Güney Anadoluda (Toros Dağlarında) yetişen halk şairleri arasında Karacaoğlandan sonra en duygulu ve en heyecanlı olanlarından biri Dadaloğludur.
Dadaloğlu tek parçalar söylemekten çok, tarih yazıcılığıyla uğraşır. Diyebilirim ki; güneydeki halk hikayelerinin hemen büyük bir kısmı bu değerli şairin hikayelerinden sayılır.
Fırattan Aydına kadar uzanan Toros dağlarında daha çok Sivas, Kayseri, Niğde dolaylarında şair geçinen ve aşıkım deyip de Dadaloğluna dair bir hikayeyi olsun bilmeyen azdır.
Dadaloğlu Aladağın Karahacılı ismindeki Türkmen aşiretine bağlı Hocalı obası arasında doğmuş ve hayatını göçebelikle geçirmiştir.
yılı içinde Üçkapılı yaylasında bu aşirete bağlı Ala Yusuf, Dadaloğlunun okuryazar ve hoca bir âşık olduğunu söylemiştir.
Dadaloğlu bazen imamlık yapar ve bazen de sazını omuzlayarak şairlik eder dururmuş. Binboğada görüştüğüm Cerit aşiretinden çoban Hasan, Dadaloğlunun asıl isminin Mustafa veya Veli olduğunu ihtiyarlardan işitmiş bulunduğunu anlatmıştır.
Ala Yusuftan dinlediğim ve çoban Hasanın yardımıyla düzelttiğim Dadaloğluna ait bir türkü de buraya alınmıştır.
Oturmuş ak gelin taşın üstüne,
Taramış zülfünü kaşın üstüne,
Bir selam geldi başım üstüne,
Alırım kız seni, komam illere.
Bir taş attım karlı dağlar ardına,
Yuvarlandı düştü yarin yurduna ,
Ben yeni de düştüm sevda derdine,
Alırım ahdimi, komam illere.
Atımın kuyruğu cura saz gibi,
Divana vurmuş da ergen kız gibi,
Alarmış yanağı bahar yaz gibi,
Getirin kır atım, göçem illere.
Dadaloğlu der de, oldum kastana,
Gelip geçer selam verir dost bana,
Göçeyim mi bilmem Namrun üstüne,
Çekilem mi kahpe Bulgar illere?
Son mısralarda Bulgar dağıyla Namrun (Tarsus) yaylasının kendisine yabancı yerler olmadığını bütün açıklığıyla anlatmaktadır.
Bizim yaylamız ünlü olur,
Südü, kaymağı tatlı olur,
Kız gelinden kıymetli olur,
Kızlar gelir yaylamıza.
Bizim yaylamız meşeli,
Dibinde güller döşeli,
Eli top top menevişli,
Kızlar varır yaylamıza.
Bizim yaylamız kayalı,
Pınarları süt mayalı,
Kelerinde kar dayalı,
Kızlar gelir yaylamıza.
Bizim yaylamız oluklu,
Akan sular balıklı,
Yaranısı mor belikli,
Gelin gelir yaylamıza.
Burada Dadaloğluna ait olduğu söylenen bir atasözünü de hatırlatmak isterim ki, bu atasözü folklor alanında oldukça önemlidir.
At, yiğit, öküz, tarla ve kızın en belirli meziyetlerini ortaya koyan bu konunun atasözü şudur.
Atın dik başlısı,
Yiğidin ağır başlısı,
Öküzün inek başlısı,
Tarlanın çakıl taşlısı,
Güzelin uzun saçlısı,
Baha olmaz devlet imiş.
(Bu satırlar Ali Rıza Yalman (YALGIN)tarafından yılında Toroslarda yapmış olduğu araştırmalar sonucu derlediği ve yılında Kültür Bakanlığı tarafından bastırılan Cenupta Türkmen Oymakları II adlı kitaptan alınmış olup; aynen sayfaya aktarılmıştır.)
Bu sayfada Tarsus yöresine ait Dinle Güftarımı Arif-i Dana türküsünün sözleri bulunmaktadır.
Dinle güftarımı arif-i dana
Derunumda şimdi açam nihanı
Dil mülkü tutuştu nar-ı suzana
Ah ettikçe zuhur etti dumanı
Hakka doğru gitmez oldu bir kulu
Geri kaldı Hakkın emri usulü
Çokların gittiği şeytanın yolu
Boşa bıraktılar rah-ı rahmanı
Azdır giden şimdi rah-ı Mevlaya
Heves edilmekte zevk-i dünyaya
Taat etmez oldu evlat babaya
Aklından çıkarma ahır zamanı
Kalemiz bozuldu işimiz harap
Akıl isen düşün bundan hisse kap
Kıyamet gününden açıldı çar bab
Her tarafta zahir oldu nişanı
Mehdi-i Resul'den oldu işaret
Galiba yakındır ruz-u kıyamet
Dört kitabı yazan ol dest-i kudret
Hak böyle buyurdu emr ü fermanı
Hikmet-i rabbani bu emr-i Gafur
Bala-yı kudretten eyledi zuhur
Azrail Tarsus'a edince ubur
Dikti sancağını kurdu meydanı
Kolera başladı alem uyandı
Tutulanın çeşmi kana boyandı
Ecel sefinesi geldi dayandı
Açtı yelkeni duyuldu figanı
Bir fırtına oldu tuttu etrafı
Gün günden artmakta ölümün lafı
Girdi aramıza bir can kavafı
Nicenin tutuldu bunda zebanı
İşledi insanda nar-ı ihtirak
Çoklarını sardı bir gizli merak
Otuz kuruş oldu bir şişe konyak
İçip yolda düştü öyle sekranı
Tarsus'un içine düştü bir figan
Çığrıştı ahali Ya Rab el'aman
Bir günde gidince birden yüz on can
Herkes sağlığından kesti gümanı
Ziya Bey kaymakam dedi bu ne iş
Tel çekti üç günde geldi müfettiş
İlletin def'ine eyledi teftiş
Yetişti Eflatun dehrin Lokmanı
Hakkın hikmetine gönüllü uyan
Vadesi yetene olur mu derman
Tabipler seğirtti atlı ve yayan
Gördüler ah edip kan ağlıyanı
Sağ olan evinden bir yana sapsın
Arasın ilacı Lokman'dan kapsın
Vadesi yetene doktor ne yapsın
Ölecek hastanın olmaz dermanı
Siyah senge döndü cism-i mermerler
Böyle soldu nice nice dilberler
Gece gündüz durmaz oldu berberler
Sağ koldan aldılar o fazla kanı
Tabipler ettiler bir kolca karar
Dediler insana bu da mı zarar
Yenidünya elma zerdali hıyar
Tarlada kuruttular patlıcanı
Bahçecilder dedi yok bize ekmek
Boşa gitti bizim hep olan emek
Beyaz kavun karpuz oldu bir çeyrek
Çok cevir ettiler bağ u bostanı
Takdir böyle imiş hükm-ü kazada
Ölen gitti sağı kaldı belada
Çok evler kapandı bu fırtınada
Melil mahzun kaldı hep hanümanı
Devlete halimiz olunca beyan
Emreyledi olsun Tarsus'a ihsan
Cihana gelmemiş böyle adil Han
Sehavet gencidir merhamet kanı
Kolera illeti bize bulaştı
Niceler canından usandı şaştı
Ermeni milleti dağlara kaçtı
Gece düştü yola tuttu revanı
Pek çoğunda vardır mevtin yarası
Zenginlerin çıktı küflü parası
Yetmiş kuruş oldu Namrun kirası
Vakitsiz yüklerler dilsiz hayvanı
Katolikler şaştı oldu divane
Bavuliyle kaçtı Kafiristan'e
Tarsus'dan dağıldı iki bin hane
Çok konaklar oldu harap viranı
Bir takım urumlar düştüler yola
Atla dağıldılar sağ ile sola
Bodos Vasil Siva Yani Nikola
Andan arar bulmaz o kör Yuvan'ı
Mevlamız söndürsün işbu ateşi
Hiç leke tutar mı mücevher taşı
Hak selamet versin can karındaşı
Namrun'a çekildi dinin ihvanı
Üç yüz pare köpek beşlice yitti
Baş alıp Hacin'e menzile yetti
Uşaklar dağıldı ırgatlar gitti
Çiftçilere oldu mezar sabanı
Gerçektir sözlerim serverler tacı
Alındı bizlerden canların bacı
Ne bezirgan kaldı ne de sebzeci
Kapandı Tarsus'un beş yüz dükkanı
Beynamazlar kılar oldu namazı
Asumana çıktı bunda avazı
Mümin olan etti Hakka niyazı
O demde biz kıldık şükr-ü Yezdanı
Beynamaz namaza pek etti devam
Senede dört defa görmezdi imam
Sure-i Mülk ile doldu top makam
Vaızla okuduk aziz Kuran'ı
İslama farz olan savm ile salat
Hatırdan dür etme var hacc ü zekat
Resul-ü Ekrem'dir sahip mucizat
Daima hatırla sen Yaradanı
Sefî'ül-müslimin Resul-ü Zişan
Ebubekir Sıddık Ömer ve Osman
Ali-yül-Murtaza o Şah-ı Merdan
Sahib-i Zülfikar Hakkın Aslanı
Adana'ya eyvah dedi İstanbul
Şam'dan haber aldı Bağdad Anadol
Fransa'dan tel gitti duydu Tirpol
Haberi doldurdu bütün cihanı
Bu derde giriftar olalı solduk
Kusurumuz çoktur hep onu bulduk
Gaffar-üz-Zünub var ucuz kurtulduk
Bırakma dilinden vird-i Mennan'ı
Bin üçyüz onbirde oldu kolera
Defetti sineden Hazreti Mevla
Hayr ile yad etsin İmdadi geda
Okuyup dinliyen bu dasitanı
Kaynak Kişi:
Tarsuslu Ali İmdadi
Sayfa Gösterimi:
Oylama:
(1 kişi oyladı)
Oy Ver:
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, R, S, T, U-Ü, V, Y, Z
Gökyüzündeyim şimdi ayaklarım yerde
Bir yanımda Cehennem deresi
Bir yanımda bulutlar doluyor kadehlere
Bir yanımda yağmur
Şarkı söylüyor uçurumlarda yeşil sevinçlere
Kükrüyor Toros doruğu
Bir erkeklik ögesi Kibelenin önünde
Toros demek boğalar demek
Şimşekler sönüyor yıldırımlı şehvetinde
Ey Çukurovanın pamuk tarlası gökleri
Ey temmuz ayında patlayan gökgürültüleri
Yanarken şimdi ovaların en sulak yerleri
Yıldırımlar aydınlatıyor burada
Uçurumlardan
Uçurumlardan aşağı yeşil derinlikleri
Doldur kadehleri Salvador
Ye şilin bin türüne yağmur yağıyor
Tamda bir bulut girerken lokantadan içeriye
Bu mitoloji de nereden doldu kadehlere
Adem Havvanı n üçüncü kocasıymış bize ne
Bak Ziya davet ediyor bizi
Karacaoğlan dizeleri nde tomurcuk memelere
Başkan gülümsüyo raklı hizmette
Kamil mitolojiden habersiz din krizinde
Ahmet Ağa bir köknar gövdesi
Dalları gür
Yaprakları dostluktan yaralı
Yüzü yaylal-yüreği bütün dünyalı
Doldur kadehleri Salvador
Ye şilin bin türüne yağmur yağıyor
Sebil yayianın öte yüzüdür
Bir yanı ezan sesi
Bir yanı sarhoş türküsüdür
Ve orada yaşanan her olay
Yazılmamış bir Çehov öyküsüdür
Tüysıklet ibosuyla
Mağara gülüşlü Söbusuyla
Cehennem dere bir cennet görüntüsüdür
Doldur kade hleri Salvador
Yeşilin bin türüne yağmur yağıyor
Bu yayla Namrun yaylasıdır
Her gece gökyüzünden yıldız sağıyor
Yıldız sağıp yeşil emziriyor
Kim bilir daha kaç bulut gelir masamıza
Dinle Salvador
Doruklardaki çarnlar öyle söylüyor
Adnan Yücel