müslümanların ilk kıblesi nerede / Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa - Yaşam Haberleri

Müslümanların Ilk Kıblesi Nerede

müslümanların ilk kıblesi nerede

kaynağı değiştir]

Hicretin 41. senesinde (M. 661) Emevî Devleti kurulduktan sonra, Emevîler, Ömer'in Mescid-i Aksa içerisinde inşa ettirdiği Kıble Mescidi'ni yenilemeye giriştiler.[33] Bu sırada yapı malzemesi olarak ahşap yerine taş kullandılar ve yeni mescidi 3000 kişiyi alacak şekilde genişlettiler.[34] Mucîruddîn, Mukaddesî ve Suyutî gibi bazı Müslüman tarihçiler, Mescid-i Aksa'daki en büyük yenileme hareketinin M. 685 senesinde Halife Abdulmelik b. Mervân döneminde başladığını ve bu yenileme sürecinin sonraki dönemlerde Kubbetü's-Sahre'nin inşasına kadar süren geniş bir zaman dilimini kapsadığını ifade ederler. Bu süreç içerisinde değerlendirilebilecek bir şekilde, onun oğlu Velid b. Abdulmelik M. 715 senesinde Kubbetü's-Sahre'nin inşasına başlamıştır. Kubbetü's-Sahre, Mescid-i Aksa'nın merkezinde bulunan ve tepenin en yüksek yerini teşkil eden kayanın üzerine inşa edilmiş altın bir kubbe ve bu kubbeyi taşıyan bir yapıdan ibarettir. Müslümanlar Peygamber Muhammed'in Mirac'a çıkış sırasında ayak bastığı son yeryüzü parçasının bu kaya olduğuna inanırlar. Velid b. Abdulmelik, bu kaya üzerine inşa ettirdiği Kubbetü's-Sahre'nin yapımına başlanmadan önce, hemen onun yanında küçük bir kubbe inşa ettirmiş ve bu kubbe daha sonra "Silsile Kubbesi" olarak anılmıştır. Bu küçük kubbe, büyüğü yapılmadan önce onun bir örneği olacak şekilde inşa edilmiştir.

Depremler ve yeniden inşa[değiştir

İSLAM'IN İLK KIBLESİ NERESİDİR?

İslam’ın ilk kıblesinin El- Mescidül - Aksa olduğuna dair Müslümanlar arasında yaygın bir kanaat vardır. İslam tarihi kaynaklarında kıble konusuyla ilgili birçok rivayet bulunmaktadır. Ancak bu rivayetlerin büyük bir kısmı daha çok hicretten on altı veya on yedi ay sonra kıblenin El Mescidül- Aksa’dan el-Mescidül-Haram’a (Kâbe) Çevrilmesiyle ilgilidir.

 Kâbe, İslam dininin, ilk kıblesidir. Dünyadaki tüm Müslümanların namaz kılarken kendisine yöneldikleri kıblesidir. Ancak Yahudilerin Kudüs-ü İsrail devletinin başkenti yapmak istemesi, İslam ülkelerin tepkisini çekmiş, Kudüs İslam dininin ilk kıblesi diyerek kamuoyu oluşturmak istenmiştir.

Kudüs’teki Mescid-ül- Aksa, Müslümanların hatta İslam’ın dininin, ilk kıblesi olduğunu, Türkiye yüksek bir sesle dile getiren ülkelerin başını çekmiştir. Ne yazık ki Türkiye Diyanet İşleri başkanlığı, bu söylemlere sessiz kalarak bir yanlışa ortak olmuştur. Diyanet işleri başkanlığı, Kuran’ı güzel okuma yarışması yaparak insanları ağlatır, fakat insanların, ağladıkları Kuran ayetleri ne diyor bunları insanlara hiç anlatmazlar.

 Kıble konusunda maalesef bazı yüksek bürokratlar, milletvekilleri ve bakanlarımız da katılmış, bu yanlış bilgiyi her kim vermişse, kora halinde İslamın ilk kıblesi Kudüs olduğunu dillendirmişledir.  Kudüs meselesini, kıble meselesi olmuştur.

Hz. Peygamber İsra hadisesinden sonra, Kâbe’yi önüne alarak Kudüs’e dönerek altı ay veya sekiz ay, namaz kılmıştır. Hicret’ten sonra da, on altı ay daha Kudüs’e dönerek namaz kılmıştır, toplamda iki buçuk yıl Kudüs Müslümanlara kıble olmuştur.  Daha sonra Bakara suresinin, 142-143-144 ayetleri gelince, Hz. Peygamber İslam dininin ilk kıblesi olan Kâbe’ye tekrar dönerek namaz kılmaya başlamıştır.

Doğrusu İslam dininin ve Müslümanların İlk Kıblesi, Hz. İbrahim’den beri el-Mescidül-Haram’a (Kâbe) İslam dininin, ilk kıblesidir. Kudüs, deki Mescidül- Aksa Müslümanların geçici kıblesi olmuştur.



Kıble değişikliğini konu edinen ayetlerde el Mescidül- Aksa isminden hiç söz etmez. Ancak kıblenin Kâbe’ye çevrildiğine işaret edildiği için konuyla ilgili rivayetler ele alınırken İslam’ın ilk kıblesinin el Mescidül- Aksa veya Beytül- Makdis olduğuna dair yaygın bir kanaat ortaya çıkmıştır.

Hâlbuki Hz. Peygamber’in ilk önce direk olarak Kâbe’ye yönelip namaz kıldığına dair birçok rivayet bulunmaktadır. Risaletin ilk yıllarında itibaren Allah Resulünün Kâbe ye yönelerek namaz kıldığına dair açık deliller bulunduğu halde, ilk kıblenin Kâbe olduğu konusu neredeyse hiç dikkate alınmamış ve el Mescidül Aksa’ın ilk kıble olduğunu söylemeleri esef vericidir.



Bakınız bu konuda, Mahmut Akyol, şöyle söyler. Kabul etmek gerekir ki, “dini düşünceyi yeniden inşa” vakti gelmiş, hatta geçmektedir. 21. Asır Müslüman Aydınlarını bu “inşa” görevi beklemektedir. Dine bulaştırılmış “saçma” düşüncelerden ayıklamak, dini “Müsteşriklerin” oyuncağı olmaktan kurtararak tabii mecrasında akmasını sağlamak görevi aydınlarındır.

Dini değerler “Asrın” şartlarına göre yeniden gözden geçirmek, içi boşaltılmış kavramları yeniden doldurmak, dini ciddiye alınacak hale getirmek; ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

O halde; dini değerler üzerinde yapılan yanlışlarla Müslüman Aydınlar yüzleşmelidirler. Zira bir yanlışı söküp atmadıkça, bir doğruyu inşa etmek mümkün olmayacaktır. İnsan için en temel kavram Cenab-ı Hakk olmasına rağmen, en çok istismar edilen kavram yine O’dur. Bu sebeple sadece “inandık” demek yetmez. İnanmanın gerekleri de yerine getirilmesi gerekir. Cenab-ı Hakk’a inandıklarını söyleyen ve gereklerini yerine getirmeyenler münafıklardır. Münafık, gerçekten kopuk yaşamaktır. Münafık, tarla faresine benzer. Kaçacak bir sürü deliğe sahiptir.

Kıble hakkındaki ayetler dikkatli bakılırsa İslam dininin ilk kıblesi gün ışı gibi ortaya çıkmaktadır.

 İnsanlar arasından beyinsizler (düşüncesizce)  çıkıp diyecekler ki Daha önce yöneldikleri kıbleden onları çeviren sebep nedir. De ki Doğu da batı da Allah’ındır. O tercih eden/tercih ettiği kimseyi doğru yola yöneltir.

 (2-Bakara/142.)



O içinden geçirdiğini kıble yaptık ki peygambere uyanla uymayanı bilelim. Bu cani gönülden Allah’a yönelen kimselerden başkasına elbette zor gelir. (2-Bakara/143.)

Biz, senin gökyüzüne bakınarak bir haber beklediğini görüyoruz. Şimdi, sen memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz, Artık yüzünü Mescidi haram yönüne çevir. Siz hepiniz nerede olursanız olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Daha önce kendilerine Kitap verilenler, bu haberin Rablerinden geldiğini iyi bilirler, Allah, yaptıkları her şeyden haberdardır.(Bakara/144.)



İslam’ın ilk Kıblesi Kâbe’dir.

Bilindiği üzere Kuran, Kâbe’nin yeryüzünde inşa edilen ilk mabet olduğunu ve ibadet ederken Hz. İbrahim’in buraya yöneldiğini haber vermektedir.



HANİ biz, bir zaman da Kâbe’yi insanlık için daimi bir merkez ve kutsal bir güvenlik bölgesi kılmıştık, öyleyse İbrahim’in vatanını dua ve ibadet yeri edinin Nitekim biz İbrahim ve İsmail’e Tavaf edecekler, için temiz tutun diye emretmiştik. (Evi insanlar için toplanma merkezi ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim’in yaptığı bu yerde destekleşmeyi, dayanışmayı ayağa kaldırın. İbrahim ve İsmail’e Tavaf edenler ibadete gelenler, rükü ve secde edenler için evimi temiz tutun, diye emretmiştik.) (2-Bakara/125.)



Kuran, doğu ve batının sahibinin Allah olduğunu vurgulayarak, amaçsız veya bilinçsiz bir şekilde bir yerden bir yere yönelmek yerine bilinçli bir şekilde Allah’ın emri doğrultusunda belli bir kıbleye yönelmenin önemine işaret etmiştir. Müslümanların tasavvurunda istikamet tayinini ve mekân bilincini temsil eder. Kuran’a göre, insanoğlunun yeryüzünde yaptığı evlerin ilki. Allah, insan’ın yeryüzünde yaptığı ilk imar faaliyetini benimsemiş, insan’ın ilk eve Beytullah (Allah’a ibadet evi) adını vermiş, bununla insanoğlunun yaptığı ilk eve, adeta benim diye sahip çıkmıştır. Dolayıyla Kâbe’ye doğru ibadet etmek bilinçsiz bir yönelme değil, bizzat Müslümanların kıblesi olması nedeniyle ilahi emrin gereğidir. Müslümanların İlk kıblesi Kâbe’dir. Kıyamete kadar da öyle kalacaktır.



Kaynak olarak, Prof.Dr. İsrafil Balcının Hz. Peygamber ve Namaz kitabına bakınız.  

reklam banner' width=.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır