır.

Mevlevihane’nin türbesi semahaneden daha eski bir tarihe ait olup, Beylikler ve belki de Selçuklular dönemine kadar inmektedir. Semahane-mescidin güney batısına bitişik olan türbe, 7.40×4.50 m. ölçüsünde dikdörtgen planlıdır. Üzeri de tromplu bir kubbe ile örtülmüştür. Türbe 5 m. genişliğinde sivri bir kemerle semahaneye bağlanmıştır. Burası batı ve güney duvarındaki iki pencere ile aydınlatılmıştır. Türbe içerisinde dergâhın ilk postnişini Celaleddin Ergun Çelebi ile oğlu Burhaneddin İlyas, Zeynüddin Çelebi, Sâkıp Mustafa Dede, Kâmile Hatun, Hâce Fatma Hatun, Havva Hatun, Şeyh Mehmet Muhlis Çelebi, Ali Şakir Çelebi ve İsmail Hakkı Çelebi burada gömülüdür.

Reisül Küttab Galib Efendi 1814’te Mevlevihane’nin bitişiğindeki evini haremlik olarak Mevlevihane’ye bağışlamıştır. Bu bölüme eski tekke kapısının sağındaki mezarlığın (Hamuşan) yanındaki harem kapısından girilen geniş bahçenin güneydoğusundadır. Yan yana iki mekândan meydana gelmiştir. Mevlevihane’nin 1838-1839 yılında yapılan yenilenmesi sırasında bu iki mekân yıkılmış ve yerine iki katlı büyük harem-selamlık ile, kuzeyine de matbah-ı şerif ve derviş hücreleri yapılmıştır. Buradaki harem-selamlık bölümü L şeklinde olup, üst kata hamuşana bitişik kapıdan girilmektedir.

Bu gün Dönenler Camii adıyla anılan Semahane bölümü 1959 yılında vakıflar tarafından onarılarak ibadete açılmıştır Mevlevihane Asitane olarak bilinirdi.

Hezar Dinari Mescidi çekirdek baz alınarak etrafına semahane, dede hücreleri, meşruta ve kütüphane bina edilmiştir. Semahane, sonradan mescit olarak da kullanılmaya başlanınca Hezar Dinari Mescidi türbe haline getirilmiştir Türbe de Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin torunu Ergun Çelebi ve yakınlarının sandukaları bulunmaktadır. Kütahya, Konya ve Afyon’dan sonra mevlevilik tarikatının üçüncü büyük merkezi olarak bilinir. Mevlana’nın torunu Ergun Çelebi’ den başka oğlu Sultan Veled’ de Kütahya’ yı şereflendiren ve Kütahya’yı gerçekten seven beğenen meşhurlar arasındadır. Sultan Veled Kütahya için:

“Kütahya’da bir ay kalana ne mutlu,
İki ay kalacak olursanız, daha fazla müstefid ve münfeyiz olursunuz.
Kütahya kusursuz bir güzeldir.
Böyle kusursuz güzele zeval olur mu?
Ya Rab, bu memlekete kaza-bela verme,
Cennet Kütahya’nın ya altındadır ya üstünde,
Feda olsun Lahor, Keşmir, Tebriz Kütahya’ ya.”

demiştir. Bu sözleri Mehmed Dumlu Hoca, Feridun Nafiz Uzluk beyden,nakletmiştir. Bu gazel “Divan-ı Sultan Veled” de mevcut olup yayınlanmıştır. Semahanenin kütüphanesi sonradan Vahit Paşa Kütüphanesine devredilmiştir

İçeride türbeye açılan kemerin sağında “Adli” mahlası ile sultan II.Mahmud’ un tuğrası ve iki tane kitabe vardır. Birinci 1812, ikincisi 1841′ deki onarımlara ait kitabelerdir. Son onarım tarihi 1959′ dur. Dede hücreleri olan kısım bu gün Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından fakirlere yemek dağıtımda aşevi olara kullanılmaktadır. Kütahya mevlevihanesi, Konya ve Afyon’ dan sonra erken dönem mevlevihaneleri içinde ve mevlevi dergahlarından 76 zaviye ve 14 asitaneden birisi olarak bilinirdi.

Zamanla harap duruma gelen harem-selamlık 1970’li yıllarda yıktırılmış ve yeri park haline getirilmiştir. Semahane ile birlikte Sultan II.Abdülhamid döneminde yeniden yapılan matba-ı şerif ve derviş hücreleri zamanla harap olmuş, 1964 yılında onarılmış ve bazı değişikliklerle Kızılay Aşevi haline dönüştürülmüştür.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır