nafakayı devlet ödeyecek / Nafaka Davaları, Şartları ve Türleri - Kadim Hukuk

Nafakayı Devlet Ödeyecek

nafakayı devlet ödeyecek

Nafaka Davaları, Şartları ve Türleri

Türk Hukukunda nafaka, bakım nafakası ve yardım nafakası olarak iki kategoriye ayrılmaktadır. Bakım nafakası ise, kendi içinde tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olmak üzere üç çeşittir. Nafaka davaları bu kapsamda açılır ve yürütülür.

Nafaka davaları;

  • İştirak nafakası
  • Yoksulluk nafakası
  • Yardım nafakası
  • Tedbir nafakası

Tedbir Nafakası: Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra eşlerden birinin ya da ergin olmayan çocukların (18 yaşından küçük çocuklar) yaşamlarını sürdürmek amacıyla hükmedilen nafaka türüdür.

İştirak Nafakası: Boşanma davasında yerel mahkeme kararı sonrasında çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen nafaka yürüne denir.

Yoksulluk Nafakası: Aile mahkemesinin boşanma kararı vermesiyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafakadır.

Yardım Nafakası: Yardım nafakasının boşanma davası veya evlilik ile ilgili bir nafaka türü değildir. Bir kimsenin, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödediği nafaka türüne denir.

Nafaka davalarına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesidir.

İştirak Nafakası

TMK m.182/2, boşanma veya ayrılığa karar verilmesi halinde, çocuk kendisine bırakılmayan tarafın çocuğun bakım ve giderlerine katılmasını düzenlemektedir. İlgili hüküm, yalnızca küçük çocuklar için öngörülmüştür.

Çocuğa ödenecek nafaka miktarı belirlenirken, TMK m. 327 vd. 330-333’üncü maddeleri göz önünde tutulur. Nafaka esas itibariyle çocuk için ödenir; fakat çocuğun dava ehliyeti olmadığı için davayı velayet hakkına sahip taraf kendi adına açar.

Hakim, küçük çocuklar için nafakaya karar verirken kendiliğinden araştırma yapacak ve karar verecektir. Kanun koyucu, boşanma kararında durum ve koşullara göre, ana babanın çocuğun eğitimi tamamlanana kadar ona bakmakla yükümlü olduklarını hükme bağlayabilir(TMK m.328/2). Ergin olanlar nafaka istiyorlarsa, boşanma davasının dışında, kendileri adına bağımsız olarak ana ve babaya karşı ayrı bir dava açmaları gerekir.

Boşanmadan sonra çocuk kendisinden alınan taraf, TMK m.182/2 uyarınca gücü oranında nafaka vermekle yükümlüdür. Bu nafakaya “iştirak nafakası” denilmektedir. Hakim boşanma kararında, bu nafakanın miktarını belirtir.

Çocuk kendisinden alınan taraf, TMK m.182/2 uyarınca, kendi mali gücü oranında bir nafaka ödemekle yükümlüdür. Velayet hakkı kendisine bırakılan taraf da çocuğun sadece bakılıp gözetilmesi ile yükümlü olmayıp, eğitim giderlerine de katılmakla yükümlüdür. Hakim nafakaya hükmederken tarafların mali durumlarını ve çocuğun ihtiyaçlarını göz önünde tutar. Çocuk için nafakaya hükmedilirken nafaka ödeyecek olanın asgari geçimine giren miktara dokunulmaz. Çocuğun geliri kendi ihtiyaçlarını karşılayacak durumda ise, nafakaya hükmedilmez. Hakim nafakaya taraflardan bir talep gelmese de, karar vermek zorundadır; çünkü iştirak nafakasına ilişkin hükümler, çocukların korunmasına yönelik olup kamu düzenine ilişkindir.

Velayet hakkının anaya bırakıldığı durumda, ananın bir başkasıyla evlenmesi ve bu kişinin mali durumunun iyi olması, biyolojik babanın nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Taraflar, aralarında yapacakları bir anlaşma ile nafaka miktarını kararlaştırabilirler; ancak bu anlaşmanın geçerli olması için hakimin anlaşmayı onaylaması şarttır. Her çocuk için boşanma protokolünde veya mahkeme kararında ödenecek nafaka ayrı ayrı belirlenecektir. Taraflardan birinin nafaka ödememesi hususunda yapılan anlaşmanın geçerli olması için de hakimin onayı şarttır. Taraflar, mahkeme dışı sulh olamazlar.

Nafaka yükümlülüğü, prensip itibariyle çocuk ergin oluncaya kadar devam eder. Çocuk ergin olduktan sonra da eğer eğitimini sürdürüyorsa, ana baba nafaka ödemeye devam eder. Ancak bu durumda ana babanın nafaka yükümlülüğü küçük çocuklara karşı olan yükümlülüğünden farklıdır. Ergin olan çocuğa, ana babanın nafaka ödeme yükümlülüğü bazı şartların varlığına bağlanmıştır. Öncelikle, çocuğun seçtiği meslek onun yeteneklerine uygun olmalıdır. Ayrıca ana babanın ekonomik durumu nafakanın ödenip ödenmemesinde rol oynar. Bir diğer unsur da nafaka isteyen ergin çocukla ana babası arasındaki kişisel ilişkilerin iyi olmasının aranmasıdır. Ana baba ve çocuk arasında nafaka miktarı üzerinde bir anlaşma sağlanamazsa, ergin olan çocuğun ana babaya karşı dava açma hakkı vardır.

Çocuk sakat ve çalışamayacak durumda ise, ergin olduktan sonra kendisine iştirak nafakası yerine, TMK m.364’ e göre, yardım nafakası ödenir.

TMK m.183, çocuğun ihtiyaçları açısından bir değişikliğin ortaya çıkması halinde, boşanma kararlarında çocuğa ilişkin olarak yapılan düzenlemenin mahkemece değiştirilebileceğini düzenlemiştir. Mahkeme talep üzerine, ödenen iştirak nafakasının değiştirilmesine karar verir. Değişikliğin süreklilik göstermesi gerekir; eğer nafaka tespit edilirken ileride olabilecek değişiklikler göz önünde tutulmuşsa, şartların değişmesi halinde nafakanın değiştirilmesine gerek yoktur. Hakim nafaka miktarını değiştirirken, TMK m. 327,328/2, 330-333 maddeleri uygular.

Çocuğa ödenen nafaka, diğer nafaka türlerinden farklı olarak, nafaka ödemekle yükümlü olanın durumunun iyileşmesi veya ortaya yeni farklı bir durumun çıkması halinde(çocuğun bir meslek sahibi olmak için özel bir okulda okumasının gerekmesi gibi) çocuğun veya yasal temsilcisinin talebi üzerine hakim tarafından artırılır. Nafakaya ilişkin hüküm tarihinden sonra, nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunun kötüleşmesi yahut hayat şartlarında bir değişiklik olması (başka çocuklarının olması) halinde ise, nafaka miktarında indirime gidilir.

Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakası da boşanmanın mali sonuçlarına ilişkindir. Bu şekilde, kanun koyucu yoksulluk nafakası ile eşler arasında evlilikten sonra da mali dayanışmanın devam etmesini istemiştir. TMK m.175, mahiyet itibariyle bir hakkaniyet kuralıdır; insan onurunu koruyan bir hükümdür. TMK m.175’de düzenlenen yoksulluk nafakası, boşanmada, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşen eşe mali durumu iyi olan eş tarafından yardım edilmesini öngörür.

TMK m.175 uyarınca, “(1) Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.(2)Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için aranan şartlar şu şekildedir:

  • Nafaka talep edilmelidir.
  • Nafakayı talep eden eşin kusuru kendisinden nafaka talep edilen eşin kusurundan daha ağır olmamalıdır.
  • Yoksulluk nafakası isteyen eş, boşanma sonucu yoksulluğa düşecek olmalıdır.
  • Nafaka ödeyecek olanın kusurlu olması aranmaz.
  • Nafaka miktarı, diğer eşin ödeme gücüyle orantılı olmalıdır.
  • Boşanmadan sonra ortaya çıkan yoksulluk ile boşanma arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.

Yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında talep edilmişse, boşanmaya bakan mahkeme nafakaya karar vermeye yetkili ve görevlidir. Nafaka, boşanmadan sonra ayrı bir davayla istenmişse, görevli ve yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri aile mahkemesidir(TMK m.177; Aile Mahkemeleri Kanunu m.4).

TMK m.175’e göre yoksulluk nafakası, süresiz olarak istenebilir. Yoksulluk nafakası süreli olarak istenmişse, bu istek açıklanmış ise ve hüküm kesinleştikten sonra yeniden yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Eşlerden birinin yoksulluk nafakası talebi yokken diğerinin kendiliğinden eşine nafaka ödemek istemesi ve bu nafakayı evleninceye kadar ödeyeceği yolunda mahkeme önünde beyanda bulunması geçerlidir. Nafaka yükümlülüğü, boşanma kararının kesinleşmesiyle başlar. Taraflar nafaka yükümlülüğünün daha sonraki bir tarihte başlayacağını öngörebilirler. TMK m. 176 uyarınca, taraflar şartların değişmesi halinde nafakanın artırılmasını veya indirilmesini talep edebilirler. Kanun’da açıkça belirtilmiş olmasa da talep, taraflardan gelmelidir. Yoksulluk nafakası alan tarafın yoksulluğu sona ermişse veya nafaka ödeyen tarafın mali durumu bozulmuşsa, nafaka miktarı değiştirilir.

Yoksulluk nafakası ayın ya da nakit olarak iki şekilde ödenir. Yoksulluk nafakasına nakit olarak hükmedildiği hallerde, nafaka irat biçiminde veya sermaye biçiminde olabilir. Hakimin nafakanın ayın ya da nakit olarak ödenmesine karar vermekte geniş bir takdir yetkisi vardır; tarafların talebi ile bağlı değildir. Nafakaya irat olarak mı yoksa toptan mı ödeneceğine hakim karar verir. Tarafların bu hususa ilişkin herhangi bir talepte bulunma imkanları yoktur. Takdir yetkisi hakime aittir. Taraflar nafakanın ne şekilde ödeneceğini aralarında yapacakları bir anlaşmayla kararlaştırabilirler; fakat anlaşmanın geçerli olabilmesi, hakimin onayına bağlıdır.

TMK m.176/4’e göre, nafaka irat şeklinde hükme bağlanmışsa, yükümlünün talebi üzerine, yoksulluk nafakası azaltılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Nafakanın miktarının artırılması da mümkündür. Verilen karar değiştirici yenilik doğuran bir karardır. Nafakanın değiştirilmesi için uygulamada şu üç şart aranır:

  • Ekonomik durumda büyük bir değişikliğin ortaya çıkması,
  • Bu değişikliğin sürekli olması,
  • Nafaka alacaklısının ekonomik durumunda böyle bir değişikliğin ortaya çıkacağının boşanma kararı verilirken öngörülmesinin mümkün olmaması.

TMK m.176, hangi hallerde nafakanın tamamen kesileceğini hükme bağlamıştır. Nafakanın sona ermesi kendiliğinden, mahkeme kararıyla ya da tarafların anlaşmasıyla olabilir. Taraflar, ayrıca akit serbestisi prensibine göre, dilerlerse nafakanın miktarını sınırlayabilirler ya da nafakadan tamamen vazgeçebilirler. Yapacakları anlaşma, hakimin onayına bağlıdır. Hakim yapılan anlaşmanın TMK m.23/2’ye uygun olup olmadığını inceler. Yoksulluk nafakasının kendiliğinden sona ermesi halleri,

  • Alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veya
  • Taraflardan birinin ölümüdür.

Yoksulluk nafakasının mahkeme kararıyla sona ermesi halleri ise,

  • Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi yaşaması,
  • Yoksulluğunun ortadan kalkması
  • Haysiyetsiz hayat sürmesi şeklindedir.

Yoksulluk nafakasını talep etme, evliliğin boşanma ile sona ermesi nedeniyle ortaya çıkan diğer davalar gibi, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden 1 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar (TMK m.178).

Yardım Nafakası

Nafaka, aile içindeki dayanışma ve yardımlaşma fikrinden doğar. Ailede bir kısım bireylerin refah içinde bulunmasına karşılık, diğerlerinin yoksulluk içinde yaşamaları, yoksulluğa düşmeleri ahlak kurallarına aykırı bulunmuştur. Kanun koyucu, aile bireylerinin birbirine yardım etmelerini sadece ahlak kurallarına bırakmakla da yetinmemiş, bunu yasal bir ödev haline getirmiştir. Yardım nafakasında karşılıklılık esastır. Yardım nafakasına sadece para olarak hükmedilebilir. Yardıma muhtaç kişinin eve alınarak bakılması istenemez. TMK m.364 bu nedenle, ana baba, çocuklar ve kardeşler arasında nafaka yükümlülüğünü düzenlemiştir. Bu sayma tahdidi olup kardeşler dışında kalan yan soy hısımları bu maddenin kapsamına girmez. TMK m.364’de yer alan yardım nafakası, Kanun’da düzenlenen bakım nafakalarından farklıdır. Yardım nafakasına hükmedilirken dürüstlük kuralı göz önünde tutulur.

Nafaka yükümlüleri, TMK m.364’ de düzenlenmiştir. Maddeye göre, “(1)Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. (2) Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. (3) Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.” Nafakanın talep edilebilmesi için, taraflardan birinin yoksulluğa düşmesi, düz hat hısmı olması kaydıyla, ödeme kabiliyetine sahip olması, yani yoksulluğa düşmemesi ve kardeşler arasında ise, nafaka borçlusu kardeşin refah içinde olması gerekir.

Dava hakkı, TMK m.365’de düzenlenmiştir. Maddeye göre, “(1)Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. (2)Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın malî gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. (3)Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hâkim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. (4)Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmî veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. (5)Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. (6)Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.” Nafaka, mükelleften dava yoluyla alınır. Nafaka talebi zamanaşımına uğramaz. Nafaka yükümlülüğünün içeriği doğrudan doğruya hakim tarafından tayin olunur. Nafaka yükümlüsünün ölmesi halinde, bir başka nafaka yükümlüsüne karşı yeni bir dava açılır.

Nafaka nakdi olarak ödenir. Hakim, belirli bir miktar paranın, belirli zamanlarda ödenmesine karar verir. Kanun koyucu ödeme zamanını tespit etmemiştir. Uygulamada, nafakanın her ayın başında peşin ödenmesi yolunda bir eğilim vardır. Kural yardım nafakasının para olarak ödenmesi olmakla beraber, nafakanın ayın olarak ödenebileceği de doktrinde savunulmaktadır. Yardım nafakasına hakkı olan taraf, bir sağlık kurumunda bulunuyorsa, nafaka, masrafların karşılanması için, kuruma ödenebilir.

Nafaka alacağı miras yolu ile mirasçılara geçmez. Ancak, kişinin sağlığında muaccel olmuş alacaklar mirasçıları tarafından talep edilebilir. Nafaka alacağının üçüncü kişilere temliki mümkün değildir. Ancak birikmiş olan nafakalar, temlik edilebilir. Nafaka borçlusu kendisinin karşı taraftan olan bir alacağı ile nafaka borcunu takas edemez. Doğmamış bir nafaka borcundan feragat caiz değildir. İşlemiş olan bir nafaka alacağı ibra yoluyla sona erdirilebilir. Nafaka isteği kamu düzeni ile ilgilidir. Taraflar yabancı bile olsalar, Türk mahkemeleri böyle bir davaya bakmakla yükümlüdürler.

Nafaka davasında davacı, nafaka alacaklısı veya ona bakmakla yükümlü olan ve bakmış olan müessesedir. Nafakayı bakmakla görevli olmayan üçüncü şahıs ödemişse, alacağını vekaletsiz iş görme hükümlerine göre talep edebilir (TBK m.529). TMK m.366, korunmaya muhtaç kişilere bakmakla yükümlü olan kurumların, yaptıkları masrafı nafaka yükümlüsünden talep edebileceklerini açıkça hükme bağlamıştır. TMK m.366’ ya göre, “Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler.” Ana babası belli olmayan çocuklara bakmakla, onları korumakla ve onlara yardım etmekle yükümlü Sosyal hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, bu tür çocuklara yaptığı masrafları, bu çocukların nafaka yükümlüsü hısımlarının ortaya çıkması halinde, onlardan talep edebilir. Dava, TMK m.364’de gösterilen kimselere karşı ve m.365/1’deki sıraya göre açılır.

Davacı, içinde bulunduğu yoksulluk halini ispatla yetinir. Nafaka yükümlüsünün varlıklı olduğunu ispat etmesine lüzum yoktur. Yükümlü ödemek istemiyorsa ödeme gücünün olmadığını, bu nafakayı ödeyemeyeceğini ispat etmelidir. İspat yükü davalıdadır. Aynı şekilde davalı, kendisinden önceki veya aynı sırada yer alan başka bir nafaka yükümlüsünün daha mevcut bulunduğunu iddia ediyorsa, bu hususu da ispat etmekle yükümlüdür. Buna karşılık kardeşten yardım nafakası isteyen kişi, kardeşinin refah içinde bulunduğunu ispatla yükümlüdür. Nafaka ödemek istemeyen taraf, ileri sürülen durumun kendisi için söz konusu olmadığını ispatlamak zorundadır.

Nafakayı talep edecek kişi, bu davayı ister kendi yerleşim yerinde ister yükümlü taraflardan birinin yerleşim yeri vesayet makamında açar (HMK m.7, TMK m.365/6). Görevli mahkeme ise, Aile Mahkemeleridir.

Nafaka sadece gıda temini için verilmez. Giyinmek, barınmak, tedavi olmak, öğrenim vb. hususlar da nafaka borcunun belirlenmesinde temel ihtiyaçların kapsamına girer. Nafaka alacaklısının borçlarının ödenmesi ise nafakanın kapsamına dahil değildir. Nafaka, irat olarak ödenir. Esas itibariyle belirli zamanlarda nakden ödeme olmakla birlikte istisnai hallerde aynen de ödenebilir. Nafakanın miktarına hakim karar verir. Alacaklı bakımından tayin edilecek nafaka, onun yaşaması geçinmesi için lüzumlu olan vasıtaları temin etmeye yetecek miktarda olmalıdır; nafaka bir zenginleşme aracı değildir. Nafakada üst sınır, yoksulluğa düşenin geçimi için zorunlu olan miktardır; alt sınır ise, nafaka borçlusunun ödeme gücüdür. Nafaka yükümlüsünün mali durumunun çok iyi olması, ödenecek nafakanın miktarını değiştirmez.

Nafaka, korunmaya muhtaç kişilere bakmakla yükümlü resmi veya kamuya yararlı kurumlarca ödenmişse, bu kurumlar da dava açarak nafaka alacaklısına bakmakla yükümlü olmadan yaptıkları ödemenin tazminini isteyebilirler. Hakim, nafaka yükümlülerinin ekonomik durumlarına göre, ne miktarda nafaka ödeyeceklerini karara bağlar.

Nafaka nedeniyle, nafaka borçlusunun o zamanki hayat standardının önemli ölçüde kötüleşmesi halinde nafaka borçlusundan nafakayı ödemesi beklenemez. Nafaka alacaklısının durumunda değişiklik nedeniyle daha fazla yardıma ihtiyacı söz konusu ise ve nafaka borçlusunun mali durumu müsait ise, nafakanın artırımına gidilir.

Nafakanın ne zaman ödeneceği Kanunda düzenlenmemiştir. Bu hususta taraflar anlaşır; anlaşamazlarsa zamanı hakim belirler ve genel eğilim her ay peşin ödenmesi yolundadır. Nafaka alacaklısının talebi üzerine hakim irat biçiminde ödenen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

Nafakanın artırılmasına veya eksiltilmesine ilişkin karar, hüküm tarihinden itibaren değil; dava tarihinden itibaren uygulanır. Nafakanın artırılmasına, azaltılmasına ya da kaldırılmasına ancak ilgilinin talebi üzerine karar verilir.

Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası; evlilik birliğinin korunması amacıyla evlilik devam ederken, ayrılık, boşanma veya evliliğin iptali davasının açılması ile dava süresince kararlaştırılabilir. Buna göre tedbir nafakasına, farklı durumlarda karar verilebilmektedir.

  • Eş İçin Ödenecek Tedbir Nafakası

Boşanma veya ayrılık davası sırasında, eşlerin TMK m.186’da hükme bağlanan nafaka yükümlülüğü (tedbir nafakası verme yükümlülüğü) devam eder. Eğer eşlerden biri geçici tedbir nafakası isterken, belli bir meblağ öngörmüşse hakim bu meblağdan daha yüksek bir miktara hükmedemez. TMK m.169, geçici tedbirlerin eşler hakkında alınacağını düzenlediği için bu tedbirler her iki eş için de alınacaktır. Eş, belli bir miktar için talepte bulunmamışsa, esas itibariyle her iki eş için aynı hayat standardını sağlayacak bir nafakaya hükmolunmalıdır. Ayrıca tarafların nafaka miktarı üzerinde anlaşmaları varsa, bu husus göz önünde tutulur. Eşlerden birinin diğerine nafaka ödemesinde nafaka miktarının tayininde, nafaka borçlusu eşin ödeme gücü ve tedbir nafakasına hükmedilen eşin ihtiyacı dikkate alınacaktır. Tedbir nafakasına hükmedilirken, eşlerin bundan böyle iki ayrı konutun masraflarını karşılayacakları da göz önünde tutulacaktır.

Tedbir nafakasına taraflardan birinin talebi olmasa da hükmolunur. TMK m.169 emredici bir kural olduğundan hakim kendiliğinden bu tedbiri alır. Doğmuş bir nafaka alacağından vazgeçmek mümkündür; fakat doğmuş olan nafaka alacağından vazgeçme, irade sakatlığı hallerine dayanıyorsa bu vazgeçme geçerli olmaz, nafakadan vazgeçen eş bundan rücu edebilir. İleride doğacak olan nafakadan vazgeçmek ise mümkün değildir; zira tedbir nafakası, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olarak ödenmesi alacaklının geçimi için şart olan bir alacaktır. Eğer bu alacaktan önceden vazgeçmenin mümkün olduğu kabul edilirse, nafaka alacaklısının gelecekteki geçimi tehlikeye düşecektir.

Tedbir nafakası, prensip itibariyle para olarak ödenir. Hakim nafakayı, prensip olarak Türk Lirası olarak kararlaştırmalıdır. Koca, ev kirasını ve diğer masrafları ödemeyi yüklenmişse, bu masraflar vereceği nafakadan indirilir. Eşlerden biri, diğerine nafaka vermek yerine, kendisinin de oturduğu evde oturmasını ve bakımını ayın olarak karşılamayı teklif edemez.

Tedbir nafakasına kural olarak, dava tarihinden itibaren karar verilir ve nafaka kural olarak, her aybaşında peşin ödenir. Bununla birlikte tarafların ekonomik durumları elveriyorsa, geçici tedbir nafakasının toptan ödenmesine karar verilebilir. Geçici tedbir nafakaları ayrıca, eşlerden birinin ölümü, hakkında gaiplik kararı alınması, ölüm karinesinin varlığı, boşanma kararının kesinleşmesi, evliliğin iptali kararının kesinleşmesi, belli bir süre için öngörülmüşse bu sürenin dolması, nafakayı alan eşin başkasıyla sürekli ve düzenli yaşamaya başlaması veya boşanmadan vazgeçme halinde sona erer.

Tedbir nafakasının, boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte sona ereceği kabul edilmektedir. Davalı, hakimin tedbir nafakasına hükmettiği tarihten itibaren bu borcunu ödemekte temerrüde düşmüşse, davacının ölümüne kadar birikmiş nafaka davacının terekesine gireceğinden davacının ölümü üzerine mirasçıları işlemiş olan bu nafakayı talep edebilirler.

  • Çocuk İçin Ödenecek Tedbir Nafakası

Boşanma veya ayrılık davasının açılması üzerine dava süresince alınacak önlemler geçici nitelikte olduğu için hakim çocuğa ödenecek nafakayı, boşanmadaki nafakanın aksine TMK m.197’ye göre belirler. Davanın devam ettiği süre boyunca çocuğa ödenecek nafaka da uygulamada tedbir nafakası olarak adlandırılmakta olup dava devam ederken çocuğun geçici velayeti kendisine bırakılmayan taraf, çocuğun masraflarının karşılanması için tedbir nafakası ödemekle yükümlü olacaktır. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren ise çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan tarafın ödeyeceği nafaka “iştirak nafakası” olarak adlandırılmaktadır. Nafaka miktarını tespitte, ailenin yaşam standardı, çocuğun vasati ihtiyaçları ve tarafların geliri, ödeme gücü göz önünde tutulur. Ödenecek nafakada üst sınır, nafaka ile yükümlü eşlerin ödeme gücü ve evlilik birliği devam ederken çocuğa sağlanmış olan hayat standardıdır. Birden fazla çocuğun olması halinde, her çocuğun ihtiyacı ayrı ayrı dikkate alınır.

[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]

Nafaka davaları hakkında danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için Kadim Hukuk ve Danışmanlık ile irtibata geçebilirsiniz.

fazla oku

Süresiz nafaka konusu uzun süreden beri polemik konusu oluyor.

Kimi çevreler özellikle boşandıktan sonra ikinci kez evlenen erkeklerin önceki eşlerine ödedikleri nafaka nedeniyle çok zorlandıklarını öne sürüyor.

Çok kısa süreler evli kaldıkları halde uzun yıllardan beri nafaka ödemek zorunda kaldıklarını iddia edenler de var.

Buna itiraz edenler ise mahkemelerin erkeğin maddi durumunu göz önüne alarak zaten çok düşük miktarlarda nafaka bağladığını, bunların bile çoğu zaman tahsilinde sorun yaşandığını, kadınların birçoğunun boşanmaların ardından çocuklarıyla birlikte yoksulluk içerisinde yaşadığını savunuyor.

Yıllardır süren ve sosyal medyada önemli bir alıcısı olan süresiz nafaka polemiğinde yeni bir gelişme kapıda.

Yeni yılda gündeme gelmesi beklenen yargı paketinde, süresiz nafaka ve uzun süren boşanmaların kolaylaştırılması ile ilgili yeni modeller üzerinde çalışıldığı belirtiliyor.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Adalet Bakanlığı ve AK Parti bünyesinde yürütüldüğü iddia edilen düzenlemeye dair medyaya yansıyan bilgilere göre boşanmadan sonra kadına süresiz nafaka uygulaması kaldırılacak.

Bunun yerine kademeli bir ödeme üzerinde duruluyor. Erkeğin boşandığı eşe nafaka ödemesi evli kalınan süreyle sınırlı olacak. Sonrasında, kadının gelir durumu, çocuklarının olup olmadığı ve varsa çocukların ihtiyacına göre ödemeyi devlet üstlenebilecek.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'yla da üzerinde prensipte anlaşıldığı iddia edilen düzenlemeye dair en büyük çekince ise nafaka miktarını devletin üstlenmesinin bütçeye getireceği maliyet.

Medyaya yansıyan bilgilerin ardından kadın hakları savunucularından planlanan düzenlemeye dair eleştiriler yükselmeye başladı. Bu kişilerden biri de avukat Hülya Gülbahar.

Konuyu Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü de olan Gülbahar ve Avukat Cengiz Hortoğlu ile konuştuk. Gülbahar, planlamaya karşı çıkıyor. Hortoğlu ise yasal bir düzenlemenin şart olduğu görüşünde.

hülyagülbahar.jpg

Hülya Gülbahar / Fotoğraf: Twitter

"Yeni düzenlemede kadınların haklarını umursamadan çıkacak"

Düzenlemenin çıkacağını düşünüyor musunuz?

Yargı paketiyle düzenlemeyi çıkaracaklar gibi görünüyor. Maalesef muhalefetten de bu konuda yeteri kadar ses görmüyoruz. Yansıyan bilgilere bakılınca ana çerçeve olarak nafakayı evlilik süresiyle ya da iki veya 10 yılla sınırlanması düşünülüyor. Yine kadının sağlığı ya da başka bir şey engel vermiyorsa bitince nafaka ödemesinin bir fona devredilmesi devlet destekli nafaka gibi bir formül üzerinde konuşuluyor. Her seçenek kadınlar aleyhine olacak. Milyonlarca ev kadının hayatı söz konusu burada. Zaten çalışan kadınlar için nafaka yok, vermiyorlar. Aldatan kadın, ağır kusurluysa zaten nafaka yok. Geriye kusursuz bir şekilde boşanan kadınlara yoksulluk nafakası kalıyor. Yeni düzenlemede kadınların hakları umursanmadan çıkacak.

"Süreli nafaka buna ihtiyacı mahkeme kararıyla saptanmış boşanmış kadınları açlığa mahkum edecek"

Peki söz konusu düzenlemenin size göre sakıncaları nedir?

Devlet erken evlilik propagandası yapıyor. Şimdi eğitimi tamamlamadan, bir meslek ve bir iş sahibi olmadan evlendirilen kadınların aynı zamanda çocuk doğurmaları isteniyor. Üç yıllık evlilikten sonra iki çocukla boşanan kadınların işin olmadığı, çocukları bırakabileceği bir kreş imkanının olmadığı ortamda iki yıllık nafaka ile nasıl geçineceği, çocuklara kimin bakacağı sorusu ortada. Nafakayı evlilik süresiyle bağlı saymak milyonlarca kadının şiddet dolu evliliklere mahkum edilmesi anlamına geliyor. 2-3 yıl sürecek süreli nafaka buna ihtiyacı mahkeme kararıyla saptanmış boşanmış kadınları açlığa yokluğa mahkum etmek olacak. 2 yıl sonra bu kadının durumunda bir değişim olmasa bu kadın ve çocukları ne yapacak? Sorunlardan birisi nafakanın evlilik süresine bağlı kılınması.

"Devlet şu ana kadar boşanan kadınlara hiçbir sosyal yardım sağlamadı"

Nafakayı devletin ödeyeceği, bunun için fon oluşturulacağı iddia ediliyor. Bu sorunu çözer mi?

İkinci mesele de fon oluşturulması nafakayı devletin üstlenmesi. Devlet şu ana kadar geçen zamanda boşanan kadınlara hiçbir sosyal yardım sağlamadı bu da kadınların boşanmalarını engelleme politikasının bir parçasıydı. Kocası ölen kadınlara 200-300 lira arası dul parası bağlantı boşanan kadınlara bağlanmadı. Şimdi yoksulluk nafakasını devlet ödesin diye formül aramak yeni fon uygulamalarıyla bu ekonomik krizde vatandaştan yeni vergiler alınması ve bütün vatandaşların üzerine yeni yükler getirilmesi demek. Şu ana kadar uygulanan zorunlu tasarruf fonu, konut edindirme fonu hatta işsizlik fonu gibi fonların vatandaştan para toplamak ama ihtiyacı olana bu toplanan paraları yansıtmamak üzerine kurulduğunu gösteriyor. Emeklilik yaşının yıllar içinde nasıl yükseltildiği ve emekli maaşının enflasyon karşısında nasıl eridiği düşünülürse devlet vatandaşa yaptığı bu tür sosyal ödemeleri yok etmek ve etkisiz miktarlara indirmek için çok çeşitli politik araçlara sahip ve bunları kullanmaktan çekinmiyor.

"Kadınlar boşandığında devleti yanlarında göremeyecek"

Yani bir fon oluşturulsa bile bunun zaman içinde etkisizleşeceğini düşünüyorsunuz?

2-3 çocukla boşanmış ve işsiz bir kadının çocukları bırakacağı kreş olmadığı için işe giremediği bir ortamda söz konusu düzenleme kadınların bir ortamda kadınların devlet eliyle yoksullaştırılması anlamına geliyor. Devletin nafakayı üstleneceği iddiasıyla 'Bir an önce evlenin çok çocuk doğurun boşanınca devlet yanınızda' mesajı verilecek ancak bu kadınlar boşanınca devleti ya yanlarında hiç görmeyecek ya da ihtiyacı karşılayacak oranda görmeyecekler. Sadaka gibi parayla oyalanmaya çalışılacak kadınlar. Milyonlarca ev kadınının hayatını ilgilendiren geleceğini ilgilendiren bir toplumsal sorundan bahsediyoruz.

nafaka1.jpg

Gülbahar, nafakaların ortalama 300 lira civarında olduğunu öne sürdü / Fotoğraf: AA

"Kadınlar bir kere nafaka aldıysa ömür boyu alacağı algısı yaratılıyor"

Kamuoyuna bazı ünlü kişilerle ilgili fahiş miktarlarda nafaka miktarları yansıyor. Ortalama nafaka miktarları nedir?

Hem Konda'nın hem İstanbul Barosu'nun hem Kadın Dayanışma Vakfı'nın yaptığı araştırmalar ortalama nafakanın 300 lirayı bulmadığını gösteriyor. Yüksek miktarlı nafakalar anlaşarak, erkeğin rızasıyla ödenen boşanmalara ilişkin davalar. Mahkemeler tarafından hükmedilen nafakalar değil. Türk hukuk sisteminde boşanan her kadına da nafaka bağlanmıyor. Türkiye hak ettiği halde ağır şartlar olduğu için yoksulluk nafakası alamayan kadınlar ülkesi. Yeniden evlenme ve ölüm halinde otomatikman kesiliyor. Herhangi bir işe girilmesi halinde hemen kesiliyor. Evlenmeden birlikte yaşama halinde kesiliyor. Buna rağmen kamuoyunda kadınlar bir kere nafaka aldıysa ömür boyu alacağı gibi algı yaratılmaya çalışıyor.

"Boşanan kadınlara iş, çocuklarına kreş bulmada öncelik tanınmalı"

Peki çözüm ne?

Bu işin çözümü boşanan kadınlara çocuklarına kreş ve bakıcı bulma konusunda yardım sağlanması ve İŞKUR'un bu kadınlara iş bulmada öncelik sağlaması lazım. Şiddetten dolayı sığınmaevlerinde kalan kadınlara bile işte öncelik sağlanmıyor. Şiddet mağduru kadınların hayatını kurması için iş bulması öncelikli hale getirilmesi lazım. Kadınların sorunlarını çözmek için kadınlara kendi ayakları üstünde kalacakları iş imkanı sağlamak lazım. O zaman hiçbir erkek nafaka konusunda mağdur olduğunu iddia edemeyecek. Çünkü kadın çalışıp kendi ayakları üzerinde durunca zaten nafaka kesilecek.

"Medyaya yansıyan süresiz nafaka iddialarının çoğu kadına değil çocuğa ödeniyor"

Medyaya yansıyan haberler var. İşte 3 ay evli kaldı 10 yıldır nafaka ödüyor gibi. Bu tür vakalar çok mu?

Böyle olaylar çok değil. Böyle olaylara ilişkin dava dosyaları ortaya konmadan konuşuluyor. Bunların bir bölümü zaten çocuklara ödenen iştirak nafakaları. Bir kere kamuoyunda algı operasyonu yapılıyor. İştirak nafakaları olduğu söylenmiyor. Nafakaların bir kısmı tedbir nafakası. Boşanma davası sırasında kadınların çocuklarla yaşadıkları koşullarda hukukun öngördüğü nafaka. Nafaka türleri birbirlerine karıştırılıyor. Nafaka karşıtlarının yoksulluk nafakası diye anlattığı örneklerin çoğu iştirak nafakası. Milyonda bir olabilecek örneği sanki milyonları temsil ediyormuş gibi anlatıyorlar.

"Maddi durumu iyi olan kadına zaten nafaka ödenmiyor"

Nafaka ile erkeklerin de maddi olarak zor duruma düşürüldüğü öne sürülüyor?

Dava dosyaları çarpıtılarak kamuoyu yansıtılıyor. Kaldı ki nafaka erkeğin de maddi gücüne göre ödenen bir para. Her iki tarafın da gelir durumu araştırılıyor. Boşanma halinde kadının yoksulluğa düşecek olması şartı var. Boşanma ile yoksulluğa düşmeyecek işi, parası mülkü olan kadına zaten nafaka bağlanmıyor. Kadının yoksulluk şartı var. Erkeğin ise o nafakayı ödeyecek gücü olması şartı var. Tabii ki her dosyada 200-300 lira nafakaya hükmedilmiyor. Ama 10 bin lira aylık geliri olan birinin boşandıktan sonra çocuklarıyla yaşamaya devam eden kadına iki bin lira nafaka ödemesinden de daha doğal bir şey yok.

cengizhortoğlu.jpg

Cengiz Hortoğlu / Fotoğraf: Twitter

"Önemli olan kadınların da erkeklerin de mağdur olmayacağı bir çözüm bulmak"

Gülbahar'ın ardından bu sefer de sorularımızı avukat Cengiz Hortoğlu'na yönelttik.

Gündemde olan nafaka düzenlemesi konuya çözüm olur mu?

Takip ettiğim kadarıyla bu konu henüz netleşmiş değil. Ancak nafaka süresi sona erdikten sonra devlet desteği önerisini çok önemli buluyorum. Çünkü önemli olan kadınların da erkeklerin de mağdur olmayacağı bir çözüm bulmak. Bunun için de en önemli çözüm, belirlenen nafaka süresi sonunda kadın halen ekonomik bağımsızlığını sağlayamadıysa devlet desteğidir.

"Süresiz nafakanın çok mağduru var"

Süresiz nafaka toplumda mağduriyet yaratan bir sorun mu?

Süresiz nafakanın çok mağduru var; 500 TL için hapis yatanlar, eski eşinin nafakasını ödemek için kağıt toplayanlar, huzur evinde kalanlar, sofaya zeytini sayıyla koyanlar. Hatta eşinin eski eşine nafakasını ödemek için merdiven silen ikinci eşler... Bu önemli sorunun bir an önce çözümlenmesini diliyorum.

"Bir kadın her ay eski eşinden gelecek 300 - 400 lirayı beklemek zorunda kalmamalı"

Önerilen sistemin artıları ve eski yönleri ne olabilir? Eksi yönlerin düzeltilmesi için ne yapılması lazım?

Eşler arasındaki yoksulluk nafakasının tamamen yeniden düzenlenmesi gerektiği kanısındayım. Bir insanın, boşandığı için ömür boyu hem de her yıl artan bir ödemeye mecbur bırakılmasını doğru bulmuyorum. Bu insanda ne motivasyon ne de yaşam sevinci bırakır. Mevcut durum, sadece erkekler için değil, kadınlar için de çözüm değil. Bir kadının kendi başarı öyküsünü yazmasına olanak tanınmalı. Bir kadın her ay eski eşinden gelecek 300 - 400 lirayı beklemek zorunda kalmamalı.  

"Devlet desteği devam ederse hiçbir sorun kalmaz"

Nafaka almanın zorlaşması özellikle şiddet gören kadınların ayrılmasını zorlaştırabilir iddialarına ne diyorsunuz?

Bir evliliği alınacak nafaka değil, sevgi ve aşk ayakta tutmalı. Kadın olsun erkek olsun mutlu bir evlilikleri yoksa o evliliğin devamının kimseye yararı yoktur. Nafaka süreli olduğunda ve o süre dolduğunda kadın halen başarı öyküsünü yazamadıysa bu durumda devlet desteği devam ederse hiçbir sorun kalmaz. Tam tersine kadın kendini çok daha güçlü hisseder.

Peki devlet nafaka ödemesini nasıl yapacak?

Benim önerim; yasayla birlikte bir nafaka fonunun kurulmasıdır. Bu mümkün olursa nafaka fondan karşılanacaktır.

"Bir yoksulun sorununu başka bir yoksul çözemez"

Yüksek meblağlar ödenen medyatik boşanmalar geneli yansıtıyor mu? Yoksulluk nafakası hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu konuda elimde bir çalışma yok. İşte tüm bu sorunların değerlendirilmesi gerekir. Ancak, bir yoksulun sorununu başka bir yoksul çözemez. Ben kadınların da mevcut durumdan memnun olduğunu zannetmiyorum. Çünkü nafakasını az bulan veya alamayan kadın sayısı da az değil. Önemli olan kadının ekonomik yönden bir başkasına bağımlılıktan kurtulması. Bunun da yolu, mikro kredilerle kadının iş kurmasını desteklemek, meslek edinme kurslarından da yararlanarak iş bulmalarına yardımcı olmak. Yani kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak.

karar.jpg

Nafaka miktarları çekişmeli boşanmalarda mahkemelerde karara bağlanıyor / Fotoğraf: AA

"Evlilik bir gün dahi sürse şartları varsa nafaka sorumluluğu doğuyor"

Kadın hakları savunucuları '3 ay evli kaldı 5 senedir nafaka ödüyor' gibi örneklerin istisnai olduğunu pek çok dosyanın içeriğinin yansıtılmadığını, çocuk için ödenen paranın sanki kadına ödeniyormuş gibi yansıtıldığını öne sürüyor. Siz ne diyorsunuz bu konuda?

Gördüğüm kadarıyla çocuğa ödenen iştirak nafakası tartışılmıyor. Bunun ödenmesi gerektiği konusunda herkes hemfikir. Tartışma konusu ölünceye kadar ödenen yoksulluk nafakası. Şunu da belirteyim, mevcut yasaya göre evlilik bir gün dahi sürse şartları varsa nafaka sorumluluğu doğuyor.

"Yoksulluk nafakasında evlilik süresi dikkate alınmalı"

Sizin öneriniz nedir? Nasıl bir çözüm bulunursa herkes daha az mağdur olur?

Yoksulluk nafakası, evlilik süresi de dikkate alınarak süreli olmalı. Bu süre içinde kadının ekonomik bağımsızlığını kazanabilmesi ve kendi başarı öyküsünü yazabilmesi için kurumlar tarafından kadına her tür destek verilmeli! Nafaka süresinin sonunda kadın halen bir meslek edinemediyse ve çalışmıyorsa devlet tarafından nafaka ödemesi sürdürülmeli. Çözüm olarak da nafaka fonu kurulmalı. Örneğin boşanma davalarındaki harçlar arttırılarak fona destek sağlanabilir. Hapis cezası kalkmalı.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır