nafaka artırım kararı kesinleşmeden icraya konulabilir mi / One moment, please...

Nafaka Artırım Kararı Kesinleşmeden Icraya Konulabilir Mi

nafaka artırım kararı kesinleşmeden icraya konulabilir mi

İştirak Nafakası

İştirak Nafakasını Kimler Talep Edebilir?

Türk Medeni Kanunu’nda velayeti alacak olan ebeveyn yanında iştirak nafakasını talep edebilecek olan diğer kişileri de sıralamıştır. Türk Medeni Kanunu’nun 329. maddesine göre iştirak nafakası talep edecek olanlar;

  • Küçüğe fiilen bakan ana veya baba,
  • Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde, vasi ya da kayyım tarafından,
  • Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.
  • Boşanma davası devam ederken velayeti alacak olan ebeveyn tarafından talep edilmese dahi hakim, karşı tarafın mali gücü oranında iştirak nafakasına hükmedilebilir.

Evlilik Dışı Doğan Çocuklar İçin İştirak Nafakası Talep Edilebilir Mi?

Evlilik dışı doğan çocuğun nafaka alması mümkündür. Ancak belli şartlar dahilindedir.

Çocuk boşanma veya ayrılık kararı verildikten üç yüz gün içerisinde doğmuşsa velayetin düzenlenmesi gerekmektedir. Boşanma, ayrılık ve evliliğin butlanı davasında velayet düzenlenmediyse hakim öncelikle velayeti düzenleme kararı alacaktır. İştirak nafakası talebiyle açılan dava, velayetin düzenlenmesini de kapsamaktadır.

Evlilik dışı doğan çocuğun velayeti anaya aittir. Baba ile soybağı kurulabilmesi için ‘tanıma’ ya da ‘babalık davası’ açılmalıdır. Tanıma, babanın nüfus memuruna ya da mahkemeye yazılı bir başvuruda bulunması ya da resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olabilmektedir. Babalık davası ise çocuk ya da ananın mahkeme kanalıyla baba ile soybağının kurulmasını isteyebilmektedir. Soybağı ilişkisi kurulduktan sonra nafaka talebinde bulunabilir.

Üniversitede Okuyan Çocuğa Nafaka Bağlanır Mı?

Öncelikle iştirak nafakası süreli olup çocuğun reşit olduğu yaşa kadar devam etmektedir. Çocuk reşit olduğu vakit, iştirak nafakası da sona erecektir. Ancak reşit olan müşterek çocuğun eğitimi devam ediyor ise dava açarak yardım nafakası talebi ile dava açma hakkı bulunmaktadır. Üniversite okuduğunu ve eğitim sürecinin devam ettiğini, eğitim masraflarının ve aylık barınma, beslenme gibi masraflarının listesi ile birlikte yardım nafakası talepli dava açma hakkı bulunmaktadır.

İştirak Nafakasının Koşulları Nelerdir?

  • İştirak nafakası ödeyecek olan ebeveynin ekonomik gücü önem teşkil etmektedir. İştirak nafakasında, sosyal ve ekonomik duruma göre miktar belirlenmektedir. Kendisine velayet hakkı verilmeyen ebeveyn, kural olarak çocuk adına iştirak nafakası ödeyecektir.
  • Boşanma davası devam ederken iştirak nafakasının talep edilmesi ile hakim bağlı değildir. Kanun ve mahkemeler çocuğun menfaatine yönelik hareket ettiğinden velayeti alan taraf, iştirak nafakası talep etmese dahi mahkeme doğrudan nafaka ödenmesine karar verebilir.
  • İştirak nafakası, boşanma davası, ayrılık davası ya da evliliğin iptali davasında bağlanması yönünde talepte bulunabileceği gibi dava sonlandıktan sonra ayrı bir dava açarak da talep edebilir. Çocuğun velayet hakkı verilen anne ya da baba, davanın sonlanmasından sonra dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere iştirak nafakası bağlanması yönünden talepte bulunabilir.
  • İştirak nafakasına dair karar verilmesi için eşlerin boşanma koşulu aranmamaktadır. Taraflar boşanmamış ancak ayrı yaşıyor ise velayet ve velayetle birlikte nafaka ödenmesi yönünde talepte bulunarak dava açılabilir.

İştirak Nafakasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

İştirak nafakasında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Aile mahkemesi dışında başka bir mahkemede iştirak nafakası talebi ile açılan dava, görevsizlik nedeniyle reddedilecektir. Aile mahkemesi olmayan yerlerde ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Asliye hukuk mahkemesi aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakabilecektir.

İştirak nafakası, boşanma davası esnasında iştirak nafakası bağlanması talebinde bulunulmuş ise yetkili mahkeme boşanmanın görüldüğü mahkeme olacaktır. Ancak boşanma davası dışında ya da boşanma davasının sona ermesi sonrası açılacak olan davada yetkili mahkeme iştirak nafakasının alacaklısı, davalının yerleşim yeri ya da küçüğün bulunduğu ikametgah yerlerinden birinde açılabilecektir.

İştirak Nafakası Miktarı Nasıl Hesaplanır?

İştirak nafakasının miktarı hakimin takdirindedir. Ancak hakim belli hususlara dikkat ederek iştirak nafakasında miktar belirleyecektir. Öncelikle iştirak nafakası ödeyecek kişinin mali gücü oranının dışına çıkan bir miktar belirlenmez. Çocuk, boşanma nedeniyle sosyal çevresinden uzak kalmak zorunda kalmış, anne ve babasının boşanmadan önceki durumda okul, eğitim, kurs gibi durumlardan mahrum edilip edilmediğine göre belirlenecektir. Bunun yanında çocuğun yaşı, eğitim durumu ve ihtiyaçları gözetilecektir. Her çocuğun ihtiyacı bir olmadığından her çocuk için ayrı bir miktar belirlenecektir.

Tarafların birden fazla müşterek çocukları bulunabilmektedir. Birden fazla müşterek çocuk olduğu vakit yaş ve eğitim durumlarına göre nafaka miktarı da değişecektir. Her çocuğun ihtiyacı bir olmayacak, miktar ihtiyaca göre hesaplanacaktır. Hakim miktarı takdir ederken çocukların ayrı ayrı giderlerine göre hakkaniyete uygun bir nafaka hesaplanacaktır.

İştirak nafakası, yoksulluk nafakasında olduğu gibi süresiz değildir. Çocuklara ödenen iştirak nafakası, ergin olana kadar ödenecektir.

Sonuç olarak nafaka ödeyecek kişinin mali durumu ile paranın alım gücüne göre nafaka miktarı belirlenecektir.

İştirak Nafakasına Konu Edilebilecek Giderler Nelerdir?

İştirak nafakası, çocuğun ihtiyaçları için hükmedilen bir nafakadır. Bu nedenle iştirak nafakasına hükmedilirken çocuğun yaşı, eğitim durumu ve genel ihtiyaçları göze alınarak miktar belirlenecektir. İştirak nafakasına konu olacak giderler;

  • Eğitim giderleri; okul ücreti, servis ücreti, kurs veya etüt ücretleri.
  • Yiyecek giderleri; beslenme, gıda tüketimi.
  • Barınma giderleri; oturmuş olduğu evin gideri.
  • Sağlık giderleri; doktor muayene ücreti, ilaçlar, tedavi masrafları.

İştirak Nafakası Miktarında Çocuğun Cinsiyeti Bir Kriter Midir?

İştirak nafakasında genellikle müvekkillerden gelen sorulardan biri iştirak nafakasının miktarı cinsiyete göre değişim gösterip göstermediğidir. Mahkeme, iştirak nafakası miktarını belirlerken çocuğun ihtiyacı, yaşı, okuluna göre dikkate etmektedir. Çocuğun cinsiyetine göre iştirak nafakasında bir ayrım yapılmamaktadır.

İştirak Nafakası Ne Zamana Kadar Sürer?

  • İştirak nafakası, kural olarak çocuk reşit olana kadar devam etmektedir. Çocuk reşit olduğu zaman iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü de kendiliğinden ortadan kalkar. Ancak her kuralın bir istisnası olduğu gibi bu kuralın da istisnası vardır. Çocuk reşit olduktan sonra eğitim hayatı halen devam ediyorsa eğitim hayatı sonlanana kadar iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü vardır. Uygulamada iştirak nafakası sona ermiş olduğundan eğitim hayatı devam eden çocuk nafaka talep eden bir dava açmalıdır. Bu davayı açacak olan kişi de artık ana veya baba değil, çocuktur.
  • İştirak nafakasının kendiliğinden son bulduğu hallerden birisi de nafaka borçlusunun ölümüdür. Nafaka ödemekle yükümlü olan kişinin ölümü ile bu yükümlülük de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
  • Velayetin el değiştirmesi veya velayet hakkının sonra ermesi ile iştirak nafakası son bulacaktır.
  • Çocuğun evlenme durumunda da nafaka yükümlülüğü sona erecektir. Çocuk ergin olmayıp belli şartlarda kanunen evlenebilme durumları vardır. Çocuk ergin yaşa gelmeden evlendiği vakit erginlik kazanmış olacaktır. Evlilik ile ergin olan çocuk adına ödenen iştirak nafakası son bulacaktır. Çocuk evlilik ile kazanmış olduğu kişisel durumu ergin olmadan boşanmış olsa dahi kaybetmeyecektir.

İştirak Nafakası Çocuğun Kaçıncı Yaşına Kadar Devam Eder?

İştirak nafakası, çocuğun ergin olduğu yaşa kadar talep edilebilmektedir. Çocuğun on sekiz yaşını doldurması halinde sona erecektir. İştirak nafakası talep eden çocuk adına nafaka, çocuğun ergin olduğu yaşa kadar devam edecektir. Çocuk ergin olduktan sonra iştirak nafakası ödemesi kesilebilir.

İştirak Nafakası Ödenmediği Takdirde Ne Yapılmalıdır?

İştirak nafakası yükümlüsü nafakayı ödemekle mükelleftir. Nafakayı ödemediği vakit borcunu ödemesi talebiyle icra takibi başlatılmalıdır.

İcra takibi başlatıldıktan sonra icrada uygulanacak belli prosedürler uygulanarak borçlunun borcunu ödemesi için işlemler yapılmalıdır. Nafaka alacağı, 1. sıra alacaklardandır. Nafaka borçlusunun üzerine kayıtlı gayrimenkul ya da araç satışında satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenecektir.

Bunun yanında nafaka ödemekle mükellef olan kişinin ödemediği takdirde hapis cezası alıp almadığına dair çok fazla soru gelmektedir. Nafaka yükümlüsü kişi nafakayı ödemediği takdirde 3 aylık tazyik hapsiyle cezalandırılması talebinde bulunulabilir. Şikayet yoluna başvurmadan önce borçlu aleyhine mutlaka icra takibi başlatılmalıdır. İcra takibi sonrası borçlu nafakayı ödemediği takdirde son üç aylık nafaka adına icra ceza yolu ile şikayet edilebilir. İcra ceza mahkemesine yapılan şikayet, genellikle bir ya da iki celsede sonuçlanan kısa süren dosyalardır. İcra cezada şikayet yoluna başvurulmadan önce mutlaka bir avukattan destek alınmalıdır. Süre ve hukuki kayıp olmaması adına mutlaka hukuki deneyim ve tecrübe sahibi avukatlardan yararlanılmalıdır.

Geçmişe Dönük İştirak Nafakası Talep Edilebilir Mi?

Mahkeme tarafından müşterek çocuk ya da çocuklar lehine hükmedilen iştirak nafakası dava tarihinden itibaren ödenmek üzere hükmolunur. Dava açılma tarihinden sonra iştirak nafakasına hükmedilse dahi dava açılma tarihi başlangıç tarihidir. Nafaka yükümlüsü nafakasını ödemediği takdirde aleyhine icra takibi başlatılabilir. İcra takibi başlatılması dava açılma tarihinden itibaren hükmedilen iştirak nafakasını geriye dönük olarak talep edilebilir.

Birikmiş nafaka alacağı için başlatılan icra takibi sonrasında gerekli işlemler icra üzerinden yapılacaktır.

Nafaka Ödemeyen Eşe Çocuğu Göstermeme Hakkı Var Mıdır?

Nafaka ödemeyen eşe karşı hukuki yollara başvuru yapılmalıdır. Nafaka ödemeyen eş adına icra takibi başlatılabilir. İcra takibi başlatılıp ödeme emri gönderilmesine rağmen nafaka borcunu ödemeyen eşe karşı ceza davası açarak hapis cezasına hükmedilmesi talebinde bulunulabilir.

Nafaka ödemeyen eski eşe çocuğun gösterilmemesi yanlıştır; böyle bir hak yoktur. Borcunu ödemesi adına hukuki yollara başvurma hakkı vardır.

İştirak Nafakasında En Önemli Konu: Nafakadan Mahsup Edilmeyen Ödemeler

İştirak nafakası, çocuklar adına ödenen ve çocuğun eğitim, beslenme, kıyafet gibi tüm giderlerini karşıladığı bir nafaka türüdür. Ancak iştirak nafakası yükümlüsünün yapmış olduğu birkaç hata ödemiş olduğu nafakanın karşı taraftan tekrardan talep etme hakkı doğabilmektedir. Bu nedenle iştirak nafakası ödenirken dikkat edilmesi gereken bir konu bulunmaktadır. İştirak nafakasında, hakim ne kadar miktar ödenmesi adına hüküm kurmuş ise o kadar ödeme yapılmalıdır. Örneğin; iştirak nafakası adına bir miktar hükmedilmiş ise o miktara tekabül eden ve parça parça ödenen masraflar nafakadan mahsup edilmeyecektir. Nafakadan mahsup edilmesi adına ödenen okul ücreti, kıyafet alımı, kitap, yemek alımı nafaka yerine geçmeyecektir.

Uygulamada genellikle karşılaşılan ve nafaka borçlusunun kolaylıkla yeniden talep edebildiği, nafaka yükümlüsünün de bir o kadar mağdur olduğu bir konudur. Nafaka yükümlüsü nafaka haricinde nafaka miktarını aşan ödeme yaptığını belirterek nafakayı ödemediğini belirterek yükümlülüğünden kurtulacağını belirtmektedir. Ancak Yargıtay kararlarında nafaka harici ödenen miktarından nafakadan mahsup edilmeyeceği belirtilmiştir. Bu nedenle düzenli olarak nafaka ödenmeli, nafaka alacaklısı da ödenen nafaka ile birinci elden okul, beslenme, kırtasiye ya da herhangi giderini karşılamalıdır. Nafaka yükümlüsünün sorumluluğu yalnızca hükmedilen nafaka miktarını ay ve tarih olarak belirterek ödemektir.

İştirak Nafakasında Nafakanın İptali Davası

İştirak nafakası bilindiği üzere çocuğun reşit olduğu tarihe kadar ödenen bir nafaka türüdür. Yargıtayın vermiş olduğu kararlarında ise çocuk ergin olduktan sonra eğitim hayatına devam ediyor ise ayrı bir dava açarak nafaka ödenmesi için talepte bulunabilir.

Eğitim hayatı devamı boyunca ödenecek olan nafakada, çocuğun eğitim hayatın sona erdiği vakit nafakanın kaldırılması davası açılacaktır. Reşit olmuş ve eğitim hayatın sona eren çocuk için nafakanın kaldırılması davası açma hakkınız bulunmaktadır.

Çocuğun Giderlerinin Artması Halinde Nafaka Artırım Davası Açılabilir Mi?

Müşterek çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarı zamanla çocuğun ihtiyaçlarının değişimi nedeniyle nafaka miktarı yeterli olmayabilir. Nitekim çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyacı zamanla artabilir. Diyelim ki 4 yaşındaki çocuk lehine hükmedilen nafaka miktarı 14 yaşına geldiğinde elbette yetmeyebilir. Çocuğun yaşı ilerledikçe ihtiyaçları artacaktır; okul ücreti, kurs ve sosyal aktivite masrafları, beslenme ve gıda alışkanlığı, kıyafet ve kırtasiye masrafları her koşulda değişecektir.

Diğer bir husus da alım gücünün yıllar geçmesi ile birlikte değişmesidir. Enflasyonun değişmesi paranın alım gücünde değişim gösterecektir. Diyelim ki 50 TL ile yapılan alışveriş 10 sene sonraki 50 TL ile yapılan alışveriş aynı değerde olmayacaktır. Enflasyon ile paranın alım gücünde olumsuz yönde değişim olması nedenine de dayanarak iştirak nafakasını artırım davası açılabilecektir.

İştirak Nafakası Dilekçe Örneği

İSTANBUL ( ). AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik Numarası)

Adres

VEKİLİ: Av. Ad Soyad

Adres

DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik Numarası)

Adres

**KONU: **Velayeti davacıda olan müşterek çocuk adına … TL iştirak nafakası talepli dava dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Taraflar İstanbul ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar Sayılı dosya üzerinden boşanmışlardır. Tarafların boşanma kararı, …/…/… tarihinde kesinleşmiştir.

2-) Tarafların …/…/… doğumlu müşterek çocuğu bulunmaktadır. Taraflar anlaşmalı boşanma davası ile boşanmış, davalı taraf anlaşmalı boşanma protokolünde müşterek çocuğa yönelik iştirak nafakasına dair bir madde konulmamasını, çocuğun eğitim ve sağlık masraflarını yerine getireceğinden bahisle beyanda bulunmuştur. Bu nedenle tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde müşterek çocuk lehine iştirak nafakası konulu bir madde konulmamıştır.

3-) Müşterek çocuk, … Koleji’nde %25 burslu olarak okumakta, aynı zamanda satranç ve bilgisayar kursuna da gitmektedir. Davacı anne, müşterek çocuğun giderlerini tek başına karşılayamamaktadır. Müşterek çocuğun okul ve kurs giderleri yanında, kıyafet, bakım, beslenme, kırtasiye gibi birçok masrafı bulunmaktadır.

Müşterek çocuk, burslu olarak … Koleji’nde okusa da okul, İngilizce kitaplarını karşılamamaktadır. Müşterek çocuğun bir İngilizce kitabının fiyatı 350-400 TL arasındadır. Bütün bunlar adına davalının da müşterek çocuğun giderlerini karşılaması adına iş bu dava açma zarureti hasıl olmuştur.

4-) Davalı … Şirketi’nin sahibi olup aylık yaklaşık 10.000 TL geliri bulunmaktadır. Davalının aylık gelirinin yüksek olması ve müşterek çocuğun giderlerine nazaran … TL iştirak nafakası bağlanmasını talep ediyoruz.

HUKUKİ NEDENLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ SEBEPLER: Ekonomik ve sosyal durum araştırması, okul kaydı, sözleşme, fatura, banka kayıtları, kredi kartı kayıtları, tapu kayıtları, trafik sicil kayıtları, okul kaydının mahkemeye celbi, müvekkilin maaş bordrosu ve her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenler ışığında;

1-) Haklı davamızın kabulüne,

2-) Müşterek çocuk lehine dava tarihinden itibaren başlamak üzere aylık … TL iştirak nafakası tayinine,

3-) Müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakanın her yıl 15 Ocak tarihinden itibaren TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına,

4-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.

Davacı Vekili

Ad Soyad

İmza

İştirak Nafakası Artırımı Talebi

İSTANBUL ( ). AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik Numarası)

Adres

VEKİLİ: Av. Ad Soyad

Adres

DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik Numarası)

Adres

KONU: Velayeti davacıda olan müşterek çocuk adına … TL olan iştirak nafakasının … TL’ye artırılması talepli dava dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Taraflar İstanbul ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas Sayılı dosyası üzerinden boşanmışlardır. Tarafların boşanma kararı, …/…/… tarihinde kesinleşmiştir.

2-) Taraflar arasında görülen boşanma davasında, müşterek çocuğun velayeti davacı müvekkile verilmiş, müşterek çocuk lehine 200 TL iştirak nafakasına hükmedilmiş, söz konusu nafakaya ilişkin herhangi bir artış da öngörülmemiştir. Söz konusu nafaka, beş yıl önce belirenmiş ve mahkeme tarafından takdir edilen nafaka miktarında hiç artış olmamıştır.

3-) Boşanma kararının kesinleşmesinden bu yana paranın alım gücü, enflasyon oranında olumsuz yönde değişiklikler olmuştur. Her şeye zam gelmiş, beş yıl önceki beş lira ile şimdiki beş lira ile alınacaklarda azalma olmuştur.

4-) Ancak beş yıl içerisinde davalının ekonomik durumunda artış gerçekleşmiş, yüksek enflasyon karşısında düşüş olmuştur. Müşterek çocuğun ihtiyaçları da bu aşamada artmış, müşterek çocuk okula gitmeye başlamış ve ihtiyaçları da daha da artmıştır.

HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: İstanbul ( ). Aile Mahkemesi, nüfus kayıt örneği, ekonomik ve sosyal durum araştırması, bilirkişi, tanık, keşif, faturalar, maaş bordrosu, SGK kaydı, ödeme belgeleri ve her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda açıklanan ve gerekçelendirilen nedenler ışığında;

1-) Haklı davamızın kabulüne,

2-) Müşterek çocuk adına ödenen … TL iştirak nafakasının arttırılarak … TL ödenmesine,

3-) Müşterek çocuk lehine hükmedilen nafakanın her yıl 15 Ocak tarihinden itibaren TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında arttırılmasına,

4-) Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafça ödenmesi yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten talep ederiz.

Davacı Vekili

Av. Ad Soyad

İmza

İştirak Nafakası Yargıtay Kararları

İştirak Nafakasını Davanın Her Aşamasında İstenebileceği

İştirak nafakası, boşanmanın fer’i unsuru olduğundan harç gerekmeden boşanma ve ayrılık davalarında yazılı ya da sözlü olarak talep edilebileceği belirtilmiştir. İştirak nafakası, talep edilmediği vakit ise hakimin iştirak nafakasının dikkate alması gerektiği belirtilmiştir.

İştirak nafakası, dava dilekçesinde talep edilmemiş ancak daha sonraki aşamada talep edilmiş ise dava ya da talep genişletme niteliğinde değildir. İştirak nafakasının sonradan istenilmesi için ıslaha da gerek yoktur olarak belirtilmiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2010/8242 Esas 2011/9737 Karar)

Ödeme Gücü Bulunmayan Babadan İştirak Nafakası Alınamayacağı

Taraflar arasında görülen boşanma davasında, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık temyiz yoluna başvurulmuştur. Yargıtay, davalı erkeğin temyiz itirazını incelemiş ve davalı erkeğin iştirak nafakasına ilişkin temyiz itirazını kabul etmiştir.

Dosya incelemesinde, velayetin anneye verildiği, velayet hakkına sahip olmayan babanın ise çalışacak gücü olmadığına dair raporu olduğu, herhangi bir yerden de geliri olmadığı sosyal ve ekonomik durum araştırmasında tespit edildiği belirtilmiştir. İlk derece mahkemesinin ödeme gücü bulunmayan babanın iştirak nafakasından sorumlu tutulması doğru bulunmamıştır. Bu nedenlerle Yargıtay, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/8491 Esas, 2017/14586 Karar)

İştirak Nafakasının Kamu Düzeni İle İlgili Olması

Boşanma davası esnasında velayeti altında olan annenin menfaatine aykırı olarak henüz doğmamış alacak adına nafakadan vazgeçmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Feragate ilişkin beyan, müşterek çocuğun ergin olacağı tarihe kadar devam edeceğinden ergin olduğu yaşa kadar kapsamamaktadır. İştirak nafakası, her an doğup işleyen hak olarak belirtilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2010/9685 Esas, 2010/13957 Karar)

İştirak Nafakasının Artırılması

Davacı ve davalının 2005 doğumlu müşterek çocuğu olduğu, velayetin boşanma ile davacıya verildiği ve çocuk lehine 250 TL nafaka bağlanmıştır. Ancak 2012 yılında hükmedilen nafaka, günün ekonomik koşullarına ve müşterek çocuğun ihtiyaçlarının büyümesi ile birlikte artması nedeniyle 750 TL ye arttırılması talep edilmiştir. Mahkeme, dava sonucunda nafaka miktarını 300 TL’ye bağlamıştır. Ancak Yargıtay, tarafların sosyal ekonomik durumuna ve boşanma dava tarihinin 13.05.2011 olduğu, açılan tarih itibariyle 4 yıl geçmesi ile yalnızca 300 TL ye arttırılması az bulunmuştur.

Yargıtay, en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE artış oranında iştirak nafakasının arttırılmasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bu nedenle mahkemenin vermiş olduğu düşük artırıma ilişkin karar adına Yargıtay bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/9413 Esas 2016/13704 Karar)

Boşanma Tarihinden 1 Yıl Geçmeden İştirak Nafakasının İndirilmesi Dava Açma

Taraflar anlaşmalı boşanma ile 13.102011 tarihinde boşandığı ve protokol gereği müşterek çocuklara 750’er TL iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Ancak boşanma tarihinin üzerinden bir yıl geçmeden iştirak nafakasının indirilmesi adına nafaka yükümlüsü dava açmıştır.

Yargıtay, davacının açmış olduğu nafakanın indirilmesi davasında, hakkın kötüye kullanma niteliğinde olduğu, sırf boşanma sağlanması için mali gücünün üstünde yükümlülük üstlendiği ve bu yükümlülüğünün kaldırılması ya da azaltılması talebinde bulunması dürüstlük kuralına aykırı bulunmuştur. Bunun yanında boşanma tarihinden bu yana davacının ekonomik durumunda önemli ölçüde değişikliğin de kanıtlamadığından mahkemenin kararına karşı bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2012/14248 Esas 2012/20466 Karar)

İştirak Nafakasına Dair Karar Kesinleşmeden İcraya Konulamaması

Taraflar arasında görülen boşanma davası sonucunda boşanma ve velayet kararı verilerek velayet, anneye verilmiş ve iştirak nafakasına hükmedilmiştir. Ancak kararın boşanma kısmı kesinleşmeden maddi manevi tazminat, iştirak nafakası, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tahsili adına ilamlı icra takibi başlatılmıştır. Borçlu, ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceğini iddia ederek icra mahkemesinde dava açmış, takibin iptalini talep etmiştir.

Mahkeme, boşanma ilamı kesinleşmeden maddi- manevi tazminat, işlemiş faizi ve yargılama gideri, vekalet ücretine dair başlatılan takibin iptaline, nafakaya dair ilamın ise kesinleşmeden takibe konulabileceği gerekçesi ile talebin reddine karar vermiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, aile ve şahsın hukuki ile ilgili hükümler kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği, boşanma kararının eklentisi olarak nafakanın da aynı kurallar için de geçerli olduğu ve boşanma kararının kesinleşmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında, boşanmaya ilişkin hükmün kesinleşmesi tarihinden itibaren isteneceği belirtmiştir. Yargıtay, mahkeme kararında tümden iptaline karar vermesi gerekirken iştirak nafakası yönünden talebin reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır. Bozma kararı verilmiştir. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/16421 Esas, 2015/18368 Karar)

Özel Okul Ödemesi Nafakadan Sayılamaz

Taraflar arasında görülen davada verilen ilk derece mahkemesi kararına karşılık temyiz başvurusunda bulunulmuştur. Davacı, dava dilekçesinde davalı ile boşandığını davalı ile ortak çocuklar adına nafaka ödenmesine hükmedildiği ve ortak çocukların özel okulunu ödediği, bunların nafakadan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek davacının başlatmış olduğu icra takibinde borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı ise davacının açmış olduğu davasının reddini talep ederek özel okula ilişkin aralarında bir anlaşma olmadığı ve özel okul ödemelerinin nafakadan mahsup edilemeyeceğini belirtmiştir. İlk derece mahkemesi ise davalının çocuklar adına yapılan özel okul ödemesinin nafakadan mahsup edilebileceğine dair karar vererek davacı aleyhine kötü niyet tazminatı ödenmesine hükmedilmiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, babanın özel okula ilişkin ödemesini ahlaki ödev olarak kabul etmiştir. Yargıtay, çocuğun eğitim giderlerine ilişkin babanın ödeme yapmasının nafakadan mahsup edilemeyeceğine dair karar vererek mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/26225 Esas 2018/ 11584 Karar)

Sık Sorulan Sorular

İştirak nafakası nedir?

Boşanma davası bitiminde velayeti almayan tarafın çocuğun bakımı, sağlığı, eğitimini kapsayan ve ödemesi gereken aylıktır. Ayrılık davası ve evliliğin iptali davasında da iştirak nafakasına hükmedilebilir. İştirak nafakası, velayeti alan ebeveyne ödenecektir.

İştirak nafakası ne zaman (Hangi tarihten) başlar?

İştirak nafakasına ilişkin hükmün kesinleşmesi ile iştirak nafakasının ödenmesi gerekmektedir. Kararın kesinleşmesiyle ödenmesi gerekir ancak kararın verildiği tarihten itibaren biriken iştirak nafakasıyla ödenmelidir. Mahkeme tarafından verilen hükümde, iştirak nafakasının hangi tarihten itibaren başlayacağı açıkça zaten belirtilir.

İştirak nafakası nasıl hesaplanır? (Belirlenmesi)

İştirak nafakasının miktarı, hakimin takdirindedir. Ancak hakim nafakaya ilişkin bir karar vermeden önce her iki ebeveynin sosyal ve ekonomik durum araştırılmasını emniyetten talep edecektir. Bunun yanında çocuğun ihtiyacını, eğitimini ve giyinme masrafını da hesaplayarak ödeme gerçekleştirecektir.

İştirak nafakası azaltılması (Azaltma davası) nasıl olur?

İştirak nafakasını ödeyen kişinin gelirinde azalma olması, ekonomik sıkıntı yaşaması nedeniyle iştirak nafakasının azaltımı talebiyle dava açabilir. Ancak velayeti alan ebeveynin gelirinin olması ya da var olan gelirinde artış meydana gelmesi nedeniyle nafaka azaltım davası açılamaz.

İştirak nafakası artış oranı nedir?

Mahkeme tarafından nafaka kararı verilirken iştirak nafakasına her yıl artış oranı da belirleyebilecektir. Ancak Yargıtay içtihatlarına göre nafaka artış oranı TÜFE-ÜFE artış oranı olduğundan mahkeme tarafından da aynı artış oranında karar verilecektir.

İştirak nafakası artırımına (artış) nasıl itiraz edilir?

İştirak nafakası alan ebeveyn nafaka artışı talebiyle dava açmış ise nafaka yükümlüsünün itiraz etme hakkı bulunmaktadır. Mahkemeden talep edilen artış oranı, nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunu zorlayacak ise nafaka artış oranına ilişkin talebin reddini cevap dilekçesinde belirtebilir.

İştirak nafakası artırım dilekçesi nasıl olmalıdır?

Çocuğun masraflarına, beslenmesine, eğitimine ilişkin ödenen nafakanın yeterli olmadığına ve artırım yapılması gerektiğine dair tam, eksiksiz bir anlatımla dilekçe hazırlanmalıdır. Dilekçenin ekinde çocuk adına yapılan masraflara ait belgeler ve dökümanlar da eklenmelidir.

İştirak nafakası ne zaman biter (bitiş)?

İştirak nafakası, süreli bir nafakadır. Müşterek çocuğun on sekiz yaşını doldurması ile iştirak nafakası sona erecektir. Nafaka ödeyen kişinin nafakanın kaldırılması talebiyle dava açmasına gerek bulunmamaktadır. Çocuk on sekiz yaşını doldurduğunda nafaka kendiliğinden kalkacaktır.

İştirak nafakasına cevap dilekçesi nasıl olmalı?

Davalının yazacağı cevap dilekçesi, davacının iddialarına ve beyanlarına göre değişmektedir. Cevap dilekçesinde, davacının iddialarına yönelik cevaplarda bulunulmalı, iddialarına karşılık savunma yapılmalıdır. Ayrıca davalı, ekonomik durumuna dair detaylı bilgilerini de dilekçede vermelidir.

İştirak nafakası hangi durumlarda kesilir?

Çocuğun velayetinin değişmesi durumunda iştirak nafakası kesilecektir. Diğer bir husus da nafaka yükümlüsünün ölmesi halinde iştirak nafakası ödeme sorumluluğu da ortadan kalkacaktır. Çocuğun on sekiz yaşını doldurması ile nafaka kendiliğinden sona erecektir.

İştirak nafakasını kimler alamaz?

İştirak nafaka müşterek çocuk adına ödenen nafaka olduğundan yalnızca velayeti alan ebeveyn tarafından alınan bir nafakadır. Velayet hakkını alan ebeveyn dışında iştirak nafakasını almaya kimsenin hakkı bulunmamaktadır.

İştirak nafakası kaç yaşına kadar (Ne kadar süre) devam eder?

İştirak nafakası, çocuğun on sekiz yaşını doldurmasına kadar devam eden bir nafakadır. Çocuk on sekiz yaşını doldurduğu zaman nafaka kendiliğinden sona erecektir. Çocuğun eğitimi on sekiz yaşından sonra da devam ediyor ise yardım nafakası talebiyle dava açabilecektir.

İştirak nafakası kime ödenir (verilir)?

İştirak nafakası çocuk adına ödenen bir nafaka olsa da velayeti alan kişiye ödenmektedir. Velayeti hakkını alan ebeveyn almış olduğu iştirak nafakası ile çocuğun eğitimi, beslenmesi ve sağlığına dair harcamayı iştirak nafakası ile yapacaktır.

İştirak nafakasından nasıl kurtulurum?

İştirak nafakasını ödeyen kişi, çocuğun velayet hakkını diğer ebeveynden mahkeme kararı ile alır ise iştirak nafakası ödeme sorumluluğu kalkacaktır. Bunun yanında müşterek çocuğun on sekiz yaşını doldurması halinde iştirak nafakası ödeme yükümlülüğü kendiliğinden kalkacaktır.

İştirak nafakasını kim öder?

Tarafların müşterek çocuğu var ise boşanma sonucunda velayet hakkını alan ebeveyne iştirak nafakası ödenecektir. İştirak nafakası, velayeti almayan diğer ebeveyn tarafından ödenecektir. Kısacası iştirak nafakası çocuğun velayetini almayan diğer ebeveynin sorumluluğu altındadır.

Nafaka Davası Nedir?

Nafaka Davası ve Nafaka Çeşitleri

Av. Kasım Balcı1

Nafaka, kelime anlamı itibari ile geçimlik, geçinmek için gerekli olan iaşe şeklinde tanımlanabilir. Medeni Kanunda dört çeşit nafaka düzenlenmiştir:

  • Tedbir Nafakası: Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra herhangi bir eşin veya ergin olmayan çocukların (18 yaşından küçük çocuklar) geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür.

  • İştirak Nafakası: Boşanma davası neticesinde çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen nafakadır.

  • Yoksulluk Nafakası: Evliliğin boşanma kararı ile bitmesi nedeniyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafakadır.

  • Yardım Nafakası: Yardım nafakasının boşanma davası veya evlilik ile bir ilişkisi yoktur. Bir kimsenin, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir.

Nafaka davasına bakmaya 4787 sayılı kanun ile kurulan Aile Mahkemesi görevllidir.

Tedbir Nafakası Davası

Medeni Kanun 169 ve 197 maddelerinde düzenlenen tedbir nafakası boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra olmak üzere iki şekilde talep edilebilir:

Boşanma Davası Açılmadan Önce Tedbir Nafakası

Herhangi bir boşanma ya da ayrılık talebi olmadan eşlerden birisinin ayrı yaşamada haklı olduğunu ispatlaması koşulu ile diğer eşten talep ettiği nafaka türüdür. Talep eden eş haklı sebebe dayanarak ortak konutu terk etmiş olabileceği gibi, (eşin uyuşturucu bağımlısı olması, şiddet uygulanması, aldatma, diğer eşten habersiz evin bir bölümünü kiraya verilmesi vs.) diğer eşin haklı bir sebep olmadan birlikte yaşama iradesi göstermemesi (aile konutunun terk edilmesi vs.) ayrı yaşamayı nafaka talep eden eş açısından haklı kılar. Nafaka talep eden eş ayrı yaşamada haklı olduğunu her türlü delil ile ispat edebilir.

TMK m. 197/2 “Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. “ hükmünü içermektedir. Bu şekilde talep edilecek tedbir nafakası bağımsız bir dava şeklinde, eşlerden birisinin yerleşim yerindeki Aile Mahkemesinde açılabilir (TMK m.201). Bu şekilde talep edilecek tedbir nafakası nispi harca tabi olup talep edilen yıllık nafaka miktarı üzerinden alınır. Talep eden eşin yanında ergin olmayan çocukları da kalıyorsa bu çocuklar için de tedbir nafakası talep edebilir.

TMK m.200 “Koşullar değiştiğinde hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır.” şeklindeki düzenlemeyle koşulların değişmesi halinde tedbir nafakasının değiştirilebileceğini ifade etmektedir. Bu durumda, tedbir nafakasının ne şekilde değiştirileceği veya kadırılıp kaldırılmayacağını değerlendirecek yetkili mahkeme tedbir nafakasına hükmeden mahkemedir.

Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Tedbir Nafakası

Boşanma davası açıldıktan sonra eş veya ergin olmayan çocukların geçinmesini sağlamak üzere tedbir nafakasına hükmedilebilir. Eşlerden biri boşanma ya da ayrılık davası açmakla taraflar ayrı yaşama hakkı elde ederler. Bunun yanında davaya bakan hakim, Medeni Kanun m.169 “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır.” hükmü gereğince gerekli önlemleri kendiliğinden alır.

Boşanma davası ile talep edilen tedbir nafakasına hem eş hem de ergin olmayan çocuklar için hükmedilir. Tedbir nafakası geçici bir tedbir olduğundan tarafların kusuruna bakılmaz. Dava sürecinde tarafların maddi durumuna göre hakim hangi taraf lehine tedbir nafakasına hükmedeceğine karar verir.

Boşanma davası açıldıktan sonra TMK 169 göre hakim bütün önlemleri kendiliğinden almakla yükümlü olduğundan herhangi bir talep olmadan da tedbir nafakasına hükmedebilir. Ancak bir talep varsa talep ile bağlılık ilkesi gereğince talepten fazlasına hükmedemez. Dava sürecinde şartların değişmesi durumunda hakim re’sen ya da talep üzerine nafaka miktarını arttırabilir ya da azaltabilir. Boşanma ile birlikte talep edilen tedbir nafakası, boşanmanın fer’i niteliğinde olduğundan herhangi bir harca tabi değildir. Mahkemece bu şekilde kabul edilen tedbir nafakası boşanma davası kesinleşene kadar devam eder. Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası ya tamamen kalkar ya da yoksulluk ya da iştirak nafakası şeklinde devam eder.

Tedbir Nafakası Ne Kadar Süreyle Bağlanır

Boşanma davasından önce açılan tedbir nafakası davasında hakim yeni bir karar verene kadar tedbir nafakası devam eder.

Nafaka bağlanmasına yönelik verilen karar, koşulların değişmesi durumunda ve eşlerden birinin açacağı uyarlama davası üzerine ancak hakim tarafından miktarı arttırılıp azaltılabilir ya da tedbir nafakası talep sebebi ortadan kalkmış ise tedbir nafakası tamamen kaldırılabilir.

Tedbir nafakasında değişiklik yapma talepli uyarlama davasında yetkili mahkeme ilk kararı veren Aile Mahkemesidir. Koşullar değiştiğinde hakim, eşlerden birinin istemi üzerine kararında gerekli değişikliği yapar veya sebebi sona ermişse alınan önlemi kaldırır (TMK m.200).

Boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası, boşanma davasında verilen karar kesinleşene kadar devam eder. Boşanma davası süresince şartların değişmesi durumunda taraflardan birinin talebi ile hakim nafaka miktarında değişiklik yapabilir. Boşanma davası kesinleştikten sonra tedbir nafakası ya tamamen kalkar ya da yoksulluk ve iştirak nafakası şeklinde devam eder.

Uygulamada; mahkemeler tedbir nafakasına hükmedebilmek için tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmalarının sonucunu beklemektedir. Bu araştırma bazen 5-6 ayı bulabilmektedir. Bu durum maddi anlamda diğer tarafa göre zayıf olan tarafı mağdur etmektedir.

Tedbir Nafakası Nasıl Hesaplanır?

Tedbir nafakasının miktarını hakim takdir edecektir. Ancak hakim bu takdir yetkisini kullanırken Medeni Kanunda belirtilen kriterleri dikkate almak zorundadır. Hakim eşlerin barınmasına, geçimine ve çocukların bakım ve korunmasına sağlayacak şekilde tedbir nafakasına hükmetmesi gerekir.

Tarafların iş hayatı, aldıkları ücret, sahip oldukları malvarlıkları, çocukların yaşı ve eğitim durumları, ortak konutun kirada olup olmaması, ortak konutu boşanma davası süresince kimin kullanacağı, yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım gibi ihtiyaçları nafaka borçlusunun mali gücü oranında hakim belli miktarda nafakaya hükmeder.

Tedbir Nafakası Ödenmezse Ne Olur?

Tedbir Nafakasının ödenmemesi durumunda cebri icra ile tahsili yoluna gidilebilir. Tedbir nafakası geçici tedbir olup ilam hükmünde olmadığından ödenmemesi İcra İflas Kanunu m.344’te nafakaya ilişkin mahkeme kararlarını yerine getirmeme halinde, nafaka borçlusu aleyhine hükmedilen disiplin hapsi cezası söz konusu değildir. Özetle, tedbir nafakasının ödenmemesi halinde alacaklı sadece alacağı tahsil etmek amacıyla nafaka borçlusu aleyhine icra takibi yapabilecektir. Cezai anlamda bir sorumluluk gerektirmeyecektir.

İştirak Nafakası Davası

İştirak nafakası, velayeti kendisine verilmeyen eş aleyhine, ergin olmayan çocuk lehine herhangi bir talep olmaksızın da hakim tarafından hükmedilen nafaka türüdür. Bu nafaka türünde eşlerin kusur durumunun hiçbir önemi yoktur. Bu nafaka türündeki amaç ergin olmayan çocuğun yetiştirilmesi, sağlık barınma, eğitim vs. giderlerine velayet kendisine verilmeyen eşin mali gücü oranında katılmasını sağlamaktır. (TMK m.182/2)

Mahkeme tarafından daha önce tedbir nafakası adı altında ödenmesine karar verilen nafakanın boşanma ya da ayrılık kararının kesinleşmesi ile birlikte iştirak nafakası şeklinde ödenmesine karar verilir.

İştirak nafakasını, fiili olarak çocuğa bakan eş, çocuğa atanan kayyım ya da vasi ve ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahip çocuk talep edebilir. (TMK m.329)

İştirak Nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur. (TMK m.328/1) Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilir. (TMK m.182/2)

İştirak Nafakası Nasıl Hesaplanır?

Çocuk için ödenecek nafaka miktarı; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle hakim tarafından MK m.4’teki hususlar da dikkate alınarak takdir edilir. (TMK m. 330) Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun varsa gelirleri de göz önünde bulundurulur. İlköğrenim çağındaki çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ile lise ya da üniversite çağındaki çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ya da mali durumu daha iyi olan eşin yanında kalan çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı ile mali durumu daha kötü olan eşin yanında kalan çocuk için kararlaştırılacak nafaka miktarı aynı olmayacaktır.

Medeni Kanunun 182/3 maddesine göre hakim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen iştirak nafakasının ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Hakim, iştirak nafakasının, her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine göre arttırılacağını kararında belirtmek sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını da belirleyebilir. Hakim gelecek yıllarda ödenecek nafaka miktarını belirlememiş olması ya da şartların değişmiş olması durumunda nafaka alacaklısı ya da nafaka borçlusu nafaka uyarlama davası açabilir. (Mesela nafaka borçlusunun mali durumunun çok iyi hale gelmesi, çocuğun liseye, üniversiteye başlaması vs.)

İştirak Nafakası Kaç Yaşına Kadar Ödenir?

İştirak Nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur. (TMK m.328/1) Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilir. (TMK m.182/2)

İştirak Nafakası Hangi Hallerde ve Ne Zaman Kesilir?

İştirak Nafakası, nafaka borçlusunun ölmesi, çocuğun ergin olduktan sonra eğitim hayatına devam etmemesi durumunda, evlenmesi durumlarında kesilir.

İştirak Nafakası Ödenmezse Ne olur?

İştirak Nafakasının ödenmemesi durumunda cebri icra ile tahsili yoluna gidilebilir. Kanun koyucu nafakanın tahsilini kolaylaştırmak için bazı tedbirler ihdas etmiştir.

  • Nafaka alacakları İcra İflas Kanununa göre düzenlenecek sıra cetvelinde 1. sıra alacaklar arasında sayılmıştır. Dolayısıyla nafaka borçlusunun menkul ya da gayrimenkul mallarının icra yolu ile satılması durumunda satış parasından nafaka alacağı öncelikle ödenir.
  • Nafaka alacaklarının tahsili için emekli maaşına haciz konulabilir.
  • Nafaka alacağının tahsili için nafaka borçlusunun maaşına haciz konulması durumunda aylık nafaka miktarının tamamı maaştan kesilir.
  • Nafaka borçlusunun maaşında önceden haciz olsa bile aylık nafaka miktarı önceki hacizlerden bağımsız olarak maaştan kesilir.

Nafaka borçlusu, aylık nafaka bedelini ödememesi durumunda nafaka alacaklısının şikayeti üzerine diğer şartların da mevcut olması durumunda İİK 344. maddesine göre 3 aya kadar tazyik hapsine mahkum edilecektir.

Yoksulluk Nafakası Davası

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf (eş), diğer taraftan (eşten) daha fazla kusurlu olmamak kaydı ile yoksulluk nafakası talep edebilir. (TMK m.175/1)

Yoksulluk nafakası talep edebilmenin ilk şartı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşmüş olmaktır. Yargıtay, Yoksulluk kavramını her somut olaya göre farklı değerlendirmiştir. Ancak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş içtihatlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, somut olayın özelliğine göre nafaka alacaklısının dul ve yetim, yaşlılık maaşı alması, asgari ücret ile çalışması gibi durumlarında yoksulluğun ortadan kalkmayacağını kabul etmektedir. Tarafların sosyal ve mali durumları kişinin yoksulluğa düşüp düşmeyeceğini belirlemektedir.

Tarafların eşit kusurlu olması ya da nafaka borçlusunun hiç kusurunun olmaması durumunda bile hakim yoksulluk nafakasına hükmeder. Yoksulluk nafakasına hakim re’sen karar veremez. Nafaka alacaklısının mutlaka talep etmesi gerekir. Nihai karar verilene kadar talep edilebilir.

Yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmedilir. Ancak, Nafaka alacaklısının evlenmesi, Taraflardan birinin ölümü durumunda kendiliğinden; yoksulluğun ortadan kalkması, nafaka alacaklısının evlenme olmadan fiilen evliymiş gibi başka birisi ile birlikte yaşama ve haysiyetsiz hayat sürme durumunda mahkeme kararı ile kaldırılabilir. (TMK m.176/2)

Yoksulluk nafakası boşanma davasında talep edilebildiği gibi evliliğin boşanma ile sona erdiren mahkeme kararının kesinleşmesinden sonraki bir yıl içinde de açılabilir. (TMK m.178) Bağımsız bir dava şeklinde açılan bu dava nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesinde açılır.

Medeni Kanunun m. 176/3 göre hakim, tarafların istekleri halinde irat şeklinde ödenmesine karar verilen nafakanın ileriki yıllarda ne miktar arttırılacağını da kararında belirtebilir. Hakim, yoksulluk nafakasının, her yıl TEFE/TÜFE, DİE, Döviz Artış Kuru, Altın Fiyatları endeksine göre arttırılacağını kararında belirtmek sureti ile sonraki yıllarda ödenecek nafaka miktarını da belirlemiş olur. Yargıtay içtihatlarında uyarlama davalarında hükmedilecek yeni nafaka miktarının tarafların gelir ve giderlerinde olağanüstü bir değişiklik olmamış olması durumunda TUİK tarafından tespit edilen ÜFE artış oranını geçmemesi gerektiği belirtilmiştir. Yoksulluk nafakası alabilmek için evliliğin bir gün ya da bir saat bile sürmüş olması yeterlidir.

Boşanma davasında lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilen eş için yoksulluk nafakasına da hükmedilebilir. Yargıtay her iki kurumun hukuki nitelemesinin farklı olduğunu, hükmedilen tazminat miktarına bakılmaksızın şartları varsa yoksulluk nafakasına da hükmedilmesi gerektiğini kabul etmektedir.

Nafaka şahsa bağlı bir haktır. Önceden vazgeçilmesi ya da feragat edilmesi kesin hüküm oluşturmaz. Ayrı bir dava ile talep edilebilir.

Yardım Nafakası Davası

Yardım nafakası, yoksulluğa düşecek alt soy, üst soy ve kardeşlere talep halinde dava tarihinden itibaren bağlanan nafaka türüdür. (TMK m.364)

Yargıtay HGK içtihatlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Yardım Nafakası mirastaki sıra takip edilerek talep edilebilir. Nafaka alacaklısının Alt Soydan nafaka talep etme hakkı var iken kardeşlerine bu talep ile başvuramaz.

Yardım nafakasında yetkili mahkeme taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.

Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. (TMK 365/5)

Nafaka Alacaklarında Zamanaşımı Nedir?

Mahkeme ilamları ile ilam hükmündeki diğer kararlar son işlem tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Yani bu ilam dayanak alınarak işlem yapılamaz. (İİK m.39/1 BK m. 146)

Nafakaya ilişkin ilamlar bu kuralın istisnasıdır. Yani, nafaka alacağına dair bir mahkeme kararı üzerinden 10 yıl geçse dahi, o mahkeme kararı geçerlidir. Ancak biriken nafaka alacakları üzerinden 10 yıl geçmekle ilam zamanaşımına uğramasa bile biriken nafaka alacakları zamanaşımına uğrar. Mesela 10.10.2006 tarihinde hükmedilen iştirak ya da yoksulluk nafakasını 10.10.2017 tarihinde tahsili için icraya koyduğumuzda 10.10.2007 tarihinden önceki nafakalar zamanaşımına uğramış olur. Ancak ilamın üzerinden 10 yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen ilam geçerliliğini korur.

Nafaka Alacaklarının Ödenmesine Dair Yasal Kurallar

İcra İflas Kanunu m.344’te nafakaya ilişkin mahkeme kararlarını yerine getirmeyen nafaka borçlusunun şikayet üzerine 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırıldığı düzenlemiştir.

Birikmiş nafaka alacağı dışındaki nafaka alacakları sıra cetvelinde 1. sırada yer alır.

Genel alacaklarda borçlunun muvafakat etmemesi durumunda ancak maaşın 1/4’ine haciz konulabilmektedir. Oysa nafaka alacaklarında aylık nafaka miktarının tamamı için borçlunun muvafakati aranmadan maaşa haciz konulabilmektedir.

Nafaka alacağı için genel alacaklardan farklı olarak emekli maaşına haciz konulabilir.

Kanun Koyucu nafakanın tahsili için özel hükümler ihdas etmiştir. Bu şekilde nafakanın kolay ve en kısa yoldan tahsilini amaçlamaktadır.

Nafaka Davası Yargıtay Kararları

Nafaka Davası Yargıtay Kararları


İştirak Nafakasının Yardım Nafakasına Dönmesi

  • Davacılar, davalı babaları ile dava dışı annelerinin Aile Mahkemesi’nin 2006/49 E.-2006/543 K. Sayılı ilamı ile boşandıklarını ve bu karar gereğince davalı babanın 100’er TL iştirak nafakası ödemekte olduğunu, ancak kendilerinin 18 yaşının doldurmuş ve halen eğitimlerine devam ediyor olmaları sebebi ile bu nafakanın yetersiz kaldığını belirterek, 100’er TL iştirak nafakanın aylık 500’er TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, “dava tarihinden itibaren davacıların her birine 300,00 er TL nafaka bağlanmasına”, karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/2) kendiliğinden son bulur. Ergin olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/2 ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine dair olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, davaya konu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir (Yargıtay 3.HD - 2017/944 Karar).

  • Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına ve her ay davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve her yıl enflasyon oranındaki artış oranına göre davalı tarafından artırılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı göre olayları izah taraflara, kanunları resen uygulamak ve dolayısıyla hukuki nitelendirmede bulunmak hakime ait bir görevdir. Somut olayda; davacı, dilekçesinde daha evvel hükmedilen iştirak nafakasının arttırılması talebinde bulunmuş ise de davacı dava tarihi itibariyle 18 yaşını doldurmuş olup talep ettiği nafaka, ilk defa talep edilen “yardım nafakası” niteliğindedir. Mahkemece hükümde daha evvel hükmedilen nafakanın arttırılmasına yönelik karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK’nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir. Temyiz olunan kararın hükmün 1.bendinde yer alan “Davacının davasının kısmen kabulü ile dava tarihi 11/12/2015 tarihinden itibaren davacının bakım (iştirak) nafakasının aylık 120 TL artırılarak aylık 480 TL’ye çıkartılmasına” ifadesinin çıkartılarak yerine “Davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren 480TL yardım nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” sözlerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi - Karar:2017/195).

  • Ancak; önceki iştirak nafakası çocuğun ergin olması ile yasa gereği (TMK. Madde 328/…) kendiliğinden son bulur. …. olan çocuğun eğitiminin sürmesi halinde ise, TMK’nın 328/… ve 364. maddeleri kapsamında anne-babanın bakım yükümlülüğü yardım nafakası olarak devam eder. Somut olayda da; davacılar, dava tarihi itibariyle ergin olup, eğitimlerinin devam ettiğini ileri sürerek 100’er TL nafakanın 500’er TL’ye çıkarılmasını istediğine göre davanın, iştirak nafakasının artırılması değil, yardım nafakası talebine ilişkin olduğu açıktır. Buna göre mahkemece, dava konusu talebin niteliğinin yardım nafakası olarak değerlendirilmesi ve işin esasının buna göre çözümlenmesi yerinde ise de, hüküm kısmında takdir edilen nafakanın yardım nafakası olduğunun belirtilmemiş olması doğru değildir (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi - Karar:2017/944).

İştirak Nafakasının Miktarı Nasıl Belirlenir?

TMK. 182/2.maddesine göre; “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır”. Aynı yasanın 328/1. maddesine göre de; “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur” (TMK. 330/1).

İştirak nafakasının; çocuğun yaşı, eğitim durumu, günün ekonomik koşullarındaki paranın alım gücü ile genel ihtiyaçlarına uygun olarak ana babanın mali durumları da gözetilmek suretiyle takdiri gerekir.

Somut olayda, yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasına göre, davacının asgari ücretle çalıştığı, 550 TL kira ödediği; davalının oto servisinde çalıştığı, aylık 2.500 TL ücret aldığı, 400 TL kira ödediği ve müşterek çocuğun ise 2001 doğumlu olup, lise öğrencisi olduğu tespit edilmiştir.

Bununla birlikte, tarafların … 3. Aile Mahkemesinin 2010/997 Esas ve 2010/1297 Karar sayılı dosayası ile 14.10.2010 tarihinde boşandıkları, bu dava tarihi itibariyle aradan geçen yaklaşık beş yıllık süre içerisinde, müşterek çocuğun büyümesi ve ihtiyaçlarının artması karşısında düşük kaldığı anlaşılmaktadır.

Buna göre, mahkemece; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim nazara alınarak, daha uygun bir artışa karar verilmesi gerekirken, düşük miktarda yapılan artırımla müşterek çocuk için aylık 350,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi - Karar:2017/5185).

İştirak Nafakası Davalının Mali Gücü Oranında Arttırılmalıdır

Davacı vekili dilekçesi ile; tarafların boşandıklarını müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verildiğini ve lehine aylık 150 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, çocuğun büyüdüğü ve ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın çocuğun giderlerini karşılamaya yeterli olmadığını belirterek, nafaka miktarının aylık 800 TL’ye yükseltilmesine karar verilmesini, talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; mevcut nafakaları ödemeye çalıştığını icra takiplerine maruz kaldığını, geçimini sağlamada sıkıntı yaşadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir. Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile müşterek çocuk lehine takdir edilen aylık 150 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 400 TL’ye çıkarılmasına karar verilmiş, hüküm davalı tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Dava, iştirak nafakasının arttırılması talebine ilişkindir. Türk Medeni Kanunu’nun 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan nafaka belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte, velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Nafaka takdir edilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları gözönünde bulundurulmalıdır.

Somut olayda, davacının anestezi uzmanı olduğu, aylık 3.000 TL geliri olduğu ailesi ile birlikte yaşadığı aracının olduğu, müşterek çocuğun eğitim giderinin 15.906 TL olduğu; davalının ise, asansör bakım tamir işi ile uğraştığı aylık 1.000 TL gelirinin olduğu, aracının olduğu tespit edilmiş; davalının ekonomik durumunda boşanma davası sonrasında olağanüstü bir değişiklik olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, davalı babanın gelir durumu, davacı annenin katkısı, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, birlikte değerlendirilerek TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde nafakanın uygun bir miktarda arttırılmasına karar verilmesi gerekirken, yüksek miktarda nafakaya hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi - Karar:2015/753).

İştirak Nafakasının Arttırılması Davası

Dava, iki çocuk için kesinleşmiş boşanma davasında hükmedilen iştirak nafakasının artırılması talebine ilişkindir. Yerel mahkemece; davanın kısmen kabulü ile, iştirak nafakasının her bir çocuk için dava tarihinden itibaren aylık 600 TL’ye yükseltilmesine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

TMK.’nın 182/2.maddesinde; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır.

Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan, iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur.

Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.

Somut olayda, davacı annenin özel bir firmada asgari ücretle çalıştığı, babasına ait evde babası, annesi ve iki çocuğu ile birlikte kaldığı, 2012 model Sedan marka otomobili olduğu; davalı babanın da emekli aylığının olduğu ancak aylığının miktarının bilinmediği, kira gelirinin olduğu, annesiyle geçici kaldığı anlaşılmıştır.

Tarafların gerçekleşen sosyol-ekonomik durumlarına, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaç düzeyine, nafakanın niteliği ile önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süreye göre yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarları biraz fazla bulunmuş, bu husus hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

O halde mahkemece yapılacak iş; çocukların yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu, önceki nafaka tarihinden itibaren geçen süre gözetilerek ve TMK’nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak daha az miktarda nafakaya hükmetmek olmalıdır (Yargıtay 3. HD - Karar : 2017/10742).

İştirak Nafakası Davasının Harç ve Masraflarının Ödenmesi

Davacı, dava dilekçesinde velayetin değiştirilmesi talebinin yanında iştirak nafakasının kaldırılması talebinde de bulunmuştur. Başvurma harcı dava dilekçesinde yer alan tüm istekler için geçerlidir. Nispi harçlarda karar ve ilam harcının dörtte biri işlem yapılmadan önce peşin ödenir (Harçlar Kanunu m. 28/a). İştirak nafakasının yıllık bedeli üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcı yatırması için davacıya süre verilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, harç tamamlattırılmadan davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.

Tüm bunlara göre, davalı tarafın istinaf başvurusunun kararın idrak çağındaki çocuk duruşmada dinlenmeden, yetersiz tanık anlatımları ve tek uzmanın düzenlediği rapor dikkate alınarak, delil değerlendirmesi yapılmadan verilmiş olması nedeniyle kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahalli mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir (İstanbul Bölge Adliye (İstinaf) Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi - 2016/16 Karar).

Ağır Kusurlu Eşe Yoksulluk Nafakası Verilemez

Boşanmaya sebep olan olaylarda davacı-karşı dayalı (kadın)’ın ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakası verilemez ( md. 175). Bu yön nazara alınmadan davacı-karşı davalı (kadın) yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 2.HD - Karar: 2014/24491).

Bir başka erkekle evli olmaksızın birlikte yaşayan kadın yararına 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 175. maddesi koşulları oluşmadığı halde yoksulluk nafakası ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 169 . maddesi koşulları oluşmadığı halde tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay 2. HD - Karar: 2014/14938).

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.(TMK.m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi- Karar:2021/8826).

Terk Nedenine Dayanan Boşanma Davası ve Yoksulluk Nafakası

Terk (TMK.m.164) hukuki sebebine dayalı boşanma davası kabul edildiği taktirde, kusur tamamen haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmeyen tarafa ait olur. Mahkemece davacı-karşı davalı kocanın terk hukuksal sebebine dayalı boşanma davası kabul edilip, davalı davacı kadının evlilik birliğinin sarsılması (TMK. m.166/1) sebebine dayalı karşı boşanma davası reddedildiğine göre; tam kusurlu davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilmeyeceği (TMK.md.175) gözetilmeden, isteğin reddi yerine davalı-davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. HD - Karar: 2014/494).

Boşanma Davasının Tahkikat Aşamasında Yoksulluk Nafakası Talebi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 141. maddesinde “Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise, ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez; iddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” hükmü bulunmaktadır.

Davalı kadın önceki aşamalarda yoksulluk nafakası talep etmemiş; ancak tahkikat aşamasında 500 TL nafaka istemiştir. Davacı erkek talep sonucunun genişletilmesine açık muvafakat bildirmediği gibi, davalı tarafından bu konuda yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır.(HMK m. 141). Bu sebeple yoksulluk nafakası talebi hakkında ”karar verilmesine yer olmadığına” kararı verilecek yerde yazılı şekilde yoksulluk nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 2. HD - Karar: 2017/1205).

Yoksulluk Nafakası Nasıl Arttırılır?

TMK’nun 176/4. maddesine göre de tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.

Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda yerleşen Dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.

Somut olayda; davacının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, davalının ise makinist olup 3.000TL civarı gelirinin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranından daha düşük miktara hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

O halde, mahkemece yapılacak iş; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve özellikle ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranı nazara alınmak suretiyle, TMK’nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bir miktara hükmetmekten ibarettir (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi - Karar:2016/12167).

Boşanma Davasının Kesinleşmesinden Sonra Yoksulluk Nafakası Davası Açılması

Dava; tarafların Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/239 esas ve 2013/71 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma davasında talep olmadığından yoksulluk nafakası hükmedilmediğini, evlilik birliğinin sona ermesinde davalının tam kusurlu olduğunu, davalının maddi durumnun iyi olduğunu belirterek, aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.Mahkemece; davanın kabulü ile dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere (Aile Mahkemesi’nin 2014/112 esas ve 2014/275 karar sayılı boşanma davası ile mükerrer ödemeye yol açmak kaydıyla) her ay 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK’nun 175/1 maddesinde “boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” hükmü, aynı yasanın 178. maddesinde de “evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” hükmü getirilmiştir.

Somut olayda tarafların Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/239 Esas ve 2013/71 Karar sayılı ve 11.02.2013 tarihli kararı ile boşandıkları, boşanma kararının 11.02.2014 tarihinde kesinleştiği, işbu yoksulluk nafakası davasının ise 02.01.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Yoksulluk nafakası için bağımsız olarak dava açılabilmesinin ön koşulu; taraflar arasındaki boşanma davasının kesinleşmiş olmasıdır. Dava bağımsız açılmış yoksulluk nafakası istemi olduğuna ve taraflar arasındaki boşanma davası kesinleşmeden işbu dava açıldığına göre istemine kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamıştır (Yargıtay 3.Hukuk Dairesi - Karar:2017/3735).

İş Göremezlik Aylığı Alan Kadının Yoksulluk Nafakası Talebi

Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedebilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir (TMK m. 175). Taraflar hakkında yapılan kolluk araştırmasına göre davacı kadının ev hanımı olduğunun belirtilmesine rağmen adli yardım talebi için istenen belgeler arasında bulunan Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan belgede davacı kadının sigortalı çalışmadığının belirtildiği, ancak belge üzerine el yazısı ile iş göremezlik aylığı aldığının not olarak düşüldüğü anlaşılmaktadır. Bu sebeple, davacı kadının sosyal ve ekonomik durumunun yeniden usulünce araştırılması, Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alıp almadığı, alıyorsa miktarı sorulmak suretiyle boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi ve gerçekleşecek sonuca göre davacı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde davacı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/7014).

Reşit Çocuğun Yardım Nafakası Davası

Dava, yardım nafakası talebine ilişkindir. Yardım nafakasını düzenleyen TMK’nun 364/son maddesinin yollamasıyla 328.maddesinde çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa ana ve babanın bakım görevinin çocuğun eğitimi sona erinceye kadar devam edeceği hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda; mahkemece yardım nafakası miktarı belirlenirken; davacının ihtiyaçları ve anne babanın geliri gözönünde bulundurulmalı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.TMK’nın 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirlenecek nafakanın davacının geçinmesi için yeterli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olması gerekir.

Somut olayda; mahkemece yapılan araştırma neticesinde, davacının üniversite 2. sınıf öğrencisi olduğu, davacıya okuduğu üniversite tarafından günlük 5 saat çalışması karşılığında aylık 340 TL teklif edildiği davacının derslerinin aksayacağı gerekçesiyle bu teklifi kabul etmediği anlaşılmaktadır. Davalı babanın ise; Diyarbakır’da polis memuru olduğu, aylık 3.000 TL maaşının olduğu, lojmanda kaldığı, banka kredi borcu olduğuna dair belgeler sunduğu belirlenmiştir.

Tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının giderleri ve davalının gelir durumu nazara alındığında; davacının yardım nafakası talebinin reddine karar verilmiş olması, TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamıştır.

O halde mahkemece yapılacak işin; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacı çocuğun yaş ve ihtiyaçları, günün ekonomik koşulları nazara alınarak; nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı şekilde TMK’nın 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun olacak şekilde yardım nafakasının tahsiline karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde delillerin yanılgılı değerlendirilmesi sonucu yardım nafakası talebinin reddine karar verilmesi hatalı olup, bu husus bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 3. Hukuk dairesi - Karar : 2017/10701).

Bağımsız Tedbir Nafakası Davası Nispi Harca Tabidir

Davacının bağımsız tedbir nafakası davası (TMK m. 197), değer ölçüsüne göre nispi harca tabidir. Nispi harca tabi davalarda karar ve ilam harcının dörtte biri işlem yapılmadan önce peşin ödenir (Harçlar Kanunu m.28/a). Yargısal işlemlerde alınacak harçlar ödenmedikçe yargılamaya devam edilerek hüküm verilemez. Davacı kadına nispi peşin harcın Harçlar Kanununun 30-32. maddeleri gereğince tamamlattırılması; harç tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi; aksi takdirde, Harçlar Kanununun 30. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde hareket edilmesi gerekirken, nispi peşin harç tamamlattırılmadan işin esasının incelenmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2.HD - Karar : 2017/13637).

Boşanma Davası Açıldıktan Sonra Doğan Çocuğa Tedbir ve İştirak Nafakası

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK m. 186/1), geçimine (TMK m. 185/3), malların yönetimine (TMK m. 223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK m. 185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (re’sen) almak zorundadır (TMK m. 169). Yine boşanma veya ayrılık vukunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür (TMK. M. 182). Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir.

Tarafların müşterek çocuğu 19.10.2017 tarihinde, dava açıldıktan sonra dünyaya gelmiştir. Çocuğun doğduğu tarihten itibaren tedbir nafakasına,boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir (Yargtay 2. Hukuk Dairesi-Karar: 2021/3567).

Yoksulluk Nafakasının Toptan Ödenmesi

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesinin birinci fıkrasında, yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irat biçiminde ödenmesine karar verilebileceği öngörülmüştür. Yoksulluk nafakasının toptan ya da irat biçiminde ödenebilmesine karar verilebilmesi için, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile ödeme gücünün göz önünde bulundurulması gerektiği açıktır. Kadın yararına hükmedilen aylık 500,00 TL yoksulluk nafaka miktarı çok olduğu gibi, yoksulluk nafakasının irat şeklinde ödenmesine hükmedilmesi tarafların ekonomik sosyal durumu ile evlilik süresi dikkate alındığında Kanunun (TMK m. 176/1) amacına uygun değildir. O halde, yoksulluk nafakası yükümlüsünün yoksulluk nafakasını toptan şekilde ödemesinin uygun olup olmayacağının da tartışılıp değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi-Karar:2021/8867).

Başkasıyla Yaşayan Kadına Tedbir Nafakasına Hükmedilemez

Dava, erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesinde düzenlenen zina hukuksal nedenine dayalı boşanma davası olup, bölge adliye mahkemesince tarafların dava tarihinden sonra barışarak bir müddet birlikte yaşamaları nedeniyle davacı erkeğin kadının zina eylemini affettiği, affedilen eylemlerin boşanma gerekçesi yapılamayacağı belirtilerek davanın reddine, davalı kadın yararına Türk Medeni Kanununun 169. maddesi uyarınca, sosyal ekonomik durum tespitinin yapıldığı 08/06/2018 tarihinden itibaren kararın kesinleşmesine kadar aylık 250,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiş, hüküm yukarıda sınırlandırıldığı şekilde davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.

Yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamından, davalı kadının, dava tarihinden sonraki dönemde erkek tarafından affa uğrayan zina eylemine konu başka bir erkekle olan birlikte yaşamının bir müddet daha devam ettiği, bu durumda evli olmaksızın başka bir erkekle birlikte yaşayan kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesi koşullarının gerçekleşmediği gözetilmeksizin yararına tedbir nafakasına hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/4971 E. , 2022/6857 K.).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

İstanbul Nafaka Avukatı

Boşanma Davalarında Nafaka

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır