kaynağı değiştir]
II. Meşrutiyet ()ten sonra başlayan ulusçuluk akımı her alanda olduğu gibi edebiyatta da kendisini göstermiş ve Milli Edebiyat akımı ile millî/ulusal kaynaklara yönelme ilkesi benimsenmiştir.
de Ali Canip Yöntem, Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalpin yayımladıkları Genç Kalemler dergisiyle başlayan akım, kısa sürede değişik sanat anlayışlarını savunan sanatçılar tarafından da benimsenmiştir.
Sade ve arı bir Türkçe ile yazılan eserler yurt sorunları ve ulusal değerleri ortaya çıkarma amacını gütmüşlerdir. Özellikle öykü ve roman alanında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin ve Refik Halit Karay bu akımın en güzel örneklerini vermişlerdir.
Bu dönemde ayrıca milli edebiyat kavramı altında toplanan fakat dünya görüşleri ve şiir anlayışları farklı olan şairler de yetişmiştir. Nitekim şiirlerini akımın temel özelliği olan hece ölçüsü yerine aruz ölçüsü ile yazan Türk İstiklal Marşının yazarı Mehmet Akif Ersoy, gerçekçi bir tutumla toplumsal konulara yönelmiş; temelde Osmanlıcı ve gelenekçi kabul edilen Yahya Kemal Beyatlı, yeni-klasik bir şiir geliştirmiş; egemen ideolojilerin dışında kalan Ahmet Haşim ise izlenimci ve simgeci bir anlayışla Saf Şiiri savunmuştur.
Bkz. ⇒ Fikir Akımları: Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık, Türkçülük
Milli Edebiyat Akımı Türk edebiyatında toplum ve ülke meselelerine geniş yer veren, sade Türkçeyi ve hece veznini kullanma yoluna giden edebiyat akımı (), tan sonra benimsenen ve II. Abdülhamid tarafından da desteklenen Osmanlıcılık ideolojisi, Balkan savaşından sonra imparatorluk sınırları içinde patlak veren bağımsızlık mücadeleleri sonucu, geçerliğini kaybetti.
den sonra Müslüman toplumları birleştirmek ve kalkındırmak, Hıristiyan devletleri karşısında bir denge unsuru durumuna getirmek amacını güden İslamcılık ideolojisinin yanında, önce edebiyat ve fikir adamlarınca ortaya atılan, sonradan siyasi nitelik kazanan milliyetçilik akımı da gelişme gösterdi.
Milliyetçilik hareketi, kısa bir süre sonra Türkçülük adı altında, dernek ve yayın organlarının (Türk Derneği, Türk Yurdu ve aynı adlarla çıkardıkları dergiler) kurulmasıyla siyasi yönden teşkilât kurmağa başladı. Türk Yurdu derneği, bir yıl sonra () yerini Türk Ocağına bıraktı.
Yayımı te başlayan Halka Doğru dergisi, halkın toplumsal seviyesine inmeyi amaç edindi. İmparatorluktaki milliyetçilik hareketleri, o sırada iktidarda bulunan ittihat ve Terakki cemiyetince desteklendiği için kısa zamanda büyük gelişme gösterdi. Milliyetçilik, özellikle Türkçülük hareketinin önderi durumunda olan Ziya Gökalp, yazılarıyla ve İstanbul üniversitesinde verdiği sosyoloji dersleriyle, hem milliyetçilik ilkelerinin aydınlarca benimsenmesinde, hem de milli bir edebiyatın yaratılmasında başlıca etken oldu.
Selanikte, Ömer Seyfettin, Âkil Koyuncu, Rasim Haşmet ve Fecriaticilerden bazılarının çıkardıkları Genç Kalemler () dergisiyle, milliyetçilik akımı edebiyat alanına girdi. Genç Kalemler dergisi ilk olarak milli edebiyat deyimini ortaya attı ve böyle bir edebiyatın oluşturulması görevini de üstüne aldı. Dergi yazarları ilk olarak dilin millileştirilmesiyle ise başladılar.
Dili sadeleştirme konusunda birtakım ilkeler tespit ettikten sonra edebiyatta da taklitçilikten kaçınılmasını, sanatçıların, Türk halkının hayatına yönelerek yaratıcı nitelikler kazanmalarını ve yapıcı eserler vermelerini istediler. Hikâye, roman ve tiyatro, konularını ve kişilerini yerli hayattan almalıdır ilkesini benimsediler. Milli edebiyat temsilcilerinin edebiyat ve özellikle dil anlayışları, Servetifünuncular ve fecriaticiler büyük tepki uyandırdı.
Mehmed Rauf, Halid Ziya, Cenab Şahabeddin, Hüseyin Cahid, Süleyman Nazif, Yakup Kadri, Köprülüzade Mehmed Fuadın itirazları şunlardı: Yeni dil ancak bilim dili olabilir, sanat eserleri milletlerarasıdır, bu bakımdan edebiyat da milli olamaz, Genç Kalemlerin milli edebiyat anlayışı ırki bir nitelik taşımaktadır v.d.. Genç Kalemler dergisinde bu itirazlara karşı devamlı yazılar çıkıyordu. Bu karşılıklı tartışmaların yapıldığı sırada fecriaticilerden Hamdullah Suphi ve Celâl Sahir, Genç Kalemlerin yeni dil konusundaki görüşünü benimsediklerini bildirdiler.
Genç Kalemler dergisi kapandıktan (Eylül ) sonra yazarlarının birçoğu İstanbula geldiler, Türk Yurdu ve öteki milliyetçi dergilerde yazmağa başladılar. Milli edebiyat akımına karşı çıkanların ve yeni yetişen gençlerin de katılmasıyla grup genişledi ve etki alanları da aynı oranda büyüdü. Türkiyede cumhuriyet ilân edilirken milli edebiyat akımı temsilcilerinin büyük çabalarıyla, bazı yazarların (Cenab Şahabeddin, Süleyman Nazif, Ali Kemal) şiddetle karşı koymalarına rağmen, konuşma dili edebiyat dili olarak yaygınlaştı.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ DİL VE ÜSLÛP
Genç Kalemler dergisi yazarları, milli bir edebiyatın, dilin millileştirilmesiyle yaratılacağına inanmışlardı.
Edebiyatı cedidecileri ve fecriaticileri, Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalan bir dili (Osmanlıca) kullandıkları gerekçesiyle suçladılar, Yeni lisan adını verdikleri davalarını gerçekleştirmeğe çalıştılar. Bu konudaki başlıca amaçları şunlardı:
1. Arapça ve Farsça dilbilgisi kuralları ile bazı istisnalar dışında bu kurala göre yapılmış tamlamaların kullanılmaması;
2. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçedeki kullanılışlarına göre değerlendirilmesi, bu dillere ait kelimelerin yerine mümkün olduğu kadar Türkçelerinin kullanılmasına dikkat edilmesi;
3. Arapça ve Farsça kelimelerin Türkçe telaffuzlarına göre yazılması;
4. Bilim dilinde kullanılan Arapça ve Farsça terimlerin kullanılmasına devam edilmesi;
5. Öteki Türk lehçelerinden kelime alınmaması;
6. Konuşmada, İstanbul şivesinin esas olarak kabul edilmesi. İstanbul konuşması esas alınarak yeni bir yazı dilinin meydana getirilmesi.
MİLLİ EDEBİYATIN SANATÇILARI
ÖMER SEYFETTİN ()
ZİYA GÖKALP ()
MEHMET EMİN YURDAKUL ()
YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU ()
HALİDE ADİP ADIVAR ()
REŞAT NURİ GÜNTEKİN ()
REFİK HALİT KARAY ()
YAHYA KEMAL BEYATLI ()
HECENİN BEŞ ŞAİRİ (BEŞ HECECİLER)
Beş Hececi şairler de Selanikte Genç Kalemlerle başlayan Milli Edebiyat akımının ilklerine bağlı olarak, halk şiirimizin özelliklerinden, yerli kaynaklarımızdan yararlanarak, şiirimizin aruzdan heceye geçişinde önemli rol aynamışlardır. Şiirlerinde Anadolu manzaralarını ve Anadolu yaşayışını coşkulu bir dille işlemişlerdir. Hece ölçüsünün genellikle 11li ve 14lü kalıbını kullanmışlardır. Daha sonraları, yeni biçimler arayarak oldukça uzun şiirler de yazmışlardır. Eserlerindeki dil ise konuşma dilidir. Bu şarirlerimiz şunlardır:
Ayrıca bakınız ⇓
Milli Edebiyat Dönemi ()