Bu içeriğimizde; Misafir İle İlgili Sözler, Misafir Sözleri, Misafirperverlik Sözleri yer almaktadır.
Misafir kısmeti ile gelir. Atasözü
Misafirin duası makbuldür. Beyheki
Misafir umduğunu değil bulduğunu yer. Atasözü
Ağırlayamayacağın misafiri yüreğine davet etme.
Kalbe gelen misafir kapıyı çalmaz. Ahmet Batman
Misafir, her şeyden önde gelir. Çerkes Özdeyişi
Hiçbir konuk, üç günden fazla çekilmez. Plautus
Misafir kabul etmeyen evinin bereketini götürür.
Misafir sevmeyen kişilerin dostu az, evi de toz olur…
Balıklar ve konuklar üç günde bayatlarlar. John Leyely
Misafire gel demesi kolaydır ama git demesi çok zordur.
Misafir, bin bereket ve bin rahmetle gelir. Nisâb-ül Ahbâr
Misafir gelmeyen kara evler yıkılsın daha iyi. Dede Korkut
Misafirlik üç gündür, bundan fazlası sadakadır. Hadis-i Şerif
Gerçek misafirperliğin olduğu yerde çok muhabbet, çok mutluluk olur.
Misafirden hiç korkmayın, misafir kısmeti ile gelir, duası ile gider.
Komşunla münakaşa etme; zira misafirler gider, o kalır. Hz. Ebu Bekir
Her şeyin bir zekatı vardır. Evin zekatı Misafir Sözleri da misafir odasıdır. A. Rıfai
Misafir sevmeyen insanın dostu az, misafir gelmeyen evin tozu çok olur.
Evini temiz tut ani misafir var, kendini temiz tut ani ölüm var. Anonim
Herkes bir başkasının hayatına seyirci, kendi ömrüne misafir. İclal Aydın
Ne demiş atalarımız: Misafir on kısmetle gelir, birini yer, dokuzunu bırakır.
Misafir gelecekmiş gibi evini, ölüm gelecekmiş gibi kalbini temiz tut. Mevlana
Bizde misafire ne zaman gideceksin diye sorulmaz, niye hemen gidiyorsun denir.
Misafir size yeni bir dünya getirir ve size bir şeyler katarak ayrılır. Kemal Sayar
Gerçek misafirperverliğin olduğu yerde, çok söze https://www.neguzelsozler.com ihtiyaç yoktur. Kızılderili Atasözü
Misafir gelirken yanında bizlerin göremediği bereket ve rahmetle gelir, dua ile gider.
Kimi misafir kapıdan girerken sevindirir, kimi misafir kapıdan çıkarken. Portekiz Atasözü
Bizde misafire neden geldin diye sorulmaz. Çünkü misafir, Allah’ın kuluna gönderdiği hediyedir. Nejla Arslan Kurt
Misafir ağırlamak ve onu memnun etmek; bir incelik, hatta bir sanattır. Gönül insanı olmayanlar, bu sanatın inceliğini kavrayamaz. Osman Nuri Topbaş
Misafir ağırlamak için iyi bir oda, iyi yemekler ve lüks bir yaşam olması gerekmiyor. Misafir kabul etmek dört duvarda olsa kapıyı açıp içeri buyur etmektir.
ARRAffinity
(gzt.com)
Oturum (Session) Çerezi
Azure tarafından kullanıcı isteklerinin aynı instance a erişebilmesi için tuttuğu çerezdir
_gat_UA-3434195-44
(gzt.com)
İşlevsel ve Analitik Çerez
Google Analytics'in analitik veriler tuttuğu çerezdir.
_gid
(gzt.com)
İşlevsel ve Analitik Çerez
Google Analytics'in performans ölçümlerini yapmak için veri tuttuğu çerezdir
_ga
(gzt.com)
Zorunlu Çerez
Google Analytics'in performans ölçümlerini yapmak için veri tuttuğu çerezdir
Takip Çerezi
Google DoubleClick (DFP)'nin kullanıcıları takip etmek ve yeniden pazarlama yapmak gibi çalışmaları için kullanılan çerezdir
Takip Çerezi
Reklam amaçlı kullanıcı davranışlarını takip etmek için kullanılan 3. parti uygulama çerezidir.
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex Metrica'nın kullanıcı oturumu ile ilgili tuttuğu çerez
Takip Çerezi
Kullanıcı davranışlarını ölçmek ve takip etmek için kullanılan Yandex Metrica çerezidir.
sync_cookie_csrf (mc.webvisor.org)
Takip Çerezi
Kullanıcı davranışlarını ölçmek ve takip etmek için kullanılan Yandex Metrica çerezidir.
İşlevsel ve Analitik Çerez
Kullanıdığımız cXense Tool'unun analitik veriler tuttuğu çerezdir
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex Metrica'nın kullanıcının reklam engelleyicileri kullanıp kullanmadığını belirlemek için kullandığı çerez
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex metrica'nın analitik veriler için kullandığı oturum id si
İşlevsel ve Analitik Çerez
Kullandığımız cXense Tool'unun analitik veriler tuttuğu çerezdir
Takip Çerezi
Kullanıcı davranışlarını ölçmek ve takip etmek için kullanılan cxense çerezidir.
İşlevsel ve Analitik Çerez
Kullanıdığımız cXense Tool'unun analitik veriler tuttuğu çerezdir
Takip Çerezi
Alexa Analytics'in kullanıcı hedefleme ve analytics verileri için kullanılmaktadır.
İşlevsel ve Analitik Çerez
Kullanıcı davranışlarını ölçmek ve takip etmek için kullanılan Yandex Metrica çerezidir.
yandexuid
(.webvisor.org)
İşlevsel ve Analitik Çerez
Kullanıcı davranışlarını ölçmek ve takip etmek için kullanılan Yandex Metrica çerezidir.
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex metrica'nın analitik veriler tuttuğu çerezdir
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex metrica'nın site kullanıcı sayısını belirlemek için kullandığı çerez
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex metrica'nın kullanıcının ilk oturum açma tarihini tuttuğu çerez
_ym_uid
(gzt.com)
İşlevsel ve Analitik Çerez
Yandex metrica'nın kullanıcı oturum id si
Sorbonne Üniversitesi'nde görevli aile dostumuz Edebiyat Profesörü Sophie Basch, kendisinin de içinde bir yazısı bulunan Misafirperverlik Ritüelleri/Rituals of Hospitality başlıklı kitabı bana yollayınca Atina seyahatime bir neden daha eklendi. Kitabın hazırlanma nedeni, Atina'daki Benaki Müzesi'nde yer alan 19. yy. Yunan ve Osmanlı pulat tepsileri sergisi. Her ne kadar sergi kataloğunda bu tepsilere 'pulat' dense de, bir aile büyüğümün söylediklerinden hafızamda kaldığı kadarıyla bizde bu tepsilere 'Hasköy işi' denirmiş.
Orhan Pamuk'un kaleme aldığı önsözde, çocukluğunda ziyaret ettiği evlerden hafızasında kalan pulat tepsilerinin eski İstanbul’un çokkültürlülüğünü yansıttığını ve muhafaza edilmesi gereken önemli bir obje olduğunu vurgulamış. Ben de Atina seyahatimde tesadüfler sonucu denk geldiğim bu sergiyi paylaşmak için büyük heyecan duydum. Benaki Müzesi’nden içeri girdiğimde, bu müzenin İstanbul’daki muadilinin Sadberk Hanım Müzesi olduğunu düşündüm. Prehistoryadan günümüze kadar her döneme ait özenle toplanmış takı, kumaş, heykel, figürin ve çömlek koleksiyonları bu düşüncemi pekiştirdi. Hele ki söz konusu sergiyi gezince “Keşke bu sergi önce bizde ev sahipliği yapsaydı” diye içimden geçirmeden edemedim.
Sergi salonuna girdiğimde önce Yunanistan kraliyet ailesiyle akrabalıkları nedeniyle Rus Çarı III. Alexander ve Çariçe Maria, İmparator III. Napoleon ve Sisi olarak tanıdığımız Avusturya İmparatoriçesi Elisabeth gibi hanedan portreleriyle bezeli bir dizi tepsi karşıladı. Yaşadıkları dönemde kullandıkları yazı takımları, çeşitli aksesuarlar ve porselen tabaklar dönemin yaşam tarzına da ışık tutuyordu.
Sergi salonunun ikinci yarısı ise tamamen Osmanlı tepsilerine ayrılmıştı. İstanbul’un 19. yüzyılda mevcut camii, saray, köprü resimleri yanı sıra Osmanlı, Levanten veya Yunan kadınının Batı gözüyle resmedilmiş portrelerini de izlemek mümkündü. Tıpkı ilk bölümde olduğu gibi bu bölümde de tepsilerin yansıttığı Osmanlı Istanbulu’ndaki gündelik yaşamı canlandıran bir oturma köşesi ve ikram için kullanılan zarflı fincanlar, şekerlik, nargile gibi objeler hayranlık uyandırıcıydı.
Küratörlüğünü Flavia Nessi-Yazitzoglou ve Myrto Hatzaki'nin gerçekleştirdiği sergi, Osmanlı’nın Batı’ya açılmasını ve Batılıların Osmanlı’dan aldıkları etkileri izlemek açısından önemli. Üstelik sanat ve zanaat arasındaki ince çizgide duran tepsi gibi bir objeyle bu etkiler daha da heyecan verici bir deneyim sunuyor.
17 Kasım'a kadar yolunuz Atina’ya düşerse bu sergiyi mutlaka görün. Elbette arzum bu serginin İstanbul’da da açılması yönünde. Kendi geleneklerimizin gelişim yolculuğunu, tarihçesini, kültürlerarası etkilerini farklı araçlarla öğrenme fırsatına erişmek harika olur. Kim bilir, belki tasarımcılarımıza da eşsiz bir ilham kaynağı olur. Benaki Müzesi’ne ve özellikle böyle bir kitabın oluşturulmasına katkıda bulundukları için müteşekkirim.
Eklemeden geçmek istemem: İşittiğim kadarıyla bu serginin Pera Müzesi'nde de teşhir edilmesi konuşulanlar arasındaymış.
-Feride Tansuğ Erdoğan
Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından yüz binlerce insan sınırı geçerek Türkiye’ye sığındı ve hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazeteci Serdar Korucu ve fotoğrafçı Kerem Yücel, geçen yaz Hatay’daki Suriyeli mültecilerin hayat hikâyelerini dinledi ve fotoğrafladı. Suriyelilerin öykülerini, 15 Mart’ta Cezayir Restoran’da ‘Misafir’ başlığıyla sergilemeye hazırlanan Korucu ve Yücel’den, Hatay’da devam eden yaşam mücadelesini dinledik.
EMRE ERTANİ
[email protected]
Suriye’de iç savaşın başlamasının ardından yüz binlerce insan sınırı geçerek Türkiye’ye sığındı ve hayatta kalma mücadelesi veriyor. Gazeteci Serdar Korucu ve fotoğrafçı Kerem Yücel, geçen yaz Hatay’daki Suriyeli mültecilerin hayat hikâyelerini dinledi ve fotoğrafladı. Suriyelilerin öykülerini, 15 Mart’ta Cezayir Restoran’da ‘Misafir’ başlığıyla sergilemeye hazırlanan Korucu ve Yücel’den, Hatay’da devam eden yaşam mücadelesini dinledik.
Serdar Korucu |
Serdar Korucu: Tanım bizim değil, Türkiye’nin aslında. Ankara’nın 1951’de imzaladığı Cenevre Konvansiyonu’na koyduğu sınırlama nedeniyle, sadece Avrupa’dan gelenler ‘mülteci’ olarak tanımlanıyor. Suriyelilere bu nedenle ‘misafir’ deniyor. ‘Misafir’, içi doldurulmayan bir tanım. Hükümet böylece hiçbir hakkı vermek zorunda kalmıyor. Bu duruma dikkat çekmek istedik.
Kerem Yücel: Hayata Destek Derneği, Suriyelilerin Türkiye’ye gelmeye başladıkları anda onlara yardım etmeye başlamıştı. Ben de onları ziyaret ediyordum. Çeşitli sivil toplum kuruluşlarının çalışanları ile birlikte sahada yer aldım. Sadece fotoğraf çekmedim, onlarla birlikte yaşadım. Mülteciler beni sivil toplum kuruluşu üyesi gibi gördükleri için, bana evlerini açmaktan çekinmediler. Ellerindeki bir dilim ekmeği bile paylaştılar.
SK- Sorun gazeteci olarak hepimizin ilgisini çekse de benim sahada yer almam biraz şans eseri oldu. Yıllık iznim sırasında önce Hatay’a gittim. Suriye’ye askeri müdahale olasılığını gündeme getiren, Ağustos ayındaki kimyasal saldırı yaşandığında oradaki mültecilerin yanındaydım. Sonrasında Kerem’le birlikte ‘Suriye Yerle Bir Olduktan Sonra’ adlı kitapta bu hikâyeleri topladık.
KY- Bazı aileler fotoğraf vermekten çekiniyor. “En iyi fotoğraf, çekilemeyen fotoğraftır” sözünün doğruluğunu kanıtlar nitelikte pek çok aile var. Savaşın onlarda yarattığı acılar hâlâ çok derin. Bazıları ise, çektirse de yayımlamaya izin vermiyor. Biz bu sürecin sonunda, hem fotoğraf çektiren, hem de bunların yayımlanmasına müsaade eden aileler arasından bir seçki yaptık.
Kerem Yücel |
SK- Benim için önemli olan, ailelerin etnik ve dini çeşitliliğiydi. Hem kitapta, hem de sergide bunu ön planda tuttuk. Türkiye’den bakıldığında öne çıkanlar Sünni Arap mülteci aileler olsa da, komşumuz olan ülke en az bu topraklar kadar mozaik. Ermeni Soykırımı nedeniyle tehcir edilen Ermenilerden Ezidilere, Kürtlerden Türkmenlere, büyük bir çeşitlilik var. Tüm çalışmalarımızda bunu yansıtmaya özen gösterdik.
KY- Her sınıftan insan var. Türkiye’de hayata tutunmaya çalışan mültecilerin hepsi sanki inşaat işçisiymiş gibi bir algı var. Bu doğru değil. Mesela fotoğraflar arasında bir profesör, bir bilişim uzmanı ve bir sanatçı da bulunuyor. Onların şu anki durumları statülerini göstermiyor aslında. Yarın benzer bir şey Türkiye’de yaşansa ben de aynı duruma düşebilir, bugüne kadar hiç yapmadığım işleri yapmak zorunda kalabilirim.
SK- Her ikisi de var. Ancak, maddi durumları elvermediği halde evde yaşamayı seçenler, bu tercihlerini şöyle anlatıyorlar: “Savaştan özgür olmak için kaçtık, geldiğimiz ülkede neden hapishanedeymişçesine, kamplarda kalalım?” Bu nedenle her işe giriyorlar, mecbur kalırlarsa –ki sık sık kalıyorlar– dilencilik yapıyorlar. Suriyelilerin çoğu yarı fiyatına çalıştırılıyor, bazen bu maaşlarını alamıyorlar bile. Ev kirasını iki kat ödüyor, halk tarafından dışlanıyorlar. Fakat yine de en büyük korkuları kamplara geri dönmek. Anlayacağınız, Türkiye’nin o çok övündüğü misafirperverlik onlara uğramıyor.