mide kazıntısı / One moment, please

Mide Kazıntısı

mide kazıntısı

Sürekli Açlık Hissi Çekenler Dikkat!

Facebook0Tweet0Pin0LinkedIn0

surekli aclik hissi

Sürekli Açlık Hissi, 11 Farklı Neden

Sürekli açlık hissi, vücudun fizyolojik olarak kalori, su, tuz, protein gibi maddelere ihtiyacını ileten doğal bir histir. Beslenme şekli, iştah hormonları, stress gibi faktörlerle etkilenebilir. Ağır egzersiz veya duygusal stressle kimi zaman normal olarak değişebilse de, sürekli açlık hissetmek fiziksel veya mental bir soruna işaret ediyor olabilir. Bu güdünün sürekli yiyerek desteklenmesi de obezite sorununa yol açabilir. Bu nedenle, normal sınırlar dışında sürekli açlık hissetmenize neden olabilecek, belki de farkında olmadığınız 11 nedeni inceledik.

binge eating

1-Dehidrate olabilirsiniz:

Bunun anlamı yeterince su tüketmediğiniz ve vücudun susuz kaldığıdır. Orta dereceli dehidrasyon, gerçekte vücudunuzun suya ihtiyacı olduğu halde açlık hissiyle maskelenebilir. Bunun sebebi, beynin açlık ve susuzluğu dengeleyen parçası olan hipotalamusun şaşkınlığıdır. Böylece, aslında bir şişe suya ihtiyacınız varken, kendinizi bir paket cipsi elinize almış olarak bulabilirsiniz. Bu nedenle, sabahları ilk iş olarak bir bardak su içmeyi ve gün içinde de su içmeyi ihmal etmemeyi alışkanlık edinmelisiniz. Eğer aç hissediyorsanız ve gün boyu yeterli su da içmediyseniz, önce bir bardak su içip, dakika beklemeyi deneyin. Açlık hissinizin azaldığını göreceksiniz.

2-Uyku kaliteniz bozuk olabilir:

İyi uyuyamadığınız gecenin sabahında iştahla bağlantılı iki hormon canınıza okuyacaktır. Yetersiz uyku iştahı uyaran hormon olan Ghrelin seviyelerini yükseltir. Aksine tokluk hissi sağlayan leptin düzeyleri ise düşer. Düzensiz bir uyku ciddi halsizlik ve mental bulanıklığa da neden olur. Vücut çaresizce ve enerji açlığı içinde sizi aslında aç olmasanız da şeker ve karbonhidrat tüketimine zorlar. Günde düzenli olarak saat uyuduğunuzda enerji seviyeleri ve açlık hormonları yoluna girecektir.

3-Aşırı karbonhidrat tüketiyorsunuzdur:

Hemen herkes, aşırı kalorili bir tatlı veya kurabiye tükettikten sonra, ikincisine direnmenin ve son kırıntı kalana kadar durmanın ne kadar zor olduğunu deneyimlemiştir.  Bunun sebebi, unlu mamüller gibi bol kalorili besinlerin kan şekeri seviyelerinizi zıplatması, bunun da insülini tetikleyerek rebound açlık hissine yol açmasıdır. Kan şekerinizin roller koster benzeri iniş çıkışlarından kaçınmak için basit karbonhidratlardan olabildiğince uzak durmalısınız. Karbonhidrat alınacaksa mutlaka bol lif içeren, kompleks gıdalarla alınmalıdır.

4-Yoğun stress altında olabilirsiniz:

Yoğun bir iş günü, ilişkilerdeki gerilimler gibi stres nedenleri adrenalin ve kortizol gibi hormonlarınızı yükseltir. Stress hormonları olarak bilinen bu hormonların yükselmesi vücudun bir saldırıya uğradığını ve enerjiye ihtiyacı olduğunu düşünmesine yol açar.  Stress ayrıca beynin serotonin seviyelerini de düşürür. Tüm bunlar aslında aç olunmadığı halde açlık hissedilmesine yol açar. Bu nedenle, yoga benzeri egzersizler, müzik gibi stres azaltıcı yöntemler geliştirmek konusunda kafa patlatmak, buzdolabına koşmaktan daha iyi bir çözüm olacaktır.

5-Çok fazla alkol tüketiyor olabilirsiniz:

Akşam yemeğinden önce içilen bir kokteyl ya da bir kadeh şarap, mideniz dolu olsa bile açlık hissetmenize yol açabilir. Appetite dergisinde yeni yayınlanan bir çalışmada, insanların alkol alımından sonra daha yüksek kalorili gıdalar tüketmeye eğilimli olduğunu göstermiştir. Bunun açıklaması alkolün dehidrasyona yol açması, vücudun aslında suya ihtiyacı varken gıdaya ihtiyacı olduğunu düşünmesi olabilir. Bu nedenle, yemeklerden önce kokteyl yerine su içilmesi kalori alımını azaltacaktır.

6-Daha fazla protein tüketmeniz gerekiyor olabilir:

Proteinli gıdalar hem midede daha uzun süre kalır ve tokluk hissini uyarırlar, hem de iştahı baskılayan bir etkileri vardır. Bu nedenle, amaç günde en az 46 gram (kadınlarda , erkeklerde 56) protein almak olmalıdır. En iyi protein kaynakları yoğurt, yumurta, yağsız et ve baklagillerdir.

7-Yeterince yağ yemiyor olabilirsiniz:

Proteinler gibi, doymamış yağlar da tokluk hissi oluştururlar. Bir öğünden sonra tatmin olunduysa, gerçekten aç hissedene kadar yeme davranışı baskılanmaktadır. Kalbe yararlı, beyin için de gerekli olan faydalı yağların tüketilmesi iştah ve kilo kontrolünde de önemlidir. Yetişkinler günlük kalori alımlarının % ’ini yağlardan karşılamalıdır.

8-Öğün atlıyorsunuzdur:

Kontrolsüz açlık hissinin en sık gördüğümüz sebebi öğün atlamaktır. Özellikle kahvaltının atlanması, diğer öğünlerde sürekli bir açlık hissini tetiklemektedir. Mide uzun süre aç kaldığında açlık hormonu ghrelin pik yapar ve sonunda tıkınırcasına yeme davranışına yol açar. Genel kural olarak öğünleriniz arasında saatten fazla olmasına izin vermemelisiniz. Kahvaltıdan nefret ediyor olsanız da, uyandığınızda veya bir saat içinde yoğurt, soya sütü, elma gibi bir şeyler tüketmelisiniz.

9-Gıda pornosuna maruz kalıyor olabilirsiniz:

İnternetin hayatımıza anormal yoğunlukta girmesiyle, hemen her gün maruz kalınan gıda görsel uyaranları giderek artmaktadır. Pinterestteki güzel tabaklar, Facebook’ta paylaşılan güzel masalar, öğünler, geceyarısı TV programlarına denk getirilen pizza veya hamburger reklamları, 7/24 bir gıda pornosuna maruz kalmamıza yol açmaktadır. Bilimsel olarak gördüğümüzle arzuladığımız arasındaki ilişki yılında Obesity dergisinde yayınlanan bir çalışmayla kanıtlanmıştır. Bu görseller en az güzel bir yemeğin kokusu kadar ghrelini uyararak açlık hissetmenizi sağlamaktadır.  Elbette güzel kokuyu almamak için burnumuzu tıkayamayız, ama TV’deki reklamları zaplayarak, Instagramda gıda markalarını engelleyerek bunlara maruz kalmayı azaltabiliriz.

Çok hızlı yiyor olabilirsiniz:

Midenizi aç bir kurt gibi hızla doldurursanız, mide dolmasına rağmen, beyine doyduğu mesajını göndermeye zaman bulamaz. Bu nedenle yemeklerinizi bir ritüel gibi, tadını çıkararak ve çok iyi çiğneyerek tüketin. Daha fazla yemeye karar vermeden en az 20 dakika bekleyin. Bu süre, midenizin beyne tokluk sinyallerini göndermesi için zorunludur.

Kullandığınız ilaçlar suçlu olabilir:

Antidepresanların çoğu, kortikosteroidler ve ağrı kesiciler iştah üzerinde etkili olabilirler. Bir ilacın iştahınızı arttırdığını düşünüyorsanız doktorunuzla ilacı değiştirmek üzere görüşmelisiniz.

Size uygun çözüm önerileri için bize hemen ulaşmak için nolu telefonu arayabilir veya BURAYA TIKLAYABİLİRSİNİZ.

Yazar: Op Dr Murat Üstün

blank

Dr. Murat Üstün is the Lead Bariatric Surgeon at IBC - Istanbul Bariatric Center. Dr Murat Üstün has made a commitment to every patient's well-being and safety, a goal that is also pursued by our staff and medical professionals that are at your service, this is part of the excellence equation. Dr Murat Üstün and the Istanbul Bariatric Center team perform medical procedures, including gastric bypass, sleeve gastrectomy, adjustable gastric band, and biliopancreatic diversion with duodenal switch. While performed differently, all of these procedures help patients lose weight by limiting how much food the stomach can hold as well as the patient’s absorption of nutrients. Surgeries are performed at a JCI accredited Hospital. The Joint Commission International works to improve safety at health care facilities domestically and globally. Accreditation ensures facilities are up to date, physicians are board-certified, plans for follow-up care are in place, risks of traveling after surgery are outlined, and more.

Tüm Yazıları →

Sürekli açlık hissediyorsanız pek çok sebebi olabilir

Yayınlanma: 14 Nisan

Birkaç saat yemek yemediğinizde acıkmanız normal. Ancak, mideniz yemekten sonra da sürekli bir guruldama durumundaysa nedeni sağlığınızla ilgili sorunlar olabilir…

13

Nedeni diyabet olabilir mi?

Vücudunuz yiyecekteki şekeri, glikoz adı verilen yakıta dönüştürür. Ancak şeker hastası iseniz glikoz hücrelerinize ulaşamaz. Bunun yerine vücudunuz size, çok fazla idrara çıkmanız ve daha fazla yemek yemeniz gerektiğini söyler. Bu nedenle özellikle Tip 1 diyabetli insanlar fazla miktarda yemek yemelerine rağmen kilo verebilirler. İştah artışına ek olarak diyabetin diğer semptomları, aşırı susuzluk, bulanık görüş, uzun süre sonra iyileşen kesikler, karıncalanma, yorgunluk, el ve ayaklarda ağrıdır.

11

Düşük kan şekerine dikkat!

Hipoglisemi, vücuttaki glikoz çok düşük seviyelere düştüğünde ortaya çıkan bir durumdur. Bu açıdan diyabetli insanlar risk altındadır ancak hepatit, böbrek bozuklukları, adrenal veya hipofiz bezlerinizdeki sorunlar gibi sağlık sorunları da buna neden olabilir. Ağır vakalarda ise hipoglisemi hastaları sarhoş gibi görünebilir, konuşmaları farklılaşabilir ya da yürümekte zorluk çekebilirler. Diğer semptomlar arasında ise kaygı, çarpıntı, soluk cilt, titreme, terleme ve ağızda uyuşma yer alır.

2

Stres

Endişeli veya gergin olduğunuzda, vücudunuz kortizol olarak adlandırılan stres hormonu salgılar. Bu sırada da açlık hissi yükselir. Stres altındaki birçok insan yüksek şeker ve yağ oranına sahip gıdaları tüketmek ister. Diğer semptomlar arasında ise öfke patlamaları, yorgunluk, baş ağrısı, uyku sorunları ve mide bozukluğu bulunur.

1

Tiroit habercisi

Tiroit, boynunda yer alan, kelebek şeklinde bir bezdir ve vücuttaki her organın işlev görme hızını kontrol eden hormonları üretir. Tiroidiniz çok hızlı çalışıyorsa bu durum hipertiroit habercisi olabilir. Genişletilmiş bir tiroit bezinin yanı sıra hipertiroit belirtileri hızlı nabız, sinirli olmak, normalden daha fazla ter, kas güçsüzlüğü, susuzluktur.

7

Hamile misiniz?

Birçok anne adayı hamileyken iştahında büyük bir artış olduğunu fark eder. Bu, vücudunuzun bebeğin yetişmesi için yeterli miktarda besin aldığından emin olma yoludur. Çoğu kadın hamileliğinin ikinci ve üçüncü haftasında gr, ilk üç ayında toplam gr alır. Hamile olmanızın diğer işaretleri şöyle sıralanabilir: Adetsiz bir dönem, sık sık tuvalete çıkma dürtüsü, mide bulantısı, büyüyen göğüsler.

Neler yiyorsunuz?

Gıdaların tümü bizi aynı şekilde doyurmaz. Protein içerikli besin grubundan süt ürünleri, yağsız et ve balık açlığı en iyi bastıran alternatiflerdir. İyi lif kaynakları meyveler, sebzeler, tam tahıllar ve kuru baklagiller ise içerdikleri lif nedeniyle tokluk sağlar. Hamur işleri, beyaz ekmek, pek çok ambalajlı yemek ve fast foodlar ise liften yoksundur fakat yağ ve sağlıksız karbonhidrat oranları yüksektir. Bu besinlerden tüketirseniz, yemekten sonra kendinizi tekrar aç hissedip daha fazla yemek yiyebilirsiniz.

12

Diyet içecekler acıktırır

Birçok kişi kilo vermek için şekersiz içecekler tüketir. Ancak bu içeceklerin içindeki sahte şeker, beyninize yakıt için kullanabileceği kaloriyi beklemesini söyler. Vücudunuz da bu kaloriyi bulamadıkça acıkırsınız ve vücudunuz size bunun yerine yiyeceklerden kalori almanızı söyler. Diyet içecekler sizi acıktırmanın dışında baş ağrısına, şeker tüketme isteğine neden olur ve kilo aldırır.

Gastrit Neden Oluşur?

Gastrit Neden Oluşur?

 

Gastrit Neden Oluşur?

Gastrit mide iç duvarında oluşan bir inflamasyon halidir. Yani bu bölgedeki normal yapının herhangi bir etkene maruz kalarak zedelenmesi, tahriş olması halidir. Gastroskopi ile bakıldığında olduğundan daha kızarık, ödemli görülen mide duvarından biyopsi alındığında mikroskopik incelemeler sonucunda burada değişik derecede farklı hücresel olayların geliştiği bir yangısal sürecin olduğu görülür. Mide iç duvarı dış etmenlere açıktır. Temelde bu bölgeyi koruyan ve bu bölgeye zarar vermeye çalışan terazinin karşılıklı iki kefesindeki faktörlerden hangisi ağır basarsa sonuçta normal halin devamı ya da gastrit süreci oluşur. Fazla asid üretimi, gastrin hormonu, ağrı kesiciler, sigara, alkol stres, Helicobacter pylori denilen bakterinin varlığı gibi saldırgan fakörler ağır basarsa ya da mide mukus tabakası, kan dolaşımı, prostoglandinler gibi bazı maddelerin azlığı gibi koruyucu faktörlerde bir problem olursa gastrit hatta ülserler oluşabilir

Gastritin Belirtileri Nelerdir?

Çoğu insan hayatının bir döneminde az ya da çok mide şikayeti hisseder. Beslenme, stres, zararlı maddelere maruziyet gibi durumlarda; değişik süre ve şiddette mide bölgesinde yanma, ekşime, kaynama, kazınma, şişkinlik, geğirme, bulantı, kusma, ağrı şikayetleri hissedebilir. Bu şikayetler başta gastrit olmak üzere aynı zamanda başka mide-safra kesesi-pankreas-yemek borusu hastalıklarında da görülür.

Gastritin Tanısı Nasıl Konur?

Gastrit birinci basamak hekimlerinin iyi bir hikaye ve muayenesi sonrası rahatlıkla tanı koyabileceği bir durumdur. Hastayı iyi dinleyip bu duruma yol açan neden tahmin edilebilir. Tedavisi kolaydır. Önemli olan altta yatan ya da beraberinde eşlik eden daha önemli bir sorunun olup olmadığının tespit edilmesidir. Bu yüzden kilo kaybı, inatçı kusmalar, yutma güçlüğü, ilaca cevapsızlık, demir eksikliği, kansızlık gibi durumlarda, anormal bir fizik muayene bulgusu varlığında mutlaka başta gastroskopi olmak üzere ileri tetkikler planlanmalı, hasta bir gastroenteroloji uzmanı tarafınca değerlendirilmelidir.

Mide Rahatsızlıklarından Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

Acıkmadan yememek, yemeği hızlı tüketmemek, yeterli çiğnemek önemlidir. Mevsiminde tüketilen her türlü sebze meyve, genel olarak poşete-kavanoza girmemiş, koruyucu gibi içermeyen gıdalar daha sağlıklıdır. Özellikle; yaş ilerledikçe, fazla kilosu olanlarda sofradan tam doymadan kalkmak önemlidir. İçerik olarak bir gıda ne kadar fazla kalori içeriyorsa mideyi terketme süresi o kadar uzun olur. Bu tip gıdaları daha az miktarda yemek gereklidir. Yatmadan önceki son 3 saat içinde bir şey yememek daha sağlıklıdır. Kızartma, yağlı gıdalar, bol soslu-kremalı gibi gıdalar, ateşte fazla kızarmış-kömürleşmiş gıdalar sağlıklı değildir.

Hangi Besinler Mideye Zarar Verir?

Fazla tüketilen kahve, gazlı içecekler, sigara, alkolün mideye zarar verir. Başta ağrı kesiciler, çoğu kan sulandırıcı ilaçlar olmak üzere birçok ilaç midemize zarar verebilir. Stres mide asid üretimini artırabilir. Soğan, sarımsak, baharat, salata gibi aslında zararlı olmayan bazı sağlıklı gıdalar da her insana değil bazı kişilere mide ile ilişkili rahatsızlıklar verebilir.

Benzer Yazılar

Divertikülit Hastalığı Nedir?
Divertikülit Hastalığı Nedir?

Divertikülit; kolondan dışarı çıkan balon şeklinde olan keseciklere verilen isimdir. Genelde kalın barsak kasının zayıf alanlarında gelişir.

Devamı

Salmonella Nedir?
Salmonella Nedir?

Salmonella, insanlarda şiddetli ishal ve ateşe sebebiyet veren oldukça zararlı bir bakteridir.

Devamı

Gastroskopi Nedir?
Gastroskopi Nedir?

Son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik mide ve bağırsaklarda olumsuz etkilere neden oluyor. Sindirim sistemi tanı ve tedavisinde kullanılan, ucunda kamera bulunan bir cihazla organların incelenmesine endoskopi denilirken,

Devamı

Ülseratif Kolit Tedavisi
Ülseratif Kolit Tedavisi

Ülseratif kolit; sadece kalın bağırsağı tutan bir hastalıktır. Bağırsağın iç yüzeyinden başlıyor ve de rektum denilen alt kısımdan giden bir hastalık olarak bilinir. Bu rahatsızlık akut alevlenme periyotları ve ishal belirtileri arasında görülür. Kronik bir hastalıktır.

Devamı

Bağırsak Polipleri Nedir?
Bağırsak Polipleri Nedir?

Polipler hücrelerin, normale oranla daha fazla arttığı kitlelerdir. Polipler, kalın bağırsakta en sık karşılan tümör çeşitleridir. Ancak vücudun diğer kısımlarında da görülebilmektedirler.

Devamı

Mucizevi Güç: Su!
Mucizevi Güç: Su!

Suyun yaşamımızdaki katkısı büyük. Öyle ki; su olmadan organlarımızın çalışabilmesi ve yaşamımızı devam ettirmemiz mümkün değil! Su, bizim vazgeçilmez yaşam gücümüz. Vücudumuzun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturuyor ve her şeyin problemsiz bir şekilde çalışmasını sağlıyor.

Devamı

Yemek yediniz, üzerinden iki saat bile geçmedi ve siz kendinizi tekrar acıkmış hissediyorsunuz. Zamansız öfkeleniyor, nedensiz melankoliye kapılıyorsunuz. Kilo vermek neredeyse imkânsızlaştı

O da ne?.. Sanki göbek bölgenizde de her zamankinden fazla yağlanma var!.. Bütün bunların sebebi henüz farkına varmadığınız hastalığınız ‘reaktif hipoglisemi’ olmasın?..

Prof. Dr. Mustafa Sait GÖNEN
TC İstanbul Bilim Üniversitesi
Öğretim Görevlisi

Hemen herkesin verecek bir beş kilosu var. Yediklerimize kendimizi fit hissetmek ve daha sağlıklı olmak adına dikkat ediyoruz. Hangi besinlerin yenmesi gerektiğine, azaltıldığında hangilerinin kilo verdireceğine dair bilgiler yeni değil artık. Kalori hesapları, diyet listeleri, spor salonları… Ama bir gün geliyor ve ne yaparsanız yapın kilo veremediğinizi, hatta diyet uygulamaya çalışırken fazla bile yediğinizi fark ediyorsunuz. Bu durumu önce yaşadığınız strese, yemeyi sevmenize verebilirsiniz. Ama şiddetli bir açlık hissi duyuyorsanız, sinirlilik ve huzursuzluk buna eşlik ediyorsa, her hastada görülmemekle birlikte çarpıntı ve baygınlık hissi de yaşıyorsanız sorunun kaynağı sizin iradeniz ya da yemek yemeyi sevmeniz değil, reaktif hipoglisemi hastalığınız olabilir. Bu durumda yapmanız gereken ise bir endokrinoloji doktoruna gitmek ve yaşadıklarınızı anlatmak. Biz bu sayımızda sözü, Florence Nightangale Hastanesi’nden Prof. Dr. Mustafa Sait Gönen’e verdik ve reaktif hipoglisemiyle ilgili bilgileri kendisinden dinledik. Bakalım size ya da yakınlarınıza tanıdık gelecek belirtilere rastlayacak mısınız?..

Reaktif hipoglisemi kendini hangi belirtilerle hissettiriyor? 

Baygınlık hissi, şiddetli acıkma, çarpıntı, terleme, sinirlilik, huzursuzluk… Daha ağır olan durumlarda baş dönmesi, baş ağrısı, bulanık görme, konuşma bozukluğu da görülebilir. Anlamsız öfke patlamaları ve tartışmaya meyil sıklıkla vardır.

Doyduğunu hissetmeyen, yemekten kısa süre sonra acıkan herkeste bu veya buna benzer bir rahatsızlık vardır diyebilir miyiz?

Kabaca evet. insanın yemek yedikten sonra acıkması için beş-altı saatlik bir sindirim döneminin geçmesi gerekir. Bir-iki saat sonra acıkma hissi normal değildir. Aslında bu gerçek bir acıkma da değildir, özellikle insülin direnci olanlarda erken evrede insülinin fazla salınmasına bağlı olarak ortaya bir acıkma hissi çıkar. Kanda artan insülin, iki-üç saat sonra kan şekerini normalin de altına indirdiği için, şiddetli bir yeme isteği, titreme, terleme, mide kazınması olur.

Teşhisi için hangi birime gitmek gerekiyor? Burada doktorlar hastaya yapılan hangi testler sonucunda  “reaktif hipoglisemi” teşhisini koyuyorlar?

Bu hastaların bir endokrinoloğa başvurması gerekir. Tanısı spesifik bir testten çok, klinik özellikleri ile konulur. Açlık kan şekeri, tokluk kan şekeri, açlık insülin düzeyi ve şikâyetleri için anında kan şekerine bakmak yol gösterebilir. Sadece açlık kan şekerine bakarak “Benim bir şeyim yok” demek yetmez; bu yüzden endokrinoloğa başvurulması önemlidir. Eskiden bu hastalarda uzamış yükleme testi kullanılırdı, günümüzde sadece kliniği belirgin olmayanlarda bu teste başvuruyoruz.

Hastalık daha çok kimlerde ve ne zaman görülüyor?

Diyabet riski olan bireylerde daha çok görülüyor. Obez veya fazla kilolu kişilerde, ailede diyabet öyküsü olanlarda, sağlıksız beslenenlerde ve düzenli egzersiz yapmayanlarda reaktif hipoglisemi riski daha fazladır. Genellikle karbonhidrattan zengin öğünlerden sonra görülür. Dengeli beslenmeyenler, kahvaltı yapmayanlar ve düzensiz yemek yiyenlerde kan şekeri gün içinde düştüğü için sık sık atıştırma krizleri görülür.

Bu hastalık neden önemli? Gerekli önlemler alınmazsa ilerleyen dönemlerde nasıl bir seyir izliyor?
Reaktif hipoglisemi erken tanı konulmazsa yıllar içinde  önce ‘Bozulmuş Glikoz Toleransı’na, sonrasında da diyabet hastalığına ilerler.

Reaktif hipoglisemisi olanlar, şeker düşüklüğü belirtilerini yaşamamak için sık sık atıştırır, bu da sadece yaşam kalitesini bozmakla kalmaz, kilo almaya ve sonunda şeker hastalığına yol açar.

Reaktif hipoglisemi teşhisi konulmuş bir hasta, hayatında neleri değiştirerek gelecek sürecini değiştirebilir?
Reaktif hipoglisemi tanısı alan kişi, ‘Tıbbi Beslenme Tedavisi’ olarak adlandırdığımız sağlıklı beslenmeyi yaşam tarzı haline getirmeli ve düzenli spor yapmalıdır. Öğünlerinde basit karbonhidratlı rafine besinler yerine, glisemik indeksi düşük gıdalara yer vermelidir. Egzersiz olarak da haftada dört-beş gün dakika tempolu yürüyüş ya da  asgari toplamda dakika tempolu yürüyüş önerilebilir. Biz buna “yaşam tarzı değişikliği” diyoruz. Yapılan çalışmalar gösteriyor ki, 10 yıl içerisinde çıkabilecek bir şeker hastalığı, hiçbir ilaç kullanmadan, sadece yaşam tarzı değişikliği ile yüzde 58 oranında engellenmektedir.

Yenmemesi gereken gıdalar nelerdir?

Şeker, bal, reçel, dondurma, çay şekeri içeren pasta, tatlı ve kekler, çikolata, patates, pirinç, beyaz unla yapılmış yiyecekler yenmemelidir. Alkolden, özellikle de açken alkol almaktan kaçınılmalıdır.

‘Glisemik indeks’ sık sık duyduğumuz ama tam olarak anlamını bilmediğimiz bir terim. Bu terim doğrultusunda ne tür beslenme önerilerinde bulunabilirsiniz?

Karbon, oksijen ve hidrojen molekülünden oluşan karbonhidratlar;  rafine  beyaz şekerdeki gibi basit ya da patateste olduğu gibi kompleks karbonhidratlar olarak ikiye ayrılır. insan bedenine enerji sağlayan  çeşitli besinlerdeki bu karbonhidrat yapıları kan şekerini farklı derecelerde yükseltir. Besinlerin kan şekerini yükselten etkileri “glisemik indeksi”ni gösterir. Hızla emilip kana geçen besinlere, ‘glisemik indeksi yüksek besinler’ denir. Kan şekerini hızla yükselten besinler, bu hastalarda pankreası aşırı uyararak abartılı insülin salınmasına neden olur. Bu durum daha sonra tokluk olduğu halde kan şekerinin düşmesine ve şikâyetlere yol açar. Glisemik indeksi düşük besinler yavaş yavaş emilip kana geçerek, abartılı insülin yanıtına neden olmaz. Bunun için glisemik indeksi düşük besinler tercih edilmelidir. Ancak glisemik indeksi düşük diye fazla da tüketilmemelidir.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır