molla fenari türbesi / MOLLA FENARİ TÜRBESİ | Kültür Portalı

Molla Fenari Türbesi

molla fenari türbesi

Bedir Haber

Nefis direnirse, yönünü yokuşa sürmek gerekir Bursa sokaklarında. Biz de nefsimize inat düşüverdik Bursa yokuşlarına. Eski Bursa sokaklarında, zaman donmuş, mekân değişmiş gibi geçmişin gölgeleri düşer peşimize…

Her yokuş sonunda, bir düzlükte, bir camii avlusunda şimdi ayağa kalkacakmış gibi bir padişah yatar, tüm heybeti ile türbesinde. Bir başka sokakta gönül sultanları, Allah dostlarının fani mekânlarını görmek mümkün.

Dar sokakların parke döşeli yokuşlarında, yokuşa tutunmuş evlerin pencerelerinden yeşile gülümseyen gözlerin tebessümü düşer sokağa. Çocuk sesleri arasına karışan seyyar satıcıların seslerini duyunca, öte sokaktan üzerinde kaftanı, ayaklarında nefisten ayakkabısı ile Bursa Kadısı Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin “Ciğer var, taze ciğer!” nidasını duyacak gibi oluyor insan.

Bir sokak arasında, yüreğimize kadar hissedebileceğimiz, somun fırınından yayılan koku, bizi aradığımız dosta yaklaştırır gibi oluyor. Somuncu Baba’nın fırınından ekmek alan Molla Fenârî Hazretlerine rastlayacakmış gibi hissediyoruz kendimizi.

Karanlıkta yolunu bulmak için bir küçük ışık arayan insan gibi aradığımız ışığı soruyoruz yoldan geçenlere. Bizi yokuşa doğru dar bir yola yönlendiriyorlar. “Yolu takip edin, o sizi aradığınız ışığa Molla Fenârî’ye götürür” diyorlar. Yollun solunda insanların çok rağbet ettiği ve işin ticarete döküldüğü “Tezvezir” ismi ile meşhur olmuş bir türbe var. Türbe sokağı canlı bir şekilde süslenmiş. Ve ferahlanmak isteyen genelde buraya koşuyor. Öyle ki burayı işletenler işi mesaiye dökmüş.

**Bir Sıcak Somun Yok Artık**

İsteklerini, direk türbede yatan veliyullahtan isteyenleri görünce, içimizde bir burukluk hissediyoruz. Onların Hak katındaki yüksek derecelerini duaya vesile etmek yerine, direk onlardan istemek hurafesine kapılmışları görünce üzülüyoruz. Oysa her şeyi yapan, istekleri yerine getiren Allah’tır. Allah’tan istenmelidir. O büyüklerden değil de onların hatırına Allah’tan istemek gerekir. Doğrusu bu, diye düşünüyor ve biz yolumuza devam ediyoruz.

Yokuş daha da dikleşiyor. Yokuşun orta yerlerinde Molla Fenârî Hazretlerinin dostu Somuncu Baba Hazretlerinin yaşadığı eve ve ekmek pişirdiği fırına uğruyoruz. Kimi fırında ekmek pişerken, bu fırında nice Allah Dostları pişmiş. Gönüllere aş, hastalıklara şifa olmuşlar.

Osmanlı devletinin ilk Şeyhülislamı olan Molla Fenârî ile Somuncu Baba’nın yolu, Bursa Ulu Camii’nin açılışında kesişir. Cami yapımında işçilere somun taşıyan bir kişi olarak sıradan bir somuncu gibidir. Varlığından, işin erbabı dışında pek kimsenin haberi yoktur. Emir Sultan’a ilk hutbeyi okumasını padişah emreder.

Cuma vakti geldiğinde, Emir Sultan Hazretleri; “Bu caminin açılış hutbesini okumaya layık kişi Somuncu Baba’dır” diye kendisini gösterir. Somuncu Baba (ks) orada, hutbede Fatiha Suresini yedi farklı şekilde tefsir eder. Bunu dinleyen Molla Fenârî de bu yorumlardan çok etkilenir. Namazdan sonra hemen evine giden Somuncu Baba Hazretlerini ilk ziyaret eden Molla Fenârî olur. Bu ziyaretinde ona: “Bugünlerde Fatiha Suresinin tefsirini yapmak istiyordum. Fakat anlayamadığım bazı yerleri vardı. Bu hutbenizle anlayamadığım yerleri açıklamış oldunuz.” Deyince Somuncu Baba Hazretleri ona dua eder. Molla Fenârî Hazretleri yazdığı bir cilt büyüklüğündeki Fatiha tefsirinde, Somuncu Baba’nın kendisine açtığı kapılardan yol alır.

Sırrı ortaya çıkan Somuncu Baba Hazretleri, şehri terk etmeye hazırlandığında, bunu haber alan Molla Fenârî kendisini yakalayıp, Bursa’dan ayrılmaması için ısrar eder. Somuncu baba kararlıdır gitmeye, maneviyattan ne işaret almıştır bilinmez. Mola Fenârî, “Bari bu şehir için bir dua edin” der.

Somuncu Baba Hazretleri Bursa’ya döner, feyizli ve bereketli bir şehir olması ve yeşil olarak kalması için dua eder. Bursa’nın Ankara çıkışında Dua Çınarı olarak adlandırılan yerde, bu çınar hala durmaktadır. Bu duanın bereketiyle olsa gerek, her daim yeşildir Bursa.

**Bir Yalnızlık Zirvesi**

Fırında artık ekmek pişmiyor, Somuncu Baba Hazretleri bu diyarı terk edeli asırlar olmuş. Nede olsa, Mola Fenârî’ler, Somuncu Baba arayışı peşindeler. Fırından ayrılıp dikleşen yokuşa tekrar kendimizi veriyoruz. Nerede ise Bursa şehrinin en yüksek yerlerinden birisine geldiğimizde, ahşap evlerin yoksul bakışları arasına sığınmış, küçük bir mescit çarpıyor gözümüze. Küçük, dolgu tuğlalarla örülmüş bir minare, altında küçük bir mescit, arkasında medrese, küçük avluda şadırvan, avluda kurumaya yüz tutmuş yaşlı bir ağaç ve avlunun bir köşesinde dostları ile uzanmış Bursa’yı izleyen Molla Fenârî…

Şanlı ve ihtişamlı Osmanlının ilk Şeyhülislamı, aynı zamanda büyük bir İslam alimi olan Molla Fenârî Hazretleri son derece mütevazi bir kabre sahiptir. Mescidin kenarına sığınmış küçük bir mermer mezarı vardır. Kabrinin üstü açık olup, mezar taşı, mensubu bulunduğu Zeyniyye tarîkatının sembolü olan baklava dilimi şeklindedir.

Gün yerini akşama bırakırken, karanlığa gömülen şehirde ışıklar bir bir yanmaya başladılar. Bu hüzünlü tepeden karanlığın içinde kaybolan gölgelere bizler de karıştık. Bursa’da hala ihtişamlı türbelere inat, sade bir tepede yolunu kaybedenlere bir deniz feneri gibi Molla Fenârî yol göstermeye devam ediyor.

**Ekmek Endişesi**

Babası Muhammed Hamza, zamânının büyük velîlerindendi. Molla Fenârî küçük yaşta babasından tasavvuf yolunu öğrenmeye başladı. Mevlânâ Alâüddîn Esved, Şeyh Cemâleddîn Aksarâyî, Şeyh Hamîdüddîn-i Kayserî’den ve zamânında bulunan diğer birçok büyük âlimden ders okudu. İlim tahsili için Mısır’a gidip, orada bulunan meşhûr Hanefî fıkıh alimi Kemâleddîn-i Bâbertî’den ilim öğrendi.

Öğrencilerinden biri şöyle anlatır: “Bir defasında hocam Molla Fenârî ile yemek yiyorduk. Yemek bitince bana bir ekmek uzatıp ‘Al bunu sakla’ dedi. Yemek yediğimiz halde bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye başlamıştım. Bu sırada bana ‘Faydasız düşüncelerden kalbi muhafaza etmek lâzımdır!’ buyurdu.”

“Sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misafir olduk. Misafir olduğumuz evin sahibinin sıkıntılı bir halde olduğu görülüyordu. Hocam ona ‘Niye üzülüyorsun?’ diye buyurdu. O da ‘Bir kâse sütüm var, fakat süte banıp yemek için ekmeğim yok. Ona üzülüyorum’ dedi. Hocam bana dönüp ‘İşte, acaba ne için ayırıyoruz? diye düşündüğün ekmek bu iş içindi, ver sahibine yesin.’ buyurdu.”

‘Gecikmeyi Telafi Eden Adalet’

Osmanlıların ilk Şeyhülislamı Molla Fenârî, Şeyhülislam olmadan önce Bursa kadısı idi. Onun kadılığı sırasında bir adam pazardan bir at satın aldı. Fakat alış-verişin hemen arkasından atın hasta olduğunu fark etti. Geri vermesi gerekiyordu ama satın aldığı adam zorluk çıkartır, atın hastalığını kabul etmez, diye önce kadıya gidip resmi kanaldan işi sağlama bağlamak istedi. Mahkemeye gittiğinde kadıyı (Molla Fenârî) yerinde bulamadı. İşini ertesi güne bıraktı. Fakat at o gece öldü.

Adam ertesi gün olanları kadıya anlattı, mağdur olduğunu, ne yapması gerektiğini sordu. Molla Fenârî: “Senin zararını ben ödeyeceğim” dedi. Adam hayretle kadıya baktı; “Niçin siz ödeyeceksiniz, konuyla hiçbir ilginiz ve suçunuz yok ki…” dedi. Molla Fenârî; “Evet öyle görünüyor ama aslında benim de suçum büyük. Eğer sen dün makamıma geldiğinde ben yerimde olsaydım, olaya müdahale eder, atı geri verdirir, paranı iade ettirirdim. At da sahibinin elinde ölmüş olurdu. Bu imkân şimdi yok olmuştur. Senin zararına benim makamımda bulunmamam sebep olduğu için zararını ben ödeyeceğim” dedi ve ödedi.

Padişahın Şahitliğini Neden Kabul Etmedi?

Tarih bazen yalanları ve iftiraları yanında taşır. Özelikle Osmanlı Padişahlarına ve onların şahsında temsil ettikleri dine saldırmayı adet edinenler “Yıldırım Beyazıt içki içtiği için” Molla Fenârî tarafından bir davada şahitliği kabul edilmemiş denir. Şahitliği kabul edilmemiştir, bu doğrudur. Ancak sebebi içki değildir. Molla Fenârî, Yıldırım Beyazıt Han’ın şahitliğini, namazlarda padişahın cemaatle görülmemesi sebebiyle reddetmişti. Bunun üzerine, Yıldırım Beyazıt Han hemen oturduğu sarayının yanına bir cami inşa ettirerek, namazlarını cemaati terk etmeden kılmaya başlamıştır. (Ahmet Akgündüz; “Bilinmeyen Osmanlı”, OSAV Yayınları, İstanbul.

**Gözlerini Efendimiz (sav) Tedavi Etti**

Molla Fenârî Hazretleri ipekçilikten çok iyi anladığından, kendisine yetecek parayı sağlamak için bu işle uğraşır ve yiyeceği, giyeceği için lâzım olan parayı kendi emeği ile kazanırdı. Molla Fenârî’nin ömrünün sonlarına doğru gözleri görmez olmuştu. Bir süre sonra, bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz (sav)i gördü. Peygamber Efendimiz, ona Kur’ân-ı Kerim okumasını söyleyince, cevaben bunun mümkün olmadığını, gözlerinin görmediğini söyler.

Efendimiz (sav), mübarek hırkasından çıkardığı bir pamuğu onun gözlerine sürer. Molla Fenârî Hazretleri, uyanınca bu pamuğu gözlerinin üzerinde bulur. Pamuğu kaldırınca görmeye başlar. Allah-u Tealâ’ya hamd ve şükrünün artmasına sebep olan bu olaydan sonra, pek çok eserler yazdı. Bu yazdığı eserler, sonraki asırlarda medreselerde ders olarak okutulmuştur.

Neden ‘Fenârî’ İsmi?

Bir rivayette, Fener köyünde doğmuştur. Babası Hamza (Hızır) bey, fenercilik sanatı ile meşgul olduğu için Fenârî ismiyle ünlenmiştir.

Bir başka rivayete; “Güldeste-i Riyaz-i İrfan” adlı yazma eserin kenarındaki bir nottan anlaşıldığına göre, Molla Fenârî Hazretlerinin Emir Sultan Hazretlerine takdim ettiği bir fener nedeniyle, Emir Sultan Hazretleri tarafından “Fenârî” lakabı verildiği anlaşılmaktadır. Son yapılan araştırmalara göre ise Maveraünnehir bölgesinde, bu adla anılan bir köyde doğduğu anlaşılmaktadır. (Mustafa Aşkar, “Molla Fenari’nin ‘Şerhu Dîbaceti’l-Mesnevî’ Adlı Risâlesi ve Tahlili”, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara, , Y. 6, S. 14, ss. )

**ESERLERİ**

Eserlerinin en önemlilerinden biri, bütün ilimlerden söz eden ve ansiklopedik bir eser olan “Enmuzecul Ulûm”dur. Bunun yanında Molla Fenârî monash.pwn ′ü aşkın eseri olup, meşhurları şunlardır: Şerhu Ala Nusûs-i liş Şeyh Sadreddin Konevî, Tefsir-i Fâtiha (Ayn-ul Uyûn), Usûl-i Bedâyi li Usûli-ş Şerayi, Risâle fî Beyân-i Vahdet-i Vücut, Hâşiye-i İsâgocî, Hâşiye-i Câberî, Şerh-u Metni Ferâiz-i Secâvendî.

**YOL NOTLARI**

* Molla Fenârî Hazretleri, yılında Hicaz’a giderek Hac vazifesini yerine getirdi.
* yılında Sultan II. Murat Han, onu ilk Şeyhülislâm olarak tayin etti.
* Bursa’nın Ankara çıkışında “Dua ağacı” olarak adlandırılan Molla Fenârî ile Somuncu Babanın vedalaştığı çınar halen durmaktadır.
* Molla Fenârî türbesini ziyaret ederken mutlaka Somuncu Baba’nın yaşadığı ev ve Fırın görülmelidir. (Molla Fenârî türbesine m. uzaklıkta)
* Bursa ve İstanbul’da Molla Fenârî adına yapılmış camiler vardır.
* Medîne-i Münevvere’de iken, orada vefât eden büyük pîr Şâh-ı Nakşibend’in halîfesi Muhammed Pârisâ’nın cenâze namazında bulundu.
* Şeyhülislamlık, müderrislik ve kâdılık yapan Molla Fenârî’nin asıl mesleği kazazlıktır (ipekçilik).
* Molla Fenârî, tasavvufta Zeyniyye tarîkatına mensup idi.

**Nasıl Gidilir?**

Bursa’da Keşîş Dağı eteğinde, Maksem adı verilen semtte yaptırdığı mescidin yanındadır ve ziyâret edilmektedir. Kabri, Bursa’nın en yüksek semtinde bulunmaktadır. Bursa’da diğer türbelerin aksine, Fenârî Hazretlerinin türbesi çok az kişi tarafından bilinir.

**MOLLA FENÂRÎ KİMDİR? ()**

Asıl adı Şemseddin Muhammed bin Hamza bin Muhammed İbnu’l Fenârî er-Rûmidir. Molla Fenârî, Osmanlıların ilk Şeyhülislamıdır. Yüzden fazla eser yazmış bir bilim adamıdır. Babasının adı Hamza (Hızır)’dır. ′de doğdu. Nerede doğduğu kesin olarak belli olmamakla birlikte Maveraünnehir’den olduğu tahmin edilmektedir. İlk öğrenimini bitirdikten sonra, döneminin en büyük bilginleri olan Alâeddin Esved ve Cemaleddin Aksarayî’den ders aldı. Onda ilme karşı büyük bir aşk vardı. Din bilgilerini öğrendikten sonra, diğer bilimler alanında da çalıştı. Özellikle astronomi ile matematik alanında kendisini yetiştirdi.

Molla Fenârî daha sonra medreselerde müderrislik yapmaya başladı. Bursa’da, Hicaz’da ve Mısır’da çeşitli medreselerde dersler okuttu. İlim alanında ünü yayılmağa başladı. Çelebi Sultan Mehmet onu Bursa’ya çağırdı. II. Murad, onun bilim alanındaki gücünü takdir ederek yılında, Osmanlılarda ilk defa Şeyhülislamlık görevine getirdi. Altı yıl kadar bu görevi yürüttü. Sonra Hicaz’a gitti. Dönüşte Bursa’da yılında öldü.

Fenârî Hazretleri, zamanının en güçlü ve büyük bilginlerindendi. Faziletli, sağlam karakterli, yüksek ahlaklı üstün bir insandı. Hayatı kitaplar arasında geçmişti. Kütüphanesine on bin cilt kadar eser vardı. Bunların birçoğu dini konulara değinen şerhler, tefsirler ve haşiyelerden oluşmaktaydı. Mola Fenârî birçok değerli insanlar yetiştirdiği gibi, bilim, ahlak ve fazilet bakımından çevresindekilere örnek olmuş büyük bir insandı.

**Nasihatlerinden Bazıları**

• “Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa, Allah-u Tealâ’nın rızasına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz.”
• “Önceden Allah-u Tealâ’nın adını dile getirip, O’nu övmeden mübarek bir işe başlayan kimse, cılız bir kuş gibidir. Uçmaya güç yediremez. Gayesine ulaşmadan kanatları kırılır, bir daha kalkmayacak gibi yere düşer.”
• “Önce kendinizi değiştirin. Çünkü kendiniz değişirseniz; aileniz değişir, aileniz değişirse çevreniz değişir, çevreniz değişirse ülkeniz değişir, ülkeniz değişirse dünya değişir.”

türbe

Molla Fenari Hazretleri Türbesi Nerede Nasıl Gidilir, Molla Fenari Hazretleri Türbesi Haritası, Yol Tarifi Öğren

Türkiye Haritası » Molla Fenari Hazretleri Türbesi Haritası, Konum Yer Bilgisi ve Yol Tarifi Öğrenme

Molla Fenari Hazretleri Türbesi

Yukarıdaki adres, telefon vb. bilgilerde hata olduğunu düşünuyorsanız, lütfen buraya tıklayarak bize bildiriniz.

Molla Fenari Hazretleri Türbesi Haritası

Molla Fenari Hazretleri Türbesi Adresine Yol Tarifi Almak ve Ulaşım Bilgisi İçin Buraya Tıklayınız.
Aşağıdaki haritayı kullanarak Molla Fenari Hazretleri Türbesinerede bulunduğunu, haritadaki yerini, nereye yakın görebilir ve yol tarifi alabilirsiniz. Molla Fenari Hazretleri Türbesi konumuna yakın yerleri görmek için buraya tıklayınız


Molla Fenari Hazretleri Türbesi Haritası Nasıl Kullanılır?

Şu an "Molla Fenari Hazretleri Türbesi Haritası" sayfasındasınız. Molla Fenari Hazretleri Türbesi haritasını farenizin sol tuşuyla tutarak yukarı-aşağı, sağa-sola hareket ettirebilirsiniz. Molla Fenari Hazretleri Türbesi Google haritasını sol üstteki işaretlerden "+"ya basarak (ya da çif tıklayarak) büyütebilir, "-"ye basarak küçültebilirsiniz. Farenizin üzerinde, ortada bulunan tekerlek tuşunu ileri-geri hareket ettirerek de Molla Fenari Hazretleri Türbesi haritasını büyütüp, küçültebilirsiniz. Sağ üstteki bölümden Molla Fenari Hazretleri Türbesi Google haritasını, uydu ya da arazi haritası olarak görüntüleyebilirsiniz.
Harita üzerinde sağ üst köşedeki Harita linki sadece karayolları haritasını, Uydu linki bakmakta olduğunuz bölgenin uydu görüntülerini ve coğrafi yapısını Karma modu ise hem karayollarını hem de coğrafi yapıyı birlikte gösterir. Yine aynı bölgedeki Arazi modu ise, haritadaki arazi yapısını görüntüler.

Molla Fenari Hazretleri Türbesi için Coğrafi Konum Yer Koordinatları; Enlem: 40° 10' 37¨ N Boylam: 29° 3' 33¨ E

Google Maps veya Navigasyon Cihazınız için Molla Fenari Hazretleri Türbesi Coğrafi Koordinatları ise ; Enlem: Boylam: şeklindedir.

Bu sayfaya link ver; tıkla kopyala sayfana yapıştır

Molla Fenari Hazretleri Türbesi haritası, Molla Fenari Hazretleri Türbesi uydu görüntüleri, Molla Fenari Hazretleri Türbesi karayolları haritası, google maps Molla Fenari Hazretleri Türbesi, Molla Fenari Hazretleri Türbesi arazi haritası, Molla Fenari Hazretleri Türbesi sokak haritası, google earth Molla Fenari Hazretleri Türbesi, Molla Fenari Hazretleri Türbesi üç boyutlu görüntüsü, Molla Fenari Hazretleri Türbesi 3d görüntüleri ve Molla Fenari Hazretleri Türbesi yerleşim planı yukarıdaki haritada incelenebilir.

Molla Fenari Hazretleri Türbesi haritasına yakın yerler listesi


Twitter'da PaylaşFacebook'ta PaylaşWhatsApp'ta PaylaşGoogle+'da Paylaş

Dünya Bizim Kültür Portalı

Osmanlı medeniyetinin inşa edilmesinde ve yüksek seviyelere ulaşmasında, Osmanlı padişahları ile, onların himaye ettiği âlimlerin, evliyaullahın, devlet adamlarının rolü büyüktür. Osmanlı medeniyetinin teşekkülünde önemli katkıları olanlardan birisi de Molla Fenari Hazretleridir. Molla Fenari çok yönlü bir âlimdir. Akli ve nakli ilimlerde en yüksek mertebededir. Tasavvufi yönü de bulunan Fenari, şer'i ilimlerle sufiliği birleştirebilmiş bir gönül sultanıdır. Devletine müderris olarak, kadı olarak, şeyhülislam olarak büyük hizmetlerde bulunmuştur. Çok talebe yetiştirmiş, Osmanlı medrese sistemini yeniden düzenlemiştir. Umumiyetle Osmanlı devletinin ilk şeyhülislamı olarak kabul edilir.

Fenari Hazretlerinin asıl ismi Muhammed olup (bazı kaynaklarda Şemseddin Mehmed olduğu da yazılıdır) babası Hamza Efendi'dir. Molla Fenari hazretlerinin Fenari nisbesiyle ilgili farklı görüşler vardır. Bir görüşe göre Fener köyünde doğduğundan, diğer bir görüşe göre ise babası fenercilik yaptığından Fenari nisbesiyle şöhret olduğu belirtilir kaynaklarda. yılında doğan Fenari Hazretlerinin babası da âlim, mutasavvıf bir zat olup, hatta evliyaullahtan olduğu bazı kaynaklarda geçmektedir. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, babası için Sadrettin Konevi Hazretlerinin halifesi olduğunu söyler.

Bursa’yı ilim merkezi haline getirmiştir

Molla Fenari Hazretleri, devrinin büyük âlimlerinden ilim tahsil etmiş, tasavvuf ehlinden feyz almıştır. Kara Hoca denilen Mevlana Alaüddin Esved, Şeyh Cemaleddin Akasarayi, Şeyh Hamidüddin Kayseri ders gördüğü devrinin büyük âlimlerinden bazılarıdır. Büyük evliya Hamidüddin-i Kayseri’den ayrıca tasavvufa dair marifeti öğrenmiştir. Molla Fenari yılında Mısır’a gitmiş ve burada fıkıh, hadis, lugat, sahiv, nahiv ve beyan ilim sahalarında eşsiz bir âlim ve pek çok değerli âlimin de hocası olan Ekmeleddin Muhammed el Baberti’den ilim tahsil etmiş. Din ilimlerinin yanında, fizik, matematik, astronomi ve diğer fen ilimlerinde de yüksek dereceye ulaşmıştır.

İlim tahsilini tamamladıktan sonra Bursa’ya yerleşen Fenari Hazretleri, burada müderrislik ve kadılık görevlerinde bulundu. Yıldırım Beyazıt Han, Çelebi Sultan Mehmet ve Sultan İkinci Murat Han devirlerinde yaşayan Fenari Hazretleri, Bursa’yı ilim merkezi haline getirir. Ömrü öğrenmek ve öğretmekle geçer. Osmanlı medrese sistemini yeniden düzenler ve kendinden sonra gelenlere büyük tesiri olur. Müderrisliği ve kadılığı esnasında adı ve şöhreti iyice yayılır. İlim tahsil etmek isteyen, onun derslerine katılır. Çok talebe yetiştirir. Devlet adamları ve halk tarafından büyük itibar ve iltifat görür. Zahiri ilimlerin yanında babasının mesleği olan tasavvufa da ehemmiyet vermiş. Uzunçarşılı, Molla Fenari’nin, Muhyiddin İbn Arabi felsefesini neşrettiğini bildirir.

Bir dönem Konya’da bulunmuş ve ders okutmuş

Molla Fenari bir dönem Bursa’dan Konya’ya gitmiştir. Konya’da Karamanoğlu Mehmed Bey tarafından çok iyi karşılanır. Karamanoğlu Mehmed Bey, Fenari Hazretlerine büyük ihsanlarda bulunur. Kendisine fevkalade cömert davranır. Büyük hürmet gösterir. Fenari Hazretlerine ve talebelerine hatırı sayılır meblağda günlük tahsisat bağlar. Bu da zamanın Türk devletlerinin, beyliklerinin ilme ve ilim adamına ne kadar değer verdiklerini gösterir. Molla Fenari’den talebe okutması için ricada bulunur. Konya’da da ders okutan Fenari Hazretleri, ilimde yüksek derecelere ulaşan talebeler yetiştirir. Molla Fenari, Karaman Bey’in kızı Gül Hatun ile evlenir. İki oğlu ve iki kızı olur. İki oğlu da kendisi gibi âlim olarak yetişmişler ve onlar da Bursa’da kadılık yapmışlardır. Fenari Hazretlerinin torunları da ilimde iyi yetişmiş, irfan sahibi olmuşlar, Osmanlı devletine kadı olarak, şeyhülislam olarak hizmet etmişler, kurdukları vakıflarla başta cami yapımı olmak üzere, nice hayır ve hasenatta bulunmuşlardır.

Sultan Çelebi Mehmet, Karamanoğlu Mehmet Bey'e galip gelince, Molla Fenari Hazretlerini tekrar Bursa’ya davet eder. Bu daveti kırmayan Fenari Hazretlerine tekrar eski müderrislik ve kadılık görevleri verilir. Hatta Sultan Çelebi Mehmet, Fenari Hazretlerini her işte merci yapmış. Bu durum Fenari Hazretlerine karşı devletin yüksek kademesinde kıskançlığa bile yol açmış. Daha sonra Sultan İkinci Murat Han’ın iltifat ve teveccühlerine de mazhar olan Fenari Hazretleri, bu sultan tarafından müftîlik ve kadılık makamının en yüksek derecesi olan şeyhülislamlık vazifesine tayin edilerek, Osmanlı Devleti’nin ilk şeyhülislamı olur.

Elimin kazancı daha fazlasına müsaade etmiyor”

Hayatında birçok defa Mısır’a giden Faneri Hazretleri, yılında Hicaz’a giderek hac farizasını yerine getirir. Memluk Sultanı Melik Mümeyyid’in daveti üzerine Hac dönüşü tekrar Mısır’a uğrar. Bir müddet burada kalır, âlimlerle, evliya ile sohbet eder, ilmi müzakerelerde bulunur. Kaldığı müddet zarfında talebe de okutur. Sultan Çelebi Mehmed’in çağırması üzerine Bursa’ya döner.

İlmi faaliyetleri, kadılık, müderrislik ve şeyhülislamlığının yanında ipekçilikle de uğraşan Fenari hazretlerinin bu yüzden maddi durumu iyidir, hali vakti yerindedir. Çok cömert olan Fenari hazretleri, kazancıyla çok hayır ve hasenatta bulunur. Hac dönüşü Kudüs’e de uğrar. Burada bir medreseyi satın alarak, masraflarını Anadolu’daki vakıflarından karşılar. Bursa’da mescitler ve medreseler yaptırır. Her yönden hali vakti yerinde olmasına rağmen, hususi hayatında mütevazılığı elden bırakmaz. İpekçilikten iyi anladığı için, nafakasını bu işten temin ederdi. Süslü elbiseler giymez, gösterişten uzak durur, mütevazılığın sebebini soranlara da, “Elimin kazancı daha fazlasına müsaade etmiyor” diye cevap verirmiş.

Yıldırım Beyazıt’ın mahkemede şahitliğini kabul etmez

Sultan Yıldırım Beyazıt ve Somuncu Baba ile menkıbeleri vardır. Bursa’da kadı iken bir mahkemede Sultan Yıldırım Beyazıt’ın şahitliğine müracaat edilmesi gerekir. Kadı Fenari Hazretleri, Sultan’ın şahitliğini, cemaatle namaz kılmadığı için kabul etmez. Zira İslam’da cemaatle namaz kılmak şahitlik şartlarındandır. Bunun üzerine Yıldırım Beyazıt oturduğu sarayın yanına bir cami yaptırır ve namazlarını cemaatle kılmaya başlar.

Somuncu Baba’yla olan menkıbesi de hayli meşhurdur. Bursa Ulu Camii’nin açılışında Cuma hutbesini okuması için Yıldırım Beyazıt Han, damadı olan büyük âlim, veli Seyyid Emir Sultan Hazretlerini görevlendirir. O da bir emrivaki ile, “Sultanım, zamanımızın büyüğü burada bulunurken bizim hutbe okumamız edebe uygun değildir” diyerek, o zamana kadar kendisini gizleyen Somuncu Baba’yı işaret eder. Ulu Cami’nin açılışında büyük bir âlim topluluğunun yanında Molla Fenari Hazretleri de vardır. Somuncu Baba, hutbede, “Ulemadan bazısının, Fatiha-i şerifenin tefsirinde müşkilatı bulunmaktadır. Onun için bu hutbede bu surenin tefsirini yapalım” buyurur ve Fatiha suresinin yedi türlü tefsirini yapar. Herkes bu hutbeye hayran kalır, şöhretten son derece sakınan Somuncu Baba’nın büyüklüğü ortaya çıkar. Bu hadiseden sonra, sırrının ifşa olmasını öne sürerek Bursa’dan ayrılır.

Hutbeyi dinleyenler arasında bulunan kadı Molla Fenari Hazretleri, o sırada Fatiha suresini tefsiriyle ilgili çalışmaktadır ve bu çalışmayla ilgili olarak müşkilatı vardır. Fenari, “Somuncu Baba önce bizim bu surenin tefsirindeki müşkilimizi halletti. O, bunun büyük bir kerametiydi. Çünkü Fatiha’nın birinci tefsirini herkes anladı. İkinci tefsirini bir kısım cemaat anlamıştı. Üçüncüsünü anlayanlar çok azdı. Dördüncü ve sonraki tefsirleri içimizde anlayan yok gibiydi” sözleriyle Somuncu Baba’nın büyüklüğünü ve kerametini ortaya koyar.

Tefsir, tasavvuf, fıkıh, usul-i fıkıh, kelam, mantık ve belagat dallarında çok kıymetli eserler yazmış

Kendisinin de kerametlik hallerinin bulunduğu belirtilir kaynaklarda. Fenari, yılında Recep ayında Bursa’da vefat etti. Kabri kendi yaptırdığı caminin yanındadır. Memlekette İmam-ı Azam diye anılan Fenari, kütüphanesinde binlerce cilt kitap bırakır. Tefsir, tasavvuf, fıkıh, usul-i fıkıh, kelam, mantık ve belagat dallarında çok kıymetli eserler yazmış. Bunlardan birisi yüz kadar ilim ve fenden bahsettiği Enmûzecül-ulûm olup, telifini oğlu Mehmed Çelebi yapmıştır. Bu çalışması, Fahreddin Razi’nin Hadikatül-envar eserinden toplanmış. Bir diğer önemli eseri, Karamanoğlu Mehmed Bey adına yazdığı Ayn-ül ayan isimli Fatiha suresi tefsiridir. Bu tefsirinde tasavvuf, kelam, usul, meani, belagat ve diğer ilimlerden de bahsetmesinden dolayı, tefsirin çok değerli olduğu ifade edilir. Usul-i fıkh’a dair yazdığı ve birçok önemli eseri tetkik ederek kaleme aldığı Fusulül-bedayi li usulüş-şerayi isimli eserini otuz senede tamamlamış. Mantıkla ilgili olarak yazdığı İsagoci şerhi de çok önemli bir eseri olup, Osmanlı medreselerinde uzun zaman ders kitabı olarak okutulmuş. Bu eserini bir günde yazmış.

Bursa’da medfun bulunan Molla Fenari Hazretleri, ilmiyle, maneviyatıyla bugün de bizlere hizmet etmektedir. Allah, onların ruhaniyetinden, feyzinden ve ilminden bizlere istifade etmeyi nasip etsin.

Metin Uygun yazdı

Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi

Molla Fenari Hazretleri Kimdir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır