nazar boncuğu takmak / NAZAR, NAZARLIK, GÖZ DEĞMESİ, NAZAR DEĞMEK, NAZAR BONCUĞU | Sorularla İslamiyet

Nazar Boncuğu Takmak

nazar boncuğu takmak

Nazar Boncuğu Günah Mı? Diyanet'e Göre Nazar Boncuğu Haram Mı, Caiz Mi, Hükmü Ne?

Nazar, Müslümanlarca gerçekliği bilinen ve inanılan bir oluşumdur. Halk arasında göz değmesi olarak da adlandırılan durumdan korunmak için kullanılan nazar boncuğu günah mı? Dinimizce nazardan korunmak için neler yapmak gerekir bu olumsuz halden sakınmak için nazar boncuğu takmak caiz midir? Tüm detaylara ulaşabileceğiniz bu içeriğimizde nazar boncuğu haram mı sorularınıza yanıt bulabileceksiniz.

Nazar Boncuğu Günah Mı?

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, İslam inancında, hayırlı olan sonucu Allah'tan başkasına, bir eşyaya ya da batıl inanışa yükleyen her türlü davranış ve inanışların yasaklandığını, buna bağlı olarak nazar boncuğu gibi şeylerden medet umarak kullanmanın caiz olmadığını bildirdi. Diyanet açıklamasına göre nazar şu şekilde açıklanıyor: Nazarın mahiyeti ve keyfiyeti kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildikleri dinen de kabul edilmektedir. Açıklamanın geri kalanında ise ilgili hadis-i şeriflerden örnekler verilerek durumun İslam dinince nasıl karşılandığı aydınlatılıyor.

Bir hadis-i şerifte belirtildiğine göre "Nazardan Allah'a sığının, çünkü nazar (göz değmesi) haktır." (İbn Mâce, Tıb, 32) nazar değmesinin olabileceğine işaret ediliyor.

Peygamber Efendimiz ise nazar değmesine karşın korunmak amacıyla ashabına tavsiye ettiği; Âyete'l-Kürsî, Felak ve Nas surelerinin okunmasıdır. Nazar değmesi konusunda Peygamber Efendimizin tavsiye ettiklerini uyguladıktan sonra sonucu Allah'a bırakıp hayrı dilemenin İslam inancının gereği olduğu belirtilmiştir.

Peygamber Efendimiz bir hadis-i şerifinde nazar boncuğu ya da nazarlık kullananlar için şu sözleri söylemiştir: "Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin" (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, XXVIII, )

Diyanet'e Göre Nazar Boncuğu Haram Mı?

İnsanların merak ettiği nazar boncuğu takmak caiz mi sorusunu Diyanet İşleri Başkanlığı yanıtlıyor. Diyanet açıklamasına göre nazar boncuğu takmak ve bulundurmak İslam inancı gereği haram kılınmıştır. Çünkü Allah'tan başka bir şeye sığınmanın doğru olmadığı ancak Allah'a sığınıp güvenmenin gerekli olduğu belirten Din İşleri Yüksek Kurulu açıklamalarında şu ifadelere yer vermiştir: Dinimizde nihai etkiyi Allah'tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir. Bir hadis-i şerifte nazarlık takan ve nazarlıktan koruyucu olması için medet uman kimsenin Allah'a ortak koşmuş olacağı ifade edilmiştir. Din İşleri Yüksek Kurulu resmî sitesinde şu açıklamalara da yer verilmiştir:
Nazardan korunmak için böyle hurafeleri terk edip Hz. Peygamberin öğrettiği duaları yapmak gerekir (Buhârî, Tıb 38; Tirmizî, Tıb 16; İbn Mâce, Tıb 32; Kamil Miras Tecrîd Tercemesi, XII, 90).

Bu çerçevede Felak ve Nâs sureleri yanında Hz. Peygamberin torunlarına yaptığı şu dua da okunmalıdır: "Her türlü şeytan ve zehirli hayvanlardan ve bütün kem gözlerden Allah'ın eksiksiz kelimelerine sığınırım." (Buhârî, Ehâdîsu'l-enbiyâ, 10; bkz: İbn Mâce, Tıb, 36).

NAZAR, NAZARLIK, GÖZ DEĞMESİ, NAZAR DEĞMEK, NAZAR BONCUĞU

Göz, bakma, bakış, fikir, düşünme, mülahaza, niyet, dikkat, iltifat, teveccüh. Arapça asıllı olan bu kelime, Türkçe`ye geçerken manâ değişikliğine uğramış ve "ayn göz" kelimesi karşılığında kullanılmaya başlanmıştır. Nitekim Araplar, göz değmesi için "isabetül-ayn" tabirini kullanırlar (İbn Manzûr, "Lisânül-Arab", monash.pw madd.).

Nazar kelimesi Türkçe`de kem göz manasına gelmekte ve daha ziyade "gelme", "uğrama", "değme" ve "etme" fiilleriyle birlikte; "nazara gelme", "nazara uğrama", "nazar değme" ve "nazar etme" şeklinde kullanılmaktadır.

"Nazarcılık" deyimi; nazarın zarar verebileceğini kabul eden düşüncenin adıdır.

Nazar, bugün için henüz pozitif ilimlerin ilgi alanına girmemiştir. Girip girmeyeceği ya da ne zaman gireceği belli değildir. Zira pozitif diye tanınan bilimlerin kendilerine mahsus bir takım metodları ve bazı kuralları vardır. Olayları bu metodlarla inceler ve bir sonuca varmaya çalışırlar. Nazar ise şu aşamada, fizik ya da kimya laboratuarında incelenip deneye tabi tutulacak durumda değildir. Aksine bugün, bu ilimlerle uğraşanların ekseriyeti -bilhassa doktorlar- nazarın fizik etkisini kabul etmemektedirler.

Buna rağmen, gerek folklor olarak gerekse dînî bir inanç olarak, dünyanın hemen her yerinde milyonlarca insan nazarı tanımakta ve ona inanmaktadır. Nazarla ilgili olayları anlatan haberler de tevâtür derecesine ulaşmaktadır. Nazarın mahiyetinin bilinmemesi, onu inkâr etmeyi gerektirmez. Nazar, mahiyeti henüz anlaşılmamış nice olaylar vardır. "Tabiî hayatta veya zihin hayatında bugünkü ilmî metodlarımızla açıklanması mümkün olmayan olaylara metapsişik veya parapsikoloji denir" (Osman Pazarlı, Din Psikolojisi, İstanbul , s. ).

Her ne olursa olsun bilhassa halk arasında bazı kimselerin sebebi bilinmeyen olağanüstü nazar (göz değmesi) güçleri olduğuna inanılır. Bu güce sahip bir kimsenin, bir insana, bir hayvana ve özellikle bir çocuğa bakmakla durup dururken hastalık, sakatlık, ölüm gibi bir olayın meydana gelmesine yol açacağı sanılır. Her hangi bir olay böyle bir sebebe bağlandığı zaman "nazar değdi�, nazara geldi�, "nazara uğradı" denilir. "Kem göz" tâbiri de, nazarı değen kimseler için kullanılır.

Halk arasında açık, çiğ mâvi (gök) gözlerde nazar gücü olduğuna inanılır. Bu inanca dayanılarak mâvi gözlülerin kötü niyetli, kıskanç, başkalarına zarar vermekten hoşlanan kimseler olduğu söylenir. Ancak, bu anlayışın doğruluğunu kanıtlayıcı hiç bir kesin delil yoktur. Bazı yörelerde kıskançlık duygusunun nazara yol açtığı inancı da yaygındır. İşte isâbet-i ayn yani bu kötü bakışın, kötü gözün değmemesi için çocukların elbiselerine dikilen mâvi camdan küçücük tesbih tanesi şeklinde, bâzan göz şeklinde olan, ortaları delikli cam yuvarlarlara nazar boncuğu denilir. Bunların beş parmak şeklinde olanları da vardır. Bazı yörelerde -şimdi bile- çocuklara, atlara ve nazar korkulan diğer hayvan ve eşyaya da nazar boncuğu takanlara rastlanır. Nazar boncuğunun dâima mâvi olduğu söylenir. Buna göz boncuğu da denir. Böyle mâvi boncuk, muska, çörek otu, mâşallah gibi bir kaç nazarlığın bir arada olup bir takım teşkil edenlerine de "nazar takımı" denir. Şüphesiz nazar boncuğu, göz değmesine karşı bir tedbir olsun diye takılır. Bunun yanında çeşitli nazarlıkların kullanıldığı da bilinmektedir. Halk arasında nazara karşı başvurulan en yaygın tedbirler ise, kurşun dökmek, tuz çevirmek, üzerlik yakmak veya herhangi bir hocaya okutmak vs.`dir. Ancak, bunların tıp yönünden bir faydası olmadığı gibi, bâtıl inançlar devam ettirildiği için de bu tür davranışlar dinimizce haram kılınmıştır. Peygamberimiz (s.a.s) de nazarlık kullanmayı hoş karşılamamış, bu gibi şeyleri üzerlerine asan kimselerin bey`atlerini kabul etmemiştir (Nesâî, Zinet,17; İbn Mâce Tıb, 39). Diğer taraftan Resulullah (s.a.s); "Göz değmesi gerçektir" (Buhârî, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41) buyurmak suretiyle bir mânevî faktöre işaret etmişlerdir. Şu halde İslâmda göz değmesi (nazar) vardır. Ancak, nazar boncuğu takmak vs. bâtıl inançlardan sayılmıştır.

Öyle anlaşılıyor ki göz değmeşinin temelinde yatan esas sebep kişinin kıskançlık duygusudur. Ve bu duygunun, baktığı kimseye yansıması ve onu te`sir altında bırakmasıdır. Nazar boncuğu takmakla bu kıskançlık dolu bakışların tesirinin azaltılması veya başka yönlere yansıtılması amaçlanmaktadır.

Müfessirlerin ekseriyeti; Rabbi onu seçip iyilerden kıldı. Doğrusu inkâr edenler, zikri (Kur`an-ı) işittikleri vakit nerdeyse gözleri ile seni yıkıp devireceklerdi. Bir de durmuşlar, o herhalde bir delidir, diyorlardı" (el-Kalem, 68/50, 51) âyetinde geçen gözleriyle seni yıkıp devireceklerdi" sözünü "nazar" ile tefsir etmişlerdir (Elmalılı monash.pw Yazır, Hak Dini Kur`an Dili, VIII, ; İbn Kesîr, "Tefsirul Kur`an`il-Azîm", VIII, ).

Alûsî (/)`nin el-Kelbî`den yaptığı bir rivayete göre; Arap asıllı bir kişi, yemek yemeden iki veya üç gün çadırına çekilir, daha sonra oradan gelip geçen koyun ve deve sürüsüne bakar ve "gördüğüm bu koyun ve deve sütünden daha güzelini görmedim" derdi. Bunun üzerine o sürü hastalanır veya yere düşerek helâk olurdu. İşte nazar etmede maharetli olan bu kişiye, Peygamberimizi çekemeyen Mekkeli müşrikler, Hz. Peygâmbere nazar etmesini teklif etmişler, o da bu teklifi kabul etmişti. Allahu Teâlâ da bu ayetleri (el Kalem, 51, 52) ile Resulünü korumuştu (Alûsî, Rûhul-Meânî, 29/38).

Yusuf suresinin altmış yedinci ayetinde ise, Hz. Yakub (a.s)`m oğullarına şöyle dediği anlatılmaktadır:

Ey oğullarım! Bir kapıdan (Mısır`a) girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama ben Allahdan hiçbir şeyi sizin için savamam. Çünkü hüküm Allah`dan başkasının değildir. Onun için ben yalnız O`na tevekkül ettim. Tevekkül edenler yalnız O`na tevekkül etsinler" ( Yusuf 12/67).

Elmalılı Hamdi Yazır, âyetin yorumunda: "Bu tavsiyenin sebebi, toplu bir surette göze çarpmalarından ve bir hased ve gamze uğramalarından sakınmak idi" demektedir (Elmalılı, a.g.e., IV, ).

Nazar ile kıskançlık arasında yakın bir münasebet vardır. Elmalılı Hamdi Yazır, bu münasebeti şöyle ifade ediyor: "Kıskançlıklarından az daha Hz. Peygamber`i nazara uğratacaklar, aç ve kötü gözlerinin şerriyle ellerinden gelse onu helâk edeceklerdi. Demek ki, öfkenin bedende bir hükmü bulunduğu gibi, gözlerin de karşılarındakine bakışlarına göre iyi veya kötü bir hükmü vardır. Kimi elektrik gibi dokunur çarpar; mıknatıslar ve manyetize eder. Kimi de aldığı teessürle hasedinden bir gayze düşer, türlü türlü su-i kasde ve hilelere kalkışır ki, maddî veya manevî hangisi olursa olsun hedefine vardığı zaman, isabet-i ayn değmesi veya nazar tabir olunur. Bunun hakkında uzun uzadıya sözler söylenmiş, inkâr edenler, ispat edenler olmuştur. Keyfiyeti ne olursa olsun isabet-i ayn vardır" (Elmalılı, a.g.e., VIII, ).

Kur`an-ı Kerim nazardan söz ederken açık ve kesin bir hüküm bildirmemekte, buna karşı hadisler, kesin bir ifadeyle nazarın gerçek olduğunu bildirmekteler. Hz. Âişe (r.a)`den rivayet olunduğuna göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuşlardır: "Nazardan Allah`a sığınınız. Çünkü göz (değmesi) gerçektir" (İbn Mace, Tıb, 32; Buhari, Tıb, 36; Müslim, Selâm, 41).

Esma bint Umeys (r.a)`den rivayet edildiğine göre kendisi: "Ya Resulullah! Cafer`in oğullarına cidden nazar değiyor, ben onlar için şifa dileğiyle okutturayım mı?" demiş. Resulu Ekrem (s.a.s) de: "Evet, lakin kader ile yarışan bir şey olsaydı nazar değme işi onu geçerdi" buyurmuştur (İbn Mace, Tıb, 33; Muvatta, Ayn, 3).

Nazarın gerçek olduğunu kabul edince, ondan korunma yollarını da öğrenmek gerekir. Bunun için de, dinimizin bize müsaade ettiği yollara baş vurmak, sakındırdığı yollardan da kaçınmak durumundayız. Bu konudaki rehberimiz yine Allah`ın Resulu`dür. Ebû Said el-Hudrî (r.a)`den rivayet olunduğuna göre: "Resulullah (s.a.s), "Cinlerin ve insanların nazarından Allah`a sığınırım"gibi dualarla cinlerin ve insanların nazarından Allah`a sığınırdı. Sonra Muavvezatân nazil olunca bu sureleri okumaya başladı diğer duaları terketti" (İbn Mace, Tıb, 34).

Hz. Peygamberin kötülüklerden ve kötü kimselerin şerrinden emin olabilmek için sık sık okumuş olduğu duâ ve surelerden bazıları şunlardır: Enes b. Mâlik`ten rivayete göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Evinden çıkarken şu duâyı okuyan kişiye bu duâ kâfidir. O adam muhafaza altına alınır, şeytan da o adamdan uzaklaşıp bir kenara çekilir: Bismillâhi tevekkeltü alellâhi lâ havle velâ kuvvete illâ billâh ". Manası: "Allah Teâlâ`nın ism-i şerifini zikrederek evimden çıkarım. Ben Allah`a tevekkül ettim, güç ve kuvvet sadece Allah`ın lütuf ve ihsânıyladır" (Tirmizî, Deavât, 34). Ümmü Seleme`nin rivayetine göre Resulullah (s.a.s) evinden çıkarken şöyle derdi: "Allah`ın ismini zikrederek çıkarım. Ben Allah`a tevekkül ettim. Allah`ım hata yapmaktan, yolumu şaşırmaktan, zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillikle başkasına bela olmaktan ve başkasının cahilce davranışıyla karşılaşmaktan sana sığınırım� (Tirmizî, Deavat, 35): Osman b. Affan`ın rivayetine göre Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir kul her günün sabahında, her gecenin akşamında üç defa şu şekilde duâ ederse, o kişiye hiç bir şey zarar veremez. Bu: Bismillâhi lâ yedurru me`asmihi şey`in fıl`ardı vela fı`ssemâi ve huve`s-semiul-alîm"duâsıdır.

Anlamı: "İsmiyle beraber bulundukça yerde ve gökte hiç bir şeyin zarar veremeyeceği Allah`ın ismiyle (sabaha erdim, akşamladım). O her şeyi işiten ve bilendir" (İbni Mace, Duâ, 14).

Hz. Âişe (r.a) da Resulullah (s.a.s)`ın yatağına girdiğinde iki eline üfleyip muavvizât (İhlâs, Felâk ve Nâs) surelerini okuduğu ve vücuduna sürdüğünü rivayet etmiştir (Buhârî, Deavât, 12).

Bütün bu nasslara göre nazardan korunmak için, "nazarlık" denilen; mavi boncuk, sarımsak, at nalı, minyatür süpürge vb. nesnelerle, içinde ne yazılı olduğu bilinmeyen ya da acaip bir takım şifrelerle yazılmış bulunan muskaları, -nereye olursa olsun- takmak şirktir. Zira bu tür davrânışlarda, Allah`dan başka birinden veya bir nesneden, zararı defetmesini istemek vardır. Halbuki Allah (c.c.), şöyle buyurur; "Eğer Allah, sana bir zarar dokundurursa; hiç kimse onu gideremez ve eğer sana bir hayır ihsan ederse, zaten O, herşeye Kadirdir" (el-En`am, 6/ 17).

İmam Ahmed, Ukbe b. Nâfi`den merfû` olarak şu hadisi nakleder: "Kim temîme (mavi boncuk) takarsa Allah onun işini tamamlamasın. Kim bir ved`a (katır boncuğu) takarsa Allah onu korumasın� (Ahmed İbn Hanbel, IV, , ).

Başka bir hadiste: "Kim bir muska, mavi boncuk ve benzerini kesip atarsa bir köle azat etmiş gibi olur" (Yusuf el-Kardavi, "Tevhidin Hakikati", Terc. Mehmet Alptekin, İstanbul , s. 73).

Nazar kavramının batıdaki ifadesi, psikokinezidir. Nazar olayında iyi niyet ve yoğuşmaya göre alıcı ile verici uçlardan geçen bir "ark" oluşmaktadır. Gıbta, övünme, imrenme gibi dostça duygular, hatta ebeveynlerin; çocuklarına sevgisi, nazarın küçük dozda uğratma sebebidir. Nazara uğrayan kişi, çok sık esner ve sıkılır. Asıl uğursuz nazar, "haset" duygusundan gelişir. Bu duyguda, düşmanlık, kin ve intikam mevcuttur. Nazarın dozajında bu haset duygusunun şiddeti çok önemlidir. Haset duygusu ne kadar şiddetli olursa, nazarın gücü de o kadar şiddetli olur (Nazarın Bilimsel Yönü, Yankı Dergisi, Haziran , sayı , s. 52).

Gözlerin elektromanyetik ışınlar yolladığı konusu, Sovyetler Birliğinde yoğun bir şekilde araştırılmaktaydı. Yayının dalga boyu yaklaşık yüzde sekiz monash.pw Yani radyo dalgalarıyla enfraruj (kızılötesi) dalgalar arasındadır (H. Egemen Sarıkaya, S. Birgil, C. Cümbüşel, Telepati, İstanbul s Nazann bilimsel açıklaması için bak. Din ve İlim Açısından Nazar, Yrd. Doç. Celal Kırca, Diyanet Dergisi, XXII. sayı: 1, ).




Nazar Boncuğu Hakkında Bilinmesi Gerekenler

"Nazar boncuğu" genel olarak kem gözlerden korunmak için insanların sık sık kullandığı bir nesne olarak karşımıza çıkar. Peki, herkes böyle mi düşünüyor? Böyle düşünenler için her nazar boncuğu aynı mıdır? Böyle düşünmeyenlerin ise fikirleri nelerdir?

Nazar Boncuğu Nedir ve Ne İşe Yarar?

Nazar Boncuğu

İnsanı kem gözlerden koruduğuna dair inanışın yaygın olduğu nazar boncuğu figürü, Müslüman, Musevi ve Hristiyan toplumların dışında Budist ve Hindu toplumlarında da görülür. Tarih boyunca birçok kültürde ve dinsel inançta göz figürü, kötülükleri uzaklaştıran güçlü bir tılsım olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden nazar boncukları da genellikle göz şeklinde olur.

Kişinin dünyaya açılan penceresi olan göz, her türlü iyi ve kötü düşüncenin ilk çıkış noktası olarak kabul edildiğinden, bakışlardan ve kötü gözlerden korunmak amacıyla emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar çok eski zamanlardan beri kullanılan bu taşların son hali ise günümüzdeki nazar boncuklarıdır.

Nazar Boncuğunun Özellikleri Nelerdir?

Nazar Boncuğu

İnancın, geleneğin yanı sıra süs eşyası olarak pek çok kişi nazar boncuğunu çok sık kullanır ve nazar boncuğu yapılırken içine kurşun döküldüğü için bunun iyi şans getirdiği söylenir. Mavi renkli her cam boncuk, eski halk inanışına göre nazarı uzaklaştırmaz. Bu boncuklarda bulunması gereken özellikler vardır.

  • Kimilerine göre mavi üzerine sarı renkli göz yer almalıdır.
  • “Göz Ocağı” niteliğinde, daha eski halk inançlarına göre “İyeli/Eyelü”, yâni koruyucu ruhu olan bir yerde eritilmiş olmaları gerekir ve eski zamanlarda nazar boncuğu ocaklarının kuruluşu, geçmişte özel bir tören ile olurdu. Bu ocakta sâdece nazar boncuğu yapılır.
  • Ayrıca gerçek bir nazar boncuğunun yapımı elde olmalıdır. Makinelerle seri halde üretilen boncuklar, sadece süs eşyası olur.

Nazar Boncuğu İnanışının Kökeni

Nazar Boncuğu

Nazar değmesi inancının, tarih boyunca gözlerle ve bakmakla ilişkisi olduğu söylenmiştir. Kökeni Sümerler’e, Babiller’e ve Eski Mısır’a uzanan nazar değmesi inanışına göre, insanın taşıdığı olumsuz düşünceler, fikrin dışarıya açılmış şekli olan gözlerden dışarı çıkar ve bu da ancak bakışlarla olur. Buna, vurucu güç denir. Vurucu gücü önlemek ve ondan korunmak ise göze gözle karşı gelmekten geçer. Bu şekilde şekli gözü andıran her şeyin, insanı kötü düşünceden ve nazardan koruduğu inancı yaygınlaşmıştır. Özellikle Eski Mısır’da “Osiris’in Gözü” ya da “Horus’un Gözü”, nazara karşı korunma yollarından önemli figürler olarak karşımıza çıkar.

Türk Tarihinde Nazar Boncuğunun Yeri

Nazar Boncuğu

Tarihteki Türk topluluklarında Nazar boncuğuna verilen munçuk, moncuk, monşak, monçak, monçok, muyınçak gibi tabirlerin bazıları günümüzde bazı ulusların dillerinde bulunmaya devam etmektedir. Kelime olarak "boncuk" anlamına gelir.

  • Kişinin veya atın boynuna takılan değerli taş
  • Aslan tırnağı
  • Muska gibi şeylerdir

Attila Han’ın babasının adı Muncuk’tur ve Türk halk inancında Albıs'ın korktuğu şey olan Gökçe Munçuk (Mavi Boncuk) aslında nazar boncuğu kavramının kökenidir. Kotaz sözcüğü de nazar boncuğu anlamında kullanılan bir kelimedir. Gözün dikkatini farklı tarafa çekmesi nedeniyle korunduğu mantığı mevcuttur ve çok kuvvetli nazarların kotazları (nazar boncuklarını) çatlattığı, kimi zaman da parça parça ettiği anlatılır. Sözcük olarak "kutlu nesne" anlamındadır. Köşgük ve çom tabirleri, nazarlık demektir. Bizdeki nazar inancı, Orta Asya’ya, Şamanizm dönemine kadar gitmektedir. Geçmişte kötü bakışın, negatif enerjinin insanlara felaket getireceğine inanılmıştır ve günümüzde de nazara inanan insanlar çoktur. Türkler, kötü bakışı engellemek için pek çok nesne kullanmıştır.

  • At nalı
  • Yumurta kabuğu
  • Sarımsak
  • Kuru diken
  • Bez bebek
  • Akik taşı
  • Çocuk ayakkabısı
  • Kaplumbağa kabuğu
  • Kurt dişi
  • Mercan
  • Çörekotu
  • Deniz kabukları
  • Çakıl taşı
  • Hurma çekirdeği
  • İrili ufaklı mavi nazar boncukları

Ülkemizdeki de nazar değmesinden korunmak için en çok kullanılan nesne nazar boncuğudur. İnsanlar, sevdiklerini ve çocuklarını nazardan korumak için onların üzerine nazar boncuğu takar. Bu boncuklar, göz şeklinde ve küçük olur. Yetişkinler ise nazar kemerlerinde veya anahtarlıklarında nazarlık taşır ve daha büyük boyutlu olan nazar boncukları ise mekân süsü olarak yer alır. Evleri ve iş yerlerini korumak amacıyla duvarlara büyük nazarlıklar asılır. Özgün ve doğal nazar boncukları, Ege Bölgesi ve Anadolu’nun kimi köylerinde geleneksel şekilde üretiliyor.

Nazar Boncuğunun Yapımı

Nazar Boncuğu

Temel maddesi cam olan nazar boncuklarının yapıldığı fırın sıcaklıkları derece arasında olmalıdır. Üreticiler, nazar boncuğu yapmak için fabrikaların hurda camlarından, çöpe atılmış veya kırılmış çeşitli cam ürünlerden ve atık camlardan faydalanır ve bununla birlikte geleneksel nazar boncuğu üreticileri, boyalarını da kendileri hazırlarken, renklendirme için genellikle opal, çinko ve kobalt kullanırlar. Nazar boncuğu yapılırken yararlanılan araçlardan bazıları;

  • Yan gecek,
  • Büyük gecek,
  • Leh,
  • Merdan

Yan gecek camı toparlarken büyük gecek camı ocağa atar. Leh alevi önlerken merdan boncuklara göz yerleştirmekte kullanılır.

Ocaklarda iyi verim için çam odunu kullanılır. Kullanma amacına göre boyutları değişen kutulara cam parçaları yerleştirilir. Ateş yeterli kıvama ulaşınca büyük gecek denen kürekle cam parçaları ocağa atılır ve ocaktaki bölmelere, ne türde nazar boncuğu yapılacaksa, ona uygun renkte cam konduktan sonra bir müddet beklenir ve renklendirmeye başlanır. Camların erimesi ve boyalarla karışması yaklaşık 2 saat sürer ve ardından, tüketicinin isteğine göre biçimlendirmeye başlanır. Nazar boncuklarının çeşitleri bulunur. Mavi renkli küçük boncuklara kuzu boncuğu; hayvanların eyerlerine takılan boncuklara saraç denmesinin yanı sıra nazar boncukları, biçimlerine göre de isimlendirilir: Uçan daire, gözlü zar, yumurta.

Nazar Boncuğu Hakkında Olumsuz Düşünceler

Nazar Boncuğu

Çoğu kültürde ve dinde, kötülüklerden korunmak için güçlü bir tılsım olduğu edilen nazar boncuğunun, Türkiye'de de 'kem gözlere' karşı korunmak amaçla kullanıldığını belirtmiştik. Olumsuz düşüncelere örnek verecek olursak, Dabbe serisinin filmlerinden birinde bu konuyu işleyen Yönetmen Hasan Karacadağ ise şöyle konuşuyor: "Nazar ve büyü İslamiyet'e göre haktır. Bilim de artık bunu kabul etmiştir. Psikokinezi denilen; bakışlardan yayılan zararlı elektromanyetik dalgaların insan ve hayvanlar üzerinde etkili olduğu deneysel olarak kanıtlanmıştır. Bazı hayvanların; gözleriyle avlarını hipnoz ederek zayıflattığı, ardından saldırıya geçtiği net olarak gözlemlenmiştir. Aynı durum insanlar için de geçerlidir. Hz. Muhammed de hadislerinde hem insanların, hem de cinlerin nazar (göz) değdirebildiklerini söylüyor. Ancak bunu önlemek için vücuda takılan herhangi bir obje ve tılsımın işi daha da kötüleştireceğini yine hadislerinde anlatıyor."

Eski Mısır ve Babil'de nazara inanıldığından bahseden Hasan Karacadağ; o dönemlerdeki yazıtlarda, nazar boncuğu simgesinde gördüğümüz tek gözün şeytanla ilişkili olduğunu belirtirken, Babil'de insanların tapındığı 5'ler tanrısı Hamsa'nın (Fatıma'nın eli olarak bilinir) da nazar boncuğunun çıkış noktası olduğunu söylemiştir.

Kur'an-ı Kerim'de Nazarlık

Nazar Boncuğu

Nazar boncuğunun kökeni, olumsuz görüşlere göre Eski Mısır muskalarına ve her şeyi gören göz denen Şeytan gözüne dayanır. Kuran'a göre ise nazardan korunmanın yolu, Nas, Felak ve Ayetel Kürsi ayetlerinin okunmasıdır. Bunun gibi şeyleri, nazara ya da halk dilinde

1. “Gözlerin hain bakışlarını Allah bilir, kalplerin gizlediklerini de Allah hak ile hükmeder. Onların O'ndan başka yalvardıkları ise hiçbir şeyi yerine getiremezler. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işiten ve görendir." Mümin 19

2. Rasûlüllah (s.a.s.) "Kim nazarlık takarsa Allah onun işini tamama erdirmesin" (Ahmet b. Hanbel, Müsned, IV, ) buyurmuştur.

3. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V) konuyla ilgili olarak 'Nazar haktır. Kader ile yarışan bir şey olsaydı, kaderi değiştirirdi' buyurmuştur.

4. Bir hadis-i şerifte Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav): “Kim nazarlık, muska benzeri şeyleri söküp kırar, atarsa, Allah ona köle azat etmiş sevabı verir.” buyurur.

Nazar boncuğunun yapısı nedir?

Nazar boncuğu genellikle camdan yapılmıştır ve mavi renklidir. Bazı nazar boncukları ise farklı renklerde ve malzemelerde yapılabilir. Genellikle yuvarlak bir yapıya sahiptir ve üzerinde siyah bir nokta bulunur.

Nazar boncuğu nasıl çalışır?

Nazar boncuğunun çalışma prensibi nazar inancına dayanır. Nazar boncuğu, kötü enerjinin insanlara veya eşyalara zarar vermesini önlemek için kötü enerjiyi emer. Bu sayede insanlar veya eşyalar zarar görmezler.

Nazar boncuğu nereye asılır?

Nazar boncuğu, genellikle evlerde, işyerlerinde, arabalarda veya çantaların üzerinde asılır. Ayrıca bazı insanlar nazar boncuğunu kolye olarak da takarlar.

Nazar boncuğu hangi kültürlerde kullanılır?

Nazar boncuğu, Orta Doğu, Akdeniz, Balkanlar ve Güney Asya kültürlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Türkiye, Yunanistan, İtalya, İran, Mısır ve Hindistan gibi ülkelerde nazar boncuğu yaygın olarak kullanılmaktadır.

Nazar boncuğu başka amaçlar için de kullanılabilir mi?

Evet, nazar boncuğu bazı kültürlerde sadece nazarın etkilerinden korunmak için değil, aynı zamanda şans getireceği ve kötü ruhları uzaklaştıracağı inancıyla da kullanılır.

\n

Diyanet İşleri Başkanlığı, hazırladığı Tıp ve sağlık konusundaki çalışmayı yayınladı. Çalışmada nazar boncuğu ile ilgili fetva dikkat çekti.

\n

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yayınladığı Tıp ve Sağlıkla ilgili Fetvalar eserinde geleneklerimizde yer edinmiş nazar boncuğunun kullanımına ilişkin bir fetvaya yer verildi. Nazar boncuğunu, \"Ondan medet umarak, yani Allah'tan beklenmesi gereken etkinin bir başka kişi, olay ya da materyalden beklenerek yapılması\" olarak değerlendirdi.

\n

\"Yeni doğan bir çocuğa nazar boncuğu takmak caiz midir?\" sorusuna verilen yanıtta nazarın mahiyeti ve keyfiyeti kesin olarak bilinmemekle beraber, bazı kimselerin bakışlarıyla olumsuz etkiler meydana getirebildiklerinin dinen de kabul edildiğine yer verilerek, \"Nazar konusunda Hz. Peygamber'in tavsiyelerini uyguladıktan sonra sonucu Yüce Allah'tan beklemek İslam inancının gereğidir\" denldi.

\n

\"Caiz değildir\"

\n

Çalışmada, nazar boncuğunun caiz olup olmadığı sorusuna ise \"Dinimizde nihai etkiyi Allah'tan başkasına atfeden tutum, davranış ve inanışlar yasaklanmıştır. Bu sebeple nazar boncuğu ve benzeri şeylerin, bunlardan medet ummak amacıyla boyuna veya herhangi bir yere takılması caiz değildir\" cevabı verildi.

\n\n

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır