milli ve dini duyarlılığı yansıtan hikaye örneği / Millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyelerin özellikleri nelerdir?

Milli Ve Dini Duyarlılığı Yansıtan Hikaye Örneği

milli ve dini duyarlılığı yansıtan hikaye örneği

Aka Gunduz

                  Aka Gündüz

Hikaye örneği:

       ÖKÜZDEN TAYYARE

       Emine bacı bütün işini gücünü sermişti. Gözlerini havadan ayırmaz olmuştu. Göklere böyle dalgın dalgın, içini çeke çeke baktığı zamanlar kendi kendine düşünürdü.

       Demek tayyare dedikleri şey göklerde karakuş gibi uçar, içi barut dolu gülleler atar ve Türk delikanlılarını öldürürdü. Emine bacı bu işe bir akıl erdiremiyordu. Önüne gelene:

  — Hey oğul! Nasıl olur bu? derdi. Göklerde yalnız kuşlar, bulutlar, rüzgârlar uçar. Geceleri de yıldızlar falan parıldar. Koskoca alâmet, hem içine insanları, dolu gülleleri alıp da hiç uçabilir mi?

       Fakat bu akıl erdiremediği şeyin var olduğuna dört defa inanmıştı. Cepheye gönderdiği iki oğlu, bir güveyi, bir de torunu düşman tayyarelerinin hücumlarına uğramışlar, şehit olmuşlardı.

       Hele torununa çok yanmıştı. Ne güzel, ne aslan yapılı, çiçek yürekli delikanlı idi. Gözyaşlarını içine akıtıyordu.

       Artık tahammülü kalmamıştı. Bir gün ocak başında tarhana pişiren geline seslendi:

  — Kız! Bir sen kaldın bir ben. Dört öküz bizim neyimize, iki tanesi çoktur bile.

  — Nideceksin ana gı?

  — Ne mi edeceğim? Şimdi görürsün.

       Dört öküzün ikisini ahırdan çıkardı; bir iple boynuzlarından birbirine bağladı. Değneği aldı ve öküzleri şehire doğru dah etti. Gelin kapının önünde durmuştu; sordu:

  — Satacak mısın onları?

       Emine bacı cevap vermedi. Şehire geldi. İlk rastladığına sordu:

  — Kumandan paşa nerede oturur?

       Tarif ettiler. Öküzleri kumandanlığın kapısına bağladı, içeri girdi ve paşayı görmek istediğini söyledi. Kumandanın karşısına çıkınca:

  — Hay paşam! dedi, bu ölümden bıktım artık. Biraz da yaşayalım olmaz mı?

  — Elbette bacı nine; elbette artık ferahla yaşayacağız.

  — Öyle ise iki öküz getirdim, al onları.

  — İki öküzü ben ne yapayım bacı?

  — Ne mi yapacaksın? Tayyare yap.

  — Öküzden tayyare olur mu bacı?

  — Olmazsa, sat, parası ile bir tayyare al uçur.

  — Tayyare pahalıdır. İki öküz parası ile alınmaz. Emine bacı bir dakika düşündü, başını kaldırdı ve dedi ki:

  — Öyle ise benim gibi evlât kaybetmiş çok Türk ninesi, Türk babası var, onlar da bir şeyler versinler, benim öküzlerin parasına kat; bir tayyare al…

       Bunu yapsa yapsa bir ev dolusu evlâdını şehit veren Türk bacısı yapar.

Aka Gündüz

Meçhul Asker

       Aka Gündüz, bu hikâyede Emine Bacı karakteriyle Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasında büyük fedakârlıklarda bulunan annelerimizin bu vatan ve millet için çabalarını etkileyici bir şekilde ortaya koymuştur. Okuduğunuz metin, 1941’de yayımlanmıştır.

       1940 – 1960 yılları Cumhuriyet Dönemi’nde ele alınan konuların çeşitliliği artmış, daha çok gözleme dayanan gerçekçi hikâyeler yazılmıştır. Anadolu’ya, halkın yaşamına ağırlık verilmeye başlanmıştır.

      Bu dönemin hikâyelerinde “millî–dinî duyarlılık”, “toplumcu–gerçekçi anlayış” ve “bireyin iç dünyasını esas alan anlayış” gibi bazı eğilimler görülmektedir.

       1940’lı yıllarda Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun durumu, İkinci Dünya Savaşı sonrası toplumsal sorunlar hikâyelerde işlenmiştir. Bu dönemde Aka Gündüz, Bahaeddin Özkişi gibi sanatçılar millî–dinî duyarlılığı yansıtan hikâyeler yazmışlardır. Millî–dinî duyarlılığı yansıtan eğilimdeki yazarlar hikâyelerde Millî Mücadele, Doğu–Batı çatışması, ahlaki bozukluklar gibi konuları ele almışlardır.

       1950’li ve 1960’lı yıllarda daha çok yazar ve eser ortaya çıkmıştır. Memur, işçi, köylü, kasabalı ve şehirlerin kenar mahallelerindeki insanların sorunları toplumcu–gerçekçi yönelimle hikâyelerde işlenmiştir. Sadri Ertem, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Samim Kocagöz, Talip Apaydın gibi yazarlar bu yönelime bağlı eserler vermişlerdir.

       Sonraki zaman dilimlerinde insanın yaşam kavgası, kadının toplumdaki yeri ve çocuklar önem kazanmaya başlamış; Peyami Safa, Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Sabahattin Kudret Aksal gibi yazarlar bireyin iç dünyasını esas alan anlayışla insan gerçekliğini psikolojik yönüyle yansıtan hikâyeler yazmışlardır.

okuzden tayyare-aka gunduz indir.

Yazdır

CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATINDA HİKÂYE VE ROMAN

Cumhuriyet Dönemi Türk Hikâye ve romanı 4 ana bölüm halinde incelenebilir:

1. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Sanatçılar
2. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar
3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar
4. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar

1. Milli Edebiyat Zevk ve Anlayışını Sürdüren Sanatçılar

Milli Edebiyat akımına bağlı birçok sanatçı Cumhuriyet döneminde de eser vermeyi sürdürmüştür. Bunları “Milli Edebiyat zevk ve anlayışını sürdüren sanatçılar” olarak ifade ediyoruz. Bu sanatçıların en tanınmışları şunlardır:

Cumhuriyet Döneminde hikaye ve roman yazarlarının önemli bir kısmı Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele ile ilgili olaylara ilgi duymuşlar, Atatürk İlke ve İnkılapları çevresinde oluşan konuların işlenmesine önem vermişlerdir.

Hikaye ve romanların birçoğunda Anadolu insanının yaşama tarzı ele alınmış; ahlak bozuklukları, yanlış Batılılaşma ve hurafeler üzerinde durulmuştur. Yine bu dönemde Doğu-Batı çatışması temasının işlenmesi sürdürülmüş; savaş sonrası şehirde ve kırsalda sürdürülen hayat değişik eserlerde ele alınmıştır.

Halk-aydın yabancılaşması da önemle işlenen temalardan biri olmuştur. Sanatçılar hikaye ve romanlarda daha çok realist bir bakış açısı kullanmışlardır. Hikayede “Maupassant tarzı” geçerliliğini Cumhuriyet’in ilk yıllarında da sürdürmüştür. Bu dönemde yazılan ve Kurtuluş Savaşı Dönemini konu edinen romanlar ayrı bir önem taşır. Bunlar, aşağıda belirtilmiştir:

Kurtuluş Savaşı Dönemini Anlatan Romanlar

  • Ateşten Gömlek ↔ Halide Edip Adıvar
  • Vurun Kahpeye ↔ Halide Edip Adıvar
  • Yaban↔ Yakup Kadri Karaosmanoğlu
  • Yorgun Savaşçı ↔ Kemal Tahir
  • Küçük Ağa ↔ Tarık Buğra
  • Kalpaklılar ↔ Samim Kocagöz
  • Doludizgin ↔ Samim Kocagöz
  • Toz Duman İçinde ↔ Talip Apaydın
  • Sahnenin Dışındakiler ↔ Ahmet Hamdi Tanpınar

2. Toplumcu Gerçekçi Anlayışla Yazan Sanatçılar

Cumhuriyet’in ilanından sonraki yıllarda ülkemizde çok hızlı bir sosyo-ekonomik değişim yaşanmış, toplumun tüm kesimleri bu değişimden etkilenmiştir. Roman ve hikâyelerde halkın yaşadığı sorunlar gerçekçi ve toplumcu bir yaklaşımla dile getirilmeye başlanmıştır. Sanatçıların dünya görüşleri ve benimsedikleri ideolojiler de bunda etkili olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında “toplumcu gerçekçi” bir anlayışla yazan sanatçılar şunlardır:

Yukarıda adları verilen sanatçıların çoğu,1930’lu yıllardan itibaren köylüden, işçiden, dar gelirliden söz etmeye başlamıştır. Sözgelişi Sadri Ertem ilk kez işçilerin sorunlarını dile getiren romanlar yazmıştır. Köy Enstitüleri’ni bitiren öğretmen kökenli yazarlar (Fakir Baykurt, Talip Apaydın) Anadolu köyünü ve köylü sorunlarını geniş ölçüde edebiyata taşımıştır.

Toplumcu gerçekçi yazarlar, toplumdaki düzensizlik ve çatışmalar ile köy gibi küçük yerleşim yerlerinin sorunları üzerinde yoğunlaşmışlar; eserlerini ağa-köylü, öğretmen-imam, halk-yönetici, zengin-fakir, güçlü-güçsüz, aydın-cahil gibi belirgin farklılıklar üzerine kurmuşlardır. Toplumcu gerçekçilerin eserlerinde üzerinde durdukları bir başka konu da büyük şehirlere göçün ortaya çıkardığı problemler olmuştur.

Toplumcu-gerçekçi yazarların bir kısmı, kimi eserlerinde ideolojik bir kurguyu esas almışlar, kendi görüşlerinin doğruluğunu kanıtlamak için çaba göstermişlerdir. Yani sanat eserini bir ideolojiyi benimsetmede “araç” olarak kullanmışlardır. Halkı aydınlatmak düşüncesi ile bazı yazarlar, bazı bölgeleri özellikle konu olarak seçmişlerdir.

Bu dönem roman ve hikâyesinde olay örgüsü, İnsana özgü bir gerçekliği ifade etmek üzere düzenlenmiştir.

3. Bireyin İç Dünyasını Esas Alan Sanatçılar

Cumhuriyet Dönemi edebiyatında bazı sanatçılar da bireyin iç dünyasını (psikolojisini, ruhsal durumunu) anlatmayı amaçlamış bu doğrultuda önemli eserler vermişlerdir. Bu sanatçıların en tanınmış olanları şunlardır:

Bireyin psikolojisini yansıtmayı amaçlayan yazarlar, her şeyden önce eserlerinde olay örgüsünü insana özgü bir gerçekliği anlatmak için oluşturmuşlardır. Bu yazarlar, insan gerçekliğini farklı yönlerden anlatma gayreti içine girmişler, olaylardan ve insanlardan hareketle bireyin psikolojisini aktarmaya çalışmışlardır. Peyami Safa hemen hemen bütün romanlarında, A. Hamdi Tanpınar Huzur’da, Tarık Buğra Küçük Ağa’da ruh çözümlemelerine geniş yer vermiştir. Bazı eleştirmenlerin, Peyami Safa’nın psikolojik romandaki başarısını geniş psikoloji ve psikiyatri bilgisine bağlamaları dikkate değer.

4. Modernizmi Esas Alan Sanatçılar ve Eserlerinin Özellikleri

Modernizm, bütün dünyada yankılar uyandırmış bir sanat-edebiyat akımıdır. “Modernizm”i kısaca, “geleneksel olanı reddetme tavrı” olarak tanımlayabilir; bu bağlamda modernizmi benimseyen hikâyeci ve romancıların geleneksel ve yerleşik roman anlayışını reddettiklerini söyleyebiliriz.

Modernizmin doğuşunda I. ve II. Dünya Savaşlarının insanlık üzerindeki yıkıcı etkileri büyük rol oynamıştır. İnsan, yaşadığı dünyada hep acılarıyla baş başa kalmış ve yalnızlıktan kurtulamamıştır. Öyleyse insanın bu durumunu anlatmak gerekir. Modernist yazar, gerçekten, düşten, bilinç ve bilinçaltından birer tutam alarak hepsini beraberce yoğurur ve hikâyesini biçimlendirir.

Yine modernist yazarlar, geleneksel romancıların aksine kişilerin iç dünyalarını romanlarına katmayı ve “dün-bugün-yarın”dan oluşan zaman zincirini kırmayı hedeflerler. Artık yolculukları “dış”a değil “iç”e yöneliktir. Karakterlerin anılarını ve bilgilerini, kafalarından neler geçtiğini, dillerinden dökülmeyip kalplerine gömdüklerini okuyucuya aktarabilmek için bilinçakışı, iç konuşma ve iç diyalog gibi teknikler kullanırlar. Sinemadan aldıkları geriye dönüş (flashback) tekniği ile de katı zaman zincirini kırmayı amaçlarlar. Bu teknikler sayesinde okuyucu, hem karakterler hakkında daha doğru bilgiler edinir hem de bugünün durup geçmişin araya girmesiyle iç içe geçmiş zaman ve olaylardan oluşan bir hikâye okur.

Modernist romanlarda neden-sonuç ilişkisi ortadan kalkmıştır. Roman, en baştan başlamak veya belirli bir sonla bitmek zorunda değildir. Yazar, insan dışındaki dünyayı yalın biçimde yansıtmaktan kaçınır; geleneksel anlatımın dışına çıkar, yer yer alegorik anlatımdan yararlanır, sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanarak şiirsel bir dil kullanır.

“Modernizm”i esas alan eserlerde;

  • İnsan, karmaşık bir varlık olarak sunulur.
  • Bireysellik ve bireyin kozmik yalnızlığı anlatılır.
  • Bireysel ve toplumsal huzursuzluk geniş biçimde işlenir.
  • İnsanın geleneklere isyanı ve toplumdan kaçışı ele alınır.

Edebiyatımızda modernizm anlayışına yakın duran sanatçılar şunlardır:

Bakınız ⇒

*11.sınıflarda "Hikaye-Olay Çevresinde Gelişen Anlatmaya Bağlı Edebi Mertinler-  ünitesi ( Ünite-2) sonunda yazma kazanıma yönelik hikaye yazma etkinliği düzenlenmiştir.

*21-24 Ekim haftasına denk gelen bu kazanım doğrultusunda öğrencilerin ünite içinde okudukları "Milli ve Dini Duyarlılığı Yansıtan Hikaye" örneklerinden hareketle Kurtuluş Savaşı yılları ve Cumhuriyetin ilanına giden süreç ile ilgili hikaye yazma etkinliği düzenlemiştir.

*Bu doğrultuda öğrenciler öncelikli örnek metinler üzerinden önceki derslerde Milli ve Dini duyarlılığı yansıtan hikayenin özelliklerini belirlemişlerdir. 

*Yazma kazanımına yönelik yaklaşan 29 Ekim Cumhuriyet bayramına ve kazanıma yönelik Rize Kalesi okul dışı ortam olarak belirlenmiştir.

*Öğrencilere "Okulum Rize" projesi hakkında vbilgi verilerek uygulama esnasında uyulması gereken kurallar bildirilmiştir.

*Okul yönetimi bilgilendirilerek muvafakatnameler temin edilmiştir.

* Okul müdürünün izniyle kazanım ders saati içinde gerçekleştirilmiştir.

*Okul dışı ortamda bir ders saati süresi içinde öğrencilere hikaye yazma süreci ile ilgili önceden edindikleri bilgiler hatırlatılmıştır.

*İki ders süreci içerisinde öğrenciler hikayelerini planlayarak yazmışlar ve hikayelerini dersin sonunda paylaşmışlardır.

*Kazanımın okul dışı ortamda gerçekleştirmenin  katkıları paylaşılmıştır.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır