miras kaç yıl içinde paylaşılmalı / Tapuda Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır? (2023)

Miras Kaç Yıl Içinde Paylaşılmalı

miras kaç yıl içinde paylaşılmalı

Ölüm ile mirasbırakanın malları, bir bütün olarak kendiliğinden mirasçılarına geçer. Mirasçılar miras mallarına evvela hep birlikte (el birliği ile) malik olurlar. Bu mallar üzerinde mirasçılar tek başlarına işlem yapamıyor olup bütün mirasçılar birlikte hareket etmek zorundadır. Bu durum mirasın mirasçılar arasında paylaşılmasına diğer bir ifadeyle mirasın taksimine kadar devam eder. Peki, mirasın paylaşımı nasıl yapılır? Bu yazıda mal paylaşımı davası, mal paylaşımı, miras paylaşımı anlaşmazlıkları, miras paylaşımı hesaplama, mirasın paylaştırılması miras paylaşımı davası, vasiyetname varsa miras paylaşımı nasıl yapılır, miras paylaşımı davası ne kadar sürer, miras paylaşımı nasıl yapılır, miras taksimi nedir, miras paylaşımı için nereye başvurulur ve miras paylaşımı sözleşmesi konuları işlenecektir.

Miras paylaşımı davaları ve miras hukukuna yönelik sorularınızda bizimle her zaman iletişime geçebilirsiniz

Yasal mirasçıların miras paylarına ve saklı paya ilişkin ayrıntılı bilgi içinse “ eşin miras hakkı, annenin miras hakkı, babanın miras hakkı, dedenin miras hakkı, kardeşin miras hakkı ve babadan kalan miras nasıl paylaşılır?” başlıklı yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

İlgili Konu Başlıkları

  • Mal paylaşımı davası
  • Mal paylaşımı
  • Miras paylaşımı anlaşmazlık
  • Miras paylaşımı hesaplama
  • Mirasın paylaştırılması
  • Miras paylaşımı davası
  • Vasiyetname varsa miras paylaşımı nasıl yapılır
  • Miras paylaşımı davası ne kadar sürer
  • Miras paylaşımı nasıl yapılır
  • Miras paylaşımı nasıl olur
  • Miras taksimi
  • Miras paylaşımı için nereye başvurulur
  • Miras paylaşımı sözleşmesi

Miras Paylaşımı (Miras Taksimi) Nasıl Yapılır?

Mirasın mirasçılar arasında nasıl paylaşılması gerektiği Türk Medeni Kanunu’nda ayrıntılı şekilde düzenlenmektedir. Ancak öncelikle şunu ifade etmek gerekir ki mirasçılar bu kurallarla bağlı değildir. Bunun anlamı şudur; mirasçıların hepsi anlaştıkları takdirde mirası aralarında istedikleri gibi paylaşabilirler, hukuk düzeni buna müdahale etmez. Ancak tek bir mirasçının bile miras paylaşımına (miras taksimine) ilişkin itirazı olması durumunda Kanun’un miras paylaşımına ilişkin hükümleri uygulama alanı bulur. Bu sebeple mirasın taksimi (paylaşımı) konusunu ikiye ayırarak incelemek gerekir.

Miras Paylaşımı Sözleşmesi

Mirasın paylaşılması konusunda mirasçılar arasında uyuşmazlık yoksa mirasçılar terekeyi kendi aralarında dilediği gibi paylaşabilir. Mirasçılar paylaşımı yapmadan önce miras paylaşımına ilişkin yazılı bir miras paylaşımı sözleşmesi de akdedebilirler. Mirasçılar, miras paylaşımı sözleşmesi ile ileride ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda tüm mirasçıların bu paylaşım şeklini kabul ettiğine dair bir ispat aracı edinmiş olurlar.

Mirasçılar Arasında Anlaşmazlık Varsa Miras Paylaşımı: Mirasın paylaşımı konusunda anlaşmazlığa düşüldüğü takdirde mirasçıların yapabileceği tek şey bir miras avukatına danışmak ve yasal bir hakkı bulunuyorsa mal paylaşımı davası açmaktır.

Mal Paylaşımı Davası

Diğer mirasçılar miras ortaklığı isterken mirasın paylaştırılmasını isteyen bir mirasçı ya da mirasın nasıl paylaşılacağı konusunda anlaşamayan mirasçılar mal paylaşımı davası açarak Türk Medeni Kanunu’nda öngörülen usulle ve hâkim eliyle mirasın paylaştırılmasını talep edebilir.

Mal paylaşımı davası bütün miras mallarının paylaşılmasını kapsar. Sadece tek bir malın paylaşılması için dava açabilmek mümkün değildir. Ancak tüm miras mallarının paylaşılması için açılan bir davada bazı malların hemen paylaşılması ile değerinde bir azalma meydana gelecekse, hâkim bu malın paylaşımını erteleyebilir, diğerlerini öne alabilir.

Diğer mirasçılar mal paylaşımı davasına itiraz etseler bile bu durum mirasın paylaşımı davasını önlemez. Dava er geç mirasın taksimi ile sonuçlanır. Ancak mirasın paylaştırılmasını sadece bir mirasçı istiyorsa ve diğerleri miras ortaklığına devam etmek niyetinde iseler, mirasın taksimini isteyenin hissesini kendisine vermek ya da ödemek suretiyle miras ortaklığını kendi aralarında devam ettirebilirler.

Bu davadan sonra mirasçıların miras malları üzerindeki el birliği mülkiyeti sona erer ve mirasçılar kendi hissesine giren mallar üzerinde tek başına hak sahibi olur.

Mirasçılar aralarında anlaşırsa taksim yerine öncelikle miras malvarlığının belirlenebilmesi için tereke tespit davası açabilir. Bu davada mirasçıların miras paylaşımı oranları da belirlenir. Mirasçılar mirasın paylaşılmasını davadan sonraya erteleyebilir.

Kimler Mal Paylaşımı Davası Açabilir?

Kanunen mal paylaşımı davası açma hakkı yalnızca mirasçılara tanınmıştır. Mirasçılardan birisi mirasın taksim edilmesi için mal paylaşımı davası açabilir. Birlikte hareket etmelerine gerek yoktur. Buna karşılık vasiyetname ile lehine belirli bir mal vasiyet edilmiş kişi, mirasçının alacaklıları, intifa hakkı sahipleri, vasiyeti yerine getirme görevlisi, tereke idarecisi ve miras ortaklığı temsilcisinin mal paylaşımı davası açma hakkı yoktur.

Mal Paylaşımı Davası Hangi Mahkemede Açılır?

Miras paylaşımı için nereye başvurulur sorusunun cevabı mirasa ilişkin hemen hemen bütün davalarda olduğu gibi Sulh Hukuk Mahkemesidir. Mal paylaşımı davası açmak isteyen mirasçıların hazırlayacakları bir talep dilekçesi ise ölenin son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine başvurmaları gerekmektedir. seo

Miras Paylaşımı Anlaşmazlıkları Nasıl Çözümlenir? Mahkeme Mirası Nasıl Paylaştırır?

Ölenin mirasının hukuka uygun şekilde paylaşılabilmesi için öncelikle mirasçıların tümünü belirlemek gerekir. Miras paylaşımı anlaşmazlıkları sonrasında çözülecektir. Kanun gereğince yasal mirasçı olacak kişiler bellidir. Bunlar; ölenin altsoyu, sağ kalan eşi, anne babası, evlatlığı, kardeşleri, büyükanne babası ve onların çocuklarıdır. Bu kişilerin kanunun öngördüğü sıraya göre mirastan pay alabilmeleri mümkündür.

Bununla birlikte mirasbırakanın ölmeden önce düzenleyeceği bir vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile yasal mirasçılar dışındaki kişileri mirasçı ataması, yasal mirasçılardan bazılarını mirastan çıkartması ya da saklı payları ihlal etmemek kaydıyla mirasın nasıl paylaşılacağına ilişkin kurallar koyması mümkündür. Veya mirasçılardan bazıları mirası reddetmiş, mirastan feragat etmiş ya da mirastan yoksun kalmış olabilir. Bu durumda mirasçılar ve miras paylaşım oranları belirlenirken bu durumların hepsinin dikkate alınması gerekir.

Hakim, tüm mirasçıları ve bunların hukuki durumunu belirledikten sonra tereke malvarlığını tespit eder. Mirasbırakanın maddi tüm malvarlığına değer biçilir. Akabinde  miras paylaşımı anlaşmazlıklarının çözümüne geçilir, hangi mirasçının hangi oranda hak sahibi olduklarını hesaplanır ve bu miras paylaşımı oranlarına göre terekede miras hisselerini oluşturur. Sonuç itibariyle oluşturulan hisseler mirasçılara tahsis edilir ve miras paylaşımı anlaşmazlıkları mahkeme kanalıyla çözülmüş olur.

Miras Paylarının Oluşturulması ve Miras Paylaşımı Hesaplama

Mirasçıların tümü Kanun gereğince eşittir. Ancak bu durum mirastan aynı oranda pay sahibi olacakları anlamına gelmemektedir. Söz konusu eşitlik mirasın paylaştırılması kuralları bakımındandır. Bu sebeple miras paylaşımı hesaplaması yapan hâkim imkân olduğu ölçüde mirası aynen paylaştırır.

Örneğin üç mirasçının bulunduğu bir davada mirasçıların birinin hissesinin ½ diğerlerinin ise ¼ olduğunu varsayalım. Hâkim imkanı varsa miras paylaşımı hesaplamasını bu oranlarda yaparak mirasçılar arasında paylaştırır.

Ancak bölündüğü takdirde değeri kaybolacak malların paylaşımının ve miras paylaşımı hesabının bu şekilde yapılması mümkün değildir. Bu durumdaki tereke malları belli bir bedel karşılığında mirasçılardan birine özgülenebilir ya da açık arttırma ile satılarak satış bedeli mirasçılar arasında paylaştırılabilir.

Bununla birlikte miras paylaşımı hesaplamada aynen paylaştırma konusunda hukuken kabul edilen bazı istisnai durumlar mevcuttur. Bunlar; aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi, yerel örf ve âdetin dikkate alınacağı durumlar ve aşağıda da açıklanacağı üzere tarımsal işletmelerin mirasçılardan birine özgülenmesi zorunluluğu durumudur.

Miras Payları Oluşturulduktan Sonra Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Miras hisseleri oluşturulurken ve hangi hissenin kime tahsis edileceğine karar verilirken öncelikle mirasbırakanın ve mirasçıların talepleri göz önünde bulundurulur. Mirasçıların kendi aralarında yaptığı bir anlaşma ya da vasiyetname yoksa hangi hissenin/malın kime özgüleneceği noktasında şans faktörü rol oynar. Kur’a çekilir ve kur’a sonuçlarına göre mal varlığı mirasçılar arasında paylaştırılır.

Ancak, tarımsal işletmeler, ölenin hatıra teşkil eden yazı ve eşyaları ya da aile konutunun ve ev eşyasının sağ kalan eşe tahsisi konusunda hâkim kur’a sonuçlarına bağlı kalmaksızın hâkim tahsis yetkisini kullanabilir.

Vasiyetname Varsa Miras Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Yasal mirasçıların mirasta hangi oranda pay sahibi oldukları Kanun’da açıkça düzenlenmektedir. Bununla birlikte yukarıda da ifade ettiğimiz gibi mirasbırakan düzenleyebileceği bir vasiyetname ile Kanun’daki miras paylaşımı oranlarını değiştirebilir, mirasçı atayabilir, şartları varsa yasal mirasçıları mirastan men edebilir ya da bir takım mallarını belli kişilere miras bıraktığını ifade edebilir. Bu sebeple vasiyetname varsa miras paylaşımı hususuna dikkat edilmesi ve miras paylaşımı davasını buna göre açmak gerekmektedir.

Vasiyetnamenin açılmasından itibaren mirasçıların 1 ay içerisinde itiraz etme ve vasiyetin iptalini isteme hakkı bulunmaktadır. Mirasçılar vasiyetin kanunen geçerli olmadığını iddia ediyorsa kendilerine tanınan yasal süre içerisinde iptal davası açabilir. Mirasçılar vasiyetin geçerli olduğunu fakat saklı payın ihlal edildiğini düşünüyorsa bu sebeple tenkis davası açabilir. Tüm bu durumlarda açılan bu davalar miras paylaşımı davasında bekletici mesele teşkil etmektedir. Vasiyete ilişkin itirazlar çözüme kavuşturulmadan miras paylaşımı davası neticelenemez. Bununla birlikte yasal süreler geçtiği halde vasiyetin iptali ya da tenkisi için dava açılmazsa vasiyetteki paylaşım kuralları geçerli hale gelir ve kanuna aykırı dahi olsa mal paylaşımının vasiyete göre yapılması gerekir.

Miras Paylaşımı Davası Ne Kadar Sürer?

Miras paylaşımı davasının ne kadar süreceğine ilişkin kesin bir süre vermek ne yazık ki mümkün değildir. Mirasçıların tümüne tebligat gideceği, tereke mal varlığının tespiti için defter tutulacağı, miras paylaşım oranlarının ve hisselerin teşkili için dosyanın bilirkişiye gönderileceği gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda davanın en az 1 – 2 yıl içerisinde neticeleneceği beklenebilir. Ancak mirasçı sayısının fazlalığı, ölüme bağlı tasarrufların iptaline, tenkisine, muvazaaya ilişkin davaların varlığı, mahkemenin iş yükü gibi faktörler bu süreyi daha da uzatabilir.

Tarımsal İşletmelerin Miras Paylaşımı

Tereke malları arasında tarla, bağ, bahçe, zeytinlik gibi tarımsal işletmelerin bulunması halinde, bu nitelikte taşınmazların mirasçılar arasında paylaştırılması bir takım tehlikeler doğurabilir. Tarım arazileri miras paylaşımı davaları sebebiyle küçük parçalara bölündüğü takdirde, her bölümün getireceği bölümün getireceği gelir önemli miktarda azalabilir ve çiftçinin ailesinin geçimini sağlaması güçleşebilir.

Bu durumun önüne geçmek adına, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarımsal işletmelerin bir bütün olarak ya da en azında büyük kısmının mirasçılardan birine tahsis edilmesi zorunlu kılınmıştır. Kanuna göre bölünemeyecek asgari tarımsal arazi büyüklüğü ve yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğü İdare tarafından belirlenmektedir.

Düzenleme, tarımsal işletmelerin paylaşımı konusunda aralarında anlaşan mirasçıların devir işlemlerini bir yıl içinde tamamlayacaklarını kabul etmektedir. Mirasçılar bu süre zarfında anlaşamazlarsa mirasçılardan herhangi biri Sulh Hukuk Mahkemesi’nde dava açabilir. Hâkim mirasçıların kişisel durum ve yeteneklerini göz önünde bulundurarak tarımsal işletmeyi bu konuda ehil olan mirasçıya devrine karar verir. Birden çok ehil mirasçı bulunması halinde ise öncelikle asgari geçimini tarımsal faaliyetlerle sağlayan mirasçıya, mirasçılar arasında böyle biri yoksa mirasçılar arasında en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verir. Mirasçılar arasında tarımsal işletmeler konusunda ehil mirasçı bulunmaması halinde yine mirasçılar arasında en yüksek bedeli teklif eden mirasçıya devrine karar verir. Verilen karar üzerine tarımsal işletmeye sahip olacak mirasçının diğer mirasçıların paylarının bedelini altı ay içinde mahkemeye ödemesi gerekmektedir. Para altı ay içerisinde ödenmediği ve mirasçılar arasında tarımsal işletme için başka kimsenin bulunmadığı miras paylaşımı davalarında hâkim taşınmazı açık arttırma yolu ile satar ve parasını mirasçılar arasında paylaştırır.

Kat Mülkiyeti Olan Malların Paylaşımı

Terekedeki bir binanın durumu elverdiği takdirde mirasçılardan birinin talebi üzerine, kat mülkiyeti şeklinde taksim ve miras hisselerinin buna göre oluşturulması mümkündür. Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre mirasçılara verilecek bağımsız bölümler veya daireler arasındaki değer farkları dolayısıyla hissesine değeri daha az daire düşenlere diğer mirasçılar tarafından karşılığı verildiği takdirde miras paylaşımı davalarında bu husus göz önüne alınır.

Kat Mülkiyeti Olmayan Malların Paylaşımı

Terekedeki bina kat mülkiyetine elverişli olduğu halde kat mülkiyeti yoksa ve mirasçılardan biri ortaklığın giderilmesi ve satış talebi ile dava açtı ise mirasçılardan biri kendi hissesinin bağımsız bir bölüm ya da kat mülkiyeti şeklinde tahsisini talep ederek satışı önleyebilmesi mümkündür.

Aile Konutunun ve Ev Eşyasının Ölenin Sağ Kalan Eşine Verilmesi

Eşlerden birinin vefatı halinde ölenin malvarlığı arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte oturdukları ev varsa, sağ kalan eş diğer mirasçılardan bu malların kendisine verilmesini isteyebilir. Bu durumda bu eşyaların bedeli sağ kalan eşin miras payından mahsup edilir. Evin ve eşyaların değeri sağ kalan eşin miras payından daha yüksekse sağ kalan eşin diğer mirasçılara aradaki farkı ödemesi gerekir.

Bununla birlikte haklı sebeplerin varlığı halinde mirasçılardan birinin istemi üzerine sağ kalan eşe aile konutu ve ev eşyası üzerinde mülkiyet yerine intifa ya da oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir. Örneğin terekede aile konutu ve ev eşyası dışında başka bir mal yoksa burada haklı sebebin bulunduğu söylenebilir.

Aile Belgeleri ve Özel Anı Eşyalarının Paylaşımı

Mirasçılardan birisi itiraz ederse aile belgeleri ve özel anı eşyasının satılması mümkün değildir. Örneğin aile büyüklerine ait resimler, tablolar, mirasbırakanın mektupları, heykeller, madalya ve diplomalar gibi aile eşyalarının mirasçılardan birine tahsisi gerekir. Mirasçılar bu eşyaların kime tahsis edileceği konusunda anlaşamazlarsa hakim yerel adete ve mirasçıların kişisel durumuna göre bu eşyaların mirasçılardan birine tahsis edilmesine ya da satılmasına karar verebilir.

MİRAS PAYLAŞIMI VE MAL PAYLAŞIMI DAVASI YARGI KARARLARI

Mal paylaşımı

Taraflar arasında görülen miras ve mal paylaşımı davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, temyiz eden davalılar vekili Avukat ile diğer temyiz eden davacılar vekili Avukat geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı.

Dava, miras payı oranında mirasın paylaştırılmasına ilişkindir.


Davacılar, mirasbırakanları parselleri davalı oğlu parseldeki payı ile parseli davalı torunu parseli davalı ve davalı oğlu mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak devrettiğini ileri sürerek taşınmazların davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkise, parsel bakımından ise dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tenkise karar verilmesini istemişlerdir.

Miras Paylaşımı Nasıl Olacaktır?


Davalılar, mirasbırakanın sağlığında bütün mirasçıları kapsayacak şekilde mirasın paylaşımını yaptığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.


Mahkemece, 4 parça taşınmaz yönünden temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, … parsel bakımından bağış işleminin muvazaalı olmadığı ve tenkise tabi olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakanın öldüğü, geride davacı kızları davalı oğullarıile 18.05.2012 tarihinde ölen oğlundan olma torununun mirasçı olarak kaldığı anlaşılmıştır.


Hemen belirtmek gerekir ki; parsel sayılı taşınmaz bakımından miras bırakanın saklı payı zedeleme kastı ile hareket ettiği kanıtlanamadığından anılan taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacıların temyiz itirazları yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.

Miras paylaşımı nasıl yapılmalıdır


Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir.

Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu’nun, Türk Borçlar Kanunu’nun (Borçlar Kanunu’nun ve Tapu Kanunu’nun ilgili maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.


Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Mal paylaşımına dair


Öte yandan, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir miras paylaşımı yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı da kuşkusuzdur.


Somut olay yukarıdaki ilkeler ile birlikte değerlendirildiğinde; miras bırakanın tarihinde dava dışı 14 parça taşınmazını intifa hakkını üzerinde bırakarak eşi davacı kızları, davalı oğulları ve 18.05.2012 tarihinde ölen oğlu ile davalı torununa satış suretiyle devrettiği sabit olup miras bırakanın tüm mirasçıları arasında hak dengesini gözetir, kabul edilebilir bir miras paylaşımı yapma iradesi ile hareket ettiği açıktır.


Diğer taraftan, davalı torun hayatta olduğu için miras bırakanın mirasçısı olmadığından anılan davalıya yönelik olarak miras paylaştırma savunmasına itibar edilmemişse de toplanan delillerden, davalı temliklerin mal kaçırmak amacıyla yapıldığı iddiasının kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır.


Hâl böyle olunca, davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.

Miras Paylaşımı İçin Nereye Başvurulur

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, miras paylaşımı için nereye başvurulura ilişkin dava Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı vekili, tarafların murisin 06.10.1990 tarihinde vefat ettiğini, geriye taraflar ile dava dışı kişileri mirasçı bıraktığını tüm kardeşlerin bir araya gelerek miras paylaşımı yaptıklarını davacının davalı hissesine düşen miktarı bedeli mukabilinde tarihinde yapılan sözleşmeye istinaden satın aldığını, davalıca ortaklığın giderilmesi dosyasında talepte bulunulduğundan davanın açıldığını, muris adına kayıtlı tapunun iptali ile davalının hissesine isabet eden kısım ile davacının kendi hissesine isabet eden kısmın davacı adına tapuya tescilini talep etmiştir. (Dava ilk etapta karşı açılmış olup davanın tefrik edilmesi üzerine dosya şimdiki esasını almıştır.)


Davalı; beyanda bulunmamıştır.


Mahkemece; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olup 02.12.2019 tarinde ise davacı vekili tarafından ek beyan dilekçesi verilmiştir.
Dava; Miras payının devri sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebine ilişkindir.
İddia az yukarıda da belirtildiği üzere murise ait taşınmazlarda davalı ile yapılan sözleşme gereği davalının hissesinin alındığından bahisle açılmış tapu iptal ve tescil davasıdır.

Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların sözleşmenin yapıldığı tarihte tapulu olmamasından tapuda yapılamadığı belirtilmiş olup dava devam ederken dava konusu edilen taşınmazların olduğu tespit edilmiştir. Getirilen tapu kayıtlarında ve tedavüller dikkate alındığında her üç taşınmazında tapulama yoluyla tam hisse ile tescil edildiği ancak kişi kimlik bilgilerinin düzeltilmesi yoluyla tam hisse ile düzeltilerek tescil edildiği tespit edilmiştir.

Miras paylaşımı başvuru

Yine dosya içerisine alınan tarafların murisine ait veraset ilamında da tarafların mirasçı oldukları tespit edilmiştir. Mahkemece; davacı tarafından ilk etapta karşı açılmış, mal paylaşımı hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, davacının miras paylaşımı başvurusuna ilişkin yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.

Mahkemece karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesinde dayandığı gerekçe tam olarak anlaşılamamakla birlikte gerekçede tarafların murisinin olduğu ancak tapu kayıtlarının adına olduğu belirtilmişse de dosya kapsamında yapılan incelemede gerek kadastro tutanakları gerek tapu kütüğü gerek son tapu kayıtları gerekse veraset ilamı dikkate alındığında ismine hiç rastlanılmamıştır. Kaldı ki böyle bir yanlışlık olması halinde mahkemece davacı tarafa tapuda düzeltim davası açılmak üzere süre verilmeli ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

Ancak davacı vekili tarafından karar temyiz edildikten sonra ek beyan dilekçesi verilmiş , buna göre son tapu kayıtları da eklenmek suretiyle dava konusu taşınmazlardaki davalı hisselerinin davacıya devredildiği davanın konusuz kaldığı fakat davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği belirtilmiştir. O halde Mahkemece verilen karar temyiz sonrası verilen bu ek beyan dilekçesi göz önüne alındığında sonucu itibariyle doğru olup davanın açıldığı zaman ki haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerine karar verilmesini gerektirmektedir.

miras avukatı

MİRAS DAVALARINDA ZAMANAŞIMI

Avukat Yasin GİRGİN

Avukat Yasin GİRGİN, 1977 Ankara doğumludur. 1999 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş ve sonrasında 2 yıl boyunca Özel Hukuk Master programına devam etmiştir.2004-5 yılları arasında yaptığı hakimlik dönemi dışında 13 Kasım 2000'den bu yana serbest avukatlık faaliyetini icra etmektedir.2 kitabı ve çok sayıda makalesi bulunan GİRGİN'in 120 köşe yazısı Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır. GİRGİN, halen superhaber.com'da okur sorularını cevapladığı köşe yazılarını kaleme almaktadır.

Avukat Yasin GİRGİN son yazıları (TÜMÜNÜ GÖRÜN)

İçindekiler

Miras Sebebiyle İstihkak Davası Zamanaşımı

  • davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl,
  • her halde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasından başlayarak on yıl,
  • iyiniyetli olmayanlara karşı yirmi yıldır.

Miras sebebiyle istihkak davasında zamanaşımı süresi bütün mallar için aynı anda başlamamaktadır. Başka bir anlatımla tek tek her mal için ayrı bir zamanaşımı süresi söz konusudur.

Zamanaşımı, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanan hukuka tabidir.

Tenkis Davası Zamanaşımı :

Tenkis davası mirasçılar mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Davanın tam ıslahı halinde zamanaşımı süresinin başlangıcı dava tarihidir. Örneğin tapu iptali ve tescili istemiyle açılan dava tamamen ıslah edilerek tenkis davasına dönüştürülmüşse ıslah olunan dava ilk dava gününde açılmış olur ve zamanaşımı süresi de kesilmiş olur.

Tenkis davası açma hakkı her halde beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Bu süre vasiyetnamelerde, vasiyetnamenin açılma tarihinden itibaren başlar. Vasiyetname dışında kalan diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

Mirasçılık Belgesinin İptali Davası Zamanaşımı :

Mirasçılık (veraset) belgesinin iptali davasında zamanaşımı söz konusu değildir. Diğer bir anlatımla mirasçılık belgesinin iptali her zaman istenebilir.

Mirasın Reddi Davasında Zamanaşımı

Mirasın hükmen reddinde her zaman dava açılabilir.

Mirasta Denkleştirme Davasında Zamanaşımı

4721 sayılı Türk Medeni kanunu ve borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.

Mirasta denkleştirme davaları 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

Ölüme Bağlı Tasarruflarda Hak Düşürücü Süre (TMK 559)

743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 501. hükmünde ölüme bağlı tasarrufun iptali davaları için belirlenen süreler zamanaşımı süresi olarak öngörülmüştür.

Ancak, burada düzenlenen davanın yenilik doğurucu bir hakkın kullanılması niteliği taşıdığı, bu davanın bir eda davası olmadığı gözönünde tutularak 743 sayılı Kanunun bu maddesi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu yapılırken hak düşürücü süre olarak düzenlenmiştir.

Mirasbırakanın 1.1.2002 tarihinden önce ölmüş olması halinde bu süre zamanaşımı süresi, bu tarihten sonra ölmüş olması halinde ise hak düşürücü süre olarak uygulanır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 559. maddesine göre iptal davası açma hakkı davacının ölüme bağlı tasarrufu, iptal sebebini, kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlayarak bir yıl geçmekle düşer.

Vasiyetname usulünce açılıp ilgililere tebliği edilmeden, bu bir yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamaz.

İptal davası açma hakkı, her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer. Diğer tasarruflarda iptal davası açma hakkı, mirasın geçmesi tarihinin üzerinden iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır