muhammed ebced değeri / Muhammed isminin ebced değeri - Özgül Yıldız

Muhammed Ebced Değeri

muhammed ebced değeri

kaynağı değiştir]

Bazı yazarlar kitaplarının içindekiler bölümünde veya akrostiş gibi şiir içine tarihleri gizlemek gibi denemeler yapmışlardır. Kullanıldığı yerler kısaca şöyle sıralanabilir:

Günlük kullanım
Özel notlar ve ticarî ilişkilerde kullanılmıştır. Meselâ: akçe alacağı olan birisi alacaklı olduğu kişiye bir kâğıt üzerinde bir kaf harfi yazıp gönderince hem alacağını istemiş, hem de konuyu aracıdan saklamış oluyordu.
Çocuk isimleri
Doğum tarihinin bir kelime veya bir, iki isimle belirlenmesidir. Hangi isimler çocuğun doğduğu seneyi ebced hesabıyla verirse, o isimlerden biri çocuğa verilmiştir. Meselâ: H. ′de doğan çocuğa “Mahmud Bahtiyar”, “Süleyman Hurşid”, “Yusuf Mazhari’, “Ömer Rıza” ve “Recep Servet” gibi isimlerden biri verilebilir. Çünkü bunların her biri etmektedir.
Kitap ve Makalelerde
Eskiden kitapların önsöz, giriş, takdim sayfaları ile numara almayan sayfalar hep ebced alfabesine göre numaralandırılmıştır. Kitapların ay ve sene kayıtları, yazı bölümleri ve madde başlıkları hep ebced düzenine göre tanzim edilmiştir.

Devlet kayıtlarında: Devlet arşivlerinde yer alan birçok resmî belge, tutanak, fezleke ve mazbatalar, vak’anüvist kayıtları, vakıf kayıtları ile sayım ve döküm hesapları bu hesaba göre tanzim edilmiştir.

Eski ilim kitaplarında
Fizik, matematik, geometri ve astronomide Sa’fas” kelimesinin harfleri sıkça kullanılmıştır. Astronomide büyük rakamlar “ğayn” harfinin birkaç tekrarı ile ifade edilmiştir. Musikide sesler ve perdeler ebced alfabe düzeninden istifade edilerek oluşturulan bir “ebced notası” ile belirlenmiştir.

Mimarlıkta: Mimar Sinan’ın eserlerinde, boyutların modüler düzeninde çok sık kullanılmıştır. Örneğin Süleymaniye’de zeminden kubbe üzengi seviyesi 45, kubbe alemi 66 arşın yüksekliktedir. Yine Selimiye’de de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşındır. Kubbe kenarı zeminden 45, minare alemi buradan itibaren 66 arşındır. Süleymaniye ve Selimiye’nin görünen silüetleri 92 arşındır ki, bu da “Muhammed” kelimesinin ebced karşılığıdır.

Tasavvuf ve sembolizmde
Ebced hesabının tasavvuf ve din ilimlerinde kullanıldığına şahit olmaktayız. Özellikle “Kelime-i Tevhid” veya “Esmâ-i Hüsna”dan bir ismin kaç kere zikir edileceği ebced tablosuna göre tayin edilir. Kur’an tefsirlerinde ve hatta Kadir gecesinin tayininde de ebcedin kullanıldığını bilmekteyiz. Ebced’e göre “Âdem’ 45, “Allah” lafzı da 66 etmektedir. Ebced, cifr (şifrecilik), gizemcilik genellikle din bilginleri tarafından bazı Kur’an ayetlerine aykırı bulunarak reddedilir ve sapkınlık olarak görülür.

Sembolizmde: İki veya daha fazla kelimenin sayı değerlerinin aynı olmasından istifadeyle birini söylemekle diğeri kastedilmiş kabul edilerek halk arasında kullanılagelmiştir. Meselâ: “Muhammed” kelimesi 92′dir. “Aman’ kelimesi de 92′dir. “Mevlevî” kelimesi de 92′ ettiğinden bu kavramlar arasında bir alaka kurulmuştur. Ör;

Aman lafzı senin ism-i şerîfinle müsavidir

Anınçin aşıkın zikri amandır ya Resulullah

İlim, amel, sa’y kelimelerinin, hilâl, lâle ve Allah sayı değerlerinin aynı olması anlamlı bulunur.

"Tarih düşürme sanatı"
Ebced'in en fazla kullanıldığı yerlerden biridir. Divan edebiyatında veya mezar taşı gibi kitabe yazımlarında ustalıklı bir kelime veya mısra ile olayın tarihi işlenmiş olurdu.
Kehanet ve gizemlerde
Tarih düşürme yöntemi ile yazıldığına inanılan bir metin üzerinden gelecek olaylarla ilgili kehanette bulunulur. Kur'an ve hadislerden yapılan çıkarımlarla geçmiş ve gelecek olaylara ait tahminler yapılmıştır. İstanbul'un Fethinin “beldetun tayyibetun…” cümlesinden, kıyametin tarihinin bir hadis metninden çıkartılması gibi. Ebced hesabı ayrıca cifr, vefk, astroloji, define aramada gibi gizemli uygulamalar içinde kullanılmıştır.

Eleştiriler[değiştir
ReklamlarYeni Ümit Moda Akademisi

Muhammed ismi ile ilgili merak edilen o kadar çok soru var ki! Bu içerikte merak edilen, sorulan tüm sorulara yanıt bulabileceksiniz. Muhammed isminin anlamı, özellikleri, ebced değeri, harf analizi gibi bir çok bilginin yanı sıra; Muhammed isminin çocuklara konulması caiz mi, günah mı? Yada faydalı mı? Faydalı ise faydaları nelerdir? Gibi sorulara da yanıt arayacağız. Hadi bakalım Muhammed isminin fazileti nedir?

Muhammed İsminin Anlamı

Muhammed&#;in isim anlamı; &#;tekrar tekrar övülmüş, methedilmiş&#; Anlamına gelir. Öte yandan hoş ve hoşgörülü manasını da içermektedir. Muhammed adı Arapça&#;dan geliyor. Kur&#;an-ı Kerim&#;in birçok bölümünde Muhammed adı geçmektedir. Anlamına bakıldığı zaman övülmüş, methedilen gibi çok değerli anlamlar içermesi bildiğiniz gibi Hz. Muhammed (S.A.V)&#;in özelliklerini de anlatıyor aslında.

Bilindiği gibi Muhammed adı Peygamberimizin (S.A.V.) adıdır. Toplumun bir bölümünde, Muhammed (Muhammet) olarak biliniyor ve kullanılıyor ancak TDK&#;da Muhammed isminin doğru yazılışı Peygamberimizin (S.A.V.) adında olduğu gibi &#;Muhammed&#; olarak belirtilmektedir.

Reklamlar

Muhammed İsminin Özellikleri

Muhammed İsminin Özellikleri
  • Muhammed isminin en önemli özellikleri enerjik ve aşırı iş kolik olmalarıdır. Bunların yanı sıra maddi durum ve sağlıklı olmak gibi kavramlara çok dikkat ederler. Genel olarak evine bağlı, evcimen insan sınıfına girerler.
  • Zihinsel ve fiziksel olarak aktif olan ve etkin kalmak isteyen insanlardır. Mümkün olduğunca çok sorunu ele almak isterler. Güçlü bir sezgileri vardır. Hedefleri olan ve hedeflerine ulaşmak için çok çalışan karizmatik insanlardır. Her zaman çevrelerinde farklı insanlar ararlar, sıradanlıkla işleri olmaz. İletişim becerileri oldukça iyidir.
  • Para kazanmada iyidirler ama kazandıkları parayı harcamayı severler. Yaratıcı ve çekingen. Öncelikle içgüdü ve duygularla hareket ederler. Tek başlarına hareket etmeyi severler. Nadir durumlarda şüpheci bir taraf vardır.
  • Nitelikli ve doğal liderdirler. Başkalarından etkilenerek karar almazlar, kendi görüş ve düşünceleri ile hareket etmeyi severler. Sorumluluk ve yükümlülük almaktan çekinmezler. Cesur insanlardır. Ancak bazen, anında karar vermek yerine cesareti dizginlemek, esnek olmak ve başkalarının görüşlerini de değerlendirerek karar vermek faydalı olabilir.
  • Aşkı olması gerektiği gibi, hakkını vererek yaşayan ender insanlardandır. Aşk için yaşarlar ve aşk için ölürler. Özgürlüğe çok düşkündürler ve özgürlükleri için belirledikleri sınırların aşılmasına kesinlikle izin vermezler. Yaşamayı ve hayatı seviyorlar. Olayın farklı yönlerini görme ve değerlendirme yeteneğine sahiptir ve objektif olmak en önemli ve terk edemedikleri özelliklerinden bir tanesidir.
  • Güçlü bir kişilikleri var. Güçlü olmayı severler. Güçlerini nerede ve ne zaman kullanacaklarını bilirler. Başarısız olduklarında, hatalarını anlamak için çok geç kalmazlar. Mükemmeller ve görülmeyi tercih ediyorlar. Düzgün ve planlı bir hayat yaşıyor olmak onlar için çok önemli. Ama sistemli yaşama çabası, bazen onları inatçı insanlar yapabiliyor. Zorlukların üstesinden nasıl gelineceğini bilirler.

Kuran-ı Kerim&#;de Muhammed İsmi Geçen Ayetler

Muhammed ismi Peygamber Efendimiz (S.A.V)&#;in ismi olması nedeni ile Kuran-ı Kerim&#;de geçmektedir. Ayrıca bu mana ile bakıldığı zaman Peygamberimizin diğer isimleri ile de anılarak Kuran-ı Kerim&#;de geçtiğini söylemeden geçmeyelim. Muhammed ismi &#;Muhammed&#; olarak aşağıda ki ayetlerde yer almaktadır.

  • Al-i İmran Suresi, ;
  • Ahzab Suresi, 40;
  • Muhammed Suresi, 2;
  • Fetih Suresi, 29;

Olarak 4 ayette yer almaktadır.

Muhammed İsminin Yanına Yakışan İsimler

Muhammed ismi tek başına kullanımı konusunda çekinceler vardır. Bununla alakalı aşağıda ayrıca bilgi veriyor olacağız ancak bu durum nedeni ile Muhammed isminin yanına yakışan isimler de önem kazanmış oluyor.

Bu herkes için değişkenlik gösterebilecek bir durum aslında. Biz de bu nedenle bu konuyu en çok kullanılan ikinci isimleri derleyerek siz değerli ziyaretçilerimizin oylamasına sunarak belirleme yolunu seçeceğiz. Aşağıda ki ankette Muhammed ismi ile birlikte en çok kullanılan isimlerin listesini göreceksiniz ve o isimler arasında sizin favoriniz hangi isim ise ona oy verebilirsiniz. Şimdiden oylamanız için teşekkürler.

Reklamlar

Yükleniyor  Yükleniyor

Muhammed İsminin Ebced Değeri

Ebced Hesabı, Arap alfabesinde kullanılan bir tarih düşürme ve hesaplama sistemidir. Arap alfabesinin alfabetik sayı sistemini kullanarak kelimelerin sayısal değerlerini hesaplamak için kullanılan bir sistem olarak da tanımlanabilir.

Muhammed isminin Arapça yazılışı &#;محمّد&#; şeklindedir. Bu harflerin ebced değerlerini hesapladığımızda ise &#;Asıl Ebced Değeri: , Büyük Ebced Değeri: &#; olarak çıkmaktadır.

Muhammed İsminin Harf Analizi

Muhammed ismi 8 harften oluşmaktadır ve her harfin analizde bir özelliği bulunur. Bu özelliklere göre isimlerin harf analizi yapılmaktadır. Aşağıda ki tabloda Muhammed isminin harf analizini görebilirsiniz.

MTicarete yatkınlık ve yüksek zeka seviyeli kişiliği ifade eder.
UDurgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.
HSakin ve durağan bir kişiliği ifade eder
AAlgılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.
ERuhsal karışıklığı temsil eder, yani üzüntü ve sevinci bir arada yaşayan ve ruhsal gel gitleri olan kişiliği ifade eder.
DÜstün gücü temsil eder, hırslı ve zorluklara direnen kişiliği ifade eder.

Çocuğa Muhammed İsmi Koymak

Peygamber Efendimiz (S.A.V) kendi isminin kullanılması ile alakalı &#;Benim ismimle isimlenin ama künyemle künyelenmeyin&#; (Müslim, Edep 1) şeklinde bir beyanda bulunmuştur. Bu konuda temel anlam &#;Muhammed&#; isminin çocuklara verilmesinde herhangi bir sakınca olmadığıdır. Ancak &#;künyemle künyelenmeyin&#; sözüne karşılık ise İslam alimleri tarafından farklı görüşler belirtilmiştir. Bu görüşlerin neler olduğuna &#;Buradan&#; bakabilirsiniz.

Çocuklara Muhammed isminin verilmesi ile alakalı islami bilgi için aşağıda ki videoyu da izleyebilirsiniz.

Muhammed İsmi Hakkında Merak Edilenler

  1. Kuranda Geçiyor mu? Kaç Kez Geçiyor?

    Muhammed ismi Kuran-ı Kerim&#;de geçiyor ve yukarıda geçtiği ayetleri de belirttiğimiz şekilde 4 ayette geçmektedir?

  2. Bebeklere verilir mi, Caiz mi?

    Peygamber efendimizin (S.A.V) bu konuda beyanı &#; çocuklara Muhammed isminin verilmesinde herhangi bir mahsur olmadığı&#; yönündedir.

  3. Çocuğa Ağır Gelir mi?

    Çocukların Muhammed ismini aldıktan sonra hayatlarını bu isime uygun şekilde yaşamaları gerektiği düşünülerek sorulan bu sorunun cevabı aslında yine yukarıda belirttiğimiz husustur. Muhammed isimli her insan tabi ki doğru ve düzenli bir hayat yaşamalıdır diğer insanlarda olduğu gibi, ancak sadece adı Muhammed olan bir kimse sırf bu isimden dolayı işlediği günahlarda diğer insanlardan farklı değerlendirilmemektedir.

  4. Muhammed İsmi Arapça mı?

    Muhammed isminin kökeni Arapça&#;dır.

İlginizi çekebilir: Ateş İsminin Anlamı ve Özellikleri

Reklamlar

Ebced hesabı

Ebced, geleneksel Arap alfabesinin eski sıralanışından (elif, ba, cim, dal) ilk dört harfinin okunuşlarıyla (E-B-Ce-D) türetilmiş bir sözcüktür.[1] Ebced hesabı ise Ebced rakamları denilen alfabetik bir sayı sistemini kullanarak, kelime, cümlecik veya cümlelerin sayısal değerini hesaplama ve bunlardan anlamlar çıkartma işlemidir. Teori incelenen kelime, cümlecik veya metinde bir şekilde gizli şifreleme bulunduğu varsayımına dayanır.

Semitik alfabelerde olduğu gibi Arap alfabesiyle yazılan bir yazıda da harflerin sayısal değerleri ile bir şifreleme (cifr) yapılmış olabilirdi ve gelecekte hâdiselerin vukuu zamanının tespiti (Kehanet) için harflerin sayısal değerleri kullanılarak bu kehanetlerin sırrı gizemi açılabilirdi. Bir cümle veya cümleciğin Ebced değeri ("cümle hesabı") varsayılan bu gizem'in anahtarı olurdu.

Çıkış ve tarihçe[değiştir

EBCED, CİFİR

Ebced düzeni "Arap alfabesinin ilk tertibi; harflerin taşıdığı sayı değerlerine dayanan hesap sistemi"(1) şeklinde tarif edilmektdir. Bu sistemin, İbrânîce ve Ârâmîce'nin de etkisiyle Nabatîce'den Arapçaya geçmiş bulunduğu ve Hz. Peygamber (a.s.m) devrinde de olduğu gibi kullanıldığı bilinmektedir.(2)

Ebced harf tertibinde harflerin sayısal değerleri şöyledir:

Ebced: Elif: 1, Ba: 2, Cim:3, Dal:4 Hevvez: He: 5, Vav: 6, Ze: 7 Hutti: Ha: 8, Tı: 9, Ya: 10 Kelemen: Kef: 20, Lam: 30, Mim: 40, Nun: 50 Se'fes: Sin: 60, Âyn: 70, Fe: 80, Sad: 90 Karaşet: Kaf: , Rı: , Şın: Te: Sehaz: Se: , Hı: , Zel: , Dazığ: Dad: , Zı: , Ğayın: 

Ebced Hesabının Kaynağı 

Ebced hesabının menşei hakkında farklı rivâyetler vardır. İslâm öncesinde 22 harften meydana gelen ve "Ebced, Hevvez, Hutti, Kelemen, Se'fas, Kareşet" kelimelerinin sayısı olan altı rakamı gözönünde bulundurularak, Medyen hükümdarlarından altı kişinin adı, İlâhî isimlerin altı anahtarı, hafta günlerinin adı v.s. gibi kesin bilgiyi ifade etmeyen değişik rivayetler sözkonusu edilmiştir.(3) Tâhirü'l-Mevlevî'ye göre, Arap ebcedinin İbranî ve Arâmî alfabesinden alındığına şüphe yoktur.(4) Arap edebiyatının ünlü isimlerinden Müberred ve Sîrâfî gibi âlimlere göre de Arap ebcedi, yabancı menşelidir.(5)

Keşfu'z-Zünûn'da, cifir ve ebced ilminin, konunun uzmanları olan mânevî ilimlerde derinleşen simalar için bir çok esrarın anahtarı hükmünde bulunduğu ve Hz. Ali tarikiyle özellikle Ehl-i Beyte tevârüs eden bir ilim olduğu belirtilmiştir. Bu ilmin eski peygamberlerin kitaplarında da yer aldığına dair rivâyetlere işaret eden Çelebi, "Bu ilme, ancak âhirzamanda gelecek olan Hz. Mehdî, hakkıyle vâkıf olur" diyen bazı âlimlerin görüşlerine de yer vermiştir.(6)

Bazı müsteşrikler tarafından tertip edilen ve Mısır'da tercüme edilerek neşredilen "Dairetü'l-Mearifi'l-İslâmiyye"de belirtildiğine göre, harflerin, rakamlara delâlet etmek üzere kullanılma geleneği, İbrânî ve Arâmîlerde de vardı. Hemze'den, kaf'a kadar olan harflerin, birden yüze, son dokuz harf de 'den 'e kadar rakamlara delalet ediyordu.(7)

Kur’an’da Ebced hesabının varlığını kabul eden Ebu’l-Aliye gibi alimlerin görüşlerine yer veren Kadı Beydâvî, onların dayandıkları Ebcedle ilgili meşhur hadisi kabul etmektedir. Ancak Hz. Peygamber (a.s.m)’in onlara karşı gösterdiği davranışın, onların söylediklerini kabul ettiği anlamına gelmeyeceğini, aksine onlara karşı gösterdiği tebessümü, onların cehaletine karşı bir tepki olabileceğini vurgulamaktadır. Bununla beraber, Kur’an’da Ebced hesabının varlığını kabul edenlerin, kabul gerekçelerini şöyle özetlemiştir:

“Her ne kadar ebced hesabı, yabancı kaynaklı olsa da Araplar dahil insanlar arasında, o kadar meşhur bir yere sahip olmuştur ki, âdetâ, yabancı kökenli olan mişkât, siccîl, kıstas kelimeleri gibi artık Arapçalaşmıştır. Onun için onun göstereceği delâletler, diğer Arapça ifadeler gibi makbuldur.”(8)

İbn Aşûr gibi bazı âlimlerin bildirdiğine göre, ebced hesabı, kadim zamandan beri kullanılagelen bir sistemdir. Hz. Davud (a.s)'un kitabındaki bazı neşideler bu hesabın simgelerini taşıyor. Yine Romalıların bu sistemle rakamlar kullandıkları bilinmektedir. Bu sistemin Araplara, Romalılar veyahut Yahûdiler tarafından geçtiği tahmin edilmektedir.(9) İbn Aşûr, mukattaat harfleri ve ebcedle ilgili rivâyet edilen hadîsi anlatırken "Hz. Peygamber (a.s.m)'in onlara karşı diğer bazı harfleri zikretmesi O'nun bu harfleri gerçekten ümmetin ömrü için birer işaret kabul ettiği anlamına gelmez." şeklinde bir değerlendirme yapmıştır. Ancak kendisi, hadîsin sıhhati konusunda bir şey söylemediği gibi, ebced hesabını inkâr ettiğini gösteren bir ifadesi de sözkonusu değildir.(10)

Hâkim'in Müstedrek adlı hadis kitabının tahkikli neşrini gerçekleştiren Yusuf Abdurrahman Maraşlı, söz konusu kitap için hazırladığı fihristin mukaddemesinde "ebced" konusuna da değinmiştir. O'na göre, İslâm öncesi dönemlerde Yahudî ve Hristiyanlar tarafından kullanılan ebced sistemi, İslâm'ın zuhûrundan itibaren yaklaşık bir asır kadar eserlerin tertibinde kullanılmış daha sonra terkedilmiştir. Fakat, "ebced hesabı", bir matemetik sistem olarak, tarih boyunca kullanılmaya devam etmiştir.(11) Daha önce 22 harfden oluşmuş bu sisteme Müslümanların işi ele almaları ile "peltek se, hı, zel, dad, zı, ğayın" harfleri ilave edilmiş ve sayı 28'e ulaştırılmıştır.(12)

Muhammed Hamidullah'ın görüşü de şu merkezdedir:

Ayın 28 menzili gibi, Arap alfabesi de 28 tanedir. Bunlar her biri belli bir sayıyı göstermek suretiyle 1'den 'e kadar rakkamları ifade eder. Sûre başlarında bulunan hece harfleri ise 14 tane olup yüksek mânâlar ifade etmektedir.(13)

Güzel bir tevafuktur ki, Ebced sisteminin asıl adı olan “Ebû câd” kelimesinin matematik değeri, 17’dir. İslamın ortaya çıktığı sırada, Mekke’de yazı bilenlerin sayısı da 17’dir.(14)

Annemarie Schımmel'in bildirdiğine göre, müselles (üç haneli kare) diye bilinen, bütün yatay ve düşey satırlarda olduğu gibi, çapraz hatlarda da rakamlarının toplamı 15'i veren bir maharetli karenin İslâmî gelenekte çok yaygın bir yeri vardır. Bu karenin, diğer adıyla Vefk'ın bu değeri, semâvî kimliğinden kaynaklanmaktadır. Bu (sihirli/maharetli) karede yer alan harfler, "B-Tı-D-keskin Z- H-C-V- elif-noktasız Hı” harfleridir. Vefkte bazen kendileri, bazen de ebced değerleri yazılan bu dokuz adet ebced harfinin, ilk defa Hz. Adem (a.s)'e vahiy olarak geldiğine dair yaygın bir kanaat vardır.(15) Karede yer aldıkları şekilde; sözkonusu dokuz harfin yukarıdaki sıraya göre, üçer üçer ebced değerleri şöyledir: 2+9+4=15, 7+5+3=15, 6+1+8=

Söz konusu meharetli kare, İmam Gazzalî tarafından da kabul görmüş, “bir tılsım olarak tesiri tecrübe ile sabit olduğu” ifade edilmiştir.(16) Öyle ki, zamanla, Gazzalî’nin karesi (müsellesü’l-Gazalî) şeklinde ün yapmıştır. Aslında bu etkin fonksiyona sahip karenin harfleri, Hz. Ali tarafından da, sırlı olarak kabul gördüğünü gösteren ifadeleri vardır. Esrarlı olduğu bilinen Celcelûtiye kasidesinde, Hz. Ali “Bi sırrı buduhin echezatın / betadin zehecin bi vahi’l-vehâ..” diyerek, bu sırlı harfleri, diğer birkaç harfle beraber, münacatta kullanmıştır.(17)

Celcelutiye Kasidesi Ebced Hesabına Göre Yazılmıştır

Hazreti Ali Radıyallahü Anh'ın en meşhur Kaside-i Celcelutiyesi, baştan nihâyete kadar bir nevi hesab-ı ebcedi ve cifir ile te'lif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmıştır.(18)

Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî'nin kaleme aldığı meşhur Mecmuatu'l-Ahzab adlı eserde Celcelutiye kasidesine de yer verilmiştir. "Bede’tu bi bismillah" cümlesiyle başlayan kasidenin son beyti, kaside sahibi Hz. Ali'nin ismini gösteren ve "Bunlar, yaratıklar insanlar için bir araya getiriliş ilimlerin sırları olup, Hz. Muhammed (a.s.m)'in amcasının oğlu Ali'nin makalesidir." anlamına gelen:

"Mekalu Aliyyin ve’bnu ammi Muhammedin ve sirru ulûmin lil-halaiki cümmiat." beytiyle sona ermiştir. Bediüzzaman'ın da işaret ettiği gibi, kaside baştan sona kadar ebced hesabını gösterir şekilde basılmıştır.(19)

Bu İşin Ehli Olan Alimlere Göre, Ebced Hesabı, Esrarın Anahtarıdır

Cafer-i Sadık (r.a.) ve Muhiddin-i Arabî (r.a.) gibi esrâr-ı gaybiye ile uğraşan zatlar ve esrar-ı huruf ilmine çalışanlar, Bediüzzaman Said Nursi (r.a) gibi alimler bu hesab-ı ebcediyi gaybî bir düstur ve bir anahtar kabul etmişlerdir.(20)

Konuyla ilgili birkaç misâl daha vermekte fayda vardır:

a. Hz. Ali ve Şura Suresi Yorumu:

İzz b. Abdusselam'ın bildirdiğine göre: Hz. Ali, Şura Suresinin başında yer alan "Hâ-Mim-Ayın-Sin-Kaf" şifreli harflerden, Muaviye ile kendisi arasında vuku bulan hadiseleri çıkarmıştır.(21)

b.İbn Kemal ve Enbiya Sûresi Yorumu:

"Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır, diye yazmıştık."(22) mealindeki âyetten İbn Kemal, Sultan Selim'in Mısır'ın Osmanlı ülkesine ilhak tarihini çıkarmıştır. Âyette Tevrat yerinde kullanılan "ez-Zikr" kelimesi, ebced hesabı ile konunun düğümünü çözen anahtar kelimedir. Âyette "ez-Zikr'den sonra" tabiri kullanılmıştır. Bu kelimenin ebced değeri (okunmayan lâm hariç) 'dir. Mısır'ın fetih tarihi ise, hicrî 'dir. Demek ki âyet işârî mânâsıyla hicrî 'den sonra fethin gerçekleşeceğini ifade etmiştir.(23)

Eskiden Beri, Yüksek Edipler, Ebced Hesabını Kullanmışlardır

“Yüksek edibler bu hesabı, edebî bir kanun-u letâfet kabul edip, eski zamandan beri onu istimal etmişler. Hatta letâfetin hatırı için iradî ve sun'î ve taklidî olmamak lazım gelirken, sun'î ve kasdî bir sûrette o gaybî anahtarların taklidini yapıyorlar."(24) Bu konuda yüzlerce misâl verilebilir. Ancak biz burada nümune olarak bir-iki misâl vermekle yetineceğiz:

Kırım Balıkova Kalesi civarındaki bir camiin kitabesinde: "Hakk muradın hemîşe ide atâ; 'Kabbelallahu hayrekum' tarih ola." şeklinde bir ifadeyle "Allah hayrınızı kabul buyursun." anlamındaki son cümle ile mâbedin 'de yapıldığı gösterilmiştir.(25)

Mihriman Sultan'ın vefatına, "Hâdise-i mevt" terimi ile tarih düşürülmüştür. Bu tabirin ebced değeri olup, onun vefat tarihidir.(26)

Ebced harflerinin aritmetik değerlerine göre kullanımları edebiyat sahasında olduğu gibi, fizik, kimya gibi fen bilimleri sahasında da kullanılmıştır. Büyük memurların tayin ve terfî tarihlerinde, doğum ve ölüm tarihlerini belirlemede yaygın bir şekilde kullanılmıştır.(27)

EBCEDLE İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR

Ebced Hesabı ve Hurufîlik Meselesi

Bazı kimseler, Ebced hesabı gibi Esrar-ı hurufla ilgili işarî tefsir yorumları ile, hurufîlik safasatasını birbirine karıştırmıştır. Bazıları da, bir tefsir metudunun kabul edilebilmesi için, onun Hz. Peygamber (a.s.m) tarafından kullanılmış olması gereğinin varsayımından hareketle, bu tür işârî tefsir metotlarına, bu çeşit yorumlara katılmama taraftarıdır. Onun için bu konuyu, soru-cevap şeklindeki bir diyalogla açığa kavuşturmakta fayda vardır:

Soru: Ebced hesabının, hurufçuluk (hürûfîlik) ile bir irtibatı yok mudur?

Cevap: İslâm inancını ortadan kaldırmak için ortaya çıkan, bâtıl bâtınîliğin bir kolu olan tarihdeki Hurûfîlik ekolunun kurucusu sayılan, Fazlullah adındaki şahsın doğum tarihi, hicrî 'dır. Halbuki İslâm literatüründe "Esrâru ilmi'l-hurûf" olarak geçen ve harflerin sırlarına dair yapılan ilmî çalışmalar çok önceden vardı. Misâl olarak harflerin esrarı konusunda meşhur olmuş Muhyiddin İbn Arabî'nin ölüm tarihi hicrî 'dir.(28) Hatta ondan daha önce bu konuda oldukça fazla şöhret bulmuş İbn Berrecan'ın ölüm tarihi, hicrî 'dır.(29)

Soru: Ebced hesabını kullananlar, hicrî tarih yanında, miladî tarihe göre de tespitler yapmaktadır. Miladî tarihi kullanmak doğru olabilir mi?

Cevap: Kur’an’da bu metodun kullanıldığını kabul edenler için hicrî veya miladî tarihlerin kullanılmasında hiçbir sakınca yoktur.

Evvela, Allah için bu iki tarih arasında bir ayrılık-gayrılık düşünülemez. Çünkü bu tarihlerin her ikisi de O'nun birer elçisine nispetle ortaya çıkmıştır. Tabir yerindeyse Allah, her harhangi bir tarihi esas alıp ona taraf olmaz, ikisi arasında fark gözetmez.

İkinci olarak, Kur’an’ın maksadı, hicrî veya miladî tarihini ispat edip tespit etmek değildir. Bilakis, onun maksadı, insanlar arasında şöhret bulmuş bir hesap tablosunu/bir tarihi, esas alarak, herhangi bir olayı ona göre tespit etmek ve bunu insanların dikkatine sunarak, kendi semavî kimliğini ortaya koymaktır. Bu hüküm şayet varsa meşhur iki tarihin dışında kalan ve kullanılan diğer tarihler için de geçerlidir. Yeterki Kur’an’ın amacına hizmet etsin.

Üçüncü olarak, Ebced hesabı, bir ifadede yer alan cümlelerin hesabıdır. Bunun tefsirlerdeki orijinal Arapça ismi “hisabu’l-cümel”dir. Buna göre, barındırdığı harflerin sayı değerleri bakımından çok farklı rakamlara ulaşan cümlelerin işaret ettiği olayların yakınlık ve uzaklığına göre, farklı tarihlerin kullanılması, bu durumun tabiî bir sonucudur.

Mesela; Kur'an'da Hz. Peygamber (a.s.m)'e hitaben "Eğer seni vefat ettirirsek" mealindeki “ev neteveffeyenneke” cümlesinin matematik değeri ’dir. Bu cümlenin tekrar edildiği üç surenin tertip ‘numaraları ise 63’tür. Burada ayetin manasına gaybî işaretler de dahil edilerek, Kur’an’ın semavî kimliğine dikkat çekilmiştir. Bu tarihlerden ilkini miladî, ikincisini hicrî tarihe göre (Efendimizin ölüm tarihini ve ömrünü) hesaplamak zorunluluğu vardır. Çünkü, bu işaretlerin belirlenmesinde, hesap cetveli ile işarete konu olan olaylar arasındaki tevafukların, uygunlukların büyük rolü vardır. Çünkü tevafukların kendisi de gaybî işaretlerin bir anahtarıdır, bir emaresidir.

Soru: Hz. Peygamber (a.s.m)'in cifir, ebced hesabı ve tevafuk gibi şeylerden hüküm çıkardığı varid olmadığına göre, böyle bir metodu kullanmak caiz midir? Ve bu sünnete aykırı değil midir?

Cevap: Kur'an'ın, had ve hesaba gelmez mânaları, işaretleri, tefsirleri söz konusudur. Halbuki bunların hepsinin, Hz. Peygamber (a.s.m) tarafından ifade edildiğini kimse gösteremez. Şüphesiz bu hakikatler, yine de o kudsî kaynağın malıdır. İlm-i huruf değil; bilâkis, çok zâhir (Bâtinîliğin zıddı) ve bir aritmetik tablo içerisinde yer alan ebced hesabı ve gözle görünen tevafukları Kur'an'daki bazı işaret ve nüktelerinin anlaşılması için bir vesîle yapılması işaretlerinden istifade edilmesi, elbette Hz. Pegamber (a.s.m)'in sünnetine aykırılığı söz konusu olamaz.(30) Milyonlarca tefsirdeki milyonlarca farklı yorumların varlığı, bu gerçeğin açık bir delilidir.

Âlimlerin bu konuda dedikleri şudur: Eğer bir tevafuk, değişik yönlerden bir hadiseye baksa, ona uygun düşse, makam ve manaya münasip olsa, böyle bir tevafuk işaret derecesine çıkar. Böyle durumlarda "Bu tevafukla şu ayet, şu hâdiseye işaret ediyor." denilebilir.(31)

Örneğin: hazırlanmış bir sofranın üzerinde, söz gelişi, 10 çatal, 10 kaşık, 10 tabak gördüğümüzde, bu sofraya 10 kişinin oturacağını yüzde yüze yakın, kesin bilgi ifade eden bir tahmin yürütürüz. Çünkü, kesin bilgi edinme yollarının başında gelen husus vahiy kaynağının dışında gözle görülen husustur. Gözün gördüğü bir gerçeğin arka planını görme yeteneğine sahip olan mekanizma ise akıldır. Yerine göre, akıl gözünün gördüğü bir hakikat, normal gözün gördüğünden daha sağlam, daha doğru olabilir.

Semavî kimliği belli olan Kur’an sofrasında serilen ve akla hitabeden tevafuklar, söz konusu misalden çok daha açıktır. Ve buraya davet edilen hikmet misafirlerini, birer ilâhî işaret olarak kabul etmek gerekir.

Yine, bir ifadenin içerisinde yer alan kelimelerin diziliş şekilleri ve harfleri, o ifadenin anlamına ne kadar yakın olsa, ne kadar münasebet ipçikleriyle bir örgü kurabilse, o ifadenin ulvileşmesine o ölçüde katkı sağlar. Bu husus, Belağat ilminin önemli bir kaidesidir.(32) İşte, Kur'an'ın kelime ve harflerinde değişik şekilde görünen tevafuklar, doğru olarak gösterilebildiği ölçüde, birer belağat ve birer edebî sanatı ifade ettikleri gibi, aynı zamanda gaybî haberler veren birer işaret lambaları görevini görürler.(33)

Kur'an-ı Kerim'in pek çok açıdan mucizevî yönleri olduğu gibi, kelimelerinde, cümlelerinde ve nazmında da birçok harikalar vardır. Madem ki, Kur'an'ın ayet ve kelimelerinin gösterdiği hakikatlerde mucize izleri vardır, elbette o ayet ve kelimeleri teşkil eden harflerinde de onun mucizevî işaretleri olacaktır.

Bazı Tevafuk Tabloları ve Kelimelerin Aritmetik Değerleri

Allah'ın, sonsuz ilmiyle her şeyi nasıl kuşattığını ve her şeyi nasıl bir, bir saydığını gösteren tevafuk tablolarının ve kelimelerin aritmetik değerlerinin, Kur'an nezdindeki değerini anlamak için Kur'an'ın kendisine bakmak yeterlidir.

Konu ile İlgili Bazı Misâller:

1. “Allahumme Malike’l-mülk” (Al-i İmran, 3/26) İfadesi:

a. Bu ayette söz konusu olan “Allah” ve “Malik” isimlerinin buraya kadar ki tekrar sayısı: ’dur.(34)
b. Bu ifadenin ebced değeri de ’dur.
c. Bu ifadenin yer aldığı ayet, Kur’an’ın ayetidir.

Bu ayet-i celile, tevafuk lisanıyla diyor ki: Mülkün maliki olan Allah, Kur’an’ın da sahibidir. Bütün mülkünü tek tek sayıp bildiği gibi, Kur’an’ın her tarafını da tek tek sayıp biliyor. Bu ise, Kur’an’ın O’ndan geldiğini gösterir.

2. Allah’ın “ Şehid” ismi:

a. Her şeyi görüp bilen anlamındaki Allah’ın bu isminin matematik değeri ’dur.
b. Bu ismin, merfu (ötreli) şekliyle 9. tekrarını yaptığı ve Kur’an’ın genelinde en son geçtiği Buruc Suresinin 9. ayeti, Kur’an’ın sondan ayetidir.

Bu tevafuk şöyle diyor: İyi bilesiniz ki, Şehid kelimesini böyle harika bir tarzda yerine koyan Allah, her şeye şahittir.

3. “Hum bâliğûh”:

a. “Biz, ulaşacakları bir müddete kadar onlardan azabı kaldırınca, hemen sözlerinden dönüverdiler.”(Araf, 7/) ayetinde yer alan ve “onların ulaşacakları” anlamına gelen “hum bâliğûh”cümlesinin ebced değeri, ’dur.
b. Bütün Kur’an’da yalnız bir defa kullanılan bu cümlenin geçtiği ayet, Kur’an’ın ayetidir.

Sanki bu tevafuk diyor ki: İyi bilinsin ki, siz Kur’an’ı okurken, nasıl bu ayete ulaştınız, onlar da aynen söz verdiğimiz sürelerine ulaştılar; sonra cezaya çarpıldılar. Demek, zulüm söz konusu değildir.

4. “Gaybı bilen Allah”:

a. “Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah onların gizli tuttuklarını da, fısıltılarını da bilir. Ve şüphesiz Allah, gaybları (gizlilikleri) çok iyi bilendir” mealindeki ayetin son cümlesinin asıl metni “ve ennellahe allamu’l-ğuyûb”dur. Bu cümlenin matematik değeri, ’tür.
b. Bu cümlenin bulunduğu ayet (Tevbe, 9/78), Kur’an’ın ayetidir.
c. Cümlenin ebced değeri ile ayetin genel sırası, 13 sayısını gösterdiği gibi, ayetin suredeki numarası da 78 olup 6x13’tür.
d. Ayet numarasının gösterdiği 78 rakamı, hem “aded”, hem de “Hakim” kelimesinin matematik değeridir. Bu ise, burada hikmetli bir sayısal tablonun gösterildiğine işarettir.

Bu tevafuk, ayette yer alan “ve ennellahe allamu’l-ğuyûb” cümlesinin dediği gibi, Allah’ın bütün sırları / gizlilikleri bilen, sonsuz bir ilim sahibi olduğunu, Kur’an’ın ise, bu sonsuz ilim sahibinin kitabı olduğunu göstermektedir.

Risaleti Tasdik Eden Bazı Tevafuklar

1. “İnneke le mine'l-mürselîn”:

Bilindiği gibi, Hz. Muhammed (a.s.m) tarihinde peygamber olarak gönderilmiştir. Bunu ilan eden: "Şüphesiz sen gönderilmiş peygamberlerdensin." mealindeki ayet, Kur'an'da iki yerde zikredilmiştir (Bakara, 2/; Yasin, 36/3).

Ayetin asıl metni:“İnneke le mine'l-mürselîn” cümlenin harf sayısı (okunmayan vasıl hemzesi hariç) 13’tür. 13 harften meydana gelen bu cümlenin ebced değeri ise, 13'ün 47 katı olan ’dir. Ayetin matematik değeri, anlamını teyid etmekte ve O'nun -miladî olarak- peygamber olduğu tarihi vermektedir.

Şayet okunmayan vasıl elifi de sayılsa, bu cümlenin ebced değeri, olup 36x17’dir. Manidâr bir tevafuktur ki bütün Kur’an’da, Hz. Peygamber (a.s.m)’e hitap eden "Şüphesiz sen gönderilmiş peygamberlerdensin." mealindeki ayet, yalnız söz konusu iki yerde geçmiştir. “gönderilmiş peygamberler” tabiri, bu iki ayet arasında, ebced değerlerine uygun olarak 17 defa tekrarlanmıştır.

2. “ABESE” Kelimesi:

Abese suresinin ilk iki ayetinin mealleri şöyledir: "Âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve arkasını döndü."
İşte bu üslupta bir harikalık vardır. Çünkü cümlede kullanılan "Abese" fiili malum olmasına rağmen faili zikr edilmemiştir. Bu üslup alışageldiğimiz ifade tarzlarının dışındadır.

Ancak Kur'an-ı Hakim burada mucize bir belgeyi göstermiştir. Şöyle ki; açıktan zikredilmeyen cümlenin faili, bizzat "Abese/Yüzünü ekşitti" fiilinin ebced değerinin içerisindedir. Evet bu kelimenin ebced değeri olup "Muhammed" isminin karşılığıdır. Yine kendisinden yüz çevrilmiş kişinin de ismi verilmemiş ancak, onu da, "el-A'ma" kelimesinin ebced değerinde şifrelemiştir. Evet bu kelimenin ebced değeri tür. Söz konusu kimsenin ismi "Abdullah"ın ebced değeri de tür.

Bu bağlamda görülen bu tevafukları kör tesadüf rüzgârlarına havale etmek doğru değildir.

3. "Eğer seni vefat ettirirsek”:

Kur'an'da Hz. Peygamber (a.s.m)'e hitaben "Eğer seni vefat ettirirsek.." cümlesi üç defa zikredilmiştir. Bunlardan ilki Yunus suresinin ayetinde geçmiştir.

Ayetin meali "Eğer onları tehdit ettiğimiz (azabın) bir kısmını sana (dünyada iken) gösterirsek (ne a'lâ); yok (onu göstermeden) eğer seni vefat ettirirsek nihayet onların dönüşü de bizedir. (O zaman onlara neler olacağını göreceksin.) Sonra Allah onların yapmakta olduklarına da şahittir."

Ayette azabın bir kısmının Hz. Peygamber (a.s.m)'e gösterilebileceği hususu vurgulanmıştır.

Mekke'de inen bu surede belirtilen azabın bir kısmı Bedir savaşında gerçekleşmiş ve Hz. Peygamber (a.s.m)'e gösterilmiştir.

Ayette ifade edilen Hz. Peygamber (a.s.m)'in vefat haberi de çok harika bir tarzda ihbar-ı gaybi nevinden söz konusu yapılmıştır. Şöyle ki:

"Eğer seni vefat ettirirsek" cümlesi, Kur’an’da üç defa geçmektedir. Bu cümle açıkça, Hz. Peygamber (a.s.m)’in vefatından söz etmektedir. Geçtiği üç sure ve ayet numaraları da, Hz. Peygamber (a.s.m)'in ömrü olan, 63'ü gösteriyor. Ayet ve sure numaraları şöyledir: Yunus 10 /46, Ra'd 13/40 ve Ğafir 40/ Buna göre, ayet numaralarının toplamı: ’tür. Sure numaralarının toplamı ise, 63’ tür.

"Eğer seni vefat ettirirsek" cümlesinin harf sayısı, 9’dur. 63 sayısı ise, 9'un 7 katıdır.

Vefatı haber veren bu cümlenin -harfleriyle beraber- ebced değeri, ’dir. Bu da Hz. Peygamber (a.s.m)'in, miladi vefat tarihidir. İşte tevafuk penceresinden gaybî haberlerin aşikar bir görüntüsü!

Dipnotlar:

1. bk. İslâm Ansiklopedisi, X/
2. bk. a.g.e., a.g.y.
3. bk. İbnu’n-Nedim, el-Fihrist, 6; Tâhiru'l-Mevlevî, Edebiyat Lügatı, 38; Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü, 18; Yakıt, İsmail, Türk- İslâm Kültüründe Ebced Hesabı ve Târih Düşürme,
4. bk. Tâhirü'l-Mevlevî, a.g.y.
5. bk. a.g.y.
6. bk. Kâtib Çelebi, Keşfuz-Zünûn, I/
7. bk. a.g.e., a.g.y.
8. monash.pw- Beydâvî, I/
9. bk. bn Âşûr, Muhammed Tahir el-Cezairî, et-Tahrir ve’t-Tenvîr, I/
bk. İbn Âşûr, I/
bk. Maraşli, Yusuf Abdurrahman, Fihrisu Ahâdîsi'l-Müstedrek,
bk. a.g.e., a.g.y.
bk. Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü,
bk. Cerrahoğlu, İsmail, Tefsir Usulü,
krş. A. Schımmel, Sayıların Esrarı (monash.pwi, Mehmed ),
Gazzalî, Muhammed b. Muhammed, el-Munkızu mine’d-delâl, 46, şekiliçin bk. s.
bk. Gümüşhanevî, Ahmed Ziyaeddin, Mecmuatu’l-Ahzâb (Şâzelî),
bk. Nursi, Sikke-i Tasdik, a.g.y.
bk. Gümüşhânevî, Ahmed Ziyaeddin, Mecmûatu'l-Ahzâb (Şâzelî kısmı),
bk. Nursi, Sikke-i Tasdik, a.g.y.
monash.pw-Suyutî, el-İtkan, II/; el-Âlûsî, I/
Enbiya, 21/
krş. Âlusî, I/8; Badıllı, Abdulkadir, Risale-i Nur'un Kudsi Kaynakları,
Nursi, Sikke-i Tasdik,
bk. Yakıt ,
bk. Yakıt,
Geniş bilgi için Yakıt İsmail'in eserine bakılabilir. Ayrıca değişik misaller için Badıllı'nın R. Nur’un Kudsî Kaynakları adlı eserinin cifir ve ebced bölümüne de bakılabilir.
İbn Arabî'nin, harflerin esrarı ile ilgili görüşleri için bk. İbn Arabî, I/
bk. ed-Dâvûdî, Şemsuddin Muhammed b. Ali, Tabakâtu'l-Müfessirin, I/
bk. Nursi, Müdâfaalar,
bk. a.g.e, a.g.y.
bk. Nursi, Muhakemat,s
krş. Nursi, Zülfikar, (Osmanlıca) s,
Bu ayete kadar Allah ismi, , aynı kök harflerinden gelen İlâh kelimesi, 11, Malik kelimesi bir defa geçmiştir. Buna göre burada “Allahumme” kelimesi sıradadır.

(Yrd. Doç. Dr. Niyazi BEKİ)

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.