mevlid kandili sohbeti pdf / Mevlid Kandili Sohbeti | Osman Nuri Topbaş

Mevlid Kandili Sohbeti Pdf

mevlid kandili sohbeti pdf

Mevlid Kandili Vaazı-Lütfi Şentürk

Değerli müminler! 20 Nisan 571 tarihine rastlayan Rebiu'l-evvel ayının 12 nci Pazartesi gecesi Peygamberimiz Efendimiz dünyayı şereflendirmişlerdir. 14 asır evvel böyle bir gecenin sabahında güneş ufuktan doğmadan insanlığın hayat ufkunda ilâhî bir nur doğmuş oluyordu. Şair ne güzel söylemiş:

“Envar ile kâinat doldu,

İşte bu gece sabah oldu.”

Bu gecenin sabahında Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail'in duaları ve İsa aleyhi's-selam'ın müjdesi gerçekleşmiş oluyordu. Kur'an-ı Kerim'de hikâye edildiğine göre Hz. İbrahim ile oğlu Hz. İsmail, Kâbe'yi inşa ederlerken şöyle dua etmişlerdi:

“Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor (ve şöyle dua ediyorlardı.) Ey Rabbimiz, bizden bunu kabul buyur,sen işitensin bilensin.

Ey Rabbimiz, bizi sana boyun eğenlerden kıl, soyumuzdan da sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et, zira tövbeleri çokça kabul eden ancak sensin.

Ey Rabbimiz, onlara, içlerinden senin ayetlerini kendilerine okuyacak, onlara kitap ve hikmeti öğretecek, onları temizleyecek bir Peygamber gönder. Çünkü üstün gelen, her şeyi yerli yerince yapan yalnız sensin''1

Hz. İsa da şu müjdeyi vermişti.

“Ey İsrailoğulları, ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmet adında bir Peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti."2

Bir gün Ashab-ı kiram Peygamberimizden hayatının ilk günlerini anlatmasını rica etmişler, O da şu sözleri söylemişti:

“Ben, atam Hz. İbrahim'in duası, kardeşim Hz. İsa'nın müjdesi, annem Âmine'nin rüyasıyım, annem bana hamile olduğu sırada bir rüya görmüştü: İçinden bir nur çıkmış ve bu nur Suriye'deki sarayları aydınlatmıştı."3

Evet, işte bu gecenin sabahında Hz. İbrahim'in duasına ve Hz. İsa'nın müjdesine mazhar olan bu son Peygamber, bir güneş gibi doğdu.

Değerli müminler, bu gecenin sabahı gerçekten feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Hz. Adem'le başlayan tevhid inancı yeniden canlanmış, cehalet ve sapık inançlarla kararan ruhlar, bu doğuşla aydınlığa kavuşmuştu.

Bir fazilet güneşi ve hidâyet meş'alesi olan Peygamberimizin doğumu, Allah'ın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu husus Kur'an-ı Kerim'de şöyle ifade buyurulmaktadır:

"And olsun ki, Allah, müminlere ayetlerini okuyan, onları kötülüklerden temizleyen, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle büyük bir Iütufta bulunmuştur . Halbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklıkta idiler."4

Ayet-i Kerime'de ifade buyurulduğu üzere, gerçekten insanlar Peygamberimizden önce her türlü değer ölçülerini yitirmiş, yollarını şaşırmışlardı. Küfür ve zulüm, gönülleri karartmış, Allah'a giden yoldan uzaklaştırmıştı. Hayır ve fazilet namına hiçbir şey kalmamıştı. Sosyal hayat bozulmuş, ahlâk bağları tamamen çözülmüştü. Hak, kuvvete boyun eğmiş,merhamet ve şefkat kalplerden silinmişti. Kadın esir muamelesi görmüş, bir eşya gibi alınıp satılmıştı. Kız çocukları acımasızca diri diri toprağa gömülmüştü. Evet, bunları kim söylüyor? Bunları, bu toplumun içinde yaşayan insanlar söylüyor, nitekim Mekke'de gördükleri zulüm ve işkence yüzünden Habeşistan'a göç etmek zorunda kalan ilk müslümanlar Habeş kralına hicrete mecbur olduklarının sebeplerini anlatırken, bakınız neler söylüyorlar?

“Ey hükümdar, biz cehalet içinde yaşayan bir millet idik, putlara tapıyor, Iâşe yiyorduk. Fuhuş yapıyorduk. Akraba ile münasebeti kesiyor, komşularımıza kötülük yapıyorduk. Kuvvetli olanımız zayıf olanı eziyordu. Biz toplum olarak bu halde yaşarken Allah Teâla bize acıdı, Iütfederek içimizden birini Peygamber gönderdi. Soyu, iffeti ve dürüstlüğü hepimizce bilinen birisi. O, bizi yalnız Allah'a ibadet etmeye çağırdı. Atalarımızın tapınageldikleri ağaç ve taş parçalarını terk etmemizi söyledi.

Bize doğru söylemeyi, emanete ve akrabalık bağlarına riayet etmeyi, komşularla güzel geçinmeyi, kan dökmekten ve haram olan şeylerden sakınmayı öğütledi. Bizi fuhuştan, yalandan, yetim malı yemekten, namuslu kadınlara iffetsizlik iftirasında bulunmaktan uzak durmayı emretti. Allah'a ibadet edip O'na hiçbir sûretle ortak koşmamayı emretti. Namaz kılmaya, sadaka vermeye ve iyilik yapmaya bizi çağırdı. Biz de ona inandık, getirdiği dini kabul ettik. Onun haram dediğini haram bildik, helâl dediğini helâl tanıdık. Bundan dolayı içinde yaşadığımız her yönü ile kokuşmuş toplum bize düşman kesildi, eziyet ve işkence yapmaya başladı. Bu sebeple biz de hicret ederek ülkenize geldik."5

İşte bu sözler o toplumda yaşamış olan insanların sözleridir. Demek ki, o toplum içine düştüğü bu bunalımdan büyük ölçüde rahatsızlanmış, beklediği kurtarıcıyı bulunca ona sımsıkı sarılmıştı. Onun getirdiği esasları benimsemiş ve onları hayata geçirmek için hicret etmeyi ve hiç tanımadığı bir ülkeye gitmeyi göze almıştı.

Değerli kardeşlerim, Peygamberimiz az önce de söylediğimiz gibi 571 yılı Nisan'ın 20 sine rastlayan Rebiu'l-evvel ayının 12 nci Pazartesi gecesi tan yeri ağarırken Mekke'de dünyaya geldi. Babası Abdullah, annesi Âmine'dir. Babası Abdullah onun doğumundan iki ay kadar önce vefat etmiş bu mutlu güne erişememişti. Dedesi Abdülmuttalip torununa Muhammed adını vermişti. Ataları arasında böyle bir ad yoktu. Bunu duyanlar Abdülmuttalip'e bu adı niçin koyduğunu sordular. Abdülmuttalip şu cevabı verdi:

– Umarım ki, onu gökte Hak, yerde halk övecektir.

Tarihçiler, Peygamberimizin doğduğu gece dünyada olağanüstü bazı olayların meydana geldiğini naklederler. O gece İran'da hükümdar Kisra'nın sarayından 14 sütun yıkılmış, Sava gölü kurumuş, bin yıldan beri yanan Mecûsilerin ateşi sönmüştü. Bu olaylar, ilerde İran saltanatının yıkılacağına, Bizans İmparatorluğunun çökeceğine ve putperestliğin ortadan kalkacağına işaret idi ve öyle de oldu.6

Peygamberimizin hem çocukluğu ve hem de gençliği hiç kimsede görülmeyen bir güzellik içerisinde geçti. Herkes ona "Güvenilir Muhammed" diyordu.

Nihayet 40 yaşına geldi. İçerisinde bulunduğu toplumdan çok rahatsızdı. Ne yapmalı idi ki bu toplumu içerisine düştüğü bunalımdan kurtarmalıydı. Hep bunu düşünüyordu. Allah'a ibadet etmek için de zaman zaman Mekke yakınında bulunan Hira dağındaki mağaraya çekiliyor, günlerce burada kalıyordu. Milâdi 610 yılının Ramazan ayında sözünü ettiğimiz mağarada bulunduğu sırada kendisine Cebrail aleyhi's-selâm adındaki melek geldi. Peygamberimiz o anı şöyle anlatır:

“Melek bana:

– Oku, dedi. Ben:

– Okumak bilmem, dedim.

– Bunun üzerine melek beni alıp gücüm tükeninceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp yine:

– Oku, dedi. Ben de ona:

– Okumak bilmem, dedim. Yine beni alıp ikinci defa takatım kesilinceye kadar sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp:

– Oku dedi. Ben:

– Okumak bilmem, dedim. Nihayet beni yine alıp üçüncü defa sıkıştırdı. Sonra beni bırakıp:

– Yaratan Rabbinin adıyla oku, O, insanı Alak'tan yarattı. Oku, Rabbin sonsuz kerem sahibidir. Kalemle yazmayı öğreten O'dur. İnsana bilmediğini o öğretti."7

Cebrail aleyhi's-selam bu ilk ayetleri tebliğ etmiş ve Peygamber olarak görevlendirilmiş olduğu da kendisine müjdelenmişti.

Peygamberimiz korkudan titreyerek eve döndü ve eşi Hz. Hatice'ye:

– Beni sarıp örtünüz, beni sarıp örtünüz, dedi. Hz. Hatice de onu örttü. Bir süre sonra Peygamberimiz olup bitenleri Hz. Hatice'ye anlattı ve:

– Kendimden korktum, dedi. Hz. Hatice:

– Öyle deme, Allah'a yemin ederim,ki, Allah Teâlâ hiçbir vakit seni utandırmaz. Çünkü sen akrabalık bağlarına hürmet ediyor, borçluların borcunu ödüyor, yoksullara yardım ediyorsun. Misafirlere ikramda bulunuyor, doğruları destekliyorsun, dedi.8

İşte böylece Peygamberimize Peygamber olduğu Cebrail adındaki melek tarafından tebliğ edilmiş ve ilk ayetler de vahyedilmiş oldu.

Değerli kardeşlerim, Hz. Muhammed son Peygamberdir. Allah Teâlâ Hz. Adem'den itibaren kesin sayılarını ancak kendisinin bildiği pek çok Peygamberler göndermiştir. Peygamberimiz bunların sonuncusudur. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

“Muhammed, içinizden her hangi birinizin babası değil, O, Allah'ın elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir."9 Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:

“Benimle Peygamberlerin benzeri, şu bir kimsenin benzeri gibidir ki, o kişi bir ev yaptırmış, binayı tamamlayıp süslemiş de yalnız bir tuğlası eksik kalmış. Bu durumda halk binaya girip gezmeye başlarlar ve eksik yeri görüp hayret ederek: Şu bir tuğlanın yeri boş bırakılmış olmasaydı" derler. İşte ben o tuğlayım, ben Peygamberlerin sonuncusuyum."10

Peygamberimiz önceki Peygamberler gibi bir milletin değil, tüm insanlığın Peygamberidir. Diğer Peygamberlerden farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:

“Ey Muhammed, biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.''11

Peygamberimiz yalnız insanlara değil, alemlere rahmet olarak gönderildi. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

“Ey Muhammed, biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik"12

Evet, Peygamberimiz sadece insanlar için değil, alemler için bir rahmettir. Peygamberimiz bütün insanlara hatta canlılara şefkat ve merhamet gösterir, bu konuda insanlar arasında ayırım yapmazdı. Müslüman olsun-olmasın; kadın-erkek, büyük-küçük, zengin-fakir, köle-efendi herkese merhamet ederdi.

Bir savaş esnasında birkaç çocuk çarpışan iki taraf arasında kalmış ve ölmüşlerdi. Peygamberimiz bundan haberdar olduğu zaman büyük üzüntü duymuştu. Askerler Peygamberimizin üzüldüğünü görünce:

– Ey Allah'ın resûlü, neden bu kadar üzülüyorsunuz, bunlar nihayet müşrik çocukları değil mi? dediler. Peygamberimiz:

"Bu çocuklar müşrik çocukları da olsa bunlar insandır. Çocuk oldukları için günahları da yoktur. Dikkat ediniz, kesinlikle çocuk öldürmeyiniz. Her can Allah'ın fıtratına göre yaratmıştır",13 buyurdu. -Adamın biri Peygamberimize başvurarak bir düşmanı lânet etmesini istemişti. Peygamberimiz: "Ben lânet okumak için değil, fakat aleme rahmet olmak için gönderildim." buyurdu.- Herkese şefkat ve merhamet gösteren Peygamberimizin inananlara özel bir şefkati vardı. Elbette öyle olmalı idi. Çünkü inananlar , onun getirdiği dini benimsemiş, malları ve canları ile o dinin yayılması için büyük fedakârlıklar göstermişlerdi. Bu konuda şöyle buyurulmuştur:

“And olsun, size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir."14

Değerli müminler, Peygamberimiz anılırken akla ilk gelen, onun , Kur'an-ı Kerim'le övülmüş olan yüksek ahlâkıdır. Onu Allah Teâlâ terbiye ettiği için bir insanda bulunması düşünülebilen güzel huy ve davranışların daha mükemmeli onda toplanmıştı. Ahlâkının güzelliğine ve her yönü ile güvenilir olduğuna düşmanları bile hayrandı. Daha gençliğinde halk arasında ''el-Emin-güvenilir" kimse olarak tanınmış olduğunu az önce söylemiştik. Şu olay bunun çarpıcı bir örneğidir:

Kâbe Kureyş tarafından yenileniyordu. Her kabile kendisine düşen bölümü yapmış, sıra ''Hacer-i Esved''in yerine konmasına gelmişti. Kureyş'ten her kabile ''Hacer-i Esved''i yerine koyma şerefini kazanmak için, o hizmeti yapmak istiyordu. Bu yüzden kabileler arasında tartışma çıktı. Her kabile ''Hacer-i Esved"i yerine koyma şerefinin kendisine ait olduğunu iddia ediyordu. Hele Abdüddaroğulları çok ileri gidip bir çanak dolusu kan getirdiler. Ellerini bu kana bulaştırıp: "Kanımız dökülmedikçe kimse önümüze geçemez" diye yemin ettiler. Bu tartışma dört beş gün devam etti. Nerede ise kabileler arasında savaş çıkacaktı ki, Kureyşin en yaşlısı olan Ebû Umeyye Beni Muğîre Kureyşin ileri gelenlerini Mescidde topladı. Konuyu tekrar tartıştılar ve şu karara vardılar: Belirledikleri vakitte mescidin Safa tarafındaki kapısından önce kim içeriye girerse o, hakem olacaktı. Belirlenen vakitte evvelâ bu kapıdan Peygamberimiz içeri girdi. Bunun üzerine Kureyş ileri gelenleri hep bir ağızdan. "İşte bu giren zat, emindir, bunun hakemliğine razıyız. Bu güvenilir zat, Muhammed'tir." dediler. Peygamberimiz bunların yanına gelince, kendisini hakem tayin ettiklerini ve bunu kabul etmesini rica ettiler. Peygamberimiz onları dinledikten sonra hakemliği kabul etti ve. "Bana bir yaygı getirin'' buyurdu. Getirilen bu yaygının içine kendi eliyle “Hacer-i Esved''i koydu. Sonra kabile başkanlarının bu yaygının birer ucundan tutup birlikte kaldırmalarını söyledi. Böyle yaptılar, her kabile yaygının bir ucundan tutarak ''Hacer-i Esved''i konacağı yere kadar kaldırdılar, Peygamberimiz de onu yerine koydu. Böylece her kabile “Hacer-i Esved''i yerine koyma şerefinden payını aldı ve tartışma da böylece bitmiş oldu15.

Bu olayda önemli olan şudur: Peygamberimizin küçük yaştan beri kimseyi incitmeyip o yaşa gelinceye kadar fazilete aykırı hiçbir hal ve hareketi görülmediği için Peygamber olarak gönderilmeden önce de Kureyş arasında “güvenilir'' ünvanı ile tanınmış olmasıdır. İslâmiyet'in kısa zamanda ve hızla yayılmış olması, şüphe yok ki, onu tebliğ eden Peygamberin yüksek ahlâkı ile ilgilidir. İnsanlar onun dürüstlüğüne ve güvenilir olduğuna inanmasalardı onun etrafında toplanırlar mıydı. Nitekim Kurân-ı Kerim'de bu husus şöyle ifade edilmiştir.

“Ey Muhammed, Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara bağış dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven. Doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.''16

Peygamberimiz, yaşadığı hayat ile telkin ettiği esaslar arasında tam bir ahenk mevcut idi. O, telkin ettiği esasları önce kendisi uygulardı. Çünkü insan,başkalarına verdiği öğüdü kendisi uygulamazsa onun başkaları üzerinde etkisi de olmaz. Esasen Kur'an-ı Kerim:

“Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyleri niçin söylersiniz"17 diyerek kişinin yapmayacağı şeyi başkalarına söylemesinin doğru olmayacağını bildirmektedir.

Değerli kardeşlerim, Hz. Aişe validemize, Peygamberimizin ahlâkının nasıl olduğu sorulduğunda, o: “Onun ahlâkı Kur'an'dı" demiştir.18 Peygamberimiz, davranışları ve üstün kişiliği ile en güzel örnektir. Esasen Kur'an-ı Kerim tek örnek kişi kabul etmektedir ki, o da Peygamberimizdir. Şöyle buyurulmuştur:

''And olsun ki, Allah'ın Resûlü, sizin için, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnektir."19

Ayet-i Kerime Peygamberimizin, Allah'ın razı olacağı davranışlarda bulunmak isteyenler için canlı bir örnek ve büyük fazilet numunesi olduğu anlatılmaktadır. Peygamberimiz, Peygamber olarak insanları davete başladığı zaman, onu duyan komşu ülkelerin başkanları , karşılaştıkları her Mekke'liden Peygamberimiz hakkında bilgi alıyorlar, daha çok ahlâkının nasıl olduğunu soruyorlardı. İşte Mekke ileri gelenlerinden Ebû Süfyan müslüman olmadan önce ticaret amacı ile Şam'a gittiği zaman Bizans imparatoru onu huzuruna çağırmış ve Peygamberimizle ilgili kendisine bazı sorular sormuştu. Bu sorulardan birisi de şöyle idi. Peygamberlik iddiasında bulunan bu zatın daha önce hiç yalan söylediğini duydunuz mu? Ebû Süfyan: “Asla, yalan söylediğini duymadık” diye , cevap verdi. Bunun üzerine İmparator:

– Size, Peygamberlik iddiasında bulunan bu zatın evvelce hiç yalan söyleyip söylemediğini sordum, Onun hiç yalan söylemediğini ifade ettiniz. Şayet bu zat Allah hakkında yalan söylemiş olsa daha evvel insanlara yalan söylemesi gerekirdi, dedi.20

Değerli müminler, Peygamberimize göre ahlâk herşeydi. O, ahlâka o kadar önem verirdi ki, dinin ne olduğunu soranlara, dinin güzel ahlâktan ibaret olduğunu söylerdi. Hatta ahlâkı güzel olmayanın; konuştuğu zaman yalan söyleyenin, söz verdiği zaman sözünde durmayanın, emanete hıyanet edenin -diğer dinî vecibelerini yerine getirmiş olsa bile- olgun mümin olamayacağını söylerdi.

Onun hayatını inceleyenler, onun ne yüksek bir ahlâka sahip olduğunu göreceklerdir. 0, kim olursa olsun, herkese iyi muamele eder, kimseyi incitmez, ayıplamaz ve kırmazdı. Ebû Saîd el Hudrî (r.a.) anlatıyor. "Birgün Bedevilerden biri Peygamberimizden alacağını tahsil etmeye gelmişti. Edep ve terbiye ölçülerini aşarak Peygamberimize kaba ve sert sözler söyledi. Ashab-ı kiram bedevînin bu hareketine kızarak Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun? dediler. Bedevî hiç aldırmadı: Ben hakkımı istemeye geldim, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz Ashab'a Siz onun tarafından olacaktınız. Çünkü bu adam hakkını istiyor, buyurdu.21

Peygamberimiz, arkadaşlarından herhangi biri kendisinden bir ricada bulunduğunda bu ricayı geri çevirmez, yerine getirirdi. Mahmud b. Er-Rebîu'I-Ensarî (r.a.) anlatıyor:

“Peygamberimizin arkadaşlarından Bedir savaşında hazır bulunan Ensardan Itban B. Malik, Peygamberimize gelerek. "Ey Allah'ın Rasûlü, gözlerim görmez oldu. Halbuki mahallemiz halkına namaz kıldıran benim. Yağmur yağdığı vakit onlarla aramızda olan dere akar da mescitlerine gidip namaz kıldıramaz oluyorum. Gönlüm ister ki, bana gelip evimde namaz kıldırasın da senin namaz kıldığın yeri namazgâh edineyim." dedi. Peygamberimiz: "İnşallah bunu yaparım" diye vadetti. Itban diyor ki. Ertesi sabah Peygamberimiz beraberinde Ebû Bekir olduğu halde gün yükseldiği vakit bana geldiler. Peygamberimiz içeri girmek için izin istedi. Eve girdiğinde oturmadı, bana.

– Evinin neresinde namaz kılmamı istersin? dedi. Ben de namaz kılmasını istediğim yeri ona gösterdim. Peygamberimiz namaza durup tekbir aldı. Biz de arkasında durarak saf olduk. İki rekat kıldırıp selâm verdi. Bunun üzerine biz onun için pişirdiğimiz çorbaya onu alıkoyduk. Mahallemiz sakinlerinden bir çok kimseler, Peygamberimizin evimizi şereflendirdiğini haber alınca birer birer geldiler. İçlerinden biri mahallede oturan Malik b. Ed-Dühayşin'i göremeyince sordu. "Malik nerede?" dedi. Orada bulunanlardan bir başkası.

– O, Allah'a ve Peygamberine sevgisi olmayan bir münafıktır, dedi. Peygamberimiz:

– Böyle deme, görmüyor musun ki, "La ilahe illallah (Muhammedü'r-Resûlullah)" diyor ve bunu Allah rızası için söylüyor, buyurdu. Bunun üzerine o zat: Allah ve Resûlü daha iyi bilir, dedi. Itban diyor ki: Peygamberimizi münafıklar hakkında hep böyle iyilik ve hayır düşünür bulurduk, dedi. Sonra Peygamberimiz:

– Allah Teâlâ, O'nun rızasını arayarak "Lâ ilâhe illallah" diyen kimseyi cehennem ateşine haram kılmıştır,22 buyurdu.

Peygamberimiz hayatı boyunca adaletten kıl kadar ayrılmamıştır. Herkese karşı âdil davranmış, insafla muamele yapmıştır.

Hz. Aişe validemiz anlatıyor: Mahzumî kabilesinden bir kadın hırsızlık etmişti. Mekke ileri gelenleri, asil bir aileye mensup olan bu kadının ceza görmemesi için Peygamberimizin çok sevdiği azatlı kölesi Zeyd'in oğlu Usamey'i Peygamberimize şefaatçi olarak gönderdiler. Peygamberimiz Usame'yi dinledikten sonra:

– Sizden öncekiler bu gibi farklı uygulamaları sebebiyle helak olmuştur. Onlar, yoksullara en ağır cezayı uygular, zengin ve itibarlı olana ise ceza vermezlerdi, buyurarak kanunların uygulanmasında ayırım yapılmasının toplumun yok olmasına sebep olacağını bildirmiş ve, "Allah'a yemin ederim ki, Muhammed'in kızı Fâtıma hırsızlık etse mutlaka onu cezalandırırdım"23 buyurdu.

Ebû Saîd el-Hudrî (r.a.) anlatıyor:

– Bir defa Peygamberimiz savaş ganimeti dağıtıyordu. Çok kalabalık vardı. Adamın biri Peygamberimizin adeta sırtına binmişti. Peygamberiz elindeki çubukla kendisini rahatsız eden bu adama geri durması için işaret etmiş, fakat çubuk adamın yüzüne gelerek, yüzünü incitmişti. Peygamberimiz hemen çubuğu adamın eline vererek. İntikamını al, demişti. Adam: Ey Allah'ın Resûlü, ben şikâyetçi değilim,24 diye cevap verdi. Değerli müminler, Peygamberimizin yüksek ahlâkını böyle bir vaazda anlatmak mümkün değildir. Biz sadece onun ahlâkından bir iki örnek verdik. Geniş bilgi almak isteyenler Peygamberimizin hayatını incelemelidirler.

Değerli müminler, Peygamberimizin doğumunu anarken ne yapacağız? Bazı yerlerde olduğu gibi kaside ve ilâhiler söyleyip kandil simitleri dağıtmakla mı yetineceğiz. Elbette bunlar da güzel adetlerdir. Ancak onun doğumunu anmak bu değildir. Onu anmaktan asıl gaye, onun cihanşûmül olan nübüvvet ve risaletini , yüksek ahlâkını anmak ve sünnetine uyma azmini tazelemektir. Çocuklarımıza onun hayatı ile ilgili bilgi vererek onu sevdirmeye çalışmaktır. Çünkü onu sevmek imandandır, hatta imanın ta kendisidir. Nitekim Peygamberimiz:

“Nefsimi kudret elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, hiç biriniz, ben ona babasından ve çocuğundan da daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmaz,"25 buyurdu.

Peygamberimizi sevmek demek, onun sünnetine uymak ve onu hayata geçirmektir. Nitekim Peygamberimiz:

“Sünnetimi ihya eden beni sevmiş demektir. Beni seven ise cennet'te benimle beraberdir",26 buyurmuştur.

Değerli kardeşlerim, Allah Teâla'nın sevgisine ve mağfiretine mazhar olmanın tek yolu, O'nun sevgili Peygamberinin sünnetine uymaktır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

“(Ey Muhammed) de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir."27

İşte bu ayet-i kerime, Peygambere uymanın Allah'ın rızasını kazanmaya ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını gayet açık bir şekilde ifade buyurmaktadır.

Bu duygu ve düşünce ile kutlu doğumun hepimize, aziz milletimize ve bütün müslüman kardeşlerimize mübarek olmasını ve Peygamberimizin şefaatine bizi mazhar kılmasını Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyorum.

DİPNOTLAR

1 Bakara,127-129.

2 Saff, 6.

3 Şibli, İslâm Tarihi, Asrı Saadet, c. II, s. 1643, Şevval, 1330.

4 Al-i İmran,164.

5 İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, c. l, s. 336.

6 Şiblî, İslâm Tarihi, Asrı Saadet, c. I, s. 188.

7 Alak, 1-5.

8 Buhari, Bedü'l-Vahiy,1.

9 Ahzap, 40.

10 Buhari, Menakıp, 18.

11 Sebe, 28.

12 Enbiya,107.

13 Şiblî, İslâm Tarihi, Asrı Saadet, c. II, s. 982.

14 Tevbe,128.

15 Kâmil Miras, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-iSarih Tercemesi, VI, 30, 31.

16 Al-i İmran,159.

17 Saff, 2.

18 Müslim, Müsafirûn, 129.

19 Ahzap, 21.

20 Buhari, Bedü'l-Vahiy, 1.

21 İbn Mace, Sadakat, 17.

22 Buhari, Salât, 46.

23 Buhari, Hudut, 11; Müslim, Hudut, 2.

24 Ebû Davut, Diyât, 15.

25 Buhari, İman, 8; Müslim, İman, 16.

26 Tirmizî, İlm, 16.

27 Al-i İmran, 31.


Yorumlar- Yorum Yaz

Mevlid Kandili

ÖNSÖZ 

Mevlid Kandili, alemlere rahmet olarak gönderilmiş olan, kendisinden sonra başka nebî ve rasûl gelmeyecek olan, kıyamete kadar hükmü devam edecek olan ahir zaman peygamberi, Ahmedi Mahmûd-u Muhammed-i Mustafâ Efendimiz’in cihana teşrif ettiği gündür.

Ona inanmak, onu sevmek imanımızın gereğidir. Bir kimse Peygamber Efendimiz’i annesinden, babasından, kardeşinden, evlâdından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçek mü’min olamaz.

Gerçek mü’min olmanın göstergesi Peygamber Efendimiz’in muhabbetidir, aşkıdır, sevgisidir. Bir insanın yanında Peygamber Efendimiz anneden, babadan, evlattan, kardeşten, sevgiliden, hepsinden daha sevgili değilse, içinde Peygamber sevgisi coşmuyorsa, o insan hakiki mü’min olamamış demektir.

Çünkü, Allah’ın emrini bize o öğretti. Allah’ın rızası yolunu bize o gösterdi. Onu sevmeden, ona bağlanmadan, ona itirazsız tâbî olmadan, insan Allah’ın rızasını kazanamaz.

Bu sevgiyi elde etmek için, Rasûlüllah Efendimiz’i tanımak, hadis-i şeriflerini okumak lâzım! Hayatı hadis-i şeriflerine göre yaşamağa çalışmak lâzım! Rasûlüllah Efendimiz’e salât ü selâmı çok getirmek lâzım! Rasûlüllah Efendimiz’in ümmetine çok halisâne hizmet etmek lâzım!

Allah-u Teàlâ Hazretleri bizi muhabbetullaha, muhabbet-i Rasûlüllah’a gark eylesin... O sevgiyle yaşatsın, o sevgiyle ahirete göçürsün... Habîb-i Edîbi’ne Firdevs-i A’lâ’sında komşu eylesin... Rüyalarımızda gül cemâlini sık sık görmeyi nasib eylesin... 

Elinizdeki kitap Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’ın Mevlid Kandili dolayısıyla muhtelif yerlerde ve muhtelif yıllarda yaptığı konuşmalardan oluşuyor. Hocamız bu konuşmalarında Peygamber Efendimiz’i tanıtıyor, hayatı ve özellikleri hakkında bilgi veriyor, Peygamber Efendimiz’i sevmenin önemini anlatıyor. Bu sevgiyi kazanabilmek için neler yapmamız gerektiğini, nelere dikkat etmemiz gerektiğini bize bildiriyor.

Bu çalışmanın Rasûlüllah’ı tanıma, sevme ve anlama konusunda okuyucuya faydalı olacağını, Allah’ın ve Rasûlünün rızasını kazanma yolunda katkıda bulunacağını ümid ediyoruz.

Kaset çözümünde yardım eden M. Zâhid Erkaya’ya, M. Es’ad Erkaya’ya; fotoğraflarda ve teknik konularda yardımcı olan Lütfullah Erkaya’ya, Abdüllatif Erkaya’ya ve Ahmed Enis Erkaya’ya teşekkür ediyoruz.   

Dr. Metin ERKAYA

Sincan, Ekim 2016 

1 Mevlid Kandili Peygamber Sevgisi İdris YAVUZYİĞİT VAAZ DOKUMANLARI

2 İslam Dünyası Olarak 2 Ocak 2015 Cuma Günü Kâinatın Sultanı, Âlemlerin Efendisi Peygamberlik Halkasının Son Noktası, Hazreti Muhammed Mustafa Sallelahu Aleyhi Ve Sellemin Doğumunun Yıldönümünü Heyecanla Kutluyoruz/kutlayacağız inşallah.

3 SALÂT VE SELÂM SANADIR YA RASULELLAH Alemlere rahmet olarak gönderilen Sevgililer Sevgilisi Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) salat ve selam olsun. Her daim kendisine yapılan selama karşılık veren Sevgili Peygamberimize bu gecelerde olan bağlılığımızı ve O na olan sevgimizi çokça salat ve selam getirmekle ifade edeceğiz. إ ن الل ه و م ل ائ ك ت ه ي ص ل ون ع ل ى الن ب ي ي ا أ ي ه ا ال ذ ين آم ن وا ص ل وا ع ل ي ه و س ل م وا ت س ل يما Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selam edin. (Ahzâb Suresi 56. Ayet)

4 ا لص لا ة و الس لا م ع ل ي ك )ع ل ي ك ) ي ا س ي د ن ا و س ن د ن ا و م و لا ن ا م ح م دا ي ا ر س ول الل ه ي ا ح ب يب الل ه - ي ا خ ل يل الل ه - ي ا ن ب ى الل ه - ي ا ص ف ى الل ه ي ا خ ي ر خ ل ق الل ه ي ا ن ور ع ر ش الل ه ي ا ا م ين و ح ى الل ه ي ا م ن ز ي ن ه الل ه - ي ا م ن ش ر ف ه الل ه - ي ا م ن ك ر م ه الل ه ي ا م ن ع ظ م ه الل ه - ي ا م ن ع ل م ه الل ه ي ا ا م ام ال م ت ق ين ي ا س ي د ال م ر س ل ين - ي ا خ ات م ال ن ب ي ين ي ا ر ح م ة ل ل ع ال م ين ي ا ش ف يع ال م ذ ن ب ين ي ا ر س ول ر ب ال ع ال م ين - ي ا س ي د ال ا و ل ين وال آخ ر ين و س ل ام ع ل ى ال م ر س ل ين و ال ح م د ل ل ه ر ب ال ع ال م ين Essalâtü vesselâmu aleyke Yâ Rasûlallâh Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke Ya Resulallah, Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamün aleyke Ya Habiballah, Elfü elfi salatin ve elfü elfi selamin aleyke ya Seyyidel Evveline Vel Ahirin

5 Onun gelişiyle şafak sökmeye başlamıştır. م حم د ب ش ر ل ا ك ال ب ش ر ب ل ه و ك ال ي اق وت ب ي ن ال ح ج ر «Muhammed bir beşerdir. Fakat o, diğer insanlar gibi değildir. O, taşlar arasında yakut gibidir.»

6 Batılı düşünürler derler ki: Şüphesiz ki Muhammed (s.a.v.), güneş ışığı altında doğan tek kişidir. (Ragıp Güzel, 3/404)

7 Kim Hz. Muhammed Mustafa (SAV) i anlatırsa anlatsın, o nu tam anlatma imkanına sahip değildir. Hassan B. Sabit der ki: و م ا م د ح ت م ح م دا ب م ق ال ت ى و ل ك ن م د ح ت م ق ال ت ى ب م ح م د «Ben sözlerimle Muhammed i (SAV) övmedim. Fakat onunla sözlerimi methettim.» Sözün tesiri fesahat ve belağatında değil samimi olmasında saklıdır.

8 Sevgili Peygamberimiz (sas) in dünyaya teşrifleri Rabiülevvel ayının 12. gecesidir [20 Nisan 571, Pazartesi sabaha karşı] ki buna Mevlid i Nebi [Kutlu Doğum] denir. Kâinat ve beşeriyetin yüzyıllardır yolunu gözlediği o Peygamberler Peygamberi nin doğum günüdür bugün. ا ن ا د ع و ة إ ب ر ه يم و ب ش ر ى ع يس ى Hz. İbrahim in duası, Hz. İsâ nın müjdesi ve Dedesi Abdülmuttalip ve Annesi Âmine nin rüyasıdır.

9 Kâinattaki her şey edip seda, Çağrışarak dediler ki, merhaba! Merhaba, ey âl-i sultan merhaba! Merhaba, ey kân-i irfan merhaba! Merhaba, ey sırr-ı furkan merhaba! Merhaba, ey derde derman merhaba! Merhaba, ey rahmeten lil-âlemin! Merhaba, sensin şefial müznibin! Bütün dertlilerin dermanı sensin, Cümle âlemlerin sultanı sensin. (Mevlid, Süleyman Çelebi)

10 İslâm târihçileri, Peygamberimiz (s.a.s.)'in doğduğu gece bir takım olağanüstü olayların meydana geldiğini naklederler. 1. O gece gökyüzünü aydınlatan bir yıldız doğmuş, 2. O gece iran kisrâsı (hükümdarı)'nın medâyin şehrindeki sarayının 14 sütûnu yıkılmış, 3. Mecûsîlerin iran'da ıstahrâbat şehrinde bin yıldır yanmakta olan "ateşgede"leri sönmüş, 4. Sâve (taberiyye) gölü yere batmış, 5. Bin yıldan beri kurumuş olan semâve deresinin suları taşmış, 6. Dönemin önde gelen insanları çok ilginç rüyalar görmüşlerdir. 7. Kâbe'deki 360 put yüz üstü yere devrilmişler.

11 PEYGAMBERİN DOĞDUĞU CAHİLİYE DÖNEMİNDE MEKKE

12 Peygamberin doğduğu Cahiliye Döneminde Mekke 1. Devir cehalet çağını yaşıyordu, tam bir karanlık vardı. 2. Mekkeliler Hz İbrahim in öğrettiği dinin bozulmuş halini yaşamaya devam ediyorlardı. 3. Allah a inanıyorlar ama putların, Allah ile aralarında aracı olduğuna inanıyorlardı. (Yunus 18/zümer 3) 4. Hakka batıl bulaştırdıkları için müşrik olmuşlardı. 5. Meleklere inanıyorlar ancak melekleri allahın kızları olarak görüyorlardı. 6. İnsanlar birbirlerini öldürmekten dolayı şeref duyuyorlardı. 7. Kız çocukları kendilerinden utanç duyulduğu için toprağa diri diri gömülüyorlardı. (Nahl 58-59/Tekvir 8-9/ ) (Bunu giydir dayısına götüreceğim) 8. Kadınlara hak, miras verilmek bir yana kendileri mirasa konu oluyorlardı. 9. Ahlaksızlık, alkol tüketimi, kumar ve fuhuş yayılmıştı. 10. Bazen doğan çocukların babası tahmini olarak tespit ediliyordu. 11. Haksızlık, kibir, gasp, yağma, kaos almış başını gitmişti. 12. Kabilecilik duygusuyla haram aylar dışında durmadan savaşıyorlardı. (Bakara 170) 13. Ticaret kervanları soyuluyor, zorba ve zalimlerin yaptıkları yanına kalıyordu.

13 ل ق د م ن الل ه ع ل ى ال م ؤم ن ين إ ذ ب ع ث ف يه م ر س ولا م ن أ نف س ه م ي ت ل و ع ل ي ه م آي ات ه و ي ز ك يه م و ي ع ل م ه م ال ك ت اب و ال ح ك م ة و إ ن ك ان وا م ن ق ب ل ل ف ي ض لال م ب ين İçlerinden, kendilerine Allah ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, Müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Hâlbuki onlar önceleri apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Ali-imran 164)

14 و م ا ا ر س ل ن اك ا ل ا ر ح م ة ل ل ع ال مين Biz Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.(enbiyâ, 21/107) Gerçekten hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimizin yaşama getirdiği ilahi kaynaklı prensipler ile bütün dünyada hüküm sürmekte olan cehâlet ve küfür ateşi sönmüş, Putperestlik yıkılmış, zulmün baskısı son bulmuştur. Karanlıklar içerisinde kalan insanlık o nun öğretileriyle doğru yol olan hidayeti bulmuş, Kız çocuklarına reva görülen insanlık dışı muamele son bulmuş, Kadınlara yapılan haksızlıklar haktan gelen ilahi mesajlarla hak sahiplerine iletilmiş, Haksız yere kan akmasının önüne geçilmiş, Zulüm islam ın yaşandığı coğrafyada yaşam alanı bulamamış, Ve hayat bütün canlılar için yaşanılabilir bir hayata dönüştürülmüştür.

15 O nu Allah seçti ve peygamber kıldı. (Enam 87) Vahyi o nun aracılığıyla bize ulaştırdı.(nahl 44) Vahyi tebliğ etti, uygulamaya koydu. (Nahl 64) Örnektir. (Ahzab 21) Allah sevgisinin anahtarı kılındı. (Ali İmran 31-32/Tevbe 24) Hüküm koyma yetkisine sahip oldu. (Haşr 7/tevbe 29) Cennet için biletimiz kabul edildi. (Nisa 13-14) Müminlere yakındır. (Ahzab 6) Şefaat makamındadır. Kendisi de müminlere düşkündü.(tevbe 128)

16 İnsanları Aydınlığa Çıkarmak İçin Gelen Peygamber و د اع يا إ ل ى الل ه ب ذ ن ه و س ر ا ا م ن يرا Allah ın izniyle bir dâvetçi ve nur saçan bir kandil (Ahzâb, 33/46)

17 ROL MODEL İNSAN Yüce Allah, insan için gerekli olan her şeyi, bir taraftan vahiy ile bildirmiş; diğer taraftan da peygamberler vasıtasıyla, bildirdiklerinin sosyal hayata nasıl geçirileceğinin somut örneğini göstermiştir. Dinin insana ulaşması ve öğretilmesi konusunda peygamberin önemi son derece büyüktür. Dini koyan Allah'tır, ama onu eksiksiz bir şekilde insanlığa sunan peygamberdir. Dini değerleri hayatında yaşantı haline dönüştürebilmesi için de insanın, peygamberin örnekliğine ihtiyacı vardır.

18 و م ا ا ر س ل ن اك ا ل ا ك اف ة ل لن اس ب ش يرا و ن ذ يرا و ل ك ن ا ك ث ر الن اس ل ا ي ع ل م و ن Biz seni, bütün insanlara, ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Sebe 28)

19 م ن اه ت د ى ف ن م ا ي ه ت دي ل ن ف س ه و م ن ض ل ف ن م ا ي ض ل ع ل ي ه ا و لا ت ز ر و از ر ة و ز ر أ خ ر ى و م ا ك ن ا م ع ذ ب ين ح ت ى ن ب ع ث ر س ولا Kim hidayete gelirse kendisi için hidayete gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günâhkâr, başkasının günâh yükünü taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azâb edecek değiliz. (İsra, 17/15)

20 Peygamberimizin; ona inananlar için eşsiz bir model ve ideal örnek olduğu son derece açıktır. Zira peygamberlerin en önemli gönderiliş gayelerinden birisi de insanlığa örnek ve model olma konumlarıdır. ل ق د ك ان ل ك م فى ر س ول الل ه ا س و ة ح س ن ة ل م ن ك ان ي ر وا الل ه و ال ي و م ال اخ ر و ذ ك ر الل ه ك ثيرا "Gerçekten sizin için, Allah'a ve Ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok zikredenler için Allah'ın Rasülü'nde çok güzel bir örnek vardır." (Ahzab, 33/21) و ا ن ك ل ع لى خ ل ق ع ظيم "Muhakkak sen çok yüce bir ahlâk üzeresin" (Kalem, 68/4).

21 Hz. Peygamber'i örnek almak, bir Müslüman için öncelikli dini bir görev durumundadır. Hz. Peygamberin kişiliği kendi döneminde olduğu gibi, kendisinden sonraki dönemlerde de Müslüman toplumların yaşayışı için örnek olmuştur. Müslüman, hangi makam, statü, konum ve mevkide olursa olsun Rasülullah ı örnek olarak almalıdır: Bir eğitimci olarak, bir anne-baba olarak, bir lider-yönetici olarak, tüccar olarak vb. Müslümanlar için örnek alınması ve hayata geçirilmesi için gereken şeyler Hz. Muhammed (s.a.v) in şekli yönüyle ilgili hususlardan ziyade;

22 Günümüz insanı, peygamberimizi örnek almayı, onun gibi eş, onun gibi baba, onun gibi komşu, onun gibi vatandaş, kısaca onun gibi insan olmak şeklinde anladığı ve bunu gerçekleştirmeye koyulduğu zaman, gündelik hayatı da dahil, toplum hayatında ne kadar büyük bir değişikliğin ve mânevi zenginliğin meydana geldiğini kendiliğinden fark edecektir. İslam toplumlarının bugün karşı karşıya bulunduğu problemlerin çözümünde, ifade etmeye çalıştığımız bu örnek almanın çok büyük rolü olacaktır. Ancak, peygamberimizi örnek alma işinin söylendiği kadar kolay bir iş olmadığı da açıktır. Ama dindar insandan beklenen, öncelikle onun hayatının iyi öğrenilmesi ve doğru değerlendirilmesidir. Çünkü bir şeyin örneğini, çıkarma işleminde olduğu gibi, bir insanı örnek alma hususunda da, örneği alınacak insanın doğru tanınması ve hakkında yeterli bilgi sahibi olunması zaruridir.

23 Örnek alınacak model insan bilinmeli ve doğru tanınmalıdır Örnek çıkarmak için elde bir model olmalı Hanımlar oya yaparken örnekten hareket ederler Yemek yaparken bir tariften istifade edilir Bina yaparken projeden, mimardan istifade edilir Elektrik kabloları kopunca bir bilen aranır Buzdolabı arızalanınca marangoza götürülmez

24 O'nu örnek almak demek; Güvenilir olmak demek, (Emanetlerini O'na veriyorlar, "Emin" diyorlardı.) Affedici olmak demek, (Mekkenin fethinde Mekkelileri toptan affetmişti.) Merhametli olmak demek, (Ağır tahriklere rağmen beddua etmemiştir. Taif..) Hoşgörülü olmak demek, (Mescide bevl, zinaya müsaade isteyen genç ) Sözünde durmak demek, (Hudeybiye günü Ebu Cendel'i geri vermesi.) Cömert olmak demek, (Ölüm hastalığında yanında bulunan üç dinarı dağıtmak..) Alçakgönüllü olmak demek, (Ben kurutulmuş et yiyen bir kadının oğluyum ) Çalışkan olmak demek, (İşlerini kendisi yapmak isterdi, söküğünü dikerdi..) Dosdoğru olmak demek, (Size bir düşman saldıracak desem bana inanır mısınız?) Adaletli olmak demek, (Kızım Fatıma dahi çalsa Taif Dönüşü sırasında Çaban Addas a koyunları sahibine vermesini istemesi) Vefakar olmak demek, (Geceler boyu ayakta durup ibadet etmek.)

25 تركت ف يك م أمرين ل ن ت ض ل وا ما ت م س كت م ب ه م ا: الل ه ت عال ى و س ن ة ر س ول ه. ك ت اب Hz. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti. (Muvatta, Kader, 46, II, 899)

26 Her işe besmele ile başlardı Herkese selam verirdi İlim öğrenenlere destek verirdi Her konuda güvenilirdi Komşu ilişkilerinde çok hassastı Ayıpları asla yüze vurmazdı İnsanlar arasında ayrım yapmazdı Evine selam vererek girerdi Temizliğe çok önem verirdi Çocuklarla şakalaşırdı. Çocukları çok severdi Hayrı ve iyiliği tavsiye ederdi Hasta ziyaretini ihmal etmezdi Misafire ikram etmeyi severdi Güler yüzlüydü Yemeğin sonunda şükrederdi Yoksullara yardım ederdi Arkadaşlarının hatırını sorardı Verdiği sözde dururdu Merhametliydi, Affetmeyi severdi İyi bir eş Şefkatli bir babaydı Emanete ihanet etmezdi Kötü söz söylemezdi. Kimseyle çekişmezdi. Kapısına yardım için gelen kimseyi geri çevirmezdi. O na salat ve selam olsun

27 Sevgili peygamberimizin hayatının; inanan insan için özel bir anlamı vardır, çünkü inanan kişi, dini hükümlerin yaşantı haline dönüştüğünü, ahlaki değerlerin de somutlaştığını Hz. Peygamberin hayatında görür. م ن ا ح ي ا س ن ت ى ف ق د ا ح ب نى و من ا ح ب ن ى ك ان م ع ى ف ى ال ج ن ة Kim benim sünnetimi ihya ederse beni sevmiş olur. Beni seven de cennette benimle beraber olur. (Tirmizi, Sünen, İlim, 39/16 )

28 Süfyan B. Üyeyne (R.a.) Derki: Şüphesiz ki Rasulüllah efendimiz en büyük terazidir. Her şey onun ahlakına, hayatına ve yoluna arz edilir. O nun terazisinde tartılır. Uygun geleni haktır,gelmeyen batıldır.

29 م ث ل ي ك م ث ل ر ل اس ت و ق د ن ارا ف ل م ا أ ض اء ت م ا ح و ل ه ا ع ل ال ف ر اش و ه ذ ه الد و اب ال ت ي ف ي الن ار ي ق ع ن ف يه ا و ع ل ي ح ج ز ه ن و ي غ ل ب ن ه ف ي ت ق ح م ن ف يه ا ق ال ف ذ ل ك م م ث ل ي و م ث ل ك م أ ن ا آخ ذ ب ح ج ز ك م ع ن الن ار ه ل م ع ن الن ار ه ل م ع ن الن ار ف ت غ ل ب ون ي ت ق ح م ون ف يه ا Ebu Hüreyre (r.a.), "Hz. Peygamber (s.a.s.)'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Benim misâlimle sizin misâliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mâni olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz» Buhârî, Rikâk: 26, Enbiya: 40; Müslim, Fezâil: 17, (2284); Tirmizî, Emsâl: 7, (2877

30 Hz. Peygamber aleyhisselamı tanımak yetmez. Örnek alıp itaat etmek ve sevmek gerekir ا ل ذ ين ا ت ي ن اه م ال ك ت اب ي ع ر ف ون ه ك م ا ي ع ر ف ون ا ب ن اء ه م و ا ن ف ر يقا م ن ه م ل ي ك ت م ون ال ح ق و ه م ي ع ل م ون Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (o kitaptaki peygamberi), öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir gurup bile bile gerçeği gizler. (Bakara 146)

31 Peygamber sevgisi imandan gelir Allah a ve peygamberine olan sevgimiz, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Nitekim Kuran ı Kerim bu sevgiyi ispatlamanın yolunun Resulüne itaatten geçtiğini şöyle vurgulamaktadır.

32 ق ل ا ن ك ن ت م ت ح ب ون الل ه ف ات ب ع وني ي ح ب ب ك م الل ه و ي غ ف ر ل ك م ذ ن وب ك م و الل ه غ ف ور ر حيم (Resûlüm!) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Al-i İmran, 31)

33 الن ب ي أ و ل ى ب ال م ؤ م ن ين م ن أ نف س ه م و أ ز و ا ه أ م ه ات ه م Ahzab, 33/6

34 لا ي ؤ م ن أ ح د ك م ح ت ى أ ك ون أ ح ب إ ل ي ه م ن و ال د ه و و ل د ه و الن اس أ م ع ين Sizden biriniz, beni anasından-babasından, çolukçocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe iman etmiş olmaz (Buhâri,İman 8;Müslim,İmân 70)

35 ث لاث م ن ك ن ف يه و د ب ه ن ح لا و ة الإ ي م ان : أ ن ي ك ون الل ه و ر س ول ه أ ح ب إ ل ي ه م م ا س واه ما وأ ن ي ح ب الم ر ء لا ي ح ب ه إ لا لل ه و أ ن ي ك ر ه أ ن ي ع ود في الك ف ر ب ع د أ ن أ ن ق ذ ه الل ه م ن ه ك م ا ي ك ر ه أ ن ي ق ذ ف في الن ار. Şu üç özellik kimde bulunursa o kişi, imanın zevkine ermiş olur. Allah ve Resulünü, her şeyden daha çok sevmek, sevdiği kimseyi sadece Allah için sevmek, Allah ın kendisine iman nasip etmesinden sonra inançsızlığa düşmeyi, ateşe atılıyormuş gibi kötü görmek. (Buhârî, İman, 9, 14, İkrâh, 1; Müslim, İman, 67)

36 أ ن أ عرابيا قال لرسول الل ه ص ل ى الله ع ل ي ه وس ل م : م ت ى الس اع ة قال رسول الل ه ص ل ى الله ع ل ي ه وس ل م : «م ا أ ع د د ت ل ه ا» قال : ح ب الل ه ورسول ه قال : «أ ن ت م ع م ن أ ح ب ب ت». Enes (r.a) den şöyle dediği rivayet olunmuştur: Bir bedevi Resûlullah (s.a.s) e: «Kıyamet ne zaman kopacak?» diye sordu. Efendimiz: Kıyamet için ne hazırladın? buyurdu. Allah ve Resûlünün sevgisini, dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber: O halde sen, sevdiğin ile berabersin buyurdu. (Buhârî, Edeb, 96)

37 Hz. Peygamber e gönülden inanan ashabı ondan gelen emirleri büyük bir teslimiyetle yerine getirdiler. O na derin saygı duydular, derdine ortak oldular. Ayağına batacak dikene bile razı olmadılar. Hidayetin insanlara ulaştırılmasında, O na her zaman maddi ve manevi destekte bulundular. Onu her şeyden fazla sevdiler. Hz. Ali ye Rasûlullah a olan sevginiz nasıldır? diye sorulduğunda O: Rasûlullah ı susuz bir insanın suya hasreti gibi severdik buyurmuştur.

38 Ashabın, Hz. Peygamber sevgisini şu örnek çok güzel yansıtmaktadır. Ensardan bir kadın adı SÜMEYRA. Uhut meydanında hz. Peygamberin şehit olduğunu duyunca uhut dağının eteklerine gelir. Orada kendisine şehit olan babası, kocası ve çocuklarının naaşları gösterilir. O, hemen «Rasûlullah a ne oldu» diye sormuş, kendisine «işte peygamber şurada» diye gösterilince kendini onun önünde yere atmış ve ك ل م ص يب ة ب ع د ك ل ل «Artık sen hayatta olduktan sonra bütün musibetler hafif gelir ya Rasulellah» (Heysemi, Mecmeuz zevaid 6/115)

39

40 Ma-i Reci Gazvesinde Hafız-ı Kelam 70 sahabe hayatlarını kaybetmişlerdi. Hubeyb B. Adiy (Ra) da gözü dönmüş kafirler tarafından esir alınıp idam sehpasına çıkarıldığında ona şu soruyu sormuşlar: «Şuanda senin yerine Hz. Muhammed in idam edilmesini arzu eder miydin?» Hubeyb: «Hayır. Vallahi benim kurtuluşum pahasına dahi olsa ayaklarına bir dikenin batmasına razı olmam» Bu sözden sonra idam sehpasında ellerini açar ve «Ya Rabbi! Buraya gelirken senin habibine veda edemeden geldim. Benim selamımı o na ulaştır.» der. Tam o esnada Allah Rasulü ashabıyla oturmuş konuşurlarken, birden bire doğrulur ve «Selam sana Ey Hubeyb» der. Yanındakiler ne olduğunu sorunca da göz yaşları içinde «Müşrikler Hubeyb i Şehit ettiler, son anında bana selam gönderdi, ben de selamını aldım.» buyurdu. (Taberani, el Mucem ul Kebir, 5/260)

41 Melekler o na hayran, peygamberler o na hayran, yerdekiler ve göktekiler o na hayran, canlı cansız bütün alem o na hayranken Müslümanlar giderek bu hayranlık kervanından maalesef koptular. Ashab-ı kiramın sevgi tezahürlerini gösteremediler, o nu hakkıyla takdir edemediler, bağlılık ve sadakat gösteremediler. Gösteremedik -Hz. Peygamber e kabe avlusunda insanların içinde hakaret eden Ebu Cehil e okkalı bir tokat atan Hamza yı hiç düşündük mü? Sadakatini, bağlılığını, şehadetini, cesedine yapılanları -Mescidi Haramın kapısında «La ilahe illellah, Muhammedür rasulüllah» dediği için bayılıncaya kadar dövülen ve ancak akşamüzeri gözlerini açabilen ve ilk sözü «Rasulüllah nasıl?» olan Hz. Ebu Bekir i düşündük mü? Sadakatle bağlılık, hangi hal üzere olursa olsun peygamberi düşünmek

42 Muaz B. Cebel Yemen valisidir. Peygamberin zaman zaman gelir durumları arz eder. Peygamberin son dönemlerinde sefere çıkacağı bir gün gelir efendiler efendisinin yanına. Arzusu duasını alıp yola revan olmaktır. Efendimiz: «Git Ya Muaz! Fakat dönüşünde ihtimal ancak benim kabrimi ve mescidimi ziyaret edebileceksin» dedi. Muaz yerinde çakılı kaldı. Bırakın yerine gitmeyi, yerinden doğrulup hareket edecek mecali kalmamıştı (Ahmet b. Hanbel, Müsned)

43 Amr B. As (R. Anh) diyor ki: «Hiç kimse bana Rasulüllah tan daha sevimli olmadığı gibi, hiç kimse de nazarımda o ndan yüce değildir. O na karşı olan hürmet ve saygımdan dolayı, gözlerimi doyura doyura mübarek yüzlerini seyredemezdim.» (Tecrid-i Sarih C.1, S.31)

44 Hitaplarda, kitaplarda, gönüllerde her daim peygamber aşkı Efendimizin kabri şeriflerini ziyarete gelen Hatip el Bağdadi Hz. Ey günahlılar sığınağı, sana sığınmaya geldim Çok kabahatler işledim, sana yalvarmaya geldim Dertlilere tabipsin, bense gönül hastası Kalp yarama deva için, kapını çalmaya geldim Günahım çok, dağ gibi, yüzüm kara katran gibi Bu yükten siyahlıktan tamamen kurtulmaya geldim Temizler elbet hepsini, ihsan deryandan bir damla gerçi, yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim

45 Hz. Aişe annemiz bildirdiğine göre bir adam Rasulüllah a gelerek şöyle demiştir: «Ya Rasulellah! Seni kendimden, çoluk çocuğumdan daha çok seviyorum. Senden ayrılıp evime döndüğümde duramıyor ve hemen gelip seni görüyorum. Düşünüyorum ki; öldüğümüzde sen, cennette peygamberlerle birlikte yüce makamlara götürüleceksin. Ben ise cennete girsem bile zannederim seni göremeyeceğim.» Efendimiz adamın bu derin üzüntüsüne cevap verememiş ve susmuştur. Bunun üzerine şu ayet nazil olmuştur:

46 و م ن ي ط ع الل ه و الر س ول ف ا ول ئ ك م ع ال ذ ين ا ن ع م الل ه ع ل ي ه م م ن الن ب ي ن و الص د يق ي ن و الش ه د اء و الص ال ح ين و ح س ن ا ول ئ ك ر ف يقا ذ ل ك ال ف ض ل م ن الل ه و ك ف ى ب الل ه ع ل يما «Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse işte onlar, Allah'ın kendilerine lütuflarda bulunduğu peygamberler, sıddîkler, şehidler ve salih kişilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır! Bu lütuf Allah'tandır. Bilen olarak Allah yeter.» (Nisa 69-70)

47 Allah a giden yolda tek örnek, tek lider Hz. Muhammed (SAV) dir. O na uzanan eller, O na yönelen gönüller, O nu anan diller, O nu seven kalpler, O nun izinde yürüyen ayaklar dünya ve ahirette saadete ereceklerdir.

48 Hz. Mevlana diyor ki:

49 ONU HER VARLIK SEVDİ (Mehmet PAKSU) Onu neler sevmedi, kimler sevmedi ki... Onu her şey sevdi, her varlık sevdi. İşte onu sevenlerin bazıları: Bulutlar sevdi onu, güneşten koruyarak... Ağaçlar sevdi onu, toprağı yarıp yerinden çıkarak... Güvercinler sevdi onu, önünde yuva yaparak Örümcekler sevdi onu, huzurunda ağ örerek... Keçiler sevdi onu, sütsüz halde iken süt vererek... Develer sevdi onu, görünce önünde çökerek... Azgın boğalar sevdi onu, karşısında boyun bükerek... Dağlar sevdi onu, heyecanından titreyip sallanarak... Taşlar sevdi onu, avucuna girince Allah Allah! diyerek. Toprak sevdi onu, ayağını vurunca bağrından su fışkırtarak... Kuyular sevdi onu, kupkuru iken sularla çağlayarak... Aylar sevdi onu, bir işareti ile iki parçaya ayrılarak... Güneşler sevdi onu, batmasını geciktirerek... Melekler de sevdi onu, savaşlarda yardım ederek... Cinler sevdi onu, sesini duyunca hayran kalarak... İnsanlar sevdi onu, sesini duyunca hayran kalarak... Bebekler sevdi onu, can atarak, canlar vererek... Ama asıl onu Rabbi seviyordu, ona Habibim dedi en çok sevdiğini ifade ederek... Peygamberimizi sevmek, imandır, ibadettir, Cennettir, huzurdur, mutluluktur.

50 Sev kardeşim Her şey sevgiden doğar Önce sev Sev ki teslim olasın. Sev ki itaat edesin. Sev ki kurtulasın. Sev ki kamil mümin olasın., Sev ki o na uymak sana zor gelmesin. Sev ki şefaate nail olasın.

51 Gel, ey Muhammed, bahardır Dudaklar ardında saklı Âminlerimiz vardır Hacdan döner gibi gel; Mi râc dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! (Arif Nihat ASYA)

52 Bir dinin peygamber olmadan insanlara ulaştırılması, anlaşılması mümkün değildir. Hz. Peygamber olmadan da İslâm dininin doğru bir şekilde insanlığa aktarılmasını düşünmek son derece yanlıştır. Allah'ın Rasulü, bir taraftan Kur'an'ı tebliğ etmiş, onu açıklamış ve uygulamaya koymuş, diğer taraftan da, Kur'an'ın değinmediği konularda tamamlayıcı rol üstlenmiştir. Bu açıdan, Hz. Peygamber'in ve dolayısıyla sünnetin dinde önemli bir yeri vardır. Buna göre; bazen peygamber'e mutlak itaat etmeyi, ona karşı çıkmamayı, onun verdiği hükümlere boyun eğmeyi emreden pek çok ayet kuranda mevcuttur.

53 Peygamber e uymak ve itaat etmek şarttır و م ا آت اك م الر س ول ف خ ذ وه و م ا ن ه اك م ع ن ه ف انت ه وا Peygamber size neyi getirmiş ve emretmişse, onu alın (yapın); neyi yasaklamış ise, ondan sakının (Haşr, 59/7) م ن ي ط ع الر س ول ف ق د أ ط اع الل ه Kim Peygambere itâat ederse, gerçekte Allah'a itâat etmiştir. (Nisa, 4/80)

54 PEYGAMBERE İTAAT EDENİN MÜKAFATI CENNET ت ل ك ح د ود الل ه و م ن ي ط ع الل ه و ر س ول ه ي د خ ل ه ن ات ت ج ر ي م ن ت ح ت ه ا الأ ن ه ار خ ال د ين ف يه ا و ذ ل ك ال ف و ز ال ع ظ يم }13{ و م ن ي ع ص الل ه و ر س ول ه و ي ت ع د ح د ود ه ي د خ ل ه ن ارا خ ال دا ف يه ا و ل ه ع ذ اب م ه ين }14 } İşte bütün bu hükümler, Allah'ın koyduğu hükümler ve çizdiği sınırlardır. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur. Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'ın koyduğu sınırları aşarsa Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır. (Nisa, 4/13-14)

55 Sen ey peygamberi seviyorum diyen Ey insan! o Peygamberini ne kadar tanıyorsun? o Ne kadar sözünü biliyorsun? o Hangi sözlerini bilerek yaşıyorsun? o Hangi ibadetlerinde peygamber gibi hareket ediyorsun? o Bu gün hiç özlemini yüreğinde hissettin mi? o O nun için bu gün bir şey yaptın mı? Sadece onun için o Sahi bu gün kaç kez salat-ü selam getirdin?

56 Güzel yurdumuzda peygamber sevgisi dünyanın her tarafın daha fazla değer bulmaktadır. o Osmanlıdan günümüze çocuklara peygamber isimlerini o o o vermişiz, Milletin ordusuna, adeta Hz. Muhammed (s.a.s.) gözüyle bakılmasından dolayı Küçük ve sevimli Muhammed manasına gelen Mehmetçik ismi verilmiştir. O nun mensup olduğu askerlik mesleği ile icra ettiği görev ve hizmetinin önemini vurgulamak için de, Peygamber Ocağı denmiştir. Her vesileyle Mevlid Okumak Ve Okutmak suretiyle ona olan sevgimizi izhar etmekteyiz.

57 ب ع ث ت لات م م م ك ار م الاخ لا ق "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" (Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s: 5: 381)

58 Örnek alınacak yegane insan Hz. Muhammed Mustafa (sav)dir İmanın kemali bakımından İbadet hayatımız açısından farz, nafile, gece ibadeti Sosyal ilişkilerimize yön verirken facebook, twetter Aile yuvası kurmak için yola çıkarken, güzellik ve eşya alımı İş ve ticari meselelerimizi yaparken yalan, dolan Çocuklarımızı yetiştirirken allah rızası/ parasal getiri Komşuluk ilişkilerimizle yoğrulurken Bir araya geldiğimizde konuşurken, gıybet, iftira Sokakta, çarşıda pazarda dolaşırken selam, gözlere dikkat Yiyip içerken besmele, sağ el, midenin üçte biri Ahlaki yaşantı açısından Tv, internet, cep telefonu vakti değerlendirirken Büyüklere saygı küçüklere sevgi gösterirken Aleyhimize de olsa bir davaya taraf olurken

59 ق ل ي ا ع ب اد ى ال ذ ين ا س ر ف وا ع ل ى ا ن ف س ه م ل ا ت ق ن ط وا م ن ر ح م ة الل ه ا ن الل ه ي غ ف ر الذ ن وب م يعا ا ن ه ه و ال غ ف ور الر ح يم De ki: "Ey kendilerine kötülük edip aşırı giden kullarım! Allah ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Doğrusu Allah günahların hepsini bağışlar. Çünkü O, bağışlayandır, merhametlidir." (Zümer, 53) و ت ز و د وا ف ا ن خ ي ر الز اد الت ق و ى و ات ق ون ي ا ا ول ى ال ا ل ب اب "(Ahiretiniz için) azık edinin; kuşkusuz, azığın en hayırlısı takvadır

60 MEVLİD KANDİLİNİ GEREĞİ GİBİ DEĞERLENDİRMEK İÇİN Tevbe Ve İstiğfarı Çokca Yapalım, Allahı Bol Bol Zikredelim Nafile Oruçlar Tutalım Kur an-i Kerim Ve Mealini Okuyalım, Peygamberimizin Hayatını Ve Hadislerini Okuyalım Peygamberimize Her Fırsatta Salâtü-Selâm Getirelim Namazlarımızı Camilerde Cemaatle Kılmaya Çalışalım Kendimize, Aile Efradımıza ve Ümmeti Muhammed e Dua Edelim Hayatımızın Muhasebesini Her Gece Yatmadan Yapalım Aile Büyüklerimizi, Hastalarımızı, Akrabalarımızı ve Kabirleri Ziyaret Edelim Çevremizde Küsler Varsa Barıştırmaya Çalışalım Hayır Ve Hasenatımızı Çoğaltma Gayretinde Olalım Çocuklara Hediyeler Verelim Ve Onları Camiye Getirip Manevi Hazzı Onlara Tattıralım

61 Hayatımızı yeniden gözden geçirme zamanındayız Tıpkı vücudun zaman zaman muayeneden geçirilmesi gibi manevî dünyamızı adeta bir check-up yapmalıyız. Allah ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi? Allah a karşı kulluk vazifemi yapabiliyor muyum? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı? Peygamberin sünnetini, ahlakını yaşayabiliyor muyum? Her an ölüm gelecek olsa buna ne kadar hazırlıklıyım? Ruhumuzu İslâm ın güzellikleriyle ne derece süsleyebildik? İslâm ahlâkını ne kadar hayata geçirebildik? Ailemiz ve çocuklarımız için üzerimize düşen görevleri yapabildik mi? Bugüne kadar İslam ın yaşanmasına katkıda bulunacak hizmetim var mı? Kaç kişinin daha iyi müslüman olması için, daha iyi ibadet edebilmesi için gayret gösterdim? Kaç yetimin başını okşadım, karnını doyurdum, üstünü giydirdim? İnsanlığa hizmet edecek, malımdan, ilmimden, neslimden örnek bir evlat kazanabildim?

62 Bu gece rahmet iklimine açılma gecesi. Bu gece arınma gecesi. Bu gece bağışlanma gecesi. Bu gece, bedenini ve ruhunu uyanık bırakanlara ikramların bollaştığı bir gecedir. Bu gece Muhsinlere ihsanların ulaştırıldığı gecedir. Bu gece ellerimizi semaya gönlümüzü Mevla ya açalım. Bu gece günahlardan ve günaha götürebilecek şeylerden olabildiğince kaçmaya çalışalım. Bu gece en güzel kelimeleri söyleyelim, dualarla niyazlarda bulunalım. Kuran ı okumaya, Salat-u Selamları getirmeye gayret gösterelim. Unutmayalım ki, bu gece bizler için büyük bir lütuf. Kandil Gecelerini ihya etmek, gönlümüzü ihya etmektir.

63 Ruhum sana âşık, sana hayrandır Efendim, Bir ben değil alem sana kurbandır Efendim!. Aşkınla buhurdan gibi tükenmekte bu kalbim, Sensiz bana cennet bile hicrandır Efendim!. (Ali. Ulvi KURUCU, Gümüş Tül ve Alevler)

64 Ne mutlu bugünün kadir ve kıymetini bilip hayatını Sevgili Peygamberimizin hayatı gibi geçirmeye özen gösterenlere. Ne mutlu bu günün hürmetine kendini affettirmesi bilenlere. Ne mutlu gönlünü Allah ın Habibine açabilenlere. Mevlid kandilinizi tebrik eder Yüce Milletimize, Tüm Müslüman Kardeşlerimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Mevla dan niyaz ederim. Not : Bu Vaaz İdris YAVUZYİĞİT Tarafından Ahmet ÜNAL, Şükrü ÖZBUĞDAY, Mehmet ESER Hocalarımızın Örnek Vaaz Metinleri; Gazi ERDEM hocamızın Mevlid kandili ve hz. Peygamber (s.a.s.) Sevgisi isimli vaaz projesinden; Hasenat 4 Kuran Araştırma Programı, İslam Tarihi Özet Konu Anlatımı Ve Diyanet Dergilerinden Derlenerek Oluşturulmuştur.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır