muallim naci eski mi yeni mi / Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci'nin "Zemzeme" ve "Demdeme" tartışması

Muallim Naci Eski Mi Yeni Mi

muallim naci eski mi yeni mi

Muallim Naci eski mi yeni mi?

İçindekiler:

  1. Muallim Naci eski mi yeni mi?
  2. Zemzeme ve Demdeme kimin?
  3. Göz için kafiye kim savunmuştur?
  4. Recaizade kimle tartıştı?
  5. Eski yeni tartışması kimler arasında?
  6. Muallim Naci kimden etkilendi?
  7. Burhanı Kudret şiiri kimin?
  8. Zemzeme Demdeme hangi dönem?
  9. Namık Kemal ile Ziya Paşa arasındaki tartışma nedir?
  10. Tanzimat kulak için mi göz için mi?
  11. Muallim Naci neyi savundu?
  12. Demdeme zemzeme tartışması nedir?
  13. Göze göre değil kulağa göre kafiye anlayışı kime ait?
  14. Göz için değil kulak için kafiye nedir?

Muallim Naci eski mi yeni mi?

Kendi devrinde "eski" olarak tanımlanan edebiyatı en iyi bilen kişi olarak anılan Naci, yenitarzda da oldukça başarılı manzumeler yazdı.

Zemzeme ve Demdeme kimin?

Recaizade Mahmut Ekrem'le (ZEMZEME), Muallim Naci (DEMDEME), tartışmanın taraflarıdır. Demdemeve Zemzemeadlı eserlerde cereyan etmiştir. Eski-yeni edebiyat tartışması da denir.

Göz için kafiye kim savunmuştur?

“Abes-Muktebes Tartışması” genellikle gözveya kulak için kafiyeetrafında şekillenen bir tartışma olarak bilinir. Bu açıdan bakılınca tartışma sanki Malumatın göziçin, Recaizade M. Ekrem'in kulak için kafiyeyisavunduğu bir tartışma intibaını uyandırmaktadır.

Recaizade kimle tartıştı?

RecaizadeEkrem'in "Zemzeme" adlı şiir kitabının ikinci kısmını Ahmet Mithat Efendi'ye göndermesiyle başlayan tartışma edebiyatımızda "zemzeme-demdeme" münakaşası olarak bilinir.

Eski yeni tartışması kimler arasında?

Recaizâde Mahmut - Muallim Naci Tartışması: Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki"eski-yeni" tartışmasıçok önemli bir rol oynamıştır.

Muallim Naci kimden etkilendi?

Yaşadığı dönemde, Recaizade Mahmut Ekrem ekolüne karşı klasik edebiyatı savundu. Recaizade Mahmut Ekrem'in Zemzeme adlı şiir kitabına karşılık “Demdeme” adlı eleştiriyi kaleme aldı. Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır. Servetifünun sanatçılarını etkiledi.

Burhanı Kudret şiiri kimin?

"Servet-i Fünun" edebiyatı 1896 yılında Hasan Asaf adlı bir gencin, Malumat dergisinde yayınlanan “Burhan-ı Kudret” şiiriyle başladı. Şiirin; “Zerre-i nurundan iken muktebes / Mihr ü mehe bakmak abes” beytindeki “abes / muktebes” kelimeleri, eski - yeni tartışmasını beraberinde getiriyordu.

Zemzeme Demdeme hangi dönem?

Zemzeme- Demdeme: Tanzimat Döneminde Hararetli Bir Tartışma. Hiç şüphesiz 1839 senesinde ilan edilen Tanzimat Fermanı, tarihimizde çok büyük değişikliklere sebebiyet vermiştir. Daha çok kendisini sosyal ve iktisadi hayatta gösteren bu değişimler, hukuk ve edebiyat sahalarında da kuvvetli bir şekilde hissedilmiştir.

Namık Kemal ile Ziya Paşa arasındaki tartışma nedir?

Nâmık Kemal, Tahrib-i Harabat'ı 1875'te yazar ve o dönemde Magosa'da sürgün hayatı yaşamaktaydı. ... Vatan şairi aynı eserinde Ziya Paşa'nın Şiir ve İnşa makalesinde halk edebiyatı taraftarı olduğunu fakat Harabat'ta Divan edebiyatını savunarak eskiye olan özlemini dile getirdiğini yazar. Bu Kemal'e göre büyük çelişkidir.

Tanzimat kulak için mi göz için mi?

R.Ekrem'in görüşleri doğrultusunda ürün veren Edebiyat-ı Cedide şairleri "kulakiçin uyak" uygulamasını sürdürdüler. Türk abecesinin benimsenmesinden sonra "göziçin uyak-kulakiçin uyak" ayrımı geçerliliğini bütünüyle yitirdi.

Muallim Naci neyi savundu?

Serveti-i Fünûn Edebiyatının doğmasında Muallim Naciile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki "eski-yeni" tartışması çok önemli bir rol oynamıştır. Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha "ılımlı" duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu.

Demdeme zemzeme tartışması nedir?

Ses ve yazım yönünden hangi sözcüklerin uyaklı sayılacağı konusunda Türk yazarları arasında çıkan ve yeni bir şiir beğenisinin yerleşmesine temel oluşturan tartışma(1895). dizelerinin, son sözcükleri arap abecesine göre iki ayrı harfle (se ve sinle) yazıldığı için, uyaklı sayılamayacağını ileri sürdü.

Göze göre değil kulağa göre kafiye anlayışı kime ait?

Divan şairleri tarafından benimsenen kafiyeanlayışıdır. Arap alfabesine göreçıkış noktaları (çıkak) birbirine yakın olan seslerin aynı ses sayılması bu anlayışta kafiyeolarak kabul edilmez.

Göz için değil kulak için kafiye nedir?

dizelerinin son sözcükleri Arap alfabesine göre iki ayrı harfle “se ve sin” yazıldığından kafiyeolarak kabul edilmez. Gözegöre kafiyebenimsendiği için bu iki sesin görünüşleri birbirinden farklıdır. b) Kulağa göre kafiyeanlayışı: Sadece ses benzerliğinin benimsendiği kafiyedir.

'Eski'den kopmadan 'yeni'yi savunan şair: Muallim Naci

Türk edebiyatına önemli eserler kazandıran, yazar, şair, öğretmen ve eleştirmen Muallim Naci, vefatının 127'nci yılında yad ediliyor.

Asıl adı Ömer olan Muallim Naci, saraç ustası Ali Bey ile Varnalı göçmen bir ailenin kızı olan Fatma Zehra Hanımın çocuğu olarak 1850'de İstanbul Saraçhanebaşı'nda dünyaya geldi.

Döneminin şairleri gibi "yeni şiir" yazmak yerine, daha çok divan şiiri kaleme alan, bu sebeple "eski Türk edebiyatı"nın son temsilcisi olarak görülen şair, öğrenim hayatına Fevziye Mektebi'nde başladı.

Küçük yaşta Kur'an-ı Kerim'i ezberleyen şair, babasının vefatı üzerine annesiyle gittiği Varna'da medreseye gitti ve oradaki hocası Müftüzade Abdülhalim Efendi'nin verdiği "Hulusi" mahlasıyla sülüs levhalarla bir Kur'an-ı Kerim yazdı.

"Naci" mahlasını hayranı olduğu hikaye kahramanından aldı

Muallim Naci, Giritli Aziz Ali Efendi'nin "Muhayyelat" adlı eserindeki bir hikayenin kahramanı olan "Naci"ye duyduğu sevgi dolayısıyla bu ismi kendisine mahlas olarak seçti.

Varna'da Rüştiye Mektebi'nde 1867'de ikinci öğretmen olarak göreve başlayan Muallim Naci, Farsça ve Arapçanın yanı sıra Fransızca öğrenmeye başladı, telhis ve aruz dersleri aldı.

Naci'nin şiir ve makaleleri Tuna gazetesinde yayımlanırken, Mutasarrıf Süleymaniyeli Mehmet Said Paşa ile tanıştıktan sonra 10 yıldır sürdürdüğü öğretmenlikten ayrıldı ve paşanın özel katibi olarak 1876'da Rumeli ve Anadolu'nun birçok şehrini dolaştı.

Bu sebeple üç sene kaldığı Sakız Adası'nda şiirler yazan Naci'nin, daha sonra kaleme aldığı "Kuzu", "Nusaybin Civarında Bir Vadi" ve "Şam-ı Gariban" adlı şiirleri, "Tercüman-ı Hakikat"te yayımlandı.

Tercüman-ı Hakikat'in edebiyat sütununu yönetti

Said Paşa ile 1883'te İstanbul'a dönen ve Hariciye Nezareti'nde çalışan Naci, daha sonra Almanya'ya elçi olarak tayin edilen paşayla gitmeyerek İstanbul'da kaldı.

Naci, ilk şiir kitabı "Ateşpare"nin de yayımlandığı aynı yıl, memuriyetten istifa ederek gazeteciliğe başladı ve Ahmet Mithat Efendi'nin teklifi üzerine "Tercüman-ı Hakikat" gazetesinde edebiyat sayfasını yönetti.

Ahmet Mithat Efendi'nin besteci kızı Mediha Hanım ile 1884'te evlenen Naci'nin, "Tercüman-i Hakikat"te yayımlanan şiirleri ve Fransızcadan yaptığı çevirilerle kısa sürede şöhrete kavuşurken, dönemin şairleri tarafından yazılan nazireler şöhretinin belli bir çevrede yayılmasını sağladı.

Tanzimat döneminde "eski şiir" ile "yeni şiir" arasında kurduğu köprüyle birçok taraftar toplayan Muallim Naci, döneminin yeni şiir taraftarı şairleri tarafından bu sebeple eleştirildi.

Naci'nin gazel, şarkı, kıt'a, rubai ve benzeri divan tarzındaki şiirlerini topladığı "Şerrare" adlı kitabı, 1884'te okuyucuyla buluştu. "Tercüman-ı Hakikat"ten ayrılan Naci'nin yazıları 1885'ten itibaren "Saadet" ve "Mürüvvet" gazetelerinde çıkmaya başladı.

Usta şairin Şeyh Vasfi ve birkaç arkadaşıyla çıkardığı "İmdadü'l Midad" gazetesinde 1885'te yayımlanan "Köylü Kızların Şarkısı" adlı şiiri, Türk edebiyatının köyden bahseden ilk şiiri olarak kabul edildi.

Kendi devrinde "eski" olarak tanımlanan edebiyatı en iyi bilen kişi olarak anılan Naci, yeni tarzda da oldukça başarılı manzumeler yazdı. Fransızcayı öğrenmesi, Batı edebiyatından yaptığı çeviriler, eski edebiyatın biçim ve içerik özelliklerinin yanı sıra Batıdan gelen yeni nazım şekillerini kullanması onun Batı kültürüne karşı olmadığının göstergesi olarak değerlendirildi.

Naci'nin 8 yaşına kadar yaşadığı hatıralarını anlattığı "Ömer'in Çocukluğu" adlı eseri 1898'de Almancaya, 1914'te ise Rusçaya çevrildi.

Haftalık dergi "Mecmua-i Muallim"i 1887'de çıkaran, 1889'da Stockholm'de gerçekleşen "8. Müsteşrikler Kongresi"nde Türkçeye hizmetlerinden ötürü ödül alan Naci, "Sünbüle" adlı şiir kitabını 1890'da yayımladı.

Muallim Naci, "Gazi Ertuğrul Bey" adlı manzum eserini 1891'de Sultan 2. Abdülhamid'e sunarak padişahın takdirini kazandı ve "Tarih-nüvis-i Selatin-i Al-i Osman" unvanıyla ödüllendirilerek maaşa bağlandı.

Farklı alanlarda eser veren Muallim Naci'nin en önemli yönü şairliği olurken, "Kuzu", "Kebuter", "Dicle", "Feryad", "Şam-ı Gariban", "Nusaybin Civarında Bir Vadi" ve "Avcı" gibi şiirleri şekil bakımından olduğu kadar muhteva bakımından da "yeni" kabul edildi. Muallim Naci Türk edebiyatının, Batı edebiyatının seçkin eserlerinden de yararlanması gerektiğini savundu ancak yenilikleri kabul ederken Türkçeden ve Türk kültüründen taviz verilmemesi gerektiğini ifade etti.

2. Abdülhamid'in yönlendirmesi sonucu Osmanlı tarihini yazmaya başlayan Naci, bu arzusunu yerine getiremeden 12 Nisan 1893'te kalp krizi nedeniyle vefat etti. Cenaze masrafları padişahın emriyle Hazine-i Hassa'dan karşılanan şair, cenaze namazının Ayasofya'da kılınmasının ardından Sultan Mahmud Türbesi'ne defnedildi.

Şair'in mezar taşında ise kendi beyiti olan "Hak perestim arz-ı ihlas ettiğim dergah bir/Bir nefes tevhidden ayrılmadım Allah bir" ifadesi bulunuyor.

"Tanzimat edebiyatının en çok tartışılan sanatçılarından biridir"

Edebiyat araştırmacısı Prof. Dr. İsmail Parlatır, Muallim Naci'nin Tanzimat edebiyatının ikinci döneminde yeniliklerin karşısında gibi görünen ama yeniliklerden kopuk olmayan bir figürü olduğuna dikkati çekerek, "Onu böylesine bir tavır almaya götüren sebepler arasında, Recaizade Mahmud Ekrem'le biraz da şahsiyata kadar uzanan gereksiz çatışmasını da göstermek mümkündür. Hatta bu durumun biraz da inatlaşmadan kaynaklandığını da gözden uzak tutmamak gerekir. Aslında o dönemde geniş bir okuyucu kitlesine seslenmesi, yeni yetişen pek çok genci yanında tutabilmesi ve bir otorite olarak kendini kabul ettirmesi hiç de küçümsenecek bir durum değildir." değerlendirmesini yapıyor.

Hitit Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Üyesi Hiclal Demir ise "Muallim Naci: Eski mi, yeni mi?" isimli makalesinde, Muallim Naci için şu ifadeleri kullanıyor:

"Muallim Naci, Tanzimat edebiyatının en çok tartışılan sanatçılarından biridir. İlk eseri olan 'Ateşpare'de yeni tarz şiirlere yer veren Naci, 'Tercüman-ı Hakikat'in edebi kısmında yaptığı şiir eleştirileriyle divan edebiyatını canlandırmakla suçlanmış, daha sonra Recaizade Mahmud Ekrem'le giriştiği kalem kavgası onu ister istemez eski taraftarı şairlerin lideri konumuna getirmiştir. Halbuki Naci, Türk edebiyatının, kendi geleneğinin yanı sıra Batı edebiyatının seçkin eserlerinden de yararlanması gerektiğini savunmuştur. Özellikle, Türkçenin sadeleştirilmesi ve dilin korunması için bir kurumun gerekliliği yönündeki görüşleri, çağının çok ötesindedir."

Birçok yazı türünde eserler kaleme aldı

"Lügat-ı Naci" adıyla bir sözlük ile "Heder" ve "Musa Bin Ebi’l-Gazan" adında oyunlar kaleme alan Muallim Naci'nin başlıca eserleri arasında şiir türünde, "Ateşpare", "Şerare", "Füruzan", "Sümbüle", "Yadigar-ı Naci", eleştiri türünde "Muallim", "Demdeme I", Demdeme II", Demdeme III" ve "Yazmış Bulundum", anı türünde "Medrese Hatıraları", "Ömer'in Çocukluğu", araştırma alanında "Osmanlı Şairleri", "İstilahat-ı Edebiye", "Esami", mektup türünde ise "Muhaberat ve Muhaverat", "Şöyle Böyle", "Mektuplarım" isimli eserleri yer alıyor.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Muallim Naci

Muallim Naci 1850 yılında İstanbul’da doğdu. Asıl adı Ömer’dir. Babasının ölümü üzerine dayısının yanına Varna’ya gitti. Orada medrese öğrenimi gördü. Varna Rüştiyesi’nde öğretmenlik yaptı. Sait Paşa’nın özel kâtibi olarak Rumeli ve Anadolu’nun birçok kentini dolaştı. İstanbul’a geldi. Memuriyetten istifa etti. Ahmet Mithat Efendi’nin önerisiyle Tercüman-ı Hakikat gazetesinde edebiyat sayfasını yönetmeye başladı.

Ahmet Mithat Efendi tarafından Tercüman-ı Hakikat’i eski edebiyat yazılarının sözcüsü durumuna getirmekle suçlanınca istifa etti. Başka gazetelerde çalıştı. Galatasaray Lisesi ve Mekteb-i Hukuk’ta edebiyat öğretmeni olarak çalıştı. Yaşadığı dönemde, Recaizade Mahmut Ekrem ekolüne karşı klasik edebiyatı savundu. Recaizade Mahmut Ekrem’in Zemzeme adlı şiir kitabına karşılık “Demdeme” adlı eleştiriyi kaleme aldı. Aruzu Türkçeye ustalıkla uygulamıştır.

Servetifünun sanatçılarını etkiledi. Şiirinin yanında edebiyat tarihi ve sözlük çalışmalarıyla da ilgi çekti. Sanatçı, daha sonraki yaşamında Yeni edebiyatı tümüyle kabullenecek ve Batılı anlamda başarılı edebiyat örnekleri verecektir.

Edebi Kişiliği

  • Tanzimatçılarla aynı dönemde yaşamasına rağmen sanat anlayışı bakımından onlardan ayrılır.
  • Eski şiirin temsilcisi olarak tanınmasına rağmen Batılı şiir tarzında başarılı örnekler yazmıştır.
  • Türk edebiyatında eski-yeni tartışmasında eski edebiyat taraftarlarının öncüsü olmuştur. Gelenekçi şiir anlayışının temsilcisidir.
  • Şiirlerinde yalın ve sade bir Türkçe kullanmıştır.
  • Halk edebiyatı nazım biçimlerinden faydalanmıştır.
  • Şiirlerinde yalnızlık, gurbet, doğa, karamsarlık ve milli duyguları işlemiştir.
  • Aruz ölçüsünü kullanmıştır.
  • Köyden söz eden ilk şiiri yazmıştır. (Köylü Kızların Şarkısı)
  • Çocukluk anılarını anlatırken sade bir dil kullanmış ve en sade Tanzimat nesrini o yazmıştır.
  • Recaizade Mahmut Ekrem’le girdiği kafiye tartışmasıyla tanınır. Ekrem’in “kulak için kafiye” anlayışına karşı “göz için uyak” anlayışını benimsemiştir.
  • Muallim Naci eski-yeni tartışmalarından “Demdeme” başlıklı yazılarında Recaizade Mahmut Ekrem’in “Zemzeme”lerine karşılık görüşler beyan eder. Bu tartışmaya “abes-muktebes” tartışması da denmiştir.

Eserleri

  • Şiir: Terkib-i Bend-i Muallim Naci Ateşpare (1883), Şerâre (1884), Fürûzan (1885), Sümbüle (1889), Yadigâr-ı Naci (ölümünden sonra Şeyh Vasfi tarafından ilk şiirleri ile gazete ve dergilerde kalmış şiirlerinin bir araya getirildiği eser 1896).
  • Eleştiri:Muallim, Demdeme I-II-III, Yazmış Bulundum.
  • Anı:Medrese Hatıraları, Ömer’ in Çocukluğu.
  • Sözlük:Lügat-ı Naci.
  • Araştırma: Osmanlı Şairleri, İstilahât-ı Edebiyye (Divan edebiyatı hakkında bilgi verir.), Esâmi.
  • Mektup: Muhaberat ve Muhaverat, Şöyle Böyle, Mektuplarım.
  • Oyun: Heder, Musa Bin Ebi’l-Gazan yahut Hamiyet.

Demdeme Kimin EseridirDemdeme'yi Kim YazmıştırDemdeme-ZemzemeMuallim Naci Hayatı Edebi Kişiliği ve EserleriMuallim Naci KimdirMuallim Naci Kitapları

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır