LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Mol gebelik neden oluşur?
Mol gebelik hatalı döllenme sonucu oluşur. Bu hastalıkta 2 çeşit hatalı döllenme ve buna bağlı 2 tip mol gebelik vardır. Bu tiplerden biri olan komplet mol, çekirdeği olmayan boş bir yumurtanın spermle döllenmesi sonucu oluşur. Yumurtanın çekirdeksiz olması nedeniyle fetüs gelişimi olmaz sadece plasenta oluşur. O da anormaldir, sıvı dolu kistler şeklinde oluşan plasenta dokusu bulunur, fetusa ait herhangi bir yapı izlenmez.
Diğer mol gebelik türü Parsiyel (kısmi) Mol’dür. Bu tip mol gebelik normal yumurta hücresinin iki spermle döllenmesi sonucunda oluşur.Bu da anormal döllenmedir. Çünkü normalde tek yumurta tek spermle döllenerek gebelik oluşur. Parsiyel molde plasental anormallik daha hafifdir ve fetüs gelişimi vardır. Ancak her ne kadar bebek oluşmuş ise de genetik olarak anormaldir ve yaşama şansı yoktur. Bu fetuslar genelde çok erken haftalarda anne karnında canlılığını yitirirler.
Mol gebelik en sık kimlerde görülür?
Mol gebelik her kadında görülebilir ama en çok anne yaşı ileri olanlarda özellikle 40 yaş üstünde, genç yaşta özellikle 20 yaş altı gebeliklerde, sosyoekonomik seviyesi düşük ve kötü beslenen kadınlarda görülür. Görülme oranı kabaca 1000 gebelikte 1’dir.
Mol gebelik tekrarlar mı?
Daha önceden mol gebelik hikayesi olan kadınlarda tekrar mol gebelik geçirme riski 10 kat artar ve %1' e yükselir. İki kez mol gebelik geçirmiş olanlarda risk %10'a kadar yükselir.
Mol gebelik nasıl anlaşılır?
Mol gebelikte aynı normal gebelikte olduğu gibi adet gecikmesi olur, gebelik testi pozitiftir, tüm gebelik bulguları vardır. Bu bulgular özellikle erken dönemde görülen bulantı-kusma bu gebelerde genelde normalden daha şiddetlidir, tedaviye dirençlidir. Bu şikayetlere neden olan Beta-HCG dediğimiz en önemli gebelik hormonunun aşırı yükselmesidir.
Adet gecikmesi olan kadın gebeyim diye kontrole gittiğinde ultrasonda gebelik görülmez. Gebeliğin 6 haftalık olmasına rağmen gebelik kesesinin ve fetusa ait oluşumların görülmemesi sonucu mol gebelikten şüphelenilir. Bu nedenle kadınların hamile kalır kalmaz doktora muayene olması ve kontrollerini aksatmaması gerekir. Durum parsiyel molde biraz daha farklıdır. Eğer parsiyel mol mevcutsa, bunlarda fetüs bulunduğu için 3. Aya kadar tanı konması gecikebilir.
Mol gebelikler sağlıksız olduğu için bu hastalarda damla şeklinde görülen ara kanamalar sıktır. Doktor kontrolüne gitmeyen veya çok geç gelen 3 ayın üstündeki mol gebeliklerde aşırı vajinal kanama oluşabilir. Kanamayla beraber üzüm şeklinde parçalar, sıvı dolu kesecikler rahimden düşebilir. Normal gebelerde 5.aydan sonra görülen “gebelik zehirlenmesi” dediğimiz yüksek tansiyon ve idrarda protein atılımıyla seyreden preeklampsi hastalığı mol gebelikte daha erken ortaya çıkıp, daha şiddetli seyredebilir.
Bazı gebelerde ise hiç bir şikayet olmaz, ultrason kontrolleri esnasında durum fark edilir. Bazen ultrasonda bile anlaşılmayabilir, anne karnında bebek öldükten sonra yapılan küretaj sonrası patoloji testiyle tanı konulur.
Mol gebelik kaçıncı haftada belli olur?
Mol gebelik genelde 5-6. haftada bulgu vermeye başlar. Hastalarda lekelenme şeklinde kanama, aşırı bulantı-kusma, aşırı şekilde karında büyüme gibi belirtiler oluşabilir. Bazen hiç bir bulgu olmaz. Bulgu olsa bile normal gebelik bulgularıyla karışır. Bu nedenle genelde tanı rutin ultrason kontrolleri sonrasında konur. Ultrasonda gebeliğin 5-6 haftalık olmasına rağmen gebelik kesesinin görülmemesi, anormal plasenta görüntüsü olması, kese oluştuktan sonra içinde fetusun oluşmaması veya anormal gelişme göstermesi gibi bulgular mol gebelik şüphesine neden olur.
Mol gebelik tanısı nasıl konulur?
Mol gebelikte görülen bulgular normal gebelikle benzer olduğu için tanıda ultrason bizi yönlendirir. Ultrasonda komplet mol olan kadınlarda gebelik kesesi görülmez. Su keseciklerine benzer, anormal plasenta görünümü vardır. Bu nedenle komplet molde tanı daha çabuk konulur.
Parsiyel molde ise pplasental anormallik daha az belirgindir, fetüs vardır, bu nedenle tanısı daha geç ve zor olabilir. Fetusun varlığı nedeniyle bir süre normal gebelik olduğu düşünülebilir. Fetüs anormal olduğu için genelde ilk 3 ayda anne karnında ölür. Böyle durumlarda kesin tanı gebelik tahliye edildikten sonra patoloji sonucu ile konulur.
Mol gebeliğin tedavisi nasıldır?
Mol gebeliğin tedavisi hastanın yaşına, beraberinde ek sorunlar olup olmamasına ve ileride çocuk sahibi olmak isteyip istemediğine göre değişir.
Çocuk isteği olan, genç hastalarda rahim içi tahliye edilir yani küretaj yapılır. Anestezi altında rahim ağzı genişletilerek rahim içerisinde bulunan materyal tamamen boşaltılır. Rahim içi komple temizlenir. Tahliyeden sonra hastalar düzenli olarak haftalık Beta Hcg takibine alınır. Bunun amacı hastalığın kesin olarak bittiğinden emin olmaktır. Çünkü mol gebeliklerde bazen tekrarlama, yeniden büyüme ve kanserleşme olabilir. Böyle bir durum oluşursa hastaya kemoterapi verilmesi veya rahmin alınması gerekebilir. Bu gibi durumlar hasta için hayati tehlike oluşturabilir. Bu nedenle riskli hastalarda, özellikle ileride çocuk istemeyen, yaşı ileri kadınlarda tedavi için rahmin alınması söz konusu olabilir.
Mol gebelik tehlikeli midir?
Mol gebelik sağlıklı bir gebelik değildir. Kürtajla sonuçlanır. Ancak asıl sorun bu değildir. Mol gebelik geçiren kadınların bir kısmında küretaja rağmen Beta Hcg üreten hücrelerin aktivitesi devam eder. Bu nedenle gebelikten sonra da takip edilmesi önemlidir. Çünkü bu durum daha kötü sonuçlar doğurabilecek problemlere yol açabilir.Mol gebeliği geçiren kadınların %10’unda gebeliğin bitmesine rağmen Beta Hcg seviyesinin artmaya devam ettiği görülmüştür. Bu durum gereğinden fazla çoğalan hücrelerin diğer organlara kan yoluyla metastaz yapması sonucu kansere yol açabilir. Özellikle akciğer, vajene metastaz yaparak buradan tüm organlara yayılabilir.
Mol gebelikten sonra tekrar ne zaman hamile kalınır?
Mol gebelik sonrası tekrar gebelik düşünmek için HCG değerlerinin tamamen normale dönmesi ve ultrasonda rahimde anormal bir bulgunun görülmemesi gerekir. Buna takip eden doktor karar vereceğinden, doktora danışılmadan kesinlikle gebe kalınmamalıdır. Yeniden gebeliğe izin verilene kadar etkili bir yöntemle gebelikten korunmak gerekir.
HCG değeri tamamen normale döndükten sonra 6 ay-1 sene arasında tekrarlama olup olmadığını görmek için beklenir. Bu zaman zarfında tekrarlama olmazsa yeni bir gebelik düşünülebilir.
#Mol Gebelik#Mol Gebelik Tedavisi#Tedavi
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Mol gebelik halk arasında üzüm gebeliği olarak da biliniyor.
Erken gebelik döneminde plasentanın üzüm taneleri gibi aşırı miktarda oluşum göstermesi ile ortaya çıkan bu gebeliğin 2 farklı türü bulunuyor. Bunlar;
Komplet üzüm gebeliği daha sık görülür ve aynı zamanda erken gebelikte de belirtileri gözlemlemek mümkün olur. Her ne kadar ‘gebelik’ olarak adlandırılsa da aslında bebeğe dair bir doku oluşmamıştır.
Nedeni ise çekirdeksiz yumurtada döllenme olmasıdır ve bu nedenle bebek gelişimi meydana gelmez. Ancak buna karşın plasenta gelişimini sürdürür. Plasentadan kaynaklı olarak hamilelik hormonu salgılandığı için kişide hamilelik belirtileri de gözlemlenir.
Parsiyel mol gebelik durumunda ise yine plasentada anormal gelişim vardır ve beraberinde bebeğe dair yapılar da gözlemlenir. Bunun nedeni ise yumurta hücrelerinin iki farklı sperm tarafından döllenmesidir. Bebekte 69 kromozom olduğundan maalesef bebeğin yaşaması mümkün olmaz. Bu nedenle parsiyel mol gebelikte de bebeğe ait dokuların tahliye edilmesi gerekir.
Öncelikle mol gebelik durumunda yapılan gebelik testleri sağlıklı gebeliklerde olduğu gibi pozitif çıkar. Beta hCG hormonu salgılandığı için gebelik belirtileri yaşanır. Fakat gebelik belirtilerinin sağlıklı gebeliklerden çok daha fazla yaşandığını söyleyebiliriz. Bunun nedeni beta hCG hormonunun aşırı miktarda salgılanıyor olmasıdır. Dolayısıyla mide bulantısı ve kusma gibi gebeliğe dair şikayetler üzüm gebeliği durumunda daha şiddetli şekilde görülebilir.
Üzüm gebelik denen bu durumlar için iki tür gebelik/gebelik belirtisi gözlenir. Bir türde plasenta gelişirken, çekirdeksiz yumurta döllendiğinden bebeğe dair bir şey gelişmez. İkinci türde ise iki farklı sperm tarafından gelişen yumurta ile bebeğe dair belirtiler görülür ancak plasenta anormal gelişir. İki türde de bebek oluşmaz, kürtaj gereklidir...
Bu durumu yaşayan kadınların bazıları üzüm tanesine benzeyen doku parçaları düşürür ve çoğunlukla bu şikayet üzerine bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına başvurulur. Ancak bazı kişilerde doku parçası düşürme durumu yaşanmaz. Ayrıca mol gebelik aşırı tüylenme gibi belirtiler de verebiliyor fakat bu belirtiler genellikle geç dönemde ortaya çıkan bulgular oluyor. Her iki yumurtalıkta kist oluşumu da belirtiler listesine ilave edilebilir.
Genellikle mol gebelik döllenmenin gerçekleşmesinin üzerinden birkaç hafta geçtikten sonra anlaşılabiliyor. Kimi zaman düşük ile sonuçlanabilen bu durum kimi zaman da beta hCG hormonunun aşırı yükselmesi ile anlaşılıyor. Gebeliğin belirli bir süresinde ise yapılan ultrason görüntülemesinde bebeğe dair bir oluşumun olmadığı da belirlenebiliyor.
Çok ender durumlarda ikiz gebelik gibi görünse de aslında oluşumlardan biri fetus ve diğeri de mol gebelik olabiliyor. Ultrason görüntülemesi komplet mol gebelikte tanı konması için yeterli olabiliyor. Çünkü gebelik kesesi ultrason incelemesinde görünmez. Bunun yerine yan yana dizilen mol vezikülleri görünür ve bu da mol gebeliğin tanısının konması için yeterli bir bulgudur. Fakat parsiyel mol gebelikte tanı konması bu kadar kolay olmaz. Mutlaka plasentanın çok dikkatli bir şekilde incelenmesi gerekir.
Bu konuda kesin bir gruplandırma yapmak doğru olmaz ancak ilerleyen yaşlarda mol gebelik daha sık görüldüğünden ileri yaş gebeliğin risk faktörü olarak değerlendirildiğini söyleyebiliriz. Keza 20 yaş altı gebeliklerde de bu duruma daha sık rastlanıyor. Bununla birlikte beslenmenin riski artırdığı da biliniyor. Sosyoekonomik düzeyi düşük olan kadınlarda sıklıkla görülmesinin nedeni sağlıklı ve dengeli bir beslenme programının uygulanamıyor olmasıdır. Genel olarak her 1000 gebelikten biri üzüm gebelik oluyor.
Daha önce bu durumu yaşayan kadınlarda bir sonraki hamileliğinde de mol gebeliğin olma riskinin 10 kat daha fazla olduğunu da belirtmek gerekiyor. Dolayısıyla bu kişiler için risk yüzde bire kadar çıkıyor. Beyaz ırkta mol gebelik çok daha yaygın bir şekilde görülüyor. Aynı zamanda daha önce düşük yapmış ya da kürtaj olmuş kadınlarda görülme olasılığının da bir miktar artığını belirtelim.
Bu sorunu yaşayan kadınların ilk olarak merak ettiği unsur, problemin telafisinin olup olmadığı yani tedavi edilip edilemediği oluyor. Maalesef mol gebelik durumunda sağlıklı bir gebelik dünyaya getirme olasılığı yoktur. Zira komplet mol gebelikte zaten bebeğe dair bir doku oluşumu da yoktur. Bu nedenle tek tedavinin rahmin boşaltılması olduğunu söyleyebiliriz. Tanı konduğunda hastaya genel anestezi uygulanır ve rahim ağzından rahim içerisi boşaltılır.
Hem komplet hem de parsiyel mol gebelik durumunda tedavi protokolü benzer şekildedir. Tedaviden yani rahmin boşaltılmasından önce bazı tetkikler yaptırılması istenir. Aynı zamanda parçanın patolojik inceleme için gönderilmesi de gerekebilir. Beraberinde akciğer filminin çekilmesi, kan testinin yapılması da gerekecektir.
Hastalar mol gebelik durumunda neden parça alındığını ve patolojiye gönderildiğini merak ediyor. Bunun nedeni mol gebeliğin kısaca GTN olarak adlandırılan gestasyonel trofoblastik neoplazi hastalığına dönüşebiliyor olmasıdır. Vücudun farklı bir yerine yayılım gösterme olaslığı da bulunan ve aynı zamanda tekrarlayabilen GTN kötü huylu hastalıklardan biridir. Bu hastalık ortaya çıktığında ileri görüntüleme yöntemleri ile vücuda ne kadar yayılım gösterdiğinin araştırılması gerekir.
Vücuda yayılıp yayılmadığına, ne oranda yayıldığına bağlı olarak uygun tedavi protokolü izlenir. Tedavi genellikle kemoterapi ilaçları ile gerçekleştirilir. Tedavide başarı oranının gayet yüksek olduğunu da belirtmek gerekiyor. Hastalar mol gebelik ve sonrasında GTN sorunu yaşadığında bu hastalıktan uygun tedavi ile kurtulabiliyor. Zira bu gebeliğin tekrar etme olasılığı nedeniyle 3 ayda bir jinekolojik kontrollerin yaptırılmasının istenmesinin nedeni de budur.
Şayet mol gebelik sorunu yaşadıysanız düzenli olarak çeşitli kontrollerden geçmeniz gerektiğini bilmelisiniz. Özellikle ilk 1 yıl boyunca mutlaka kontrollerin yapılması gerekiyor. Eğer bu kontroller esnasında herhangi bir bulguya rastlanmazsa bu durumda hamile kalınabilir.
Ancak özellikle ilk bir yıl kesinlikle korunmak gerekiyor. Bu süreçte haftalık olarak kontrollerin yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. Haftalık takiplerin beta hCG hormonunun normal seviyeye çekilmesine kadar devam edildiğini belirtelim. Zaten mol gebelik sonrasında düzenli olarak kanda beta hCG testinin yapılmasının nedeni de budur.
Eğer doktorunuz bu kontroller esnasında şüphe uyandıracak bir bulguya rastlarsa 1 yıldan daha uzun süre korunmanız gerekebilir. Bu nedenle mol gebelik sonrasında ne zaman hamile kalınması gerektiğine dair en doğru yanıtı doktorunuz yaptığı kontrollerin ardından verecektir.
Doktorunuzun korunmanızı önermesi durumunda bu öneriyi dikkate almanız, sağlıklı bir bebek dünyaya getirebilmeniz bakımından önem taşıyor. Ayrıca bu sorunu yaşamış olmanız bir daha asla sağlıklı bir bebek dünyaya getiremeyeceğiniz anlamına gelmez. Elbette tekrarlama riski bulunuyor. Fakat bu gebelik durumunun yeniden hamile kalmanıza ve sağlıklı bir gebelik dönemi yaşamanıza engel olmadığını da bilmeniz gerekiyor.
Döllenmenin gerçekleşmesinin ardından mol gebelik durumunda da vücutta hamilelik hormonu salgılanmaya başlar. Beta hCG hormonu ikiye katlanarak artış gösteriyor. Bu süre tıpta ‘ikiye katlanma süresi’ olarak adlandırılıyor. Hamileliğin ilk dönemlerinde ikiye katlanma süresi 2 gün ila 3 gündür. Ancak gebeliğin ilerleyen dönemlerinde bu sürenin 4 güne kadar uzayabildiğini söyleyebiliriz.
Şayet mol gebelik durumu varsa beta hCG hormonu çok daha yüksek seviyelere kadar ulaşıyor. Bu rakamın 2.000.000 IU/mL düzeyine kadar erişebildiğini söyleyebiliriz. Zira bu nedenle tedavi sonrasında hamilelik hormonu olan beta hCG seviyesinin normale dönmesi de biraz daha uzun sürüyor.