mor ve ötesi inönü konseri / Mor ve Ötesi’nin stadyum konseri film oldu | N-Life

Mor Ve Ötesi Inönü Konseri

mor ve ötesi inönü konseri

mor ve ötesiVerified

mor ve ötesi 1995 yılının ocak ayında dört lise arkadaşı tarafından kuruldu. Kendi bestelerinden oluşan ilk albümünü aynı yılın ağustos ayında kaydeden grup, 1996'nın ocak ayında çalışmaya son halini verdi ve Şehir, 1996 haziranında çıktı. Bu albümde yer alan, aynı zamanda grubun ilk video klibi "Yalnız Şarkı", farklı tarzıyla ilgi çekti.

1997 yılı grup adına önemli gelişmelere sahne oldu. İstanbul dışındaki ilk konserini ODTÜ'de veren mor ve ötesi'nde ilk eleman değişikliği de bu yıl gerçekleşti ve Burak Güven, Alper Tekin'in yerine gruba dahil oldu. Şubat 1998'den itibaren İstanbul’un kült mekanlarından Captain Hook'ta düzenli olarak çalmaya başlayan mor ve ötesi, bir yandan da yeni albümünü hazırlıyordu. Volkan Gürkan'la beraber kaydedilen Bırak Zaman Aksın'ın ardından Derin Esmer gruptan ayrılırken, gitarist Kerem Özyeğen gruba katıldı. Albüm 1999'un mart ayında, selefi gibi Ada Müzik tarafından yayımlandı.

1999 yılının ağustos ayına gelindiğinde grup bir Bülent Ortaçgil bestesi olan "Sen Varsın" üzerinde çalışıyordu. O günlerde gelen 17 Ağustos depremi, grubu derinden etkiledi ve bir süre duraklattı.

2000 yılının başlarında mor ve ötesi ülke çapındaki nükleer enerji karşıtı kampanyaya çeşitli konser ve aktivitelerle destek verdi. Temmuz ayında grubun "Sen Varsın" ile katıldığı Şarkılar Bir Oyundur adlı Bülent Ortaçgil'e saygı albümü yayımlandı. mor ve ötesi üçüncü albümünün kayıtlarına girmeden önceki en önemli performansını 9 Aralık'ta İstanbul'da Placebo'nun ön grubu olarak gerçekleştirdi. Aynı ay içinde, üçüncü albüm Gül Kendine'nin kayıtları, yine Volkan Gürkan prodüktörlüğünde başladı ve albüm bir sene sonra piyasaya çıktı.

2002'nin nisan ayında mor ve ötesi İzmir, Denizli, Bursa, Adana, Antalya ve Antakya'yı kapsayan ilk Türkiye turnesine çıktı. 2 Temmuz 2002 akşamı İstanbul'da yapılan H2000 festivalinde mor ve ötesi o döneme kadarki en başarılı konserlerinden birini verdi. Çeşitli basın ve yayın organlarınca görsel-işitsel yapısı büyük övgü alan bu performansa yaklaşık beş bin kişi tanıklık etti.

2003 yılında mor ve ötesi’nin bestelediği, Aylin Aslım, Athena, Bülent Ortaçgil, Feridun Düzağaç, Koray Candemir, Nejat Yavaşoğulları ve Vega ile birlikte seslendirdiği "Savaşa Hiç Gerek Yok" adlı şarkı, savaş karşıtı hareketin marşlarından biri oldu ve 1 Mart 2003 günü Ankara'da yüz bin kişiyle birlikte söylendi.

2003 Mayıs'ında mor ve ötesi Yaz. isimli bir EP single çıkardı. Bu yayımda yer alan Şehrazat bestesi "Yaz Yaz Yaz" şarkısının damgasını vurduğu yaz aylarında grup on yedi kenti kapsayan bir turne gerçekleştirdi. Sonbaharla birlikte dördüncü albüm çalışmalarına hız veren mor ve ötesi, bir yandan da Çağan Irmak'ın Mustafa Hakkında Herşey filminin müziklerini hazırladı.

Ocak 2004'te, dördüncü albüm Dünya Yalan Söylüyor için grubun ilk defa birlikte çalışacağı Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde stüdyoya girildi ve albüm nisan ayı sonunda yayımlandı. İlk single "Cambaz" radyo ve televizyonlarda büyük ses getirirken, bugüne kadar Türkiye rock sahnesinde emsali gorülmemiş bir başarının habercisi oluyordu. Fikret Kızılok'un "Sevda Çiçeği" adlı şarkısına grubun getirdiği yorum albümün başarısını perçinlerken, Mustafa Hakkında Herşey filminde de yer alan, albümdeki üçüncü single olan "Bir Derdim Var", Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Film Şarkısı' seçilerek Altın Portakal ödülünü aldı ve hem dinleyiciler hem de müzik otoriteleri tarafından yılın şarkısı olarak değerlendirildi. Çeyrek milyonluk bir satış yakalayan Dünya Yalan Söylüyor, yayımlanışından iki buçuk yıl sonra Blue Jean dergisi tarafından 'Tüm Zamanların En İyi Türkçe Rock Albümü', Billboard dergisi tarafından da 'Son On Yılın En İyi İkinci Türkçe Rock Albümü' seçilecekti. Bu başarıyı, oldukça yoğun ve kapsamlı bir konser ve turne trafiğiyle destekleyen grup, müziğini yurt çapında büyük kitlelerle paylaşma şansı buldu.

Grubun kendi plak şirketi Rakun'un da kurulmasıyla iyice yoğun geçen 2005 yılı sonlarında beşinci albümünün provaları için stüdyoya kapanan mor ve ötesi, şubat-nisan ayları arasında kayıt ve miksleri tamamlayıp, prodüktörlüğünü yine Tarkan Gözübüyük'ün üstlendiği, miksleri Chris Sheldon tarafından Londra'da Assault & Battery stüdyolarında gerçekleştirilen Büyük Düşler'i 9 Mayıs 2006'da çıkardı. Albümün çıktığı gün kapsamlı bir Anadolu turnesine başlayan grup, yaz aylarının geri kalanını yüksek profilli birkaç İstanbul konseri ile geçirdi. Bu konserler arasında haziran ayında Morrissey ile yapılan One Love Festival ile, Mercan Dede, Şebnem Ferah ve Bauhaus grubunun efsanevi solisti Peter Murphy'nin misafir olarak katıldığı Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'ndaki iki buçuk saatlik performans unutulmayacak konserler olarak öne çıktı. Dünya Yalan Söylüyor'a nazaran daha içe dönük ve kişisel bir albüm olarak nitelendirilen Büyük Düşler'den ilk single ve video "Şirket" oldu. Grup bu arada mevcut plak şirketinden albümün haklarını alarak kendi plak şirketi Rakun’a transfer oldu ve ikinci video "Küçük Sevgilim" yayımlandı. Albüm yıl sonunda RollingStone ve Blue Jean dergileri tarafından sırasıyla ‘Yılın En İyi Albümü’ ve ‘Yılın En İyi Rock Albümü’ seçildi. Bu albümün üçüncü ve son video klibi "Ayıp Olmaz Mı?"nın olurken, "Parti" de bir e-klip ile taçlandırıldı.

Müteakip sene, grubun ünlü müzik adamı Onno Tunç adına yaratılan bir anma albümünde yer almak üzere yorumladığı "1945" şarkısı CD olarak Kolaj isimli plak şirketince mayısta yayımlandı ve müzik çevrelerinde büyük beğeni kazandı. Aynı ay içinde, İstanbul Ghetto’da ‘mor ve ötesi ile bir gece – akustik’ adıyla verilen özel konser, MTV Türkiye tarafından canlı olarak kaydedildi ve kanalın bu alandaki ilk çalışması olarak yayımlandı. Bu konserde kaydedilen şarkılardan dördü, RollingStone dergisinin Şubat 2008 sayısında ilk Rakun Promosyon CD’sinde şirketin diğer sanatçılarının eserleriyle birlikte yer aldı. Ağustos ayını altı ayaklı bir Ege, Kasım ayını da dokuz ayaklı, yüksek katılımlı bir Almanya turnesi ile geçiren grup seneyi TRT tarafından önerilen Eurovision 2008 temsilciliğini kabul ederek. Eurovision şarkısı "Deli"yi Tarkan Gözübüyük ile birlikte hazırlayıp şubat ortasında duyuran mor ve ötesi, tüm Eurovision kampanyası çerçevesinde alanlarının önde gelen isimleriyle işbirliği yaptı. Bu yılın ilk altı ayını oldukça yoğun şekilde yurtiçi ve yurtdışı tanıtım çalışmalarıyla geçiren grup, Powerturk televizyonu tarafından düzenlenen Müzik Ödülleri 2008'de ‘Yılın En İyi Grubu’ seçildi. Eurovision'u takip eden yaz aylarını yoğun bir konser programıyla geçiren mor ve ötesi sene sonuna doğru içinde "Deli" ile birlikte "İddia" ve "Sonbahar" isimli iki yeni stüdyo şarkısı, sene başında TRT Tepebaşı stüdyolarında canlı olarak kaydedilmiş olan, aralarında "Bir Derdim Var"ın da bulunduğu üç şarkı ile sekiz adet remixin yer aldığı Başıbozuk isimli albümü çıkardı. Albümden birinci single ritmik ve melodik yapısıyla öne çıkan "İddia" oldu.

Bu albümü 2009'un nisan ve mayıs aylarında 11 ayaklı bir Avrupa ve 7 ayaklı bir Türkiye turnesiyle destekleyen grup, Mü-Yap ile birlikte düzenlenen 15. KRAL Müzik Ödülleri'nde 'Yılın Grubu' ödülünü de aldı. 2009 sonbaharını AKUSTİK ÖZEL konser serisiyle dolduran grup, stüdyoya kapanarak yeni albümünün çalışmalarına başladı ve 2010 mayısında 11 şarkıdan oluşan yeni albümü Masumiyetin Ziyan Olmaz'ı çıkardı. İlk single ve video klip "Yorma Kendini" enerjisiyle dikkatleri toplarken, TV ve radyo listelerinin tepesinde kendine yer buldu. Ardından gelen ikinci single "Araf" ise grubun bugüne kadarki en büyük hitlerinden biri olmaya namzet bir aşk şarkısı. Sonbahara, klibi 360-derece teknolojisiyle çekilen, uzun süre sonra grubun yayımladığı ilk İngilizce şarkı olan "Loveliest Mistake" ile hızlı bir giriş yapan mor ve ötesi, Masumiyetin Ziyan Olmaz'dan sırasıyla "Sor", "Bisiklet" ve "Kara Kutu" ile kliplendirdi ve 2011 yılını böyle kapattı.

2012'nin tamamını 7. stüdyo albümü Güneşi Beklerken'i yazarak ve kaydederek geçiren mor ve ötesi, bu albümde yeni bir prodüktörle, Serdar Ateşer ile çalıştı. Güneşi Beklerken, RAKUN ve DMC ortak yapımcılığı ile 17 Aralık 2012 tarihinde, ilk single ve klip "Oyunbozan" eşliğinde yayımlandı. "Oyunbozan"ın çok sevilen bir hit single'a gönüşmesinden sonra albüme adını veren "Güneşi Beklerken" 2'nci, 2012'de kaydedilen ve Gezi göndermeli klibiyle "Eski Şarkısı" 3'üncü single oldu.

Grup Üyeleri Hakkında

harun tekin:

1977 yılında Ankara'da doğdu. 1996'da İstanbul Alman Lisesi'nden, 2001 yılında da Boğaziçi Üniversitesi Felsefe ve Psikoloji bölümlerinden mezun oldu. Gitar çalıyor, şarkı söylüyor.

kerem kabadayı:

1977 yılının son günlerinde, Ankara'da doğdu; Kadıköy'de büyüdü ve müzikle ilgilenmeye başladı. Sırasıyla Koç Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve İTÜ'de öğrenim gördü. 1990 yılından beri davul çalmakta.

kerem özyeğen:

26.9.1977'de İstanbul'da doğdu. Müzikle ilişkisi erken yaşta başladı, 6-9 yaşları arası devlet konservatuarında piyano ve solfej eğitimi gördü, 9-12 yaşları arasında İstanbul radyosu çocuk korosunda aktif olarak yer aldı. 15 yaşında gitar çalmaya başladı ve 1993'den itibaren birçok amatör ve profesyonel proje içinde müzisyenlik yaptı; sahne tozu yuttu. 1998 sonunda mor ve ötesi'ne dahil oldu.

burak güven:

1975 İstanbul doğumlu. İ.Ü devlet konservatuarı şan bölümü mezunu. 1989'da ilk gitarını edindi ,1997'de bas gitarist olarak mor ve ötesi'ne katıldı. 2009'da Ayça Şen'in "astronot" albümünün prodüktörlüğünü yaptı ve şarkılarıyla bu albüme katkıda bulundu.

-------------------------------------------------------------------

mor ve ötesi was established in 1995 by four close high school friends in Istanbul, Turkey. The first album Şehir was released in June 1996 by Ada Müzik, a record label known for hosting and championing local talent with an edge and originality who would venture into unchartered musical and lyrical territories. Off the album, the first single “Yalnız Şarkı” and its corresponding video garnered some popular interest and the album received critical acclaim.

1997 saw the band’s first show outside its hometown at ODTÜ (Middle East Technical University) in the capital Ankara – the educational institution typically known as a political hotbed. It was also the year the first line-up change took place with Burak Güven replacing Alper Tekin on bass. In 1998, the band began working on its next album while keeping a residency at the influential local rock venue Captain Hook. The album Bırak Zaman Aksın was recorded by long-time school mate and sound-engineer Volkan Gürkan. Derin Esmer left the band after the recording, and was replaced by Kerem Özyeğen on guitar. The band had found its current line-up and the album was released on March 1999 by Ada, like its predecessor.

In early 2000, mor ve ötesi took part in nationwide anti-nuclear campaigns, giving voice to the cause with various concerts and appearances. In July, the band recorded a cover, “Sen Varsın”, to be included on a tribute album for renowned protest singer Bülent Ortaçgil. They closed the year with its most important gig to date, supporting Placebo on its first Istanbul appearance.

The third album Gül Kendine, the band’s most proficiently crafted work to date, was once again recorded and produced by Volkan Gürkan, and released in December 2001. The promo tour for the album was also the band’s first proper nationwide tour, and the closing concert in Istanbul drew upwards of 5000 people. Receiving wide critical acclaim, the show was regarded by the media as a ‘musical treasure’ and an ‘audio-visual extravaganza’. It was clear that the band was now in a new league, in both an artistic and popular sense.

In 2003, mor ve ötesi joined in for various activities against the war in Iraq and composed the anthemic “Savaşa Hiç Gerek Yok”. The song was performed in Ankara on March 1, along with fellow musicians in front of a rabid crowd of 100.000 people. Having played its part in worldwide anti-war efforts, the band was once again in the forefront of the national rock scene.

In May of the same year, mor ve ötesi released an EP called Yaz. Its opener, a rock style cover of the popular 1990 classic “Yaz Yaz Yaz” became the country’s summer anthem. The band followed this single’s success with another nationwide tour which saw some unprecedented attendance figures. In Autumn, the band started writing its next album while working on the soundtrack for a film called Mustafa Hakkında Herşey. A song from this soundtrack, “Bir Derdim Var”, was also to be the third single from the forthcoming album Dünya Yalan Söylüyor, and brought the band the prestigious Altın Portakal (Golden Orange) Award at the 41st International Antalya Film Festival for Best Song for a Motion Picture. A new producer, the renowned bass player and music personality Tarkan Gözübüyük, was chosen for the album, and work began in January 2004. Following the most crafty production in the band's history, the album hit stores April 30, 2004 and attained incredible early sales figures. Supported by the first single “Cambaz”, the album took off and got on track to become a twice-gold-selling rock album, and the song received huge airplay from both TV and Radio stations. The second single, a cover of the idiosyncratic singer Fikret Kızılok's “Sevda Çiçeği” further expanded the album’s popularity, and the third single, the aforementioned “Bir Derdim Var”, was not only arguably the most popular rock song to date in Turkey, but was also championed as and unanimously declared Song of the Year by musical authorities and fans alike. The commercial success of the album – 250.000 units in sales – was complemented by a very busy and expansive touring schedule, as well as a fourth video single for “Aşk Içinde”. By then the band had played about 150 shows since the release of the album, presenting its music to large audiences nationwide, and the experience enabled the band to become a rock-solid live performance act. The fifth and final video from Dünya Yalan Söylüyor was made for the closing song “Uyan” and it ranked at #3 on MTV’s World Chart Express. The video was a re-edit from an animation (Glass Harmonica) created by Andrei Khrjanovsky in 1968 which was shelved by Soviet censors when it came out.

Mid-2006 saw the release of the band’s fifth album Büyük Düşler to huge critical acclaim. Soon after its release, the band parted ways with its existing record label and landed itself and the album on its own label Rakun. The band’s promo tour of the album in May 2006 took them in front of roughly 250.000 people in 11 cities. The first single off the album was “Şirket”, followed by the ballad “Küçük Sevgilim” which featured Turkey’s prominent female singer Şebnem Ferah on guest vocals. Meanwhile the album was named ‘Best Album of the Year’ by Rolling Stone and ‘Best Rock Album of the Year’ by Blue Jean magazine. The closing single and video of the album was “Ayıp Olmaz Mı?”, and the year’s final recording was a cover version of “1945”, a popular song by Turkey’s well-known composer, the late Onno Tunç, which was released amid big popular praise on a tribute album to the man.

Next year, mor ve ötesi opened the international Radarlive 2007 festival which was host to twenty-nine foreign acts and headlined by Marilyn Manson, James and Groove Armada. The band also did a special acoustic performance for MTV Turkey at the niche Istanbul club Ghetto which was aired as a special broadcast by the network. Four songs recorded at this concert were later released alongside other Rakun recording artists on a special label promo CD which was included in the February 2008 issue of Rolling Stone magazine.

In the international arena, the band had by then played fifteen sold-out shows in Germany between 2004 and 2007 in cities like Berlin, Bochum, Köln, Stuttgart, Frankfurt, and one in the Netherlands (Amsterdam, at the seminal Paradiso). The band closed 2007 with a ‘Best Band of the Year’ award by Powerturk – the country’s foremost music television network – and the nomination as Turkey’s participant for the Eurovision Song Contest (ESC) that took place in Belgrade, Serbia in May 2008. The appearance at ESC popularized the band in Europe, especially in the Baltic and Balkan nations. The energy-laden Eurovision song “Deli”, along with two new studio tracks, "Iddia" (the 1st single) and "Sonbahar" was issued on the band’s next release called Başıbozuk, an album that also includes three live tracks, as well as some remixes of older numbers. The album was supported by an 11-date European tour and a 7-date Turkish tour in April and May. All this activity earned mor ve ötesi the 'Band of the Year' award at the prestigious KRAL Music Awards, this year held in association with Mü-Yap (the Turkish counterpart of IFPI and RIAA). mor ve ötesi spent the following months playing acoustic sets and recording new material for its 6th studio album Masumiyetin Ziyan Olmaz, released mid-2010.

The first single was the energetic, quirky "Yorma Kendini", followed by the mid-tempo, emotional assault of "Araf", a chart-topping major mor ve ötesi hit. The band greeted autumn's somber mood with the release of a non-album single in English, the gritty, naughty, upbeat "Loveliest Mistake", the video for which was shot in 360-degree technology, a first of its kind. "Sor" was released as the third single and video to commercial and critical acclaim, which featured famous actress Janset in its video, reverting to the storyline of "Araf" at the end of the clip. Summer's single was the introverted closer of the album, called "Bisiklet", which is followed by "Kara Kutu", the thrilling story of a turbulent flight, which closed the promo cycle for the album as well as the year 2011.

mor ve ötesi spent writing and recording its 7th studio album Güneşi Beklerken (produced by acclaimed music man Serdar Ateşer) throughout 2012 which was released December 17th with the first single "Oyunbozan". After this track proved to be a hit, the album's title track became the 2nd, and the prophetic "Eski Şarkısı", with its Gezi-inspired video, became the 3rd single.

Show More

Band Members:

Harun Tekin: vocals/guitar, Kerem Kabadayı: drums, Burak Güven: bass/vocals, Kerem Özyeğen: guitar/vocals

Hometown:

İstanbul, Turkey

Avaz Avaz

Bazı günler vardır, neyle karşılaşacağını bilmeden içine dalarsın. Şanslıysan karşına seni mutlu edecek bir şey çıkar, beklenmedik bir anda iyi bir şeye tesadüf edersin. Bazı günler de vardır ki ta en başından mutlu olacağını, büyük bir şeyle karşılaşacağını bilir ve onunla karşılaşana kadar, içinde yakın zamanda vuslata erecek o tatlı özlemi, telaşsız heyecanı taşırsın. 28 Mayıs mor ve ötesiİnönü konseri, bunlardan ikincisiydi. Yaklaşık bir ay önce konser duyurusunu yaptıklarından beri, o gün o stadı dolduran 30 bin kişi, tahmin ediyorum ki benzer heyecanlarla o anı bekledik. Zaten konserin en temel duygusu da -çok iyi bir grubu büyük bir statta dinlemenin olağanüstülüğü bile bir kenara- bu beraberlik, ortaklık duygusuydu.

Türkçe rock’ın en önemli neferlerinden mor ve ötesi, bu stadyum konserinin ilk ipucunu, 2019 yılında resmi Instagram hesaplarından paylaştıkları İnönü fotoğrafıyla vermişler ve fotoğrafın altına şu açıklamayı eklemişlerdi: “bu haftaki #tbt miz geçmişten değil, gelecekten bir fotoğraf. büyük hayaller kurmaya başlayalım mı?‬” O geleceğin gelmesi, büyük hayallerin gerçeğe dönüşmesi yaklaşık 3 sene aldı. Aradan bir pandemi geçti, ülkede yine yaşayıp üzülüp unuttuğumuz onlarca olay yaşandı ve mor ve ötesi 10 yılın ardından yeni bir albüm yayınladı. Her şey belki de tam olması gereken zamanda, olması gereken günde ve yerde oldu. Solist Harun Tekin konser başında sıklıkla hala rüyadan uyanamadıklarını belirtirken, 3 sene önce kurulan o hayalin gerçekliğine, koca bir stat dolusu insan hep beraber birbirimizi ikna ettik.

Konser duyurusu ilk günden beri İnönü Stadı olarak yapıldı. Artık değişen ve yüklü sponsorluk ücretlerinin diyeti olarak zikredilmesi gereken şekliyle Vodafone Park olarak değil. Sadece taraftarı için değil, şehrin kendisinin bir sembolü olan, içinde onlarca hatıra biriktirmiş, Tanıl Bora’nın ifadesiyle futbolun kendine mahsus SİT alanı olan stadın, İslam Çupi’nin tabiriyle emektar Dolmabahçe’nin köklerinden koparılmasına meydan okuyarak… Konserin tesadüfen seçilmeyen tarihine bir selam, sahnenin önüne kurulduğu tribünlerin tepesinden kendini gösteren, şehre karşı işlenen suçların ilklerinden birine karşı bir gövde gösterisi olarak…

Kalabalığın içeri girmesi biraz aksayınca 21:00 olarak planlanan sahne, 20 dakika kadar gecikmeyle başladı. Ancak organizasyonun hakkını burada teslim etmek gerekir. Biz de içeri biraz geç girenler arasındaydık ve dışarıdaki kalabalığı görünce 22:00’den önce başlamayacağına emin gibiydik. Mümkün olduğunca az gecikmeyle başlanması için ekip elinden geleni yapmış olmalı. Hava kararıp ışıklar söndüğü anda önce kırmızı bir ışıklandırma ve intro başladı. Ardından mor ve ötesi, klasik albümleri (biz bunları hep yazdık)Dünya Yalan Söylüyor’un kapanış şarkısı Uyan ile açılışı yaptı. O gün albümü yazarken ne kadar iyi bir kapanış şarkısı olduğunu düşünüyorsam, bugünden itibaren de ne kadar iyi bir konser açılışı olduğunu düşünüyorum. Açılışın ardından, son albümün öne çıkan parçalarından Forsa, Aşk İçinde ve Dünyaya Bedel’le devam etti. Son albümü çalarken sahnede onlara eşlik eden kalabalıkça bir dans ekibiyle beraber. Harun Tekin piyanonun başına geçip Güneşi Beklerken’i söylediği anda bütün stat telefon ışıkları ve tüm sesiyle avazı çıktığı kadar kendisine eşlik ediyordu. Gören göze, duyan kulağa ne manzara…

Son albüm Sirenler’i dinleyenler hatırlayacaktır ki albüm kapanışını sırasıyla şu 3 şarkıyla yapıyor: Tünel, İstiklal, Park. Tünel meydanına çıkıp İstiklal boyunca yürüyüp sonunda Gezi Parkı’na çıkan bir yürüyüş aslında. 28 Mayıs’ta, Taksim’in dibinde gerçekleşen bir konserde bu yürüş de elbet bir kez daha tekrarlanacaktı. İstiklal’i söylemeye başlamadan Harun Tekin, şarkının “ah vah eden” bir nostaljik kolaycılığı beslemek için yazılmadığını, aksine büyük bir umudu barındırdığını özellikle belirtti. Kendisi açıkça söylememiş olsaydı bile şarkı o umudu ilk nakarattan itibaren defalarca hissettiriyordu zaten: “Birkaç mevsim renkler solunca, Tükenmez hayatının sesi.” Tüm şehirle birlikte bozulan ve zamanında kucağını açtığı herkesi kapı dışarı ettiğini hissettiren İstiklal’e dair hemen herkesin şarkıyı dinledikçe depreşecek bir anısı, yaşanmışlığı vardır. Artık bir yorum değil de verili bir gerçek gibi herkesin bahsettiği o bozulma çoktan başlamış ve hatta bütün o eski cool’lar İstiklal’i çoktan terk etmeye başlamışken de benim İstiklal maceram başlamıştı. Fakülteden çıkıp akşam eve dönene kadar kelimenin sözlük anlamının hakkını verecek şekilde aylaklık ederek geçirdiğim birkaç yılım var İstiklal’de. O nedenle Harun Tekin’in “… belki de yalnız başına yürürken, Ne kadar mutlusun İstiklal’de” dediği o anın hissini bire bir yaşadım, biliyorum. O yüzden şarkı da hissi de çok tanıdık. Hayat, şehir, ülke ve geleceğe dair umudun da neşenin de bu kadar tükenip bu kadar terk edilmiş, yenilmiş hissederken, İstiklal’de bomboş yürümenin o hissini hatırlayıp, iyileşeceğimize dair umudu mor ve ötesi’nden duymak da 30 bin kişi bağır çağır söylemek de o yüzden bir o kadar anlamlı.

Büyük Düşler, Ayıp Olmaz Mı, Sevda Çiçeği ve Re ile birlikte tempoyu ve beklentiyi yavaş yavaş yükselttikten sonra, kalabalığın Bir Derdim Var’la birlikte en büyük heyecanla beklediği şarkılardan Cambaz çalmaya başladı. Tabii öncesinde artık bir başka klasik haline gelen cümbüş introsunu çalmak üzere sahneye Ozan Tügen davet edildi. Korkma, Deli, Az Çok, Yaz Yaz ve Oyunbozan’la devam eden set grubun susup da sözü kalabalığa bıraktığı Bir Derdim Var’la devam etti. Önce seyircinin sonra seyirciyle beraber grubun performansından sonra içeri giren grup, kalabalığın davetiyle bir kez daha sahneye çıktı. Harun Tekin bu ikinci açılışa 23’ü söyleyerek başladı, ki bunu bekleyen var mıydı bilmiyorum ama, benim için duygusal bir sürpriz oldu. Ardından Hazinende, Daha Mutlu Olamam, Tamiri Mümkün Kalbinin ve tabii ki Park’ı çalarak yaklaşık 3 saatlik seti tamamladılar.

Harun Tekin’in, Kerem Özyeğen’in, Burak Güven’in, Kerem Kabadayı’nın inanılmaz enerjisi, seyircinin yüksek coşkusu, stadyum atmosferi, iyi hazırlanmış görseller, yetenekli dansçılar… Hepsi 28 Mayıs akşamını unutulmaz kılan şeylerdi elbette. Ama konserin, oradaki tahmin ediyorum hemen herkes için en özel anlamı umutlu bir birlik hissiydi. Senelerdir aynı kadere boyun eğmiş, aynı şeyleri yaşamış, üzülmüş, öfkelenmiş, sövmüş, aynı kadere başkaldırmış ve çoğu zaman da umutsuzluğa düşmüş binlerce insanın birbirlerine omuz verip de “daha bitmedi” demesi gibi bir üç saatti. Konser esnasında büyük ekrana yansıyan bir seyircinin elindeki kağıda çalakalem yazdığı gibi “bir kabusu yenmeye gelen” 30 bin kişi, kime olsa kendini daha kalabalık, daha güçlü hissettirir, umut verir. Konserin sonuna doğru Daha Mutlu Olamam’ı çaldıkları ve defalarca tekarlattıkları o an, ben ve bir stat dolusu insan biliyorduk ki, hiç değilse o an için, gerçekten daha mutlu olmazdık.

mor ve ötesi'nden tarihi konser

mor ve ötesi, uzun yıllardır stat konseri vermenin hayalini kuruyordu. O hayal de gerçekleşti. Rüya gibi bir konser olduğunu önceki gün İnönü Stadı’ndaki (Vodafone Park) kalabalığı ve onların heyecanını gören Harun Tekin, konser boyunca birkaç kez söyledi. Hatta konserin sonuna doğru “Hayatımda gördüğüm en güzel ikinci şeysiniz” dedi. Birincisinin de Gezi Direnişi olduğunu, konserin kapanış şarkısı olan “Park”ı anlatırken söyledi. Konserin bitişinde ise tüm stattan “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı yükseldi... mor ve ötesi iki buçuk saatten fazla sahnede kaldı, tam 29 şarkı söyledi, şarkı aralarında Gezi davası tutuklularını selamladı, konser yasaklarına tepki gösterdi, bol bol politik mesaj ve "çok yakında her şey çok güzel olacak" diyerek umut verdi.

Kerki-Solfej’in organizasyonunu yaptığı konsere büyük bir hazırlık yapıldığı belliydi. Modern dans topluluğu bazı şarkılarda dans gösterisi yaptı. Birkaç gün önce mor ve ötesi sosyal medya hesaplarında koreograf Beyhan Murphy ile bir araya geldiklerini paylaştığında bunun sinyalini vermişti. Bazı şarkılara da Masis Aram Gözbek’in başlarında bulunduğu Magma Korosu eşlik etti.

Konser “Uyan” şarkısıyla başladı: “Çok sıkıldım ağlamaktan, durmaktan / Bu ahlaksız oyunlara devam etmek günah, günah / Uyan artık uyan / Uyan dostum uyan / Uyan artık uyan karanlık uykundan.” Sonra yeni albümün (Sirenler) şimdiden klasik haline gelen parçası “Forsa” ile devam edildi: “Gitmedim işte / Delirmedim de / Anlatan benim / Seni ve her şeyi / Ölmedim işte / Yenilmedim de...” Sadece iki şarkıdan öte mesajlar bunlar. Konserin gerisinde de coşku artarak devam etti.

AKP’nin valilerinin canları istediği gibi konser yasakladığı Türkiye’de, yasak olmasa da ekonominin geldiği hal veya siyasi nedenlerle böylesine büyük çaplı konserleri çok fazla göremiyoruz. İnsanlar ve özellikle gençler bu ortamı çok özlemiş, gözlerinden okunuyordu. Özetle önceki gece İstanbul’da mor ve ötesi ile Aynur Doğan, Tunceli Ovacık’ta da Fazıl Say, on binlerce kişiye bir nebze olsun nefes aldırdı.

OLUMSUZLUKLAR...

On binlerin yer aldığı bir stat konserinde içki satışı olmaması bir skandaldır. Bu da AKP’nin belli bir yaşam tarzına sahip insanların keyfine nereden turp sıkarım diye getirdiği yasaklardan biri. Locada oturanların içki içebilmesi ama stadın geri kalanının bunu yapamaması AKP zihniyetinin bir özeti gibi...

Konser sonrası ulaşım problemi. İstanbul gibi bir metropolde, hem de cumartesi gecesi İBB’nin saat 00.00’da toplu ulaşımın sona erdirmesini kabullenmek zor. Binlerce kişi mecburen Üsküdar’a geçince bu kez de taksi ya da dolmuş kuyruğunda saatlerce bekledi. Kişisel olarak konser süresi kadar bir süreyi gece eve ulaşmaya çalışarak geçirdim. İstanbul’un taksi problemi de bir kez daha gözler önüne serilmiş oldu.

Ses sorunu. Başlarda tribünlerin özellikle üst kısımları konseri duymakta zorluk yaşadılar, hatta tepkilerini de gösterdiler ve Harun Tekin onları sakinleştirmek zorunda kaldı. Bunun yarattığı moral bozukluğu birkaç şarkı boyunca hem seyircide hem de grupta gözlendi.


Mor ve Ötesiİnönü StadyumuVodafone Park

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır