"Belli zamanlarda; durumlarda; süreyle meydana gelebileceği gibi beklenmedik bir anda da yineleyici bir biçimde; dakikalar içerisinde doruğa ulaşan yoğun korku ya da yoğun içsel sıkıntının bastırdığı bir durumdur" tanımı panik atağın en genel tanımı olarak kabul edilir. Ek olarak panik atakları, kaygı bozuklukları bağlamında ortaya çıkabileceği gibi diğer ruhsal bozukluklarda (örn; depresyon, travma sonrası stress bozukluğu, madde kullanım bozuklukları) ve birtakım sağlık durumlarında (örn; kalple ilgili, solunumla ilgili, dengeduyumsal (vestibüler), mide-bağırsaklarla ilgili) da ortaya çıkabilir.
Panik atağın farklı tanımları da yapılabilir:
Kişinin atakları yaşarken hissettiği zaman kavramı ile gerçekte olan zaman kavramı arasında fark mevcuttur. Panik atak yaşayan kişiye zaman oldukça yavaş ilerliyor gibi gelmektedir. Fizyolojik olarak panik atak maksimum 30 dakika sürmektedir ancak kişinin yanlış inançları (hiç bitmeyecek, kaç saat oldu hala geçmedi, bunu hep ömrüm boyunca böyle yaşayacağım gibi) sebebi ile bu süre uzamakta ve zonlantı hali devam etmektedir.
Eğer etrafınızda birisi panik atak yaşıyorsa o anda hissettiği ve engel olamadığı yoğun kaygı yüzünden sağlıklı düşünemeyebilir.
Buraya otur (oturabileceği kalabalık olmayan mümkünse açık havada bir yerde oturmasını sağlayın)
Güvendesin (yalnız değilsin, sana destek olabilecek kişi(ler) var
Sağlık ekibi çağırabiliriz ancak kendine zaman tanı
Kişiye istikrarlı bir şekilde yapabileceği fiziksel hareketleri tekrarlamasını isteyin ve bu harekete odaklanmasını sağlayın (örn. kollarını kaldırıp indirmek )
Kişiye "birlikte nefes alıp vermeye çalışalım, benim nefes alışverişim gibi nefes alıp vermeyi dene lütfen" diyebilirsiniz.
Panik atak yaşayan kişinin yanında durun ve siz sakinliğinizi koruyun.
PANİK ATAK İLE BAŞETME YOLLARI NELERDİR?
Ilk olarak zorlantı yaşadığınız durumlar ile ilgili (baş dönmesi, mide bulantısı, el/ayak titremesi, kalp hızında artış hissetme, nefes alıp vermede güçlük gibi) alanında uzman profesyonel/lere (hekim/lere) başvurmalısınız.
Yaşadığınız zorlantı durumlarının (baş dönmesi, mide bulantısı, el/ayak titremesi, kalp hızında artış hissetme, nefes alıp vermede güçlük gibi) herhangi bir fizyolojik sebebinin olmadığı bilgisinin ardından psikoterapi sürecine başlamak;
The most general definition of panic attack could be stated as '' It can occur at certain times and situations, or in an unexpected time, recurrently; increasing within minutes of intense fear or intense inner case distress experienced ". In addition to anxiety disorders, panic attacks can occur in the context of other mental disorders (e.g. depression, posttraumatic stress disorder, substance use disorders and other health conditions (e.g. heart-related, respiratory-related, balance-related, and gastrointestinal-related) can also occur.
Different definitions of panic attacks can also be made as the followings:
There is a difference between the concept of time that person feels when experiencing panic attacks and the concept of time that is actually happening. Time goes by very slowly to the person who is having a panic attack. Physiologically, panic attacks last a maximum of 30 minutes. However, due to holding on the false beliefs (e.g. panic attacks will never end, it has been so long that it is still with me, I will have to live with this feeling for a life time etc.) the panic attack is experienced for an extended period of time.
What should we do if we encounter someone with a panic attack?
If someone is having a panic attack around you, they may not be able to think clearly because of the intense anxiety they would have at that moment.
Talk to the person in short and simple sentences. Your sentences should be in imperative mood:
Please stand by the person who is having a panic attack and stay calm during this process.
First of all, you should consult to experts (doctors) if you have these difficulties; dizziness, nausea, shaking, increased heart rate, shortness of breathing. After making sure that the conditions (dizziness, nausea, shaking, increased heart rate, difficulty breathing) are not related to any physiological reasons, you shall start the psychotherapy process by:
Kişiler mizaç olarak daha kaygılıdırlar. Genetik yatkınlık, ebeveyn tutumu, yetiştirilme tarzı, yaşanan olumsuz deneyimler ile kaygı düzeyi zaman içinde daha da artabilir ve bir psikolojik bozukluk olarak değerlendirilebilecek düzeye gelebilir. Bu durumda kaygı bozukluğunun alt tipinden bağımsız olarak amaç, kişinin hayatındaki kaygı yaratan faktörü ortadan kaldırmak değil, aksine bu kaygı kaynağına olan toleransın arttırılmasıdır. Kaygı bozuklukları şu şekilde adlandırılmaktadır.
Spesifik fobi, belirli bir nesne veya duruma karşı duyulan aşırı korkunun akademik ve/veya sosyal hayatı olumsuz yönde etkiler hale gelmesidir. Korku yaratan obje, durum veya aktivite ile karşı karşıya kalındığında panik belirtileri görülür: Çarpıntı, yüz kızarması, titreme, terleme, bulanık görme, nefes darlığı, ağız kuruluğu, yutkunma zorluğu, mide bulantısı, ani tansiyon düşüşü, bayılma, ölecekmiş hissi gibi. Kişi bu belirtileri yaşamayı engellemek amacıyla kaçınma davranışı göstererek kaygısını azaltmayı hedefler. Ancak tam tersi durumdan kaçındıkta algılanan tehdit daha da güçlü hale gelir. Bu nedenle, tedavideki temel hedef kaçınma davranışını ortadan kaldırmak ve fobik nesneye sistematik olarak maruz bırakmakdır.
Sosyal ortamlarda bulunmanın yarattığı kaygı durumudur. Çocuk/genç, çevredekilerin sürekli kendini değerlendireceği, olumsuz geribildirim vereceği düşünceleri ile sosyal ortamlarda kaygı yaşar. Bu kaygı nedeniyle, okula adaptasyonda zorlanabilir, topluluk önünde söz almaktan çekinebilir, arkadaş ilişkilerinde sıkıntı yaşayabilir. Tedavi sürecinde yaşadığı sosyal durumların terapide canlandırılması, çocuğa/gence roller verilerek sosyal problem çözme becerilerinin kazandırılması öncelikli hedeflerdendir.
Çocuğun kendisine bakım veren kişiden (çoğunlukla anne) ayrılmaya karşı gösterdiği şiddetli tepkiye, kaygıya verilen addır. Çocuk sıklıkla anneye bir şey olacağını, hiç dönmeyeceğini düşünerek kaygı yaşar. Kaybolma, ölme, kaçırılma korkuları yoğundur. Bu kaygılar nedeniyle okula gitmek istememe sık görülür. Birçok vakada, somatik belirtiler (mide bulantısı, karın ağrısı, vs.), kabuslar, yalnız yatmama, anne ile ilişkide bağımlı ”yapışkan”, “mızmız” tavır görülür. Tedavide anne-çocuk ilişkisinin yeniden yapılandırılması ve güvenli bir bağlanmanın inşa edilmesi hedeflenir.
Okul reddi, aşırı boyutlarda okuldan korkmaktır. Ciddi bir kaygı ve karın ağrısı, mide bulantısı gibi somatik belirtiler gösterirler. Birçok okul reddi vakası, anneden ve evden ayrılmaktan korkma sebebiyle olur. Ayrılma kaygısı tanısı almış çocukların hepsinde okul reddi görülmemekle birlikte, okul reddi olan çocukların hepsinde ayrılma anksiyetesi görülmemektedir. Tedavide, çocuğun bütüncül bir yaklaşım önemlidir. Aile ve okul ile işbirliğine girilerek yaşanan kaygısının üstesinden gelmek için bilişsel ve davranışsal tekniklerden yararlanılır.
Yaygın kaygı bozukluğu olan çocukların birden fazla konu hakkında yaşından beklenenin çok üstünde endişeleri vardır. Bu endişeler belirgin ipuçları (sınav, köpek, örümcek, sosyal alan, vs.) ile tetiklenmez. Rahatsızlık, konsantrasyon sorunu, gerginlik, uyku sorunu, yaşından beklenmeyen ciddiyet, mükemmeliyetçilik bu çocukların birçoğunda var olan en özelliklerdendir. Kaygıya sıklıkla somatik (bedensel) belirtiler eşlik eder, karın ağrısı, mide bulantısı, kas ağrıları, gibi. Bazıları okula gitmekten kaçınırlar. Birçoğu motor gerginlik (tırnak yeme, parmak çıtlama, saç koparma) yaşar. En sık görülen fiziksel yakınmalar: avuç içlerinde belirgin terleme, ateş basması, ağız kuruluğu ya da tükürük salgısında artma, yutma güçlüğü, boğazda düğümlenme hissi, soluk alma güçlüğü, çarpıntı, bulantı, çeşitli abdominal rahatsızlıklar, sık idrara çıkma, kulak çınlaması, görmede bulanıklık, baş dönmesi, uyuşmalar.
Toplumda görülme olasılığı %’tür. Ergenliğe kadar iki cinsiyette eşit görülürken, büyüdükçe kızlar daha fazla yaygın anksiyete bozukluğu teşhisi almaktadır. En sık birlikte görüldüğü ruhsal rahatsızlık depresyondur. Çünkü her alanda hemen her şey ile ilgili yaşanan kaygının yarattığı mutsuzluk ve umutsuzluk depresyonu tetiklemektedir.
Tedavi sürecinde bireysel farklılıkların göz önüne alınarak oluşturulduğu bütüncül bir terapi yaklaşımı ile üstesinden gelmek ve çocukların yaşam kalitesinin artmasına zemin hazırlamak mümkündür.
Panik Atak ve Panik Bozukluk çoğu zaman birbirinin yerine kullanılmaktadır. Ancak panik atak, dakika arası süren, her anksiyete bozukluğunun içerisinde kaygıyı tetikleyen nesne, olay, durum ya da kişinin varlığı ile ortaya çıkan çeşitli fiziksel belirtilerin olduğu bir “an” olarak tanımlanır. Panik atak geçiren çocuk ölecekmiş gibi hissedebilir. Elleri ayakları titrer, kalbi çarpar, terler, midesi bulanır, başı döner, bayılacakmış gibi hissebilir.
Panik Bozukluk ise bir çeşit anksiyete bozukluğudur. Çocuk/genç sürekli beklenmedik panik ataklarının olmasıyla ilgili kaygı yaşar. Ataklara bağlı olarak günlük yaşamında ve davranışlarında hissedilir değişimler oluşabilir. Dışarı çıkmayı reddedebilir, okula gitmek istemeyebilir.
Tedavi sürecinde bedene yönelik rahatlama egzersizlerinin de dahil edildiği bilişsel davranışçı terapi, EMDR, oyun ve sanat terapilerinden yararlanmaktadırlar.
Çocuğu veya genci korkutan, çaresizlik duygusuna neden olan bir olayın yarattığı etkiye ruhsal travma diyoruz. Birçok insan üzücü, korkutucu veya endişe verici olay yaşar ancak hepsi travma yaratmaz. Travmanın şiddeti yaşamsal tehdit olup olmamasına, kişiyi veya yakınlarını fiziksel olarak etkileyip etkilememesine, ani veya beklendik olup olmaması gibi fakötürlere bağlı olarak belirlenir.
Travma sonrası gösterilen belirtiler uykusuzluk, kabuslar, olayla ilgili görüntelerin sıklıkla göz önüne gelmesi, tetiktelik hali, çabuk sinirlenme, geleceğe ve şimdiye odaklanamama, olayı hatırlatan nesne veya kişilerden huzursuz olmadır. Bu belirtiler travma sonrası hemen hemen hepimizde görünür ama bir süre sonra ortadan kalkar. Ancak bazılarında haftalarca, aylarca hatta yıllarca sürebilir. Veya ilk günlerde hiçbir belirti gözlenmezken birkaç ay sonra belirtiler ortaya çıkabilir.
Travma sonrası stres bozukluğunda en çok kullandığımız yöntem EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)’dir. Amerikan Psikiyatri Birliği’nin onayladığı bu terapi tekniği ile ilgili ayrıntılı bilgiye monash.pw adresinden ulaşabilirsiniz.
Obsesyonlar, istenmeyen, tekrarlayıcı, zorlayıcı düşüncelerdir. Kompulsionlar ise bu düşüncelerden kurtulmak, sıkıntıyı azaltmak veya durumdan kurtulmaya yönelik, kişinin kendini yapmaktan alıkoyamadığı yineleyici davranışlar veya zihinsel işlemlerdir. Yetişkinlerin OKB anısı alabilmesi için kişinin obsesyonlarının ve kompulsiyonlarının anlamsız olduğunu idrak etmesi bir kriter iken, çocuklarda böyle bir durum söz konusu değildir. Ancak, belli bir yaşa erişmiş çocuklar ve ergenlerde bu kriter göz önüne alınır.
Obsesyonların başlangıcından ortalama olarak 6 ay sonra kompulsiyonlar başladığından ailelerin durumu fark etmeleri biraz gecikebilir. En tipik belirti çocuğun kirlenip hasta olacak endişesi ile sık sık ellerini yıkamaya başlamasıdır. Buna zaman zaman akademik kaygılar eşlik edebilir. En yaygın korkular kendisinin veya ebeveynlerininin yaşamını yitirmesi, kendinsin veya ebeveynlerinin kötü bir hastalığa yakalanması, kaçırılma, kaybolma, kaza geçirmedir. Yaptıkları tekraralayıcı davranışlar (el yıkama, düzeltme, tekrar tekrar kontrol etme, dokunma, vs.) ile bu olumsuz olayları engelleyebileceklerine inanırlar. Bazıları bu davranışları belli sayıda yaparlar.
En etkin terapi yöntemi bir bilişsel davranışçı terapi tekniği olan “maruz bırakma ve tepkiyi engelleme”dir. Buna ek olarak, yoğun atak durumlarında terapi almak çok zorlaştıysa psikiyatrist yönlendirmesi yapılarak takip edilmesi ve düşünceler azaldığında tedaviye devam edilmesi gerekir. Bu tedavi yöntemlerine ek olarak EMDR, oyun terapisi ve sanat terapisi tekniklerinin de dahil edildiği bütüncül ve düzenli görüşmeler ile takıntılı düşünce ve davranışlar kontrol altına alınabilmektedir.
Çocuğun ev, aile veya akrabalarının yanı gibi kendini rahat ve güvende hissettiği ortamlarda konuşup okul, arkadaş çevresi, oyun ortamı gibi konuşmasının beklendiği sosyal ortamlarda konuşmaması durumudur. Bu çocuklar “konuşmamayı seçtikleri” ortamlarda genellikle göz kontağı kurmaz, kendisine bir iletişim yöneltildiğinde hiç duymamışçasına tamamen hareketsiz kalabilirler. Seçici konuşmama toplumda %1’den az yani oldukça ender rastlanan bir durumdur. Genellikle yaşları arasında tanı konur. Problem birkaç ay sürebileceği gibi bir kaç yıl da sürebilir.
Tedavi sürecinde bireysel farklılıklar göz önüne alınarak dışavurumcu sanat veya oyun terapisi veya EMDR ile yol alınabilmektedir. Çocukların yaşadığı birçok psikolojik bozuklukta olduğu gibi Seçici Konuşmama’da da ailenin işbirliği çok önemlidir. Yoğun kaygı nedeniyle ilk seanslarda terapiye direnç fazla olabilir, çocuk gelmek istemeyebilir. Ancak ailenin ikna edici olması sorunun üstesinden gelinmesine yardımcı olacaktır.
Kalp Çarpıntısı Mide Bulantısı, Vücudumuz iç ve dış tehditlere karşı çeşitli alarm şekilleri ile donatılmıştır. Bu donatılardan biri de kalp çarpıntısı mide bulantısıdır. Yaşamsal iki organımız olan kalp ve mide fonksiyonlarını yerine getirirken hem kendi rahatsızlıklarından dolayı hem de çeşitli hastalıklar ve psikolojik durumlar karşısında çarpıntı ve bulantı oluşabilir. Her iki organın da istemsiz kas grubundan oluşması ve çalışmalarının mekanik olarak fazlaca hareketli olması diğer organlarda göz ile görülemeyen kalp çarpıntısı ve mide bulantısının oluşmasına olanak verir. Kalp çarpıntısı mide bulantısı oluştuğunda normal kalp ritminin bozulmadığı halde titreme ya da seğirmeye yakın atımlar yapması; ritmin bu halde iken giderek yükselmesi olarak tanımlanabilir. Kalbimizin üst bölümünde yer alan uyarı noktasından gönderilen elektrik sinyalleri kalbin tamamını saran sinyal ağı sayesinde kalbi kasarak kalbin çalışmasını sağlar. Elektrik sinyallerinde ki değişkenlik ise çarpıntı halinin ortaya çıkmasına neden olur. Bununla beraber merkezi sinir sistemi tarafından yönetilen salgı bezlerinin de çalışmasında değişimler yaşanır. Böylece salgı bezlerinin dengesi de bozularak midenin bulanmasını sağlar. Kalp çarpıntısı mide bulantısının nedenleri Tansiyon; Beslenme ihtiyaçlarımızı karşılarken tansiyonu yükselten yiyeceklerden olan kakao, çay, tuz gibi besinler vücudumuzda ki elektrolit dengesini bozarak merkezi siniri sistemi tarafından sinirlere gönderilen elektrik sinyallerinin karıştırılmasına neden olabilir, bu durumda salgı bezlerinden salgılanan sıvılar kan değerlerini değiştirerek damarların sertleşmesini sağlar, sertleşen damarlar kalbin daha hızlı çarpmasına neden olur. Bu aşama da tansiyon yükselmiştir. Vücut tarafından tehlike oluşturan bu duruma mide tarafından da tepki verilir ve mide bulantısı hatta kusma meydana gelir. Kalp sorunları; göğüs ağrısı ve nefes darlığı mide bulantısına eşlik ediyorsa kalp sorunlarından bahsedilebilir. Kalp üzerinde ve yakınında bulunan damarlar da meydana gelen tıkanıklıklar; kan pompalama işinin yapılamamasına neden olur. Bu durumda kalp krizi belirtisi demektir. Kriz aşamasında kalp tam olarak durmaz, kalp tam durmadan kalp masajı yapmak tehlikelidir. Kalp krizi oluştuğunda mide hareket ederek kalbe bası uygular. Bu durumda mide bulantısı meydana gelir. Psikolojik, ruhsal ve duygusal sorunlar; kalp çarpıntısı ve mide bulantısının bir başka nedenidir. Kas ve sinir sistemini yöneten merkezi sinir sistemi normal şartlarda uyum içinde çalışır. Fakat merkezi sinir sisteminde meydana gelen sorunlar ise istemsiz kaslara sahip mide ve kalbin çalışma ritmini de etkiler ve kalpte çarpıntı mide de bulantı oluşur. Heyecan, korku, endişe, panik; aniden karşılaşılan tanımlanamayan durumlar, sinirlere yoğun elektrik gönderilerek kalp ritminin aniden hızlanmasına neden olur. Bununla birlikte tehlikelere karşı daha hızlı enerji üretilebilmesi için kalbi hızlandıracak salgı mide tarafından salgılanan adrenalin salgısıdır. Bu salgının aniden karışması kalbin hızlanmasına neden olur. Kalp çarpıntısı başlar mide bulantısı buna eşlik eder. Son Güncelleme : Kalp Çarpıntısı Mide Bulantısı ile ilgili bu madde bir taslaktır. Madde içeriğini geliştirerek Herkese açık dizin kaynağımıza katkıda bulunabilirsiniz. |
1 Yorum Yapılmış "Kalp Çarpıntısı Mide Bulantısı" Iyi günler, son bir haftadır aşırı derecede kalp çarpıntım ve mide bulantım var ve yemek yiyemiyorum zayıfliyorum acaba bu bir hastalık göstergesimi doktora görünmem gerekiyormu bilen birisi yardımcı olurmu Cemil. CEVAP YAZ |
Boğazda Çarpıntı Nedenleri |
Boğazda Çarpıntı Nedenleri; Kalp atışlarının normal olmaması halinde hissedilen duruma çarpıntı denir. Boğazda çarpıntı bu nedene bağlı reaksiyon gösterebilir. Kalpte duyulan ritmin-değişik gelmesi hızlanması hissiyat olarak rahatsızlık verir. Çarpın |
Gaz Sıkışması Kalp Çarpıntısı |
Gaz sıkışması kalp çarpıntısı, kişilerin aşırı havaya maruz kalmasına ve tükettikleri besinlere bağlı olarak vücut içinde gaz oluşumu meydana gelir. Bu rahatsızlık uzun süredir herkesin ortak bir sorunu haline gelmektedir. Çoğu kişiler için geçici bi |
Aşırı Heyecan Kalp Çarpıntısı |
Aşırı heyecan kalp çarpıntısı, heyecan kalp çarpıntısının hızlı bir şekilde gerçekleşmesine neden olabilir. Normal şartlarda kalbimizin attığının farkında bile olmayız. Fakat heyecan anında ani bir panik anında kalbimizi sanki yerinden fırlayacak gib |
Çarpıntı Ve Titreme |
Çarpıntı ve Titreme, vücudumuzun savunma sistemlerinden biridir. Mutlaka dikkate alınması gereken belirtilerdir. Vücudumuzda oluşan ya da oluşabilecek pek çok hastalığın habercisi olabilir. Eğer tedbir alınırsa ilerlemeden bireylerin yaşam standartla |
Mide Çarpıntısı |
Mide çarpıntısı, Mide içerisinde oluşabilecek reflü ve gastrit gibi mide rahatsızlıklarının oluşturdukları çarpıntılara denir. Ayrıca bu tutarsızlıklar kişide nefes alıp vermede güçlük çekme, göğüs sıkışması hissi ve kalpte baskı oluşturabilmektedir |
El Titremesi Kalp Çarpıntısı |
El titremesi kalp çarpıntısı; pek çok sağlık sorununu belirtisi olarak karşımıza çıkabilir. El titremesiyle kalp çarpıntısı istem dışı meydana gelir ve sürekli olarak tekrarlaması halinde bazı sıkıntılara neden olabilir. Hemen her yaşta meydana geleb |
Çarpıntı Ve Halsizlik |
Çarpıntı ve halsizlik, sürekli görülen rahatsızlıktır. Kalp çarpıntısı vücut içinde sessiz olarak atar. Kalp atışı hissedilmez. Bazı kişilerin kalp çarpıntısı hızlı ve şiddetli olur. Sesi duyulur şekilde hissedilir. Kalbin üst odaları kasılma ve sıkı |
Baş Dönmesi Çarpıntı |
Baş dönmesi çarpıntı ile beraber olduğu zaman kalbinizde bir problem olabileceği riskini göstermektedir. Kalbin atması gerekenden daha fazla hızlı çalışması bununla beraber baş dönmesi, baygınlık hissi, sanki bir boşluktan düşecekmiş gibi olma, halsi |
Gece Yatarken Kalp Çarpıntısı |
Gece yatarken kalp çarpıntısı, şık karşılaşılan şikayetler içerisinde yer alır. Kalp ritminde bozulma sebebiyle yatma esnasında sıkıntı yaşanmasına sebebiyet verir. Böyle sıkıntısı olan kişilerin aklına kötü bir hastalık getirmemesi önemlidir. Ancak |
Kalp Çarpıntısı Ve Baş Dönmesi |
Kalp çarpıntısı ve baş dönmesi, kalp hastalığı sürekli oluşan hastalıktır. Kalp atışı vücut içinde sessizce görevini yerine getirir. Sesi duyulmaz. Kişi psikolojik sorun yaşayınca, korktuğu zaman kalp atışı duyulur. Kişide nefes darlığı, çarpıntı, ba |
Psikolojik Çarpıntı Nasıl Geçer |
Psikolojik Çarpıntı Nasıl Geçer, Psikolojik olarak çarpıntı normal bir durumdur. Kalbimiz normalinde yaklaşık olarak ortalama da 80 kere çarpmaktadır. Bu durumun artması veya azalması çarpıntıya neden olmaktadır. Çoğunlukla psikolojik çarpıntı adı ve |
Ani Terleme Ve Kalp Çarpıntısı |
Ani Terleme ve Kalp Çarpıntısı, vücudun normalin dışına çıkıp tepki göstermesi ile meydana gelen durumdur. Birçok sebep ile birlikte ortaya çıkan bu rahatsızlık her yaştan insan için farklı nedenlerle meydana gelmektedir. Özellikle yetişkin yaş grubu |
Boğazda Çarpıntı Nedenleri |
Gaz Sıkışması Kalp Çarpıntısı |
Aşırı Heyecan Kalp Çarpıntısı |
Çarpıntı Ve Titreme |
Mide Çarpıntısı |
El Titremesi Kalp Çarpıntısı |
Çarpıntı Ve Halsizlik |
Baş Dönmesi Çarpıntı |
Gece Yatarken Kalp Çarpıntısı |
Kalp Çarpıntısı Ve Baş Dönmesi |
Psikolojik Çarpıntı Nasıl Geçer |
Ani Terleme Ve Kalp Çarpıntısı |
Uzanınca Kalp Çarpıntısı |
Kalp Çarpıntısı Göz Kararması |
Uyurken Kalp Çarpıntısı |
Yemekten Sonra Çarpıntı |
Sigara İçince Kalp Çarpıntısı |
Türk Kahvesi Kalp Çarpıntısı Yaparmı |
Gaz Çarpıntı Yaparmı |
Baş Ağrısı Halsizlik Kalp Çarpıntısı |
Mide Ağrısı Çarpıntı Yaparmı |
Ayağa Kalkınca Çarpıntı |
Kalp Çarpıntısı Ve Terleme |
Çabuk Yorulma Kalp Çarpıntısı |
Kalp Çarpıntısı Ve Öksürük |
Şeker Kalp Çarpıntısı Yaparmı |
Çay Çarpıntı Yaparmı |
Panik Atak Kalp Çarpıntısı |
Ani Kalp Çarpıntısı |
Ani Kalp Çarpıntısı Ve Nefes Darlığı |
Popüler İçerik |
Uzanınca Kalp Çarpıntısı Uzanınca Kalp Çarpıntısı oluşması ritmik bir kalp bozukluğu olmasını, düzensiz kalp atışına veya kalbin öce duracakmış gibi olup daha sonra tekrar hız |
Kalp Çarpıntısı Göz Kararması Kalp Çarpıntısı Göz Kararması: Sık sık tekrarlayan kalp çarpıntısı beraberinde de nefes darlığı, göğüs ağrısı, baş dönmesi gibi belirtiler oluyorsa |
Uyurken Kalp Çarpıntısı Uyurken Kalp Çarpıntısı, kalp çarpıntısı heyecan, stres, korku, aşırı hareket yada fazla miktarda kafein tüketiminden kaynaklı olabileceği gibi kalp r |
Yemekten Sonra Çarpıntı Yemekten sonra çarpıntı, Türk toplumu olarak çoğunlukla yemek yemeğe oldukça düşkündür. Bazı bünyelere bazı yemekler ağır gelebilir. Özellikle tansiyo |
Sigara İçince Kalp Çarpıntısı Sigara İçince Kalp Çarpıntısı, sigarada bulunan kimyasal maddeleri vücudumuza aldığımızda bir çok hastalıkları beraberinde getirmektedir. Sigara içeri |
Türk Kahvesi Kalp Çarpıntısı Yaparmı Türk kahvesi kalp çarpıntısı yapar mı, Oldukça merak edilen konular arasında olan Türk kahvesi kalp çarpıntısı yapar mı. Toplum olarak kahveye düşkünl |