miyom embolizasyonu izmir / Tınaztepe - Girişimsel Radyoloji

Miyom Embolizasyonu Izmir

miyom embolizasyonu izmir

Ameliyatsız Myom tedavisi

Ameliyatsız Myom tedavisi

Miyomlar, rahimde(uterus) yerleşen,  kas ve bağ dokusu hücrelerinden oluşan iyi huylu kitlelerdir. Kanlanmalarının fazla olması nedeniyle, özellikle 5cm’den büyük miyomlarda  düzensiz veya aşırı adet kanaması veya ara kanamalar olabilir. Bu kanamalar nedeniyle de genellikle pelvik ve kasık bölgesinde ağrı ve kan değerlerinde(hemoglobin) azalma görülür.
Miyomlar 35 yaşın üzerindeki tüm kadınların% 20-40'ında görülür. Hastalarda birden fazla miyom da olabilir.

Miyom embolizasyonu nedir?
Uterus miyomunun embolizasyonu ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Özellikle menopoz öncesi dönemdeki veya gebelik beklentisi olankadınlarda uygulanabilen, yan etkisi oldukça az olan, cerrahiye alternatif olarak hastaya önerilmesi gereken bir tedavi seçeneğidir. 
Amerika ve Avrupa ülkeleri gibi, bizim ülkemizde de bu tedavi yöntemi neredeyse on yıldır başarıyla uygulanmaktadır. 
Tedavi minimal invaziv(ameliyatsız, anjiyo yöntemi ile) müdahalelerde uzmanlaşmış bir girişimsel radyolog tarafından yapılmaktadır. 

Kasık bölgesindeki atardamar içerisine, anestezi uygulanması ardındanince bir kateter (bir tükenmez kalemin ucuçapında borucuk) yerleştirilir. Anjiyografi yardımıyla bu kateter, uterusu besleyen damarlara ulaşılana kadar ilerletilir. Anjiyografi yapılarak miyomları besleyen damarlar görüntülenir. Daha sonra kateter, miyomu/miyomları besleyen bu atardamarlara ayrı ayrı ilerletilir. Miyomu besleyen damarlar küçük parçacıklar (yaklaşık kum tanecikleri büyüklüğünde) ile kapatılır. Bu işleme “embolizasyon” adı verilir. 
 

Embolizasyon işlemi, uterusu ve yumurtalıkları büyük ölçüde korurken miyomun beslenmesini önler ve küçülmesine neden olur.
Miyomların beslenmesinin ortadan kalkması nedeniyle hem boyutları küçülür hem de yarattıkları kanama şikayetleri ortadan kalkar. Ayrıca büyük miyomlarda daha sıklıkla karşımıza çıkan mesaneye baskı oluşturması nedeniyle gelişen sık idrara çıkma şikayetleri de gerilemektedir.
Miyom embolizasyonunun avantaj ve dezavantajları
•    Uterusun(rahim) çıkarılmasına gerek yoktur
•    Ameliyat ve yara izi yoktur
•    Ameliyat sonrası görülen komplikasyonlar yoktur
•    Lokal anestezi ve epidural anestezi uygulandığından, işlem sonrasında da hasta rahat etmektedir.
•    Hastanede sadece 1-2 gün yatış yeterlidir.
•    İşlem minimal invazivdir( iğne deliğinden, ince kateterler ile yapılır.)

Bu tedavi uygulanmadan önce, malign(kötü huylu) tümörlerin varlığını dışlamak ve işlem öncesi ile işlem sonrası takiplerde karşılaştırma yapabilmek için bir MR taraması ve uterusun jinekolojik muayenesi gereklidir.
 

 

 

 

Tınaztepe Galen Hastanesi Bayraklı

Manavkuyu, 250. Sok. No:23

Haritada Gör

İzmir Tınaztepe Üniversitesi, Özel Tınaztepe Galen Hastanesi

Manavkuyu, 250. Sk. No: 23, 35001 Bayraklı/İZMİR

Haritada Gör

T.c. Sağ.bak. İzmir Kuzey Bölg.kamu Hast. Birl. Sağ. Bil.üni. Tepecik Eğit.arşt.has

Haritada Gör

Özel Medical Park İzmir Hastanesi

İmbatlı, 1825. Sk., 35575 Karşıyaka/İzmir

Haritada Gör

Eskışehır Yunus Emre Devlet Hastanesı(S)

Uluönder, Yunus Emre Devlet Hst., 26190 Tepebaşı/Eskişehir

Haritada Gör

İzmir Büyükşehir Belediyesi Eşrefpaşa Hastanesi

No: 315, Yenişehir, Gaziler Cd., 35170 Yenişehir/Konak/İzmir

Haritada Gör

Sağlık Bakanlığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Basın Sitesi, Basın Sitesi, 35360 Karabağlar/İzmir

Haritada Gör

Sağlık Bakanlığı İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Basın Sitesi, Basın Sitesi, 35360 Karabağlar/İzmir

Haritada Gör

İzmir Alsancak Nevvar Salih İşgören Devlet Hastanesi

Kültür, Ali Çetinkaya Blv No:26, 35220 Alsancak / Konak/Konak/İzmir

Haritada Gör

T.c. Sağ.bak. İzmir Kuzey Bölg.kamu Hast. Birl. Sağ. Bil.üni. Tepecik Eğit.arşt.has

Haritada Gör

T.c. Sağ.bak. İzmir Kuzey Bölg.kamu Hast. Birl. Sağ. Bil.üni. Tepecik Eğit.arşt.has

Haritada Gör

Özel Egemen Tıp Merkezi

Burakreis Barbaros Cad. No:111, Rafet Paşa, 35090 Bornova/İzmir

Haritada Gör

Girişimsel Radyoloji

(Ameliyatsız Tedavinin Geleceği)

Girişimsel Radyoloji,  tıbbi görüntüleme yöntemleri (Ultrason, BT, MR ve Anjiyo) kılavuzluğunda vücudumuzdaki hemen her organda karşımıza çıkabilecek hastalıkların tanı ve tedavisinde, bilinen yöntemler dışında farklı metod ve teknikleri kullanan bir bilim dalıdır. 

Girişimsel Radyoloji işlemleri, hedefe yönelik tanı ve tedavilerdir; bu sayede başarı oranı yüksektir. Yapılan işleme bağlı ortaya çıkabilecek yan etkiler, diğer uygulamalara oranla daha azdır. Girişimsel Radyoloji uygulamalarında; hastalara büyük cerrahi kesiler yapılmadığı ve genel anestezi ihtiyacı daha az olduğu için işlem sonrası bunlara bağlı olabilecek ciddi yan etkilerle karşılaşılmaz. Dolayısıyla hastanın hastanede kalış süresi kısalır. 

Girişimsel radyolojik işlemler, diğer tedavi yöntemlerinden farklı olarak tekrarlanabilir işlemlerdir. Ayrıca, bazı hastalıkların tedavisinde cerrahi ya da tıbbi tedavi seçenekleri kalmadığında, girişimsel işlemler tek seçenektir. 

Girişimsel Radyoloji işlemleri, bir organ veya bölgedeki lezyonun tanısını koymak için yapılabilecek biyopsi girişimlerinden, tedaviyi yapmak üzere damar içinden (vasküler) veya dışından (nonvasküler) girişimlere kadar oldukça geniş bir alanda uygulanmaktadır.

 

Girişimsel Radyoloji:  Damar içi (Vasküler) İşlemler 

A) Beyin (serebral) damarlarına yönelik yapılan işlemler

1.Serebral anevrizma(baloncuk) embolizasyonu: Beyin damarlarından gelişen anevrizmaların, anestezi eşliğinde, anjiyo cihazı yardımıyla, genellikle kasık atardamarından girilir. Beyin damarlarındaki anevrizmanın içine mikrokateterler ilerletilir. Bu kateterler içerisinden de anevrizma içerisine metal sarmallar (koil) yerleştirilir veyastent yerleştirilerek anevrizmakapatılır.

2.Serebral arteriyovenöz malformasyon (Damar yumağı-AVM) tedavisi: Bu tedavide de anestezi eşliğinde, anjiyo cihazı yardımıyla, genellikle kasık atardamarından girilir. Beyin damarlarındaki AVM’lerin merkezine bir mikrokateter aracılığıyla ulaşıldıktan sonra AVM(damar yumağı)tıkayıcı özellikteki sıvı ajanlarıyla kapatılarak tedavi edilir.

3.Beyin inmesi (serebral stroke) tedavisi: İnme bir “beyin krizi” dir. Beyni besleyen atardamarlardaki pıhtı atmasına bağlı gelişen ani tıkanıklıklardır. Beyin inmelerine yol açan boyun ve beyin atardamarlarındaki bu pıhtıların tedavisinde, anjiyo cihazı yardımıyla, genellikle kasık atardamarından girilir. Bu tıkanıklıklar , mikrokateterler ile beyindeki tıkalı damara ulaşıldıktan sonra pıhtı eritici ajanlarla eritilerek (trombolizis) veya pıhtı çıkarıcı stentlerleçıkarılarak tedavi edilir.    

4. Beyin damarlarındaki darlıkların balon ve stent yerleştirilerek açılması: Özellikle Karotis arterlerin (şah damarları) kritik darlıklarının stent ile açılma işlemidir. Karotis darlıklarının inme oluşturma riski nedeniyle tedavisi gereklidir. Hem şahdamarının hem de beyin damarlarının darlıklarında yine kasıktaki atardamara iğne deliğinden girilerek anjiyoda işlem yapılır. Bu darlıklar balonla genişletilip stent yerleştirilerek tedavi edilir.

5. Venöz örnekleme: Hipofiz ve paratiroid adenomlarının yerleşimini ve hormon salınımını ortaya koymak için yapılan tanısal anjiyografik işlemdir. 

6. Beyin tümörlerinin veya tümöre bağlı kanamaların embolizasyonu: Bazen yapılacak açık ameliyatlar öncesinde, kanama sorunlarının önüne geçmek için beyin tümörlerinde de damar içerisinden , tümörü besleyen damarlar tıkanarak tedaviler uygulanmaktadır.

B) Vücut Damarlarına yönelik girişimsel İşlemler

1.Balon anjiyoplasti ve stentleme: Atardamar ya da toplardamarlarda oluşan darlık veya tıkanıklıkların, anjiyo cihazı eşliğinde, sadece balon, balon ve stentin birlikte kullanılması ya da sadece stent yerleştirilerek tedavi edilmesidir. Bu işlemler iğne deliği kadar bir damar giriş yerinden ameliyatsız yapılmaktadır.

2. Aterektomi/Trombektomi:Damarlarda gelişen ani tıkanıklıklarda, yine anjiyo cihazı yardımıyla ve özel kateterler kullanılarak, tıkanıklığa neden olan pıhtılar temizlenebilir.

3.Kitle embolizasyonları: Atardamardan fazla beslenen kitlelerin kanlanması özel maddeler kullanılarak kesilir ve mevcut kitlenin küçülmesi sağlanır. Bu da kitleye ait şikayetlerin ortadan kaybolmasını ya da azalmasını sağlar. Bazı durumlarda ise tıkama işlemi sonrası mevcut kitle ameliyat edilir. Bu tıkama işlemi hastanın ameliyat sırasında daha az kan kaybetmesini sağlar.
4.Anevrizma embolizasyonu: Atardamar ya da toplardamarlarda ortaya çıkan baloncuklaşmaların (anevrizma) özel tıkayıcı maddeler kullanılarak açık cerrahi olmadan tedavi edilmesidir.

5.İnferior vena kava filtresi yerleştirilmesi: Bacak toplardamarlarındaki pıhtıların koparak akciğere gitmesini engellemek için vücudun anatoplardamarına (inferior vena kava) pıhtı parçalarını tutan özel filtre sistemleri yerleştirilir.

6.Arteriovenöz malformasyon ve fistül tedavileri: Doğumsal olarak bulunan ya da sonradan gelişen damar yumakları (arteriovenöz malformasyon) ya da atardamar ile toplardamar arasındaki istenmeyen kısayolları (fistül) özel tıkayıcı maddeler kullanılarak tedavi edilir.

7.Transarteriyel kemoembolizasyon(TAKE): Bu işlem ile yoğun damarsal beslenmesi olan tümörlere(özellikle karaciğerdeki tümörler) kemoterapi vermek ve besleyici damarlarını tıkamak amaçlı yapılır.Bu tedavi ile tümörün küçülmesi sağlanır ve kemoterapötik ilacın yan etkileri azaltılmış olur. Tedavi kasıktaki atardamardan iğne deliğinden girilerek özel kateterler aracılığıyla yapılır.

8.Radyoembolizasyon(TARE): Nükleer tıp bölümü ile birlikte karaciğer primer tümörleri (HCC ve Kolanjiyokarsinom) ve metastazlarının tedavisinde, yitrium 90 mikrosferlerle intraarterial radyonüklid tedavi- radyoembolizasyon uygulanır. Tedavi tekniği TAKE’de olduğu gibi anjiyoda ve kasıktaki atardamardan iğne deliğinden girilerek özel kateterler aracılığıyla yapılır.

9.Transjuguler intrahepatik portosistemik şant (TİPS): Portal hipertansiyonun tedavisi amacıyla boyun veninden (juguler ven) giriş yapıldıktan sonra karaciğerde hepatik ven ile portal ven sistemi arasına stent yerleştirilerek şant oluşturma işlemidir. Bu işlem sonrası portal sistemdeki basınç düşürülür.

10.Bacak varislerinde Endovenöz lazer ablasyon: Bacak toplardamarlarındaki kapakların yetersiz çalışması sonucu ortaya çıkan ve rahatsızlık veren varisler, damar içerisinden, lokal anestezi ile görüntüleme kılavuzluğunda lazer kateteri yerleştirilerek, ameliyatsız olarak tedavi edilir.

11.Miyom Embolizasyonu:Miyomlar, rahimde(uterus) yerleşeniyi huylu kitlelerdir. Kanlanmalarının fazla olması nedeniyle, düzensiz adet kanaması, kasık bölgesinde ağrı ve kan değerlerinde(hemoglobin) azalmaya neden olurlar. Myom embolizasyonu ameliyatsız bir tedavi yöntemidir. Kasık atardamarından girilerek rahimdeki myomu besleyen damarlar, mikrokateter denen ince borucuklarla bulunur ve tıkayıcı maddeler verilerek kapatılır.

 

Girişimsel Radyoloji:  Damar dışı (Nonvasküler) İşlemler

1. Perkütan Biyopsiler: Çeşitli dokulardaki lezyonlardan görüntüleme eşliğinde, lokal anestezi uygulanarak biyopsi yapılır ve örnek alınır.Bu şekilde lezyonların karakterlerinin anlaşılması sağlanır(ince iğne aspirasyon biyopsisi ve kalıniğnebiyopsisi).

2. Perkütan apse ve koleksiyon drenajları: Karın boşluğu ve göğüs boşluğunda yer alan apselerin (iltihap içeren sıvı) ve koleksiyonların (iltihap içermeyen vücut sıvıları) kateter olarak adlandırılan özel olarak üretilmiş ince hortum benzeri aletlerle, lokal anestezi uygulanarak görüntüleme(Genellikle US ve BT)kılavuzluğundaboşaltılmasıişlemidir.

3.Perkütan basit kist ve kist hidatik tedavileri: Karın ve göğüs boşluğunda yer alan dokuların kendisinden kaynaklanan basit kistik yapılar ya da parazitlerin sebep olduğu kistler boşaltılır. Örneğin halk arasında kedi ve köpekten geçtiği söylenilen “Kist Hidatik” hastalığı ameliyatsız olarak geliştirilen girişimsel radyolojik tekniklerle tedavi edilmektedir.

4.Perkütan biliyer drenaj ve biliyer stent yerleştirme işlemleri: Safra yollarınıntümör veya başka nedenlerle tıkanıklığı durumunda sarılık ile karşılaşılır. Bu durumda, safra sıvısı katater aracılığıyla vücut dışına alınır. Bazen de safra sistemi içerisinde dar/tıkalı olan bölgeye balon ile genişletme işlemi veya “stent” adı verilen metalik borucuk yerleştirilerek safra akışının vücut içerisinde normalde akması gereken ince barsağa sorunsuz olarak geçişi sağlanır. 

5.Perkütan kolesistostomi: Safra kesesinin cerrahi operasyonla alınamadığı ya da bir süre için ameliyat olamayacak hastalarda yine katater yardımıyla safra kesesi içerisindeki yoğunlaşmış ve iltihaplı safra dışarıya boşaltılır.

6.Perkütan nefrostomi: İdrar yollarının önünde bir engel olduğu ve idrarın böbrek toplayıcı sistemi içerisinde birikerek böbrekte genişlemeye yol açtığı durumlarda özel kateterlerle idrar dışarı alınır ve böylece böbreğin hasar görmesi engellenir.

7.Perkütan double-J stent yerleştirilmesi: Böbrek ile idrar torbası (mesane) arasında darlık olan ve ameliyat edilemeyen hastalarda böbrek ile mesane arasına double-J stent yerleştirilerek sürekli idrar akışı sağlanır.

8.Perkütan gastrostomi: Ağızdan yiyecek alamayan hastalarda, görüntüleme eşliğinde, bir kateter ciltten mideye yerleştirilir ve hastanın mideden beslenmesi sağlanır.

9.Perkütan çölyak ganglion blokajı: Kanser hastalarında ağrıyı azaltmak ya da hastanın ihtiyaç duyduğu ağrı kesici miktarını azaltmak için görüntüleme yöntemleri eşliğinde karın içerisindeki ağrı merkezlerine ilaç verilerek ağrı tedavisi uygulanır.

10.Perkütan tümör ablasyonu (RFA ve mikrodalga ile yakılması): Kanserli hastalarda tümörlerin yüksek ısı ile yakılarak kontrolü sağlanır. Bu işlem karaciğer ve akciğerin primer (kendine ait) ve sekonder (başka bölgedeki tümörün yayılımı) tümörleri ile böbrek, bazı kemik tümörlerinde uygulanır. Kanser hastalarının tedavisinde önemli bir yöntemdir.

11.Vertebroplasti, kifoplasti:  Vertebra kemiklerinde (omur kemikleri) osteoporoz ve hemanjiyom gibi durumlarda çökme kırıkları oluşabilir. Güçlendirici kemik çimentosu, çökme olan kemik içerisine iğne ile girilerek verilir. Bu işlem ile kemik bütünlüğünün ve çevre dokuların daha fazla zarar görmesi engellenmiş olur.

Doç.Dr.Volkan ÇAKIR

İzmir Tınaztepe Galen Hastanesi Girişimsel Radyoloji Bölümü

Miyom Embolizasyonu

Miyom embolizasyonu nedir?

Uterin Fibroid Embolizasyon(UFE) veya Uterin Arter Embolizasyonu(UAE) olarak da adlandırılan işlem, anjiografi salonunda rahmi besleyen atardamarlar üzerinden miyomu besleyen damarlara mikron kalınlığında partikül enjekte edilerek tıkanması ve miyomun yerinde ölmesini amaçlayan bir tedavi yöntemidir.

Miyom embolizasyonu kimlere uygulanabilir?

Miyom tedavisinde en etkin yöntem rahmin çıkarılmasıdır(histerektomi), ancak erken yaşta ve çocuk beklentisi olanlarda uygun değildir.

Miyomektomi operasyonu ise özellikle hamile kalmayı düşünen, bir veya birkaç adet cerrahi olarak kolay ulaşılır ve çıkarılabilir miyomlar için ideal tedavi yöntemidir. Ancak çok fazla miyomu bulunan hastalarda etkinliği düşmektedir, çıkarılabilir pozisyondaki iri miyomlar alınmakta, geride kalan küçük miyomlar zaman içerisinde büyüyerek tekrar miyom şikayetlerine neden olmaktadır.

Miyom embolizasyon tedavisinden en çok yarar gören hasta grup miyoma bağlı şikayetleri olup, cerrahi histerektomi veya miyomektomi ameliyatı olmak istemeyen hastalardır. Çünkü, embolizasyonda irili-ufaklı tüm miyomlara partiküller ulaştığından tüm miyomları aynı esnada tedavi etmek mümkündür.

Miyom embolizasyon işlemi nasıl yapılır?

  • Miyom embolizasyonu anjiografi salonunda yapılır. Anjiografi masasına yatırılan hastada gerekli sterilizasyon koşulları sağlanır.
  • Kasık düzeyine lokal anestezi uygulanması ardından kasık atardamarı(femoral arter) içerisine bir iğne yardımıyla kateter denilen borucuk yerleştirilir.
  • Bu kateter skopi altında ekrandan takip edilerek ve gerektiğinde içerisinden damarı boyayacak opak madde verilerek rahim atardamarına kadar ilerletilir. Bu düzeyden yine opak madde enjeksiyonu yapılarak miyomu besleyen damarlar saptanır ve bu damarlara en yakın düzeye dek kateter ilerletilir.
  • Katater doğru yere yerleştirildiğinden emin olduktan sonra, bu kateter içerisinden miyomu besleyen damarları tıkayacak olan mikron kalınlığındaki partiküller verilir.
  • Miyomu besleyen damarların tam tıkanması sağlandıktan sonra ayn işlem bu kez karşı taraftaki rahim atardamarı üzerinden yapılır.
  • Her iki tarafta işlem tamamlanınca damar içerisindeki kateter çekilerek dışarı alınır.
  • Tüm bu işlemler sadece kasık bölgesinde yapılan lokal anestezi altında yapılır, genel veya epidural anestezi(belden uyuşturma) gerektirmez.

Miyom embolizasyonu sonrası hastada neler görülür?

İşlem bitiminde beslenmesi aniden kesilen miyomlar, rahimde doğum benzeri kasılmalara ve sancıya neden olurlar, bu nedenledir ki hasta işlem sonrası en az 24 saat gözetim altında tutularak gerektiğinde kuvvetli analjeziklerle ağrıları kesilir. Bununla birlikte, hafif ateş, bulantı-kusma, halsizlik, kan değerlerinde hafif değişiklikler görülebilir ki; bu durum “post-embolizasyon sendromu” olarak adlandırılır. İşlem sonrası görülebilecek bu şikayetler en yoğun ilk 24-48 saatte görülür, sonrasında gittikçe azalarak 1 hafta – 10 gün içerisinde kaybolur.

Miyom embolizasyonu sonrasında özellikle aşırı kanama ve buna bağlı kansızlık gibi şikayetler hızla düzelir, çoğunlukla hastalar ilk 1-2 ay içerisinde normal adet kanamalarını görürler. Ağrı ve bası bulgularına bağlı şikayetler de genelde 1-2 ay gibi sürede geriler.

Miyom embolizasyonu sonrası beklentiler nelerdir?

Miyom boyutlarında embolizasyon sonrası hacimsel küçülme, ilk 6 ayda %30-50 oranında görülürken, 1 yıl sonunda hacimsel küçülme %50-80 oranında gerçekleşmektedir. Bu süreci etkileyen miyom boyutu ve kanlanma paternidir. 10 cm üzeri miyomlar embolizasyon sonrası daha yavaş küçülme gösterir.

Miyom embolizasyonunun avantajları nelerdir?

  • Miyom embolizasyonu doğru seçilmiş vakalarda etkin ve güvenilir bir tedavidir.
  • Miyom embolizasyonu cerrahi bir tedavi olmayıp, hasta açısından kısa zamanda sonuçlandırabilen rahat ve etkin bir tedavidir.
  • Miyom embolizasyonunun miyomektomi cerrahisine en büyük üstünlüğü, rahmin alınmasına gerek kalmadan irili-ufaklı tüm miyomlara etkili olmasıdır. Miyomektomi ameliyatında şikayete neden olan büyük miyomlardan bir veya birkaçı çıkarılırken, embolizasyonda tüm miyomlar etkilenerek yerinde küçülmeye başlar.
  • Miyom embolizasyonunun rahim ve yumurtalıkların alınması operasyonuna avantajı ise, rahmin yerinde kalması ve doğurganlığın devam edebilmesidir. Yumurtalıklarla ilgili bir işlem olmadığı için de erken menapoz gibi bir durum söz konusu değildir.
  • İşlem lokal anestezi altında yapılır, hasta uyanıktır ve işlemi ekrandan canlı olarak takip edebilir.
  • İşlem sırasında ağrı, acı hissedilmez. İşlem sadece 0,5 cm genişlikte bir delikten gerçekleştirilir. Dikiş gerektiren herhangi bir işlem yoktur.
  • İşlem bitiminde hastada olabilecek ağrıları kontrol etmek amacıyla 1 veya 2 gün hastanede yatış gerekir(ameliyatta hastanede kalış süresi 3-7 gün arasındadır).
  • İşlem sonrası 3-5 gün içerisinde çok hafif rahatsızlıklar olsa da işe dönülebilir, tam olarak iyileşme ise yaklaşık 10 günlük bir süreçte olur.
  • Miyoma bağlı şikayetler ve özellikle de hastaların sosyal yaşamını etkileyen aşırı kanama şikayeti genellikle 1 ay içerisinde düzelir.
  • Miyoma bağlı aşırı kanama nedeniyle oluşan kansızlık(anemi), kanamanın durmasıyla birlikte birkaç ay içerisinde normale döner.
  • Miyoma bağlı diğer şikayetlerde de 1 ay içerisinde belirgin düzelme olur.
  • Miyomlara bağlı şikayetler hızla iyileşirken, miyomlarda hacimsel küçülme de zaman sürecinde kademeli olarak devam eder.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır