Murat Bardakçı Nemika Bardakçı
kaynağı değiştir]
- Maragalı Abdülkadir, Pan Yayıncılık, 1986, ISBN 2789757652035.
- Son Osmanlılar & Osmanlı Hanedanı'nın Sürgün ve Miras Öyküsü, Pan Yayıncılık-İnkılâp Kitabevi, 1991, ISBN 9751026163.
- Fener Beyleri'ne Türk Şarkıları, Pan Yayıncılık, 1993, ISBN 9757652210.
- Osmanlı'da Seks, Gür Yayınları-İnkılâp Kitabevi, 1993, ISBN 9751022568.
- Refik Bey (Refik Fersan ve Hatıraları), Pan Yayıncılık, 1995, ISBN 9789757652366.
- Sultanî Besteler (Osmanoğulları'nın Son Padişahı Mehmet Vahideddin'in Eserleri), Pan Yayıncılık, 1997, ISBN 9757652632.
- Şahbaba: Osmanoğulları'nın Son Hükümdarı Vahdettin'in Hayatı, Hatıraları ve Özel Mektupları, Pan Yayıncılık-İnkılâp Kitabevi, 1998, ISBN 9751024536.
- Talât Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi, Everest Yayınları, 2009, ISBN 9752895607.
- Neslişah: Cumhuriyet Devrinde Bir Osmanlı Prensesi, Everest Yayınları, 2011, ISBN 9789752899414.
- Ahmed Oğlu Şükrullah: Şükrullah'ın Risalesi ve 15. Yüzyıl Şark Musikisi Nazariyatı, İstanbul, 2012, ISBN 9786054518173.
- Üçüncü Selim Devrine Ait Bir Bostancıbaşı Defteri, Pan Yayıncılık, 2013, ISBN 9786054518531.
- İttihadçı'nın Sandığı, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ISBN 9786053321118.
- Mahmut Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ISBN 9786053322351.
- Hafız Hakkı Paşa’nın Sarıkamış Günlüğü, İş Bankası Kültür Yayınları, 2014, ISBN 9786053323440.
- Enver, İş Bankası Kültür Yayınları, 2015, ISBN 9786053326045.
- Naciyem, rûhum, efendim… İş Bankası Kültür Yayınları, 2016, ISBN 9786053327288.
- Safiye, İş Bankası Kültür Yayınları, 2017, ISBN 9786052952481.
- Yıkılış Ve Kuruluş İş Bankası Kültür Yayınları, 2018, ISBN 9786052952337.
- Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs, Turkuvaz Kitap, 2019, ISBN 6057717030.
- Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim, İş Bankası Kültür Yayınları, 2021, ISBN 9786254052309.
Kaynakça[değiştir “Casus gazeteci!”
Bir meslektaş telefon etti:
“Haber Türk'te Murat Bardakçı'nın yazısını okudun mu?”
“Hayır” dedim “Ben onu pek okumaya değer bulmam!”
“Sana fena halde yüklenmiş. ‘Nedir bu Mecelle denilen ahmaklık?' başlıklı yazına son derece bozulmuş, verip veriştirmiş!” diye devam etti.
“Olabilir” dedim “Herkes düşüncesinde özgürdür. O, mevcut iktidara göre bir adam demek ki… Hayırlı olsun!”
“Sana onun hakkında bilgi vereyim. O Nemika Hanım'ın oğludur. Murat Bardakçı'nın babası İlhan Bey'den boşanan annesi Nemika Hanım'ı, Beden Terbiyesi İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde çalıştığı günlerden tanırım. Muhterem bir kadındı…”
“Bırak şimdi annesini… Konumuzla ne alâkası var?
“Peki, öyleyse babası İlhan Bey'i anlatayım. Ne dersin, onu anlatayım mı?”
“Ne olmuş babasına? Bildiğim kadarıyla eski yıllara mensup bir gazeteciydi, bir meslektaştı…”
“Tabii, gazeteciydi ama
‘Casus gazeteci'… Yabancı istihbarat örgütlerine bilgi satan, ülkemizin askeri sırlarını para karşılığı başka ülkelere veren, yani casusluk yapan bir gazeteciydi…”
“Olabilir ama herkes için bir şey söylerler…”
“Yok, iş o kadar basit değil… Askeri mahkemenin iki kararı var bu konuda… Bugün 60 yaşına merdiven dayayan Murat Bardakçı'nın babası Türkiye'den kaçtığında 64 yaşındaydı.”
* * * *
Durum ilginç bir hale geliyordu. Merak ettiğim için:
“Neden kaçtı?” diye sordum. Anlattı:
“Murat Bardakçı'nın babası İlhan Bardakçı, Ankara'da bir gazetede köşe yazarlığı yapıyordu. Aldığı para ile geçinemiyor olacak ki yabancı istihbarat örgütlerine para karşılığı Türkiye'nin askeri bilgilerini satmaya başladı. Aldığı paralarla ailesinin geçimini ve oğlu Murat'ın okul masraflarını karşılıyordu. Fakat bir süre sonra, Suriye, Libya ve Irak lehine casusluk yaptığı saptandı. Askeri mahkemede yargılanan İlhan Bardakçı ‘Vatana ihanet' suçundan 15 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak 1989 yılında bir fırsatını bulup Almanya'ya kaçtı. 15 yıl yurt dışında kaçak olarak yaşayan İlhan Bardakçı, 2004 yılında Almanya'da öldü.”
“Bu bilgiler eminim ki doğrudur ama bunun konumuzla ne ilgisi var?”
“Murat Bardakçı'nın rahmetli pederinin ülkeye yaptığı hizmetler belli demek istiyorum…”
Lâfı uzatmak istemedim ve:
“Tamam kardeşim, verdiğin bilgilere teşekkür ederim ama ben böyle şeylerle ilgilenmek istemiyorum.” diyerek telefonu kapattım…
* * * *
Murat Bardakçı bana çatmış… Varsın çatsın!
Bir vakitler Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptığım Hürriyet Gazetesi'nde benim emrimde çalışan bir insandı. Kahire temsilcisiydi. Büro kapatılınca İstanbul'a almıştık. Patron, onun işine son vermemi istemesine rağmen bunu yapmamış, işsiz kalmasını önlemiştim.
Fakat… Bilmediğim bir nedenle o günlerden kalma bir gıcığı, bir kompleksi var demek ki…
Ne diyeyim? Devam etsin! Ateş olsa cirmi kadar yer yakar!
Leman Sam'ın hassasiyeti
Leman Sam halkımızın sevdiği bir ses sanatçısıdır.
Bir süre önce, “Bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan ile IŞİD, aynı duygudadır!” diye kişisel düşüncesini açıkladı.
Vay efendim sen misin bunu söyleyen… Görülmemiş bir tepki aldı!
Üst düzey iktidar mensupları bile ona “Zavallı, yozlaşmış, edepten yoksun!” diye saldırdı.
Ne vardı bu kadar kızacak?
Leman Sam, hayvan sevgisini ve insan hassasiyetini dile getiriyordu.
Herkes düşüncesini özgürce söyleyemez mi?
Hayır! Bu devirde söyleyemez!
Tepedeki efendiler gibi düşünürseniz her şeyi söylemekte, yani yağdanlık olmakta sınırsız özgürsünüz…
Karşı bir düşünce ileri sürerseniz, üzerinize gelir, sizi linç etmeye kalkarlar!
Leman Sam, kendisine saldıranlara “Sahtekâr, cahil ve çürüksünüz” dedi.
Daha ne desin?
Tebessüm
Gerçek dostlar kimlerdir?
Padişah Abdülaziz‘in Sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa (1814-1868) sevilen bir devlet adamıydı.
Emrindeki vezirler bir gün ona sorarlar:
“Gerçek dostlarınız kimlerdir paşam?”
Fuat Paşa şöyle cevap verir:
“Şimdi sadrazamım, güç bende, mevki ve ikbal içindeyim. Bunlar elden gittiği zaman beni arayanlar gerçek dostlarımdır,”
Günün Sözü
Düşüyoruz çünkü, her şey liderle yükselir ve ona bağlı olarak düşer!
nest...
“Casus gazeteci!”
Bir meslektaş telefon etti:
“Haber Türk'te Murat Bardakçı'nın yazısını okudun mu?”
“Hayır” dedim “Ben onu pek okumaya değer bulmam!”
“Sana fena halde yüklenmiş. ‘Nedir bu Mecelle denilen ahmaklık?' başlıklı yazına son derece bozulmuş, verip veriştirmiş!” diye devam etti.
“Olabilir” dedim “Herkes düşüncesinde özgürdür. O, mevcut iktidara göre bir adam demek ki… Hayırlı olsun!”
“Sana onun hakkında bilgi vereyim. O Nemika Hanım'ın oğludur. Murat Bardakçı'nın babası İlhan Bey'den boşanan annesi Nemika Hanım'ı, Beden Terbiyesi İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde çalıştığı günlerden tanırım. Muhterem bir kadındı…”
“Bırak şimdi annesini… Konumuzla ne alâkası var?
“Peki, öyleyse babası İlhan Bey'i anlatayım. Ne dersin, onu anlatayım mı?”
“Ne olmuş babasına? Bildiğim kadarıyla eski yıllara mensup bir gazeteciydi, bir meslektaştı…”
“Tabii, gazeteciydi ama
‘Casus gazeteci'… Yabancı istihbarat örgütlerine bilgi satan, ülkemizin askeri sırlarını para karşılığı başka ülkelere veren, yani casusluk yapan bir gazeteciydi…”
“Olabilir ama herkes için bir şey söylerler…”
“Yok, iş o kadar basit değil… Askeri mahkemenin iki kararı var bu konuda… Bugün 60 yaşına merdiven dayayan Murat Bardakçı'nın babası Türkiye'den kaçtığında 64 yaşındaydı.”
* * * *
Durum ilginç bir hale geliyordu. Merak ettiğim için:
“Neden kaçtı?” diye sordum. Anlattı:
“Murat Bardakçı'nın babası İlhan Bardakçı, Ankara'da bir gazetede köşe yazarlığı yapıyordu. Aldığı para ile geçinemiyor olacak ki yabancı istihbarat örgütlerine para karşılığı Türkiye'nin askeri bilgilerini satmaya başladı. Aldığı paralarla ailesinin geçimini ve oğlu Murat'ın okul masraflarını karşılıyordu. Fakat bir süre sonra, Suriye, Libya ve Irak lehine casusluk yaptığı saptandı. Askeri mahkemede yargılanan İlhan Bardakçı ‘Vatana ihanet' suçundan 15 yıl hapse mahkûm edildi. Ancak 1989 yılında bir fırsatını bulup Almanya'ya kaçtı. 15 yıl yurt dışında kaçak olarak yaşayan İlhan Bardakçı, 2004 yılında Almanya'da öldü.”
“Bu bilgiler eminim ki doğrudur ama bunun konumuzla ne ilgisi var?”
“Murat Bardakçı'nın rahmetli pederinin ülkeye yaptığı hizmetler belli demek istiyorum…”
Lâfı uzatmak istemedim ve:
“Tamam kardeşim, verdiğin bilgilere teşekkür ederim ama ben böyle şeylerle ilgilenmek istemiyorum.” diyerek telefonu kapattım…
* * * *
Murat Bardakçı bana çatmış… Varsın çatsın!
Bir vakitler Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptığım Hürriyet Gazetesi'nde benim emrimde çalışan bir insandı. Kahire temsilcisiydi. Büro kapatılınca İstanbul'a almıştık. Patron, onun işine son vermemi istemesine rağmen bunu yapmamış, işsiz kalmasını önlemiştim.
Fakat… Bilmediğim bir nedenle o günlerden kalma bir gıcığı, bir kompleksi var demek ki…
Ne diyeyim? Devam etsin! Ateş olsa cirmi kadar yer yakar!
Leman Sam'ın hassasiyeti
Leman Sam halkımızın sevdiği bir ses sanatçısıdır.
Bir süre önce, “Bıçağını masum bir hayvanın boğazına dayayan ile IŞİD, aynı duygudadır!” diye kişisel düşüncesini açıkladı.
Vay efendim sen misin bunu söyleyen… Görülmemiş bir tepki aldı!
Üst düzey iktidar mensupları bile ona “Zavallı, yozlaşmış, edepten yoksun!” diye saldırdı.
Ne vardı bu kadar kızacak?
Leman Sam, hayvan sevgisini ve insan hassasiyetini dile getiriyordu.
Herkes düşüncesini özgürce söyleyemez mi?
Hayır! Bu devirde söyleyemez!
Tepedeki efendiler gibi düşünürseniz her şeyi söylemekte, yani yağdanlık olmakta sınırsız özgürsünüz…
Karşı bir düşünce ileri sürerseniz, üzerinize gelir, sizi linç etmeye kalkarlar!
Leman Sam, kendisine saldıranlara “Sahtekâr, cahil ve çürüksünüz” dedi.
Daha ne desin?
Tebessüm
Gerçek dostlar kimlerdir?
Padişah Abdülaziz‘in Sadrazamı Keçecizade Fuat Paşa (1814-1868) sevilen bir devlet adamıydı.
Emrindeki vezirler bir gün ona sorarlar:
“Gerçek dostlarınız kimlerdir paşam?”
Fuat Paşa şöyle cevap verir:
“Şimdi sadrazamım, güç bende, mevki ve ikbal içindeyim. Bunlar elden gittiği zaman beni arayanlar gerçek dostlarımdır,”
Günün Sözü
Düşüyoruz çünkü, her şey liderle yükselir ve ona bağlı olarak düşer!